ASAYİŞ - 02 Aralık 2025 Salı 09:34

Osmaniye’de "IBAN tuzağı" mağduriyeti: "Arkadaşıma güvendim hem kendimi hem arkadaşımı yaktım"

A
A
A

Osmaniye’de Mehmet Demir, çocukluk arkadaşına güvenerek IBAN numarasını paylaşınca, farkında olmadan hem kendisini hem de yanında bulunan arkadaşını dolandırıcılık olayının içinde buldu.

Osmaniye’de yaşayan 24 yaşındaki Mehmet Demir, çocukluk arkadaşının isteği üzerine IBAN paylaşınca, farkında olmadan hem kendisini hem de yanında bulunan arkadaşını bir dolandırıcılık olayının içinde buldu. Edinilen bilgilere göre, Mehmet Demir’e çocukluk arkadaşından gelen mesajda, hesaplarının bloke olduğu ve acil para transferi için IBAN gerektiği söylendi. Duruma üzülen ve yardım etmek isteyen Demir, o sırada araç sürdüğü için IBAN’ı kendisi yazamadı ve yanında bulunan arkadaşının IBAN numarasını iletti. Bir süre sonra söz konusu IBAN’ın dolandırıcılık amacıyla kullanıldığı tespit edildi. Demir ve arkadaşı, karakola ifadeye çağrıldıklarında olaydan haberdar oldu. Arkadaşına verdiği IBAN’ın dolandırıcılıkta kullanıldığını öğrenince yıkıldığını söyleyen Mehmet Demir, "Karşı tarafın mağduriyetini giderdik ama halen dolandırıcılıktan yargılanıyoruz. Sicilimiz tehdit altında. Benim gibi binlerce mağdur var. Ne olursa olsun kimseye güvenmeyin" dedi.

Dolandırıcılık olayına karıştıklarını karakola gittiklerinde öğrendiklerini söyleyen Mehmet Demir, "Olay zamanı araçta gidiyordum yanımda 3 kişi vardı. O sırada telefon gelmişti, arkadaşım beni aramıştı. Şu anda zor durumda olduğunu, ödemelerinin mobil bankacılığa açık olduğunu, belli bir yerden bir borcunun geleceğini söylemişti 3-4 kişiden benden IBAN’ımı istedi. Hani güvene dayalı olarak ben de güvenerek kendi bilgilerimi atacaktım. O esnada atamadım, araç kullandığım için kardeşimin kız arkadaşına söyledim. ’Daha sonra sen bana gönderirsin, ben paralarını kendilerine iletirim.’ Bu şekilde olay oluşuyor. Daha sonrasında 3 ay sonra bir polis tarafından çağrılıyoruz. Karakola gittiğimizde ifade kağıtlarını okumaya başladığımda dolandırıcılık suçu ile suçlandığımızı öğrendim. Bu nedenden ötürü de ifadelerimiz alınmıştı" diye konuştu.

"Mağduriyeti giderdik ama hala yargılanıyoruz"

IBAN’ı kullanılan arkadaşının da kendisinin de olayla hiçbir ilgisinin olmadığını, masum oldukları halde büyük bir hukuki yük altında kaldıklarını söyleyen Demir, "Dolandırılan rakam 7 bin 800 Türk Lirası çok komik bir rakam, karşı tarafa iletmiştik mağduriyetin giderilmesi konusundaki ödeme de yapıldı. Buna rağmen yine yargılanıyoruz. Biz bunun uzlaşma kapsamına alınmasını istiyoruz. Karşı taraf şikayetini çekse bile devletin koymuş olduğu kurallara takılıyoruz. Yani çok basit şeyler yüzünden gençliğimiz ciddi anlamda tehdit altında. Bu şekilde olması gerçekten acı verici bir şey" ifadelerine yer verdi.

"Çocukluk arkadaşıma güvendim, hayatım karardı"

Kendisi gibi binlerce mağdur olduğunu söyleyen Mehmet Demir, "Şu anda bir sosyal medya aracılığıyla bu sesimizi duyurmaya çalışıyoruz. 50 bine yakın dilekçe imzalı bir şekilde toplanıp meclise dilekçe olarak gönderdik. Gençliğimiz ciddi anlamda tehdit altında. Sabıkamıza işliyor, geleceğimizi etkiliyor, ailemizin yüzüne bakamıyoruz. Yarın bir gün ileride aile kurma durumumuz bile tehlike altında. Hiç kimseye inanmayın, kimseye güvenmeyin. Bu güvene dayalı olan bir şeydir. Para gelecek vesaire diyenlere asla ve asla güvenmeyin. Bunun nereden geleceğini asla bilemezsiniz. Ben çocukluk arkadaşımın kurbanı oldum. Daha öncesinden tanıdığım için kendisini böyle bir şey olacağını hiç beklemiyordum" dedi.

