ASAYİŞ - 18 Aralık 2023 Pazartesi 14:22

Nesli tükenme tehlikesi altındaki mako köpek balığı karaya canlı vurdu

A
A
A

Mersin’de canlı olarak karaya vuran ancak yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayan nesli tükenme tehlikesi altındaki kısa yüzgeçli mako köpek balığı, incelenmek üzere Deniz Müzesine götürüldü. Ağzında olta çengeli bulunan köpeği balığı, ekiplerin saatlerce süren mücadelesine rağmen denize döndürülemedi.

Edinilen bilgiye göre, gece saatlerinde merkez Yenişehir ilçesi Tece Mahallesi sahiline canlı köpek balığı vurdu. Sahil Güvenlik Akdeniz Bölge Komutanlığı ekipleri ve Mersin Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi İşleme Teknolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Deniz Ayas, köpek balığını yeniden denizle buluşturmak için yoğun caba harcadı. İki kez dönüşe iterek döndürülen balık, yeniden kıyıya vururken, bir süre sonra hayatını kaybetti. Nesli tükenme tehlikesi altında bulunan köpek balığı, incelenmek üzere Mersin Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesine götürüldü.

"Bu köpek balığı çok yoğun bir şekilde oltada çırpınarak bitkin düşmüş"

Balıkla ilgili gazetecilere açıklamalarda bulunan Mersin Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi İşleme Teknolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Deniz Ayas, gece geç saatlerde Sahil Güvenlik Komutanlığından kendilerine bilgi geldiğini söyledi. Sahilde kısa yüzgeçli mako köpek balığını gördüklerini kaydeden Ayas, "Biz gittiğimizde halen canlıydı. 2 kez denize tekrar ittik ama hayvan tekrardan kıyıya vurdu. Ağzında balık oltasının büyük bir çengeli vardı. O çengeli de çıkardık ve yeniden balığı suya göndermeye çalıştık ama kıyıya yeniden vurdu. Bu köpek balığı çok yoğun bir şekilde oltada çırpınarak bitkin düştüğünü düşünüyoruz. Balıkta ilk incelemelerimizi yaptık. Herhangi bir darp izi veya herhangi bir lokal zedelenme yoktu ama 2 metre 60 santim boyunda, genç bir dişi olduğunu tespit ettik. Bu köpek balıkları Akdeniz’de yer alan köpek balıklarının en üstünde bulunan türü. Büyük balıklarla beslenir. Hatta küçük memelilerle de beslenebilen bir tür" dedi.

"Nesli kritik seviyede tükenme noktasına gelmiştir"

Bu köpek balığı türünün deniz ekosisteminde çok önemli rolleri olduğunu vurgulayan Ayas, "En önemli rolü de regülasyon görevidir. Yani altındaki popülasyonları denge altında tutarlar. Nesli kritik düzeyde tükenme noktasına gelmiş, sadece sıcak ve tropik denizlerde hayatını sürdüren bir tür. Aslında birçok denizde karşımıza çıksa da popülasyonları yüzde 90 oranında daraldığı için nesli kritik seviyede tükenme noktasına gelmiştir. Bu çok üzücü bir durum. Çünkü genç bir dişi bireyin daha olgunluğun ilk aşamasında olan bir balığın ölü olarak kıyıya vurması çok acı. Bunlar yaklaşık 32 yıl yaşıyorlar. Bir doğumda da 8 ile 12 yavru doğurabiliyorlar. Bu düşünüldüğünde bu birey gelecek için çok önemliydi. Bu türlerin popülasyonlarını geri döndürme şansları çok zayıf. Çok az noktada çok az bir birey doğum yapabiliyor. Buradaki temel risklerinden biri balıkçılık. Balıkçılıkla aslında bu türler yakalanıyor. Burada en büyük sıkıntı avlanmada kullanılan malzemelerin seçiciliğinin olmaması. Yani atılan oltalara veya ağlara lüfer, uskumrunun yanı sıra böyle nesli tükenme tehlikesi altındaki balıklarda takılabiliyor. Kısa yüzgeçli mako köpek balıkları çok böyle sahile yakın yerlere gelmezler. Ancak özellikle Mersin körfezinde biz biliyoruz ki en az 7-8 tane büyük balık türünden var. Bunlar Mersin körfezini üreme ve yavru bakım alanı olarak kullanıyorlar. Çok kritik bir nokta" diye konuştu.

