SAĞLIK - 17 Temmuz 2025 Perşembe 14:12

Kene ısırmasında destekleyici tedavi: ‘Ozon’

A
A
A
Kene ısırmasında destekleyici tedavi: ‘Ozon’

İdeal Tıp Merkezi GETAT ve Acil Sorumlu Hekimi Dr. Mehmet Kınacı, ozon tedavisinin Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığında etkisinin olabileceğini söyleyerek, "Genel bağışıklık desteği dolayısıyla ozon, kene ısırmasında destekleyici tedavi olarak düşünülebilir" dedi.


Ozon tedavisinin destekleyici tedavi olarak düşünülebileceğini söyleyen Dr. Mehmet Kınacı, "Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA), keneler aracılığıyla insanlara bulaşan ve ciddi klinik sorunlara yol açabilen viral bir hastalıktır. Bu hastalık etkeni Bunyaviridae ailesinden Nairovirus grubundan zarflı bir virüstür. Genellikle enfekte kenenin insanı ısırmasıyla bulaşır. Ayrıca hasta insanların kan veya vücut sıvılarıyla temas eden kişiler de risk altındadır. En önemlisi kene temasını önlemek. Çalılık, otluk alanlara giderken kapalı, açık renkli kıyafetler giymek; pantolon paçalarını çorap içine sokmak; dönüşte mutlaka vücudu ve giysileri kontrol etmek gerekir. Kene fark edilirse de çıplak elle dokunmadan, uygun şekilde çıkarmak çok önemlidir. Ozon, bağışıklık sistemini güçlendirici ve virüslerin çoğalmasını baskılayıcı etkileriyle biliniyor. Özellikle grip ve koronavirüs gibi bazı viral enfeksiyonlarda destek tedavisi olarak faydalı olabileceğini gösteren bilimsel çalışmalar mevcut. KKKA özelinde henüz yeterli klinik çalışma yok. Ancak genel bağışıklık desteği ve anti-viral potansiyeli nedeniyle ozon tedavisini, klasik tedavinin yanında destekleyici olarak düşünebiliriz" dedi.


Kınacı, ozonun bazı virüslere karşı etkisinin bilimsel olarak kanıtlandığını söyleyerek, "Tekrar belirtelim ki Ozon tedavisi asıl tedavinin yerine geçmez; ancak şu 4 mekanizmayla bu hastalıkta Ozon önemli bir destek olabilir. Biraz önce de dediğim gibi, Ozonun korona virüs gibi bazı virüslere karşı etkinliği birçok bilimsel çalışmayla kanıtlanmış durumda. Mesela Ozon, zarfla kaplı virüslerde virüsün zarf yapısını parçalayabiliyor. Nairovirüs de zarflı bir virüs olduğu için benzer mekanizmalarla antiviral etkinlik söz konusu olma potansiyeli vardır. 2. olarak Her enfeksiyon ile bağışıklık sistemimiz mücadele ediyor biliyorsunuz. Biz bağışıklık sistemi modulasyonu için destek olarak zaten Ozon tedavi uygulayabiliyoruz. 3. olarak da, Bilimsel çalışmalarla Ozon tedavisinin hücrelerde pleotropic transcription factor de denilen NRF2 yolunu aktive ettiği biliniyor. Bunun sonucu olarak hücrelerde antiviral savunma genlerinin artışı söz konusu. Bu genler, interferon benzeri savunma yollarını uyararak virüsün hücre içinde tutunmasını zorlaştırabilir. 4. olarak da KKKA hastalığında, karaciğer, böbrek ve beyin gibi organlarda hipoksi gelişebilir. Hipoksi dokularda oksijenin yetersiz olmasıdır. Peki biliyorsunuz, Ozon dediğimiz molekül zaten 3 adet oksijen atomundan oluşmuyormuydu? Bakınız bilimsel çalışmalar gösteriyor ki, direkt oksijenlenme etkisi dışında, ozon tedavisi 2,3 difosfogliserat üzerinden oksijen taşıyan hemoglobinlerin oksijen bırakma kapasitesini artırarak da, doku oksijenlenmesini iyileştirebiliyor" ifadelerini kullandı.


Doğaya çıkarken önlem alınması gerektiğini söyleyen Mehmet Kınacı, "Doğaya çıkınca dikkatli olun, keneye karşı önlem alın. Vücudu düzenli kontrol edin. Kene ısırığında paniğe kapılmadan en kısa sürede bir sağlık kuruluşuna başvurun. Bağışıklığınızı güçlü tutun; yeterli uyku, dengeli beslenme ve stres yönetimi çok önemli ve tabii ki bilimsel temelleri olan, doğru ellerde yapılan ozon tedavisini de destek amaçlı düşünebilirsiniz" dedi.



