KÜLTÜR SANAT
Duyguların ortak rengi: İki akademisyen yazardan şiirin "Bam teli" üzerine 31 Aralık 2025 Çarşamba - 11:12:41 Eskişehir’in edebiyat dünyasında aktif rol alan, akademik kariyerleri ile yazın hayatını başarıyla sürdüren iki ismi Efnan Ezenel ve Gülşah Demirci, şiirin modern dünyadaki yerini ve yeni eserlerini değerlendirdi. Edebiyatist dergisinin şiir kurulunda birlikte görev yapan ve her ikisi de Eskişehir Toplum ve Sanat Derneği üyesi olan yazarlar, şiiri bireysel bir dökümden öte, toplumsal bir yüzleşme ve başkaldırı alanı olarak görüyor. Fransız Dili ve Edebiyatı doktoru Efnan Ezenel ile İngiliz Dili ve Edebiyatı mezunu öğretim görevlisi Gülşah Demirci; yeni kitapları "Martı Çıkmazı" ve "S’övgü Tanığı" üzerinden şiirin insan ruhundaki sarsıcı etkisini ve çağın gerçek sesini nasıl yansıttığını paylaştı. "Şiir, yaşamın tam ortasında durandır" Şiirin insanın kendisiyle yüzleşme biçimi olduğunu söyleyen, Süleyman Demirel Üniversitesi Turist Rehberliği ile Hacettepe Üniversitesi Fransız Dili ve Edebiyatı bölümleri mezunu olan Efnan Ezenel, "Şiir; yaşamın tam ortasında duran bir gerçekliğin sancılı ifadesi, çıkmazın içinde bir yol ve bu yolda bir yüzleşmenin, gürültülü bir sessizliğin biçimidir. Şiirim; imgelerin içtenliğimizi örtmeyecek kadar yer aldığı, duyguların açığa çıktığı bir alandır; çünkü o duygular, her birimizin hayatında farklı olayların yansıması olsa dahi aynı renk ağıtlardır. Bireyin duygularını yazıyor olmak toplumdan kopmuş bir ruhsal döküm değil; duyguların estetik yapı ile toplumla da çarpıştığı yerde biçimlenmesidir. Çağ gürültülü, şiir ise bu gürültünün içinde bir başkaldırıdır. Susturulmuş bir çağda, çıkmazda bizi kucaklayan tek ve güçlü sesleniştir şiir; her çağ kendini şiirlerde ele verir ve şairler de çağın gerçek sesidir" şeklinde konuştu. "Şiir, sözden tasarruf ederken sesi çoğaltandır" Anadolu Üniversitesi Yabancı Diller Yüksekokulunda öğretim görevlisi olan Gülşah Demirci ise şiirle ilgili olarak şunları söyledi: "Edebiyatın bam teli, insanın kendine bile yabancılaştığı bir dünyada kendi iç sesini yine insana duyuran, insan kalabilmenin en ince hâlidir şiir. Düzenin üstünü örttüğü çatlaklardan sızan ışık, karanlık zamanlarda yolu aydınlatandır. Şiiri; bir direniş biçimi, estetiği ıskalamadan görünenin ardındaki derinlik arayışı olarak yorumluyorum. Karanlık zamanlardan geçtiğimiz şu sıralarda şiirin yaralarımızı deştiği gibi şifasını da barındırdığına inanıyorum; çağın sesi bu yüzden şiir! Zehri de panzehri de içinde tutuyor; şiiri insandan, toplumdan ve çağdan ayrı tutamazsınız. Tüm yaşananların sesi şiirle çoğalır ve zamana silinmez bir yankı bırakır." "Martı, özgürlüğün klişeleşmiş bir sembolü olarak algılanıyor" Martı Çıkmazı şiir kitabıyla ilgili bilgi veren, Fransızca ve İngilizce dillerinde yeminli tercüman ve proje uzmanı olan Efnan Ezenel, "‘Martı Çıkmazı’ bana dayatılmış bir isim değil; kendi ismini kitap kendi seçti aslında. Çünkü martı özgürlüğün klişeleşmiş bir sembolü olarak algılanıyor; oysa benim şiirimdeki martı, özgürlükle ilgili olmasının yanı sıra yön duygusunu kaybetmişlik ile ilgili de. ‘Martı