SAĞLIK
Dünyada 3’üncü kez rastlandı: Saçlı derideki nadir tümör Sakarya’da tedavi edildi 29 Aralık 2025 Pazartesi - 13:44:41 Saçlı deride görülen ve dünyada son derece nadir rastlanan tümör türlerinden biri olan trikoblastik sarkom, Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde başarıyla tedavi edildi. Dünyada yalnızca 3’üncü vaka olarak kayıtlara geçen hastalığın görüldüğü 93 yaşındaki adam, uygulanan tedavi ile günlük yaşamına sorunsuz şekilde devam ediyor. 93 yaşındaki Ali İlgeç, kafasında sivilce şeklinde oluşan ve daha sonraki aylarda büyüyen yara için Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne başvurdu. İlgeç için Patoloji Bölümü’nde yapılan tetkikler neticesinde, saçlı deride çıkan kitlenin oldukça nadir görülen trikoblastik sarkom olduğu tespit edildi. Alanında uzman hekimlerin yürüttüğü titiz tedavi süreci sonrası hasta Ali İlgeç’in genel sağlık durumunun iyi olduğu ve günlük yaşamını sorunsuz şekilde sürdürdüğü belirtildi. Dünya tıp literatüründe sınırlı sayıda örneği bulunan bu nadir hastalığın Sakarya’da başarıyla tedavi edilmesi, hem tıp dünyasında hem de sağlık camiasında dikkat çekti. Operasyonun başaralı geçtiğini aktaran Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Klinik İdari Sorumlusu Op. Dr. Muaz Zuhurlu, erken tanı ve multidisipliner yaklaşımın tedavide önemli rol oynadığını vurgulayarak vakanın tıp literatürüne de kazandırılacağını söyledi. "Dünyada sadece iki vakada rastlanmıştır, bizim vakamız da üçüncü olarak bildirilmiş olacak" Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Klinik İdari Sorumlusu Op. Dr. Muaz Zuhurlu, "Bu vaka bize şunu hatırlatıyor; erken teşhis hayat kurtarır. Bu sebeple vatandaşlara ricamız, özellikle bu durumlarda bir doktora görünmeleri. Eğer geçmeyen, uzun süredir bulunan yaraları, uzun zamandır olan ve son zamanda büyümeye başlayan benleri, kanayan, kabuk bağlayan cilt lezyonları varsa mutlaka bir cildiye doktoruna görünsünler. Cildiye doktorumuz gerekli inceleme ve değerlendirmeleri yapacaktır. Riskli gördüğü her lezyonu bize ameliyat açısında danışacaktır. Bizde uygun gördüğümüz durumlarda cerrahi müdahale yapıyoruz ve hastalarımızı taburcu ediyoruz. Hastamızdan çıkarttığımız kitlenin tıbbi adı trikoblastik sarkom ve bu patolojik bir tanı. Dünyada sadece iki vakada rastlanmıştır. Bu tümör iyi huylu bir kitleden dönüşen kötü huylu tümördü. Ve bu tümörler son derece nadir görülmüştür ve iki vaka bildirilmiştir, bizim vakamız da üçüncü vaka olarak bildirilmiş olacak. Hastamızda yapılan işlemler ise sadece kötü huylu tümörü çıkartmıyoruz yanında güvenli cerrahi sınır dediğimiz yerle birlikte çıkartmış oluyoruz ki geride kalan kötü huylu bir tümör olmasın diye. Bu çerçevede de ameliyatımız gayet başarı olmuştur ve yara iyileşmesi de sıkıntısız bir şekilde devam etmektedir. Bundan sonraki işlem Tıbbi Onkoloji takibinde olacak. Hastamız artık sistemik bir yayılımın olup olmadığı ve riski ne kadar var diye belirli aralıklarla cildiye, tıbbı onkoloji ve bize kontrole gelecektir" dedi. "Alıştığımızın daha dışında bir tümör gördük" Tıbbi Patoloji Kliniği Klinik İdari Sorumlusu Prof. Dr. Fahri Yılmaz, "Plastik cerrahide cerrahi sınırları güzelce temizlenerek kitle bize gönderildi. Bizler de materyalleri incelediğimizde alıştığımızın daha dışında bir tümör gördük. Bu tümörün bir kenarında da iyi huylu saç derisinden kaynaklanan bir tümör olarak gördük. Daha sonrasında araştırmalarımızı derinleştirdiğimizde literatüre de baktığımızda trikoblastik sarkom adına iki tane yayınlanmış vaka gördük. Biz de yaptığımız araştırmalara göre bilinen tümörlere uyumlu olmadığı için trikoblastik sarkom tanısını koyduk. Bu da üçüncü vaka. Bunu da plastik cerrahı olan arkadaşlarla birlikte literatüre kazandırmayı düşünüyoruz" diye konuştu. "Bir buçuk ayda ceviz büyüklüğüne ulaştı" Dünyada üçüncü vaka olarak kayıtlara geçecek olan 93 yaşındaki hasta Ali İlgeç, "Kafamda sivilce kadardı büyüyerek ceviz büyüklüğüne ulaştı. Ben 40 yaşlarımda da aynısı oldu ve doktora gittiğimde yakmışlardı. O zaman kaybolmuştu ancak seneler sonra yeniden çıktı. Müracaat ettikten sonra doktorum benimle ilgilendi ve kitleyi başımdan aldılar. Allah razı olsun şu anda hiçbir şikayetim yok" derken hastanın oğlu Osman İlgeç, "Babamın anlattığına göre ilk belirtisi leke şeklindeydi ve onu lazerle aldırmış ve iyileşmiş. Bu yılın temmuz ayına kadar bir sorun yoktu. Bir sivilce şeklinde yeniden çıktı. Durumu takip ettik ve sivilce büyümeye başladı, kaşıntıları arttı. Yaklaşık bir buçuk ayda ceviz büyüklüğüne ulaştı ve siyahlaştı. Doktorlarımızın çalışmaları neticesinde ameliyata karar verildi. Ekim ayında ameliyat gerçekleşti ve şu anda da takibi yapılıyor" şeklinde konuştu.
