Son Dakika
|
Ziraat Türkiye Kupası’nda gruplar belli oldu
Bakan Yılmaz Tunç: " Hep beraber soruşturmanın seyrini takip edeceğiz"
Bodrumda sokaklar göle döndü araçlar sular altında kaldı
İstanbul’da çete operasyonu: 12 gözaltı
Futbolda Bahis Soruşturmaları'nda ikinci dalga operasyon: 35 gözaltı
İmralı tutanağı okundu
Adliyedeki emanet deposu soygununun görüntüleri ortaya çıktı
Emanet kasasından altın çalıp İngiltere'ye kaçmıştı! Kırmızı bülten talebi!
Adalar Adliyesi adli emanetinde soygun
İmamoğlu iddianamesinden yeni detaylar!
Abone
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Asayiş
Spor
Video
Yerel
Belgesel
Daha
Fotogaleri
Aktüel
Sağlık
Çevre
Magazin
Kültür Sanat
Eğitim
Teknoloji
Hava Durumu
Tüm Haberler
Tüm Manşetler
RSS
Abone
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Asayiş
Spor
Video
Yerel
Belgesel
Daha
Fotogaleri
Aktüel
Sağlık
Çevre
Magazin
Kültür Sanat
Eğitim
Teknoloji
Hava Durumu
Tüm Haberler
Tüm Manşetler
RSS
Whatsapp
İHA Kurumsal
EN
The Voice of the Steppe Lives On in Kyrgyz Craftsmanship
Marmaris’te sağanak etkili oldu
Formula 1’de şampiyon Abu Dabi’de belli olacak
Datça’da sağanak yağış ve fırtına kurumlar teyakkuza geçirdi
11. Yargı Paketi bazı değişikliklerle komisyonda kabul edildi
ABD ordusu, uyuşturucu taşıdığı iddia edilen bir tekneye daha saldırı düzenlendiğini duyurdu
Vicdansızlığı böylesi: Eskişehir’de boş arsada 8 kedi ölü bulundu!
Kapıkule’de tarihi eser operasyonu: Büyük İskender portreli sikkelerle yakalandılar
SAĞLIK
Bingöl’e 5 yeni ambulans ve 2 UMKE aracı tahsis edildi
05 Aralık 2025 Cuma - 16:56:00
Sağlık Bakanlığı tarafından Bingöl’e 5 adet 2025 model tam donanımlı acil yardım ambulansı ile 1 adet UMKE personel aracı ve 1 adet UMKE haberleşme aracı tahsis edildi. Yeni araçların hizmete alınması kapsamında düzenlenen programda konuşan Vali Dr. Ahmet Hamdi Usta, sağlık alanında Bingöl’de son yıllarda önemli çalışmalar yapıldığını belirtti. Vali Usta, tahsis edilen 5 ambulanstan 3’ünün 4x4, 2’sinin ise 4x2 özellikte olduğunu ifade ederek, "4x4 araçları Solhan, Genç ve Karlıova ilçelerimize birer tane gönderiyoruz. İki aracı da merkezde hizmete alıyoruz. Bu araçlarla birlikte ilimizdeki ambulans sayısı 39’dan 44’e yükseldi. Bunların 3’ü de paletli ambulans. Merkezde 20, Genç’te 6, Solhan’da 4, Karlıova’da 5 ve diğer ilçelerimizde birer ambulans görev yapıyor" dedi. Yeni Devlet Hastanesinin tamamlanmasıyla birlikte hasta nakli ihtiyacının önemli ölçüde azalacağına dikkat çeken Usta, ilçelere verilen 4x4 ambulanslarla sağlık hizmetlerine erişimin daha hızlı olacağını kaydetti. Ayrıca tahsis edilen iki yeni UMKE aracından birinin tam donanımlı haberleşme aracı, diğerinin ise personel nakil aracı olduğuna değinen Usta, "İnşallah ihtiyaç olmaz ama afet anlarında haberleşme aracımız çok kritik bir görev üstlenecek" ifadelerini kullandı. Vali Usta, Bingöl’e kazandırılan araçlarda emeği geçen Cumhurbaşkanı Yardımcısına, milletvekillerine, Sağlık Bakanına ve İl Sağlık Müdürüne teşekkür ederek, "112 çalışanlarımıza ve doktorlarımıza güç kuvvet versin. Ambulanslarımız ilimize hayırlı uğurlu olsun" dedi. Programda konuşan İl Sağlık Müdürü Dr. Samet Tatlı ise yeni araçların sahadaki çalışma şartlarını güçlendireceğini belirterek, "Sağlık camiamızın göz bebeği kıymetli 112 çalışanlarımızın sahadaki çalışma şartlarını daha kolay hale getirecek ve vatandaşlarımıza daha hızlı ulaşmamızı sağlayacak yeni ambulanslarımızın 112 ailemize ve Bingöl’ümüze hayırlı uğurlu olmasını diliyorum" şeklinde konuştu.