Çıkmazı’, yerle gök arasında sıkışmış olma hâli; ne tamamen yeryüzüne ait olabilmek ne de göğe karışabilmek Çıkmaz, martıya ait değil, insana ait. Çünkü insan yere ait, göğe özlemli ve çoğu zaman kendi içinde sıkışmış bir varlık; martıya bakıp kendi yerinde kalışını fark eden bir insanın hâli" diye konuştu. "Şiirimle ‘ben’den başlayıp ‘biz’e varmayı hedefliyorum" 2021 Yunus Emre Edebiyat Armağanı Şiir Yarışması’nda birincilik kazanan Öğr. Gör. Gülşah Demirci, konuşmasını şöyle sonlandırdı: "‘S’övgü Tanığı’, yaşadığımız çağa tanıklık ediyor; aslında öfkeyle karışık bir hüzün bu çağın tanıklığı, insan olmanın sancısı... Tanıklığı, duygu ve zihin sistemimizi yeniden hizalayan bir bilinç hâli olarak ifade edebiliriz. S’övgü ise içinde övgüyü de barındıran bir kelime; zıtlıkların el ele verdiği bu dualite dünyasında sövgüyü hak eden şeyler de var, övgüyü de Şiirin bir övgü olduğu gerçeğinin yanı sıra, şiir en güzel sövgüdür aslında, anlayana Benim sövgüm küfürlü değil, şiirli Şiiri sustuklarımıza, susturulduklarımıza, boğazımıza saplananlara tanık kılmaktır niyetim. ‘S’övgü Tanığı’ hem bireysel hem toplumsal, eleştirel yaklaşımı yüksek ama aynı zamanda övülecek şeyleri görmemiz gerektiğinin altını çizen bir kitap oldu." Adalar’daki bir kitap kafede okurlarıyla imza günü etkinliğinde buluşan akademisyen şairler, son olarak herkese şiirle dolu bir yıl diledi.
31 Aralık 2025 Çarşamba - 10:58 Denizlililer 2026’yı umutla bekliyor Denizli’de 2026 yılına sayılı saatler kala, düzenlenen organizasyonlar vatandaşlar tarafından yoğun ilgi görüyor. Yeni yılın mutlu ve güzel geçmesini dileyen vatandaşlar; "Yeni yıl umarım hepimiz için güzel geçer" diyor. 2026 yılına sayılı saatler kala Denizli’de düzenlenen yeni yıl organizasyonları vatandaşlar tarafından yoğun ilgi görüyor. Organizasyon alanlarında ışık şovları ve süslemeler görsel bir şölen sunarken, vatandaşlar yeni yıl için sevdikleriyle bir araya geliyor. Şehrin dört bir yanındaki kutlama noktalarında bir araya gelen kalabalıklar, hazırlanan özel programlarla eğlencenin tadını çıkardı. Vatandaşlar, yeni yıla dair temennilerini paylaştı. Huzur, sağlık ve mutluluk dilekleri ön plana çıkarken; özellikle gençler yeni yıldan başarı ve yeni fırsatlar beklediklerini ifade etti. "2026’dan beklentilerimiz çok" 2026’dan çok şey beklediğini ve herkes için güzel geçmesini dile getiren Ümit Çakır, "Normalde Malatya’da yaşıyorduk ama depremden sonra buraya geldik. Burada da yılbaşı için güzel bir organizasyon varmış. 2025 güzel hatıralarla geçti. Hem güzel hem kötü hatıralarla birlikte geçti desek daha iyi olur. Güzel hatıralara sebep olanlara da Allah razı olsun. Kötüye sebep olanlardan da Allah razı olsun. 2026’dan beklentilerimiz çok. Daha da güzel olmasını temenni ediyoruz. Ülkemiz, devletimizin daha da güçlenmesini istiyoruz" dedi. "Yeni yıl umarım hepimiz için güzel geçer" Yasemin Ayyıldız, "2025 bizim için biraz yorucu geçti. Ama genel olarak bakarsak iyi geçti. 2026’da tamamen kendime odaklıyım. Kendi işimi kurmayı düşünüyorum. Yavaş yavaş ilerledim az kaldı. Umarım olur. Yeni yıl umarım hepimiz için güzel geçer" diye konuştu.
31 Aralık 2025 Çarşamba - 10:49 ’Ege’nin Sesi’ yarışmasının kazananı Arben Özgeçer oldu Ege Üniversitesi (EÜ) Ege Müzik Topluluğu tarafından düzenlenen "Ege’nin Sesi" ses yarışması, MÖTBE Kültür Merkezi’nde müzikseverleri bir araya getirdi. Öğrencilerin yoğun ilgi gösterdiği ve kıyasıya rekabete sahne olan yarışmanın galibi, "Wicked Game" performansıyla Arben Özgeçer oldu. Gecede, 15 yetenekli öğrenci jüri karşısına çıkarak performanslarını sergiledi. Yarışmanın jüri koltuğunda EÜ Devlet Türk Musikisi Konservatuvarı (DTMK) mezunu müzisyen Yılmaz Demirtaş ile EÜ DTMK Öğr. Gör. Serdar Kastelli yer aldı. Yarışmacılara eşlik eden orkestrada ise basgitarda Kuzey Erdoğan, bateride Ege Aslan Demiröz, saksafonda Akgül Şahin, elektrogitarda Rümeyya Nur Toksoy ve klavyede Uğur Melih Aka performans sergiledi. Zirvenin Sahibi "Wicked Game" ile Arben Özgeçer Sahne performanslarının ardından jürinin değerlendirmesiyle dereceye giren isimler belirlendi. Chris Isaak’ın klasikleşmiş eseri "Wicked Game"i seslendiren Arben Özgeçer, jüriden tam not alarak yarışmanın birincisi oldu. Duman grubunun "Belki Alışman Lazım" şarkısıyla sahne alan Murat Yılmaz ikinciliği elde ederken; üçüncülük kürsüsünü iki isim paylaştı. Billie Eilish’in "Wildflower" şarkısını seslendiren Tolga Arıcı ile Pilli Bebek’in "Bak" adlı parçasını yorumlayan Fatih Aytaç üçüncü oldu. "Bu yarışmalar öğrencilere önemli fırsatlar sunuyor" Ödül töreni öncesinde sahneye çıkan geçen yılın birincisi İlayda Sayman, yarışmanın öğrencilerin kariyer yolculuğundaki önemine değindi. Sayman, "Bu yarışmalar öğrencilere önemli fırsatlar sunuyor. Bu yarışma sayesinde sahne alma imkânı buldum ve çok değerli müzisyenlerle tanıştım. Bu yıl yarışmaya katılan arkadaşlarımın da benzer fırsatlarla karşılaşmasını diliyorum" diye konuştu. Konuşmasının ardından Sayman, birincilik ödülünü yeni şampiyon Arben Özgeçer’e takdim etti. Yarışma sonunda bir teşekkür konuşması yapan Ege Müzik Topluluğu Başkanı Eda Çakaldere ise, "Geçen yıl başlatılan bu etkinliği sürdürmek istedik. Yarışmada emeği geçen tüm ekip arkadaşlarımıza, orkestraya ve yarışmacılarımıza teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı. Dereceye giren öğrenciler ödüllendirildi Yarışmada birinci olan Arben Özgeçer, istediği bir konsere çift kişilik bilet kazanma şansı yakalarken; ikinci ve üçüncü olan yarışmacılar ise Ege Müzik Festivali’nde sahne alma hakkı elde etti. Etkinlik, yarışmaya katılan tüm öğrencilere katılım sertifikalarının verilmesiyle sona erdi.