"Bu türlerin neslini bizler tüketiyoruz"

Eline olta alan herkesin denize çıkmaması gerektiğinin altını çizen Ayas, "Çünkü bu türlerin neslini bizler tüketiyoruz. Böyle bir bireyin ağda yakalanma olasılığı zayıfken yemli oltalar da yakalanma oranı çok yüksek. Akdeniz’in en hızlı türü. Gerçekten deniz ekosistemi için hayati fonksiyonel rolleri var. Eğer köpek balıkları olmazsa bundan deniz kuşları, diğer deniz memelileri ile birçok hayvan etkilenebilir. Birçok rolü olan ve git gide nesli tükenen bu türler aslında gelecekte çok kırılgan bir deniz ekosistemine sahip olmamızı sağlar. Bu anlamıyla da bu türlerin etkin korunması gerekir. Etkin korunması aslında bu türlerin özellikle kritik habitatlarının tamamen balıkçılığa kapatılmasıyla da mümkün. Bununla ilgile de hem Türkiye’de hem de dünya çapında çalışmalar yapılıyor. Bu türlerin yoğun olarak görüldüğü noktaların bir an önce koruma altına alınması gerekir. Bu türleri gelecekte sadece müzelerde değil denizlerde görebilme şansını sağlayabiliriz" ifadelerini kullandı.

