SAĞLIK
Besin alerjilerinde uzman uyarısı: Geç kalınan müdahale ölümcül olabilir 27 Aralık 2025 Cumartesi - 12:48:16 Ağrı Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk İmmünolojisi ve Alerji Hastalıkları Uzmanı Dr. Emre Özdamar, besin alerjilerinde yanlış diyet uygulamaları ve geç müdahalenin hayati risk taşıdığını belirterek aileleri uyardı. Ağrı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde görev yapan Çocuk İmmünolojisi ve Alerji Hastalıkları Uzmanı Dr. Emre Özdamar, besin alerjilerinin genellikle alerjen gıdaya maruz kalındıktan sonraki ilk 1-2 saat içerisinde ortaya çıktığını söyledi. Özdamar, "Vücutta kaşıntı, kızarıklık, burun kaşıntısı, hapşırık ve kusma gibi belirtiler görülebiliyor. Bu belirtiler hafiften şiddetliye kadar geniş bir yelpazede seyredebilir" ifadelerine yer verdi. En sık yapılan hatanın, ailelerin bir çocuk alerji uzmanına başvurmadan kendi gözlem ve yorumlarıyla çocuklarına diyet uygulaması olduğunu vurgulayan Özdamar, "Bu durum çocukların beslenme kalitesini bozuyor ve gereksiz kısıtlamalara yol açıyor" dedi. Besin alerjisi tanısı olan bireyler için temel kuralın alerjiye neden olan besinden kesin olarak kaçınmak olduğunu belirten Özdamar, gıda alışverişlerinde etiket okumanın hayati önem taşıdığına dikkat çekti. Özdamar, "Hiç umulmadık gıdaların içerisinde bile alerjen maddeler bulunabiliyor. Bu nedenle içeriklerin mutlaka kontrol edilmesi gerekiyor" diye konuştu. Restoran ve lokantalarda da dikkatli olunması gerektiğini ifade eden Özdamar, alerjen besinin yemeğin içinde doğrudan yer almasa bile aynı tezgahta hazırlanması, aynı bıçakla kesilmesi ya da aynı kapta pişirilmesi durumunda alerjik reaksiyon gelişebileceğini söyledi. Seyahatlerde ise uçak ekibinin ve konaklanan otellerdeki restoran birimlerinin mutlaka bilgilendirilmesi gerektiğini kaydetti. Besin alerjilerinde nadir ancak son derece tehlikeli olan anafilaksi tablosuna da değinen Özdamar, "Kaşıntı ve kızarıklığa ek olarak bilinç kaybı, tansiyon düşmesi, nefes darlığı, hırıltı ve öksürük gibi bulgular ortaya çıkabiliyor. Bu durum hayatı tehdit eden bir acil tablodur" ifadelerini kullandı. Anafilaksi riski bulunan hastaların mutlaka doktor tarafından reçete edilen adrenalini yanlarında taşımaları gerektiğini vurgulayan Özdamar, "Küçük çocuklara adrenalin ampulleri, kilosu 15 kilogramın üzerinde olanlara ise adrenalin oto-enjektörleri veriyoruz ve ailelere nasıl kullanacaklarını ayrıntılı şekilde anlatıyoruz" dedi. Adrenalinin zamanında uygulanmasının hayat kurtarıcı olduğunun altını çizen Özdamar, "Alerjen besinle temas sonrası nefes darlığı, hırıltı, öksürük, bilinç kaybı ya da tansiyon düşmesi varsa adrenalin hiç vakit kaybetmeden uygulanmalı. Bu ilaç ne kadar erken yapılırsa hayat kurtarıcı etkisi o kadar yüksek olur. Gecikme durumunda hastaneye gidilse bile tablo ağırlaşabilir" uyarısında bulundu. Son olarak vatandaşlara çağrıda bulunan Özdamar, "Besin alerjisi şüphesi olan çocuklar mutlaka çocuk alerji uzmanına, erişkinler ise erişkin alerji uzmanına başvurmalı. Tedavi ve diyet yalnızca uzman önerileri doğrultusunda şekillendirilmeli. İnternetten ya da kulaktan dolma bilgiler ciddi riskler doğurur" ifadelerine yer verdi.
