SAĞLIK - 19 Kasım 2016 Cumartesi 14:59

Ünlü Beslenme ve Diyet Uzmanı Dr. Ender Saraç:

A
A
A
Ünlü Beslenme ve Diyet Uzmanı Dr. Ender Saraç:

Ünlü Beslenme ve Diyet Uzmanı Dr. Ender Saraç, bazı diyetisyenlerin ‘ekmek yemeyin’ şeklinde açıklamalarının doğru olmadığını belirterek, ekmeğin mutluluk veren bir besin kaynağı olduğunu söyledi. Ayrıca Dr. Saraç, kış mevsiminde kalp hastalarının ise bol bol balık yemeleri tavsiyesinde bulundu.
Ünlü Beslenme ve Diyet Uzmanı Dr. Ender Saraç, sağlıklı ve dengeli beslenme özellikle de ekmek üzerinden yapılan tartışmalara katılmadığını ifade etti. Ekmeğin mutluluk veren bir besin kaynağı olduğunu söyleyen Diyet Uzmanı Dr. Ender Saraç, ekmeğin bir zehir olmadığını ifade ederek, ekmeğin Türk kültürünün en önemli besin kaynağı olduğunu kaydetti.
Ünlü Beslenme ve Diyet Uzmanı Dr. Ender Saraç, Kastamonu’da Penbe Han’da katıldığı bir programda bazı diyetisyenlerin yazılı ve görsel medyada ‘ekmek yemeyin’ şeklindeki açıklamalarının doğru olmadığını ifade ederek, ekmek tüketmenin zararlı olmadığını, aksine ekmek tüketmenin insanlara mutluluk verdiğini söyledi.
Genetiği değiştirilmemiş olan Siyez Buğdayı’ndan yapılan ekmeğin sağlıklı ve mutlaka tüketilmesi gereken bir ürün olduğunu vurgulayan Dr. Ender Saraç, siyezin genetiği ile oynanmamış ve aynı zamanda da vücutta intolarans ve alerji açısından riski düşük besin ve vitamin değeri çok yüksek, kabızlık yapmayan bir ürün olduğuna dikkat çekti.
“Ekmek bir zehir değildir”
Ekmeğin bir zehir olmadığına dikkat çeken Dr. Saraç, “Siyez ekmeği genetiği oynanmamış ve aynı zamanda da vücutta alerji açısından riski düşük, besin değeri ve vitamin değeri çok yüksek, kabızlık yapmayan siyez buğdayından elde edilen bir ekmek. Aslında buradan başlayarak tüm Türkiye’ye bir kıvılcım gibi yayılmasını diliyorum. Çünkü ekmek bir zehir değildir. Ekmek yemeyin şeklinde açıklama yapanlara inanmayınız. Ekmeği kesinlikle yemeyin diye başlık atıyorlar. Kesinlikle inanmayın. Doğru ekmeği doğru miktarda yerseniz ekmek mutluluk verir. Tokluk verir. Besler ve bizim kültürümüzün bir parçasıdır. Bizim binlerce yıl bütün kadim bilgiler de dahil ekmek baş tacı olmuştur. Siyez buğdayı genetiği ile oynanmamış olduğu için, doğal olduğu için, alerji riski, tolerans riski düşük olduğu için, besin değeri yüksek olduğu için, kabızlık yapmadığı için ve de çıtır çıtır bir dilimle mutluluk da verdiği için çok iyi. Ben ülkemde yıllardır söylüyorum ki bizim Çin Sarımsağı’na ihtiyacımız yok. Bizde dünyanın en güzel ve en kaliteli olan Taşköprü Sarımsağı var. Sarımsak bir ilaçtır. Hatta bu şifalı Taşköprü Sarımsağı’ndan 3 tane de tarif vereyim akıllarda bulunsun. Bir tanesi sarımsak koku yapmasın ama şifası kasın diye. Bir cezve dolusu sütün içinde üç diş sarımsağı parçalamadan haşlayın, sütü döküp atın, sabah, öğle ve akşam birer parça yutarsanız doğal antibiyotik, tansiyon düşürücü, kan sulandırıcı almış olursunuz. İkincisi piyasadan almanıza gerek yok, sarımsak çayı, sarımsak çayı yapmak da çok basit. Parmak ucu kadar iki üç parça taze zencefil 7 dakika kaynatın, sonra bir büyük tabi suda kaynatın sonra içerisinde iki tane iki diş Taşköprü Sarımsağı’nı hafifçe patlatıp ezmeden koyun demlensin demlendikten sonra sarımsak ve zencefili süzün süzdükten sonra bir çay kaşığı limon