05 Aralık 2025 Cuma - 16:53
Bingöl’e 5 yeni ambulans ve 2 UMKE aracı tahsis edildi
Sağlık Bakanlığı tarafından Bingöl’e 5 adet 2025 model tam donanımlı acil yardım ambulansı ile 1 adet UMKE personel aracı ve 1 adet UMKE haberleşme aracı tahsis edildi. Yeni araçların hizmete alınması kapsamında düzenlenen programda konuşan Vali Dr. Ahmet Hamdi Usta, sağlık alanında Bingöl’de son yıllarda önemli çalışmalar yapıldığını belirtti. Vali Usta, tahsis edilen 5 ambulanstan 3’ünün 4x4, 2’sinin ise 4x2 özellikte olduğunu ifade ederek, "4x4 araçları Solhan, Genç ve Karlıova ilçelerimize birer tane gönderiyoruz. İki aracı da merkezde hizmete alıyoruz. Bu araçlarla birlikte ilimizdeki ambulans sayısı 39’dan 44’e yükseldi. Bunların 3’ü de paletli ambulans. Merkezde 20, Genç’te 6, Solhan’da 4, Karlıova’da 5 ve diğer ilçelerimizde birer ambulans görev yapıyor" dedi. Yeni Devlet Hastanesinin tamamlanmasıyla birlikte hasta nakli ihtiyacının önemli ölçüde azalacağına dikkat çeken Usta, ilçelere verilen 4x4 ambulanslarla sağlık hizmetlerine erişimin daha hızlı olacağını kaydetti. Ayrıca tahsis edilen iki yeni UMKE aracından birinin tam donanımlı haberleşme aracı, diğerinin ise personel nakil aracı olduğuna değinen Usta, "İnşallah ihtiyaç olmaz ama afet anlarında haberleşme aracımız çok kritik bir görev üstlenecek" ifadelerini kullandı. Vali Usta, Bingöl’e kazandırılan araçlarda emeği geçen Cumhurbaşkanı Yardımcısına, milletvekillerine, Sağlık Bakanına ve İl Sağlık Müdürüne teşekkür ederek, "112 çalışanlarımıza ve doktorlarımıza güç kuvvet versin. Ambulanslarımız ilimize hayırlı uğurlu olsun" dedi. Programda konuşan İl Sağlık Müdürü Dr. Samet Tatlı ise yeni araçların sahadaki çalışma koşullarını güçlendireceğini belirterek, "Sağlık camiamızın göz bebeği kıymetli 112 çalışanlarımızın sahadaki çalışma koşullarını daha kolay hale getirecek ve vatandaşlarımıza daha hızlı ulaşmamızı sağlayacak yeni ambulanslarımızın 112 ailemize ve Bingöl’ümüze hayırlı uğurlu olmasını diliyorum" şeklinde konuştu. (FB-YRT
05 Aralık 2025 Cuma - 16:52
Uzmanından açıklama: "Zatürreye neden olan etkenler sonbahar kış aylarında artış gösteriyor"
Ankara Atatürk Sanatoryum Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Hastalıkları ve Çocuk Sağlığı Kliniği’nden Uzm. Dr. Latife Güder, "Zatürreye neden olan bu etkenler sonbahar kış aylarında artış gösteriyor. Bu yüzden bu mevsimlerde de çocuklarımızı mevsimine uyumlu şekilde giydirmemiz gerekiyor" dedi. Ankara Atatürk Sanatoryum Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Hastalıkları ve Çocuk Sağlığı Kliniği’nden Uzm. Dr. Latife Güder, soğuk havaların gelmesiyle birlikte çocuklarda artan zatürre hastalığı hakkında açıklamalarda bulundu. Güder, çocuğun ne kadar küçükse etkilenme oranının o kadar yüksek olduğunu belirterek, "Biz zatürre ile çok sık karşılaşıyoruz. 5 yaş altındaki çocuklar özellikle 2 yaş altındaki çocuklar için daha riskli olabiliyor bu durum" diye konuştu. Hastalığın belirtilerinin de yaşa göre değişim göstereceğini dile getiren Güder, "Küçük bir bebek ise mesela öksürük olmayabilir, ateş, huzursuzluk, emme isteğinde azalma görülebilir. Daha büyük bir çocuksa bize göğüs ağrısı tarif edebilir. Öksürüğü olabilir, hızlı nefes alıp vermesi olabilir. Hastanın bazen bunlar olmadan ateş ve karın ağrısıyla, sırt ağrısıyla, omuz ağrısıyla gelebilir" açıklamasında bulundu. "Çocukluk çağı aşılarınızı yaptırmamız gerekiyor" Zatürre hastalığında vücut toparlasa bile öksürüğün bir süre geçmeyeceğini söyleyen Güder, sözlerini şöyle sürdürdü: "Hastalık bitmiş olsa bile öksürüğün devam edebileceği konusunda hastaların yakınlarını bilgilendiriyoruz. Peki hastaları tedaviden sonra eve gönderdik hatta önlemek için de, hiç olmaması için de tedaviden sonra dikkat edilmesi gereken şeyler var. En önemlisi önlemek için eksiksiz bir şekilde çocukluk çağı aşılarınızı yaptırmamız gerekiyor. Hatta her yıl grip dediğimiz influenzaya karşı koruyucu olan aşılarınızın da yapılmasını öneriyoruz. El hijyeni, solunum hijyene dikkat edilmesi gerekir. Düzenli ve dengeli bir beslenme, güzel bir uyku, bol sıvı alınması, istirahat edilmesini önemsiyoruz. Sigaradan mutlaka uzak durulması gerekiyor. Sigara dumanı da çünkü solunum yollarını etkilemektedir. Çocuklar pasif içiciliğe maruz kalıyor, bundan korumamız gerekir. Kalabalık ortamlardan, hijyeni bozuk ortamlardan, havasız ortamlardan çocuklarımızı korumamız gerekir." "Çocuklarımızı mevsimine uyumlu şekilde giydirmemiz gerekiyor" Çocukların mevsime uygun şekilde giydirilmesi gerektiğini vurgulayan Güder, şunları kaydetti: "Özellikle zatürreye neden olan bu etkenler sonbahar kış aylarında artış gösteriyor. Bu yüzden bu mevsimlerde de çocuklarımızı mevsimine uyumlu şekilde giydirmemiz gerekiyor. Tek başına üşütme ince giydirmek hastalığa sebep olmaz ama dolaylı olarak bağışıklık sistemini zayıflatır ve bakterinin ve virüslerin hastalığa yol açma ihtimalini arttırır. Bu yüzden uygun şekilde giyindirmemiz gerekir. Çocuklarımıza burada şunu vurgulamak istiyorum, çocukluk çağı aşıları çok kıymetli. Bu aşılar birçok hastalıktan koruduğu gibi, zatürreden de koruyor. Bu aşılarınızı zamanında mutlaka yaptıralım."