Koray Ünlü

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kahramanmaraş Kahramanmaraş’ta tarihi evlerin akıbeti merak konusu Kahramanmaraş’ın Dulkadiroğlu ilçesinde yer alan, tarihi dokusuyla bilinen mahallelerde hanlar ve tarihi evlerin akıbeti merak konusu oldu. Kahramanmaraş’ın Dulkadiroğlu ilçesindeki Divanlı Mahallesi Bahtiyar Yokuşu çevresinde bulunan eski evler, konaklar ve hanlardan bazıları, 6 Şubat depremlerinde hasar almış, bazıları da yıkılmıştı. Şehre hakim bir tepe üzerinde konumlanan Bahtiyar Yokuşu’nda yer alan çok sayıda tarihi yapı, depremlerde farklı seviyelerde zarar gördü. Bazı yapıların tamamen yıkıldığı bölgede enkaz kaldırma çalışmaları peyderpey sürdürülürken, ayakta kalan ancak hasarlı durumda olan evler ve konaklar için teknik incelemeler devam ediyor. Bölgede, tarihi yapıların aslına uygun şekilde yeniden inşa edilmesi gerektiğini savunanlar olduğu gibi, mevcut yapıların tamamen kaldırılarak yeni ve farklı yapılaşmaya gidilmesi gerektiğini dile getiren görüşler de bulunuyor. Mahalle sakini Yaşar Kara, "Burada tarihi evlerimiz vardı şuanda görüldüğü gibi yıkık durumda. Aslıda gelip gidiyor yetkililer yapılacağını söylüyorlar ama şuan için enkazların bazıları duruyor, bazıları kaldırıldı. Eğer yapılacaksa bir an önce yapılmasını bekliyoruz" diye konuştu. Mahalle sakinlerinden Recep Kaplan ise, "İkide bir tamir yapılıyor olmaz ki, yıkılsın yeniden yeni evler yapılsın. Masraf yapılmasın. Zaten eski ev" diye konuştu.
Ankara Dünya Ahileri Ödülleri açıklandı Dünya Esnaf ve Sanatkarlar Derneği-Ahi Enstitüsü tarafından geleneksel hale getirilen Dünya Ahileri Ödülleri sahiplerini buldu. 2025 yılında 6 farklı kategoride toplam 12 esnaf ve sanatkara ‘Dünya Ahisi Ödülü’ verildi. Dünya Esnaf ve Sanatkarlar Derneği -Ahi Enstitüsü tarafından yürütülen ve İçişleri Bakanlığı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü tarafından desteklenen ‘Anadolu’nun Ahisiyiz, Türkiye’nin Ailesiyiz’ projesi kapsamında verilen ödüller, esnaf ve sanatkarlar için önemli bir yere sahip oldu. Ödüller, Unutulmaya Yüz Tutmuş 3 Nesil Mesleğini Yaşatanlar, Mesleğini Sanatla Buluşturanlar, Başarı Öyküleri, Afet’in Esnafları, Medya Tanıtım ve Aktivite Alanları olarak 6 ana kategoride dağıtıldı. "Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntıları takdim ettiğimiz ödüller ile omuzlama gayretindeyiz" Dünya Esnaf ve Sanatkarlar Derneği -Ahi Enstitüsü Başkanı Gazeteci Yazar Fehmi Çalmuk, yaptığı açıklamada esnaf ve sanatkar kesiminin oda, birlik, federasyon seçimlerinin yaşandığı bir süreçte adayları değişik sektörler ve demografik dağılım göz önüne alınarak belirlendiğini belirterek, "Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntılara karşı inatla ayakta kalmaya, üretmeye, istihdam oluşturmaya devam eden esnaf ve sanatkarın yükünü yönetim kurulumuzca takdim ettiğimiz ödüller ile omuzlama gayretindeyiz. Bizim hayallerimizi, kültürümüzü çaldırmadan yarınlarla buluşturma gayretinde olan tüm Dünya Ahilerini yürekten kutluyor, yüreklerinden öpüyorum" ifadelerine yer verdi. Unutulmaya Yüz Tutmuş Meslekler Kategorisi Dünya Esnaf ve Sanatkarlar Derneği Ahi Enstitüsü’nden yapılan açıklamaya göre, bu yıl ‘Unutulmaya Yüz Tutmuş Meslekler’ kategorisinde üç farklı esnaf ödüle layık görüldü. Bunlar, Hamdi Gaspar (Edirne): Yüzyıllardır yaşatılan süpürge imalatının son