koyun içerisine işte size müthiş mucizevî doğal antibiyotik tansiyon düşüren, kan sulandıran mantara karşı iyi gelen, ömrü uzatan sarımsak çayı tarifi. Bir üçüncüsü ise sarımsağı biraz tereyağında kavurabilirsiniz. O zaman da besin değerleri kalıyor. Koku yapıcı etkisi ve hazmedilmesi daha kolay oluyor. Sarımsak mideme dokunuyor diyenler bir parça zeytinyağı veya tereyağı sarımsağı kavurabilirler. Sonra bunu parçalamadan yutabilirler. Böylece doğal bir ilaç elde etmiş olurlar. Doğal yetişen buğday insanın temel gıdası olmuştur. Buğdayı beyaz un olarak tüketmezseniz, genetiği değişmemiş buğdayı bulursanız örneğin Siyez Buğdayı gibi o zaman çok sağlıklı, besleyici, gelişmeye yardımcı ve kontrollü yendiği taktirde de şişmanlatmayan buğday elde etmiş olursunuz. Dolayısıyla kendinizi ekmekten mahrum etmeyin. Ama doğru ekmeği doğru miktarda yiyin. Ekmek bir zehir değildir. Söylenenlere de inanmayın” dedi.
“Taşköprü sarımsağı doğal bir ilaçtır”
Taşköprü sarımsağından da övgü ile bahseden Dr. Saraç, Türkiye’nin Çin Sarımsağına ihtiyacının olmadığını belirterek, dünyanın en güzel ve en iyi sarımsağı olan Taşköprü Sarımsağı’nın olduğunu ve her katıldığı programda da bu konuyu dile getirdiğini, sarımsağın bir ilaç olduğunu ve bu ilacın da Taşköprü Sarımsağı olduğunu ifade etti.
“Uzun süre aç kalmak kışın sizin bağışıklık sisteminizi çökertir”
Hem yazılı hem de görsel basında beslenme ile ilgili yapılan farklı açıklamaların kafa karıştırdığını ve her açıklamaya itibar edilmemesi gerektiğine işaret eden Dr. Saraç, “Kış aylarında beslenmemiz gerekir. Öyle çok uzun açlık rejimleri, çok ağır detokslar, uzun süre aç kalmak kışın sizin bağışıklık sisteminizi çökertir. Kışın en çok önerdiğim yiyecekler brokoli, bürüksel lahanası, yaz kurusu domates, kesinlikle domates değil yaz kurusu domates, pırasa özellikle sapıyla birlikte kereviz onun dışında siyez buğdayından yapılan doğal ekmek, Taşköprü Sarımsağı, taze soğan ve kuru soğan, özellikle limon taze zencefil roka turp her türlü renkteki turp ve bütün yeşil yapraklı lifli yiyecekler ve greyfurt, kivi önerdiklerim. Önermediklerim ise ağır yağlı şarküteriler, kışın özellikle festfood kışın özellikle dengeyi bozar ve şişmanlatır. Onun dışında alkol, sigara gereksiz kullanılan fazla miktardaki kimyasal ilaçlar, uykusuzluk, özellikle ve bunun dışında da çok asitli içecekler ve çok asitli gıdaları yeme ve kızartmalar sağlık dengenizi de bozar. Genel olarak sabah kahvaltısında ve ya arada günde üç çorba kaşığı kadar yulaf ezmesi yerseniz kışın daha az hastalanırsınız. Çünkü yulaf ezmesinin içerisinde metegolikan adını verdiğimiz doğal olarak bağışıklık sistemini güçlendiren bir madde vardır. Bir de yoğurt, özellikle ev yapımı manda yoğurdu veya kefir veya keçi peyniri, keçi yoğurdu ve organik yumurta bunlar da kışın bedeni güçlendiren çok şifalı yiyeceklerdir. Bir de kış çayı tarifi vereyim. Şeker konmayacak içine. Tane karanfil, çekirdek, kakule aşağı yukarı iki tane, tane karanfil döt beş tane kakulenin çekirdeği, iki üç adet parmak ucu kadar zencefil, ıhlamur ve ekinesya bunlardan karışım bir çay yaparsanız bu yalnız 30 saniye kaynatıp aşağı yukarı 3-5 dakika demlenmeye bırakırsanız fevkalade bir kış çayı olur. Boğazınızı rahatlatır, akıntılara karşıda iyi gelir” diye konuştu.
