ÇEVRE - 15 Ağustos 2025 Cuma 17:09

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı:

A
A
A
Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı:

Kastamonu’da yapılan Obrucak Barajı’nım açılış töreninde konuşan Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, "Yılbaşından itibaren yaklaşık 5 binden fazla yangına müdahale ettik" dedi.


Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Kastamonu’nun Taşköprü ilçesinde inşa edilen 30 milyon metreküp kapasiteli Obrucak Barajı’nın açılış törenine katıldı. Bölgedeki sulama ihtiyacını giderecek olqn barajın açılış töreninde Kastamonu Valisi Meftun Dallı, AK Parti Kastamonu milletvekilleri Fatma Serap Ekmekci, Halil Uluay, Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürü Mehmet Akif Balta, protokol üyeleri siyasi parti temsilcileri ve vatandaşlar hazır bulundu.


Törende konuşan Vali Meftun Dallı, suyun öneminin en belirgin şekilde ortaya çıktığı bu günlerde, Obrucak Barajı’nın yapımında emeği geçenlere teşekkür etmek istediğini ifade etti. AK Parti Kastamonu milletvekilleri Fatma Serap Ekmekci, Halil Uluay da yapılan barajın bölgedeki tarımsal sulama için büyük öneme sahip olduğunu dile getirdi.



"Yılbaşından itibaren yaklaşık 5 binden fazla yangına müdahale ettik"


Törende konuşan Bakan Yumaklı, orman yangınları ve iklim değişikliğinin etkilerine değinerek, "Hepimizin malumu tarım sektörü, özellikle gıda arz güvenliği bağlamında artık bütün ülkeler için bir milli güvenlik meselesi. Ama sadece bu konunun, bu bağlamda irdelenmesi değil, aynı zamanda küresel ısınmanın, iklim değişikliğinin gıda arz güvenliğini ne kadar zorladığını, ne kadar farklı sınamalarla yüz yüze, karşı karşıya bıraktığı da bir gerçek. Bunun en önemli yansıması kamuoyunun da çok yakından takip ettiği üzere orman yangınları. 1 Haziran’dan bu yana orman yangınlarıyla çok ciddi bir mücadele içerisindeyiz. Yılbaşından itibaren yaklaşık 5 binden fazla yangına müdahale ettik. Havanın sıcak olması, nemin düşük olması, rüzgarın çok şiddetli olması, orman yangınlarının ya da orman yangınlarına sebep olacak herhangi bir yangının orman dışı da olsa başlangıcına sebep olması, buna ortam hazırlaması açısından son derece kritik. Bunu her seferinde farklı ortamlarda, farklı platformlarda ifade ediyoruz. Dikkatsizce sebep olunabilecek bir kıvılcım, koskocaman bir ekosistemi binlerce dönümü ve orada yaşayan bütün canlıları yok etmek için maalesef yeterli bir gerekçe oluşturabiliyor. Orman kahramanları kardeşlerim var. Onlara destek olan sivil toplum kuruluşları var. Farklı kurum ve kuruluşlar var. O bölgelerde yaşayan vatandaşlarımız var. Onlara buradan sizlerin huzurunda tekraren teşekkür etmek istiyorum. Bu arada şehitlerimiz oldu. Onları da rahmetle ve minnetle anıyorum. Yeşil vatanın savunması için kendilerini fedae ettiler. Bizlerin onların bıraktığı, onların bize emanet ettiği yeşil vatanı aynı şekilde savunmak gibi bir yükümlülüğümüz var. İnşallah var gücümüzle de savunmaya devam edeceğiz" dedi.


