SAĞLIK
Paletli Ambulans nefes darlığı çeken öğretmen için dağları aştı 30 Aralık 2025 Salı - 00:08:21 Muş’un Korkut ilçesinde görev yapan kadın öğretmen, yoğun kar ve engebeli arazi nedeniyle paletli ambulans ve UMKE ekiplerinin müdahalesiyle hastaneye ulaştırıldı. Muş’un Korkut ilçesine bağlı Demirci köyü Doğular mezrasında görev yapan 26 yaşındaki kadın öğretmen Ö.T., nefes darlığı şikâyeti üzerine 112 Acil Çağrı Merkezi’nden yardım talebinde bulundu. Bölgede etkili olan yoğun kar yağışı ile dağlık ve engebeli arazi şartları nedeniyle 112 Acil Sağlık ekipleri mezraya ulaşmakta güçlük yaşadı. Bunun üzerine paletli ambulans ile UMKE ekipleri sevk edildi. Zorlu hava ve yol şartlarına rağmen mezraya ulaşan ekipler, öğretmene ilk müdahaleyi olay yerinde gerçekleştirdi. Sağlık durumu stabil hale getirilen öğretmen Ö.T., paletli ambulansla mezradan alınarak Karakale köyüne getirildi. Burada hazır bekleyen ambulansa teslim edilen hasta, Korkut Devlet Hastanesi’ne sevk edildi. UMKE Muş sorumlusu Yavuz Süne, nefes darlığı şikâyeti bulunan 26 yaşındaki kadın öğretmenin 112 Acil Çağrı Merkezi’ne başvurduğunu belirterek, "Muş’un Korkut ilçesine bağlı Doğular köyünde yaşayan 26 yaşındaki kadın öğretmen hastamız, nefes darlığı şikâyetiyle 112 Acil Çağrı Merkezi’ni arayarak ihbarda bulundu. 112 ekipleri tarafımıza bilgi verdi. Arazi şartlarının zorlu olması ve bölgenin yoğun kar yağışı altında bulunması nedeniyle normal ambulansla sahaya ulaşımın mümkün olmadığı değerlendirildi. Bunun üzerine paletli ambulansımız (Pajero ambulans) ile yola çıktık. UMKE ekiplerimiz de operasyona eşlik etti ve Doğular köyüne ulaşıldı. Hastamıza olay yerinde gerekli ilk müdahale yapıldı. Ardından paletli ambulansla alınan hastamız, uygun noktada normal ambulansa transfer edilerek Korkut Devlet Hastanesi’ne sevk edildi. Hastamıza geçmiş olsun dileklerimizi sunuyoruz" dedi. Köy sakinlerinden Ahmet Taş, köyde görev yapan öğretmenin rahatsızlanması üzerine 112 Acil Çağrı Merkezi’ni aradıklarını belirtti. İhbarın ardından sağlık ekiplerinin kısa sürede harekete geçtiğini ifade eden Taş, "Bizim köyün öğretmeni rahatsızlanmıştı, 112’yi aradık. 112 ekipleri acilen imdadımıza yetişti. Normal ambulans, yoğun kar nedeniyle köye çıkamayınca paletli ambulans sevk edildi. Devletimiz sağ olsun. 112 ve UMKE ekipleri birlikte geldiler. 112 ve 10 ekiplerine çok teşekkür ederiz. dolaylı ver" ifadelerini kullandı.
29 Aralık 2025 Pazartesi - 23:06 Cerrahide alarm: "Böyle giderse Türkiye cerrah bulamayacak" TUS’ta (Tıpta Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavı) ana branş puanlarının düşmesi ve genç hekimlerin cerrahi alanları tercih etmemesinin sağlıkta hekim açığı endişesini büyüttüğünü söyleyen Dr. Sedat Özbay, yakın zamanda özellikle cerrahi branşlarda insanları ameliyat edecek hekimlerin bulunamayacağını belirtti. Hekimlik mesleğinde uzmanlık alanı tercihlerine yön veren TUS taban puanlarında son yıllarda dikkat çeken bir düşüş yaşanıyor. Genç hekimler, hasta ile yoğun temas gerektiren ana branşlar yerine hasta ilişkisi, performans yükü, nöbet ve hukuki risklerin daha az olduğu bölümlere yönelme eğilimi gösteriyor. Dahili cerrahi, genel cerrahi, kadın-doğum ve çocuk sağlığı gibi sağlık sisteminin omurgasını oluşturan branşlarda taban puanların gerilemesi, bu alanların tercih edilme oranlarının da düşmesine neden oldu. Süreç, sağlık çalışanlarına yönelik şiddet vakalarının artması, performansa dayalı sistem, nöbet sayılarındaki artış ve ekonomik şartlar mesleğin karşılığını yansıtmaması gibi etkenler olduğu ifade ediliyor. Malpraktis davalarının yükselen sayısı ve caydırıcı nitelikteki cezalar da genç hekimler üzerinde ek bir baskı unsuru oluşturabiliyor. Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Hekim Birliği Sendikası teşkilatlandırmadan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Dr. Sedat Özbay, bu meslek dallarının önceden karşılığının alındığını belirterek, "Eminim ki bu böyle devam ettiği müddetçe yakın zamanda bu ana branşlarda özellikle cerrahi branşlarda bizi ameliyat edecek hekimler sayısı çok azalacaktır. Sağlık Bakanlığı bu özellikle cerrahi branşların seçilebilir nitelikte olmasını sağlayacak düzenlemelerin yapıyor olması lazım. Aksi takdirde çok kısa süre sonra artık cerrahi yapacak hekim arkadaşlarımızı ve ana branşlarında uzman hekim arkadaşlarımız maalesef göremeyeceğiz" dedi. "Genç hekim arkadaşlarımız kalmadı" Hekim arkadaşların riskli branşlardan artık daha az hastayla ilişkisi olan branşlara yöneldiğini belirten Sedat Özbay, "Son yıllarda maalesef genç hekimler, artık hasta ilişkisiyle yani hastayla birlikte olmaktan kaçınan branşlara yönelmeye başladı. Maalesef hekimler artık kendilerinin değersizleştirildiğini, performansın angaryasından kurtulamadıkları, emeğin değersizleştiği bir sistemden kaçarak artık hasta ile olmadığı bu branşlara yönelmeye başladılar. Yani bunun bir sürü nedeni var. Tabii genç hekimlerin aslında bu branşları nedeni seçmediğini değil, neden seçilemez hale getirdiğini sorgulamak gerekiyor. Çünkü artık hekimler performans yükünün altında ezilmiş durumda. Şiddet artık olağan hale gelmiş durumda. Emek değersizleştirilmiş, artan nöbetler ve iş yükünün katlanılamaz düzeye gelmiş olması bulunuyor. Aynı zamanda bunun karşılığı olan ekonomik şartların yeterli seviyede olmamış olması maalesef bu hekim arkadaşları riskli branşlardan daha hastayla ilişkisiz olan branşlara yöneltti. Özellikle ana branş dediğimiz dahili cerrahi, çocuk ve kadın doğum branşlarını artık tercih eden genç hekim arkadaşlarımız kalmadı" dedi. "Hekim sayısı azalacak" Branşların seçilebilir nitelikte olmasını sağlayacak düzenlemelerin olması gerektiğini söyleyen Özbay, "Şimdi önceden karşılığı alınan bir meslek dallarıydı. Şimdi ise inanılmaz cezalar söz konusu. Hekim arkadaşlar, hem malpraktis davalarının korkusundan hasta ilişkisinin bulunmadığı diğer branşlara kaymayı tercih ediyorlar. Hem toplum içerisinde hem de hekimler arasında çok değerli olan ana branşlar genel cerrahi dahiliye, kadın, doğum ve çocuk bölümlerinin maalesef son yıllarda puanlarının düşmüş olması nedeniyle hala tercih edilememesinin aslında hekim arkadaşlarda değil, sağlık sisteminin neden bu branşları seçilemez hale getirdiğini çözmekten geçtiğine inanıyorum ben. Eminim ki bu böyle devam ettiği müddetçe yakın zamanda bu ana branşlarda özellikle cerrahi branşlarda bizi ameliyat edecek hekimler sayısı çok azalacaktır. Sağlık Bakanlığı bu özellikle cerrahi branşların seçilebilir nitelikte olmasını sağlayacak düzenlemelerin yapıyor olması lazım. Aksi takdirde çok kısa süre sonra artık cerrahi yapacak hekim arkadaşlarımızı ve ana branşlarında uzman hekim arkadaşlarımızı maalesef göremeyeceğiz" diye konuştu.