05 Aralık 2025 Cuma - 15:50
KBÜ ev sahipliğinde 4. Ulusal MediRalli organizasyonu gerçekleştirildi
Karabük Üniversitesi (KBÜ) Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu, 4. Ulusal MediRalli Organizasyonu’na ev sahipliği yaptı. Etkinlikte öğrenciler, acil müdahale senaryolarında bilgi ve becerilerini uygulamalı olarak sergiledi. Programa KBÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hasan Solmaz, akademik ve idari personel, öğrenciler ve davetliler katıldı. Açılışta MediRalli’nin önceki yıllarına ait görüntüler izlendi. Açılış konuşmasında Prof. Dr. Solmaz, yarışmanın öğrencilerin acil durumlarda karar verme ve soğukkanlılık becerilerini geliştirdiğini söyledi. Organizasyonun ilerleyen dönemlerde daha geniş kapsamda yapılmasının hedeflendiğini aktardı. Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Durdane Yılmaz Güven ise MediRalli’nin teorik bilginin uygulamayla pekiştiği önemli bir etkinlik olduğunu belirtti. Konuşmaların ardından yarışma etaplarına geçildi. Resüsitasyon etabında Ritim Avcıları, bilgi etabında EKG Team, travma etabında ise Kesintisiz Yaşam Hattı birinci oldu. Genel birincilik ödülü de Kesintisiz Yaşam Hattı’na verildi. Program, müzik konseri ve toplu fotoğraf çekimiyle sona erdi.
Çok Okunan Kategori Haberleri
1
03 Aralık 2025 Çarşamba- 11:20
Sivas Devlet Hastanesi doktorlarından büyük başarı
2
04 Aralık 2025 Perşembe- 10:36
İçtiği çay nefes borusuna kaçan genci Heimlich manevrası kurtardı
3
04 Aralık 2025 Perşembe- 12:36
Sosyal medya bağımlılığı beyni çürütüyor
4
04 Aralık 2025 Perşembe- 10:16
Menopoz kış aylarında sağlık risklerini arttırıyor
5
04 Aralık 2025 Perşembe- 15:45
Tamamlandığında bölgenin en büyük sağlık yatırımı olacak
01 Aralık 2025 Pazartesi - 13:06
"Gizlemek ve utanmak hastalığı azaltmıyor"
"1 Aralık Dünya AIDS Günü" kapsamında açıklama yapan Halk Sağlığı ve İç Hastalıkları Uzmanı Dr. M. Emin Dinççağ, HIV/AIDS kayıtlarının Türkiye’de artış eğiliminde olduğunu belirterek "Gizlenmek, utanmak, yok saymak hastalığı azaltmıyor; aksine yayılımını hızlandırıyor" dedi. Dünya Sağlık Örgütü’nün 1988 yılından bu yana 1 Aralık’ı "Dünya AIDS Günü" ilan ettiğini hatırlatan Dr. Dinççağ, HIV/AIDS’in hâlâ küresel halk sağlığını tehdit eden önemli hastalıklardan biri olduğuna dikkat çekti. Dünya genelinde 1981’den bu yana 40 milyon kişinin HIV/AIDS nedeniyle yaşamını yitirdiğini, bugün ise 39 milyon kişinin HIV taşıyıcısı olduğunu kaydetti. "Türkiye’de vakalar azalmak yerine artıyor" Türkiye’de 1985-2024 yılları arasında 2 bin 438 AIDS vakası ve 45 bin 835 HIV pozitif birey kayıtlara geçti. Dr. Dinççağ, Batı ülkelerinde düşüş gözlenirken Türkiye’de tam tersi bir artış yaşandığını belirterek şu ifadeleri kullandı: "Hastalığın gizlenmesi, dışlanma korkusu, toplumsal baskı, utanma duygusu ve boşvermişlik, bireyleri sağlık kuruluşlarına geç başvurmaya itiyor. Bu durum hem yayılımı hızlandırıyor hem de tedaviyi güçleştiriyor." "Tedavi edilebilir bir hastalık; test yaptırmaktan korkmayın" HIV’in günümüzde hem kontrol altına alınabilir hem de bulaşması önlenebilir bir hastalık olduğunu vurgulayan Dr. Dinççağ, erken tanının kritik önem taşıdığını belirterek, "HIV testi utanılacak veya korkulacak bir tetkik değildir. Birçok hasta tanısını rutin taramalarda, ameliyat öncesi kontrollerde tesadüfen alıyor. Oysa belirtileri olan ya da risk grubundaki bireylerin gecikmeden sağlık kuruluşlarına başvurması hayat kurtarır" diye konuştu. Ateş, üşüme, gece terlemesi, halsizlik, boğaz ağrısı, lenf bezi büyümesi, ağız yaraları, zona, kurdeşen ve egzama gibi bulguların önemsenmesi gerektiğini ifade eden Dinççağ, bağışıklık sistemi zayıf kişilerin daha dikkatli olması gerektiğini söyledi. "HIV pozitif bir bireyin AIDS’e dönüşme oranı yaklaşık yüzde 5" Uzmanlar, toplumda tespit edilen HIV pozitif kişi sayısının resmi rakamların en az iki katı olabileceğini değerlendiriyor. Türkiye’de yalnızca 1 Ocak-7 Kasım 2024 arasında bin 527 kişiye HIV tanısı konurken, 40 kişi AIDS nedeniyle tedavi altına alındı. Dr. Dinççağ, yayılımın hızlandığını belirterek daha ciddi ve kapsamlı tedbirlerin alınması gerektiğini söyledi. "Toplumun bilinçlendirilmesi en etkili önlem" HIV/AIDS ile mücadelenin temelinin eğitim ve toplumsal farkındalık olduğunu belirten Dr. Dinççağ, medyaya, öğretmenlere, eğitimcilere ve halk sağlığı önderlerine önemli sorumluluklar düştüğünü ifade ederek, "Virüs nasıl bulaşır, belirtileri nelerdir, nasıl korunulur? Bu soruların cevabını toplumun tüm kesimleri bilmeli. Bilinç artarsa yayılım azalır" şeklinde konuştu.
01 Aralık 2025 Pazartesi - 12:32
Yatağan Bencik Mahallesi’ndeki içme suyu hattı yenileniyor
MUSKİ Genel Müdürlüğü, Yatağan ilçesinin Bencik Mahallesi Koryaka Mevkii’nde kullanım ömrünü tamamlamış olup sık sık arıza ve su kesintisine neden olan eski içme suyu hattını yeniliyor. Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras’ın büyük önem gösterdiği kanalizasyon ve içme suyu altyapısının güçlendirilerek sürdürülebilir olması konusunda yatırımlarını sürdüren Muğla Su ve Kanalizasyon İdaresi (MUSKİ) Genel Müdürlüğü son olarak Yatağan ilçesinin Bencik Mahallesi’nde çalışma başlattı. Bu kapsamda mahalledeki ekonomik ömrünü tamamlamış olan 1000 metrelik içme suyu hattı yenilenerek bölgede bir daha hat arızası kaynaklı su kesintisi yaşanmasının önüne geçilmesi planlanıyor. İçme Suyu Hattında Kapsamlı Yenileme MUSKİ ekipleri, Yatağan ilçesine bağlı Bencik Mahallesi Koryaka Mevkii’nde kullanım ömrünü tamamlayan yaklaşık 1000 metrelik içme suyu hattını, modern boru teknolojileriyle baştan sona yeniliyor. Bölgenin içme suyu altyapısını daha güvenli, daha dayanıklı ve uzun yıllar sorunsuz hizmet verecek bir yapıya kavuşturmak amacıyla yürütülen çalışmalar kapsamında, mevcut içme suyu hattı tamamen revize edilecek. Yapılan yenileme çalışmasıyla birlikte hem su iletim kapasitesinin artırılması hem de muhtemel arızaların önüne geçilmesi hedefleniyor. MUSKİ ekipleri, bölge halkının daha güçlü bir altyapıya kavuşması için titizlikle çalışmaya devam ediyor. Eski hattın neredeyse iki günde bir patlak verdiğini ve kireçlenme ile basınç sorunlarının da vatandaşları ciddi şekilde etkilediğini ifade eden Yatağan İşletme Şefliği Ekipler Sorumlusu Murat Kayataş, "Bu haftamız ortalama iki günde, üç günde bir patlak şikayeti geliyordu kurumumuza. Sürekli basınç sorunu ve kireçten kaynaklı sıkıntılarımız da vardı. Bu sebeple Muğla Büyükşehir Belediye Başkanımız Ahmet Aras’ın öncülüğünde MUSKİ olarak burada bin metre bir revize çalışması başlatmış bulunmaktayız. Kısa zaman içerisinde inşallah bitirip Bencik halkımıza teslim edeceğiz" dedi.
01 Aralık 2025 Pazartesi - 12:30
Kepez’in Mobil Sağlık Merkezi 4-5 Aralık’ta Elmalı’da Kanser taraması yapacak
Kepez Belediyesi, Mobil Sağlık Merkezi ile Elmalı’da ücretsiz mamografi, HPV ve kolon kanseri tarama hizmeti sunacak. Kepez Belediyesi’nin Mobil Sağlık Merkezi, 4-5 Aralık 2025 tarihlerinde Elmalı İlçesinde vatandaşlara ücretsiz kanser tarama hizmeti verecek. Sağlık Tırı, 4 Aralık Perşembe ve 5 Aralık Cuma günleri 08.30-17.00 saatleri arasında Elmalı PTT önünde hizmet sunacak. Mobil Sağlık Merkezi aracılığıyla Antalya’nın dört bir yanına sağlık hizmeti götüren Kepez Belediyesi, ilçenin 68 mahallesinde kanser tarama hizmetlerini vatandaşın ayağına kadar ulaştırıyor. Vatandaşlar, Mobil Sağlık Merkezi’nde mamografi, HPV ve kolon kanseri taraması yaptırabilecek. Kepez Belediye Başkanı Mesut Kocagöz, sosyal belediyecilik anlayışıyla sağlık hizmetlerini de vatandaşlara ulaştırdıklarını belirterek, "Kanserde erken teşhis hayat kurtarır" mesajını verdi.
01 Aralık 2025 Pazartesi - 12:27
’İşten atılma korkusu’ stresi artırıyor
Psikiyatri Uzmanı Dr. Arda Kazım Demirkan, iş hayatında çalışma ve yaşam dengesinin bozulmasının, artan işsizlik nedeniyle işten atılma korkusu gibi etmenlerin stresi artırıcı unsurlar olarak ortaya çıktığını söyledi. Psikiyatri Uzmanı Dr. Arda Kazım Demirkan, iş hayatında çalışma ve yaşam dengesinin bozulmasının, artan işsizlik nedeniyle işten atılma korkusu gibi etmenlerin stresi artırıcı unsurlar olarak ortaya çıktığını söyledi. Demirkan, yoğun stres artışının üretkenliği azaltarak ekonomiye olan yükün artmasına, işe gelmeme ve hasta olduğu halde işinin başında olma durumuna neden olduğunu, bunun da iş motivasyonu ve performansta azalmaya, sık birim değiştirme gibi olumsuz çalışma yaşantısına sebebiyet verdiğini belirtti. Liv Hospital Samsun Psikiyatri Kliniği’nden Uzm. Dr. Arda Kazım Demirkan, sosyal yaşamda ve iş yerinde stres yönetimi ve öfkeyle başa çıkma konusunda bilgilendirmelerde bulundu. İnsanların en önemli değerlerinin aile ve sosyal çevreleri olduğunu dile getiren Uzm. Dr. Arda Kazım Demirkan, bir iş sahibi olmanın bireyin özgüvenini artıran bir durum olduğunu belirtti. Günümüzde iş yerindeki çalışma sürelerinin de bir stres kaynağı olduğunu vurgulayan Psikiyatri Uzm. Dr. Arda Kazım Demirkan, "Ekonomik İş Birliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) 2017 raporuna göre 38 ülke arasında Türkiye yıllık en uzun çalışma saatleri sıralamasında 14. sırada yer almaktadır" bilgisini verdi. Günümüzde çalışma saatlerinin dışında aile ve sosyal yaşantıda stres oluşturan farklı konu ve sorunların da söz konusu olduğunu söyleyen Uzm. Dr. Arda Kazım Demirkan, şu açıklamalarda bulundu: "Hayat şartları gereği insanlar gerçek hayatlarında kişisel ve çevresel birçok engelle karşılaşmaktadır. Örneğin; başarılı bir futbolcu sakatlanabilir, istediğimizden az paraya sahip olabiliriz veya evliliğimizde sorunlar olabilir. Bu ve benzeri durumlarda fiziksel ve duygusal sağlığımızı olumsuz etkileyen zorluklarla başa çıkmakta yetersiz kaldığımızda yaşadığımız psikolojik durum ’stres’ olarak tanımlanmaktadır." "Fiziksel ve sosyal uyumsuzluk stres sebebi" Bireyin yaşadığı fizik ve sosyal çevresinden meydana gelen uyumsuz durumlar sebebiyle, bedensel ve psikolojik olarak sınırlarının ötesinde sarf ettiği gayrete ’stres’ denildiğini ifade eden Dr. Demirkan, "Bir stres oluşturucu durumun diğerinden daha önemli olmasının nedenini belirli ölçülerde sezgisel