31 Aralık 2025 Çarşamba - 10:48 Vali Coşkun: "Yeni yılın üretmenin ve başarıların yılı olacağına yürekten inanıyorum" Yeni yıl kutlama mesajı yayımlayan Denizli Valisi Ömer Faruk Coşkun, Yeni yılın birlik ve beraberliğimizi pekiştirdiğimiz, kardeşliğimizi daha güçlü hale getirdiğimiz, küresel ve bölgesel ölçekte ülkemizin yıldızının parlayacağı bir yıl olmasını; tüm insanlığa, sağlık, huzur, mutluluk ve hayırlar getirmesini temenni ediyorum" dedi. Denizli Valisi Ömer Faruk Coşkun, yeni yıl kapsamında bir kutlama mesajı yayımladı. Vali Coşkun kutlama mesajında, "Ege’nin incisi Denizli’mizde sizlerle yepyeni bir yılı umutlarımız ve hedeflerimiz ile karşılayacak olmanın sevinci ve heyecanı içindeyim. 2026 yılının ilimiz, ülkemiz, milletimiz ve tüm insanlık için hayırlı bir yıl olmasını temenni ediyorum. Zamanın kıymetini bilmenin, hayatın kıymetini bilmek olduğunun bilinciyle takvim yaprakları yeni bir yılı karşılarken vaktimizi değerli işlere ayırmalı, zamanın sunduğu fırsatları en iyi şekilde değerlendirmek için gayret göstermeliyiz. Başladığımız her işte başarıya ulaşmanın temel anahtarı; her anın, doğru kullanıldığında berekete ve kalıcı kazanımlara dönüşeceğini unutmamaktır. Ancak bu anlayışla bâki kalan bu kubbede hoş bir sadâ bırakabiliriz. Tarihi birikimimiz, kültürel mirasımız ve bizi biz yapan değerlerimizin ışığında yeni yılın; gelişmenin, üretmenin ve başarıların yılı olacağına yürekten inanıyorum. Devletimiz, milletimizin birlik ve beraberliğinden aldığı güçle; 2026 yılında da bölgesel huzurun tesisi için insanlık vicdanının sesi olmaya devam edecektir. En büyük gayemiz, mazlum coğrafyalarda yaşanan zulümlerin son bulmasıdır. Yeni yılın birlik ve beraberliğimizi pekiştirdiğimiz, kardeşliğimizi daha güçlü hale getirdiğimiz, küresel ve bölgesel ölçekte ülkemizin yıldızının parlayacağı bir yıl olmasını; tüm insanlığa, sağlık, huzur, mutluluk ve hayırlar getirmesini temenni ediyorum. Denizli’mizi daha ileriye taşıma azim ve kararlılığıyla tüm kurum ve kuruluşlarımızla birlikte, uyum içinde en iyisini başarmak için çalışacağımızı ifade etmek istiyorum. Bu duygu ve düşüncelerle Valiliğimizce, vatandaşlarımızın yeni yılı huzur ve güven içerisinde karşılayabilmeleri için gerekli tüm tedbirlerin alındığını belirterek görev başındaki tüm personelimize kolaylıklar diliyor; bütün Denizlili hemşehrilerimin yeni yılını tebrik ediyor sevgi ve saygılarımı sunuyorum" ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin 81 ilindeki mimari eserler minyatürleriyle sergileniyor