Alerji ile gribi ayırt etmenin yolları
13 Ekim 2025 Pazartesi - 12:09 Alerji ile gribi ayırt etmenin yolları Eskişehir Özel Ümit Batıkent Hastanesi KBB Uzmanı Dr. Bekir Oksay, alerji ile gribin bazen birbiriyle karıştırılabildiğini söyleyerek, "Gripte burun akıntısı ve hapşırık olsa da genellikle ateş, kırgınlık ve kas ağrıları tabloya eşlik eder. Bu yönüyle alerjiden ayrılır" dedi. Alerjinin genellikle mevsimsel olarak tekrarlayan bir rahatsızlık olduğunu ifade eden KBB Uzmanı Dr. Bekir Oksay, "Özellikle polenlerin arttığı bahar aylarında alerji kendini gösteriyor. Sabah saatlerinde artan hapşırık, burun kaşıntısı, gözlerde sulanma ve kızarıklık, her mevsim tekrar eden benzer şikayetler alerjinin en sık görülen belirtileri arasında yer alıyor. Alerji, bağışıklık sisteminin zararsız maddelere karşı aşırı tepki göstermesiyle ortaya çıkar. Kişi kendini genellikle halsiz hissetmez, günlük yaşamına devam edebilir" şeklinde konuştu. "Ateş, kırgınlık ve kas ağrıları gribi alerjiden ayırır" Grip ya da nezlenin ise viral enfeksiyonlardan kaynaklandığını aktaran Dr. Oksay, "Bu nedenle alerjiden farklı olarak sistemik belirtiler daha fazla öne çıkıyor. Halsizlik, kırgınlık, ateş ve üşüme, boğaz ağrısı, kas-eklem ağrıları grip ve nezlenin tipik bulguları arasında. Gripte burun akıntısı ve hapşırık olsa da genellikle ateş, kırgınlık ve kas ağrıları tabloya eşlik eder. Bu yönüyle alerjiden ayrılır" ifadelerini kullandı. "Karıştırmamak için doktora başvurun" Alerji ve grip belirtilerinin benzerlik göstermesi sebebiyle bazı hastaların bu rahatsızlıkları ayırt etmekte zorlanabildiğini dile getiren Dr. Oksay, sözlerine şöyle devam etti: "Uzmanlar, şikayetlerin süresine de dikkat edilmesi gerektiğini hatırlatıyor. Grip 7-10 gün içinde geçerken, alerji belirtileri haftalarca hatta aylarca sürebiliyor. Eğer belirtiler arasında ayırt edemiyorsanız ve şüphede kalıyorsanız mutlaka bir doktora başvurun. Erken tanı hem yaşam kalitenizi artırır hem de gereksiz ilaç kullanımının önüne geçer."
Şekerden kaçarken tencerede yakalanmayın
13 Ekim 2025 Pazartesi - 11:45 Şekerden kaçarken tencerede yakalanmayın Hücrelerin yapısını bozarak yaşlanmayı hızlandıran ve kronik hastalıklara zemin hazırlayan glikasyona karşı uyarılarda bulunan Medicana Sağlık Grubu Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Uzm. Dyt. Mısra Aydın, glikasyona karşı sadece şeker tüketmemenin yeterli olmadığının, bunun yanında gıdaları pişirirken de dikkatli olunması gerektiğinin altını çizdi. Uzm. Dyt. Mısra Aydın, "Sadece şeker değil, pişirme şekilleri de glikasyon ürünlerini artırır. Özellikle kızartma, ızgara ve yüksek ısıda pişirme, yiyeceklerde glikasyon ürünlerinin birikmesine yol açar" dedi. Glikasyonun, şeker moleküllerinin proteinlere veya yağlara bağlanmasıyla ortaya çıkan ve uzun vadede dokulara zarar veren kimyasal bir reaksiyon olduğunu aktaran Medicana International İzmir Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Dyt. Mısra Aydın, glikasyonun zararlarına ve dikkat edilmesi gereken noktalara değindi. Glikasyonun vücutta sessizce ilerleyen bir süreç olduğunu belirten Dyt. Mısra Aydın, "Bu süreçte oluşan ileri glikasyon son ürünleri (AGEs), hücrelerin yapısını bozarak yaşlanmayı hızlandırır ve kronik hastalıklara zemin hazırlar" dedi. Ayrıca glikasyonun yaşlanma ve kronik hastalıklara zemin hazırladığını ifade eden Dyt. Mısra Aydın, "Glikasyon ciltte kırışıklık ve elastikiyet kaybı gibi yaşlanma belirtilerine neden olur. Ayrıca kalp damar hastalıkları, diyabet ve Alzheimer gibi kronik hastalıkların gelişiminde önemli bir rol oynar. Yüksek şeker ve rafine karbonhidrat tüketimi, kandaki şeker seviyesini artırarak glikasyon sürecini hızlandırır. Bu nedenle beslenmemizde şeker miktarını kontrol etmek büyük önem taşır" diye konuştu. Sağlıklı pişirme yöntemlerini tercih edin Sadece şeker değil, pişirme şekillerinin de glikasyon ürünlerini artırdığını belirten Dyt. Mısra Aydın, "Özellikle kızartma, ızgara ve yüksek ısıda pişirme, yiyeceklerde glikasyon ürünlerinin birikmesine yol açar. Sağlıklı pişirme yöntemleri tercih edilmelidir. C vitamini, E vitamini, yeşil çay, yaban mersini gibi antioksidan içeren besinler, glikasyonun zararlarını azaltmada etkilidir. Düzenli tüketimleri fayda sağlar. Glikasyonu azaltmak için şeker ve işlenmiş karbonhidrat tüketimini azaltın. Taze sebze, meyve ve tam tahıllara ağırlık verin. Kızartma ve ızgara yerine haşlama, buharda pişirme yöntemlerini tercih edin. Antioksidan açısından zengin besinleri düzenli tüketin. Bol su içmeyi ihmal etmeyin" dedi. Glikasyon seviyesini ölçmek mümkün Dyt. Mısra Aydın, glikasyonun dolaylı bir göstergesi olarak HbA1c testinin kullanıldığını söyleyerek, bu testin kandaki ortalama glikoz seviyesini gösterdiğini, diyabet takibinde yaygın olarak kullanıldığını kaydetti. "Glikasyon, ciltteki kollajen ve elastin gibi yapısal proteinlerin zarar görmesine neden olur. Bu da erken yaşlanma, kırışıklık ve ciltte sarkma gibi problemlere yol açar" diyen Dyt. Mısra Aydın, sözlerini şöyle tamamladı: "Diyet ve yaşam tarzı değişiklikleriyle glikasyonun zararları bir ölçüde azaltılabilir. Ancak ilerlemiş glikasyon ürünlerinin tamamen geri dönüşü zordur, erken önlem almak önemlidir. Sonuç olarak, sağlıklı beslenmek, doğru pişirme yöntemlerini tercih etmek ve şeker tüketimini kontrol altında tutmak, glikasyonun olumsuz etkilerini azaltmada en etkili yollardır. Böylece hem genç kalabilir hem de kronik hastalıklara karşı vücudunuzu koruyabilirsiniz."