olarak anlayabilmemiz için bazı önemli faktörler bulunmaktadır. Bunlar; stresi meydana getirenin şiddeti, kronikliği (ne kadar sürdüğü), zamanlaması, yaşamlarımızı ne kadar etkilediği, ne kadar öngörülebilir olduğu ve stres oluşturucunun ne kadar denetlenebilir olduğudur" dedi. "Değişim ne kadar hızlıysa stres o kadar büyük" ’Kriz’ kelimesinin stresli bir durum söz konusu olduğunda bir bireyin ya da grubun uyum kapasitesini aşarak tehlikeli bir noktaya geldiği süreci anlatmak için kullanıldığının altını çizen Uzm. Dr. Arda Kazım Demirkan, "Krizler, stres kaynakları çok yoğun ve güçlü olduğunda bireylerin kullanmış oldukları başa çıkma yöntemleri yetersiz kalmaktadır. Stres ile krizi birbirinden ayıran bazı faktörler vardır. Bireylerde travma ya da kriz oluşturan durum kişinin olaylarla başa çıkma kabiliyetini aşmaktadır; streste ise bireyin başa çıkma kabiliyetinin aşılması şart değildir. Bireylerin yaşamlarındaki değişimler ne ölçüde hızlı gelişirse yaşanacak olan stres de o kadar büyük olmaktadır. Rol ve görev tanımlarındaki belirsizlik; roller arası çatışma, bireyler arası çatışma, sorumluluk, katılım, iş güvenliği, yönetim şekli, iş stresi, bireyin iş ile ilgili olan durumları, iş süreçleri ve iş yerindeki diğer çalışanlarla etkileşim sonucu ortaya çıkan psikolojik ve fizyolojik dengenin bozulması olarak tanımlanmıştır" şeklinde konuştu. "Hayır demeyi öğrenin" İş yaşamında çalışma ve yaşam dengesinin bozulması, artan işsizlik nedeniyle işten atılma korkusu gibi etmenlerin stresi artırıcı unsurlar olarak belirtildiğini vurgulayan Uzm. Dr. Arda Kazım Demirkan, şu bilgileri verdi: "Yoğun stres artışının üretkenliği azaltarak ekonomiye olan yükün artmasına işe gelmeme ve hasta olduğu halde işinin başında olma durumuna neden olduğu, bunun da iş motivasyonu ve performansta azalmaya, sık birim değiştirme gibi olumsuz çalışma yaşantısına sebebiyet verdiği belirtilmiştir. Ofis çalışanları haftanın neredeyse tamamını iş yerlerinde geçirmektedir. Kimi bireyler haftanın ilk günü olan pazartesiye mutlu, heyecanlı başlarken kimi de pazartesinin tarihten silinmesini istemektedir. Konunun gün ile bir ilgisinin olmadığını kabullenerek kişisel streslerimize çözüm arayışı getirmeliyiz. Bir diğer husus da size kapasitenizi ya da bilginizi aşacak düzeyde bir görev verildiğinde ’hayır’ cevabını verebilmenizdir."
01 Aralık 2025 Pazartesi - 12:26
Enerji içecekleri ve fastfood tüketimi, çocuklarda karaciğer yağlanmasında artışa neden oluyor
Sivas Medıcana Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Tuğçe Uçar, enerji içecekleri, gazlı içecekler, cips ve fast food tüketiminin çocuklarda karaciğer yağlanmasını artırdığı belirterek, Çocuk yaşlarda tespit edilen yağlanmanın erken müdahale ile kontrol altına alınabileceğini ifade etti.
01 Aralık 2025 Pazartesi - 11:36
Meme kanserine karşı farkındalık projesi: ’Bir sonraki durak: Mamografi’
Meme kanserinde erken tanı, tedavi başarısını belirleyen en kritik unsurlardan biri olarak öne çıkıyor. Medicana, meme kanseri farkındalığını arttırmak için, erken teşhisin önemini vurgulayan güçlü bir sosyal sorumluluk projesine imza attı. "Bir Sonraki Durak: Mamografi" sloganıyla hayata geçirilen kampanya, kadınlara günlük yaşamın en görünür noktalarından biri olan toplu ulaşım araçları üzerinden ulaştı. Ülke genelinde şehirlerin simgesi haline gelen metro, vapur ve otobüsleri pembe renk ve farkındalık görselleriyle giydirerek milyonlarca kadına ulaşmayı hedefledi. Kampanya kapsamında ulaşım araçlarında ve duraklarda farkındalık mesajları yer alırken, Fenerbahçe Medicana Kadın Voleybol Takımı ve TOFAŞ Erkek Basketbol Takımı da projenin görünürlüğüne parkede destek sağladı. "Kadınlar günlük koşturmacada kendi sağlıklarını ertelememeli" mesajını merkeze alan proje, mamografi taramasının yalnızca birkaç dakikalık bir işlem olduğunu hatırlatarak farkındalığı günlük hayatın doğal akışına taşıdı. Kadın sağlığı için güçlü bir hatırlatma Meme kanseri, toplumun her kesiminden kadının karşısına çıkabiliyor. Her 8 kadından 1’i, yaşamının bir döneminde meme kanseriyle mücadele ediyor. Günlük yaşamın yoğun temposu içerisinde kadınlar, çoğu zaman kendi sağlıklarını ikinci plana atabiliyor. Oysa yalnızca birkaç dakika süren bir sağlık taraması, erken teşhis açısından büyük önem taşıyor. Zaman darlığı, ihmal veya korku nedeniyle ertelenen bu hayati adımı hatırlatmanın en etkili yolu, kadınların her gün temas ettiği toplu taşıma alanlarında dikkat çekici ve farkındalık oluşturan mesajlarla karşılarına çıkmaktır. Medicana, bu strateji ile meme kanseri bilincini toplumun her kesimine ulaştırdı; bu yaklaşım, Medicana Sağlık Grubu’nun "herkes için erişilebilir sağlık" vizyonunu yansıttı. "Bir Sonraki Durak: Mamografi" Projenin ismi olan "Bir Sonraki Durak: Mamografi", toplumsal farkındalığı günlük yaşamın doğal akışına taşıdı. Kadınların tıpkı işe, okula veya sevdiklerine giderken bir durakta indikleri gibi, sağlıkları için de "bir sonraki duraklarının" mamografi olması gerektiğine dikkat çekti. Böylece erken tanı bilincinin, toplu ulaşım noktalarından başlayarak tüm kente yayılması sağlandı. Toplu ulaşımda farkındalık Kampanya boyunca duraklar meme kanserinin farkındalık rengi pembe ile giydirildi. Araç içi ekranlarda kendi kendine meme muayenesi ve mamografi bilgilendirmeleri yer aldı. Projenin amacı, erken teşhisin önemini yalnızca "görünür" değil, "hatırlanır" kılmak oldu. Kadınların günlük yaşam rutininde karşılarına çıkan her pembe durak, mamografinin hayat kurtaran gücünü hatırlattı.
