GÜNDEM - 30 Kasım 2024 Cumartesi 20:31

Adalet Bakanı Tunç’tan CHP Genel Başkanı Özel’e sert eleştiri

A
A
A
Adalet Bakanı Tunç’tan CHP Genel Başkanı Özel’e sert eleştiri

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’i eleştirerek, “Siz, karalama siyaseti yaparsanız milletten destek bulamazsınız. O nedenle sonunuz CHP’nin eski genel başkanı gibi olur diyoruz ama anlamak istemiyorlar. Çünkü işlerine gelmiyor, çünkü eser üretmek gibi, icraat yapmak gibi bir dertleri yok. Onların dertleri hep esere karşı gelmek” dedi.


Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, AK Parti Kastamonu Merkez İlçe Başkanlığı 8. Olağan Kongresi’ne katılmak üzere Kastamonu’ya geldi. Kastamonu’da ilk olarak Vali Meftun Dallı’yı makamında ziyaret eden Bakan Tunç, ardından Hüsnü Tandoğan Spor Salonu’nda gerçekleştirilen kongreye katıldı. Kongrede konuşan Bakan Tunç, “Kastamonu, Selçuklular’dan, Osmanlı’dan gelen bir medeniyet şehridir. Şehit Şerife Bacı’nın memleketidir. Kastamonu, kahraman bir şehirdir. Halime Çavuş’un memleketidir. Kastamonu, her yönüyle tarih kokan bir şehirdir. Hayatımın en güzel yılları Kastamonu’nun sokaklarında geçti. Buraları unutmamışız. Kastamonu, iktidarımız döneminde bir hayli gelişti. Özellikle belediye hizmetlerinde Tahsin Babaş döneminde çok fazla hizmetler kazandı. Tarihi evler yeniden hayata geçirildi. Kastamonu, doğa harikası bir şehirdir. Kanyonlarıyla, şelalesiyle, cam terasıyla gerçekten görülmeye değer bir şehirdir. Sahildeki güzellikleri ve llgaz Dağı’ndaki güzellikleriyle Kastamonu, hem tarih hem kültür şehri hem de turizm şehridir. İnşallah Kastamonu’ya daha güzel eserleri kazandırmanın gayreti içerisinde olacağız” dedi.


“Laiklik, din ve vicdan özgürlüğüdür"


Yenilenen teşkilatlarıyla birlikte 2028 yılına daha güçlü hazırlandıklarını belirten Bakan Tunç, “Bundan hiç şüphemiz yok. AK Parti bir millet hareketidir. AK Parti milletin talebiyle kurulmuş bir partidir. İstanbul’un CHP yönetiminde yaşanılmaz hale getirdiği şehri 4 yıl gibi kısa bir süre içerisinde Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan yaşanılabilir hale getirmiştir. Suyu akmayan, çöpü toplanmayan, İSKİ skandallarıyla, yolu olmayan, çamur içerisindeki bir İstanbul’u 4 yılda yeniden imar etmiştir. Bu başarıyı gören milletimiz Tayyip Erdoğan bir parti kurarsa ve başına gelirse bu ülkeyi kurtarsa kurtarsa o kurtarır demiş, adeta AK Parti’nin kurulmasını talep etmiş, zorlamış, kurdurmuştur. Böylelikle 2001 yılında AK Parti kurulmuştur. Kurulduktan 14 ay sonra iktidara tek başına gelmiştir. Kurulurken tabii ki vesayetçi anlayışla da karşılaşmıştır. Darbeci anlayış istememiştir. AK Parti’nin önü kesilmek istenmiştir. Buna rağmen tek başına iktidara gelen AK Parti ile yeni bir dönem başlamıştır. Ülkemizin 81 vilayetinde hiçbir ayrım yapmadan, icraat hamlesiyle ülkemizin her tarafını eserlerle donatmaya başlamış, 90’lı yılların çekilen sıkıntılarını tek tek ortadan kaldırmaya çalışırken yine vesayetçi anlayış devreye girmiş, 367 krizi, Cumhuriyet mitingleriyle ülkenin önünü kesmeye çalışmıştır. Cumhurbaşkanlığı seçimleri mecliste krize dönüşmüştür. Anayasa tarafından meclisteki seçimler iptal ettirilmiştir. O zaman millete gidelim denilmiştir, CHP ‘Hayır millete de gitmeyelim, millette seçemez’ demiştir. Millet yanlış adamı seçer demiştir. Hayır propagandası yapmışlardır. 2007 yılındaki referandumda milletimiz ’bundan sonra Cumhurbaşkanını ben seçeceğim, bu tartışmaları bir daha istemiyorum’ demiştir. Yüzde 34 ile iktidara gelen AK Parti, oyunu yüzde 47’ye çıkartmıştır. 2008 yılına geldiğimizde de AK Parti’ye laikliğe aykırı eylemleri olmasından ötürü kapatma davası açılmıştır. Bugün Milli Eğitim Bakanımıza sataşanlar, laiklikle ilgili sözlerini eleştirenler, daha dün Mecliste, okullarda, üniversitelerde başörtüsü serbest olsun diyen kanuna Mecliste ‘evet’ diyen 411 ele, ’411 el kaosa kalktı’ diyen o günün basını değil miydi? Laiklik, din ve vicdan özgürlüğüdür. Herkesin inancında, düşüncesinde serbest olmasıdır. Laikliğin yanlış uygulamalarını sona erdiren bir iktidarız. O nedenle milletimizden 22 yıldır destek alıyoruz" diye konuştu.