Meme kanserinde erken teşhis hayat kurtarır
13 Ekim 2025 Pazartesi - 11:04 Meme kanserinde erken teşhis hayat kurtarır Uzm. Dr. Gül Deniz, meme kanserinde erken tanının önemine dikkat çekerek, "Mamografi çektirmekten korkmayın, geç kalmaktan korkun" dedi. İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Radyoloji Uzmanı Dr. Gül Deniz, 1-31 Ekim Meme Kanseri Farkındalık Ayı kapsamında açıklamalarda bulundu. Dr. Deniz, meme kanserinin kadınlarda en sık görülen kanser türü olduğunu belirterek, erken teşhisin tedavi başarısını büyük ölçüde artırdığını söyledi. Her 8 kadından biri risk altında Meme kanserinin dünya genelinde ve Türkiye’de kadınlarda en sık görülen kanser türü olduğunu vurgulayan Dr. Gül Deniz, "Her 8 kadından biri yaşamı boyunca meme kanserine yakalanma riski taşımaktadır. Kadın olmak en önemli risk faktörüdür. Bunun dışında ailede meme kanseri öyküsü, genetik yatkınlık, erken yaşta göğüs bölgesine radyoterapi almak, erken adet görme, geç menopoza girme, obezite, hareketsiz yaşam ve sigara kullanımı da diğer risk faktörleri arasında yer alır" dedi. Mamografi ile erken teşhis mümkün 40 yaşından itibaren düzenli olarak mamografi çekiminin önemine değinen Uzm. Dr. Deniz, şunları söyledi: "Meme kanseri, genellikle 40 yaş üstü kadınlarda görülmekle birlikte genç yaşlarda da ortaya çıkabilir. Bu nedenle, özellikle 40 yaşından itibaren mamografi taramalarına başlanması büyük önem taşımaktadır. Tarama yapmamızın en büyük nedeni, meme kanserinin erken evrede teşhis edilmesi tedavi başarısını önemli ölçüde artırmaktadır. Erken teşhis, hayat kurtarır." Mamografinin bazı erken bulguları tespit etmede hayati önem taşıdığına dikkat çeken Dr. Deniz, "Mikrokalsifikasyon dediğimiz küçük kireçlenmeler, sadece mamografide görülebilir ve meme kanserinin erken habercisi olabilir. Mamografide kullanılan radyasyon dozu oldukça düşüktür. Taramalar hasta sağlığı açısından risk oluşturmamaktadır" diye konuştu. Mamografi öncesi dikkat edilmesi gerekenler Deniz, "Mamografi çekimi öncesinde özel bir hazırlığa gerek olmamakla birlikte, meme cildinin temiz olması, cilde krem, pudra gibi maddeler sürülmemesi gerekmektedir. Bu maddeler mamografide mikrokalsifikasyonları taklit edebilir. Ayrıca adet gören kadınlarda mamografi çekimi, adetten sonraki günlerde tercih edilmelidir" şeklinde konuştu. Kadınlara çağrı: Kendi kendinizi muayene edin Kadınların kendi kendine meme muayenesi ve mamografi taramalarını düzenli yaptırmaları gerektiğini vurgulayan Dr. Deniz, "Unutmayın, erken teşhis hayat kurtarır. Mamografi kontrollerinizi asla ihmal etmeyin. Bu farkındalık ayında tarama yaşına gelmiş her kadının mamografi kontrolünü yaptırmasını önemle hatırlatmak istiyorum. Mamografi çektirmekten korkmayın, geç kalmaktan korkun" ifadelerini kullandı.