27 Aralık 2025 Cumartesi - 11:23 Türkiye’de HIV vakaları artış eğiliminde Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Emin Halis Akalın, dünyada HIV vakalarının azalma eğilimine girdiği yerler olsa da Türkiye’deki tablonun farklı olduğunu vurguladı. Nilüfer Belediyesi’nin düzenlediği ‘Nilüfer’de Sağlık’ buluşmalarında HIV ve AIDS masaya yatırıldı. Akademisyenler, dünyada vakalar azalırken, Türkiye’de artış eğilimine dikkat çekerek, erken tanının önemini vurguladılar. Nilüfer Belediyesi tarafından düzenlenen ‘Nilüfer’de Sağlık’ buluşmaları kapsamında "HIV/AIDS Yeterince Farkında Mıyız?" başlığıyla bir seminer gerçekleştirildi. Nilüfer Belediyesi Dr. Ceyhun İrgil Sağlık Müzesi’ndeki programa Nilüfer Belediye Başkan Yardımcısı Okan Şahin’in yanı sıra bilgi sahibi olmak isteyen çok sayıda vatandaş katıldı. Programda Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Emin Halis Akalın ve akademisyen Doç. Dr. Uğur Önal konuyla ilgili önemli bilgiler paylaştı. Türkiye’de vaka sayısı artış eğiliminde Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Emin Halis Akalın, dünyada HIV vakalarının azalma eğilimine girdiği yerler olsa da Türkiye’deki tablonun farklı olduğunu vurguladı. Bu hastalığın 1980’li yıllardan bu yana devam eden çok önemli bir salgın olduğunu hatırlatan Akalın, "Dünyanın önemli bir kısmında yeni enfeksiyon sayıları azalırken, Türkiye’de rakamlar maalesef yukarı doğru bir artış eğrisi gösteriyor. Resmi kayıtlara göre yaklaşık 60 bin kişi tanı almış durumda ancak durumunun farkında olmayanlarla birlikte bu rakamı ikiyle çarpmak gerekiyor. Artık biz bu bireylere ‘HIV pozitif’ yerine ‘HIV ile yaşayan birey’ diyoruz. Çünkü günümüzdeki etkili tedavilerle bu kişilerin yaşam beklentisi, HIV ile yaşamayan bireylerle aynı seviyeye gelmiş durumda" dedi. Böyle önemli bir konuda farkındalık gösteren Nilüfer Belediyesi’ne teşekkür eden Akalın, belediye bünyesindeki Gönüllü Danışmanlık ve Test Merkezi’nin anonim test imkanı sunarak, damgalanma ve ayrımcılığın önüne geçilmesi açısından hayati bir rol oynadığını vurguladı. Hastalığın bulaşma yolları ve korunma yöntemleri üzerine bilgiler paylaşan Doç. Dr. Uğur Önal ise toplumdaki yanlış algılara ve tedavinin gücüne değindi. Bulaş yollarıyla ilgili bilgi veren Önal, "En sık bulaş yolu korunmasız cinsel temastır. Ancak HIV; tokalaşmakla, sarılmakla, aynı havayı solumakla veya ortak çatal-bıçak kullanımıyla kesinlikle bulaşmaz. Eğer bir birey ilaçlarını düzenli kullanır ve kanda virüs tespit edelimeyecek düzeye indirilirse, artık bulaştırıcı olarak kabul edilmez. Bu durum hem toplum sağlığını koruyor, hem de bireylerin çocuk sahibi olabilmelerine ve normal hayatlarına devam etmelerine imkan sağlıyor" diye konuştu. Akademisyenler, erken tanının hem bağışıklık sisteminin çökmesini engellemek, hem de toplumdaki yayılımı durdurmak için en güçlü silah olduğunu hatırlattılar. Seminer, akademisyenlerin katılımcılardan gelen soruları yanıtlamasıyla sona erdi.