"Sonunuz CHP’nin eski genel başkanı gibi olur diyoruz ama anlamak istemiyorlar"


CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e eleştirilerde bulunan Tunç, "Herkes inandığı gibi yaşayacak, herkes düşüncesini serbestçe aktarabilecek. Biz, reformcu olduğumuzdan, özgürlükçü olduğumuzdan, hukukun üstünlüğünü savunduğumuz için, biz demokrasiyi savunduğumuz için, biz icraatçı olduğumuz için 22 yıldan bu yana iktidardayız. Milletin sesi olduğumuz için iktidarda bizi tutuyorlar. Eser ürettiğimiz için iktidarda tutuyor. AK Parti eser siyaseti yapıyor, AK Parti karalama siyasetine hayır diyor. Bakın bugün CHP’nin eski genel başkanı da, yeni genel başkanı da, ne eskiden ders çıkardıkları var, ne akıllandıkları var. Sürekli bu ülkenin kalbinde yer etmiş, milletin sevdalısı olmuş bir lidere siz her gün hakaret ederseniz işte sonunuz CHP’nin eski genel başkanı gibi olur diyoruz. Hakaret siyasetiyle bir yere varılamaz. Millet hakaret siyasetine sıcak bakmaz, bu sizi bir yere getirmez diyoruz. 10 yıldan fazla genel başkanlığı yapıp, çok sayıda seçim geçirip, bir yere varamamış eski genel başkanınıza bakın, bugün aynı duruma düşmeyin diyoruz. Bu sefer de diyorlar ki ’Adalet Bakanı olarak siz bunları nasıl söylersiniz. Siz, bize yargı sopasını mı gösteriyorsunuz.’ Hayır diyoruz, o ifadelerin, o kabul edilemeyecek çirkin sözlerin, suç teşkil edip etmediğine karar verecek olan bu ülkenin bağımsız ve tarafsız yargısıdır diyoruz. Siz, karalama siyaseti yaparsanız milletten destek bulamazsınız. O nedenle siyasette başarılı olamazsınız. O nedenle sonunuz CHP’nin eski genel başkanı gibi olur diyoruz ama anlamak istemiyorlar. Çünkü işlerine gelmiyor, çünkü eser üretmek gibi, çünkü icraat yapmak gibi bir dertleri yok. Onların dertleri hep esere karşı gelmek, rahmetli Menderes’in yaptıklarına neler dediler. Merhum Menderes, 27 Mayıs Yassıada mahkemesinde ifade verirken, ’CHP yaptığımız eserlere şöyle dönüp bakmadılar’ demedi mi? ’Bu ülkenin kazanımlarına bir gün çıkıp teşekkür etmediler’ demedi mi? Bu Yassıada zihniyeti aynı, maalesef değişmiyor. Biz eser üretmeye devam edeceğiz, biz icraat yapmaya devam edeceğiz. 2008 yılında kapatmanın eşiğinden döndük. Sonra 2012’de MİT krizi, ardından Gezi olayları. Sokak darbesi ile iktidarı düşürmeye kalkıştılar, başaramadılar. 17-25 emniyet-yargı darbesiyle iktidarı düşürmeye çalıştılar, başaramadılar. 2015’te terörü azdırarak ülkede bir kaos ortamı oluşturmanın gayretinde oldular, yine başaramadılar. 