SAĞLIK
Paletli Ambulans nefes darlığı çeken öğretmen için dağları aştı 30 Aralık 2025 Salı - 00:08:21 Muş’un Korkut ilçesinde görev yapan kadın öğretmen, yoğun kar ve engebeli arazi nedeniyle paletli ambulans ve UMKE ekiplerinin müdahalesiyle hastaneye ulaştırıldı. Muş’un Korkut ilçesine bağlı Demirci köyü Doğular mezrasında görev yapan 26 yaşındaki kadın öğretmen Ö.T., nefes darlığı şikâyeti üzerine 112 Acil Çağrı Merkezi’nden yardım talebinde bulundu. Bölgede etkili olan yoğun kar yağışı ile dağlık ve engebeli arazi şartları nedeniyle 112 Acil Sağlık ekipleri mezraya ulaşmakta güçlük yaşadı. Bunun üzerine paletli ambulans ile UMKE ekipleri sevk edildi. Zorlu hava ve yol şartlarına rağmen mezraya ulaşan ekipler, öğretmene ilk müdahaleyi olay yerinde gerçekleştirdi. Sağlık durumu stabil hale getirilen öğretmen Ö.T., paletli ambulansla mezradan alınarak Karakale köyüne getirildi. Burada hazır bekleyen ambulansa teslim edilen hasta, Korkut Devlet Hastanesi’ne sevk edildi. UMKE Muş sorumlusu Yavuz Süne, nefes darlığı şikâyeti bulunan 26 yaşındaki kadın öğretmenin 112 Acil Çağrı Merkezi’ne başvurduğunu belirterek, "Muş’un Korkut ilçesine bağlı Doğular köyünde yaşayan 26 yaşındaki kadın öğretmen hastamız, nefes darlığı şikâyetiyle 112 Acil Çağrı Merkezi’ni arayarak ihbarda bulundu. 112 ekipleri tarafımıza bilgi verdi. Arazi şartlarının zorlu olması ve bölgenin yoğun kar yağışı altında bulunması nedeniyle normal ambulansla sahaya ulaşımın mümkün olmadığı değerlendirildi. Bunun üzerine paletli ambulansımız (Pajero ambulans) ile yola çıktık. UMKE ekiplerimiz de operasyona eşlik etti ve Doğular köyüne ulaşıldı. Hastamıza olay yerinde gerekli ilk müdahale yapıldı. Ardından paletli ambulansla alınan hastamız, uygun noktada normal ambulansa transfer edilerek Korkut Devlet Hastanesi’ne sevk edildi. Hastamıza geçmiş olsun dileklerimizi sunuyoruz" dedi. Köy sakinlerinden Ahmet Taş, köyde görev yapan öğretmenin rahatsızlanması üzerine 112 Acil Çağrı Merkezi’ni aradıklarını belirtti. İhbarın ardından sağlık ekiplerinin kısa sürede harekete geçtiğini ifade eden Taş, "Bizim köyün öğretmeni rahatsızlanmıştı, 112’yi aradık. 112 ekipleri acilen imdadımıza yetişti. Normal ambulans, yoğun kar nedeniyle köye çıkamayınca paletli ambulans sevk edildi. Devletimiz sağ olsun. 112 ve UMKE ekipleri birlikte geldiler. 112 ve 10 ekiplerine çok teşekkür ederiz. dolaylı ver" ifadelerini kullandı.