"Küresel ısınmanın, iklim değişikliğinin getirdiği bir başka kritik konu da su" ifadelerine yer veren Yumaklı, "Bu nedenledir ki su ve sulama yatırımlarına çok büyük önem veriyoruz. Türkiye gibi devlet aklının bu manada çalıştığı ve mutlaka çok kritik zamanların gelmesine dönük yatırımların hayati olduğunun fark edildiği ve bunların planlandığı bir dönemde, suyun her damlasına ihtiyacımız olan bugünlerin o yatırımlar sayesinde bize bir nebze sağladığı rahatlık var elbette. Ancak onlarca farklı disiplinden arkadaşımızla başta Devlet Su İşleri olmak üzere tarımsal üretimimizi, ormanlarımızı ve suyumuzu yönetiyoruz. Türkiye’nin Akdeniz havzasında olan bir ülke olmasıyla küresel iklim değişikliğinden çok daha fazla etkileneceğinin bir kez daha altını çizmek istiyorum. Artan kuraklıkların, yangınların, taşkınların, afetlerin ve ekosistem kayıplarının son derece yıkıcı bir iklim kriziyle bütün dünyayı ve özelinde de bizim ülkemizi karşı karşıya bırakması potansiyelinin yüksek olduğunun hepimizin farkında olmamız gerekir. Tabii artan nüfus, sanayileşme, kentleşme, bu tür beşeri konularda zaten zorlu geçecek, bundan sonraki dönemi daha da zorlaştırma potansiyeline sahip. İklim değişikliğinin su kaynaklarımıza olan etkisini bizler Tarım Orman Bakanlığı olarak 100 yıllık projeksiyonlarla ortaya koyuyoruz. Havzalarımızdaki su varlığımızı buna göre yönetiyoruz. Ancak ifade etmem gerekir ki bu 100 yıllık projeksiyonlarda eğer her damlasına gözümüz gibi bakıp tasarruflu, verimli gerçekleştirmezsek, büyük bir problemle karşı karşıya kalmamız aşikar. Dolayısıyla bizim su kaynaklarımızı verimli ve tasarruflu kullanmaktan başka hiçbir çıkar yolumuz yok. Dolayısıyla modern sulama sistemlerini yaygınlaştırmak, tarım arazilerinden en yüksek verimi alabilmek için tarla içi sistemler de dahil olmak üzere bunları gerçekleştirmek, toplulaştırma çalışmaları, bugün burada açılışını yaptığımız ve bundan sonra da yapmaya devam edeceğimiz depolama tesisleri, bunlara bağlı olan hem içme suları hem de sulama sistemleri bundan sonraki dönemde zamanla yarışacağımız konular. Bunları da ifade etmek istiyorum" diye konuştu.



"11 bin su ve sulama tesisi aziz milletimizin hizmetine sunuldu"


Kastamonu ve Türkiye’de sulama ile ilgili yapılan yatırımlarla ilgili bilgi veren Bakan Yumaklı, "Cumhurbaşkanımıza bizi cesaretlendirmesi, bizlere desteği sebebiyle şükranlarımı arz ediyorum. 3.4 trilyonluk yatırım, 11 bin su ve sulama tesisi aziz milletimizin hizmetine sunuldu. Tabii içme suyu tesisleri, taşkın koruma yapıları, atık su arıtma tesisleri, yeraltı barajları bütün bunların hepsi bir bütün halinde suyumuza sahip çıkmak, dolayısıyla da vatanımıza sahip çıkmak adına bizim görevimiz, mükellefiyetlerimiz. Tabii su ve sulama yatırımlarından Kastamonu’nun ne kadar pay aldığına dair de birkaç rakamı burada tekrar etmek istiyorum. 9 baraj, 8 gölet, 4 yeraltı depolamasını tamamladık ve Kastamonu’da 151 milyon metreküplük su depolama hacmine ulaştık. Yıllık ortalama enerji üretim potansiyeli 325 milyon kWh olan 12 hidroelektrik santrali inşa ettik. 207 bin dekarlık bir araziyi sulayacak 10 sulama tesisini tamamladık. Böylece bunların Kastamonu ekonomisine olan katkısı yaklaşık 2.6 milyar lira. 92 taşkın kontrol tesisini hizmete sunduk. Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür. Burada çok kıymetli belediye başkanlarımız var. Taşkın hadiselerinden en fazla etkilenen başkanlarımız, vatandaşlarımız var. Kastamonu bu manada taşkın tesisleri açısından son derece önemli bir şehir. Eğer bunları tamamlamamış olsaydık emin olun o iklim değişikliğinin lokal yakış, yağışlara dönmesi ve daha sonra da çok hızlı bir şekilde tarım alanları, şehirlerimiz, köylerimizi sular altında bırakması işten bile değildi. Eğer biz son 2 senede herhangi bir taşkın hadisesini Kastamonu’da konuşmuyorsak, işte benim bu bahsetmiş olduğum hizmete alınan taşkın tesisleri sebebiyledir. 137 tesis toplamda ve 37 milyarlık bir yatırımdan bahsediyoruz. Bugün bu hizmet halkasına çok önemli bir yatırımı açarak devam ediyoruz. Açılışını yapacağımız bu barajın, arkadaşlar söyledi tekrar edelim, 30 milyon metreküplük bir depolama hacmi var. Hem Kastamonu’nun tarımına bereket katacak hem de bölgenin kalkınmasına katkı sağlayacak. Barajın gövdesindeki dolgu malzemesinin 1 milyon metreküp olduğunu söyledi arkadaşlar. Sulama tesisinin yanında ayrıca enerji de üretecek bu baraj. Toplam maliyeti 1.2 milyar lira. Bu baraj depoladığı su ile 140 bin 860 dekarlık bir araziyi sulayacak" şeklinde konuştu.