“Kalp hastalarına bol bol balık yemelerini öneriyorum”
Kış aylarında kalp hastalarının bol bol balık tüketmesi tavsiyesinde bulunan Beslenme ve Diyet Uzmanı Dr. Saraç, şöyle konuştu: “Kalp hastalarına bol bol balık yemelerini öneriyorum. Çünkü balığın içerisindeki omega 3 kalp ve damar hastalıklarına karşı korur. Aynı zaman da içinde folik asit de bulunan ıspanak, her türlü yeşillikler son derece faydalıdır. Bir de Taşköprü Sarımsağı’nı özellikle öneriyoruz. Kalp ve damar hastalıkları, kollestrol ve tansiyon sorununa iyi gelir. Özellikle sarımsak ve limon ikilisi fevkalade iyidir. Kalp hastalarına yağ olarak çok çok az olarak katı yağ daha çok da sızma zeytin yağ kullanmalarını öneriyorum. Kalp hastaları geç ve ağır yememeliler. Onun dışında da her gün 40 dakika hava soğuk da olsa dikkat ederekten yürümelerinde fayda vardır. Üzüm çekirdeği ekstresi stresten kaçınma, göbek ve belin yağlanmaması, iyi bir uyku ve daha pozitif bir hayatı seçmede sizi kalp hastalıklarına karşı korur”
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Van Van’da yaşanan balık ölümlerinin nedeni araştırılıyor Van Tarım ve Orman İl Müdürlüğü Balıkçılık ve Su Ürünleri Şubesi ekipleri, Özalp ve Saray ilçesinde bulunan göletlerdeki balık ölümlerine ilişkin çalışma başlattı. Özalp ilçesinde bulunan Yumruklu ve Saray ilçesindeki Beyarslan (Çeçen) göletlerinde balık ölümlerinin olduğu ihbarı üzerine ekipler harekete geçti. Balıkçılık ve Su Ürünleri Şubesi ekipleri tarafından bölgeye gidilerek yerinde incelemeler yapıldı. Yapılan ilk incelemelerde göletlerin çevresinde ölmüş sazan balıklarının iskeletlerinin olduğu görüldü. Yumruklu ve Beyarslan (Çeçen) göletlerinde yerinde yapılan analizlerde (PH, çözünmüş oksijen, sıcaklık, iletkenlik, tuzluluk) herhangi bir olumsuzluğa rastlanmadı. Ayrıca göletlerde su numunesi alınarak incelenmek üzere Elazığ Su Ürünleri Araştırma Enstitüsüne gönderildi. Konuya ilişkin yapılan açıklamada; yerinde ölçülen parametre (PH, Ç.O., sıcaklık, tuzluluk, E.İ.) değerleri sazangiller için uygun olduğu, kışın göletlerin yüzeyinin buzla kaplı olmasından dolayı havayla temasının kesildiği ve göletlere kış aylarında su girişi olmadığından dolayı göletlerin içerisinde su sirkülasyonu meydana gelmediği, bu nedenle sazan balıklarının çözünmüş oksijen yetersizliğinden ölmüş olabileceği, ancak kesin ölüm nedeninin enstitüde yapılacak diğer su analiz sonuçlarından sonra belli olacağı belirtildi. Ayrıca ekipler, laboratuvar sonuçları belli oluncaya kadar göletteki balıkların tüketilmemesi ve hayvanlara gölet suyunun içirilmemesi uyarısında da bulundu.