29 Aralık 2025 Pazartesi - 13:23 Dünyada 3’üncü kez rastlandı: Saçlı derideki nadir tümör Sakarya’da tedavi edildi Saçlı deride görülen ve dünyada son derece nadir rastlanan tümör türlerinden biri olan Trikoblastik sarkom, Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde başarıyla tedavi edildi. Dünyada yalnızca 3’üncü vaka olarak kayıtlara geçen hastalığın görüldüğü 93 yaşındaki adam, günlük yaşamına sorunsuz şekilde devam ediyor. 93 yaşındaki Ali İlgeç, kafasında sivilce şeklinde oluşan ve daha sonraki aylarda büyüyen yara için Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne başvurdu. İlgeç için Patoloji Bölümü’nde yapılan tetkikler neticesinde, saçlı deride çıkan kitlenin oldukça nadir görülen Trikoblastik sarkom olduğu tespit edildi. Alanında uzman hekimlerin yürüttüğü titiz tedavi süreci sonrası hasta Ali İlgeç’in genel sağlık durumunun iyi olduğu ve günlük yaşamını sorunsuz şekilde sürdürüyor. Dünya tıp literatüründe sınırlı sayıda örneği bulunan bu nadir hastalığın Sakarya’da başarıyla tedavi edilmesi, hem tıp dünyasında hem de sağlık camiasında dikkat çekti. Operasyonun başaralı geçtiğini aktaran Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Klinik İdari Sorumlusu Op. Dr. Muaz Zuhurlu, erken tanı ve multidisipliner yaklaşımın tedavide önemli rol oynadığını vurgulayarak vakanın tıp literatürüne de kazandırılacağını söyledi. "Dünyada sadece iki vakada rastlanmıştır, bizim vakamızda üçüncü olarak bildirilmiş olacak" Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Klinik İdari Sorumlusu Op. Dr. Muaz Zuhurlu, "Bu vaka bize şunu hatırlatıyor; erken teşhis hayat kurtarır. Bu sebeple vatandaşlara ricamız, özellikle bu durumlarda bir doktora görünmeleri. Eğer geçmeyen, uzun süredir bulunan yaraları, uzun zamandır olan ve son zamanda büyümeye başlayan benleri, kanayan, kabuk bağlayan cilt lezyonları varsa mutlaka bir cildiye doktoruna görünsünler. Cildiye doktorumuz gerekli inceleme ve değerlendirmeleri yapacaktır. Riskli gördüğü her lezyonu bize ameliyat açısında danışacaktır. Bizde uygun gördüğümüz durumlarda cerrahi müdahale yapıyoruz ve hastalarımızı taburcu ediyoruz. Hastamızdan çıkarttığımız kitlenin tıbbi adı Trikoblastik sarkom ve bu patolojik bir tanı. Dünyada sadece iki vakada rastlanmıştır. Bu tümör iyi huylu bir kitleden dönüşen kötü huylu tümördü. Ve bu tümörler son derece nadir görülmüştür ve iki vaka bildirilmiştir, bizim vakamızda üçüncü vaka olarak bildirilmiş olacak. Hastamızda yapılan işlemler ise sadece kötü huylu tümörü çıkartmıyoruz yanında güvenli cerrahi sınır dediğimiz yerle birlikte çıkartmış oluyoruz ki geride kalan kötü huylu bir tümör omasın diye. Bu çerçevede de ameliyatımız gayet başarı olmuştur ve yara iyileşmesi de sıkıntısız bir şekilde devam etmektedir. Bundan sonraki işlem Tıbbi Onkoloji takibinde olacak hastamız artık sistemik bir yayılımın olup olmadığı ve riski ne kadar var diye belirli aralıklarla cildiye, tıbbı onkoloji ve bize kontrole gelecektir" dedi. "Alıştığımızın daha dışında bir tümör gördük" Tıbbi Patoloji Kliniği Klinik İdari Sorumlusu Prof. Dr. Fahri Yılmaz, "Plastik cerrahide cerrahi sınırları güzelce temizlenerek kitle bize gönderildi. Bizler de materyalleri incelediğimizde alıştığımızın daha dışında bir tümör gördük. Bu tümörün bir kenarında da iyi huylu saç derisinden kaynaklanan bir tümör olarak gördük daha sonrasında araştırmalarımızı derinleştirdiğimizde literatüre de baktığımızda Trikoblastik sarkom adına iki tane yayınlanmış vaka gördük. Bizde yaptığımız araştırmalara göre bilinen tümörlere uyumlu olmadığı için Trikoblastik sarkom tanısını koyduk. Buda üçüncü vaka bunu da plastik cerrahı olan arkadaşlarla birlikte literatüre kazandırmayı düşünüyoruz" diye konuştu. "Bir buçuk ayda ceviz büyüklüğüne ulaştı" Dünyada üçüncü vaka olarak kayıtlara geçecek olan 93 yaşındaki hasta Ali İlgeç, "Kafamda sivilce kadardı büyüyerek ceviz büyüklüğüne ulaştı. Ben 40 yaşlarımda da aynısı oldu ve doktora gittiğimde yakmışlardı. O zaman kaybolmuştu ancak seneler sonra yeniden çıktı. Müracaat ettikten sonra doktorum benimle ilgilendi ve kitleyi başımdan aldılar. Allah razı olsun şuanda hiçbir şikayetim yok" derken hastanın oğlu Osman İlgeç, "Babamın anlattığına göre ilk belirtisi leke şeklindeydi ve onu lazerle aldırmış ve iyileşmiş. Bu yılın temmuz ayına kadar bir sorun yoktu. Bir sivilce şeklinde yeniden çıktı. Durumu takip ettik ve sivilce büyümeye başladı, kaşıntıları arttı. Yaklaşık bir buçuk ayda ceviz büyüklüğüne ulaştı ve siyahlaştı. Doktorlarımızın çalışmaları neticesinde ameliyata karar verildi. Ekim ayında ameliyat gerçekleşti ve şuanda da takibi yapılıyor" şeklinde konuştu.