ustalarından biri olarak ilk ödülün sahibi oldu. Muzaffer Demir (Gaziantep): Sedef ustası olan Demir, aynı zamanda Devlet Sanatçısı unvanına sahip. Yusuf Bayyiğit (Malatya): Türkiye’nin ender Şam Çeliği (Damascus) ustası olan Bayyiğit aynı zamanda 3. Kuşak olarak mesleğini sürdürüyor. Bayyiğit Devlet Sanatçısı unvanını taşıyor. Üç Nesil Mesleğini Yaşatanlar Hamdi İncegül (Ankara): 1922 yılından bu yana Ankara Hacı Bayram’da faaliyet gösteren Gül Kurukahve işletmecisi. İncegül, mesleğini dördüncü nesil olarak sürdürüyor. Mustafa Gençcan (Çorum): Yüzyıllardır süregelen düğün yemek kültürünün en önemli örneklerinden biri olan İskilip Dolması geleneğini açtığı lokanta ile kitlelerle ulaştıran Gençcan kız kardeşiyle birlikte büyük amcadan mirası 3. Nesil olarak yaşatıyor. Abdullah & Yunus Bağışkan (Gaziantep): 1930 yılından bu yana Gaziantep’te nam salmış Halil Usta’nın Fırınlı Et Lokantası geleneğini Bağışkan kardeşler 3. Nesil olarak sürdürüyor. Mesleğini Sanatla Buluşturanlar Bahri İlhan (Elektrik Ustası/Türk Halk Müziği Sanatçısı) (Keskin/ Kırıkkale): Kamuoyunun "Bir Yiğit Gurbete Gitse Gör Başına Neler Gelir" ve "Entarisi Morumuş Yar Sevmek De Zorumuş Sunayı Da Deli Gönül Sunayı" gibi türkü sözleriyle yakından tanıdığı, efsane saz ustalarından ve aynı zamanda elektrik ustası olan İlhan, bu kategorinin sahibi oldu. Başarı Öyküleri Avni Ongurlar: Uzun yıllar tekstil alanında esnaflık yaptıktan sonra, Türkiye’nin 1 buçuk asırlık şekerleme kuruluşu Hafız Mustafa 1864 firmasını satın alarak işletmeyi dünya çapında tanınan bir markaya kavuşturdu. Hayrullah Türker: Garsonlukla başladığı esnaflık mesleğini beyaz eşya satarak devam ettirdi. Daha sonra plastik, makine üretiminden sonra savunma sanayinde faaliyet gösteren Zeki Bey Şirketler Grubunu kurarak girişimcilik öyküsünü sürdürdü. Afetin Esnafları Bu kategori, 6 Şubat depremlerinde gösterilen direnişi onurlandırdı. Mahmut Yücel (Adıyaman): Adıyaman Madeni Sanatkârlar Esnaf Odası Başkanı ve aynı zamanda oto elektrikçi Mahmut Yücel 6 Şubat Depreminde 7 saat enkaz altında kaldı. Depremde, eşini, abisini ve yeğenlerini kaybetti. Kasım Eren (Hatay/İskenderun): Taksici esnafı olarak çalışan Kasım Eren, 8 gün hastanede yatan ancak taburcu olacağı günün sabahı meydana gelen 5 Şubat depreminde annesini ve refakatçi olan babasını kaybetti. Medya Tanıtım ve Aktivite Faruk Küçük (Ankara): Ankara’nın At Pazarı’nda Dericizade namıyla ün salmış, üç kuşaktır dericilik yapan aile geleneğini yaşatan Faruk Küçük; aynı zamanda Ankara fotoğrafları koleksiyoneri. Kaleme aldığı eserleri, sergileri kamuoyunda ve geniş yankı buldu. Ahilik geleneğini geniş kitlelere tanıttı.
Ankara Sincan’da düzenlenen Kadın Kadına Aile Sohbetleri aralıksız devam ediyor Sincan Belediye Başkanı Murat Ercan’ın destekleri ve eşi Emine Ercan’ın öncülüğünde yürütülen, birbirinden uzman isimlerle hanımların hayatlarına dokunan ‘Kadın Kadına Aile Sohbetleri’ programı bu ay Vaiz Fatma Şener’i ağırladı. Sincan Belediyesi, ilçedeki vatandaşlara yönelik hizmetlerine devam ediyor. Bu kapsamda her ay Sincanlı kadınlara yönelik Kadın Kadına Aile Sohbetleri programının bu ayki konuğu Vaiz Fatma Şener oldu. Program, Fatma Şener’in üç ayların manevi değerlerini anlattığı sohbetiyle başladı. "Sincan’a bu güzel Anadolu havasını sizler katıyorsunuz" Programın açılış konuşmasını yapan