Sağlığa sessiz tehdit: ‘Dijital bağımlılık’
13 Ekim 2025 Pazartesi - 10:21 Sağlığa sessiz tehdit: ‘Dijital bağımlılık’ İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ) Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Oğuz Kılınç ve Uzman Klinik Psikolog Pınar Aytaçlar, ekran ve sosyal medya bağımlılığının giderek büyüyen bir halk sağlığı sorununa dönüştüğünü söyledi. We Are Social ve Meltwater tarafından hazırlanan Dijital 2025 Türkiye Raporu’na göre, Türkiye’deki aktif internet kullanıcısı 77,3 milyona ulaştı. Türkiye, internet kullanımının en yaygın olduğu ülkeler arasında yer alırken, sosyal medyaya olan ilgi de her geçen gün artmaya başladı. 2025 yılı itibarıyla Türkiye’deki sosyal medya kullanıcısı 60 milyona yaklaştı. Ekran başında ve sosyal medyada geçen süre hızla artarken, uzmanlar ise bunun bir bağımlılığa dönüşmemesi konusunda uyarılarda bulundu. "4 saatin üstü tehlikeli" İEÜ Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Oğuz Kılınç, özellikle geceleri yatakta telefonla vakit geçirmenin masum bir alışkanlık olmadığını söyledi. Yatağın başucunda telefonla uyumanın ve gelen her bildirime tepki vermenin uykunun derinliğini azalttığını belirten Prof. Dr. Kılınç, ekran süresinin sınırlandırılması gerektiğini aktardı. Prof. Dr. Kılınç, "Dört saatten uzun süre sosyal medyada ve ekran başında vakit geçirmek, sağlığımız açısından tehlikeli. Sosyal medya molaları verilmesi, masa başında egzersiz yapılması ve uykudan en az yarım saat önce ekranlardan uzak durulması şart. Özellikle gençlerin ve çalışanların bu konuda bilinçlenmesi büyük önem taşıyor" diye konuştu. "Ölümcül sonuçları var" Ekran bağımlılığının sadece ruhsal değil, fiziksel bir tehdit de olduğunu söyleyen Prof. Dr. Kılınç, "Uykunun kalitesi düştüğünde, kalp ve damar sağlığı da olumsuz etkileniyor. Hareketsizlik; obeziteye, damar sertliğine ve hatta ölümcül akciğer pıhtılarına yol açabiliyor" dedi. Ekrana uzun süre maruz kalmanın kas-iskelet sistemi rahatsızlıklarını da tetiklediğini belirten Prof. Dr. Kılınç, yanlış oturuş düzeninin de skolyoz (omurga eğriliği) ve bileklerde sinir sıkışmalarına neden olabileceğini ifade etti. "Depresyon ve kaygıyla bağlantılı" İEÜ Psikoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin (PUAM) Uzman Klinik Psikoloğu Pınar Aytaçlar, yapılan çok sayıda bilimsel araştırmaya göre sosyal medya bağımlılığının, depresyon ve kaygıyla bağlantılı bulunduğunu ifade etti. Aytaçlar, "Araştırmalar, depresyon ve kaygı düzeylerinin sosyal medya kullanımını etkileyebildiğini; aynı zamanda yoğun sosyal medya kullanımının da depresyon ve kaygı düzeyini artırabildiğini gösteriyor. Bu, önemli bir durum. Kişiler, ‘bir şeyleri kaçırma korkusu’ nedeniyle sürekli telefonlarına yöneliyor ve birbirleriyle iletişim halinde kalmaya çalışıyor. Özellikle kadınlarda ve kolektivist toplumlarda bu bağımlılık daha yaygın şekilde görülüyor. Kadınlarda sosyal bağlantı ve aidiyet ihtiyacı; kolektivist kültürlerde ise gruba dahil olma arzusu sosyal medya kullanımını artırabiliyor. Erkeklerde ise rekabet ve oyun odaklı çevrim içi alanlar, daha fazla ilgi çekiyor. Erkekler, internet oyun bağımlılığına daha yatkın" ifadelerini kullandı. "Geçici bir ‘İyi hissetme’ duygusu oluyor" Bireylerin, olumsuz duygulardan uzaklaşmak ya da yalnızlık hissini bastırmak amacıyla da sosyal medyada sıkça vakit geçirebildiğini söyleyen Aytaçlar, bu durumun dopamin sistemini tetikleyerek kısa süreli bir ‘iyi hissetme’ duygusu oluşturabileceğini dile getirdi. Sosyal medya ve ekran bağımlılığının azaltılmasında bilinçli farkındalık egzersizleri ve terapi yöntemlerinin etkili olduğunu belirten Aytaçlar, "Sosyal medya, kişiye geçici bir haz sunuyor. Bu geçici rahatlama, uzun vadede ise gerçek ilişkilerden kopuşa, duygusal dengenin bozulmasına ve uyku düzeninde ciddi aksamalara neden olabilir. Bu hazzın yerini dolduracak, yaşama anlam katan alternatif aktiviteler oluşturmak, bağımlılıkla mücadelede önemli bir adım. Yemek yerken telefona bakmak yerine, yemeğin kokusuna ve tadına odaklanmak bile bu farkındalığı artırabilir" dedi.