29 Aralık 2025 Pazartesi - 13:15 Mersin’de sağlığa çifte destek Mersin Valisi Atilla Toros’un himayesinde, kentte sağlık hizmetlerinin güçlendirilmesine yönelik iki önemli bağış protokolü imzalandı. Protokoller kapsamında Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezi’ne (KETEM) Mobil Mamografi Kanser Tarama Aracı kazandırılırken, Mezitli ilçesinde yapılacak Aile Sağlığı Merkezi için de yapım süreci resmen başlatıldı. İlk protokol; hayırsever Seyit Serdar Akyurt ile Mersin İl Sağlık Müdürlüğü arasında, KETEM bünyesinde hizmet verecek Mobil Mamografi Kanser Tarama Aracının bağışı için imzalandı. Araç sayesinde özellikle kırsal ve dezavantajlı bölgelerde yaşayan kadınların meme kanseri taramalarına daha kolay erişim sağlaması hedefleniyor. Protokolün imza töreninde konuşan Vali Atilla Toros, mobil tarama aracının erken teşhis açısından büyük önem taşıdığına dikkat çekerek, "Hayırseverimiz Seyit Serdar Akyurt’a sağlık alanında yaptıkları bu anlamlı katkı için teşekkür ediyorum. Bu bağışın ilimizde örnek teşkil etmesini temenni ediyorum" dedi. Vali Toros’un himayesinde imzalanan ikinci protokol ise kentteki bir sivil toplum örgütü ile İl Sağlık Müdürlüğü arasında gerçekleştirildi. Protokol kapsamında Mezitli ilçesinde Aile Sağlığı Merkezi inşa edilecek. Vali Toros, dernek üyelerine teşekkür ederek, "Bugüne kadar gerçekleştirdikleri hayır çalışmaları için şükranlarımı sunuyorum. Yapılacak olan Aile Sağlığı Merkezi’nin Mezitli’mize ve Mersin’imize hayırlı olmasını diliyorum" ifadelerini kullandı. İmzalanan protokollerle birlikte Mersin’de hem kanserle mücadelede erken teşhis kapasitesinin artırılması hem de birinci basamak sağlık hizmetlerinin güçlendirilmesi hedefleniyor.
29 Aralık 2025 Pazartesi - 13:13 Uzmanından yeni yıl uyarısı: "Alkol ve kalabalık bağışıklığı zayıflatıyor" Liv Hospital Ankara Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Elif Başaran, yeni yıl kutlamalarının kış mevsimiyle aynı döneme denk gelmesine değinerek alkol tüketimi dahil birçok konuda uyardı. Liv Hospital Ankara Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Başaran, yeni yıl kutlamalarının kış mevsimiyle aynı döneme denk gelmesinin bağışıklık sistemi üzerinde ek bir yük oluşturduğuna dikkati çekerek, alkol tüketimi, kalabalık ortamlar ve influenza riskine karşı uyarılarda bulundu. Yeni yıl döneminin kalabalık sosyal ortamlar, gece geç saatlere kadar süren etkinlikler ve çoğu zaman alkol tüketimiyle geçtiğini belirten Uzm. Dr. Başaran, "Bu tablo kış mevsiminin fizyolojik zorlukları ve solunum yolu enfeksiyonlarının arttığı bir dönemle birleştiğinde, sağlık açısından daha dikkatli olunması gereken bir sürece giriyoruz" ifadelerini kullandı. "Alkol bağışıklık yanıtını baskılıyor" Alkol tüketiminin bağışıklık sistemi üzerindeki etkilerine değinen Uzm. Dr. Elif Başaran, "Alkol mukozal bariyerleri zayıflatır, inflamatuvar yanıtı bozar ve enfeksiyonlara karşı savunmayı azaltır. Aşırı alkol tüketimi, bağışıklık sisteminin hem hücresel hem de antikor yanıtını baskılayarak influenza ve diğer viral üst solunum yolu enfeksiyonlarının daha kolay gelişmesine ve daha ağır seyretmesine yol açabilir. Özellikle kronik hastalığı olan bireyler alkol konusunda daha temkinli olmalıdır. Hipertansiyon, diyabet, kalp-damar hastalığı, karaciğer hastalığı veya gut öyküsü bulunan bireylerin alkol tüketiminden kaçınması gerekir. Alkolün diüretik etkisiyle gelişen dehidratasyon, halsizlik ve baş ağrısı gibi şikâyetler de bağışıklık yanıtını olumsuz etkiler" diye konuştu. "Kış aylarında enfeksiyon riski artıyor" Kış mevsiminin enfeksiyonlar açısından riskli bir dönem olduğuna dikkat çeken Uzm. Dr. Başaran, "Soğuk havalarla birlikte insanların kapalı ve kalabalık ortamlarda daha fazla bulunması, solunum yolu virüslerinin yayılımını hızlandırıyor. İnfluenza virüsü damlacık yoluyla kolayca bulaşır ve özellikle yaşlılar, gebeler ve kronik hastalığı olan bireylerde ciddi komplikasyonlara yol açabilir" dedi. Başaran, basit ama etkili korunma önlemlerinin hala geçerliliğini koruduğunu vurgulayarak şunları söyledi: "Düzenli el hijyeni, kapalı alanlarda iyi havalandırma sağlanması, hastalık belirtileri olan kişilerle yakın