KÜLTÜR SANAT
31 Aralık 2025 Çarşamba - 16:56 Bakan Ersoy’dan somut olmayan kültürel miras vurgusu Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listelerinde kayıtlı unsur sayısının 32’ye ulaştığını belirterek insan unsurunun somut olmayan kültürel mirasın temel taşı olduğunu dile getirdi. Bakan Mehmet Nuri Ersoy, somut olmayan kültürel miras taşıyıcısı ebru sanatçısı Duygu Orak’ın sanat merkezini ziyaret etti. Ziyarette, somut olmayan kültürel mirasın korunması, ustalık geleneğinin yaşatılması ve bu mirasın genç kuşaklara aktarılmasına yönelik yürütülen çalışmalar hakkında bilgi alan Bakan Ersoy, Türkiye’nin bu alandaki güçlü konumuna dikkat çekti. Türkiye’nin UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listelerinde kayıtlı unsur sayısının 32’ye ulaştığını belirten Ersoy, bu sayıyla Türkiye’nin sözleşmeye taraf ülkeler arasında ikinci sırada yer aldığını ifade etti. Bu başarının, kültürel mirası icra eden ustalar ve sanatçılar sayesinde mümkün olduğunu vurgulayan Ersoy, insan unsurunun somut olmayan kültürel mirasın temel taşı olduğunu dile getirdi. Kültürel miras taşıyıcısı kartıyla 7 bini aşkın sanatçı destekleniyor Somut olmayan kültürel miras taşıyıcısı kartı sistemine ilişkin de bilgi veren Ersoy, bu kapsamda 7 bin 36 sanatçının kültürel miras taşıyıcısı olarak kayıtlı olduğunu ifade etti. Yaşayan insan hazineleri envanterinde 102 miras taşıyıcısı yer alıyor Somut olmayan kültürel mirasın ustalık düzeyinde özel temsilcilerinin yer aldığı Yaşayan İnsan Hazineleri Ulusal Envanterine de değinen Bakan Ersoy, bu envanterde Türkiye genelinde 100 kültürel miras taşıyıcısı ile 2 kurumun yer aldığını söyledi. Ersoy, Yaşayan İnsan Hazineleri sisteminin, kuşaktan kuşağa aktarılan bilgi ve becerilerin korunması açısından büyük önem taşıdığını vurguladı. Yaşayan Miras Okulu Ankara’da açıldı Somut olmayan kültürel mirasın aktarımında eğitimin önemine işaret eden Ersoy, geçtiğimiz günlerde 15 Temmuz Demokrasi Müzesi’nde Yaşayan Miras Okulu’nun açıldığını hatırlattı. Bu okulun, geleneksel sanatlar ve zanaatların deneyimlenerek öğrenilmesini amaçladığını belirten Ersoy, pilot uygulamanın ardından projenin başta etnografya müzeleri olmak üzere Bakanlığa bağlı birçok mekana yayılacağını ifade etti. Özellikle küçük yaşta ilgi duyan çocukların bu sanatlarla erken dönemde tanışmasının önemine dikkat çeken Ersoy, "Bu işler deneyimlemeden anlaşılmıyor. Çok zor zanaatlar ama aynı zamanda insanı ruhen de rahatlatan bir tarafı var" dedi. Ziyaret sırasında ebru sanatı hakkında da bilgi alan Bakan Ersoy, iyi bir zanaatkar olmanın uzun yıllar süren bir emek gerektirdiğini vurgulayarak, özellikle ebru sanatında ustalaşmanın yaklaşık beş yılı bulduğunu ifade etti. Bu sanatların yalnızca üretim değil, aynı zamanda zihinsel ve ruhsal bir sakinlik sağladığını dile getirdi. Bakanlık olarak yaşayan mirasın korunması, görünür kılınması ve gelecek kuşaklara aktarılması için çalışmaların artarak süreceğini belirten Ersoy, kültürel miras taşıyıcılarının bu sürecin temel unsuru olduğunu vurguladı.