01 Aralık 2025 Pazartesi - 11:33
"HIV dünyada azalırken Türkiye’de artıyor"
"1 Aralık Dünya AIDS Günü" kapsamında açıklamalarda bulunan Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Hakan Leblebicioğlu, HIV ile mücadelede dünyada önemli ilerlemeler kaydedilirken Türkiye’de vaka sayılarının artmaya devam ettiğini belirterek, "2004 yılına göre AIDS’e bağlı ölümler yüzde 70 azalmıştır. Birçok ülkede vaka sayıları düşerken Türkiye’de artış görülmesi dikkat çekicidir" dedi. 2025 Dünya AIDS Günü Teması: "Kesintilerin Üstesinden Gelmek, AIDS Mücadelesini Dönüştürmek" Dünya Sağlık Örgütü’nün bu yılki tema olarak belirlediği "Overcoming Disruption, Transforming the AIDS Response" (Kesintilerin Üstesinden Gelmek, AIDS Mücadelesini Dönüştürmek) mesajını hatırlatan VM Medical Park Samsun Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Hakan Leblebicioğlu, Prof. Dr. Leblebicioğlu, özellikle pandemiler, ekonomik zorluklar, sağlık hizmetlerine erişim engelleri ve toplumsal eşitsizliklerin HIV mücadelesini yavaşlattığını vurguladı. "AIDS ile mücadelede hedefimiz 2030 yılına kadar hastalığı halk sağlığı tehdidi olmaktan çıkarmaktır. Bunun için topluluk temelli destek, kapsayıcı sağlık hizmetleri ve herkes için eşit erişim büyük önem taşıyor" diye konuştu. "Ayrımcılık ve damgalama hâlâ en büyük engellerden biri" Resmi tema bu yıl farklı olsa da Prof. Dr. Leblebicioğlu, damgalama ve ayrımcılığın HIV ile yaşayan bireylerin sağlık hizmetlerine erişimini zorlaştırdığını belirterek şunları söyledi: "Damgalama ve ayrımcılığın ortadan kalkması, hem erken tanıyı artırır hem de kişilerin tedaviye güvenle devam etmesini sağlar. HIV ile yaşayan bireyler toplumun diğer üyeleriyle aynı haklara sahiptir. Önyargıları kırmadan HIV ile mücadeleyi güçlendiremeyiz." "İlaç tedavisi kritik öneme sahip, mutlaka düzenli kontrol şart" HIV tedavisinde sürekliliğin hayati olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Leblebicioğlu: "Modern antiviral ilaçlarla virüs baskılanabilmekte, bağışıklık sistemi korunabilmekte ve bulaştırıcılık ortadan kalkabilmektedir. Tedavi düzenli alındığında HIV tespit edilemeyecek seviyeye iner ve bu durumda bulaşma gerçekleşmez. Bu nedenle ilaçların aksatılmaması ve düzenli kontrollerin yapılması kritik önem taşır" şeklinde konuştu. "Herkes risk altında – düzenli test hayat kurtarır" HIV’in yaş, cinsiyet veya sosyoekonomik durum fark etmeksizin herkesi etkileyebileceğini belirten Leblebicioğlu, korunmasız cinsel ilişkinin en önemli risk faktörlerinden biri olduğunu söyledi. Ayrıca frengi (sifilis) ve bel soğukluğu (gonore) gibi diğer cinsel yolla bulaşan hastalıkların HIV riskini artırdığını vurguladı. "Her 5 kişiden 1’i HIV pozitif olduğunu bilmiyor" Türkiye’de HIV taşıyan bireylerin önemli bir kısmının durumundan habersiz olduğunu belirten Prof. Dr. Leblebicioğlu: "HIV pozitif her 5 kişiden 1’inin enfekte olduğunun farkında olmadığı tahmin edilmektedir. Bu nedenle şüpheli temas yaşayan kişilerin vakit kaybetmeden test yaptırması gerekir. Test süreçlerinde gizlilik esastır; kişisel bilgiler korunur" ifadelerini kullandı.