Sincan Belediye Başkanı Murat Ercan, Kadın Kadına Aile Sohbetlerinin her ay aralıksız devam edeceğini belirterek, "Hamdolsun Rabbim Sincan’a hizmet etme fırsatı verdi. Bu büyük bir onur. Sizler hizmetin en iyisine layıksınız. Sincan’a bu güzel Anadolu havasını sizler katıyorsunuz. Hanımlar aslında şehirlerin gerçek mimarlarıdır. Ailelerin mimarı kadınlardır. Bu imar ve ihya işi manevi iletişimle ruhla inşa edilir. Bunu sizler en güzel şekilde yapıyorsunuz. Bizim ecdadımız hep cihana örnek olmuş, çok büyük medeniyetler kurmuştur. Dünyada bir numaralı güç olmamız lazım, o zaman dünyaya sulh, selamet, adalet gelecek. O zaman mazlumların yüzü gülecek. Bu misyon için bir araya geleceğiz, fitneden uzak duracağız, bu iklimde çocuklarımızı yetiştireceğiz. Çocuklarımız bu sancağı zirveye dikecek, bunun derdindeyiz. Sizler o çocukları yetiştiren annelersiniz. Bu etkinliklerle ruh ikliminize bir nebze dokunabilirsek ne mutlu bize. Organizasyonda emeği geçenlere çok teşekkür ederim" ifadelerini kullandı.
Ankara TZOB Başkanı Bayratkar: "Çiftçi Kayıt Sistemi başvuruları 31 Aralık tarihinde sona erecek" Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, "1 Eylül tarihinde başlayan 2025-2026 tarımsal üretim dönemi Çiftçi Kayıt Sistemi başvuruları 31 Aralık tarihinde sona erecek" dedi. TZOB Başkanı Bayraktar, Türkiye’de meydana gelen zirai don sebebiyle mağdur olan ve yanlış yönlendirme sonucu başvuru yapmadığı için desteklemelerden yararlanamayan çiftçilerin destekleme kapsamına alınmasıyla ilgili ve 31 Aralık tarihinde sona erecek olan Çiftçi Kayıt Sistemi (ÇKS) başvurularına yönelik görüntülü basın açıklaması yaptı. "Başvuramayan çiftçilerimiz mağdur edilmemeli ve onlar da kapsama alınmalıdır" Şemsi Bayraktar, yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi: "Bu yıl 65 ilimizde etkili olan zirai don nedeniyle çiftçilerimizin ürünlerinde önemli ölçüde kayıplar meydana geldi. 14 Eylül tarihinde ‘2025 Yılında Meydana Gelen Zirai Don Nedeniyle Ürünleri Hasar Gören Çiftçilere Destekleme Ödemesi Yapılmasına İlişkin Cumhurbaşkanı Karar’ı yayımlandı. Alınan Karar’a göre sigortası olmasa da Çiftçi Kayıt Sistemi yani ÇKS’ye kayıtlı çiftçilerin girdi maliyetleri, hasar alanları ve oranları nispetinde karşılandı. Fakat birçok çiftçimiz yanlış yönlendirmeler ve bilgi eksikliği neticesinde hak etmiş olduğu bu desteklere, 24 Temmuz olarak belirlenen son başvuru tarihine kadar başvuramadı. Başvuramayan çiftçilerimiz mağdur edilmemeli ve onlar da kapsama alınmalıdır." "Çiftçi Kayıt Sistemi başvuruları 31 Aralık tarihinde sona erecek" ÇKS başvurularına dair konuşan Bayraktar, "1 Eylül tarihinde başlayan 2025-2026 tarımsal üretim dönemi Çiftçi Kayıt Sistemi başvuruları 31 Aralık tarihinde sona erecek. ÇKS yönetmeliğinde yapılan değişiklikle miras ve intikal sorunları nedeniyle kayıt yapılamayan arazilerin kayıt altına alınmasının önü açıldı ve ÇKS kayıtlılığı arttı. 