GENEL - 25 Mart 2012 Pazar 18:45

BAKAN GÜNAY, AKHİSAR MÜZESİNİ İNCELEDİ

A
A
A
BAKAN GÜNAY, AKHİSAR MÜZESİNİ İNCELEDİ

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Akhisar`da açılışı yapılacak olan müzeyi inceledi. İncelemelerin ardından, Ankara`daki müzede zarar gören eserler hakkında açıklama yapan Günay, "Müze müdürü, soruşturma kapsamında açığa alınmıştır" dedi.
Müze gezisinin ardından bir basın açıklaması yapan Günay, "Akhisar müzesi bitti. Ben de birkaç zamandır görme ihtiyacı duymuştum. Güvenlik kameraları kuruldu, güvenlik elemanı sıkıntısı vardı ve o da giderildi. Hangi eserlerin nereye konulacağı belli olmasına rağmen bugüne kadar beklemiş. O yüzden, Mayıs ayı içerisinde Müzeler haftası var. Müzeler haftasında açılmış olacak. Manisa müzesindeki Akhisar`a ait olan eserler de buraya getirilecektir. Şuanda etnografya ve arkeolojik müze olarak düzenleniyor ve
gördüğüm kadarıyla amacına uygun bir çalışma olmuş. Akhisar büyük bir merkez. Zaman içinde bizim belki yeni bir etnografya müzesine ihtiyacımız olacak. Acaba burada olabilir mi, bunun istişaresini yaptık. Bunun üzerinde çalışacağız. Akhisar için güzel bir müze olacak, hayırlısı olsun" dedi.
BÖLGEDEKİ YENİ MÜZE PLANLARI
Bakan Günay, "Türkiye şuanda dünyanın yedinci sırasında turizmde. Yılda 30 milyonun üzerinde yabancı ziyaretçi geliyor. Bunun da sadece 10 milyonu Antalya`ya gidiyor. Halbuki, Ege bölgesi de Antalya kadar arkeolojik doğal tarihsel zenginliklere güzelliklere ve özelliklere sahiptir. Ege`de geçmiş yıllarda turizm başlamıştı ama turizmden beklediğimiz ivmeyi bereketi sağlayamadı. Yeni bir atılımın içindeyiz. Türkiye mademki yedinci sırada ve 30 milyonun üzerinde turist alıyor; büyük kitle yerine daha doğa
ile iç içe ve doğanın bereketini damak lezzetini hissedebilecekleri, gelen ziyaretçilerin ve böylelikle daha yüksek gelir gruplarının da ülkemize gelmesini sağlayacak yeni bir anlayış gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Bu çerçevede Didim`den kuzeye doğru Ayvalık`a kadar Çanakkale`ye kadar çıkmak gerekir. Büyük otellerin yerine daha butik daha özellikli yeni yapılanmalar düşünüyoruz ve bölgedeki arkeolojik alt yapıyı kültürel alt yapıyı da çoğaltmaya, zenginliği dünyaya sunmaya çalışıyoruz. Akhisar`da bir müze
yaptık, Manisa ve İzmir de yeni birer müze yapma arayışlarımız var. Manisa bölgesinde 3 kazı gerçekleştiriyoruz. Sart bölgesine yeni bir çevre düzenlemesi yapma ihtiyacımız var. Kula Türkiye`de sivil mimarlığın çok özel şehirlerinden birisidir. Bakın Safranbolu bu konuda kendisini duyurdu, Safranbolu şuanda dünya kültür mirası içerisindedir. Ben inanıyorum ki Kula da Safranbolu kadar özelliklere sahip, son derece güzel bir yerleşim merkezi. Ama bu yıllar kadar bu kısımları hiç düşünmemiştik. Artık son
yıllarda özel idare, belediye, milletvekili arkadaşlarımızın gayretleri ile hep beraber Manisa`nın bu zenginliğini ayaklandırmaya çalışıyoruz. Manisa` da bir de termal potansiyel var, biz tüm bunları Turizmin içine katmaya çalışacağız" diye konuştu.
