GÜNDEM - 31 Mayıs 2024 Cuma 12:20

Kastamonu’da ayılar ilçeyi mesken tuttu

A
A
A
Kastamonu’da ayılar ilçeyi mesken tuttu

Kastamonu’nun İnebolu ilçesinde sürekli aynı mahalleye inen ayılar, vatandaşları canından bezdirdi. Arı kovanlarına zarar veren ayılar, meyve bahçelerini de talan ediyor.


Kastamonu’da kış uykusundan uyanan ayılar, yavrularıyla birlikte yiyecek arama telaşına girdi. İlçe merkezlerine kadar inen ayılar, arı kovanlarına ve meyve bahçelerine zarar veriyor. İnebolu ilçesi Cünürye Mahallesi’nde hemen hemen her gün görülen ayılar, meyve bahçelerine ve arı kovanlarına da zarar verdi. Çareyi tel örgülerle önlem almakta bulan vatandaşlar, ayıların kendilerine de zarar vermesinden korktuklarını söyledi.



Kastamonu’da 1500’e yakın bozayı popülasyonu bulunuyor


Türkiye’de resmi verilere göre, ayı popülasyonunun en yoğun olduğu Kastamonu’da ayılar son yıllarda binlerce arı kovanını parçaladı, arıları telef etti. Ormanlık alanda yiyecek bulamadıkları için şehir merkezlerine kadar inen ayıların, geçen yıl saldırısına uğrayan 2 kişi de yaralandı. Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü verilerine göre ayı popülasyonunun en fazla görüldüğü Kastamonu’da bin 500’e yakın bozayı bulunuyor. Yüzde 67’si ormanlarla kaplı Kastamonu’da ayılar en çok Küre Dağları Milli Parkı sınırları içerisinde yer alan Ağlı, Küre, İnebolu, Doğanyurt, Cide, Şenpazar, Azdavay ve Pınarbaşı ilçelerinde yaşıyor.


Öte yandan, son aylarda Kastamonu’da sık sık görülen ayılar ise vatandaşlar tarafından cep telefonu ile görüntülendi.



“Ayılarla şu anda imtihan halindeyiz, ayı popülasyonunun biraz azalması gerekiyor”


Avara Mahallesi’nde yaşayan Şahin Bayraktar, “Arılarımın bulunduğu alana ayı geldi. Ayının geldiğini fark ettim, bağırdım. Bağırmama rağmen kovanın bir tanesini alarak götürdü. Sonra kenarda bir yerde kovanı parçaladı. Bu olaydan iki gün öncesinde de incir bahçeme girmişti. İncir bahçemde bulunan 5 tane ağacıma zarar verdi. Bana ayının zararı büyük oldu. Biz, ayılardan dolayı çok mağdur durumdayız. Son zamanlarda sık sık bu ayı saldırıları olmaya başladı. İnanın evden çıkmaya korkar hale geldik, bu hale geldik. Yetkililerden yardım ve çare bekliyoruz. Ayıyı vurmak yasak, 50 bin liradan fazla cezası var. Ayıyı vurma şansımız yok. Bizler de hayvanların can yanmasın istiyoruz ama bu sefer de bizlerin canı yanıyor. Biz, devletimizin yetkililerden bir çare bekliyoruz. Ben, bu yıla kadar bu kadar fazla ayıya rastlamadım. Yaklaşık olarak şu iki ay içerisinde tamamen mahallemizi sardılar, o hale geldik. Tabii ki aç kaldı hayvanlar dağlardı, yiyecek bulamıyorlar. Mecburen karnını doyurmak için şehir merkezlerine kadar inerek yiyecek arıyor, insanlara saldırıyor. Bahçemin etrafına çit aldım, çit çevirdim. Ne kadar faydasını görürüz, bilemiyorum. Çit aldıktan sonra ayı yine geldi ama bu sefer bahçeye giremedi. Bağırıp gitti, sesini de duyduk. Herkesin evinin önünde ya da bahçesinde ya da arılığında çit yok. Ayılarla imtihan halindeyiz. Ayı popülasyonunun biraz azalması gerekiyor” dedi.