29 Aralık 2025 Pazartesi - 23:06 Cerrahide alarm: "Böyle giderse Türkiye cerrah bulamayacak" TUS’ta (Tıpta Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavı) ana branş puanlarının düşmesi ve genç hekimlerin cerrahi alanları tercih etmemesinin sağlıkta hekim açığı endişesini büyüttüğünü söyleyen Dr. Sedat Özbay, yakın zamanda özellikle cerrahi branşlarda insanları ameliyat edecek hekimlerin bulunamayacağını belirtti. Hekimlik mesleğinde uzmanlık alanı tercihlerine yön veren TUS taban puanlarında son yıllarda dikkat çeken bir düşüş yaşanıyor. Genç hekimler, hasta ile yoğun temas gerektiren ana branşlar yerine hasta ilişkisi, performans yükü, nöbet ve hukuki risklerin daha az olduğu bölümlere yönelme eğilimi gösteriyor. Dahili cerrahi, genel cerrahi, kadın-doğum ve çocuk sağlığı gibi sağlık sisteminin omurgasını oluşturan branşlarda taban puanların gerilemesi, bu alanların tercih edilme oranlarının da düşmesine neden oldu. Süreç, sağlık çalışanlarına yönelik şiddet vakalarının artması, performansa dayalı sistem, nöbet sayılarındaki artış ve ekonomik şartlar mesleğin karşılığını yansıtmaması gibi etkenler olduğu ifade ediliyor. Malpraktis davalarının yükselen sayısı ve caydırıcı nitelikteki cezalar da genç hekimler üzerinde ek bir baskı unsuru oluşturabiliyor. Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Hekim Birliği Sendikası teşkilatlandırmadan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Dr. Sedat Özbay, bu meslek dallarının önceden karşılığının alındığını belirterek, "Eminim ki bu böyle devam ettiği müddetçe yakın zamanda bu ana branşlarda özellikle cerrahi branşlarda bizi ameliyat edecek hekimler sayısı çok azalacaktır. Sağlık Bakanlığı bu özellikle cerrahi branşların seçilebilir nitelikte olmasını sağlayacak düzenlemelerin yapıyor olması lazım. Aksi takdirde çok kısa süre sonra artık cerrahi yapacak hekim arkadaşlarımızı ve ana branşlarında uzman hekim arkadaşlarımız maalesef göremeyeceğiz" dedi. "Genç hekim arkadaşlarımız kalmadı" Hekim arkadaşların riskli branşlardan artık daha az hastayla ilişkisi olan branşlara yöneldiğini belirten Sedat Özbay, "Son yıllarda maalesef genç hekimler, artık hasta ilişkisiyle yani hastayla birlikte olmaktan kaçınan branşlara yönelmeye başladı. Maalesef hekimler artık kendilerinin değersizleştirildiğini, performansın angaryasından kurtulamadıkları, emeğin değersizleştiği bir sistemden kaçarak artık hasta ile olmadığı bu branşlara yönelmeye başladılar. Yani bunun bir sürü nedeni var. Tabii genç hekimlerin aslında bu branşları nedeni seçmediğini değil, neden seçilemez hale getirdiğini sorgulamak gerekiyor. Çünkü artık hekimler performans yükünün altında ezilmiş durumda. Şiddet artık olağan hale gelmiş durumda. Emek değersizleştirilmiş, artan nöbetler ve iş yükünün katlanılamaz düzeye gelmiş olması bulunuyor. Aynı zamanda bunun karşılığı olan ekonomik şartların yeterli seviyede olmamış olması maalesef bu hekim arkadaşları riskli branşlardan daha hastayla ilişkisiz olan branşlara yöneltti. Özellikle ana branş dediğimiz dahili cerrahi, çocuk ve kadın doğum branşlarını artık tercih eden genç hekim arkadaşlarımız kalmadı" dedi. "Hekim sayısı azalacak" Branşların seçilebilir nitelikte olmasını sağlayacak düzenlemelerin olması gerektiğini söyleyen Özbay, "Şimdi önceden karşılığı alınan bir meslek dallarıydı. Şimdi ise inanılmaz cezalar söz konusu. Hekim arkadaşlar, hem malpraktis davalarının korkusundan hasta ilişkisinin bulunmadığı diğer branşlara kaymayı tercih ediyorlar. Hem toplum içerisinde hem de hekimler arasında çok değerli olan ana branşlar genel cerrahi dahiliye, kadın, doğum ve çocuk bölümlerinin maalesef son yıllarda puanlarının düşmüş olması nedeniyle hala tercih edilememesinin aslında hekim arkadaşlarda değil, sağlık sisteminin neden bu branşları seçilemez hale getirdiğini çözmekten geçtiğine inanıyorum ben. Eminim ki bu böyle devam ettiği müddetçe yakın zamanda bu ana branşlarda özellikle cerrahi branşlarda bizi ameliyat edecek hekimler sayısı çok azalacaktır. Sağlık Bakanlığı bu özellikle cerrahi branşların seçilebilir nitelikte olmasını sağlayacak düzenlemelerin yapıyor olması lazım. Aksi takdirde çok kısa süre sonra artık cerrahi yapacak hekim arkadaşlarımızı ve ana branşlarında uzman hekim arkadaşlarımızı maalesef göremeyeceğiz" diye konuştu.