Ankara`da resimlerin çerçeveleri boyanırken eserlerin zarar gördüğü iddialarına cevap veren Günay, "Eserlerin zarar görüp görmediği henüz belli değil. Şimdi müzelerimizde çok ciddi yenilemeler yaptık, 300 eser vardı şimdi 800`e kadar eser sergiliyoruz. Birçok kurumdan müzeye eserler geldi. Müzede çalışan arkadaşlar, sanıyorum iyi niyetle çerçevelerde bazı düzenlemeler yapmaya çalışmışlar. Bu çerçeveler ile ilgili çalışmalarda eserlere de boya sıçramış, bunun böyle olup olmadığını araştırıyoruz. Ancak
müze personeli arasındaki sürtüşmeler, biraz olayı basına abartmış şekilde yansıtmıştır. Zarar gören eser var mı, önümüzdeki günlerde ortaya çıkacaktır. Şuanda özel bilimsel komisyon konunun üzerinde çalışıyor. Resim ve Heykel müzesi bundan birkaç yıl önceye göre Türkiye`nin yüz akı mekanlarından birisi haline gelmiştir. Müze müdürü de soruşturma kapsamında açığa alınmıştır" dedi.
Akhisar Belediye Başkanı Salih Hızlı, Bakan Günay`a Akhisar`ı simgeleyen zeytin ve zeytinyağından oluşan küçük bir sandık hediye etti. Bakan Günay, "Zeytin ve zeytinyağını görmüşken belirtmek isterim ki; çok yakında bu kutsal olan yiyeceğimizi kültür ve turizm açısından tanıtım atağına geçeceğiz" dedi.
Program sonundan Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Manisa Valisi Halil İbrahim Daşöz, AK Parti Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Tanrıverdi, AK Parti Manisa Milletvekili Uğur Aydemir, Akhisar Kaymakamı Kamil Köten, Belediye Başkanı Salih Hızlı ve heyet Akhisar Belediyesi Hüsnü Kahraman Kültür Parkı Gölet alanını gezdiler.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep 55 yıllık semer ustası teknolojiye meydan okuyor Gaziantep’te 55 yıldır semercilik yapan Ali Danaoğlu, zamana yenik düşen baba mesleğini yaşatabilmek için mücadele ediyor. Şahinbey ilçesindeki dükkanında babasından öğrendiği semer yapımını yarım asrı aşkın süredir aynı aşkla sürdüren 60 yaşındaki Ali Danaoğlu, mesleğini ayakta tutmaya çalışıyor. Kentin sayılı semerci ustalarından olan Danaoğlu, semer yapımının yanı sıra eyer, hamut, koşum takımı ve at süslemesi yapıyor. Semer ustası olan babasından öğrendiği semercilik mesleğiyle 55 yıldır geçimini sağlayan Danaoğlu, her gün açtığı dükkanında teknolojiye yenik düşen mesleğini yaşatabilmek için mücadele ediyor. At ve eşeklerin artık taşımacılıkta kullanılmaması sebebiyle ilginin azaldığı semerleri yapmaya devam eden Danaoğlu, köylerde yaşayan kısıtlı müşterilerine hizmet veriyor. Henüz 5 yaşındayken babasının yanında çırak olarak mesleğe adım atan Danaoğlu, aradan geçen 55 yıla rağmen aynı mesleği sürdürmenin gururunu yaşıyor. Büyük bir emekle yaptığı ve tamir ettiği semerler ile hayvancılık alanında kullanılan diğer malzemeleri yapan Danaoğlu, yetiştirecek çırak bulamadığı için ata yadigarı mesleğinin kendisinden sonra yok olmasının endişesini taşıyor. Yarım asrı aşkın sürdürdüğü baba mesleğinden vazgeçmeyen Danaoğlu, önceki