temastan kaçınılması ve gerekli durumlarda maske kullanımı enfeksiyon riskini azaltmada etkilidir." "Grip aşısı hala en güçlü koruyucu" İnfluenza aşısının önemine de değinen Dr. Elif Başaran, "Grip sezonu devam ettiği sürece aşılama anlamlı derecede koruma sağlar. Özellikle 65 yaş üzeri bireyler, gebeler, kronik hastalığı olanlar ve sağlık çalışanları için grip aşısı, hastalığın daha hafif seyretmesinde önemli bir araçtır" şeklinde konuştu. "Uyku, beslenme ve yaşam tarzı bağışıklığı doğrudan etkiliyor" Bağışıklık sisteminin yalnızca enfeksiyonlardan değil, yaşam tarzı alışkanlıklarından da etkilendiğini belirten Uzm. Dr. Başaran, "Bozulan uyku düzeni bağışıklık sistemini en fazla zayıflatan faktörlerden biridir. Yetersiz uyku enfeksiyonlara yakalanma riskini artırır ve iyileşme süresini uzatır. Beslenme bağışıklık için temel bir unsurdur. Dengeli beslenme, yeterli protein alımı, sebze-meyve tüketimi ve yeterli sıvı alımı bağışıklık sisteminin sağlıklı çalışması için vazgeçilmezdir. Takviyeler ise gelişigüzel değil, mutlaka bireysel ihtiyaca göre ve hekim kontrolünde kullanılmalıdır" dedi. "Bu belirtilerde gecikmeden doktora başvurulmalı" Elif Başaran, bazı durumlarda tıbbi değerlendirmenin geciktirilmemesi gerektiğini vurgulayarak, "Yüksek ateş, şiddetli kas ağrıları, nefes darlığı, 3 günden uzun süren belirgin halsizlik ya da kronik hastalığı olan bireylerde hızlı klinik kötüleşme durumlarında erken tıbbi değerlendirme hayati önem taşır" uyarısında bulundu. "Sağlık, yeni yılın en değerli hediyesi" Yeni yıl kutlamalarının yaşamın keyifli bir parçası olduğunu ancak sağlığın bu keyfin sürdürülebilirliğinin temel şartı olduğunu vurgulayan Uzm. Dr. Başaran, "Dengeli beslenme, enfeksiyonlardan korunma önlemleri, yeterli uyku ve doğru zamanda sağlık hizmetine başvurma bilinci, yeni yıla sağlıklı girmenin temelini oluşturuyor. Kış mevsiminde sağlığı korumak yalnızca bireysel değil, toplumsal bir sorumluluktur" şeklinde konuştu.
Opr. Dr. Hakan Peker: "Her 8 kadından 1’i meme kanseri riski altında"
14 Ekim 2025 Salı - 10:20 Opr. Dr. Hakan Peker: "Her 8 kadından 1’i meme kanseri riski altında" Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanseri ile ilgili bilgiler paylaşan Genel Cerrahi Uzmanı Opr. Dr. Hakan Peker, "Her 8 kadından 1’i, yaşamı boyunca meme kanserine yakalanma riski taşıyor. Meme kanseri erken evrede tespit edildiğinde tedavi başarısı yüzde 90’ın üzerindedir. Bu nedenle kadınların kendi kendine meme muayenesini ihmal etmemesi, yıllık kontrollerini ve mamografi taramalarını düzenli yaptırması hayati önem taşır" dedi. Medical Park Ordu Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Opr. Dr. Hakan Peker, erken tanının meme kanseri tedavisinde belirleyici rol oynadığını vurgulayarak dikkat edilmesi gerekenler hakkında uyarılarda bulundu. 40 yaş ve üzeri kadınların yılda bir kez mamografi çektirmesi gerektiğini, 20 yaşından itibaren ise her ay kendi kendine meme muayenesi yapmalarının erken teşhis açısından çok önemli olduğunu söyleyen Opr. Dr. Peker, "Ailesinde meme kanseri öyküsü olan kadınlarda risk daha yüksektir. Bu kişiler taramalara daha erken yaşta başlamalı ve düzenli kontrollerini aksatmamalıdır. Erken tanı, hem meme koruyucu cerrahiye imkan tanır, hem de tedavi sürecini kolaylaştırır" ifadelerini kullandı. "Risk faktörleri arasında yaşam tarzı öne çıkıyor" Meme kanserinde genetik yatkınlığın yanı sıra obezite, sigara, alkol tüketimi, fiziksel hareketsizlik ve dengesiz beslenme gibi yaşam tarzı faktörlerinin de önemli rol oynadığını ifade eden Opr. Dr. Hakan Peker, "Kadınların sağlıklı kiloda kalması, düzenli egzersiz yapması ve hormon tedavilerini doktor kontrolünde kullanması gerekir. Emzirmek, meme kanserine karşı koruyucu bir etkidir" diye konuştu. "Tedavide başarı oranı artıyor" Opr. Dr. Peker, son yıllarda meme kanseri tedavisinde cerrahi, kemoterapi, radyoterapi ve hedefe yönelik tedavi yöntemlerindeki gelişmelerin umut verici olduğunun altını çizerek, "Artık birçok hasta, erken evrede tespit edilen meme kanseriyle tam olarak iyileşebiliyor. Bu nedenle farkındalıktan çok, düzenli tarama ve erken tanı bilinci üzerinde durmak gerekir" şeklinde konuştu.
