EKONOMİ - 02 Aralık 2025 Salı 08:56

Ordu’da narenciye hasadı başladı

A
A
A
Ordu’da narenciye hasadı başladı

Ordu’da, fındığın yanı sıra alternatif olarak üretilen narenciyenin hasadına başlandı. Perşembe ilçesinde yaklaşık 80 ton mandalina üretimi yapılırken, 40 ton portakal, 20 ton limon üretimi gerçekleştiriliyor.


Ordu’da, fındığa alternatif olarak üretilen kivi, çilek, ceviz ve diğer mahsullerin yanı sıra, özellikle Perşembe ilçesinde yetiştirilen narenciye ürünlerinin de hasadına başlandı. Yıllık yaklaşık 80 ton mandalinanın üretildiği ilçede, 40 ton portakal ve yaklaşık 20 ton limon üretimi de gerçekleştiriliyor. Fındığın yanında alternatif olarak üretilen ve özellikle Perşembe ilçesinde gün geçtikçe yaygınlaşan narenciye çeşitleri, üreticilerin yüzünü güldürürken, pazarlarda da oldukça ilgi görüyor. Kilogramı 20-25 TL’den satışa sunulan mandalina, kabuğunun ince olması, lezzetli ve sulu olmasından dolayı tercih ediliyor.



"Üreticiler hem ekonomiye katkı sağlıyor, hem de ihtiyaçlarını karşılıyor"


Türkiye Ziraat Odaları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Arslan Soydan, ilçede 350 rakıma kadar narenciye yetiştirildiğini belirterek, "Yıllar önce dikilen bahçelerde her yıl bu tarihlerde hasat yapılıyor. Burada vatandaşlarımız önemli derecede pazarda satışını yaparak ekonomik kazanç elde ettikleri gibi kendi ihtiyaçlarını da karşılıyor. Hem ziraat odalarımız, hem tarım müdürlüklerimiz yıllar önce üreticilerimizin mandalina taleplerini sağladı. Şuanda bakıldığında 350 rakıma kadar mandalina, limon ve portakal üretimi devam ediyor" dedi.



"Tercih edilen bir tür"


İlçede üretimi yapılan mandalinanın yerel pazarlarda aranan bir ürün olduğunu ifade eden Soydan, "Aslında iklim sıcaklığı arttıkça üretim yüksek rakımlara doğru da gidiyor. İlçemizdeki mandalina satsuma çeşidi olup, sulu, tatlı, damak tadı yüksek ve ince kabuklu bir mandalina çeşidi, onun için de pazara gittiğinde bu oranlar dikkate alınıyor ve talep görüyor, pazarda kilogramı 20-25 liradan satılabiliyor. Bu açıdan üreticilerimizin ekonomisine katkı sağlıyor. Bu yıl düşüklük olsa da ilçede 80 ton civarında mandalina üretimi var, onun yanında 40 ton portakal ve 20 tona yakın limon üretimi var. Yani narenciye üretimi Perşembe ilçesinde en iyi şekilde yapılmaya devam ediyor" şeklinde konuştu.



"Üreticiler, üretim artarsa toplu şekilde fabrikalara satmak istiyor"


İlerleyen süreçte ilçede üretim oranları yükseldiği zaman narenciye çeşitlerinin toplu olarak fabrikalara satılabileceğini kaydeden Soydan, "Üretim arttığında en azından toplu bir şekilde meyve suyu fabrikalarına da ürünlerini vermek istiyorlar. Onunla ilgili çalışmalarımız da devam ediyor. Üreticilerimizin de bu yönde talepleri var, bu anlamda sahip çıkacağız. Perşembe Belediye Başkanımız Cihat Albayrak da ilçede farkındalık oluşturması adına yolların orta kısımlarına mandalina, limon ve portakal fidanları dikti. Bu da ilçemizde üretimin olduğunu gösteriyor" ifadelerine yer verdi.