06 Ekim 2025 Pazartesi - 11:22 Türkiye’nin 81 ilindeki mimari eserler minyatürleriyle sergileniyor Kepez Belediyesi, Türkiye’nin 7 bölgesinden ve 81 ilinden seçilen Anadolu medeniyetlerinin eşsiz mimari eserlerini 10 bin metrekarelik alanda 1/25 ölçekli minyatür modelleriyle Dokumapark’taki Açık Hava Müzesi’nde sergiliyor. Antalya’nın Kepez ilçesinde yer alan Dokumapark Açık Hava Müzesi, ziyaretçilerine Türkiye’nin dört bir yanından tarihi ve kültürel eserleri tek bir alanda görme imkanı sunuyor. Kepez Belediyesi’nin Dokumapark alanındaki Açık Hava Müzesi, Türkiye’nin 7 bölgesine ve 81 iline ait mimari değerleri barındırıyor. Doğayla iç içe 10 bin metrekarelik alanda yer alan ve Anadolu medeniyetlerinin izlerini taşıyan eserler, 1/25 ölçeğinde küçültülerek sergileniyor. Müze, ziyaretçilerine adeta bir zaman tünelinde yolculuk yapma fırsatı sunarken, Türkiye’nin tarihi zenginliklerini tek bir noktada gözler önüne seriyor. Dolmabahçe Saat Kulesi’nden Malabadi Köprüsü’ne, Zeus Sunağı’na kadar uzanan geniş bir yelpazede sergilenen eserler, Türkiye’nin 7 bölgesine ve 81 iline uzanıyor. Çanakkale Şehitler Anıtı, Trabzon Atatürk Köşkü, Edirne Selimiye Cami, Alanya Selçuklu Tersanesi, İstanbul Haydarpaşa Garı, Amasya Yalıboyu Evleri, Ankara 1. TBMM, Bursa Ulucami, Karabük Safranbolu Evleri, İzmir Zeus Sunağı, Muğla Halikarnas Mozolesi, İzmir Meryem Kilisesi, Diyarbakır Malabadi Köprüsü, Van Akdamar Kilisesi ve Konya Mevlana Dergahı gibi birçok önemli yapının sergilendiği müze ziyaretçilerine Türkiye’nin 81 ilini Kepez’de gezme ve görme imkanı sunuyor.
Tahir Paşa Konağı’nda çalışmalar yüzde 85’e ulaştı
06 Ekim 2025 Pazartesi - 11:04 Tahir Paşa Konağı’nda çalışmalar yüzde 85’e ulaştı Van’ın kültürel miraslarından Tahir Paşa Konağı’nın restorasyon çalışmalarında sona gelindi. Van Valiliği Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığınca yürütülen rekonstrüksiyon çalışmalarıyla konak, Van’ın geleneksel sivil mimarisine yeniden kazandırılıyor. Hazırlanan rekonstrüksiyon projesiyle konak, geleneksel yapım tekniklerine uygun olarak yeniden inşa ediliyor. Günümüzde Elmas Öztürk’ün mülkiyetinde olan yapının kaba inşaatının yüzde 85’i tamamlandı. Restorasyonun tamamlanmasının ardından konak, kültür ve sanat faaliyetlerinde kullanılacak. İHA muhabirine konuşan Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Mimarlık Bölüm Başkanı Doç. Dr. Şahabettin Öztürk, Tahir Paşa Konağı’nın inşasının nisan ayı itibarıyla başladığını hatırlattı. Doç. Dr. Öztürk, "Yaklaşık 7 aylık bir süre içerisinde yapının yüzde 85’lik kısmı tamamlandı. Bilindiği üzere bu yapı özel mülkiyete ait olmakla birlikte, Van Valiliği, Van Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı (YİKOB) ile yapı sahibi arasında hazırlanan protokol kapsamında çalışmalar Van Valiliği tarafından yürütülmektedir. Konağın inşasında genel olarak geleneksel yöntemler tercih edilmiştir. Van sivil mimarlığının özgün örneklerinden biri olan Tahir Paşa Konağı’nda ana yapı malzemesi olarak kerpiç kullanılmış; buna ek olarak kısmen taş, ahşap ve tuğla da yapı elemanları arasında yer almıştır. Düz dam örtü sistemine sahip olan konak, yaklaşık 600 metrekarelik kapalı alana sahiptir ve iki katlı bir plan özelliği göstermektedir. Yapının arka kısmında ise çeşitli etkinliklerde kullanılmak üzere çok amaçlı bir salon düzenlemesi yapılmıştır" dedi. "Van’ın kültürel mirasında özel bir yere sahiptir" Yapının Van sivil mimarlığı açısından son derece önemli bir yere sahip olduğunu dile getiren Öztürk, "1880’li yıllardan 1990’lı yıllara kadar aktif olarak kullanılan Tahir Paşa Konağı, sadece mimari değeriyle değil, tarihî kişiliklere ev sahipliği yapmasıyla da büyük bir anlam taşımaktadır. 1898-1906 yılları arasında Van Valiliği görevinde bulunan Tahir Paşa’nın bir dönem bu konakta ikamet etmesi, ayrıca Kâzım Karabekir Paşa’nın babası burada görevliyken çocukluk yıllarını bu yapıda geçirmesi, konağın tarihî önemini artıran unsurlar arasındadır. Yıllar boyunca pek çok tarihî olaya ve şahsiyete tanıklık eden konak, Van’ın kültürel mirasında özel bir yere sahiptir" diye konuştu. Tarihi kişiliklere ev sahipliği yaptı Yaklaşık 850 metrekarelik kapalı alana sahip yapı, 19. yüzyıl sonlarından itibaren Osmanlı yönetici sınıfı tarafından kullanıldı. Geçmişte Van Valisi Tahir Paşa’nın konutu olarak bilinen yapı, bir dönem Kazım Karabekir Paşa’nın çocukluğuna da ev sahipliği yaptı. 1979 yılında Ankara Yüksek Anıtlar Kurulu tarafından tescillenen konak, iki katlı ve düz toprak damlı yapısıyla geleneksel Van konut mimarisinin önde gelen örnekleri arasında yer alıyor. 1980’li yıllara kadar ayakta kalan yapı, 1990’lara kadar kısmen kullanıldı. İlgisizlik ve bakımsızlık sonucu üst örtüsü çöken, beden duvarları yıkılan yapı zamanla harabeye dönüşmüştü.
BTÜ İznik’in tarihi mirasını depreme karşı koruyacak
06 Ekim 2025 Pazartesi - 10:50 BTÜ İznik’in tarihi mirasını depreme karşı koruyacak Bursa Teknik Üniversitesi, İznik’in tarihî dokusunu depreme karşı koruyacak projeye imza attı. Avrupa destekli çalışma, dijital teknolojilerle afet risk yönetiminde yeni bir model sunacak. Depreme dirençli çalışma, Avrupa’nın köklü noktalarından İtalya ve Valensiya’yıda kapsayacak. Bursa Teknik Üniversitesi (BTÜ), "Şehirle ve toplumla bütünleşen üniversite" vizyonu doğrultusunda, İznik’in tarihi kimliğini afetlere karşı koruyacak önemli bir projeye imza attı. KA220-Yetişkin Eğitimi Erasmus+ programından destek almaya hak kazanan "SCURE - Kentsel Dayanıklılık ve Katılım için Toplulukları Güçlendirme" projesiyle, İznik başta olmak üzere Avrupa’nın köklü kent merkezlerinde deprem ve doğal afet risklerine karşı dijital tabanlı bir model geliştirilecek. BTÜ akademisyenlerinin İznik Belediyesi ile birlikte yürüttüğü Proje Fikri Geliştirme Çalıştayı’nın ardından doğan proje, tarihî alanları deprem risklerine karşı güçlendirilmeyi hedefliyor. Dijital çözümler sunulacak SCURE kapsamında, GIS (Coğrafi Bilgi Sistemleri) tabanlı afet yönetim modeli, çok dilli dijital platform ve mobil uygulama, risk haritaları ve eğitim materyalleri hayata geçirilecek. Böylece yerel toplulukların afet hazırlık kapasitesi artırılırken, tarihi kentlerin sürdürülebilir korunması için yeni bir yöntem ortaya konacak. İtalya ve Valensiya’nın da direnci artırılacak BTÜ ile birlikte Berlin Teknik Üniversitesi, İznik Belediyesi, Valensiya Belediyeler Birliği ve İtalya’dan LARES Enstitüsü paydaş olarak yer alıdığı projenin yürütücülüğünü Sakarya Üniversitesi yapıyor. İznik başta olmak üzere İtalya ve Valensiya’nın tarihî kent merkezlerinin de afetlere karşı direncini artırmayı amaçlıyan proje çalışmaları 24 ay sürecek. Bursa Teknik Üniversitesi Proje Destek Ofisi’nin koordinasyonundaki çalışmada; yürütücü olarak Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Mimarlık Bölümü’nden Doç. Dr. İsmail Hakkı Demir, Şehir ve Bölge Planlama Bölümü’nden Doç. Dr. Ebru Kamacı Karahan, Peyzaj Mimarlığı Bölümü’nden Doç. Dr. Merve Ersoy, Mimarlık Bölümü’nden Dr. Öğretim Üyesi Sinem Tapkı ve Proje Destek Ofisi’ndenKordinatör Dr. Öğretim Üyesi Oya Gülerve öğretim görevlisi Dr. Yasemin Sarıcaoğlu yer alıyor. Rektör Çağlar: Çalışma ortak akılla ortaya çıktı, Avrupa desteği kazandı BTÜ Rektörü Prof. Dr. Naci Çağlar, SCURE projesinin sadece bir araştırma değil, aynı zamanda Bursa Teknik Üniversitesinin vizyonunun bir yansıması olduğunu belirterek şunları söyledi: "BTÜ olarak kendimizi her zaman şehirle ve toplumla bütünleşen bir üniversite olarak konumlandırıyoruz. Bu anlayışla, Bursa’nın farklı ilçelerinde belediyelerle birlikte ‘Proje Fikri Geliştirme Çalıştayları’ düzenliyoruz. Bu çalıştaylarda akademisyenlerimiz, yerel yönetimlerin temsilcileriyle bir araya geliyor, ortak akıl üretiyor. İznik’te gerçekleştirdiğimiz buluşmada da benzer bir süreç yaşandı ve tarihî kent merkezlerinin depremselliğe karşı korunması fikri ortaya çıktı. Bu fikir, üniversitemizin bilimsel birikimi ve İznik Belediyesinin katkılarıyla olgunlaşarak Erasmus+ desteği almaya hak kazandı. Bu çalışma, İznik başa olmak üzere tarihî kent merkezlerinin depremlere karşı dijital teknolojilerle korunması hem bilimsel hem de toplumsal açıdan çok değerli bir adım. Proje ekibini tebrik ederim."
Muğla’da Uluslararası katılımlı gastronomi festivali büyük ilgi gördü
06 Ekim 2025 Pazartesi - 10:23 Muğla’da Uluslararası katılımlı gastronomi festivali büyük ilgi gördü Muğla’nın zengin mutfak kültürünü uluslararası alana taşımak amacıyla Muğla Tanıtım Platformu tarafından bu yıl ilki gerçekleştirilen Gastronomi Festivali, büyük bir coşkuyla tamamlandı. "Sofraya davetlisiniz" sloganıyla düzenlenen festivale, Muğla Valiliği, Muğla Büyükşehir Belediyesi, Menteşe Belediyesi ve Menteşe Kaymakamlığı destek verdi. Festivale, Rusya, Azerbaycan ve Kafkasya’dan 25 yabancı şef katılarak Muğla’nın yöresel lezzetlerini deneyimleme fırsatı buldu. Kurşunlu Meydanı’nda başlayan etkinlik, yoğun bir programla devam etti. Programın açılışı, "Muğla İli Coğrafi İşaretli Ürünlerinin Önemi ve Tanıtımı" konulu bir panelle yapıldı. Ardından "Muğla Kültür Rotası-1" adlı kitap tanıtılırken, misafir şefler tarihi Arasta Çarşısı esnafını ziyaret ederek yerel kültürü yakından tanıdı. Festival boyunca yemek atölyeleri, Muğla’nın