31 Aralık 2025 Çarşamba - 15:28 Yunusemre Belediyesinden kitap bağış kampanyası Yunusemre Belediyesi, bünyesindeki kütüphanelere bağış kampanyası başlattı. Hem nakdi hem ayni olarak yapılabilen bağışlar sayesinde kütüphanelerdeki kitap sayısı artacak. Yunusemre Belediyesi, bünyesinde hizmet veren kütüphaneler için nakdi ve ayni bağış kampanyası başlattı. Uğur Mumcu ve Neşe Gülersoy Kütüphaneleri, düzenlenen kampanya sayesinde artık çok daha zengin içerikler ile halka hizmet verecek. Kampanya kapsamında kitap bağışında bulunan vatandaşlara katkılarından dolayı teşekkür belgeleri Yunusemre Belediye Başkan Yardımcısı Emine Özge Arslan tarafından takdim edildi. Düzenlenen kampanyanın önemini anlatan Başkan Yardımcısı Arslan konu ile ilgili yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: "Belediyemize ait iki kütüphanemiz var. Gençlerimizden beklentimiz ve isteğimiz bu güzel kütüphanelerde kendilerini geliştirmeye önem vermeleri. Vatandaşlarımızdan ise beklentimiz kütüphanelerimize ister nakdi ister ayni bağışta bulunmaları. Sevgili vatandaşlarımız, evlerimizde raflarda bekleyen kitaplarımız var. Gelin bu kitapları kütüphanelerimize bağışlayın. Bilgiyi birlikte büyütelim, birlikte çoğaltalım. Hepinizi bağış yapmaya davet ediyoruz. Kütüphanelerimize destek olan vatandaşlarımıza teşekkür belgesi veriyoruz. Hem onlar için bir anı oluyor hem de halkımızın örnek çabasını takdir ediyoruz" "Kitaplardan herkes faydalansın" Kitap bağışında bulunan vatandaşlar ise konu ile ilgili yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni Ayfer Arslan, "Kitap okumayı kendim de çok seviyorum. O kitapların evde boş boş durmasındansa nasıl ben o kitaplardan faydalandıysam başka insanların da faydalanmasını istedim. Kitapların evde kalıp boşu boşuna çöp olmasını istemedim. Bilginin ve kitapların paylaşılması gerektiğini düşündüğüm için kitaplarımı bağışlamak istedim. Nasıl ben faydalandıysam gençlerimizin de bu kitaplardan faydalanmasını istedim. Emekli Öğretmen ve Sosyolog Latife Bahçeci, "Gençlerin okuma alışkanlığını oluşturma ve pekiştirmenin hepimizin görevi olduğuna inanıyorum. Evde tozlu raflarda kalan kitapların kütüphanelerimize bağışlanarak geleceğimiz olan çocuklarımıza ulaştırılmasının çok önemli olduğuna inanıyorum. Eğitim alanında çocuklarımızın ulaşabilmesi için kaynak kitap bağışlanmasını önemli buluyorum. Kütüphaneler aydınlanmanın merkezidir. Kütüphane kültürünün gelecek nesillerimize aktarılmasını önemli buluyorum. Belediyemizin kütüphanelerine de bu güzel kampanyaları için teşekkür ediyorum." Mali Müşavir Nedim Yılmaz, "Evimde bulunan kitaplarımın büyük çoğunluğunu belediyemizin kütüphanelerine bağışladım. Bağışladığım her kitabın bir okura ulaşacak olması beni heyecanlandırıyor. Böyle bir kampanya düzenledikleri için belediyemize teşekkür ediyorum"
Türkiye’nin 81 ilindeki mimari eserler minyatürleriyle sergileniyor