01 Aralık 2025 Pazartesi - 11:32
Gebelikte yüksek şeker, çocukta diyabet ve obezite riskini artırıyor
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Ayşe Kafkaslı, 2030 yılına kadar diyabetli birey sayısında yüzde 25 oranında artış beklendiğini belirterek ebeveynleri uyardı. Çocukların anne karnından itibaren diyabetten etkilendiğini belirten Kafkaslı, "Annedeki yüksek kan şekeri bebeğe geçiyor. İlerleyen yaşlarda diyabet, obezite ve hipertansiyon geliştirme riskini artırıyor" dedi. Biruni Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, diyabetle yaşam konusunda farkındalık oluşturmak ve erken tanının hayati önemine dikkat çekmek amacıyla ‘6. Diyabet Farkındalık Sempozyumu’nu düzenledi. Alanında uzman hekimlerin katılımıyla gerçekleşen sempozyumda, bilimsel sunumlar, güncel tanı yöntemleri ve diyabet yönetiminde multidisipliner yaklaşımların ele alındığı oturumlar yoğun ilgi gördü. Etkinliğin düzenlenmesini Biyokimya ve Klinik Biyokimya Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Belce üstlenirken, açılış konuşmasını Biruni Üniversitesi Rektör Danışmanı Doç. Dr. Burak Önal yaptı. Diyabetin küresel ölüm nedenleri arasında 8. sırada yer aldığını hatırlatan Önal, hastalığın inme ve kardiyovasküler rahatsızlıklar başta olmak üzere birçok ciddi komplikasyonun tetikleyicisi olduğuna vurgu yaptı. Erken tanı, düzenli takip ve toplum farkındalığının diyabetle mücadelede en güçlü araçlar olduğunu ifade eden Önal, bu tür farkındalık çalışmalarının toplum sağlığı açısından kritik önem taşıdığını belirtti. 2030 yılına kadar yüzde 25 artış yaşanacak Biruni Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Ayşe Kafkaslı, gebelikte ortaya çıkan diyabetin hem anne hem de bebek sağlığı açısından kritik bir önem taşıdığını vurguladı. 2030 yılında diyabetli sayısında yüzde 25 oranında bir artış beklendiğini de öngören Prof. Dr. Kafkaslı, şunlara değindi: "Dünyada ve Türkiye’de yaşam şartlarımız, çevresel faktörler ve beslenme şeklimiz diyabet oranını düzenli olarak artırıyor. Kadın doğumcu olarak neden benim için önemli? Çünkü, geleceğimizi diyabetten korumalıyız. Çocuklar anne karnından itibaren diyabetten etkileniyor. Diyabet, preeklampsi (gebelik zehirlenmesi) riski artırıyor, metabolik dengesizliklere bağlı olarak komaya kadar gidebilecek bozukluklar geliştiriyor. Göz bulguları oluşabilir, hatta körlüğe kadar ilerleyebilir. Sezaryen ve prematür doğum riskini de artırıyor. Düşük riskini yükseltiyor." Annede kan şekeri yüksekliğinin bebeğe de geçtiğini belirten Prof. Dr. Kafkaslı, bu durumun çocuğun ilerleyen yaşlarda diyabet, obezite ve yüksek tansiyon geliştirme riskini artırdığını ifade etti. Prof. Dr. Kafkaslı gündelik hayatta sık kullandığımız kimyasal içeren ürünlerin de gebelikte gelişen diyabete etken olduğu söyleyerek; Yapışmaz tencereler, suya dayanıklı kumaşlar, gıda ambalajları, temizlik malzemeleri gibi sık kullandığımız kimyasal içeren ürünlerin gebelikte kullanımına dikkat edilmeli uyarılarında bulundu. Ürün seçiminde etiket okuma alışkanlığı kimyasal maruziyeti azaltacaktır. 10 farklı diyabet türü var Çocuk Endokrinolojisi Uzmanı Prof. Dr. İlker Tolga Özgen, Amerikan Diyabet Derneği’nin diyabeti artık 10 farklı alt tip altında sınıflandırdığını belirtti. Genetik biliminin ilerlemesiyle MODY olarak bilinen monogenik diyabet tiplerinin tanımlandığını ifade eden Özgen, diyabetin çocukluk çağındaki çeşitliliğine dikkat çekti. Prof. Dr. Özgen, değerlendirmesinde şu bilgileri paylaştı: "Tip 1 ve Tip 2 diyabet, en bilinen diyabet tipleri. Ancak MODY dediğimiz, tek gen bozukluklarına ve insülin üretimindeki metabolik sorunlara bağlı diyabet tiplerinin sayısı giderek artıyor. Yeni doğan diyabetleri de görüyoruz, babadan geçen, geçici seyreden tipler de mevcut. Ülkemizde çocukluk çağı diyabet vakalarının büyük çoğunluğu hala Tip 1 diyabet. Bu tablo bebeklik döneminden 18 yaşına kadar her yaşta karşımıza çıkabiliyor, hatta erişkin yaşta tanı alan Tip 1 diyabet vakaları da mevcut. Türkiye’de her yıl yaklaşık bin 700 yeni Tip 1 diyabet vakası görülüyor ve bazı hastalar hâlâ ağır klinik tablolarla başvurabiliyor. Tip 1 diyabet tüm diyabet vakalarının yüzde 5-10’unu oluşturuyor, büyük çoğunluk ise ileri yaşlarda görülen Tip 2 diyabete ait. Ancak Amerika’da yapılan son bir çalışma, diyabet vakalarının üçte ikisinin Tip 1, üçte birinin ise Tip 2 olduğunu ortaya koyuyor. Obezite oranlarının yükselmesiyle özellikle 10-19 yaş arasındaki adölesan grupta 150-160 kiloya ulaşan gençleri görüyoruz ve bu hastaların kan şekeri ölçümleri 200 mg/dL gibi yüksek değerlerde gelebiliyor. Dolayısıyla ülkemizde de adölesan dönemde Tip 2 diyabet sıklığının artmaya başladığını gözlemliyoruz. Diyabeti erken evrede yakalamak, tedavi başarısını belirgin şekilde artırıyor."