Kene ısırmasında destekleyici tedavi: ‘Ozon’

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir İzmir, sokaklarında domuz sürüleri ile doğal yaşam parkına döndü İzmir’in Balçova, Narlıdere ve Bornova ilçelerinde sürü halinde yerleşim yerlerine inen yaban domuzları, dev cüsseleriyle cadde ve sokaklarda cirit atarak korku salıyor. Geceleri sokağa çıkmaya korkan vatandaşlar yetkilileri kalıcı önlem almaya çağırırken, bazı kişilerin ise alıştıkları domuzlardan kaçmak yerine onları cep telefonlarıyla görüntülemesi dikkat çekti. İzmir’de yaban hayatı ile kent yaşamı arasındaki sınırlar iyice belirsizleşmeye başladı. Özellikle Balçova, Narlıdere ve Bornova ilçelerinde gece saatlerinde ortaya çıkan domuz sürüleri, yerleşim yerlerinde özgürce dolaşırken görüntülendi. Kent sakinleri, gündüzleri sahipsiz köpeklerden, geceleri ise sayıları her geçen gün artan dev domuz sürülerinden dert yanıyor. Dün gece geç saatlerde Balçova sokaklarına inen yaban domuzları, devasa cüsseleriyle dikkat çekti. Çöp konteynerlerinin etrafında yiyecek arayan ve caddelerde sürü halinde ilerleyen domuzlar, trafikteki sürücülere ve yoldaki vatandaşlara aldırış etmeden dolaşmaya devam etti. Bazı İzmirlilerin artık bu duruma alıştığı ve kaçmak yerine cep telefonlarına sarılarak o anları kaydettiği görüldü. Kentin korkulu rüyası haline geldi Öte yandan, her gece sokaklarda karşılaştıkları bu tablodan büyük rahatsızlık duyan vatandaşlar ise yetkililere çağrıda bulundu. Geceleri yaya olarak dışarı çıkmaya korktuklarını belirten mahalle sakinleri, yetkililerin bu konuda artık kalıcı ve somut bir tedbir alması gerektiğini belirtti. Bazı vatandaşlar da şehir merkezinin domuzların doğal alanı haline gelmesinde, sokak hayvanları için özellikle kaldırımlara kedi-köpek maması koyulmasının da etkili olduğunu iddia etti. Sürü halinde geziyorlar Yaşan durumda bir dengesizlik olduğunu aktaran Balçova ilçesi sakini Osman İlhan, "Çünkü bu hayvanların buraya inmemesi gerekiyor. İnsanlar yemek veriyor, ekmek kırıntıları koyuyor; onlar da buna alışıp devamlı geliyorlar, bazen 10, 15, hatta 20 tane oluyorlar. Balçova Belediyesi bu konuda tabelalar asmış; bu hayvanlara ekmek ve kırıntı atılmaması, doğal yaşamlarına bırakılması gerektiğini söylüyor ama dinleyen var mı bilmiyorum, genelde dinlemiyorlar. İnsanlar ekmek ve yemek artıkları bırakıyor, bu yüzden domuzlar her akşam saat 10.30-11.00 gibi ormandan buraya iniyor. Sokağa çıktığımızda görüyoruz ve bu da bir korku oluşturuyor. Mesela ben gece saat 2’de evimin önünden geçerken korktum; gürültülü seslerle, yavrularıyla birlikte 15-20 kişilik sürüler halinde geçiyorlar. Sürü halinde ses çıkararak ilerliyorlar ve köpek olsa bir şekilde müdahale edersiniz ama onların huyunu suyunu bilmediğimiz için bir şey yapamıyoruz" dedi. "Domuz ailesi çıkabilir" Domuzlardan aslında şikayetçi değiliz diyen esnaf Devrim Çıntay, "Muhtemelen domuzlar bizden şikayetçidir çünkü buraya gelip onların yerini işgal etmiş durumdayız. Bu konuda hem domuzların hem de insanların yanlış davranışları var; özellikle insanların yem ve mama bırakması önemli bir etken çünkü domuzlar kedi mamasının kokusuna geliyorlar diye düşünüyorum. İlk başta insan korkar gibi oluyor ama sonra bakıyorsun ki onlar senden korkuyor ve zaten kaçıyorlar, bu yüzden aslında çok büyük bir tehlike arz ettiklerini düşünmüyorum; tabii küçük çocuklar konusu ayrı. Balçova Belediyesinin bu konuyla ilgili çok bir şey yaptığını sanmıyorum, çünkü hayvanlara burada farklı bakıldığı için toplama gibi uygulamalar da yapılamaz; muhtemelen belediye bir çalışma yapmıyor, yapsa görürdük diye düşünüyorum. Geçenlerde trafik kazası oldu, domuzlar büyük olduğu için arabalarda oluşan hasar da büyük oluyor ama herhalde domuzlarla birlikte yaşamayı öğrenmemiz gerekiyor. Bu nedenle ‘Dikkat hayvan çıkabilir’ tabelaları yerine ‘Dikkat domuz çıkabilir’ ya da ‘Domuz ailesi çıkabilir’ şeklinde tabelaların olması bana daha mantıklı geliyor" ifadelerini kullandı. Balçova ilçesinde emlakçılık yapan Vedat Küçükgökçe ise, "Burada çok aşırı sayıda domuz görüyoruz ve oldukça da büyükler. Bu durum ciddi anlamda tehlike arz ediyor çünkü bunlar vahşi hayvanlar. Bir gün mutlaka bir olay yaşanacak; yaşandıktan sonra önlem almak ise çok daha kötü sonuçlara yol açabilir, bu yüzden önlemlerin şimdiden alınması gerekiyor. Teller açık olduğu için domuzlar rahat rahat girip çıkıyorlar. Ayrıca burada onlara yemek veriliyor, ekmek atanlar var. Hem çevre kirliliği oluşmuş durumda hem de vahşi hayvanların insanların arasında olmaması gerektiğini düşünüyorum; bu açık bir tehlike oluşturuyor" diye ekledi.