Kemah’ta erken teşhis için her hafta bir adım; Kanser farkındalık stantları kuruluyor
14 Ekim 2025 Salı - 09:36 Kemah’ta erken teşhis için her hafta bir adım; Kanser farkındalık stantları kuruluyor Kemah Toplum Sağlığı Merkezi, kanserde erken teşhisin hayat kurtardığı bilinciyle her hafta Kemah İlçe Hastanesi’nde bilgilendirme stantları kurarak farkındalık oluşturuyor, aynı zamanda ücretsiz tarama hizmetlerine nasıl ulaşabilecekleri anlatılıyor. Kurulan stantlarda vatandaşlara, kanser türleri, erken belirtiler, tarama programları ve ücretsiz sağlık hizmetlerine nasıl ulaşabilecekleri hakkında bilgi veriliyor. Etkinlik boyunca görevli sağlık çalışanları, gelen soruları yanıtlayarak yönlendirmelerde bulunuyor. Hastanede kurulan stantlarda vatandaşlarla bir araya gelinerek meme, rahim ağzı ve kolon kanseri taramaları hakkında bilgilendirmelerde bulunularak bilgilendirici el broşürleri dağıtıyorlar. Yetkililer, kanserle mücadelede erken teşhisin hayat kurtardığını vurgulayarak, Sağlık Bakanlığı’nın Ulusal Kanser Tarama Programı çerçevesinde Meme Kanseri Taraması; 40-70 yaş arası kadınlara 2 yılda bir mamografi, Rahim Ağzı (Serviks) kanseri Taraması 30-65 yaş arası kadınlara 5 yılda bir HPV-DNA testi ve Kalın Bağırsak (Kolorektal) Kanseri Taraması 50-70 yaş arası kadın ve erkeklere 2 yılda bir gaitada gizli kan testi ile ilgili bilgiler aktarıyor. Her yaştan vatandaşı, sağlığı için sadece birkaç dakikasını ayırarak açılan stantlara uğramaya davet eden yetkililer, "Unutmayın, erken teşhis hayat kurtarır. Halkımızı bilgilendirmeye, birlikte sağlıkla ilerlemeye devam ediyoruz" dedi.
Uzmanı uyardı: "Her baş dönmesi vertigo değil"
14 Ekim 2025 Salı - 09:24 Uzmanı uyardı: "Her baş dönmesi vertigo değil" Her baş dönmesinin vertigo olmadığını belirten Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Mustafa Kemal Olgun, "Baş dönmelerini üç ana bölümde incelememiz gerekiyor. Birincisi sistemik hastalıklar, şeker, kalp ya da tansiyon olabiliyor. İkinci bölümde nörolojik hastalıklar var. Üçüncü bölümde ise iç kulağa bakıyoruz, yani işitme ve denge organımıza. Burada sıkıntı varsa ’vertigo’ diyoruz" dedi. Vertigo rahatsızlığı son yıllarda birçok insanın kabusu oldu. Özel Medline Adana Hastanesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Mustafa Kemal Olgun, vertigo ile ilgili vatandaşları bilgilendirdi. Vertigonun bir baş dönmesi hastalığı olduğunu, her baş dönmesinin vertigo almadığına değinen Uzman Dr. Olgun, "İnsanlar vertigo deyince kafaları karışabiliyor, ciddi bir hastalık mı var diye düşünüyorlar. Baş dönmesi insanlar için sıkıntılı bir durumdur. Öncelikle hastalardan bir hikayesini dinliyoruz. Çünkü baş dönmelerini üç ana bölümde incelememiz gerekiyor. Birincisi sistemik hastalıklar, şeker, kalp ya da tansiyon olabiliyor. İkinci bölümde nörolojik hastalıklar var. Üçüncü bölümde ise iç kulağa bakıyoruz, yani işitme ve denge organımıza. Diğer iki seçeneği devre dışı bırakırsak hastamıza birkaç soru soruyoruz. Çınlama, baş dönmesi, mide bulantısı ya da denge problemi olup olmadığını soruyoruz. Bunlardan alacağımız cevaba göre hastalarımıza bazı manevralar uyguluyoruz" diye konuştu. "Kristalleri manevralarla yerine oturtuyoruz" Bulgu elde edilmesi durumunda hastalara iki seans uyguladıklarına dikkat çeken Olgun "Kristal demek, iç kulağımızın içerisinde elektron mikroskoplarla görülebilen partiküller demektir. İç kulağımızdaki sıvı dengesini bozarak baş dönmesi yapıyor. Biz de o manevralarla o kristalleri yerine oturtuyoruz. Uzun süreli kullanılması gereken baş dönmesi ilaçları var. Ayrıca vitamin-mineral dengesi var. Vücut bağışıklığına bakıyoruz. Aslında bu işin dördüncü bölümü de var. Hastamızı muayene ediyoruz ama hiçbir sıkıntı bulamıyoruz. Tansiyon, mineral ve diğer her şey iyi ama hasta şikayetçi. İşte o zaman migren türü ya da gerginlik ile stres var mı ona bakıyoruz."