01 Aralık 2025 Pazartesi - 11:29
Dekoratif şömine bomba gibi patladı, vücudunun yüzde 30’u yandı: "Alev alev yanıyordum"
İstanbul’da arkadaşlarıyla keyifli bir akşam geçirmek isteyen 41 yaşındaki Derya Yavaş, iddiaya göre dekoratif şöminenin bomba gibi patlamasıyla dehşeti yaşadı. Vücudunun yüzde 30’u yanan Yavaş, "Alev alev yanıyordum, minnacık, bir ürün evdeki her şeyi yaktı, 4’üncü kata kadar isler ulaştı. Patlamadan 5 dakika öncesine kadar sipariş verecektim. Ne kadar güzel ambiyansı var diye kimse evine bu ürünü sokmasın" dedi. Hastasının durumuna ilişkin bilgi veren Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Turan ise "Dekoratif, küçük bir şöminenin yakıt takviyesi aşamasında alev aldığı, olayın ev yangınına dönüştüğü bir öyküyle karşı karşıyayız. Ayda en az 2-3 vakamız oluyor. Bidon eşi tarafından dışarı atılmış, atılmasa belki ağır yaralı olarak geleceklerdi, çok dikkatli olunmalı" diye konuştu.
01 Aralık 2025 Pazartesi - 11:03
550 minik öğrenci ağız ve diş sağlığı taramasından geçti
Sakarya Büyükşehir Belediyesi, Ağız ve Diş Sağlığı Haftası çerçevesinde Kocaali, Kaynarca ve Karapürçek’te 550 anaokulu öğrencisine erken yaşta sağlıklı alışkanlıkların kazandırılmasına önemli bir katkı sundu. Sakarya Büyükşehir Belediyesi, 20-26 Kasım Ağız ve Diş Sağlığı Haftası’nda önemli bir farkındalık çalışmasına imza attı. Sağlık İşleri Dairesi Başkanlığı koordinasyonunda yürütülen program çerçevesinde, Kocaali Şehit Şerife Bacı Anaokulu, Kaynarca Anaokulu ve Karapürçek Necip Fazıl Kısakürek Anaokulu’nda toplam 550 minik öğrenci ağız ve diş sağlığı taramasından geçirildi. Sakarya Büyükşehir Belediyesi Tıp Merkezi’nde görev yapan diş hekimleri tarafından gerçekleştirilen muayenelerde öğrencilerin ağız ve diş yapıları detaylı şekilde incelendi. Tarama sonuçlarına ilişkin hazırlanan bilgilendirme kartları ailelere ulaştırılarak gerekli yönlendirmeler yapıldı. Muayenenin ardından öğrencilere ağız ve diş sağlığının korunmasına yönelik temel bilgiler verildi; sağlıklı beslenme önerileri, uzak durulması gereken gıdalar ile doğru diş fırçalama teknikleri uygulamalı olarak anlatıldı. Program sonunda tüm öğrencilere diş fırçası ve diş macunu hediye edilerek ağız ve diş sağlığının önemi bir kez daha vurgulandı.
01 Aralık 2025 Pazartesi - 11:02
Ücretsiz check-up uygulamasına büyük ilgi: 176 çift hizmetten faydalandı
Sakarya Büyükşehir Belediyesi’nin evlilikte 30 yılı geride bırakan çiftlere yönelik başlattığı ücretsiz check-up hizmeti yoğun ilgi görüyor. Uygulamadan şu ana kadar 176 çift yararlandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 2025 yılının "Aile Yılı" ilan edilmesinin ardından aile yapısını güçlendirecek çalışmalarına hız veren Sakarya Büyükşehir Belediyesi, "Hayatta ve Sağlıkta Birliktelik" sloganıyla hayata geçirdiği "ücretsiz check-up" hizmetiyle hem aile bağlarına hem de halk sağlığına katkı sunuyor. Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı ile Sağlık İşleri Dairesi Başkanlığı iş birliğinde yürütülen çalışmada çiftler, Adapazarı Sosyal Gelişim Merkezi’nde başvurularını evlilik cüzdanlarıyla yaptıktan sonra Tıp Merkezi’nde sıra beklemeden kontrol ediliyor. 5 ay önce başlayan hizmette şu ana kadar 176 çift, muayene, laboratuvar testleri, röntgen, EKG, işitme testi (odiometri) ve solunum fonksiyon testi (SFT) gibi detaylı taramalardan ücretsiz olarak faydalandı.
01 Aralık 2025 Pazartesi - 10:59
Iğdır’da pansiyon ziyaretinde koruyucu ekipman tartışması
İl Millî Eğitim Müdürü Aziz Gün, Haydar Aliyev Fen Lisesi Kız ve Erkek Pansiyonunu ziyaret ederek incelemelerde bulundu. Iğdır İl Millî Eğitim Müdürlüğünün sosyal medya hesaplarından paylaşılan görüntüler ise kısa sürede tartışma konusu oldu. İl Millî Eğitim Müdürü Aziz Gün’ün Haydar Aliyev Fen Lisesi Kız ve Erkek Pansiyonunu ziyaret ederken paylaşılan fotoğraflarda, pansiyon mutfağında endüstriyel kazanların ağzı açık şekilde kaynadığı, İl Millî Eğitim Müdürü Aziz Gün ile beraberindeki kişilerin maske, bone, önlük veya eldiven gibi herhangi bir koruyucu ekipman kullanmadan kazanların hemen üzerinde durduğu ve sohbet ettiği ayrıca Gün’ün aynı şekilde tencereleri karıştırdığı da görüldü. Sosyal medyada paylaşılan görüntüler sonrası vatandaşlar hijyen kurallarının ihlal edildiği yönünde eleştiriler yaptı. İl Millî Eğitim Müdürlüğü tarafından yapılan paylaşımda ise ziyaretin amacına ilişkin şu ifadeler yer aldı: "Ziyaret kapsamında pansiyonun genel işleyişi, öğrencilerin barınma koşulları, etüt ortamları ve sosyal alanları yerinde değerlendirildi. Sn. Gün, öğrencilerin güvenli, temiz ve düzenli bir ortamda eğitim hayatlarını sürdürmelerinin önemine vurgu yaparak, sorumlu personelden yürütülen çalışmalar hakkında bilgi aldı." Paylaşımda Milli Eğitim Bakanlığı, Iğdır Valiliği ile Iğdır Milli Eğitim Müdürü Aziz Gün’ün sosyal medya hesapları etiketlendi.
Daha Fazla Yükle
GERİ BİLDİRİM
Geliştirme sürecine katkıda bulunmak için lütfen sitede karşılaştığınız hataları bize bildirin.
Gönder