yıllarda at ve eşeklere yaptıkları semerleri, eyerleri ve hamutları Türkiye’nin tüm bölgelerine gönderirken, son yıllarda sayılı müşterilerine hitap ediyor. Sadece hayvancılığın yaygın olduğu ve traktörlerin giremediği tarlalarını atlarla süren müşterileri için semer, eyer ve hamut yapan Danaoğlu, günümüzde gelişen teknoloji ile birlikte talebin azaldığı ve bitme noktasına gelen mesleğini severek sürdürüyor. Tüm zorluklara rağmen baba mesleğini yaşatmaya çalışan Danaoğlu, geçmişin gözde mesleklerinden olan, büyük sabır ve emek isteyen mesleğini yaparak geçimini sağlamaya devam ediyor. Sanayileşen ve makineleşen tarımla birlikte at ile eşeklerin köylerde kullanımı azalmasına rağmen bölgedeki bazı illerin coğrafi yapısı nedeniyle kırsal alanlarda at ve eşek kullanımının halen batı illerine göre daha yaygın devam etmesi sayesinde mesleğini sürdürüyor. Bir zamanlar büyük ilgi gören mesleğinin yok olmaya yüz tuttuğuna dikkat çeken Danaoğlu, "55 yıldır bu mesleğin içerisindeyim. Bu meslek baba mesleğim. Allah rahmet eylesin. Babam iyi ki bize bu mesleği öğretmiş. Yıllardır bu meslekten ekmek yiyoruz. At semeri, eşek semeri, kedene, hamut ve yural çeşitleri yapıyoruz. Bu ürünleri Türkiye’nin dört bir tarafına gönderiyoruz" dedi. Mesleği öğretecek eleman bulamadıklarını belirten Danaoğlu, "Kimse artık çocuğunu çırak olarak bu tür mesleklere koymuyor. Koymamasının nedeni de hayvancılığın bitmesi oldu. Millet bu mesleğe hiç rağbet göstermiyor. Bu meslekte bir ben, kardeşim ve bir de oğlum var. Ben de zaten gittikten sonra bir oğlum kalıyor. Mesleği yapacak başka kimse de kalmadı. Yine de şükür ediyoruz. İyi ki bu mesleğe alışmışız. Babamın mekanı cennet olsun. Babam bizi bu mesleğe alıştırdı. Bir ekmek yiyoruz. 55 yıldan beri başka bir iş yaptığımız yok. Sadece bu meslekten ekmek yiyoruz" şeklinde konuştu. Tarımda traktör ve modern araçların yaygınlaşmasıyla semerciliğin giderek unutulduğunu dile getiren Danaoğlu, "Mesleğimiz geçmiş yıllarda daha çok yaygındı. Eskiden eşek, at çoktu. Babamızın yanında bu mesleğe alıştık. Aldığımız siparişleri yetiştiremezdik. Şu anda pek az sipariş alıyoruz. Zaten artık ben de eskisi gibi çalışamıyorum. Yaşımız 60 oldu. Gelen siparişlere ancak gün atıyoruz. Bir haftaya, 10 güne kadar ancak yapıyoruz. Şu anda yaşım 60 ve 55 seneden beri de bu mesleğin içerisindeyim. Babamız bize bu mesleği iğne oyası gibi tek tek dikişleri atmasını öğretti" ifadelerini kullandı. Sadece traktör, kamyonet ve benzeri araçları kullanamayan vatandaşların semer talep ettiğini ifade eden Danaoğlu, "Bir hamutun yapımı bir gün sürer. Kürtünü de ancak iki günde yapıyoruz. Eskiden bir günde yapıyorduk. Yaş geçtiği için şimdi iki gün sürüyor. Gaziantep’te bu mesleği yapan 3 kişi kaldık. Kimse mesleğe rağbet etmiyor. Kimse çocuğunu bu mesleğe yönlendirmiyor. Çünkü hayvancılık öldü. Onun için millet, ‘ben çocuğumu gidip de semerciye mi koyacağım’ diyor" diye konuştu.
Kayseri Kayseri Şehitleri 9. yıldönümünde anıldı 17 Aralık 2016’da 15 askerin şehit, 54 askerin ise gazi olduğu terör saldırısının 9. yılında şehitler; saldırının meydana geldiği durakta düzenlenen programla anıldı. Anma programında konuşan Vali Gökmen Çiçek, "9 yıl önce bu durağı cehenneme çevirmek isteyenler bilmiyorlar ki bize burada cennet kokusu geliyor" dedi. Kayseri’de 17 Aralık 2016 tarihinde çarşı iznine çıkan 1. Komando Tugayı’nın askerlerini taşıyan otobüse yönelik terör örgütü PKK tarafından gerçekleştirilen bombalı saldırıda 15 asker şehit, 54 askerde gazi olmuştu. Saldırının 9. yıldönümünde Şehit Komandolar Durağı’nda Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Kayseri Şubesi tarafından program düzenlendi. Programa Kayseri Valisi Gökmen Çiçek, AK Parti Kayseri İl Başkanı Hüseyin Okandan, Talas Belediye Başkanı Mustafa Yalçın, Milliyetçi Hareket Partisi Kayseri İl Başkanı Enes Ertuğrul Kalın, Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehit Dul Ve Yetimleri Derneği Kayseri Şube Başkanı Ali Yavuz protokol üyeleri, şehit aileleri ve vatandaşlar katıldı. Düzenlenen programda konuşan Kayseri Valisi Gökmen Çiçek, "9 yıl önce bu durağı cehenneme çevirmek istediler. Bilmiyorlar ki şu anda bize burada cennet kokusu geliyor. Burada şehitlerimizin sesleri hâlâ kulaklarımızda. Burayı Kayseri’nin en nadide yerlerinden birisi hâline getirdik. Kalbimizin en güzel noktasında duruyorlar. Biliyoruz ki onları unutursak kalbimiz kurur. Bizim Abdulsamed Özen’i, Hasan İlhan’ı, Kamil Tunç’u, Kenan Döngel’i, Mustafa Cihan’ı, Raşi Yücel’i, Göksel Ağaçyetiştiren’i, Arif Tuğ’u, Mesut Yaşar’ı, Ahmet Taş’ı unutmamız mümkün değil. Onlar tam kalbimizdeler. Her 17 Aralık’ta kalbimiz hüzün doluyor. Onların sesleri kulaklarımıza geliyor. Biz inanıyoruz ki onlar cennetteler ve şu an bizi buradan duyuyor, dinliyorlar. Çünkü onlar hayatlarının baharında bu memleket, vatan için o giydikleri üniforma için şehit oldular. Vatan sağ olsun diyen annelerimiz olduğu sürece bu memleket daha binlerce yıl hür ve özgür kalacak" dedi. Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehit Dul ve Yetimler Derneği Kayseri Şube Başkanı Ali Yavuz ise, "Kahraman Mehmetçiğimizin çarşı iznine çıkmak için binmiş olduğu halk otobüsüne haince, alçakça düzenlenen saldırıda 15 kahramanımız şehit olmuş, 54 kahramanımız yaralanmıştır. Kayseri’mizde meydana gelen bu hain olayın ardından 9 yıl geçti. Bugün burada yüreklerimizi yakan bu elim olayı kınamak, vatan için, bayrak için can veren kahramanlarımızı anmak için toplandık. 17 Aralık 2016, hafızalara kara gün olarak kazınmıştır. Kahramanlarımızın acısı hâlâ yüreğimizde ilk günkü gibidir. Bu hain saldırıyı unutmadık, unutturmayacağız" ifadelerini kullandı. Konuşmaların ardından Kur’an-ı Kerim okunması ve protokol tarafından durağa karanfil bırakılması ile program sona erdi.