06 Ekim 2025 Pazartesi - 11:22 Türkiye’nin 81 ilindeki mimari eserler minyatürleriyle sergileniyor Kepez Belediyesi, Türkiye’nin 7 bölgesinden ve 81 ilinden seçilen Anadolu medeniyetlerinin eşsiz mimari eserlerini 10 bin metrekarelik alanda 1/25 ölçekli minyatür modelleriyle Dokumapark’taki Açık Hava Müzesi’nde sergiliyor. Antalya’nın Kepez ilçesinde yer alan Dokumapark Açık Hava Müzesi, ziyaretçilerine Türkiye’nin dört bir yanından tarihi ve kültürel eserleri tek bir alanda görme imkanı sunuyor. Kepez Belediyesi’nin Dokumapark alanındaki Açık Hava Müzesi, Türkiye’nin 7 bölgesine ve 81 iline ait mimari değerleri barındırıyor. Doğayla iç içe 10 bin metrekarelik alanda yer alan ve Anadolu medeniyetlerinin izlerini taşıyan eserler, 1/25 ölçeğinde küçültülerek sergileniyor. Müze, ziyaretçilerine adeta bir zaman tünelinde yolculuk yapma fırsatı sunarken, Türkiye’nin tarihi zenginliklerini tek bir noktada gözler önüne seriyor. Dolmabahçe Saat Kulesi’nden Malabadi Köprüsü’ne, Zeus Sunağı’na kadar uzanan geniş bir yelpazede sergilenen eserler, Türkiye’nin 7 bölgesine ve 81 iline uzanıyor. Çanakkale Şehitler Anıtı, Trabzon Atatürk Köşkü, Edirne Selimiye Cami, Alanya Selçuklu Tersanesi, İstanbul Haydarpaşa Garı, Amasya Yalıboyu Evleri, Ankara 1. TBMM, Bursa Ulucami, Karabük Safranbolu Evleri, İzmir Zeus Sunağı, Muğla Halikarnas Mozolesi, İzmir Meryem Kilisesi, Diyarbakır Malabadi Köprüsü, Van Akdamar Kilisesi ve Konya Mevlana Dergahı gibi birçok önemli yapının sergilendiği müze ziyaretçilerine Türkiye’nin 81 ilini Kepez’de gezme ve görme imkanı sunuyor.
Tahir Paşa Konağı’nda çalışmalar yüzde 85’e ulaştı
06 Ekim 2025 Pazartesi - 11:04 Tahir Paşa Konağı’nda çalışmalar yüzde 85’e ulaştı Van’ın kültürel miraslarından Tahir Paşa Konağı’nın restorasyon çalışmalarında sona gelindi. Van Valiliği Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığınca yürütülen rekonstrüksiyon çalışmalarıyla konak, Van’ın geleneksel sivil mimarisine yeniden kazandırılıyor. Hazırlanan rekonstrüksiyon projesiyle konak, geleneksel yapım tekniklerine uygun olarak yeniden inşa ediliyor. Günümüzde Elmas Öztürk’ün mülkiyetinde olan yapının kaba inşaatının yüzde 85’i tamamlandı. Restorasyonun tamamlanmasının ardından konak, kültür ve sanat faaliyetlerinde kullanılacak. İHA muhabirine konuşan Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Mimarlık Bölüm Başkanı Doç. Dr. Şahabettin Öztürk, Tahir Paşa Konağı’nın inşasının nisan ayı itibarıyla başladığını hatırlattı. Doç. Dr. Öztürk, "Yaklaşık 7 aylık bir süre içerisinde yapının yüzde 85’lik kısmı tamamlandı. Bilindiği üzere bu yapı özel mülkiyete ait olmakla birlikte, Van Valiliği, Van Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı (YİKOB) ile yapı sahibi arasında hazırlanan protokol kapsamında çalışmalar Van Valiliği tarafından yürütülmektedir. Konağın inşasında genel olarak geleneksel yöntemler tercih edilmiştir. Van sivil mimarlığının özgün örneklerinden biri olan Tahir Paşa Konağı’nda ana yapı malzemesi olarak kerpiç kullanılmış; buna ek olarak kısmen taş, ahşap ve tuğla da yapı elemanları arasında yer almıştır. Düz dam örtü sistemine sahip olan konak, yaklaşık 600 metrekarelik kapalı alana sahiptir ve iki katlı bir plan özelliği göstermektedir. Yapının arka kısmında ise çeşitli etkinliklerde kullanılmak üzere çok amaçlı bir salon düzenlemesi yapılmıştır" dedi. "Van’ın kültürel mirasında özel bir yere sahiptir" Yapının Van sivil mimarlığı açısından son derece önemli bir yere sahip olduğunu dile getiren Öztürk, "1880’li yıllardan 1990’lı yıllara kadar aktif olarak kullanılan Tahir Paşa Konağı, sadece mimari değeriyle değil, tarihî kişiliklere ev sahipliği yapmasıyla da büyük bir anlam taşımaktadır. 