Kooperatifleri, Slow Food Muğla Yeryüzü Pazarı üreticileri ve yöresel ürün stantları büyük ilgi gördü. Özellikle yerel üreticilerin ürünlerinin yer aldığı stantlar ziyaretçilerin akınına uğradı. Festival, sadece fiziki katılımda değil, dijital alanda da dikkat çekti. Etkinlik, sosyal medya platformlarında 350 bin etkileşim alarak büyük bir görünürlük kazandı ve bölge halkından yoğun ziyaretçi akınına uğradı. Muğla Tanıtım Platformu kurucusu Gürkan Tetik, festivale katılımın beklentilerinin üzerinde olduğunu vurguladı. Tetik, etkinliğin temel amacının kentin tarihi, sanatsal ve özellikle gastronomi alanında tanınmasını sağlamak olduğunu belirtti. Platform üyesi Ceyda Demir Akman ise gelecek yıla dair hedeflerini açıklayarak, daha kapsamlı bir etkinlik ile Muğla’nın gastronomi alanındaki tanınırlığına katkı sunmaya devam edeceklerini dile getirdi.
Türkiye’nin tek buz müzesi ilgi odağı
06 Ekim 2025 Pazartesi - 09:25 Türkiye’nin tek buz müzesi ilgi odağı Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi bünyesindeki Türkiye’nin tek buz müzesi olma özelliğini taşıyan, içinde buzlardan yapılmış heykelleriyle her yıl binlerce ziyaretçi ağırlayan Ata Buz Müzesi, yabancı misafirlerin de ilgi odağı oluyor. Erzurum, hem 2025 EİT Turizm Başkenti hem de 2025 Yılı Avrupa Kış Sporları Başkenti unvanlarıyla önemli etkinliklere ev sahipliği yapıyor. Türkiye’nin kış turizminin başkenti olarak anılan Erzurum’da, misafirlerini dört mevsim sıfırın altında 5 derecede ağırlayan Ata Buz Müzesi, 2020 yılında açıldı. Aradan geçen 5 yıl içinde hem buzdan eserlere hem de farklı etkinliklere ev sahipliği yapan müze, yazın en sıcak günlerinde bile serin bir mola imkanı sunuyor. Müzenin İranlı ziyaretçileri de eşsiz görüntüler ve soğuk ortamdan oldukça fazla etkilendiklerini vurguladılar. "Türkiye’de benzeri olmayan bir müze" Heykel bölümündeki öğretim üyeleri, lisans, lisans üstü doktora öğrencileri müzede, farklı projelerle yaptıkları buzdan eserleri ziyaretçilerin beğenisine sunuyor. Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü Öğretim Üyesi ve Ata Buz Eserleri Müzesi Koordinatörü Prof. Dr. Mustafa Bulat, "Ata Buz Müzesi, Türkiye’de tek. Burası anaokulundan tutun tüm öğrencilerin gezip ilgi duyduğu müze. Çocuklara yönelik projeler geliştiriyoruz. Müzede buzdan sanat eserleri yapıyoruz. Erzurum kış turizmi merkezi, bu anlamda müze Erzurum’un kimliğiyle bütünleşiyor. Müzenin havası, yaz kış sürekli sıfırın altında 5 derece ve değişmez" diye konuştu. "Erzurum’a ait değerler geleceğe taşınıyor" Koordinatör Yardımcısı Prof. Dr. Önder Yağmur, yaz-kış sıfırın altında 5 derecede misafirlerini ağırlayan müzede hazırlanan eserlerin, özel ışıklandırma sistemleriyle ziyaretçilerine farklı deneyim yaşattığını vurgulayarak, "Erzurum’un kültürel değerlerini, tarihi yapılarını mitolojik değerlerini buzdan yaptık. Böylece Erzurum’a ait kültür birikimi, buz sanatı yoluyla kuşaklara aktarılacak" dedi.