Gaziantep Dr. Öğr. Üyesi Melik: "Mide kanseri, sessiz ilerler ama erken teşhisle tedavi edilebilir" SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı’ndan Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Ali Melik, mide kanseri ile ilgili bilgi vererek erken teşhisle tedavi edilebilir hastalık olduğunu söyledi. SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı’ndan Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Ali Melik, mide kanserinin, midenin iç yüzeyini kaplayan hücrelerin kontrolsüz çoğalmasıyla ortaya çıkan ciddi bir hastalık olduğunu söyledi. Dr. Öğr. Üyesi Melik, "Ülkemizde de sık görülen ve çoğu zaman sinsice ilerleyen mide kanseri, erken teşhisle tamamen tedavi edilebilir" dedi. Uzun süren mide yanması, şişkinlik, hazımsızlık gibi şikayetlerin ‘stresten olur’ diyerek geçiştirilmemesi gerektiğini belirten Dr. Öğr. Üyesi Melik, "Bu belirtiler yeni başladıysa veya sürekli hale geldiyse bir uzman hekime başvurmak gerekir" şeklinde konuştu. Dr. Öğr. Üyesi Melik, mide kanseri belirtilerini, "Geçmeyen mide ağrısı veya rahatsızlık hissi, iştahsızlık, erken doyma, nedensiz kilo kaybı, bulantı veya kusma, katran renginde dışkı gibi durumlar" olarak sıraladı. Melik, "Her mide ağrısı kanser değildir, ama özellikle 40 yaş üstü bireylerde bu şikâyetler uzun sürüyorsa genel cerrahi veya gastroenteroloji uzmanına başvurmalıdır" ifadelerini kullandı. Dr. Öğr. Üyesi Melik, risk altındaki kişilerle ilgili bilgiler de paylaşarak, "Helicobacter pylori enfeksiyonu olanlar, ailesinde mide kanseri öyküsü bulunanlar, 50 yaş üzerindekiler, sigara, alkol kullananlar, tuzlu, tütsülenmiş ve işlenmiş gıdalarla beslenenler, az sebze-meyve tüketenler ve obez bireyler risk altında" dedi. Yaşam tarzı değişiklikleriyle bu risklerin önemli ölçüde azaltılabileceğine dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Melik, "Genel Cerrahi ve Gastroenteroloji uzmanları, risk grubundaki bireylerde düzenli kontrollerin önemine özellikle dikkat çekmektedirler" şeklinde konuştu. "Erken teşhis hayat kurtarır" Erken tanı konan mide kanserinde tedavi başarısının yüzde 90’a kadar çıktığını hatırlatan Dr. Öğr. Üyesi Melik, "Bunun anahtarı endoskopidir. Endoskopi, halk arasında, kamera ile mideye bakma olarak bilinir. Ucunda kamera bulunan ince bir tüp yardımıyla mide içi görüntülenir ve şüpheli alanlardan biyopsi alınır. Ağrısız ve kısa süren bir işlemdir. Genel Cerrah ve Gastroenterologlar, 40 yaş sonrası mide şikâyeti olan herkese bu basit işlemin ihmal edilmemesini önermektedir" ifadelerine yer verdi. "Tedavi bir ekip işidir" Tedavinin hastalığın evresine göre planlandığını söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Melik, "Erken evrede, küçük tümörler endoskopik olarak alınabilir. İleri evrede, cerrahi, kemoterapi, radyoterapi veya hedefe yönelik tedaviler uygulanır. Bu süreçte Genel cerrahi, onkoloji, gastroenteroloji, diyetisyen ve psikolojik destek ekipleri birlikte çalışır. Multidisipliner yaklaşım, tedavi başarısını artırır" dedi. "Korunmak elimizde" Dr. Öğr. Üyesi Melik, mide kanserinden korunmak için önerilerde bulunarak, "Sigara ve alkolü bırakın. Tuzlu, tütsülenmiş ve işlenmiş gıdalardan uzak durun. Sebze-meyve tüketimini artırın. Fazla kilolardan kurtulun, aktif yaşayın. Helicobacter pylori enfeksiyonu varsa tedavi olun. Mide şikâyetlerini ve aile öyküsünü ihmal etmeyin" şeklinde konuştu. Mide kanserinin korkutucu olabileceğini ancak erken tanı ve bilinçli yaşam alışkanlıkları ile önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu belirten Dr. Öğr. Üyesi Melik, "Unutmayın, erken teşhis hayat kurtarır. Midenizin sesini dinleyin, bedeninizi ihmal etmeyin" diye konuştu.