Manavgat’ta sağlık çalışanlarına EKG eğitimi
13 Ekim 2025 Pazartesi - 10:21 Manavgat’ta sağlık çalışanlarına EKG eğitimi Antalya’nın Manavgat ilçesinde 112 acil servislerinde ve Manavgat Devlet Hastanesi’nde görev yapan sağlık çalışanlarına yönelik EKG (kalp ritimleri) eğitimi düzenlendi. Antalya Paramedik ve Hastane Öncesi Acil Tıp Derneği (PARHAD) ile Türk Sağlık-Sen Manavgat temsilciliği iş birliğinde düzenlenen eğitimle sağlık hizmetlerinin kalitesinin artırılması ve çalışanların bilgilerinin güncellenmesi amaçlandı. Manavgat Belediyesi Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen eğitimlere, Eskişehir 112’de görevli eğitmen paramedik Harun Özkan ile paramedik Emrah Türk konuşmacı olarak katıldı. Katılımcılar, kalp ritimlerinin tanınması ve güncel uygulamalar hakkında bilgi aldı. Eğitim programı, görev dönüşünde sigara almak için durduğu sırada saldırıya uğrayarak yaşamını yitiren Antalya 112 çalışanı paramedik Hamit Aras’a adandı. "Hizmet kalitesini yükseltmek için buradayız" Türk Sağlık-Sen Manavgat Temsilcisi ve 112 çalışanı Özcan Gönen, sağlık çalışanlarının hafta sonu izinlerini eğitim için ayırmasının büyük fedakârlık olduğunu vurguladı. İki gün süren eğitim programı, Ulukapı Sülek Mahallesi’nde sanayi esnafı olan Serhat Deniz’in sazı ve sözüyle verdiği Türk Halk Müziği konseriyle sona erdi. Sağlık çalışanları yoğun geçen eğitimlerin ardından keyifli anlar yaşadı.
Meme kanserine dikkat çekmek için kürek çektiler
13 Ekim 2025 Pazartesi - 09:49 Meme kanserine dikkat çekmek için kürek çektiler Biruni Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi ve Moda Kürek Kulübü, meme kanserine dikkat çekmek için Kadıköy Dalyan Sahili’nde kürek çekti. Etkinlikte erken teşhisin önemi vurgulandı. Biruni Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, 1-31 Ekim Meme Kanseri Farkındalık Ayı kapsamında toplumsal bilinci artırmak amacıyla Moda Kürek Kulübü ile anlamlı bir etkinliğe imza attı. "Meme Kanserine Farkındalık İçin Kürek Çekiyoruz" sloganıyla düzenlenen etkinlikte, meme kanserini yenen kadın sporcular ve 18 kadın gönüllü, hastane personeliyle birlikte kürek çekti. Kadın dayanışmasını, umudu ve erken tanının önemini simgeleyen etkinlikte, meme kanserini atlatmış kadın sporcuların azmi, diğer hastalara ilham kaynağı oldu. Biruni Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi yönetimi, hekimleri ve sağlık personeli de organizasyona katılarak destek verdi. Etkinliğin sonunda, farkındalık için kürek çeken sporculara ve hastane personeline teşekkür plaketi takdim edildi. "Çok anlamlı bir hatırlatma etkinliği oldu" Meme Kanserini atlatan Bahar Asırcı, meme kanserine dikkat çekmek için düzenlenen etkinliği çok anlamlı bir hatırlatma etkinliği olduğunu söyleyerek, "Sekiz kadından biri günümüzde meme kanserine yakalanıyor. Meme kanseri yalnızca kadınları değil, oranı daha düşük olsa da erkekleri de etkileyebiliyor. Bu nedenle herkesin bu konuda bilinçlenmesi ve düzenli olarak kontrollerini yaptırması açısından çok anlamlı bir hatırlatma etkinliği oldu. Ayrıca kürek, birlikte yapılan bir takım sporu. Fiziksel dayanıklılığın yanı sıra ekip ruhu da gerektiriyor. Aslında herhangi bir kanser sürecinde de bu iki şey çok önemli; hem fiziksel hem de mental olarak dayanıklı olmak ve çevrenden, arkadaşlarından, kulübünden destek görmek iyi bir durum. Kürek sporu da tam olarak bu birlikteliği ve dayanıklılığı simgeliyor. Ben de nisan ayının başında böyle şüpheli biri durum yaşadım. Doktorlar ameliyat olmam gerektiğini söyledi. O sırada antrenmanlarımız ve yarış hazırlıklarımız devam ediyordu, bu nedenle benim için oldukça zorlu bir dönemdi. Ancak erken fark ettiğim için çok şanslıydım. Fark ettiğim ertesi gün yine kürek çekmeye geldim, çünkü arkadaşlarım bana büyük destek oldular. O süreçte herkesin desteğini hissettim. Kürek sporu o dönemde hem aklımı dağıtmamı sağladı hem de kendimi güçlü hissetmeme yardımcı oldu. Tedavi sürecim ameliyatın ardından devam etti ama neyse ki hastalık ilerlemeden bu süreci geride bıraktım" dedi. "Her sekiz kadından biri meme kanserine yakalanıyor" Biruni Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde Tıbbi Onkoloji Uzmanı olarak görev yapan Prof. Dr. Türkan Öztürk Topcu, erken teşhisin önemine vurgu yaparak, "Çok güzel bir organizasyondu. Ekim ayı, meme kanseri farkındalık ayı olarak bizim için büyük önem taşıyor. Erken teşhis ve erken