Dr. Öğr. Üyesi Hakan Bozkurt’tan migren hakkında önemli uyarılar
14 Ekim 2025 Salı - 10:25 Dr. Öğr. Üyesi Hakan Bozkurt’tan migren hakkında önemli uyarılar Medical Point Gaziantep Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Hakan Bozkurt, baş ağrısı ve migren arasındaki farklar hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Bozkurt, "Her baş ağrısı migren değildir, ancak migren genellikle hafife alınır" dedi. Baş ağrısının stres, uykusuzluk, açlık ve yoğun çalışma gibi çeşitli nedenlerle ortaya çıkabileceğini belirten Dr. Öğr. Üyesi Hakan Bozkurt, migrenin ise nörolojik bir hastalık olduğunu ve baş ağrısından çok daha fazlasını kapsadığını ifade etti. Migrenin sıklıkla başın tek tarafında zonklayıcı şekilde hissedildiğini, bulantı, kusma, ışığa ve sese karşı hassasiyet gibi belirtilerle seyrettiğini aktardı. Tedavi kişiye özel olmalı Migren tedavisinde standart bir reçeteden söz edilemeyeceğini söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Hakan Bozkurt, "Bazı hastalar atak sırasında kullanılan ilaçlarla rahat ederken, bazıları için koruyucu tedavi şarttır. Aynı zamanda stres yönetimi, sağlıklı beslenme ve düzenli uyku gibi yaşam tarzı değişiklikleri de tedavinin önemli bir parçasıdır" ifadelerini kullandı. Migrenle yaşam mümkün Migrenin kontrol altına alınabilir bir hastalık olduğunu belirten Dr. Öğr. Üyesi Hakan Bozkurt, erken tanının önemine değinerek, "Doğru tanı ve düzenli tedavi ile migren ataklarını en aza indirmek mümkün. Hastalarımızın şikâyetlerini ciddiye alarak en uygun çözümü birlikte belirliyoruz" diye konuştu.
2. Nilüfer Halk Sağlığı Günleri yoğun ilgiyle tamamlandı
14 Ekim 2025 Salı - 10:20 2. Nilüfer Halk Sağlığı Günleri yoğun ilgiyle tamamlandı Nilüfer Belediyesi’nin düzenlediği 2. Nilüfer Halk Sağlığı Günleri, üç gün boyunca yüzlerce vatandaşın katılımıyla tamamlandı. Sağlıklı bir toplumun, mutlu bir kentin temeli olduğuna vurgu yapan Başkan Şadi Özdemir, "Sağlığı her şeyin başına koymak zorundayız. Erken teşhis hayat kurtarır" diyerek etkinliğin önemine dikkat çekti. Nilüfer Belediyesi’nin halk sağlığı konusunda farkındalık oluşturmak amacıyla düzenlediği "2. Nilüfer Halk Sağlığı Günleri", üç gün boyunca yüzlerce vatandaşın katılımıyla gerçekleşti. 8-10 Ekim tarihleri arasında Nilüfer Belediyesi Sosyal Destek Hizmetleri Müdürlüğü ve Dr. Ceyhun İrgil Sağlık Müzesi’nde gerçekleştirilen etkinlikte vatandaşlar ücretsiz sağlık taramalarından, eğitimlerden ve atölyelerden faydalandı. Üç günde yüzlerce kişiye ücretsiz sağlık hizmeti Program kapsamında bin 50 kişi kan şekeri, bin 280 kişi tansiyon, 616 kişi vücut kitle indeksi, 652 kişi göz, 536 kişi işitme, 478 kişi düz tabanlık, 329 kişi skolyoz, 411 kişi solunum fonksiyon testi yaptırdı. Ayrıca 450 kişi diş muayenesinden geçti, 187 kişi postür analizi, 246 kişi denge ve koordinasyon testi yaptırdı. 15 kişi ise sigara bırakma polikliniğinden destek aldı. Toplamda bin 500’den fazla Nilüferli etkinlik alanını ziyaret ederken, 500 kişi eğitimlere, yaklaşık 600 kişi de atölyelere katıldı. Çocuklara yönelik el yıkama, doğru diş fırçalama, sağlıklı beslenme, sanat terapisi ve detoks içeceği atölyeleri büyük ilgi gördü. "Sağlığı her şeyin başına koymak zorundayız" Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, etkinliğin kapanışında yaptığı değerlendirmede, halk sağlığını güçlendirmeye yönelik çalışmaların kararlılıkla sürdürüleceğini belirtti. Başkan Şadi Özdemir, "Sağlıklı bir toplum, mutlu bir kentin temelidir. Sağlığı her şeyin başına koymak zorundayız. Bu etkinlikte yapılan her ölçüm, her test, daha sağlıklı bir yaşamın ilk adımıdır. Erken teşhis hayat kurtarır; bu bilinçle hareket ediyoruz" dedi. Başkan Şadi Özdemir, sözlerini sağlık emekçilerine ve etkinliğe katkı veren tüm kurumlara teşekkür ederek tamamladı: "Sağlık olmadan hayatın hiçbir rengi tam değildir. Nilüfer’in sağlıklı yarınları için herkesi bu tür etkinliklere katılmaya davet ediyorum."