Ordu’da narenciye hasadı başladı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul L’oréal Türkiye genç bilim kadınlarını ödüllendirmeye devam ediyor Tekno-güzellik şirketi L’Oréal Türkiye’nin UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğiyle yürüttüğü "Bilim Kadınları İçin" programı 23 yıldır devam ediyor. Program, bugüne kadar Türkiye’den 128 bilim kadınını destekledi. Bu yıl Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nden Doç. Dr. Banu İyisan, Üçlü Negatif Meme Kanseri için tamamen doğal biyomalzemelerle akıllı ve hedefli nanoilaç teknolojileri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle ödüllendirildi. Türkiye’nin önde gelen kurumsal sosyal sorumluluk programlarından biri olan "Bilim Kadınları İçin" programında, bu yıl ödül alan bilim kadınları L’Oréal Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen tören ile duyuruldu. Bu kapsamda Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü öğretim üyesi Doç. Dr. Banu İyisan, tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri (ÜNMK) tedavisinde hedefli ve akıllı nanoilaç sistemleri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle öne çıkıyor. Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanserinin agresif alt türlerinden Üçlü Negatif Meme Kanseri’ne yönelik bu çalışma, mevcut tedavilerin sınırlılıklarını aşmayı hedefleyen önemli bir yaklaşım sunuyor. Eğitim ve araştırma yolculuğu: Almanya’dan Türkiye’ye uzanan bilim kariyeri Programın uluslararası ayağı olan L’Oréal-UNESCO For Women in Science, 140’dan fazla ülkede 4 bin 700’den fazla bilim kadınını desteklemiş ve bu isimlerden 7’si daha sonra Nobel Ödülü’ne layık görülmüştü. Türkiye, bu programın en aktif yürütüldüğü ve en çok destek veren ilk beş ülkeden biri olarak öne çıkıyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünde lisans ve yüksek lisansını tamamlayan Doç. Dr. Banu İyisan 2012 yılında doktora eğitimi için Almanya’ya taşındı. Leibniz Polimer Enstitüsü’nde biyomedikal nanomalzemeler, kontrollü ilaç salım sistemleri, sentetik biyoloji ve biyosensör uygulamaları üzerine çalıştı; 2016’da Dresden Teknik Üniversitesi’nden doktora derecesini aldı. Doktora sürecinde International Helmholtz Research School for Nanoelectronic Networks (IHRS NANONET) programında nanoteknoloji ve malzeme bilimi üzerine eğitim alan araştırmacı, 2017-2020 yılları arasında Max Planck Polimer Araştırma Enstitüsü’nde yürütülen bir AB projesinde, meme kanseri teşhisi için nanofotonik sistemler geliştirmeye yönelik doktora sonrası çalışmalar yaptı. 2023 yılında Max Planck Partner Grup Lideri seçilerek, MPIP ile uluslararası iş birliğini güçlendirdi. Üçlü negatif meme kanserine yönelik yenilikçi tedavi yaklaşımı Yürüttüğü akıllı hibrit nanoilaç teknolojisi projesiyle, meme kanserinin en agresif alt türlerinden biri olan Üçlü Negatif Meme Kanseri’nin hedefli tedavilere yanıt vermemesi ve mevcut kemoterapi ilaçlarının ciddi yan etkilere yol açması nedeniyle ortaya çıkan ihtiyaca çözüm sunmayı amaçlayan İyisan, proje kapsamında tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri hücrelerini seçici biçimde hedefleyebilen ve pH gibi çevresel uyarılara duyarlı çalışan akıllı hibrit nanoilaç taşıyıcılarının tasarlanmasını hedefliyor. Bu yaklaşım, tedavi etkinliğinin artırılmasına ve yan etkilerin önemli ölçüde azaltılmasına katkı sağlamayı amaçlarken, sürdürülebilir teknolojilerle geliştirilen sistemin gelecekte farklı agresif kanser türlerinde de uygulanabilir olması hedefleniyor. 2020 yılından bu yana Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nde görev yapan Doç. Dr. Banu İyisan aldığı fonlarla Biyofonksiyonel Nanomalzeme Tasarım Laboratuvarı’nı kurarak araştırmalarını burada sürdürmeye devam ediyor.