“İnsanların bahçeleri ayılar ve yaban domuzları tarafından talan ediliyor”


İnebolu ilçesine bağlı Cünürye Mahallesi’nin muhtarı Binnaz Atılgan ise “Halkımız şu anda çok muzdarip. Yollarda ayıların görüntülerini çeken taksici arkadaşlarımız var. Görüldüğü üzere arı kovanları zarar görmüş durumda. İnsanların bahçeleri ayılar ve yaban domuzları tarafından talan ediliyor. Halkımız bu durumdan çok fazla şikayetçi. 24 saat telefonum susmuyor, sürekli beni arıyorlar. Artık büyüklerimize yalvarıyoruz, bu soruna artık bir çözüm bulsunlar. Kadınlarımız, çocuklarımız ve yaşlılarımız savunmasız durumdalar. Hava karardığında artık kimse evinden çıkamaz duruma geldi. Herkesin küçük, büyük bahçesi var. Herkes bahçesinde çeşitli ürünler yetiştirip ekim yapıyor. Ama herkes ektiği ürünleri ya ayılara ya da yaban domuzlarına yediriyor. Bunun karşılığını alamaz duruma geldik” diye konuştu.



“Çocuklarım ayı korkusundan dışarı çıkamıyorlar”


Cünürye Mahallesi’nde yaşayan Eyüp Bayraktar da, “Geçen akşam kovanlarıma ayı gelmiş. Kovanın iki tanesini dağıtmış. Bahçe tel örgülü olduğu halde arı kovanının iki tanesini dağıtmış. Ayılar sebebiyle sıkıntı yaşıyoruz. Yetkililerden bir çözüm bekliyoruz. Ayı popülasyonunun kısmen azalmasını istiyoruz. Ben, evde 5 kişi yaşıyorum. Çocuklarım var, ayı korkusundan dışarı çıkamıyorlar. Çocuklar bahçeye çıkıp oynamaktan çekiniyorlar. Ben ayı saldırdığında kendimi savunabilirim ama çocuklarım kendisini savunamaz” şeklinde konuştu.



“Ayı, yattığı yerden 15 tane kovanımı parçalamış”


Mahalle sakinlerinden Bünyamin Demir ise, ayıların kovanlarını parçaladığını kaydederek, “Arılarımın yanına geldiğim zaman manzarayı gördüm. Yattığı yerden 15 tane kovanımı parçalamış. Normal şartlarda maddi zararım büyük ama bu durum maddiyattan çıktı. Herkesin ailesi, çocuğu var. Herkes aracıyla götürüp getiriyor. Buna ne denir bilmiyorum. Bir şey olduğunda bunun telafisi olmaz. Arılarım eve 15 metre mesafede bulunuyor. Hayvanlarım da var. Hayvanlarımı da alacak diye korkuyorum. Onlar da bağırmaya başlıyorlar. Ayının kokusunu duyduğunda onlar da tedirgin oluyor” ifadelerini kullandı.



Kastamonu’da ayılar ilçeyi mesken tuttu

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Nilüfer’de afet bilinci için güç birliği Nilüfer Belediyesi, sivil toplum kuruluşları ile iş birliği yaparak afet bilincini artırıyor. Nilüfer Belediyesi Dr. Ceyhun İrgil Sağlık Müzesi, Nilüfer Belediyesi Yüksek Öğrenim Kız Öğrenci Yurdu ve Pancar Deposu’nda düzenlenen eğitimlerde, deprem ve yangın anında yapılması gerekenler uygulamalı olarak anlatıldı. Afetlerde dirençli bir kent oluşturma hedefiyle çalışmalarını sürdüren Nilüfer Belediyesi, personelini ve vatandaşları tehlikelere karşı bilinçlendiriyor. Nilüfer Belediyesi, BAKUT, ANDA ve MAG-AME Arama Kurtarma dernekleriyle iş birliği yaparak kapsamlı bir eğitim programı gerçekleştirdi. İş birliği kapsamında Nilüfer Belediyesi Yüksek Öğrenim Kız Öğrenci Yurdu, Nilüfer Belediyesi Dr. Ceyhun İrgil Sağlık Müzesi ve Pancar Deposu’nda bir dizi etkinlik düzenledi. Eğitimlerde teorik bilgilendirmelerin yanı sıra, tahliye planları gözden geçirildi ve afet anında paniğin önüne geçilmesi için yapılması gerekenler anlatıldı. Eğitimler kapsamında, tatbikatlar da gerçekleştirildi. Senaryo gereğin alarmın çalmasıyla birlikte binaların tahliyesi sağlandı. "Çök-Kapan-Tutun" uygulamasını başarıyla gerçekleştiren personel, güvenli bir şekilde toplanma alanlarına ulaştı. Tatbikatlarda, yangın tüplerinin doğru kullanımı ve başlangıç aşamasındaki yangınlara müdahale teknikleri uygulamalı olarak gösterildi.
İzmir Adet sancılarının çaresi mutfakta Şişkinlik, karın ağrısı, iştah artışı ve benzeri durumlar; adet dönemlerinde çoğu kadın için zorlayıcı ve can sıkıcı olabiliyor. Buna karşı adet sürecinde görülebilen bu etkilerin hafif geçmesinde beslenmenin etkili olabileceğini aktaran Medicana Sağlık Grubu Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. M. Zeynep Kuşku, "Adet döneminde beslenme, hormonel dengesi ve sancılar üzerinde etkili olabilir. Ancak tek başına çözüm olarak düşünülmemelidir. Adet sancısının ana biyolojik sürücüsü çoğu kişide prostaglandin artışıyla oluşan rahim kasılmalarıdır. Beslenme; inflamasyon düzeyi, kan şekeri dalgalanmaları, su ile tuz dengesi ve bazı mikrobesin yeterlilikleri üzerinden şişkinlik, ödem, yorgunluk ve ağrı algısını etkileyebilir. Diyet örüntülerinin dismenore şiddetiyle ilişkili olabildiğini gösteren çalışmalar vardır" dedi. Adet dönemleri çoğu kadın için sıkıntılı geçebiliyor. Özellikle adet sancısı ve şişkinlik durumu çoğu kadının yaşam konforunu bozabilecek noktalarda seyredebiliyor. Bu dönemi konforlu geçirmek adına çeşitli ilaçlar kullanılabiliyor. Ancak adet sürecinde hafiflemenin daha sağlıklı ve dengeli bir yolu olduğuna dikkat çeken Medicana International İzmir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. M. Zeynep Kuşku, beslenmenin hormon dengesi ve sancılar üzerinde etkili olabileceğini dile getirdi. Kuşku, "Adet döneminde beslenmeyi tek başına çözüm gibi düşünmemek gerekir. Adet sancısının ana biyolojik sürücüsü çoğu kişide prostaglandin artışıyla oluşan rahim kasılmalarıdır. Beslenme; inflamasyon düzeyi, kan şekeri dalgalanmaları, su-tuz dengesi ve bazı mikrobesin yeterlilikleri üzerinden şişkinlik, ödem, yorgunluk ve ağrı algısını etkileyebilir. Diyet örüntülerinin (yüksek şeker/atıştırmalık ağırlığı gibi) dismenore şiddetiyle ilişkili olabildiğini gösteren çalışmalar vardır" açıklamalarını yaptı. Adet döneminde özellikle aşırı tuzlu ve işlenmiş gıdaların ödem ve şişkinliği artırabildiğini, bunun yanında; yüksek şeker ve rafine karbonhidratlı gıdaların kan şekeri dalgalanmasına neden olmakla birlikte iştah artışı, yorgunluk ve ağrı gibi sorunlara neden olabildiğini aktaran Kuşku, "Adet döneminde paketli işlenmiş gıdalardan, şeker ve karbonhidrat içeren gıdalar mümkün olduğunca tüketilmemeli. Ayrıca, yağdan çok zengin, ağır kızartmalar: sindirim yükü ve inflamatuar yanıt üzerinden yakınmaları artırabilir; düşük yağlı diyetle ağrıda azalma bildiren çalışmalar vardır. Alkol de PMS yakınmalarını artırabildiği için bu dönemde sınırlanması önerilir. Öte yandan gaz yapan gıdalarda belirlenerek tüketiminde dikkatli olunmalıdır" diye konuştu. Zencefil, bitkisel destekçilerden biri Adet sancılarıyla beslenme arasında bir ilişki olduğunun artık daha net bilindiğini aktaran Kuşku, sözlerini şöyle sürdürdü: "Özellikle bazı besin grupları ağrının şiddetini azaltmada destekleyici olabiliyor. Omega-3’ten zengin besinler, örneğin haftada 2 kez tüketilen yağlı balık, ceviz ya da chia tohumu, vücuttaki iltihap yolaklarını baskılayarak adet ağrısında hafif-orta düzeyde azalma sağlayabiliyor. Etkisi çok keskin değil ama düzenli tüketim genel sağlık açısından da oldukça faydalı. Magnezyum içeren besinler (ıspanak, avokado, kakao gibi) kas gevşetici etkileri sayesinde adet sancılarını hafifletebilir. Bu konuda çalışmalar umut verici olsa da herkese rutin magnezyum takviyesi önermek doğru değil. En güvenli yol, magnezyumu gıdalardan almak ve gerekirse kişiye özel değerlendirme yapmak. Kalsiyum, özellikle PMS belirtilerinde; şişkinlik, hassasiyet ve duygu durum değişikliklerinde fayda sağlayabiliyor. Potasyum ise doğrudan ağrı kesici bir etki göstermese de sıvı dengesini düzenleyerek ödem ve şişkinliği azaltmaya yardımcı olabilir. Özellikle zencefil adet sancısı konusunda en çok çalışılmış bitkisel desteklerden biri. Zencefilin klinik çalışmalarda ağrıyı azaltabildiği gösterilmiş durumda. Rezene ve papatya çayı da bazı kadınlarda rahatlama sağlayabiliyor. Ancak bitkisel ürünlerin de bilinçsiz ve sürekli kullanımının riskleri olabileceğini unutmamak gerekir. D vitamini eksikliği olan kadınlarda, bu eksikliğin giderilmesiyle adet ağrılarında azalma görülebiliyor. B6 vitamini daha çok PMS semptomları üzerinde etkili; B12’nin ise doğrudan ağrı azaltıcı güçlü bir kanıtı yok, ama eksiklik varsa mutlaka yerine konmalı. Yeterli su tüketimi de önemli. Hidrasyon, hem ağrı şiddetini hem de şişkinliği azaltmada destekleyici olabilir." Vücudunuz uyarı veriyor olabilir Adet sürecinde beslenmeye dikkat edildiği halde şiddetli sancı durumunun geçmemesi durumunda mutlaka altta yatan bir neden olup olmadığına bakılması gerektiğini vurgulayan Kuşku, "Özellikle ağrının ilk kez çok şiddetli başlaması ya da yıllar içinde giderek artması, ağrı kesicilere rağmen belirgin rahatlama olmaması önemli bir uyarı işaretidir. Bunun yanında aşırı veya pıhtılı kanama, ara kanama, ateş, kötü kokulu akıntı, cinsel ilişkide ağrı, idrar yaparken ya da dışkılama sırasında ağrı, bayılma hissi ya da günlük yaşamı ciddi şekilde aksatan sancılar mutlaka değerlendirilmelidir. Bu yaklaşım, uluslararası kılavuzlarda da açıkça vurgulanmaktadır. Adet ağrısı yalnızca adet günleriyle sınırlı değilse, adet dışı pelvik ağrı da eşlik ediyorsa; cinsel ilişkide derin ağrı, çocuk sahibi olamama öyküsü varsa veya kanamalar belirgin şekilde artmışsa endometriozis, miyom ya da adenomyozis gibi altta yatan hastalıklardan şüphelenmek gerekir. Muayene ve ultrason temel değerlendirme yöntemleridir; gerekirse ileri tetkikler planlanır" ifadelerini kullandı. Toplumda adet süreciyle ilgili bazı yanlış inanışlar olduğunu da belirten Kuşku, şöyle konuştu: "Soğuk içeceklerin herkeste mutlaka sancıyı artırdığı ya da şeker tüketilmezse ağrının dayanılmaz olacağı düşüncesi bilimsel bir genelleme değildir. Bitki çaylarının tamamen zararsız olduğu ve sınırsız içilebileceği algısı da doğru değildir. ‘Adet sancısı normaldir, katlanmak gerekir’ düşüncesi de yanlıştır. Şiddetli ve yaşam kalitesini bozan ağrı mutlaka ciddiye alınmalıdır."