Opr. Dr. Hakan Peker: "Her 8 kadından 1’i meme kanseri riski altında"
14 Ekim 2025 Salı - 10:20 Opr. Dr. Hakan Peker: "Her 8 kadından 1’i meme kanseri riski altında" Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanseri ile ilgili bilgiler paylaşan Genel Cerrahi Uzmanı Opr. Dr. Hakan Peker, "Her 8 kadından 1’i, yaşamı boyunca meme kanserine yakalanma riski taşıyor. Meme kanseri erken evrede tespit edildiğinde tedavi başarısı yüzde 90’ın üzerindedir. Bu nedenle kadınların kendi kendine meme muayenesini ihmal etmemesi, yıllık kontrollerini ve mamografi taramalarını düzenli yaptırması hayati önem taşır" dedi. Medical Park Ordu Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Opr. Dr. Hakan Peker, erken tanının meme kanseri tedavisinde belirleyici rol oynadığını vurgulayarak dikkat edilmesi gerekenler hakkında uyarılarda bulundu. 40 yaş ve üzeri kadınların yılda bir kez mamografi çektirmesi gerektiğini, 20 yaşından itibaren ise her ay kendi kendine meme muayenesi yapmalarının erken teşhis açısından çok önemli olduğunu söyleyen Opr. Dr. Peker, "Ailesinde meme kanseri öyküsü olan kadınlarda risk daha yüksektir. Bu kişiler taramalara daha erken yaşta başlamalı ve düzenli kontrollerini aksatmamalıdır. Erken tanı, hem meme koruyucu cerrahiye imkan tanır, hem de tedavi sürecini kolaylaştırır" ifadelerini kullandı. "Risk faktörleri arasında yaşam tarzı öne çıkıyor" Meme kanserinde genetik yatkınlığın yanı sıra obezite, sigara, alkol tüketimi, fiziksel hareketsizlik ve dengesiz beslenme gibi yaşam tarzı faktörlerinin de önemli rol oynadığını ifade eden Opr. Dr. Hakan Peker, "Kadınların sağlıklı kiloda kalması, düzenli egzersiz yapması ve hormon tedavilerini doktor kontrolünde kullanması gerekir. Emzirmek, meme kanserine karşı koruyucu bir etkidir" diye konuştu. "Tedavide başarı oranı artıyor" Opr. Dr. Peker, son yıllarda meme kanseri tedavisinde cerrahi, kemoterapi, radyoterapi ve hedefe yönelik tedavi yöntemlerindeki gelişmelerin umut verici olduğunun altını çizerek, "Artık birçok hasta, erken evrede tespit edilen meme kanseriyle tam olarak iyileşebiliyor. Bu nedenle farkındalıktan çok, düzenli tarama ve erken tanı bilinci üzerinde durmak gerekir" şeklinde konuştu.
Kemah’ta erken teşhis için her hafta bir adım; Kanser farkındalık stantları kuruluyor
14 Ekim 2025 Salı - 09:36 Kemah’ta erken teşhis için her hafta bir adım; Kanser farkındalık stantları kuruluyor Kemah Toplum Sağlığı Merkezi, kanserde erken teşhisin hayat kurtardığı bilinciyle her hafta Kemah İlçe Hastanesi’nde bilgilendirme stantları kurarak farkındalık oluşturuyor, aynı zamanda ücretsiz tarama hizmetlerine nasıl ulaşabilecekleri anlatılıyor. Kurulan stantlarda vatandaşlara, kanser türleri, erken belirtiler, tarama programları ve ücretsiz sağlık hizmetlerine nasıl ulaşabilecekleri hakkında bilgi veriliyor. Etkinlik boyunca görevli sağlık çalışanları, gelen soruları yanıtlayarak yönlendirmelerde bulunuyor. Hastanede kurulan stantlarda vatandaşlarla bir araya gelinerek meme, rahim ağzı ve kolon kanseri taramaları hakkında bilgilendirmelerde bulunularak bilgilendirici el broşürleri dağıtıyorlar. Yetkililer, kanserle mücadelede erken teşhisin hayat kurtardığını vurgulayarak, Sağlık Bakanlığı’nın Ulusal Kanser Tarama Programı çerçevesinde Meme Kanseri Taraması; 40-70 yaş arası kadınlara 2 yılda bir mamografi, Rahim Ağzı (Serviks) kanseri Taraması 30-65 yaş arası kadınlara 5 yılda bir HPV-DNA testi ve Kalın Bağırsak (Kolorektal) Kanseri Taraması 50-70 yaş arası kadın ve erkeklere 2 yılda bir gaitada gizli kan testi ile ilgili bilgiler aktarıyor. Her yaştan vatandaşı, sağlığı için sadece birkaç dakikasını ayırarak açılan stantlara uğramaya davet eden yetkililer, "Unutmayın, erken teşhis hayat kurtarır. Halkımızı bilgilendirmeye, birlikte sağlıkla ilerlemeye devam ediyoruz" dedi.