15 Temmuz hain FETÖ kalkışması ile bu ülkenin kutlu yürüyüşünü sona erdirip, dışardaki sahiplerinin bölgedeki planları gerçekleştirmeleri, Ortadoğu’daki enerjiye hakim olabilmek için uygun bir yönetim oluşturabilmeleri için asker kılığına giren teröristler milletin üzerine silah çektiler. Milletimiz o gece öyle bir kahramanlık gösterdi ki, Şerife Bacı, Halime Çavuş gibi meydanlara koştu. O gece lideriyle darbecilere karşı durdu ve o karartılmak istenen Türkiye’yi aydınlığa taşıdı. Şimdi sıra enflasyonda. 2002’de çift haneli aldığımız enflasyonu nasıl tek haneye düşürdüysek yine tek haneye düşüreceğiz. Emeklimizin, işçimizin, memurumuzun alım gücünü artırarak yolumuza devam edeceğiz. AK Parti eser siyaseti yapmaya devam edecek. AK Parti hep önce insan dedi. İnanı güçlendirmeye devam edeceğiz. Hiçbir ayrım yapmadan ülkemizi kalkındırmanın gayreti içerisinde olduk. Ayrım yaptık mı hiç? Havalimanı yaparken Hakkari’ye de yaptık, İstanbul’a da yaptık. Baraj yaparken Kastamonu’ya da yaptık, Sinop’a da yaptık. Üniversiteler yaparken Ardahan’a da, Muğla’ya da yaptık. Bölünmüş yolların gitmediği bir memleket kaldı mı? Hiçbir ayrım yapmadan ülkemizin her köşesine yatırım götürdük. AK Parti’nin en önemli özeliği ayrım yapmaması. Doğudan batıya, kuzeyden güneye ülkemizin her bir köşesinde eserler ürettik. Eserler ürettiğimiz için milletimiz 22 yıldır iktidarda tuttu. 2028 geldiğinde milletimiz yine icraata, esere evet diyecek, karalama siyasetine, boş konuşmaya hayır diyecek, Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti diyecek, Cumhur İttifakı diyecek” şeklinde konuştu.


“Anayasamızda darbeci anlayışa fırsat vermeyecek yapısal reformları hayata geçirdik”


Türkiye’nin bir taraftan fiziki kalkınmasını sağlarken, diğer yandan demokrasisini güçlendirdiklerini belirten Tunç, “Darbelere karşı daha dayanıklı hale getirdik. Vesayetçi anlayışı tarihe gömdük. Hak arama yollarını genişlettik. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin maddeler darbe anayasasında yoktu. Bunların hepsini anayasamıza sizlerin desteği ile getirdik. Anayasamızda, bundan sonra darbeci anlayışa fırsat vermeyecek yapısal reformları hayata geçirdik. Hakimler savcılar kurulu, anayasa mahkemesinin yapısı, milli güvenlik kurulunun yapısı demokratik hukuk devleti ilesine uyarlandı. Anayasamızda darbeciler yargılanamaz diye bir madde vardı, kaldırdık. 12 Eylül darbecileri ahir ömürlerinde milletin huzurunda yargının huzuruna çıkıp hesap verdiler” ifadelerini kullandı.