tanı, bu hastalıkta başarının en önemli anahtarı. Ne kadar erken tanı konulursa, tedavi sürecinde o kadar başarılı oluyoruz. Artık elimizde çok sayıda ilaç, tedavi yöntemi ve gelişmiş teknikler var. Buradan tüm kadınlara seslenmek istiyorum; Lütfen meme kanseri taramalarınızı ihmal etmeyin. Kendi kendine muayene çok önemli, ayrıca 40 yaşından sonra mamografi ve diğer tarama testlerini düzenli olarak yaptırmayı unutmayın. Bugün kürek kulübü ile birlikte farkındalık için kürek çektik. Bu anlamlı etkinlikte emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Yaklaşık her sekiz kadından biri meme kanserine yakalanıyor, bu oldukça yüksek bir oran ve giderek artıyor. Ancak unutmayalım ki, tarama testleri sayesinde hastalığı ne kadar erken yakalarsak, tedavide o kadar başarılı oluyoruz" diye konuştu.
Obezite nedeniyle yıllardır diş tedavisi olamayan hasta sağlığına kavuştu
13 Ekim 2025 Pazartesi - 09:46 Obezite nedeniyle yıllardır diş tedavisi olamayan hasta sağlığına kavuştu Fiziksel engeli nedeniyle, uzun süredir diş tedavisi yapılamayan bir hasta, Tekirdağ Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi hekimlerinin özverili çalışmasıyla sağlığına kavuştu. Tekirdağ Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi hekimleri, kronik rahatsızlıkları sonucunda sonradan edinilmiş obezite sendromu gelişen ve fiziksel kısıtlılığı nedeniyle tedavi olamayan T.K.E. adlı hastaya başarılı bir müdahale gerçekleştirdi. Tedavi öncesinde Tekirdağ İl Ambulans Servisi ekipleri, hastayı özel şartlar altında hastaneye ulaştırdı. Dt. Hüseyin Kalay ve klinik yardımcısı Melike Akkaşoğlu tarafından yaklaşık iki saat süren dikkatli ve titiz bir çalışma sonucu hastanın diş tedavisi başarıyla tamamlandı. İşlemlerin ardından hasta, 112 ambulans ekipleri eşliğinde hastaneden sağlıkla ve memnuniyetle ayrıldı. Tekirdağ Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi tarafından yapılan açıklamada, "Hastalarımızın her birine ihtiyaçlarına uygun, erişilebilir ve kaliteli sağlık hizmeti sunmak önceliğimizdir. Fiziksel engelleri veya özel durumları nedeniyle tedaviye erişimde zorluk yaşayan tüm vatandaşlarımız için gerekli koordinasyon sağlanmaktadır" denildi. Modern altyapısı ve uzman kadrosuyla hizmet veren Tekirdağ Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi, vatandaşlara 7 gün 24 saat kesintisiz olarak çözüm odaklı sağlık hizmeti sunmaya devam ediyor.
"Güncel Tedavi Yaklaşımları" programı kapsamında aile hekimleri bir araya geldi
13 Ekim 2025 Pazartesi - 08:58 "Güncel Tedavi Yaklaşımları" programı kapsamında aile hekimleri bir araya geldi Trabzon’da İmperial Hastanesi öncülüğünde düzenlenen ’Güncel Tedavi Yaklaşımları’ konulu program aile hekimlerinin katılımıyla yapıldı. Moderatörlüğünü Trabzon Aile Hekimleri Derneği (TRAHED) Başkanı Dr. Hakan Uzun ve Kardiyoloji uzmanı Prof. Dr. Yüksel Çiçek’in yaptığı programda, İmperial Hastanesi Kardiyoloji uzmanı Prof. Dr. Yüksel Çiçek, Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Betül Önal Günay, Genel Cerrahi Uzmanı Opr. Dr. Serkan Tayar ve Girişimsel Radyoloji Uzmanı Doğukan Atabay kendi alanlarında birer sunum yaptı. İlk olarak Kardiyoloji uzmanı Prof. Dr. Yüksel Çiçek, "Koroner Arter Hastalığı ve Hipertansiyon" üzerine bir konuşma yaptı. Çiçek, dünyada 75 yaş altı ölümlerin en sık sebebinin kardiyovasküler sistem hastalıkları olduğu kaydederek "Dünyada 75 yaş altı ölümlerin en sık sebebi kardiyovasküler sistem hastalıkları. Risk faktörleri arasında en sık olanları hipertansiyon, diyabet, obezite, sigara, yaş, stres, hareketsizliği sayabiliriz" diye konuştu. Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Betül Önal Günay’da "Kırmızı Göz" konulu bir sunum yaparak "Tanım olarak kırmızı göz, gözün beyaz görünen kısmının kırmızı olmasına sebep olan durumların tümü olarak adlandırılabilir" dedi Genel Cerrahi Uzmanı Opr. Dr. Serkan Tayar ise "Obezite Cerrahisinin kronik hastalıklara etkisi" üzerine bir konuşma yaparak "Obezite çağımızın sorunu. Özellikle pandemiden sonra obezite iyice pik yaptı. Maalesef Avrupa’da obizetede Türkiye şu anda birinci sırada dünyada da 17 sıradayız. Bu da gerçekten bizim için çok önemli bir hastalık olduğunu söylemek istiyorum" diye konuştu. Son olarak Girişimsel Radyoloji Uzmanı Doğukan Atabay, "Ameliyatsız Tiroid Tedavisi" üzerine bir konuşma yaparken programda konuşmacılara günün anısına plaket takdimi yapıldı.