Aydın İncirliova’da tarım makineleri operatörleri belgelerine kavuştu Belgesem İş ve Tarım Makineleri Operatör Yetiştirme Kursu ile İncirliova Ziraat Odası işbirliğiyle gerçekleştirilen tarım makineleri operatörlük kursunu başarıyla tamamlayan adaylar operatörlük belgelerine kavuştu. Aydın’da Belgesem İş ve Tarım Makineleri Operatör Yetiştirme Kursu, belediyeler ve ziraat odaları ile birlikte hayata geçirdiği protokollerle verdiği eğitimlerin sonunda tarım sektöründeki kalifiye eleman ihtiyacını karşılamaya devam ediyor. Bu çerçevede İncirliova Ziraat Odası işbirliğiyle gerçekleştirilen tarım makineleri operatörlük kursunu başarıyla tamamlayan adaylar da belgelerini almaya hak kazandı. Yoğun katılımla gerçekleştirilen eğitimlerin ardından belge almaya hak kazanan adaylara belgeleri, İncirliova Ziraat Odası adına Emrah Sayın ve Belgesem’in kurucularından ve eğitmenlerinden olan Yüksek Öğretmen Okan Sezgin tarafından teslim edildi. Konu ile ilgili Belgesem İş ve Tarım Makineleri Operatör Yetiştirme Kursu’ndan yapılan açıklamada “İncirliova Ziraat Odası ile gerçekleştirmiş olduğumuz Tarım makineleri operatörlük protokolüne istinaden, eğitimi tamamlanıp belge almaya hak kazanan adaylarımızın belgeleri, İncirliova Ziraat Odası adına Emrah Sayın tarafından teslim edildi. Sektöre dair destekleri sebebiyle kendilerine teşekkürlerimizi iletiyor, adaylarımıza iş hayatlarında başarılar diliyoruz” ifadeleri yer aldı.
Bitlis Bitlis’te zorlu yayla muzu mesaisi başladı Bitlisliler, bahar mevmisinde yetişen "yayla muzu” bitkisini toplamak için engebeli ve yüksek rakımlı dağların yolunu tutmaya başladı. Bahar mevsimiyle birlikte Bitlis’in yüksek rakımlı yaylaları insanlarla dolup taşmaya başladı. Çetin ve uzun geçen kış mevsiminin ardından karların erimesiyle birlikte vatandaşlar, dağlarda pazarlarda kilogram fiyatı 200 liraya kadar çıkan yayla muzu topluyor. Besin değeri çok yüksek olan yayla muzunun yöre halkı tarafından bazı hastalıklara da iyi geldiği belirtiliyor. Işkın, uşkun, uçkun olarak da adlandırılan yayla muzu için vatandaşlar sabahın erken saatlerinde dağa tırmanmaya başlıyor. Toplanması oldukça meşakkatli olan yayla muzu için tehlikeye aldırış etmeden dağların zirvesindeki kayalıklara tırmanan vatandaşlar, yanlarında götürdükleri poşet ve çuvalları doldurduktan sonra yorgun bir şekilde evlerinin yolunu tutuyor. Yayla muzu toplamak için arkadaşlarıyla birlikte Bitlis merkeze bağlı Karaboy köyünde yüksek rakımlı dağlara çıkan Veysel Tüzün, yorucu ve bir o kadar da keyifli bir yolculuğun ardından yayla muzu topladıklarını söyledi. Yayla muzunun daha çok yüksek rakımlı dağların zirve noktasında yetiştiğini anlatan Tüzün, toplamak için kilometrelerce yol kat etmek zorunda olduklarını ifade etti. Menduh Arık ise, “Yayla muzunun tezgahtaki fiyatı bu yıl ithal muzun fiyatını bile üçe katlamış durumda. Tadı çok güzel ama fiyatı tadını kaçırmaya başladı. Bu yüzden bizler de arkadaşlarla birlikte hem doğa yürüyüşü yapmak hem de yayla muzu toplamak için yola koyulduk. Şu an tamamen doğal yetişen bu bitkiden bolca topladık. Tadı oldukça güzel, herkese bu bitkiyi tatmayı tavsiye ediyorum” dedi. Yayla muzunun bölgeye has ender şifalı bitkilerden sadece biri olduğunu anlatan Halim Kaya, bitkiyi toplamak için yüksek dağların zirvelerine kadar tırmanmak gerektiğini anlattı. Karlı olan bölgelerde bitkinin yeni yeni çıkmaya başladığını, güneş gören daha açık alanlarda ise toplamaya hazır hale geldiğini kaydeden Kaya, bitkinin sağlık yönünde de çok faydalı olduğuna dikkat çekti.