“Türkiye Yüzyılı’na yeni bir anayasayla başlarız”


Ülkede demokratik, katılımcı, sivil bir anayasayla Türkiye Yüzyılı’nı inşa edeceklerini söyleyen Tunç, “Tabii ki bu bir uzlaşmayla olacak şey. Mecliste siyasi partilerimizin bir araya gelip ‘biz bir toplum sözleşmesi yapmalıyız’ demeleri gerekiyor. ‘Biz herkesi kucaklayan, her düşünceyi temsil eden, ayrı gayrımız olmayan bir anlayışla yeni bir anayasayı yapmalıyız’ diyen parlamenterler, diyen partiler milletin gönlünde taht kurar. Ama buna karşı çıkanlar 2028’de konulacak sandıkta da milletten cevabını alır. İnşallah böyle bir olumlu tabloyu Mecliste sergiler ve Türkiye Yüzyılı’na yeni bir anayasayla başlarız" dedi.


“Terörsüz bir Türkiye’yi, inşallah Türkiye Yüzyılı’nın başlangıcında hep beraber bu adımı atarak yolumuza devam edeceğiz”


Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkesin Türk olduğunu belirten Bakan Tunç, şu ifadelere yer verdi:


“Dolayısıyla burada hiçbir ayrım yapmadan iç cephemizi güçlendirerek, inşallah ülkemizin birlik beraberliğini daha da kuvvetlendirerek terörsüz bir Türkiye’yi Türkiye Yüzyılı’nın başlangıcında hep beraber bu adımı atarak yolumuza devam edeceğiz. Bundan da hiç şüphemiz yok. Bunu başardığımız zaman Türkiye daha güçlü olacak. Dünyada mazlumun hakkını daha güçlü savunacağız. Dünyadaki haksızlıklara daha çok karşı gelecek. İşte Filistin’deki mazlumun hakkını savunabilen, dik duran ve ’Dünya 5’ten büyüktür’ diyebilen dünyada kaç lider var. Recep Tayyip Erdoğan dünyada insan haklarını savunan, dünyada hakkı, hukuku, hakkaniyeti savunan ve dünyanın en tecrübeli lideri. O Türkiye için büyük bir avantaj. İnşallah 2028’e doğru giderken bu avantajı en iyi şekilde kullanarak Türkiye’yi terörden arınmış, her türlü şiddetten arınmış, insanlarımızın huzurlu bir şekilde geleceğe baktığı bir Türkiye’yi inşa edeceğiz inşallah."