Uzmanı uyardı: "Her baş dönmesi vertigo değil"
14 Ekim 2025 Salı - 09:24 Uzmanı uyardı: "Her baş dönmesi vertigo değil" Her baş dönmesinin vertigo olmadığını belirten Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Mustafa Kemal Olgun, "Baş dönmelerini üç ana bölümde incelememiz gerekiyor. Birincisi sistemik hastalıklar, şeker, kalp ya da tansiyon olabiliyor. İkinci bölümde nörolojik hastalıklar var. Üçüncü bölümde ise iç kulağa bakıyoruz, yani işitme ve denge organımıza. Burada sıkıntı varsa ’vertigo’ diyoruz" dedi. Vertigo rahatsızlığı son yıllarda birçok insanın kabusu oldu. Özel Medline Adana Hastanesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Mustafa Kemal Olgun, vertigo ile ilgili vatandaşları bilgilendirdi. Vertigonun bir baş dönmesi hastalığı olduğunu, her baş dönmesinin vertigo almadığına değinen Uzman Dr. Olgun, "İnsanlar vertigo deyince kafaları karışabiliyor, ciddi bir hastalık mı var diye düşünüyorlar. Baş dönmesi insanlar için sıkıntılı bir durumdur. Öncelikle hastalardan bir hikayesini dinliyoruz. Çünkü baş dönmelerini üç ana bölümde incelememiz gerekiyor. Birincisi sistemik hastalıklar, şeker, kalp ya da tansiyon olabiliyor. İkinci bölümde nörolojik hastalıklar var. Üçüncü bölümde ise iç kulağa bakıyoruz, yani işitme ve denge organımıza. Diğer iki seçeneği devre dışı bırakırsak hastamıza birkaç soru soruyoruz. Çınlama, baş dönmesi, mide bulantısı ya da denge problemi olup olmadığını soruyoruz. Bunlardan alacağımız cevaba göre hastalarımıza bazı manevralar uyguluyoruz" diye konuştu. "Kristalleri manevralarla yerine oturtuyoruz" Bulgu elde edilmesi durumunda hastalara iki seans uyguladıklarına dikkat çeken Olgun "Kristal demek, iç kulağımızın içerisinde elektron mikroskoplarla görülebilen partiküller demektir. İç kulağımızdaki sıvı dengesini bozarak baş dönmesi yapıyor. Biz de o manevralarla o kristalleri yerine oturtuyoruz. Uzun süreli kullanılması gereken baş dönmesi ilaçları var. Ayrıca vitamin-mineral dengesi var. Vücut bağışıklığına bakıyoruz. Aslında bu işin dördüncü bölümü de var. Hastamızı muayene ediyoruz ama hiçbir sıkıntı bulamıyoruz. Tansiyon, mineral ve diğer her şey iyi ama hasta şikayetçi. İşte o zaman migren türü ya da gerginlik ile stres var mı ona bakıyoruz."
Gaziantep Şehir Hastanesi, 2 yılda 5,5 milyon hastaya hizmet verdi
14 Ekim 2025 Salı - 09:18 Gaziantep Şehir Hastanesi, 2 yılda 5,5 milyon hastaya hizmet verdi Gaziantep Şehir Hastanesi’nin, 2’inci yıl dönümü pasta kesimiyle kutlandı. Geride kalan 2 yılda 5,5 milyon hastaya hizmet verildiğini açıklayan İl Sağlık Müdürü Beytullah Şahin, bin 875 yatak kapasiteli hastanede 180 binin üzerinde ameliyat gerçekleştirildiğini belirtti. Başhekim Prof. Dr. Ilgın Türkçüoğlu ise 6 bin 700 kişilik dev bir sağlık ordusu ile hizmet verdiklerini söyledi. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki en büyük sağlık yatırımı olan ve Türkiye’nin 4’üncü büyük şehir hastanesi olan Gaziantep Şehir Hastanesi’nin hizmette 2’inci yılı kesilen pasta ile kutlandı. Ekim 2023’te hizmete açılan bin 875 yatak kapasiteli Gaziantep Şehir Hastanesi, geride kalan 2 yıllık süreçte 5,5 milyonu aşkın hastaya sağlık hizmeti sundu. Şehir hastanesinin 2 yıllık bilançosu Gaziantep Şehir Hastanesi’nin 2 yıllık bilançosunu açıklayan Gaziantep İl Sağlık Müdürü Beytullah Şahin, geride kalan 2 yılda 5,5 milyonun hasta muayene edildiğini, 150 bin civarında hasta yatışı yapıldığını ve 180 binin üzerinde ameliyat gerçekleştirildiğini açıkladı. Başhekim Prof. Dr. Ilgın Türkçüoğlu ise 6 bin 700 kişilik dev bir sağlık ordusu ile hizmet verdiklerini belirtti. "5,5 milyonun hasta muayene edildi, 150 bin civarında hasta yatışı yapıldı, 180 binin üzerinde ameliyat gerçekleştirildi" Gaziantep Şehir Hastanesi’nin 2 yıl içerisinde 5,5 milyon hastaya hizmet verdiğini belirten Gaziantep İl Sağlık Müdürü Beytullah Şahin, "Hastanemiz hizmette 2 yılını geride bıraktı. Bugüne kadar hastanemizde 5,5 milyonun üzerinde hasta muayene edilmiş, 150 bin civarında hasta yatışı yapılmış, 180 binin üzerinde ameliyat gerçekleştirilmiştir. Bu ameliyatların yüzde 55’i nitelikli diye tabir ettiğimiz büyük ameliyatlardan oluşuyor. Hastanemiz hidroterapi merkezleri, teyitli ameliyatları, Türkiye’de sadece 3 tane olan tıbbı genetik tanı merkezi ile başarılı bir grafik çizmektedir. Ülkemizde ve dünyada nadir olan son teknolojik bir laboratuvara da kavuştuk. Bu da bizim tanı ve tedavi süreçlerimizi hızlandırarak güvenilirliğini de arttırıyor" dedi. "6 bin 700 kişilik dev bir sağlık ordusu ile birçok hastanenin 5 yılda kat edeceği süreci 2 yılda tamamladık" Gaziantep Şehir Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Ilgın Türkçüoğlu ise 6 bin 700 kişilik dev bir sağlık ordusu ile hizmet verdiklerini belirterek, "Hastanemiz 2 yılını geride bıraktı. Bu süreçte hastanemiz hızlı bir şekilde kalkındı. Özellikli kliniklerin, laboratuvarların kurulması, nitelikli hizmetlerin verilmesi ve özellikli ameliyatların yapılması anlamında özverili bir ekiple çalışıyoruz. Birçok hastanenin 5 yılda kat edeceği süreci biz 2 yılda tamamladık. Biz, 6 bin 700 kişilik dev bir sağlık ordusu ile çalışıyoruz ve hizmet veriyoruz. Eğitim kliniklerinde hoca kadrolarımız da gün geçtikçe artıyor. Herkes özveriyle çalıştığı için memnuniyeti ve nitelikli sağlık hizmetini sağlıyoruz" ifadelerini kullandı. "Türkiye’nin 4’üncü büyük şehir hastanesi olarak önemli hizmetler veriyor" Hastanenin 2’inci yıl dönümü kutlama programına katılan Gaziantep Vali Yardımcısı Abdullah Şen ise şehir hastanelerinin öneminden bahsederek, "Böyle bir hastaneyi hayal ettiği ve ülkemize kazandırdığı için Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a Gaziantep adına, milletimiz adına teşekkür ediyorum. Gaziantep Şehir Hastanesi, Türkiye’nin 4’üncü büyük şehir hastanesi olarak önemli hizmetler veriyor. Bu dev tesis, Osmaniye, Kahramanmaraş, Kilis, Adıyaman gibi çevre illere de sağlık hizmeti sunuyor" şeklinde konuştu. Çok Disiplinli Çocuk ve Genç Ruh Sağlığı Merkezi’nin açılışı yapıldı, 2’inci yıl dönümü kesilen pasta ile kutlandı Konuşmaların ardından Gaziantep Şehir Hastanesi Çok Disiplinli Çocuk ve Genç Ruh Sağlığı Merkezi’nin açılışı yapıldı. Açılışın ardından Gaziantep Şehir Hastanesi’nin 2’inci yıl dönümü kesilen pasta ile kutlandı. Programa, Gaziantep Vali Yardımcısı Abdullah Şen, İl Sağlık Müdürü Dr. Beytullah Şahin, Şehir Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Ilgın Türkçüoğlu ile sağlık çalışanları katıldı.
Artritte erken tanı çok önemli
13 Ekim 2025 Pazartesi - 19:09 Artritte erken tanı çok önemli Eklemlerin iltihaplanması (artrit) hakkında bilgiler veren İç Hastalıkları ve Romatoloji Uzmanı Şule Ketenci Ertaş, "Brusella, tüberküloz gibi mikroorganizmalar sonrasında da artrit gelişebilir" dedi. Acıbadem Kayseri Hastanesi İç Hastalıkları ve Romatoloji Uzmanı Şule Ketenci Ertaş, artrit hastalığının erken tanı ile eklemlerde kalıcı hasar bırakmadan tedavi edilebileceğini söyledi. Yaş gruplarına ve ek hastalıkların durumuna göre kişiye özel tedavi planı hazırlandığını belirten Ertaş, "Artrit hastalığı, eklemlerin iltihaplanmasıdır. Bizim alanımıza giren kısım, çoğunlukla bağışıklık sistemine bağlı eklem iltihaplarıdır. Ancak brusella, tüberküloz gibi mikroorganizmalar sonrasında da artrit gelişebilir. Bizim daha çok polikliniğimizi oluşturan kısım mikroorganizma dışı, iltihabi ve bağışıklık sistemi sorunlarından kaynaklanan artritlerdir. Bunların içerisinde romatoid artrit, ankilozan spondilit ya da gut artrit gelmektedir. Bu noktada bize düşen kısım bu artritleri tanımak, onlar arasındaki ayırıcı tanıyı yapabilmek ve tedavi etmektir. Bizler, yaş grubu ya da ek hastalıkların durumuna göre tanı koyma yoluna gitmeye çalışıyoruz. Kronik artritlerde erken tanı oldukça önemli" dedi. "Tedavi aslında kişiye özel" Ertaş, kalıcı hasarın önlenmesi ve hastalığın ilerlemesinin durdurulabilmesi için erken tanının büyük önem taşıdığını belirtti. Artrit tanısı konulan bireylerde bulunan diğer hastalıkların da dikkate alınarak tedavi planının oluşturulduğuna dikkat çeken Ertaş, "Hastalığın ilerlememesi için erken tanı, hastanın yaşam kalitesi için oldukça önemli. Bu iş gücü kaybı, öğrenciler için okuldan uzak kalma ya da günlük hayatın fonksiyonlarını yerine getirememe durumuna neden olur. Bu nedenle biz 12 Ekim gününü Dünya Artrit Günü olarak farkındalığı artırmak amacıyla 1996 yılından beri toplumu bilgilendirerek, farkındalık çalışmalarıyla bu hastalığa dikkati çekmek istiyoruz. Romatolojik hastalıklarda tanı konduktan sonra hastaya uygun tedaviyi seçmeliyiz. Kortizon gibi steroid temelli ilaçları kullanabildiğimiz gibi, kortizon içermeyen ağrı kesiciler verebiliriz. Hastalığı modifiye eden, durduran, ilerlemesini engelleyen ilaçlar kullanıyoruz. Zaman zaman organ tutulumu olduğunda beyin, akciğer ya da böbrek tutulumu durumlarında daha komplike ve bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlar kullanıyoruz. Tedavi aslında kişiye özel. Hastalığın başlarında verdiğimiz ilaçlar ile daha geç evrelerde verdiğimiz ilaçlar farklıdır. Gebe hastalara, kalp hastası, böbrek hastalığı olan hastalarımıza verdiğimiz ilaçlar farklıdır. Aslında tedavi, her hastaya özel olarak verilen bir durumdur. En az yan etki ile en kısa sürede etki gösterecek şekilde hastaların tedavilerini düzenliyoruz" şeklinde konuştu.
Annesini organ yetmezliğinden kaybetmişti, ablasının 3 organını bağışladı
13 Ekim 2025 Pazartesi - 16:55 Annesini organ yetmezliğinden kaybetmişti, ablasının 3 organını bağışladı Düzce’de beyin ölümü gerçekleşen 62 yaşındaki kadının organları, İstanbul ve Ankara’da bulunan 3 hastaya şifa oldu. 1995 yılında annesini organ yetmezliğinden kaybeden ve ablasının beyin ölümünün ardından organlarını bağışlayan Hüsnü Başoğlu, ablasının organlarının 3 hastaya gitmesinden dolayı mutlu olduğunu belirtti. Yaklaşık 10 gün önce 62 yaşında ki Ayşe Gül, beyin kanaması teşhisiyle Düzce Atatürk Devlet Hastanesi Acil Servisi’ne başvurdu. Yoğun bakıma alınan hastanın beyin ölümü gerçekleşince, hastanenin Yoğun Bakım Uzmanı ve Organ Nakli Koordinatörü Uzm. Dr. Zehra Mermi Bal, aile üyeleriyle irtibata geçti. Organlarının nakil bekleyen hastalara şifa olabileceğinin belirtilmesi üzerine Ayşe Gül’ün kardeşi Hüsnü Başoğlu, ablasının organlarının nakil olmasına onay verdi. Ankara’dan gelen doktorların ameliyatlarıyla birlikte beyin ölümü gerçekleşen Gül’den alınan 3 organ, Ankara ve İstanbul’da nakil bekleyen hastalara gönderildi. Başoğlu ise ablasının cansız bedenini defnetti. "Annemi organ yetmezliğinden kaybettim" Ablasının organlarını bağışladığı için mutlu olduğunu ve annesini de organ yetmezliğinden kaybettiğini belirten Hüsnü Başoğlu: "Ablamın böbreklerinin başka insanlarda yaşadığına seviniyorum. Annemin böbrek yetmezliği hastalığı vardı. Biz de 3-4 sene uygun organ aradık. Ama annemin ömrü yetmedi. 1995 yılında hayatını kaybetti. Bu durum sonrasında başka hastalara da faydamız olsun diye ablamın organlarının alınmasına izin verdim. Organ bağışlamada bir sakınca yok bence daha çok yayılması lazım. Organlar toprağın altında çürüyeceğini bir insana faydalı olması daha güzel. O insana da bir hayır sağlamış olunuyor" dedi. "Türkiye’de 35 bin hasta organ bağışı bekliyor" Düzce Atatürk Devlet Hastanesi Yoğun Bakım Uzmanı ve Organ Nakli Koordinatörü Uzm. Dr. Zehra Mermi Bal ise, "Hastamız Ayşe Gül’ü 10 gün önce geçirdiği rahatsızlık sonrası yoğun bakımda izlemeye aldık. Yaptığımız tedavilere hastamız yanıt vermedi ve beyin ölümü tanısı koyduk. Hasta yakınlarıyla yaptığımız organ bağışı görüşmemiz olumlu geçti ve organ bağışında bulundular. Organ nakli konusunda ülkemiz canlıdan canlıya nakillerde neredeyse ilk sıralarda yer alıyor. Bu da bizim toplumumuzda aile bağlarımızın güçlü olmasına dayanıyor diyebiliriz. Aileden doku bulamayan veya uygunluk bulamayan hastaların tek şansı kadavradan alınan nakillere bağlı ve ne yazık ki aynı fedakarlığı bu durumda göremiyoruz. Kadavradan organ bağışı verileri çok düşük. Ülkemizde organ bağışı bekleyen 35 bin hasta mevcut. Bu hastalara her gün bir yenisi ekleniyor. Bazı hastalar ise bu şansı elde edemedikleri için hayatlarını kaybediyorlar" şeklinde konuştu. "Duyarlılığın daha çok artması lazım" Atatürk Devlet Hastanesi Başhekim Yardımcısı Uzm. Dr. Milas Mafizer, "Organ bağışının kritikliği ihtiyaç sahibi aileler tarafından daha çok ciddiye alınmakta. Maalesef ülkemizde bu oranlar çok düşük. Ülkemizde daha çok nakiller aile bağlarından dolayı canlıdan canlıya yapılıyor. Beyin ölümü olmuş hastalardan nakil oranları çok düşük seviyede. Toplumda duyarlılığı arttırmak için bu konuda daha fazla çalışma yapılmalı" ifadelerini kullandı.