Gaziantep Şehir Hastanesi, 2 yılda 5,5 milyon hastaya hizmet verdi
14 Ekim 2025 Salı - 09:18 Gaziantep Şehir Hastanesi, 2 yılda 5,5 milyon hastaya hizmet verdi Gaziantep Şehir Hastanesi’nin, 2’inci yıl dönümü pasta kesimiyle kutlandı. Geride kalan 2 yılda 5,5 milyon hastaya hizmet verildiğini açıklayan İl Sağlık Müdürü Beytullah Şahin, bin 875 yatak kapasiteli hastanede 180 binin üzerinde ameliyat gerçekleştirildiğini belirtti. Başhekim Prof. Dr. Ilgın Türkçüoğlu ise 6 bin 700 kişilik dev bir sağlık ordusu ile hizmet verdiklerini söyledi. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki en büyük sağlık yatırımı olan ve Türkiye’nin 4’üncü büyük şehir hastanesi olan Gaziantep Şehir Hastanesi’nin hizmette 2’inci yılı kesilen pasta ile kutlandı. Ekim 2023’te hizmete açılan bin 875 yatak kapasiteli Gaziantep Şehir Hastanesi, geride kalan 2 yıllık süreçte 5,5 milyonu aşkın hastaya sağlık hizmeti sundu. Şehir hastanesinin 2 yıllık bilançosu Gaziantep Şehir Hastanesi’nin 2 yıllık bilançosunu açıklayan Gaziantep İl Sağlık Müdürü Beytullah Şahin, geride kalan 2 yılda 5,5 milyonun hasta muayene edildiğini, 150 bin civarında hasta yatışı yapıldığını ve 180 binin üzerinde ameliyat gerçekleştirildiğini açıkladı. Başhekim Prof. Dr. Ilgın Türkçüoğlu ise 6 bin 700 kişilik dev bir sağlık ordusu ile hizmet verdiklerini belirtti. "5,5 milyonun hasta muayene edildi, 150 bin civarında hasta yatışı yapıldı, 180 binin üzerinde ameliyat gerçekleştirildi" Gaziantep Şehir Hastanesi’nin 2 yıl içerisinde 5,5 milyon hastaya hizmet verdiğini belirten Gaziantep İl Sağlık Müdürü Beytullah Şahin, "Hastanemiz hizmette 2 yılını geride bıraktı. Bugüne kadar hastanemizde 5,5 milyonun üzerinde hasta muayene edilmiş, 150 bin civarında hasta yatışı yapılmış, 180 binin üzerinde ameliyat gerçekleştirilmiştir. Bu ameliyatların yüzde 55’i nitelikli diye tabir ettiğimiz büyük ameliyatlardan oluşuyor. Hastanemiz hidroterapi merkezleri, teyitli ameliyatları, Türkiye’de sadece 3 tane olan tıbbı genetik tanı merkezi ile başarılı bir grafik çizmektedir. Ülkemizde ve dünyada nadir olan son teknolojik bir laboratuvara da kavuştuk. Bu da bizim tanı ve tedavi süreçlerimizi hızlandırarak güvenilirliğini de arttırıyor" dedi. "6 bin 700 kişilik dev bir sağlık ordusu ile birçok hastanenin 5 yılda kat edeceği süreci 2 yılda tamamladık" Gaziantep Şehir Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Ilgın Türkçüoğlu ise 6 bin 700 kişilik dev bir sağlık ordusu ile hizmet verdiklerini belirterek, "Hastanemiz 2 yılını geride bıraktı. Bu süreçte hastanemiz hızlı bir şekilde kalkındı. Özellikli kliniklerin, laboratuvarların kurulması, nitelikli hizmetlerin verilmesi ve özellikli ameliyatların yapılması anlamında özverili bir ekiple çalışıyoruz. Birçok hastanenin 5 yılda kat edeceği süreci biz 2 yılda tamamladık. Biz, 6 bin 700 kişilik dev bir sağlık ordusu ile çalışıyoruz ve hizmet veriyoruz. Eğitim kliniklerinde hoca kadrolarımız da gün geçtikçe artıyor. Herkes özveriyle çalıştığı için memnuniyeti ve nitelikli sağlık hizmetini sağlıyoruz" ifadelerini kullandı. "Türkiye’nin 4’üncü büyük şehir hastanesi olarak önemli hizmetler veriyor" Hastanenin 2’inci yıl dönümü kutlama programına katılan Gaziantep Vali Yardımcısı Abdullah Şen ise şehir hastanelerinin öneminden bahsederek, "Böyle bir hastaneyi hayal ettiği ve ülkemize kazandırdığı için Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a Gaziantep adına, milletimiz adına teşekkür ediyorum. Gaziantep Şehir Hastanesi, Türkiye’nin 4’üncü büyük şehir hastanesi olarak önemli hizmetler veriyor. Bu dev tesis, Osmaniye, Kahramanmaraş, Kilis, Adıyaman gibi çevre illere de sağlık hizmeti sunuyor" şeklinde konuştu. Çok Disiplinli Çocuk ve Genç Ruh Sağlığı Merkezi’nin açılışı yapıldı, 2’inci yıl dönümü kesilen pasta ile kutlandı Konuşmaların ardından Gaziantep Şehir Hastanesi Çok Disiplinli Çocuk ve Genç Ruh Sağlığı Merkezi’nin açılışı yapıldı. Açılışın ardından Gaziantep Şehir Hastanesi’nin 2’inci yıl dönümü kesilen pasta ile kutlandı. Programa, Gaziantep Vali Yardımcısı Abdullah Şen, İl Sağlık Müdürü Dr. Beytullah Şahin, Şehir Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Ilgın Türkçüoğlu ile sağlık çalışanları katıldı.