Konuşmasının ardından AK Parti Merkez İlçe Başkanı Şenol Kızılabdullah, Kastamonu’da eğitim gören Bakan Tunç’a okul çağındaki fotoğrafı ile diplomasını hediye etti. Bakan Tunç, okul çağında çekilmiş olan fotoğrafın kendisinde dahi olmadığını belirterek teşekkür etti. Bakan Tunç, Avrupa ve dünya şampiyonalarında başarılı olan sporculara da plaket takdim etti. AK Parti Kastamonu İl Başkanı Ahmet Sevgilioğlu da Bakan Tunç’a adına bir yetimin 6 aylık giderlerini karşıladıklarını gösteren belgeyi verdi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Antalya tarımında kayıtlı istihdama yeni model hazırlığı Sosyal Güvenlik Haftası kapsamında Antalya Ticaret Borsası ile bir araya gelen SGK İl Müdürlüğü, tarım sektöründe kayıt dışılığı azaltmak ve sigortalılığı artırmak amacıyla tarıma özel sosyal güvenlik modeli üzerinde çalıştıklarını açıkladı. SGK İl Müdürü Mehmet Tanrıöver, "Yapacağımız düzenleme ile tarımda istihdamın daha da artacağını umuyoruz" dedi. Antalya Sosyal Güvenlik (SGK) İl Müdürü Mehmet Tanrıöver, Sosyal Güvenlik Haftası nedeniyle Antalya Ticaret Borsası (ATB) Başkanı Ali Çandır’ı ziyaret etti. ATB Yönetim Kurulu Üyeleri Cüneyt Doğan ve Ragıp Gök’ün de bulunduğu ziyarette, tarıma özel sosyal güvenlik sistemi, kurumlar arası iş birliği, istihdamda kayıt dışı ile mücadele konuları gündeme geldi. Antalya Sosyal Güvenlik İl Müdürü Mehmet Tanrıöver, 12-18 Mayıs 2025 tarihleri arasında Sosyal Güvenlik Haftası’nı kutladıklarını belirtirken, bu yılın mottosunun "Kayıtlı Çalış, Güvenli Yaşa" olduğunu, etkinlikler kapsamında kayıt dışı istihdamın olumsuzluklarına dikkat çektiklerini söyledi. Kayıt dışı istihdamın hem çalışanlar hem işverenler hem de devlet açısından ciddi olumsuzluklara yol açtığını kaydeden Tanrıöver, sigortasız çalışanların birçok yasal haktan mahrum kaldığını, işverenlerin haksız rekabetle karşılaştığını ve devletin prim ve vergi kaybına uğradığını ifade etti. "Tarım, istihdamda önemli" Antalya’nın hizmet kalitesinde Türkiye’nin birinci ili olduğunu söyleyen Mehmet Tanrıöver, "Akdeniz’in incisiyiz" dedi. Turizm ve tarım sektörünün istihdamda önemli iki sektör olduğunu belirten Mehmet Tanrıöver, tarımda istihdamın daha da artırılması için Antalya Ticaret Borsası ile ortak çalışmalar yürüttüklerini kaydetti. Tarıma özel sosyal güvenlik sistemi için ATB ile odak grup toplantıları düzenlediklerini, tarım sektörünün ve çalışanlarının beklentileri doğrultusunda kayıt dışılığı azaltacak sistem üzerinde çalıştıklarını anlatan Tanrıöver, "Bu konuda Antalya Ticaret Borsası ile entegre çalışıyoruz. Yapacağımız düzenleme ile tarımda istihdamın daha da artacağını umuyoruz" diye konuştu. "Tarımda en çok sigortalı Antalya’da" Antalya Ticaret Borsası Başkanı Ali Çandır ise şöyle konuştu: "Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği toplantılarında tarıma özel sosyal güvenlik sistemiyle ilgili taleplerimizi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız Sayın Vedat Işıkhan’dan talep etmiştik. SGK İl Müdürlüğümüzle bu konuda çalışıyoruz, önümüzdeki günlerde Çalışma Bakanımızı davet edip sosyal güvenlik zirvesi yapmayı planlıyoruz. Zirvenin ardından tarımda sosyal güvenlikle ilgili olumlu gelişmeler kaydedilmesini bekliyoruz". Türkiye’de kayıtlı tarım sigortalısının en çok olduğu ilin Antalya olduğunu söyleyen Çandır, yapılacak düzenlemelerle sayının daha da artacağını kaydetti. Ali Çandır, "Tarım sektöründe çalışanların sigortalılığının kolaylaştırılması ve desteğin artırılması için il müdürlüğümüzle birlikte çalışıyoruz. Mali yükler hafiflerse tarımda daha çok istihdam sağlanır" diye konuştu.