Müslüm Balko 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul L’oréal Türkiye genç bilim kadınlarını ödüllendirmeye devam ediyor Tekno-güzellik şirketi L’Oréal Türkiye’nin UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğiyle yürüttüğü "Bilim Kadınları İçin" programı 23 yıldır devam ediyor. Program, bugüne kadar Türkiye’den 128 bilim kadınını destekledi. Bu yıl Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nden Doç. Dr. Banu İyisan, Üçlü Negatif Meme Kanseri için tamamen doğal biyomalzemelerle akıllı ve hedefli nanoilaç teknolojileri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle ödüllendirildi. Türkiye’nin önde gelen kurumsal sosyal sorumluluk programlarından biri olan "Bilim Kadınları İçin" programında, bu yıl ödül alan bilim kadınları L’Oréal Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen tören ile duyuruldu. Bu kapsamda Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü öğretim üyesi Doç. Dr. Banu İyisan, tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri (ÜNMK) tedavisinde hedefli ve akıllı nanoilaç sistemleri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle öne çıkıyor. Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanserinin agresif alt türlerinden Üçlü Negatif Meme Kanseri’ne yönelik bu çalışma, mevcut tedavilerin sınırlılıklarını aşmayı hedefleyen önemli bir yaklaşım sunuyor. Eğitim ve araştırma yolculuğu: Almanya’dan Türkiye’ye uzanan bilim kariyeri Programın uluslararası ayağı olan L’Oréal-UNESCO For Women in Science, 140’dan fazla ülkede 4 bin 700’den fazla bilim kadınını desteklemiş ve bu isimlerden 7’si daha sonra Nobel Ödülü’ne layık görülmüştü. Türkiye, bu programın en aktif yürütüldüğü ve en çok destek veren ilk beş ülkeden biri olarak öne çıkıyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünde lisans ve yüksek lisansını tamamlayan Doç. Dr. Banu İyisan 2012 yılında doktora eğitimi için Almanya’ya taşındı. Leibniz Polimer Enstitüsü’nde biyomedikal nanomalzemeler, kontrollü ilaç salım sistemleri, sentetik biyoloji ve biyosensör uygulamaları üzerine çalıştı; 2016’da Dresden Teknik Üniversitesi’nden doktora derecesini aldı. Doktora sürecinde International Helmholtz Research School for Nanoelectronic Networks (IHRS NANONET) programında nanoteknoloji ve malzeme bilimi üzerine eğitim alan araştırmacı, 2017-2020 yılları arasında Max Planck Polimer Araştırma Enstitüsü’nde yürütülen bir AB projesinde, meme kanseri teşhisi için nanofotonik sistemler geliştirmeye yönelik doktora sonrası çalışmalar yaptı. 2023 yılında Max Planck Partner Grup Lideri seçilerek, MPIP ile uluslararası iş birliğini güçlendirdi. Üçlü negatif meme kanserine yönelik yenilikçi tedavi yaklaşımı Yürüttüğü akıllı hibrit nanoilaç teknolojisi projesiyle, meme kanserinin en agresif alt türlerinden biri olan Üçlü Negatif Meme Kanseri’nin hedefli tedavilere yanıt vermemesi ve mevcut kemoterapi ilaçlarının ciddi yan etkilere yol açması nedeniyle ortaya çıkan ihtiyaca çözüm sunmayı amaçlayan İyisan, proje kapsamında tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri hücrelerini seçici biçimde hedefleyebilen ve pH gibi çevresel uyarılara duyarlı çalışan akıllı hibrit nanoilaç taşıyıcılarının tasarlanmasını hedefliyor. Bu yaklaşım, tedavi etkinliğinin artırılmasına ve yan etkilerin önemli ölçüde azaltılmasına katkı sağlamayı amaçlarken, sürdürülebilir teknolojilerle geliştirilen sistemin gelecekte farklı agresif kanser türlerinde de uygulanabilir olması hedefleniyor. 2020 yılından bu yana Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nde görev yapan Doç. Dr. Banu İyisan aldığı fonlarla Biyofonksiyonel Nanomalzeme Tasarım Laboratuvarı’nı kurarak araştırmalarını burada sürdürmeye devam ediyor.