Artritte erken tanı çok önemli
13 Ekim 2025 Pazartesi - 19:09 Artritte erken tanı çok önemli Eklemlerin iltihaplanması (artrit) hakkında bilgiler veren İç Hastalıkları ve Romatoloji Uzmanı Şule Ketenci Ertaş, "Brusella, tüberküloz gibi mikroorganizmalar sonrasında da artrit gelişebilir" dedi. Acıbadem Kayseri Hastanesi İç Hastalıkları ve Romatoloji Uzmanı Şule Ketenci Ertaş, artrit hastalığının erken tanı ile eklemlerde kalıcı hasar bırakmadan tedavi edilebileceğini söyledi. Yaş gruplarına ve ek hastalıkların durumuna göre kişiye özel tedavi planı hazırlandığını belirten Ertaş, "Artrit hastalığı, eklemlerin iltihaplanmasıdır. Bizim alanımıza giren kısım, çoğunlukla bağışıklık sistemine bağlı eklem iltihaplarıdır. Ancak brusella, tüberküloz gibi mikroorganizmalar sonrasında da artrit gelişebilir. Bizim daha çok polikliniğimizi oluşturan kısım mikroorganizma dışı, iltihabi ve bağışıklık sistemi sorunlarından kaynaklanan artritlerdir. Bunların içerisinde romatoid artrit, ankilozan spondilit ya da gut artrit gelmektedir. Bu noktada bize düşen kısım bu artritleri tanımak, onlar arasındaki ayırıcı tanıyı yapabilmek ve tedavi etmektir. Bizler, yaş grubu ya da ek hastalıkların durumuna göre tanı koyma yoluna gitmeye çalışıyoruz. Kronik artritlerde erken tanı oldukça önemli" dedi. "Tedavi aslında kişiye özel" Ertaş, kalıcı hasarın önlenmesi ve hastalığın ilerlemesinin durdurulabilmesi için erken tanının büyük önem taşıdığını belirtti. Artrit tanısı konulan bireylerde bulunan diğer hastalıkların da dikkate alınarak tedavi planının oluşturulduğuna dikkat çeken Ertaş, "Hastalığın ilerlememesi için erken tanı, hastanın yaşam kalitesi için oldukça önemli. Bu iş gücü kaybı, öğrenciler için okuldan uzak kalma ya da günlük hayatın fonksiyonlarını yerine getirememe durumuna neden olur. Bu nedenle biz 12 Ekim gününü Dünya Artrit Günü olarak farkındalığı artırmak amacıyla 1996 yılından beri toplumu bilgilendirerek, farkındalık çalışmalarıyla bu hastalığa dikkati çekmek istiyoruz. Romatolojik hastalıklarda tanı konduktan sonra hastaya uygun tedaviyi seçmeliyiz. Kortizon gibi steroid temelli ilaçları kullanabildiğimiz gibi, kortizon içermeyen ağrı kesiciler verebiliriz. Hastalığı modifiye eden, durduran, ilerlemesini engelleyen ilaçlar kullanıyoruz. Zaman zaman organ tutulumu olduğunda beyin, akciğer ya da böbrek tutulumu durumlarında daha komplike ve bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlar kullanıyoruz. Tedavi aslında kişiye özel. Hastalığın başlarında verdiğimiz ilaçlar ile daha geç evrelerde verdiğimiz ilaçlar farklıdır. Gebe hastalara, kalp hastası, böbrek hastalığı olan hastalarımıza verdiğimiz ilaçlar farklıdır. Aslında tedavi, her hastaya özel olarak verilen bir durumdur. En az yan etki ile en kısa sürede etki gösterecek şekilde hastaların tedavilerini düzenliyoruz" şeklinde konuştu.
Annesini organ yetmezliğinden kaybetmişti, ablasının 3 organını bağışladı
13 Ekim 2025 Pazartesi - 16:55 Annesini organ yetmezliğinden kaybetmişti, ablasının 3 organını bağışladı Düzce’de beyin ölümü gerçekleşen 62 yaşındaki kadının organları, İstanbul ve Ankara’da bulunan 3 hastaya şifa oldu. 1995 yılında annesini organ yetmezliğinden kaybeden ve ablasının beyin ölümünün ardından organlarını bağışlayan Hüsnü Başoğlu, ablasının organlarının 3 hastaya gitmesinden dolayı mutlu olduğunu belirtti. Yaklaşık 10 gün önce 62 yaşında ki Ayşe Gül, beyin kanaması teşhisiyle Düzce Atatürk Devlet Hastanesi Acil Servisi’ne başvurdu. Yoğun bakıma alınan hastanın beyin ölümü gerçekleşince, hastanenin Yoğun Bakım Uzmanı ve Organ Nakli Koordinatörü Uzm. Dr. Zehra Mermi Bal, aile üyeleriyle irtibata geçti. Organlarının nakil bekleyen hastalara şifa olabileceğinin belirtilmesi üzerine Ayşe Gül’ün kardeşi Hüsnü Başoğlu, ablasının organlarının nakil olmasına onay verdi. Ankara’dan gelen doktorların ameliyatlarıyla birlikte beyin ölümü gerçekleşen Gül’den alınan 3 organ, Ankara ve İstanbul’da nakil bekleyen hastalara gönderildi. Başoğlu ise ablasının cansız bedenini defnetti. "Annemi organ yetmezliğinden kaybettim" Ablasının organlarını bağışladığı için mutlu olduğunu ve annesini de organ yetmezliğinden kaybettiğini belirten Hüsnü Başoğlu: "Ablamın böbreklerinin başka insanlarda yaşadığına seviniyorum. Annemin böbrek yetmezliği hastalığı vardı. Biz de 3-4 sene uygun organ aradık. Ama annemin ömrü yetmedi. 1995 yılında hayatını kaybetti. Bu durum sonrasında başka hastalara da faydamız olsun diye ablamın organlarının alınmasına izin verdim. Organ bağışlamada bir sakınca yok bence daha çok yayılması lazım. Organlar toprağın altında çürüyeceğini bir insana faydalı olması daha güzel. O insana da bir hayır sağlamış olunuyor" dedi. "Türkiye’de 35 bin hasta organ bağışı bekliyor" Düzce Atatürk Devlet Hastanesi Yoğun Bakım Uzmanı ve Organ Nakli Koordinatörü Uzm. Dr. Zehra Mermi Bal ise, "Hastamız Ayşe Gül’ü 10 gün önce geçirdiği rahatsızlık sonrası yoğun bakımda izlemeye aldık. Yaptığımız tedavilere hastamız yanıt vermedi ve beyin ölümü tanısı koyduk. Hasta yakınlarıyla yaptığımız organ bağışı görüşmemiz olumlu geçti ve organ bağışında bulundular. Organ nakli konusunda ülkemiz canlıdan canlıya nakillerde neredeyse ilk sıralarda yer alıyor. Bu da bizim toplumumuzda aile bağlarımızın güçlü olmasına dayanıyor diyebiliriz. Aileden doku bulamayan veya uygunluk bulamayan hastaların tek şansı kadavradan alınan nakillere bağlı ve ne yazık ki aynı fedakarlığı bu durumda göremiyoruz. Kadavradan organ bağışı verileri çok düşük. Ülkemizde organ bağışı bekleyen 35 bin hasta mevcut. Bu hastalara her gün bir yenisi ekleniyor. Bazı hastalar ise bu şansı elde edemedikleri için hayatlarını kaybediyorlar" şeklinde konuştu. "Duyarlılığın daha çok artması lazım" Atatürk Devlet Hastanesi Başhekim Yardımcısı Uzm. Dr. Milas Mafizer, "Organ bağışının kritikliği ihtiyaç sahibi aileler tarafından daha çok ciddiye alınmakta. Maalesef ülkemizde bu oranlar çok düşük. Ülkemizde daha çok nakiller aile bağlarından dolayı canlıdan canlıya yapılıyor. Beyin ölümü olmuş hastalardan nakil oranları çok düşük seviyede. Toplumda duyarlılığı arttırmak için bu konuda daha fazla çalışma yapılmalı" ifadelerini kullandı.
Marmaris Devlet Hastanesi’nde MR cihazı hizmete girdi
13 Ekim 2025 Pazartesi - 16:10 Marmaris Devlet Hastanesi’nde MR cihazı hizmete girdi Muğla’nın Marmaris ilçesinde geçtiğimiz yıl yeni binasında hizmet vermeye başlayan Marmaris Devlet Hastanesi’nde, Muğla’nın en yeni ve en kısa sürede görüntüleme alabilen MR cihazı bugün itibarıyla hizmete girdi. Özellikle yaz aylarında nüfusu beş katına çıkan ve motosiklet kazalarının en sık yaşandığı ilçelerden biri olan Marmaris’te, uzun süredir beklenen MR cihazının faaliyete geçmesiyle önemli bir eksiklik giderilmiş oldu. Cihazın hizmete alınması dolayısıyla düzenlenen programa Marmaris Kaymakamı Nurullah Kaya, Hastane Başhekimi Uzm. Dr. Oğuzhan Erciyes, Muğla İl Sağlık Müdürlüğü Kamu Hastaneleri Hizmetleri Başkanı Uzm. Dr. Esin Balaban ve yardımcısı Uzm. Dr. Hurşide Uslu, İlçe Sağlık Müdürü Dr. İmran İnce, hastane idari kadrosu katıldı. Radyo dalgaları ve manyetik alan yardımıyla vücuttaki iç yapıların net görüntülenmesini sağlayan MR cihazı, birçok hastalığın teşhis ve takibinde önemli rol oynuyor. "Yeni cihazımız yapay zeka teknolojisiyle entegre çalışıyor" Açılışta konuşan Marmaris Devlet Hastanesi Başhekimi Uzm. Dr. Oğuzhan Erciyes, cihazın uzun süredir beklenen bir hizmet olduğunu belirterek "Bugün burada, uzun süredir hizmete kazandırmak için yoğun çaba sarf ettiğimiz MR cihazımızın açılışını gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Sağlık Bakanlığımızın, İl Sağlık Müdürlüğümüzün, Kamu Hastaneleri Başkanlığımızın ve sayın vekilimizin destekleriyle MR hizmetini artık Marmaris Devlet Hastanesi’nde vatandaşlarımızın hizmetine sunmuş bulunuyoruz.Yeni cihazımız, en son teknolojiye sahip yeni nesil bir MR cihazıdır. Eski nesil cihazlara göre çekim süresi yaklaşık yüzde 50 daha kısadır. Ayrıca yapay zeka teknolojisiyle entegre çalışan ilk cihazlardan biridir. Bu cihaz, Türkiye’nin birçok noktasında kurulma aşamasında olup, bugünden itibaren Marmaris Devlet Hastanesi’nde vatandaşlarımızın hizmetinde olacaktır. Muğla’nın en yeni ve en kısa sürede görüntüleme alabilen cihazı olan MR cihazımızın ilçemize ve vatandaşlarımıza hayırlı olmasını diliyorum" şeklinde konuşarak cihazın Muğla’nın en yeni ve en hızlı görüntü alabilen cihazı olduğunu kaydetti. Başhekim Oğuzhan Erciyes, cihazın hızlı çalışması ile birlikte Muğla ve civar ilçelerdeki MR randevularındaki sıkışmalarında önüne geçeceklerini ifade ederek ’ Marmaris devlet hastanesi olarak diğer ilçelerdeki MR çekimleri hususunda yardımcı olacağız’ dedi. "Vatandaşlarımızın memnuniyeti en büyük kazancımız" Marmaris Kaymakamı Nurullah Kaya da, ilçede sağlık hizmetlerinin güçlendirilmesi adına önemli bir adım atıldığını belirterek ‘’Başhekimimiz de belirttiği gibi, Sağlık Bakanlığımızın titizlikle yürüttüğü sürecin bugün taçlandığı bir gündeyiz. MR cihazımızın hizmete girmesiyle hastanemizdeki önemli bir eksikliğimizi gidermiş olduk. Başta Cumhurbaşkanımıza, Sağlık Bakanımıza, Kamu Hastaneleri Birliği’ne, başhekimliğimize ve tüm sağlık personelimize teşekkür ediyorum. Bizler için en büyük kazanç vatandaşlarımızın memnuniyetidir. Onların hayır dualarını almak en büyük mutluluğumuzdur. İhtiyacımız olmasın ama eksikliğini de yaşamayalım. Hizmetimizin ilçemize hayırlı olmasını diliyorum" şeklinde konuştu.