Bakan Yumaklı, Tarım ve Orman Bakanlığı olarak Kastamonu’ya yönelik yatırımların devam edeceğini ifade etti.


Konuşmaların ardından dualarla barajın açılışı yapıldı.



Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı:

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kırıkkale Kadın cinayeti davasında mütalaa açıklandı: Sanıklar için ağırlaştırılmış müebbet talebi Kırıkkale 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Sevgi Gülden Yalçıner davasında, duruşma savcısı tutuklu sanıklar hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep ederken, mahkeme heyeti tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı başka bir tarihe erteledi. Kırıkkale 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada, tutuksuz sanıklar maktulün kardeşi Y.G. ile D.U., G.F.G. ve H.U. ile taraf avukatları salonda hazır bulundu. Tutuklu sanıklardan kadının kardeşi Ş.G. ile K.U. ise duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı. Cumhuriyet savcısı, esasa ilişkin mütalaasında tutuklu sanıklardan Ş.G. hakkında "iştirak hâlinde tasarlayarak akrabayı kasten öldürme", K.U. ile D.U. hakkında ise "iştirak halinde tasarlayarak kasten öldürme" suçlarından ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep etti. Savcı ayrıca bu sanıkların "konut dokunulmazlığının ihlali" ve "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" suçlarından da cezalandırılmasını istedi. Tutuksuz sanıklardan Y.G. hakkında "suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme" suçundan ceza talep edilirken, G.F.G. ile H.U. hakkında beraat istendi. Sanıklar savunmalarında önceki beyanlarını yineleyerek beraat ve tahliye talebinde bulundu. Sanık avukatlarının savunma hazırlamak üzere süre istemesi üzerine mahkeme heyeti, tutuklu sanıkların mevcut hallerinin devamına karar verdi. Duruşma, 19 Ocak 2026 tarihine ertelendi. Olayın geçmişi Çelebi ilçesine bağlı Karaağıl köyünde yaşayan Sevgi Gülden Yalçıner’den 25 Eylül 2024 tarihinde haber alınamaması üzerine ailesi tarafından güvenlik birimlerine kayıp ihbarında bulunuldu. İhbarın ardından jandarma ekipleri koordinesinde AFAD ve dalgıçların da katılımıyla köy çevresi ile Kızılırmak hattında geniş çaplı arama çalışması başlatıldı. Yürütülen çalışmalar kapsamında Jandarma Arama Kurtarma (JAK) Timi tarafından 13 Ekim 2024 tarihinde Yalçıner’in cansız bedenine, Karakeçili ilçesi Çeşnigir Köprüsü yakınlarında Kızılırmak içerisinde ulaşıldı. İlk incelemelerde cesedin vücuduna tel örgü ve taş bağlanarak suya bırakıldığı belirlendi. Soruşturma kapsamında Yalçıner’in kardeşleri Ş.G. ve Y.G. ile yeğeni G.F.G. ve K.U., H.U. ile D.U. gözaltına alındı. Şüphelilerden Ş.G., Y.G., K.U., H.U. ve D.U. tutuklanırken, G.F.G., D.U., Y.G. ve H.U. daha sonra adli kontrol şartıyla tahliye edildi. Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, sanıklar Ş.G. ve Y.G. hakkında "tasarlayarak yakın akrabayı öldürmek", G.F.G., K.U. ve D.U. hakkında ise "tasarlayarak öldürmek" suçlarından ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep edildi. Hazırlanan iddianame, Kırıkkale 1. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilerek yargılama süreci başlatıldı.
Konya Başkan Altay: "Tarihin tozlu sayfalarını kim açarsa Konya’nın Hatay’da yaptıklarını ve Habib-i Neccar Camisi’nin restorasyonunu görecek" Konya Büyükşehir Belediyesi, 6 Şubat 2023’te meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerde yıkılan Hatay Habib-i Neccar Camisi’nin aslına uygun olarak restorasyonunu tamamlayarak yeniden ibadete hazır hale getirdi. Konya Büyükşehir, depremde büyük oranda yıkılan Anadolu’nun ilk camisi kabul edilen Habib-i Neccar Camisi’nde titizlikle yürüttüğü ihya çalışmalarını tamamlayarak tarihi camiyi yeniden ibadete hazır hale getirdi. Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, 27 Aralık Cumartesi günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açılışı yapılacak Habib-i Neccar Camisi’nde Konya basınıyla birlikte incelemelerde bulundu. Tarihi camide yürüttükleri titiz çalışmaları anlatan Başkan Altay, depremin ilk anlarından itibaren Konya Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyelerinin yürüttüğü çalışmalar ile tüm Konya halkının yaptığı yardımlardan bahsetti. "Avrupa’da birçok ülke büyüklüğündeki bu inşaatları yapmak ancak büyük ve güçlü bir ülkeye nasip olurdu" Konya’nın ilk andan itibaren Hatay’la bir kardeşlik köprüsü kurduğunu kaydeden Başkan Altay, "Konyalılar biz ne istemişsek birin yerine adeta iki gönderdiler. Biz de bu koordinasyonu sağladık. Gelinen noktada asrın felaketinden sonra 11 ilimizde devletimiz Cumhurbaşkanımızın liderliğinde çok yoğun bir çalışma yürütüyor. Hatay da yıkımın en fazla olduğu şehirlerden birisiydi. Bugün kule vinçlerden adeta gökyüzünün görülmediği şantiyelerde günde 550 daire hak sahiplerine imal ediliyor. İnşallah cumartesi günü Cumhurbaşkanımız Hatay’da 455 bininci konutun anahtar teslim törenini ve çeşitli açılışları gerçekleştirecek. Söylemek kolay geliyor ama Avrupa’da birçok ülke büyüklüğündeki bu inşaatı yapmak ancak büyük ve güçlü bir ülkeye nasip olurdu. Ülkemizin ne kadar büyük ve güçlü olduğunu bir kez daha görmüş olduk. Cumhurbaşkanımıza deprem bölgesindeki faaliyetlerden dolayı teşekkür ediyoruz. Ayrıca bu işin kahramanlarından birisi de değerli hemşehrimiz, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımız Murat Kurum 11 ilde de çok müthiş bir çalışma yürüterek bütün şehirleri tekrar ayağa kaldırıyor" dedi. Cami aslına uygun olarak restore edildi Depremden sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Habib-i Neccar Camisi’nin yapılmasının Konyalılara yakışacağı sözünü Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un ilettiğini, kendilerinin de bunu görev addettiğini ve hemen çalışmalara başladıklarını vurgulayan Başkan Altay, sözlerine şöyle devam etti: "Burada iki yıldan fazla süredir yoğun bir çalışma yürütüyoruz. Bugün artık sonuna geldik, inşallah cumartesi günü de fiilen açılışını Cumhurbaşkanımızın katılımıyla yapmayı planlıyoruz. Burada büyük bir yıkıntı vardı. Kubbe tamamen göçmüştü, minare ortadan kalkmıştı. Öncelikle titizlikle yıkılan molozlar temizlendi ve taşlar numaralandırıldı. Sonra özellikle kıbledeki duvarın tekrar kullanılması için şakülüne getirilme çalışmaları yürütüldü, bir takviye süreci yapıldı. Sonra diğer duvarlar ayağa kaldırıldı ve en önemlisi de ahşap kirişler üzerine ahşap bir kubbe inşa ettik. Sonra aslına uygun bir şekilde tamamlanması için o kubbe içeriden sıvandı, dışarıdan da kurşunla kaplandı. Caminin içinde üç noktada depremin izlerini ifade edecek küçük ayrıntılar bırakıldı ve tezyinat işleri de aslına uygun elimizdeki röleveye göre tamamlanmış oldu. Bugün temizliği yapılarak, camimiz ibadete hazır hale geldi." "Burayı restore etmek de herkese nasip olmazdı, Konyalılara nasip oldu" Başkan Altay, caminin simgesi olan minarenin de yine aslına uygun bir şekilde restorasyonunun tamamlandığını belirterek, "En son ahşap külahı da üzerine konularak, süreç tamamlanmış oldu. Bahçedeki düzenlemeler, şadırvan da Büyükşehir Belediyemiz tarafından gerçekleştirildi. Sol taraftaki evler ve arka taraftaki çarşı da Kültür ve Turizm Bakanlığımız tarafından tamamlanmış oldu. Bu süreçte Kültür ve Turizm Bakanımıza da çok teşekkür ediyorum. Vakıflar Genel Müdürlüğümüzle birlikte süreci beraber yürüttük. Bugün gelinen noktada 6 Şubat’ta başlayan Konya-Hatay kardeşliğinin ilelebet sürecek bir nişanesine hep birlikte şahitlik etmiş oluyoruz. Burayı kim ziyarete gelirse, tarihin tozlu sayfalarını kim açarsa Konya’nın Hatay’da yaptıklarını ve Habib-i Neccar Camisi’nin restorasyonunu görecek. Bu cami sıradan bir cami değil, sadece Hatay’ın simgesi değil, Anadolu’nun ilk camisi. Burayı restore etmek de herkese nasip olmazdı, bu Konyalılara nasip oldu. Ne kadar şükretsek ne kadar hamd etsek azdır" ifadelerini kullandı. "Burada edilen her ibadetten Konya’da yaşayan 2 milyon 300 binin hanesine bir şey yazılacaktır" Süreçte destek olan herkese teşekkürlerini ileten Başkan Altay, "Deprem sürecinde bize desteğini hiç esirgemeyen Valimizin liderliğinde kamu kurumlarımıza, ilçe belediye başkanlarımıza, AK Parti İl Başkanımıza, odalarımıza, Konya’nın her bir ferdine teşekkür ediyorum. Burada hep birlikte büyük bir başarı hikayesi yazmıştık, bunun son noktasını da yine hep birlikte koyuyoruz. İnşallah insanlık sürdüğü sürece bu cami de insanlığa hizmet edecek. Burada edilen her ibadetten Konya’da yaşayan 2 milyon 300 binin hanesine bir şey yazılacaktır, buna inanıyorum. Bu sadaka-i cariyeyi hep birlikte gerçekleştirmiş olduk. Müteahhidimize, bilim heyetimize de teşekkür ediyorum, çok zor zahmetli bir işti, meşakkatli bir süreçti ama Konya’ya yakışır bir işi gerçekleştirdiler" açıklamasında bulundu. "Birlik ve beraberlik gösteren Türk milletine teşekkür ediyorum" Başkan Altay, Habib-i Neccar Camisi’nin sadece Hatay’ın bir simgesi değil, Türkiye’nin bir simgesi olduğunu dile getirerek, "Aslında depremin izlerinin silindiğinin temel göstergelerinden birisi de buradaki caminin ibadete açılıyor olması. Artık hayat yavaş yavaş normale dönüyor. Gördüğünüz gibi etrafta çarşılar da yeniden inşa ediliyor. Konutlar tamamlanmak üzere. İnşallah Hatay’da ve depremin etkilediği 11 ilimizde hayat bu yıldan itibaren normale dönmeye başlayacak ve buradaki insanlar normal yaşamlarına dönmüş olacak. Ben bu süreçte büyük birlik ve beraberlik gösteren Türk milletine teşekkür ediyorum. Ancak biz bu işin hakkından gelebilirdik. Birlik beraberlik içerisinde bu süreci de layıkıyla tamamlamış olduk" sözleriyle konuşmasını tamamladı. Hatay’ın sembol yapısını ayağa kaldıran Başkan Altay’a teşekkür etti Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı da devletin depremin ağır hasarlarını ortadan kaldırmak için hem Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olarak hem de Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak yoğun bir gayret sarf ettiğini söyledi. Başkan Altay’ın da taşın altına elini koymayı bilen belediye başkanı olduğunu kaydeden Yazgılı, "O günlerde ‘burayı ben yapmak istiyorum’ dedi ve yaptı. Büyükşehir Belediye Başkanımız Uğur İbrahim Altay’a çok teşekkür ediyoruz. Böyle kadim bir yapıyı, Hatay’ın sembol yapısını Konya Büyükşehir Belediyesi olarak ayağa kaldırdılar. Emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz. En kısa zamanda Hatay’ımız eski, güzel günlerine kavuşacak Allah’ın izniyle. Belediyelerimiz de bakanlıklarımız da topyekûn bir çalışma içerisindeyiz. Tüm arkadaşlarımız her gün burada. Hatay’ın o eski günlerine geri dönmesi için ellerinden gelen çabayı sarf ediyorlar. Bu çabayı sarf eden herkese gönülden teşekkür ediyorum" değerlendirmesinde bulundu.