1898-1906 yılları arasında Van Valiliği görevinde bulunan Tahir Paşa’nın bir dönem bu konakta ikamet etmesi, ayrıca Kâzım Karabekir Paşa’nın babası burada görevliyken çocukluk yıllarını bu yapıda geçirmesi, konağın tarihî önemini artıran unsurlar arasındadır. Yıllar boyunca pek çok tarihî olaya ve şahsiyete tanıklık eden konak, Van’ın kültürel mirasında özel bir yere sahiptir" diye konuştu. Tarihi kişiliklere ev sahipliği yaptı Yaklaşık 850 metrekarelik kapalı alana sahip yapı, 19. yüzyıl sonlarından itibaren Osmanlı yönetici sınıfı tarafından kullanıldı. Geçmişte Van Valisi Tahir Paşa’nın konutu olarak bilinen yapı, bir dönem Kazım Karabekir Paşa’nın çocukluğuna da ev sahipliği yaptı. 1979 yılında Ankara Yüksek Anıtlar Kurulu tarafından tescillenen konak, iki katlı ve düz toprak damlı yapısıyla geleneksel Van konut mimarisinin önde gelen örnekleri arasında yer alıyor. 1980’li yıllara kadar ayakta kalan yapı, 1990’lara kadar kısmen kullanıldı. İlgisizlik ve bakımsızlık sonucu üst örtüsü çöken, beden duvarları yıkılan yapı zamanla harabeye dönüşmüştü.
BTÜ İznik’in tarihi mirasını depreme karşı koruyacak
06 Ekim 2025 Pazartesi - 10:50 BTÜ İznik’in tarihi mirasını depreme karşı koruyacak Bursa Teknik Üniversitesi, İznik’in tarihî dokusunu depreme karşı koruyacak projeye imza attı. Avrupa destekli çalışma, dijital teknolojilerle afet risk yönetiminde yeni bir model sunacak. Depreme dirençli çalışma, Avrupa’nın köklü noktalarından İtalya ve Valensiya’yıda kapsayacak. Bursa Teknik Üniversitesi (BTÜ), "Şehirle ve toplumla bütünleşen üniversite" vizyonu doğrultusunda, İznik’in tarihi kimliğini afetlere karşı koruyacak önemli bir projeye imza attı. KA220-Yetişkin Eğitimi Erasmus+ programından destek almaya hak kazanan "SCURE - Kentsel Dayanıklılık ve Katılım için Toplulukları Güçlendirme" projesiyle, İznik başta olmak üzere Avrupa’nın köklü kent merkezlerinde deprem ve doğal afet risklerine karşı dijital tabanlı bir model geliştirilecek. BTÜ akademisyenlerinin İznik Belediyesi ile birlikte yürüttüğü Proje Fikri Geliştirme Çalıştayı’nın ardından doğan proje, tarihî alanları deprem risklerine karşı güçlendirilmeyi hedefliyor. Dijital çözümler sunulacak SCURE kapsamında, GIS (Coğrafi Bilgi Sistemleri) tabanlı afet yönetim modeli, çok dilli dijital platform ve mobil uygulama, risk haritaları ve eğitim materyalleri hayata geçirilecek. Böylece yerel toplulukların afet hazırlık kapasitesi artırılırken, tarihi kentlerin sürdürülebilir korunması için yeni bir yöntem ortaya konacak. İtalya ve Valensiya’nın da direnci artırılacak BTÜ ile birlikte Berlin Teknik Üniversitesi, İznik Belediyesi, Valensiya Belediyeler Birliği ve İtalya’dan LARES Enstitüsü paydaş olarak yer alıdığı projenin yürütücülüğünü Sakarya Üniversitesi yapıyor. İznik başta olmak üzere İtalya ve Valensiya’nın tarihî kent merkezlerinin de afetlere karşı direncini artırmayı amaçlıyan proje çalışmaları 24 ay sürecek. Bursa Teknik Üniversitesi Proje Destek Ofisi’nin koordinasyonundaki çalışmada; yürütücü olarak Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Mimarlık Bölümü’nden Doç. Dr. İsmail Hakkı Demir, Şehir ve Bölge Planlama Bölümü’nden Doç. Dr. Ebru Kamacı Karahan, Peyzaj Mimarlığı Bölümü’nden Doç. Dr. Merve Ersoy, Mimarlık Bölümü’nden Dr. Öğretim Üyesi Sinem Tapkı ve Proje Destek Ofisi’ndenKordinatör Dr. Öğretim Üyesi Oya Gülerve öğretim görevlisi Dr. Yasemin Sarıcaoğlu yer alıyor. Rektör Çağlar: Çalışma ortak akılla ortaya çıktı, Avrupa desteği kazandı BTÜ Rektörü Prof. Dr. Naci Çağlar, SCURE projesinin sadece bir araştırma değil, aynı zamanda Bursa Teknik Üniversitesinin vizyonunun bir yansıması olduğunu belirterek şunları söyledi: "BTÜ olarak kendimizi her zaman şehirle ve toplumla bütünleşen bir üniversite olarak konumlandırıyoruz. Bu anlayışla, Bursa’nın farklı ilçelerinde belediyelerle birlikte ‘Proje Fikri Geliştirme Çalıştayları’ düzenliyoruz. Bu çalıştaylarda akademisyenlerimiz, yerel yönetimlerin temsilcileriyle bir araya geliyor, ortak akıl üretiyor. İznik’te gerçekleştirdiğimiz buluşmada da benzer bir süreç yaşandı ve tarihî kent merkezlerinin depremselliğe karşı korunması fikri ortaya çıktı. Bu fikir, üniversitemizin bilimsel birikimi ve İznik Belediyesinin katkılarıyla olgunlaşarak Erasmus+ desteği almaya hak kazandı. Bu çalışma, İznik başa olmak üzere tarihî kent merkezlerinin depremlere karşı dijital teknolojilerle korunması hem bilimsel hem de toplumsal açıdan çok değerli bir adım. Proje ekibini tebrik ederim."
Muğla’da Uluslararası katılımlı gastronomi festivali büyük ilgi gördü
06 Ekim 2025 Pazartesi - 10:23 Muğla’da Uluslararası katılımlı gastronomi festivali büyük ilgi gördü Muğla’nın zengin mutfak kültürünü uluslararası alana taşımak amacıyla Muğla Tanıtım Platformu tarafından bu yıl ilki gerçekleştirilen Gastronomi Festivali, büyük bir coşkuyla tamamlandı. "Sofraya davetlisiniz" sloganıyla düzenlenen festivale, Muğla Valiliği, Muğla Büyükşehir Belediyesi, Menteşe Belediyesi ve Menteşe Kaymakamlığı destek verdi. Festivale, Rusya, Azerbaycan ve Kafkasya’dan 25 yabancı şef katılarak Muğla’nın yöresel lezzetlerini deneyimleme fırsatı buldu. Kurşunlu Meydanı’nda başlayan etkinlik, yoğun bir programla devam etti. Programın açılışı, "Muğla İli Coğrafi İşaretli Ürünlerinin Önemi ve Tanıtımı" konulu bir panelle yapıldı. Ardından "Muğla Kültür Rotası-1" adlı kitap tanıtılırken, misafir şefler tarihi Arasta Çarşısı esnafını ziyaret ederek yerel kültürü yakından tanıdı. Festival boyunca yemek atölyeleri, Muğla’nın Kooperatifleri, Slow Food Muğla Yeryüzü Pazarı üreticileri ve yöresel ürün stantları büyük ilgi gördü. Özellikle yerel üreticilerin ürünlerinin yer aldığı stantlar ziyaretçilerin akınına uğradı. Festival, sadece fiziki katılımda değil, dijital alanda da dikkat çekti. Etkinlik, sosyal medya platformlarında 350 bin etkileşim alarak büyük bir görünürlük kazandı ve bölge halkından yoğun ziyaretçi akınına uğradı. Muğla Tanıtım Platformu kurucusu Gürkan Tetik, festivale katılımın beklentilerinin üzerinde olduğunu vurguladı. Tetik, etkinliğin temel amacının kentin tarihi, sanatsal ve özellikle gastronomi alanında tanınmasını sağlamak olduğunu belirtti. Platform üyesi Ceyda Demir Akman ise gelecek yıla dair hedeflerini açıklayarak, daha kapsamlı bir etkinlik ile Muğla’nın gastronomi alanındaki tanınırlığına katkı sunmaya devam edeceklerini dile getirdi.
Türkiye’nin tek buz müzesi ilgi odağı
06 Ekim 2025 Pazartesi - 09:25 Türkiye’nin tek buz müzesi ilgi odağı Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi bünyesindeki Türkiye’nin tek buz müzesi olma özelliğini taşıyan, içinde buzlardan yapılmış heykelleriyle her yıl binlerce ziyaretçi ağırlayan Ata Buz Müzesi, yabancı misafirlerin de ilgi odağı oluyor. Erzurum, hem 2025 EİT Turizm Başkenti hem de 2025 Yılı Avrupa Kış Sporları Başkenti unvanlarıyla önemli etkinliklere ev sahipliği yapıyor. Türkiye’nin kış turizminin başkenti olarak anılan Erzurum’da, misafirlerini dört mevsim sıfırın altında 5 derecede ağırlayan Ata Buz Müzesi, 2020 yılında açıldı. Aradan geçen 5 yıl içinde hem buzdan eserlere hem de farklı etkinliklere ev sahipliği yapan müze, yazın en sıcak günlerinde bile serin bir mola imkanı sunuyor. Müzenin İranlı ziyaretçileri de eşsiz görüntüler ve soğuk ortamdan oldukça fazla etkilendiklerini vurguladılar. "Türkiye’de benzeri olmayan bir müze" Heykel bölümündeki öğretim üyeleri, lisans, lisans üstü doktora öğrencileri müzede, farklı projelerle yaptıkları buzdan eserleri ziyaretçilerin beğenisine sunuyor. Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü Öğretim Üyesi ve Ata Buz Eserleri Müzesi Koordinatörü Prof. Dr. Mustafa Bulat, "Ata Buz Müzesi, Türkiye’de tek. Burası anaokulundan tutun tüm öğrencilerin gezip ilgi duyduğu müze. Çocuklara yönelik projeler geliştiriyoruz. Müzede buzdan sanat eserleri yapıyoruz. Erzurum kış turizmi merkezi, bu anlamda müze Erzurum’un kimliğiyle bütünleşiyor. Müzenin havası, yaz kış sürekli sıfırın altında 5 derece ve değişmez" diye konuştu. "Erzurum’a ait değerler geleceğe taşınıyor" Koordinatör Yardımcısı Prof. Dr. Önder Yağmur, yaz-kış sıfırın altında 5 derecede misafirlerini ağırlayan müzede hazırlanan eserlerin, özel ışıklandırma sistemleriyle ziyaretçilerine farklı deneyim yaşattığını vurgulayarak, "Erzurum’un kültürel değerlerini, tarihi yapılarını mitolojik değerlerini buzdan yaptık. Böylece Erzurum’a ait kültür birikimi, buz sanatı yoluyla kuşaklara aktarılacak" dedi.
Türkiye’nin tek buz müzesi ilgi odağı
06 Ekim 2025 Pazartesi - 08:59 Türkiye’nin tek buz müzesi ilgi odağı Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi bünyesindeki Türkiye’nin tek buz müzesi olma özelliğini taşıyan, içinde buzlardan yapılmış heykelleri ile her yıl binlerce ziyaretçi ağırlayan Ata Buz Müzesi, yabancı misafirlerinde ilgi odağı oluyor. Erzurum hem 2025 EİT Turizm Başkenti hem de 2025 Yılı Avrupa Kış Sporları Başkenti unvanları ile önemli etkinliklere ev sahipliği yapıyor. Türkiye’nin kış turizminin başkenti olarak anılan Erzurum’da misafirlerini dört mevsim sıfırın altında 5 derecede ağırlayan Ata Buz Müzesi, 2020 yılında açıldı. Aradan geçen 5 yıl içinde hem buzdan eserlere hem de farklı etkinliklere ev sahipliği yapan müze yazın en sıcak günlerinde bile serin bir mola imkanı sunuyor. Müzenin İranlı ziyaretçileri de eşsiz görüntüler ve soğuk ortamdan oldukça fazla etkilendiklerini vurguladılar. "Türkiye’de benzeri olmayan bir müze" Heykel bölümündeki öğretim üyeleri, lisans, lisans üstü doktora öğrencileri müzede, farklı projelerle yaptıkları buzdan eserleri ziyaretçilerin beğenisine sunuyor. Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü Öğretim Üyesi ve Ata Buz Eserleri Müzesi Koordinatörü Prof. Dr. Mustafa Bulat, "Ata Buz Müzesi, Türkiye’de tek. Burası anaokulundan tutun tüm öğrencilerin gezip ilgi duyduğu müze. Çocuklara yönelik projeler geliştiriyoruz. Müzede buzdan sanat eserleri yapıyoruz. Erzurum kış turizmi merkezi, bu anlamda müze Erzurum’un kimliğiyle bütünleşiyor. Müzenin havası, yaz kış sürekli sıfırın altında 5 derece ve değişmez." diye konuştu. "Erzurum’a ait değerler geleceğe taşınıyor" Koordinatör Yardımcısı Prof. Dr. Önder Yağmur, yaz-kış sıfırın altında 5 derecede misafirlerini ağırlayan müzede hazırlanan eserlerin, özel ışıklandırma sistemleriyle ziyaretçilerine farklı deneyim yaşattığını vurgulayarak, "Erzurum’un kültürel değerlerini, tarihi yapılarını mitolojik değerlerini buzdan yaptık. Böylece Erzurum’a ait kültür birikimi, buz sanatı yoluyla kuşaklara aktarılacak" dedi.
Menteşe’de ‘Diorama’ sergisi açıldı
05 Ekim 2025 Pazar - 19:30 Menteşe’de ‘Diorama’ sergisi açıldı Muğla’nın Menteşe ilçesinde kültür, sanat ve eğlence hayatının öne çıkan markalarından Mabolla’nın 50. yıl etkinlikleri kapsamında ‘Diorama’ sergisi açıldı. Akyol mevkisinde bulunan Mabolla Center’da açılan sergide, diorama sanatçısı Serdal Umul’un 57 eseri sanatseverlerle buluştu. Turizm sektöründen emekli olduktan sonra diorama sanatına yöneldiğini belirten Serdal Umul, Mabolla Medya’ya yaptığı açıklamada, eserlerini doğaçlama hazırladığını söyledi. Umul, "Şu anda buraya getirdiğim 57-58 eserim var. Bunun yarısından fazlası evde kaldı. Dolaşırken gördüğüm evleri veya sosyal medyada hoşuma giden görüntüleri çalışıyorum. Diorama, üç boyutlu bir anı ya da olayı anlatan bir çalışma oluyor" dedi. Diorama sanatının, üç boyutlu bir olayı veya anı anlatan bir tür olduğunu ifade eden Umul, "Diorama üç boyutlu bir çalışma. Üç boyutlu bir anı, bir olayı anlatıyor. Burada yaptığım örneklerden biri, bir mimarlık öğrencisinin odası. Eski bir evin bahçe kapısı ya da Muğla’daki Yağcılar İşhanı’nın yanındaki bir sokak kapısı gibi ayrıntıları çalıştım" diye konuştu. Umul, eserlerinde kültürel dokulara yer verdiğini ifade ederek, "Nail Çakırhan’ın babasının Ula’daki evinin bahçe kapısını yaptım. Ancak şu anda yıkık durumda. Bu tür yapıların korunması gerekiyor çünkü bunlar kültürümüzün bir parçası" diye konuştu. Çalışmalarında geri dönüşüm malzemeleri kullandığını dile getiren Umul, "Strafor, mukavva, diş macunu kapağı, tükenmez kalem içi gibi atıkları değerlendiriyorum" ifadesini kullandı. Mabolla kurucusu Gökhan Çağlav ise 50. yılda böyle bir sergiye ev sahipliği yapmaktan memnuniyet duyduklarını belirtti. Çağlav, "Yıllardan sonra ilk defa bir sergi açtık. Elli yılda birçok etkinlik yaptık ama sanat sergisi olarak bu ikinci. Sanat çok değerli, mutlaka desteklenmesi gerekiyor. Sanatçı arkadaşımızın burayı tercih etmesi bizi mutlu etti" dedi. Sergi, 6 Ekim Pazartesi günü de ziyaret edilebilecek.