Kışın favorisi: Zencefil, propolisli macun, kara mürver ve karadut pekmezleri
12 Ekim 2025 Pazar - 15:58 Kışın favorisi: Zencefil, propolisli macun, kara mürver ve karadut pekmezleri Kocaeli’de havaların soğumasıyla birlikte vatandaşlar, bağışıklığı güçlendiren doğal ürünlere yöneldi. Zencefil ve propolisli macunlar, öksürük ve grip şikayetlerine karşı en çok tercih edilen ürünler olurken, Hindistan cevizi yağı ise unutkanlığa, ağız kokusuna ve diş beyazlatmaya iyi gelmesiyle öne çıkıyor. Aktar Eda Aydoğar, kış boyunca bu doğal ürünlerin hayatın vazgeçilmez parçaları olduğunu söyledi. Kış aylarının gelmesiyle birlikte vatandaşlar hastalıklardan korunmak için doğal çözümlere yöneldi. İzmit’te aktar işletmeciliği yapan Eda Aydoğar, son dönemde özellikle zencefil, propolis ve kara mürver içeren macun ve pekmezlerin büyük ilgi gördüğünü söyledi. Aydoğar, "Bu yıl insanlar hastalıklardan korunmak için bitkisel ürünleri tercih ediyor. Öksürük, grip ve karaciğer problemlerine karşı zencefilli ve propolisli macunlarımız ile kara mürver ve karadut özlü pekmezler kış boyunca en çok talep gören ürünler arasında" dedi. "Zencefilli ve propolisli macunlara büyük ilgi var" Aydoğar, özellikle kış döneminde bazı bitkisel karışımlara rağbetin arttığını belirterek, "Şu sıralar zencefilli macun, enginarlı macun ve karaciğer yağlanmasına iyi gelen ürünler çok tercih ediliyor. Özellikle zencefil, ginseng ve propolis içeren macunlar hem vücut direncini artırıyor hem öksürüğe iyi geliyor hem de balgam söktürüyor. Kara mürver bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Hem şurup olarak içilebiliyor hem de pekmez şeklinde tüketiliyor" ifadelerini kullandı. "Hatmi çiçeğini sütle kaynatın" Vatandaşlara kış boyunca bazı bitkileri düzenli kullanmalarını tavsiye eden Aydoğar, "Kış boyunca ebe gümeci, hibiskus, hatmi çiçeği, adaçayı, ıhlamur kullanılabilir. Bu bitkileri kış boyunca hayatınızda bulundurmanız gerekiyor. Hatmi çiçeğini sütle kaynatıp içerseniz boğaza birebir iyi gelir. Öksürüğe iyi gelir, balgam söktürür. Diğer bitkileri sütle değil, normal şekilde demleyip içebilirsiniz ama hatmi çiçeğini mutlaka sütle kaynatın" şeklinde konuştu. "Saç ve cilt için doğal yağlar tercih edilmeli" Kış aylarında saç dökülmesi ve cilt problemleriyle ilgili de çok sayıda müşterisinin geldiğini belirten Aydoğar, "Hindistan cevizi yağı unutkanlığa, ağız kokusuna ve diş beyazlatmaya iyi gelir. Ayrıca saça ve cilde de çok faydalıdır. Biberiye yağı saçı güçlendirir, bazı kişiler ‘beyazlatıyor’ diyor ama bu kişiye göre değişiyor. Çoğu müşterim memnun, tatlı badem ve Hint yağının da saç, kaş ve kirpik bakımında etkili. Hint yağı et benlerini düşürür, ayaktaki mantara iyi gelir. Uzun süreli kullanımda saçı, kaşı ve kirpiği siyahlaştırır. Bu dört ürünü düzenli kullanan müşterilerimiz genelde memnun kalıyor" ifadelerini kullandı.