Kastamonu Öldürdükleri şahsı çuvalla dereye attığı iddia edilen sanıkların yargılanmasına devam edildi Kastamonu’da samanlıkta balta ile öldürüldükten sonra çuvala koyup dereye atılan şahsın öldürülmesi olayıyla ilgili sanıkların yargılanmasına devam edildi. Duruşmada sanık, pişman olduğunu belirterek tahliyesini istedi. Olay, 17 Temmuz 2023 tarihinde Kastamonu’nun merkez ilçesine bağlı Ahlat köyünde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, evden ayrıldıktan sonra bir daha kendisinden haber alınamayan 57 yaşındaki Satı Doğruoğlu’nun cenazesi, Kastamonu İl Jandarma Komutanlığı ekipleri tarafından dere yatağındaki çuval içerisinde bulundu. Çuvalın izlerini takip eden ekipler, izlerin köyün yaklaşık 300 metre yakınındaki Behice Ç.’ye ait evin samanlığına kadar devam ettiğini tespit etti. Jandarma ekipleri, samanlıkta yaptıkları incelemede, 57 yaşındaki Satı Doğruoğlu’nun balta ile öldürüldükten sonra cesedinin çuvala koyulduğu ve sürüklenerek dereye atıldığını belirledi. Olayın ardından gözaltına alınan samanlığın sahipleri Behice Ç., eşi Bayram Ç. ve oğlu Ümit Ç. adli makamlarca tutuklandı. Olayın ardından şüpheliler hakkında "kasten öldürme" suçundan, Kastamonu Ağır Ceza Mahkemesinde ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle açılan dava görülmeye devam edildi. Duruşmaya tutuklu sanıklar Behice Ç. ile yargılama sürecinde tahliye edilen eşi Bayram Ç. ve oğlu Ümit Ç. ile avukatları katıldı. Maktul Satı Doğruoğlu’nun oğlu O. Doğruoğlu, sanıkların cezalandırılmasını talep etti. "Çok pişmanım, tahliyemi istiyorum" Tutuklu sanık Behice Ç. de, "Önce Allah’a sonra adaletinize sığınıyorum. Çok pişmanım, tahliyemi istiyorum" dedi. Tutuksuz yargılanan sanık Bayram Ç. ile oğlu Ümit Ç. ise suçsuz olduklarını söyledi. Tutuklu sanık Behice Ç.’nin avukat Mehmet Çiftçi de, "Müvekkilimin cezai ehliyetinin olup olmadığı yönündeki alınacak raporun beklenmesini talep ediyoruz. Ayrıca daha önceki duruşmada karar verilen ara karar gereğince müvekkilimin, eşi ve oğlu ile cezaevinde görüşme taleplerini içeren görüşme kayıtlarının dosya içerisinde yer alan bilirkişi raporunun, hukuka aykırı bir delil olması sebebiyle bu raporun kabulünün mümkün olmayacağını belirtiyoruz. Ayrıca müvekkilim, diğer sanıkların birbirleriyle olan yaptıkları görüşmelerin müvekkilim açısından delil oluşturmayacağı da ortadadır. Yapılan keşif, keşif sonrasında alınan bilirkişi raporu ve GSM operatöründen gelen sonuçlar dikkate alındığında sanıklardan Bayram ile Ümit’in olay günü, olayın olduğu saatte olay yerinde olmadıkları, müvekkilim Behice’nin ise evinden uzakla olan maktul Satı’nın kendisine samanlıkta cinsel amaçla saldırması üzerine kendisini korumak amacıyla eylemi gerçekleştirdiği sabit olup, buna göre müvekkilim Behice’nin tutuklu kaldığı süre, toplanan delil durumu da göz önüne alınarak tahliyesine karar verilmesini talep ediyoruz" şeklinde konuştu. Mahkeme heyeti, Behice Ç.’nin İstanbul Adli Tıp 4. İhtisas Kurulunda cezai ehliyetinin olup olmadığına dair rapor alınmasını ve bu raporun dönüşünün beklenmesini kararlaştırdı. Mahkeme heyeti, ayrıca sanık Behice Ç.’nin tutukluluğunun devamına, Bayram Ç. ile oğlu Ümit Ç.’nin de adli kontrol şartlarının devamına karar vererek duruşmayı ileri bir tarihe erteledi.