2025 yılında da ÇKS yönetmeliğinde değişiklik yapılarak, kayıtlı üretim bilgilerinin güncellenmesi ve ikinci, üçüncü ekim dikim bilgilerinin bildirilmesi işlemleri, başvuru sahibinin talebi üzerine üretim yılı sonuna kadar tespit komisyonu marifeti ile yapılabilecek. Ayrıca, beyan edilen üretim bilgilerinde Bakanlık tarafından farklılık olduğunun tespiti halinde, üretim yılı boyunca re’sen düzeltmeler yapılabilecek. Yine yapılan değişiklikle hazine adına tespit ve tescil edilmiş ve/veya devletin hüküm ve tasarrufu altında olan tarım arazilerinde kira sözleşmesi bulunmaması durumunda taahhütname ile başvurabileceklerdir. Yapılan düzenlemelerle ÇKS kayıtlılık oranları artıyor. Tarım ve Orman Bakanlığı ve Türkiye Ziraat Odaları Birliği arasında 9 Eylül 2024 tarihinde; ‘Çiftçi Kayıt Sistemi Başvurularının Alınması ve Veri Girişi Yetkisi Devrine İlişkin Protokol’ imzalandı. Protokol kapsamında 2024 yılında Çiftçi Kayıt Sistemi (ÇKS) veri girişleri 3 pilot ilde Ziraat Odaları tarafından yapıldı" şeklinde konuştu. "Uygulamanın 81 ili kapsayacak şekilde yaygınlaşması için çalışmalarımıza devam ediyoruz" Söz konusu protokolün kapsadığı il sayısının bu yıl 21’e çıkarılmış olup bu illerde ÇKS veri girişlerinin Ziraat Odaları tarafından yapıldığını belirten Bayraktar, "Önümüzdeki 2 yıl içerisinde uygulamanın 81 ili kapsayacak şekilde yaygınlaşması için çalışmalarımıza devam ediyoruz. Üstlendiğimiz bu görev ve sorumluluğun başarı ile yürütülmesinde emeği geçen Ziraat Odalarımıza ve bu süreçte teknik desteğini esirgemeyen Bakanlığımızın merkez ve taşra teşkilatı çalışanlarına teşekkür ediyorum. Birliğimizin ÇKS veri girişlerini üstlenmesi ile birlikte, Bakanlığımızın il ve ilçe müdürlüklerinde bu görevi yapan teknik personel çiftçimize daha fazla zaman ayırabilecek, çiftçimize daha iyi hizmet sunabilecektir. Çiftçi Kayıt Sistemi başvurularının bitmesine kısa bir süre kaldığı için bugünlerde yoğunluk daha da arttı. Yılsonuna kadar ÇKS işlemlerinin bitmesi için Ziraat Odalarımız büyük gayretle çalışmalarını sürdürüyor. Yaşanabilecek sorunların önlenmesi için son başvuru tarihi olan 31 Aralığa kalmadan başvuruların yapılması büyük önem taşıyor" diye konuştu.
Adana Evleri soyan 2 kadın yakalandı: 700 bin TL’lik vurgun yapmışlar Adana’da iki kadın hırsız misafir süsü vererek girdikleri 5 apartman dairesinden 700 bin TL değerinde altın ve döviz çaldı. Yakalanıp tutuklanan iki şüphelide "Eski bir arkadaşımızı ziyarete gitmiştik, hırsızlık yapmadık" savunması yaptıkları öne sürüldü. Olay, 29 Kasım’da Seyhan ilçesine bağlı Mithatpaşa Mahallesi’nde meydana geldi. İ.G.(32) ve İ.Y. (26) yüzlerini eşarp ve güneş gözlüğü kullanarak gizledi. Ardından iki kadın misafir gibi bir apartmandan içeri girdi. Ardından 7’inci kata çıkan iki kadın, U.Ş.’ye ait evin kapısını zorlayarak içeri girdi. Kadınlar burada 5 bin TL ve 3 bin TL değerinde 2 kol saati çalarak çıktı. Bir alt kata inen şüpheliler bu seferde K.K.’ın evine girdi. Şüpheliler buradan 50 bin TL değerinde altın çalarak kaçtı. Aynı kadınlar farklı tarihlerde 3 ayrı apartman dairesinden daha aynı yöntemle hırsızlık yaptı. Kadınlar yaptığı 5 farklı hırsızlık olayında 700 bin TL değerinde; altın, döviz ve ziynet eşyası çaldı. İhbarlar üzerine Asayiş Şube Müdürlüğü Hırsızlık ve Yankesicilik Büro Amirliği ekipleri harekete geçti. Söz konusu 2 kadın şüpheli saklandıkları adreslerde yakalandı. Şüpheliler emniyetteki ifadelerinde, "Eski bir arkadaşımızı ziyarete gitmiştik, görüntülerdeki biziz ama hırsızlık yapmadık" dedikleri öne sürüldü. Binada arkadaşları olmadığı da tespit edilen, yaptıkları hırsızlıkların ardından bir sokak satıcında basküle çıkıp tartıldıkları güvenlik kamerasına yansıyan 2 şüpheli sevk edildikleri adliyede çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı.