SAĞLIK
Bolu’da yediği mantardan zehirlenerek baygın halde bulunmuştu: "Kimse mantar satın almasın" 05 Aralık 2025 Cuma - 22:03:09 Bolu’nun Mudurnu ilçesinde geçtiğimiz ay pazardan aldığı mantardan zehirlenen ve 2 gün sonra baygın halde bulunan 45 yaşındaki Turgut Varol’un, sağlık durumu iyiye gidiyor. Varol, zehirlendikten sonra yaptığı açıklamada, "Kimse mantar satın almasın" dedi. Bolu’da 17 Kasım’da Mudurnu Pazarı’ndaki bir satıcıdan aldığı mantardan zehirlenen Turgut Varol (45), 2 gün sonra ev sahibi tarafından baygın halde bulundu. Olayın ardından ambulansla Bolu İzzet Baysal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırılan Varol, 2 gün yoğun bakım ünitesinde tedavi altında kaldı Sonrasında tedavisinin tamamlanması için Ankara Etlik Şehir Hastanesi’ne sevk edildi. Burada sağlığına kavuşan Varol, Mudurnu’ya geri döndü. Sağlığı iyiye giden Turgut Varol, zehirlendiği günü, nasıl zehirlendiğini İHA’ya anlattı. "Mantarı yedikten sonra mide bulantısı başladı" Turgut Varol, "Mantardan dolayı zehirlendim. Mantarı aldım ama içerisinde zehirli madde olup olmadığını bilmiyordum. Mantarı aldım, eve geldim temizledim daha sonrasında tavaya attım. Akşamında da mantarı yedim. Yedikten sonra mide bulantısı başladı. 2 defa istifra ettikten sonrasını da hatırlamıyorum zaten. Beni ev sahibim Kenan abi bulmuş. En son hastaneye giderken gözümü açtığımı hatırlıyorum. Bana ambulansta ‘zehirlendin, seni hastaneye götürüyoruz’ dediler. Bolu İzzet Baysal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 2 gün kaldım. Ondan sonra beni Ankara Etlik Şehir Hastanesi’ne gönderdiler" dedi. "Mantarı Mudurnu Pazarı’ndan aldım" Zehirlendiği mantarı Mudurnu Pazarı’ndan aldığını söyleyen Varol, "Mantarı Mudurnu Pazarı’ndan aldım. Kanlıca Mantarı aldım, mantar bildiğim bir mantar aslında ama büyük ihtimal yanlarda duran diğer mantarlardan bulaşmıştır. Bundan sonra mantarı kendim toplarsam yerim. Benden sonra bayağı bir kişi zehirlenmiş. Ama onların yanında birileri olduğu için çabuk fark edip, hızlıca tedavi etmişler. Ben burada tek yaşadığım için beni 2 gün sonra bulmuşlar" dedi. "Kimse mantarı satın almasın" Kültür mantarından zehirlenen Turgut Varol, vatandaşların mantarı satın almamasını, kendilerinin toplamasını önerdi. Varol, "Bence kimse mantarı satın almasın. İsterlerse kendileri toplasınlar. Aldığınız mantara bakarak alıyorsunuz ama yandaki zehirli mantarlar diğer mantarı etkiliyor" şeklinde konuştu.
05 Aralık 2025 Cuma - 18:04 Uşak’ta hemodiyaliz merkezi hizmete alındı Uşak’ın Karahallı ilçesinde hayırseverlerin destekleriyle hazırlanan Semra-Özkan Atak Hemodiyaliz Ünitesi düzenlenen törenle hizmete açıldı. Karahallı Devlet Hastanesi Hacı Rafet Zora ek binası bahçesinde gerçekleştirilen açılış törenine, Uşak Valisi Naci Aktaş, AK Parti Uşak Milletvekili İsmail Güneş, CHP Uşak Milletvekili Ali Karaoba, İl Emniyet Müdürü Taner Çiftçi, İl Jandarma Komutan Yardımcısı Albay Deniz Çezik, Karahallı Kaymakamı Ramazan Çelebi, İl Özel İdare Genel Sekreteri Sabri Ceylan, İl Sağlık Müdürü Tarık Acar ile siyasi parti temsilcileri, sağlık çalışanları, hayırseverler ve vatandaşlar katıldı. Tören, Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Burada konuşma yapan Vali Aktaş, "Buradan şifa bekleyen tüm hastalarımıza Allah’tan şifa diliyorum. Burada ve diğer sağlık tesislerinde çalışan tüm sağlık çalışanı arkadaşlarımıza işlerinde kolaylıklar diliyorum. Ünitenin hayırlı uğurlu olmasını diliyorum." dedi. Programda, Karahallı Devlet Hastanesi Hacı Rafet Zora ek binasının yenilenmesine katkı sağlayan hayırseverler Fehmi Zora ve Sinan Zora ile hemodiyaliz ünitesini yaptıran Özkan ve Semra Atak çiftine plaket takdim edildi. Duanın ardından açılış kurdelesi kesildi. Açılışın ardından Vali Aktaş, protokol üyeleri ve hayırseverler daha sonra yeni hemodiyaliz merkezini gezerek bilgi aldı.
05 Aralık 2025 Cuma - 16:56 Bingöl’e 5 yeni ambulans ve 2 UMKE aracı tahsis edildi Sağlık Bakanlığı tarafından Bingöl’e 5 adet 2025 model tam donanımlı acil yardım ambulansı ile 1 adet UMKE personel aracı ve 1 adet UMKE haberleşme aracı tahsis edildi. Yeni araçların hizmete alınması kapsamında düzenlenen programda konuşan Vali Dr. Ahmet Hamdi Usta, sağlık alanında Bingöl’de son yıllarda önemli çalışmalar yapıldığını belirtti. Vali Usta, tahsis edilen 5 ambulanstan 3’ünün 4x4, 2’sinin ise 4x2 özellikte olduğunu ifade ederek, "4x4 araçları Solhan, Genç ve Karlıova ilçelerimize birer tane gönderiyoruz. İki aracı da merkezde hizmete alıyoruz. Bu araçlarla birlikte ilimizdeki ambulans sayısı 39’dan 44’e yükseldi. Bunların 3’ü de paletli ambulans. Merkezde 20, Genç’te 6, Solhan’da 4, Karlıova’da 5 ve diğer ilçelerimizde birer ambulans görev yapıyor" dedi. Yeni Devlet Hastanesinin tamamlanmasıyla birlikte hasta nakli ihtiyacının önemli ölçüde azalacağına dikkat çeken Usta, ilçelere verilen 4x4 ambulanslarla sağlık hizmetlerine erişimin daha hızlı olacağını kaydetti. Ayrıca tahsis edilen iki yeni UMKE aracından birinin tam donanımlı haberleşme aracı, diğerinin ise personel nakil aracı olduğuna değinen Usta, "İnşallah ihtiyaç olmaz ama afet anlarında haberleşme aracımız çok kritik bir görev üstlenecek" ifadelerini kullandı. Vali Usta, Bingöl’e kazandırılan araçlarda emeği geçen Cumhurbaşkanı Yardımcısına, milletvekillerine, Sağlık Bakanına ve İl Sağlık Müdürüne teşekkür ederek, "112 çalışanlarımıza ve doktorlarımıza güç kuvvet versin. Ambulanslarımız ilimize hayırlı uğurlu olsun" dedi. Programda konuşan İl Sağlık Müdürü Dr. Samet Tatlı ise yeni araçların sahadaki çalışma şartlarını güçlendireceğini belirterek, "Sağlık camiamızın göz bebeği kıymetli 112 çalışanlarımızın sahadaki çalışma şartlarını daha kolay hale getirecek ve vatandaşlarımıza daha hızlı ulaşmamızı sağlayacak yeni ambulanslarımızın 112 ailemize ve Bingöl’ümüze hayırlı uğurlu olmasını diliyorum" şeklinde konuştu.
05 Aralık 2025 Cuma - 16:53 Bingöl’e 5 yeni ambulans ve 2 UMKE aracı tahsis edildi Sağlık Bakanlığı tarafından Bingöl’e 5 adet 2025 model tam donanımlı acil yardım ambulansı ile 1 adet UMKE personel aracı ve 1 adet UMKE haberleşme aracı tahsis edildi. Yeni araçların hizmete alınması kapsamında düzenlenen programda konuşan Vali Dr. Ahmet Hamdi Usta, sağlık alanında Bingöl’de son yıllarda önemli çalışmalar yapıldığını belirtti. Vali Usta, tahsis edilen 5 ambulanstan 3’ünün 4x4, 2’sinin ise 4x2 özellikte olduğunu ifade ederek, "4x4 araçları Solhan, Genç ve Karlıova ilçelerimize birer tane gönderiyoruz. İki aracı da merkezde hizmete alıyoruz. Bu araçlarla birlikte ilimizdeki ambulans sayısı 39’dan 44’e yükseldi. Bunların 3’ü de paletli ambulans. Merkezde 20, Genç’te 6, Solhan’da 4, Karlıova’da 5 ve diğer ilçelerimizde birer ambulans görev yapıyor" dedi. Yeni Devlet Hastanesinin tamamlanmasıyla birlikte hasta nakli ihtiyacının önemli ölçüde azalacağına dikkat çeken Usta, ilçelere verilen 4x4 ambulanslarla sağlık hizmetlerine erişimin daha hızlı olacağını kaydetti. Ayrıca tahsis edilen iki yeni UMKE aracından birinin tam donanımlı haberleşme aracı, diğerinin ise personel nakil aracı olduğuna değinen Usta, "İnşallah ihtiyaç olmaz ama afet anlarında haberleşme aracımız çok kritik bir görev üstlenecek" ifadelerini kullandı. Vali Usta, Bingöl’e kazandırılan araçlarda emeği geçen Cumhurbaşkanı Yardımcısına, milletvekillerine, Sağlık Bakanına ve İl Sağlık Müdürüne teşekkür ederek, "112 çalışanlarımıza ve doktorlarımıza güç kuvvet versin. Ambulanslarımız ilimize hayırlı uğurlu olsun" dedi. Programda konuşan İl Sağlık Müdürü Dr. Samet Tatlı ise yeni araçların sahadaki çalışma koşullarını güçlendireceğini belirterek, "Sağlık camiamızın göz bebeği kıymetli 112 çalışanlarımızın sahadaki çalışma koşullarını daha kolay hale getirecek ve vatandaşlarımıza daha hızlı ulaşmamızı sağlayacak yeni ambulanslarımızın 112 ailemize ve Bingöl’ümüze hayırlı uğurlu olmasını diliyorum" şeklinde konuştu. (FB-YRT
Kış depresyonundan koruyan 4 tavsiye
26 Kasım 2025 Çarşamba - 10:36 Kış depresyonundan koruyan 4 tavsiye Kış depresyonuyla başa çıkmak için ilaçsız yöntemler olduğunu belirten Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Umut Mert Aksoy, "En etkili önlem, sabah ışığına doğrudan maruz kalmaktır. Bunun dışında, her gün aynı saatte yatıp aynı saatte kalkmak, ekran kısıtlaması, sabahları protein ağırlıklı (yumurta, peynir) bir kahvaltı, akşam hafif öğünler yemek, sabah veya öğle saatlerinde yapılan hafif egzersizler vücudun enerji düzeyini yükselterek kış depresyonunun etkilerini önler" dedi. İAÜ VM Medical Park Florya Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Umut Mert Aksoy, kışa girerken günlerin kısalması ve güneş ışığının azalmasıyla birlikte artan yorgunluk, isteksizlik ve uyku halinin "Mevsimsel Duygudurum Bozukluğu"nun (kış depresyonu) habercisi olabileceğini belirtti. Prof. Dr. Aksoy, bu durumun bir zayıflık olmadığını, tamamen vücudun biyolojik saatindeki değişimlerden kaynaklandığını vurguladı. Kış depresyonu ve uykusuzluk arasındaki ilişkinin bir kısır döngü olduğunu belirten Prof. Dr. Aksoy, "Günlerin kısalması, vücudumuzun iç saati olan biyolojik saatimizi doğrudan etkiliyor. Gözümüze gelen ışık miktarı azaldığında, ’uyku hormonu’ olan melatonin daha uzun süre salgılanıyor ve beyin bu durumu ’gece devam ediyor’ şeklinde yorumluyor" dedi. "Ne kadar uyusam da yetmiyor hissi olabilir" Bu biyolojik değişimin, kişinin sabahları uyanmakta güçlük çekmesine ve gün içinde kendini yarı uykuda hissetmesine neden olduğunu belirten Prof. Dr. Aksoy, kış aylarında gördükleri en sık şikayetleri şöyle özetledi: "En belirgin tablo, ’ne kadar uyusam da yetmiyor’ hissidir. Uykunun süresi artsa bile kalitesi düşer; kişi sabah yorgun ve isteksiz uyanır. Bu tabloya ’hipersomnia’ (aşırı uyuma) denir. Bazı hastalarda ise tam tersi; uykuya dalamama, sık uyanma veya sabah çok erken uyanıp bir daha uyuyamama (insomnia) görülür. Her iki durumda da ortak payda, vücut saatinin doğanın temposundan sapmasıdır." Prof. Dr. Aksoy, bu duruma genellikle enerji açığını kapatma çabasıyla artan iştahın, özellikle de tatlı ve karbonhidrat isteğinin eşlik ettiğini ekledi. "İşlev kaybı yaşanıyorsa dikkat" Prof. Dr. Aksoy, bu belirtilerin ne zaman ciddiye alınması gerektiği konusunda ise şu uyarılarda bulundu: "Eğer uyku bozukluğu süreklilik kazanmışsa, kişinin günlük işlevselliğini (işe gitmek, derslere odaklanmak, ilişkilerde sabırlı davranmak) etkilemeye başlamışsa, artık bu normal bir mevsim geçişi değil, klinik bir tablodur. Haftada üç geceden fazla yaşanan ve üç aydan uzun süren uyku sorunları ’kronik insomnia’ olarak kabul edilir ve profesyonel destek gerektirir." "En etkili ilaçsız yöntem: sabah ışığı" Kış depresyonuyla başa çıkmak için ilaçsız yöntemlerin mevcut olduğunu belirten Prof. Dr. Aksoy, "En etkili önlem sabah ışığına maruz kalmaktır. Hava bulutlu olsa bile, uyanır uyanmaz perdeleri açmak ve mümkünse kısa bir yürüyüş yapmak, vücuda ’gün başladı’ mesajı vererek biyolojik saati yeniden ayarlar" dedi. "Kış depresyonuna karşı 4 altın öneri" Prof. Dr. Aksoy, kış depresyonundan korunmak için şu tavsiyelerde bulundu: "Uyku hijyeni: Her gün aynı saatte yatıp aynı saatte kalkmak, biyolojik saatin şaşırmasını engeller. Ekran kısıtlaması: Akşamları telefon ve bilgisayar ekranlarından yayılan mavi ışık, melatonin salgısını baskılayarak uyku saatini geciktirir. Yatmadan önce kullanımı sınırlandırılmalıdır. Beslenme: Sabah protein ağırlıklı (yumurta, peynir) bir kahvaltı uyanıklığı desteklerken, akşamları hafif öğünler tercih edilmelidir. Hareket: Sabah veya öğle saatlerinde yapılan hafif egzersizler enerji düzeyini yükseltir." "Işık terapisi biyolojik saati yeniden ayarlıyor" Mevsimsel depresyon için en etkili ilaç dışı tedavilerden birinin "Işık Terapisi" olduğunu belirten Prof. Dr. Aksoy, "Bu yöntemde kişi, her sabah 10.000 lux şiddetindeki özel bir ışık kaynağına 20-30 dakika maruz bırakılır. Bu güçlü ışık, gün ışığını taklit ederek beyni ’güne uyandırır’, melatonin dengesini düzeltir ve serotonin sistemini canlandırır. Genellikle bir hafta içinde belirgin iyileşme sağlanır" diye konuştu. Kimi insanlar neden daha yatkın? Prof. Dr. Aksoy, kış depresyonunun herkesi aynı etkilemediğini, bazı insanların biyolojik olarak daha duyarlı olduğunu belirterek, "Genetik düzeyde, melatonin reseptörlerini kodlayan bazı genlerdeki farklılıkların kişiyi mevsimsel depresyona yatkın hale getirdiği biliniyor. Bu bireylerde beyindeki ’ışığa yanıt eşiği’ daha düşüktür ve karanlık günlerin etkisini çok daha derin hissederler" dedi. "Zayıflık değil, biyolojik bir tepki" Prof. Dr. Umut Mert Aksoy, sözlerini şöyle tamamladı: "Kış depresyonu bir zayıflık değil, doğanın ritmine karşı vücudun verdiği biyolojik bir tepkidir. Doğayla savaşmak yerine onun temposuna ayak uydurmak, yaşam alışkanlıklarını buna göre düzenlemek, ruhsal sağlığın en doğal reçetesidir."
Göz, kalp, damar ve sinir sisteminin düşmanı ’diyabet’
26 Kasım 2025 Çarşamba - 10:26 Göz, kalp, damar ve sinir sisteminin düşmanı ’diyabet’ İç Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Düriye Sıla Karagöz Özen, diyabet hastalığında yıllık komplikasyon taramalarının hayati öneme sahip olduğunu belirterek böbrek, göz, sinir sistemi ve kalp-damar hastalıklarının erken dönemde tespit edilmesi gerektiğini söyledi. Medicana International Samsun Hastanesi doktorlarından Doç. Dr. Düriye Sıla Karagöz Özen, diyabet ile ilgili dikkat edilmesi gereken hususlar hakkında bilgi verdi. Diyabet hastalığına bağlı farklı komplikasyonların süreç içinde gelişebileceğine dikkat çeken Doç. Dr. Özen, "Böbrek ve gözler de diyabetten olumsuz etkilenebilir. Diyabet halen tüm dünyada önlenebilir körlüğün en önemli nedenidir. Son dönem böbrek yetmezliğinin ve diyalizin çok önemli bir nedeni olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu yüzden diyabet hastalığının yıllık komplikasyon taramalarının yapılmasını önemsiyoruz. Biliyoruz ki kan şekeri kontrolü bozulmaya başladığı andan itibaren küçük kan damarları olumsuz etkilenir. Yani aşikar diyabet ortaya çıkmadan bile kan şekeri yüksekliğine bağlı damar endotelinde hasar ortaya çıkıyor. Bu nedenle kan şekeri kontrolünün sağlanması önemli olduğu gibi her diyabet hastasının yıllık göz kontrollerinin yapılması, göz dibi kontrollerinin yapılması, iç hastalıkları uzmanı tarafından idrarda protein kaçağı olup olmadığına dair yıllık kontrollerin yapılması büyük önem taşıyor" dedi. Düzenli kontrol ve sağlık taramalarının önemine değinen Doç. Dr. Düriye Sıla Karagöz Özen, "Sinir uçlarında ortaya çıkan hasara bağlı uzuv kayıpları, yaralanmalar, his kayıpları görülebiliyor. Tüm bunların kontrol edilebilmesi için en azından yılda bir sefer diyabet hastalarının komplikasyon taramaları açısından muayene olmalarını öneriyoruz. Diyabet hastalarındaki ölümün en önemli nedeni kardiyovasküler olaylar. Diyabet hastalarında kalp krizi riski, inme riski genel popülasyona göre oldukça artıyor. Bu nedenle bu hastaların yıllık kardiyoloji muayenelerinin yapılması önemli ve kardiyovasküler hastalık riskini artıran kan şekeri yüksekliği dışındaki diğer tüm risk faktörleri önünde diyabet hastalarında çok yakın takip edilmesi gerektiğini biliyoruz ve bunu önemsiyoruz" diye konuştu. Diyabet tedavisinin kişiye özel planlandığına da dikkat çeken Özen, "Her hasta için bireyselleşmiş tedavi ve hedefler belirliyoruz. Hastalara önerimiz hekim uyarılarına dikkat etmeleri, düzenli kontrol yaptırmak. Daha sağlıklı bir toplum olabilmek için fiziksel aktiviteyi arttırmamız, sağlıklı beslenme alışkanlığı edinmemiz, işlenmiş gıdalardan uzak durmamız, bel çevresini ideal düzeye düşürmek obezite ile mücadele oldukça önemli" şeklinde konuştu.
Ege Üniversitesi radyoterapide Avrupa’nın eğitim üssü oldu
26 Kasım 2025 Çarşamba - 10:26 Ege Üniversitesi radyoterapide Avrupa’nın eğitim üssü oldu Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın (IAEA) "Rays of Hope" projesi kapsamında "Anchor Center" (İşbirliği Merkezi) seçilen Ege Üniversitesi, önemli bir organizasyona ev sahipliği yaptı. IAEA’nın Avrupa Radyoterapi ve Onkoloji Derneği (ESTRO) desteğiyle düzenlediği Radyoterapi Teknikerleri Eğiticilerinin Eğitimi Bölgesel Çalıştayı İzmir’de yapıldı. Toplantının açılışında konuşan Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Güneş Ak, "Uzun yıllardır IAEA ile eğitim ve araştırma alanlarında işbirliği içinde olan Ege Üniversitesinin, 2023 yılında IAEA’nın önemli ‘Rays of Hope’ projesinde yer almasının bu işbirliğini daha da ileriye taşıdığını görmekten büyük memnuniyet duyuyorum. Bu çerçevede üniversite olarak radyasyon onkolojisi, radyoloji ve nükleer tıp alanlarında hekim, sağlık fizikçisi ve teknikerlerin eğitimine katkı sunmak, ortak bilimsel araştırmalarda yer almak, IAEA projelerine uzman desteği vermek ve IAEA toplantılarına ev sahipliği yapmak bizim için gurur verici. Bugün 24 ülkeden 45 radyoterapi teknikerinin katılımıyla gerçekleştirilen bu toplantının, kanser tedavisinin en kritik aşamalarından biri olan radyoterapi uygulamalarındaki eğitim kalitesinin artırılması ve standartlaştırılmasına önemli katkılar sağlayacağına inanıyorum. Ayrıca bu buluşmanın, Ege Üniversitesi ile bölgemizdeki diğer merkezler arasında bilgi alışverişi ve işbirliğini güçlendirecek bir zemin oluşturduğunu da özellikle vurgulamak isterim" dedi. "Radyoterapi teknikerleri, tedavinin mutfağındaki en kritik kişilerdir" Toplantının başkanlığını üstlenen Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Yavuz Anacak, radyoterapinin bilimsel ve teknolojik gelişmelere paralel olarak çok hızlı ilerlediğini, ancak radyoterapi teknikerlerinin kanser tedavisinde çok önemli rol oynamalarına rağmen ülkemizin de yer aldığı doğu Avrupa ve Balkan ülkelerinde yeterli eğitici kadrolarının olmadığını belirtti. Prof. Dr. Yavuz Anacak, "Radyoterapi teknikerleri, tedavinin mutfağındaki en kritik kişilerdir. Cihazınız ne kadar son teknoloji olursa olsun, onu kullanan el yetkin değilse tedavide başarı şansı düşer. Bölge ülkelerinde cihaz kalitesi artmasına rağmen eğitim standartlarında farklılıklar gözlemliyoruz. Biz bu çalıştayda, Avrupa’nın dört bir yanından gelen 45 eğitmene, kendi ülkelerine döndüklerinde meslektaşlarını nasıl daha iyi eğiteceklerini, yani balık tutmayı öğretmeyi gösterdik" diye konuştu "Sağlık diplomasisinde ülkemizi gururla temsil edeceğiz" Ege Üniversitesinin IAEA ile yürüttüğü ortak projeler sayesinde teknikerlerin eğitimine büyük katkı sağladığını belirten Prof. Dr. Anacak, "İzmir’de oluşturduğumuz bu eğitim modelleri, yarın sınırlarımızın ötesindeki bir kanser merkezinde hayat bulacak. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi, köklü geçmişi ve akademik birikimiyle ‘Rays of Hope’ projesinin en güçlü halkalarından biri olmaya ve sağlık diplomasisinde ülkemizi gururla temsil etmeye devam edecektir" dedi.
Depremden sonra yapılan hastanede 100’üncü açık kalp ameliyatı başarıyla tamamlandı
26 Kasım 2025 Çarşamba - 09:58 Depremden sonra yapılan hastanede 100’üncü açık kalp ameliyatı başarıyla tamamlandı Kahramanmaraş merkezli depremler sonrası sağlık yatırımları kapsamında bu sene hizmete alınan Kahramanmaraş Devlet Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi (KVC) Kliniği’nde 100’üncü açık kalp ameliyatı (bypass) başarıyla gerçekleştirildi. Şubat ayında hizmete başlayan Kahramanmaraş Devlet Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi (KVC) Kliniği’nin başarılı ameliyatlarına bir yenisi daha eklendi. Devlet Hastanesi KVC ekibinin gerçekleştirdiği 100’üncü açık kalp ameliyatı, Kahramanmaraş’ta deprem sonrası yeniden güçlenen sağlık altyapısının önemli bir kilometre taşı olarak değerlendirildi. Açık kalp ameliyatı sonrası hasta Muammer Haydaroğlu sağlığına kavuştu. Servise alınan Muammer Haydaroğlu, mutlu olduğunu ifade ederek, sağlık çalışanlarına teşekkür etti. Haydaroğlu, "Yıllardır kalp sıkıntımız vardı ve hastaneye başvurdum. İlk geldiğim günden bu yana ekip arkadaşlarımız büyük bir özveri gösterdi. Sağlığımıza yeniden kavuştuk. 100’üncü hastaymışız, o da ayrı bir mutluluk verdi" diye konuştu. Kalp ve Damar Cerrahi Uzmanı Dr. Ahmet Nasrioğlu, "Bu bir doktorun ya da bir sağlık çalışanının yaptığı bir başarı değil, bir ekibin çıkaracağı başarıdır. Ameliyat, yoğun bakım, servis ve biz doktorlarla birlikte 100’üncü hastamızı sağlığına kavuşturmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Kentimizin atlattığı bu büyük felaketten sonra ekip arkadaşlarımızla beraber böyle şifa dağıtıyor olmamız bizi mutlu ediyor" ifadelerini kullandı.
Van’da ‘sessiz ölüm’ tehlikesi: Uzmanlardan karbonmonoksit uyarısı
26 Kasım 2025 Çarşamba - 09:22 Van’da ‘sessiz ölüm’ tehlikesi: Uzmanlardan karbonmonoksit uyarısı Van’da havaların soğumasıyla soba ve kombi kullanımı artarken halk arasında "sessiz ölüm" olarak bilinen karbonmonoksit zehirlenmelerine karşı uzmanlar uyarıda bulunuyor. Son dönemlerde soba kaynaklı vakaların yanı sıra doğal gaz sızıntılarına bağlı zehirlenmelerde de artış yaşandığına dikkat çekilirken, özellikle kombi bakımı ve değişimi yapılan evlerde kontrolün aksatılmaması gerektiği vurgulanıyor. Kentte yaşanan bu vakaların ardından, Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi bünyesinde hizmet veren Su Altı Hekimliği ve Hiperbarik Oksijen Tedavi Merkezine başvurularda da artış olduğu bildirildi. Merkezde karbonmonoksit zehirlenmesi şüphesiyle gelen hastalara hızlı şekilde hiperbarik oksijen tedavisi uygulanarak hayati risklerin önüne geçiliyor. "Hastanemizde sıkça karşılaştığımız vakalar arasında yer almaya başladı" İHA muhabirine konuşan Hava ve Uzay Hekimliği Uzmanı Dr. Tuğba Özüarı, karbonmonoksit zehirlenmesinin özellikle tam yanma gerçekleşmeyen soba ve ısıtıcılarda ortaya çıkan gazın solunmasıyla oluştuğunu belirtti. Vakaların son haftalarda dikkat çekici seviyelere ulaştığını ifade eden Dr. Özüarı, "Halk arasında soba zehirlenmesi olarak bilinen karbonmonoksit zehirlenmeleri, havaların soğumasıyla birlikte hastanemizde sıkça karşılaştığımız vakalar arasında yer almaya başladı. Karbonmonoksit zehirlenmesi; sobalarda ya da çeşitli ısıtıcılarda yakıtın tam olarak yanmaması sonucu ortaya çıkan karbonmonoksit gazının solunmasıyla meydana gelen bir zehirlenme türüdür. Bu zehirlenmelerde en sık görülen belirtiler arasında baş ağrısı, halsizlik, bulantı, kusma ve ilerleyen durumlarda bilinç bulanıklığı hatta koma yer almaktadır. Hastalar bu belirtileri yaşadıklarında ilk olarak bulundukları ortamdan uzaklaşmalı ve hemen 112’yi aramalıdır. 112 ekiplerinin yönlendirmesiyle hastalar, gerekli görüldüğünde hiperbarik oksijen tedavisine alınmaktadır. Hiperbarik oksijen tedavisi, bu tür hastalarda oldukça kıymetli ve acil olarak uygulanan bir tedavi yöntemidir. Genellikle tek seans yeterli olurken, bazı hastalarda durumun ciddiyetine göre 2-3 seans veya daha fazla uygulama yapılabilmektedir" dedi. "Doğal gaz zehirlenmeleri artış gösterdi" Son dönemlerde sobanın yanı sıra doğalgaz zehirlenmelerinin de artış gösterdiğini dile getiren Özüarı, "Son dönemlerde soba zehirlenmelerinin yanı sıra doğal gaz zehirlenmeleri de artış göstermektedir. Özellikle kombi bakımı veya kombi değişimi yapılan evlerde, işlemlerin ardından doğalgaz sızıntıları yaşanabilmektedir. Bu nedenle bakım sonrasında gerekli kontrollerin titizlikle yapılması büyük önem taşımaktadır" diye konuştu. "Yol açtığı ölümler ‘sessiz ölüm’ olarak adlandırılmaktadır" Karbonmonoksit zehirlenmesinin renksiz ve kokusuz olması nedeniyle fark edilmesinin zor olduğuna söyleyen Özüarı, sözlerini şöyle sürdürdü: "Karbonmonoksit gazı renksiz ve kokusuz olduğu için yol açtığı ölümler ‘sessiz ölüm’ olarak adlandırılmaktadır. Bu nedenle benzer semptomlar yaşayan kişilerde karbonmonoksit zehirlenmesi ihtimali mutlaka akılda tutulmalıdır."
Van’da ‘sessiz ölüm’ tehlikesi: Uzmanlardan karbonmonoksit uyarısı
26 Kasım 2025 Çarşamba - 09:21 Van’da ‘sessiz ölüm’ tehlikesi: Uzmanlardan karbonmonoksit uyarısı Van’da havaların soğumasıyla birlikte soba ve kombi kullanımının artması sonucu, halk arasında "sessiz ölüm" olarak bilinen karbonmonoksit zehirlenmelerine karşı uzmanlar uyarıda bulunuyor. Son dönemlerde soba kaynaklı vakaların yanı sıra doğalgaz sızıntılarına bağlı zehirlenmelerde de artış yaşandığına dikkat çekilirken, özellikle kombi bakımı ve değişimi yapılan evlerde kontrolün aksatılmaması gerektiği vurgulanıyor. Kentte yaşanan bu vakaların ardından, Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi bünyesinde hizmet veren Su Altı Hekimliği ve Hiperbarik Oksijen Tedavi Merkezine başvurularda da artış olduğu bildirildi. Merkezde karbonmonoksit zehirlenmesi şüphesiyle gelen hastalara hızlı şekilde hiperbarik oksijen tedavisi uygulanarak hayati risklerin önüne geçiliyor. "Hastanemizde sıkça karşılaştığımız vakalar arasında yer almaya başladı" İHA muhabirine konuşan Hava ve Uzay Hekimliği Uzmanı Dr. Tuğba Özüarı, karbonmonoksit zehirlenmesinin özellikle tam yanma gerçekleşmeyen soba ve ısıtıcılarda ortaya çıkan gazın solunmasıyla oluştuğunu belirtti. Vakaların son haftalarda dikkat çekici seviyelere ulaştığını ifade eden Dr. Özüarı, "Halk arasında soba zehirlenmesi olarak bilinen karbonmonoksit zehirlenmeleri, havaların soğumasıyla birlikte hastanemizde sıkça karşılaştığımız vakalar arasında yer almaya başladı. Karbonmonoksit zehirlenmesi; sobalarda ya da çeşitli ısıtıcılarda yakıtın tam olarak yanmaması sonucu ortaya çıkan karbonmonoksit gazının solunmasıyla meydana gelen bir zehirlenme türüdür. Bu zehirlenmelerde en sık görülen belirtiler arasında baş ağrısı, halsizlik, bulantı, kusma ve ilerleyen durumlarda bilinç bulanıklığı hatta koma yer almaktadır. Hastalar bu belirtileri yaşadıklarında ilk olarak bulundukları ortamdan uzaklaşmalı ve hemen 112’yi aramalıdır. 112 ekiplerinin yönlendirmesiyle hastalar, gerekli görüldüğünde hiperbarik oksijen tedavisine alınmaktadır. Hiperbarik oksijen tedavisi, bu tür hastalarda oldukça kıymetli ve acil olarak uygulanan bir tedavi yöntemidir. Genellikle tek seans yeterli olurken, bazı hastalarda durumun ciddiyetine göre 2-3 seans veya daha fazla uygulama yapılabilmektedir" dedi. "Doğalgaz zehirlenmeleri artış gösterdi" Son dönemlerde sobanın yanı sıra doğalgaz zehirlenmelerinin de artış gösterdiğini dile getiren Özüarı, "Son dönemlerde soba zehirlenmelerinin yanı sıra doğalgaz zehirlenmeleri de artış göstermektedir. Özellikle kombi bakımı veya kombi değişimi yapılan evlerde, işlemlerin ardından doğalgaz sızıntıları yaşanabilmektedir. Bu nedenle bakım sonrasında gerekli kontrollerin titizlikle yapılması büyük önem taşımaktadır" diye konuştu. "Yol açtığı ölümler ‘sessiz ölüm’ olarak adlandırılmaktadır" Karbonmonoksit zehirlenmesinin renksiz ve kokusuz olması nedeniyle fark edilmesinin zor olduğuna söyleyen Özüarı, sözlerini şöyle sürdürdü: "Karbonmonoksit gazı renksiz ve kokusuz olduğu için, yol açtığı ölümler ‘sessiz ölüm’ olarak adlandırılmaktadır. Bu nedenle benzer semptomlar yaşayan kişilerde karbonmonoksit zehirlenmesi ihtimali mutlaka akılda tutulmalıdır." (YLM-MSA-Y)
Zarife nine ’Masada kalırsın’ denildi, fıtık ameliyatıyla yeniden yürümeye başladı
26 Kasım 2025 Çarşamba - 09:21 Zarife nine ’Masada kalırsın’ denildi, fıtık ameliyatıyla yeniden yürümeye başladı Adana’da bel fıtığı nedeniyle yürüme kabiliyetini yitiren ve doktorların ‘Masada kalırsın’ dediği 75 yaşındaki Zarife Satıcı, geçirdiği başırılı ameliyatla yeniden sağlığına kavuştu. Yaşlı kadın, "Bizlere ameliyat olamazsınız demesinler, yaşam çok güzel. Mutlu olmak bizim de hakkımız" dedi. Adana’da yaşayan 75 yaşındaki Zarife Satıcı, geçtiğimiz yıl bel fıtığı rahatsızlığı nedeniyle günden güne kötüleşerek yürüme kabiliyetini yitirdi. Birçok doktora giden yaşlı kadın, ameliyat olması durumunda ‘Masada kalırsın’ denilerek evine gönderildi. 21 sene önce aynı hastalığı yaşayan Satıcı, o dönem ameliyat olduğu Beyin, Sinir ve Omurilik Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Orhan Şen’e ulaştı. Yapılan tetkikler sonucu yaşlı kadının ameliyatının riskli olduğu ancak oranların düşük olduğu belirtildi. 3 ay önce ameliyat olan ve mikroskop ile fıtığı çıkartılıp, belindeki sinirler rahatlatılan Satıcı, yeniden yürümeye ve gündelik işlerini halletmeye başladı. "Mutlu olmak bizim de hakkımız" İhlas Haber Ajansı’na konuşan Zarife Satıcı, "8-9 ay boyunca yürüyemedim. En sonunda karar verdim ve ameliyat oldum. Artık yürüyorum, bizlere ‘Siz 75 yaşındasınız, ameliyat olmazsınız’ demesinler. Herkes şansını denesin, yaşam çok güzel. Mutlu olmak bizim de hakkımız" dedi. "Ameliyattan 6 saat sonra yürüdü" Beyin, Sinir ve Omurilik Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Orhan Şen ise özellikle yaşlı hastalarda kardiyoloji ve anestezi uzmanı görmeden karar verilmemesi gerektiğine dikkat çekti. Prof. Dr. Şen, "Ben 21 sene önce Zarife teyzemizin bel fıtığından ameliyatını yapmışım. Son 8-9 aydır sağ bacak ağrısı olmaya başlamış ve ayakta duramaz hale gelmiş. İlaç tedavisinden fayda görmemiş. Birçok doktora, hastaneye gitmiş ancak ‘Masada kalırsın’ denilerek korkup ameliyattan vazgeçmiş. Bir hastayı anestezi uzmanı, kardiyoloji uzmanı görmeden bu riskleri söyleyemeyiz. Biz ilgili branşlara teyzemizi gösterdik ve ameliyata hazırladık. Ameliyattan 6 saat sonra yürüdü ve artık bütün işlerini kendisi halledebiliyor. Genç meslektaşlarıma önerim, yaşlı hastaları anestezi ve kardiyoloji uzmanına göstermeden olumsuz konuşmayalım. Bu insanların da kaliteli yaşamak hakları" diye konuştu.
ALKÜ’lü Diş Hekimliği Fakültesi öğrencileri beyaz önlüklerini giydi
25 Kasım 2025 Salı - 21:02 ALKÜ’lü Diş Hekimliği Fakültesi öğrencileri beyaz önlüklerini giydi Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi (ALKÜ) Diş Hekimliği Fakültesi birinci sınıf öğrencileri, Beyaz Önlük Giyme Töreni’nde beyaz önlüklerini giyerek diş hekimliğine ilk adımlarını attılar. Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesinde (ALKÜ) yeni dönemin başlamasının ardından ALKÜ’lü öğrenciler, mesleklerinde ilk adım atmanın heyecanını yaşamaya devam ediyor. Bu kapsamda ALKÜ Diş Hekimliği Fakültesi tarafından bu yıl fakülteye başlayan öğrencilere 2025-2026 Eğitim-Öğretim Yılı Beyaz Önlük Giyme Töreni düzenlendi. "Beyaz önlük, güven ve özveriyi hatırlatsın" Törende konuşan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Atıf Bayramoğlu, beyaz önlüğün büyük bir sorumluluk, etik değer ve insan sağlığına adanmışlığın sembolü olduğunun altını çizdi. Öğrencilere seslenen Prof. Dr. Bayramoğlu, "Bugün attığınız bu adım; sabır, özveri ve sürekli öğrenmeyi gerektiren uzun bir mesleki yolculuğun başlangıcıdır. Bu mesleğin en değerli yanı, ellerinizle şifa verirken kalbinizle de insanlara umut olmanızdır. Giydiğiniz her beyaz önlük, toplumun sizlere duyduğu güveni ve sizden beklediği özveriyi hatırlatacaktır. Velilerimize, bu anlamlı güne gelirken çocuklarınıza verdiğiniz emek, destek ve güven için ayrıca teşekkür ediyorum. Kıymetli hocalarımıza ise öğrencilerimizin geleceğine ilmek ilmek işledikleri bilgi ve değerler için minnettarız. Sevgili gençler, bugün burada başlayan bu yolculukta bilimin ışığını, vicdanın rehberliğini ve insan sevgisini asla kaybetmemenizi diliyorum. Unutmayın, iyi bir diş hekimi yalnızca el becerisiyle değil, empatisi ve etik duruşuyla da fark oluşturur. Hepinizi tebrik ediyor, beyaz önlüklerinizin sizlere başarı, saygınlık ve mesleki gurur getirmesini temenni ediyorum" dedi. "Aramıza hoş geldiniz" ALKÜ Diş Hekimliği Dekanı Prof. Dr. Mehmet Akın başarılarından dolayı öğrencileri tebrik etti. Beyaz önlüğün önemine değinen Akın, "Bizler, öğretim üyeleriniz olarak, bu yolculukta size rehberlik etmekten, bilgi ve birikimlerimizi aktarmaktan büyük gurur duyuyoruz. Sizlerin mesleğe olan heyecanı, bizlere de güç ve umut veriyor. Bugün beyaz önlüklerinizi giyerken şunu hatırlayın: Bu önlük temizlik ister özen ister, sorumluluk ister. Ama en önemlisi, kalpten gelen bir hekimlik sevgisi ister. Hepinizin bu değerlere sahip olduğuna yürekten inanıyorum. Sevgili öğrenciler, aramıza hoş geldiniz. Mesleğimize, bilimimize ve insanlığa yapacağınız katkılar için sizlerle şimdiden gurur duyuyoruz. Beyaz önlükleriniz size uğur, başarı ve güç getirsin. Hepinizi yürekten tebrik ediyor, başarılarla dolu bir eğitim hayatı diliyorum" dedi. Konuşmaların ardından müzik söylemi gerçekleştirildi. Törenin devamında protokol üyeleri ve diş hekimliği akademisyenleri öğrencilere beyaz önlük giydirdiler. Tören toplu fotoğraf çekiminin ardından sona erdi. Rektörlük Binası Alev Alatlı Konferans Salonu’nda yapılan törene Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Atıf Bayramoğlu, Prof. Dr. Mehmet Kılıç, Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Akın, önceki dönem dekanlardan Prof. Dr. İhsan Levent Aral, Antalya Diş Hekimleri Odasından Diş Hekimi Mürüvet Turhan, dekanlar, MYO müdürleri, akademisyenler, aileler ve öğrenciler katıldı.
Ağrı’da sağlık alanında bir ilke imza atıldı, böbrek tümörü kapalı yöntemle alındı
25 Kasım 2025 Salı - 15:51 Ağrı’da sağlık alanında bir ilke imza atıldı, böbrek tümörü kapalı yöntemle alındı Ağrı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde ilk kez uygulanan kapalı böbrek ameliyatı, hem hastanın hızla teşhis edilmesi hem de kısa sürede iyileşmesiyle dikkat çekti. "Normalde başka illere gidilen ameliyat artık Ağrı’da yapılıyor" mesajı verildi. Ağrı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde ilk kez gerçekleştirilen kapalı böbrek tümörü ameliyatı, 53 yaşındaki Ahmet Eser’e başarıyla yapıldı. Kentte sağlık hizmetlerinin gelişimi açısından önemli bir adım olarak görülen ameliyat, hem hızlı tanı süreci hem de hastanın kısa sürede sağlığına kavuşmasıyla dikkat çekti. Ahmet Eser, haftalardır süren yan ağrısı şikâyetiyle hastaneye başvurdu. Yapılan tomografi sonucunda sol böbreğinde yaklaşık 2 santimetrelik bir kitle tespit edildi. Durumun ciddiyeti görülünce ultrason ve MR gibi detaylı tetkikler de aynı hastanede kısa sürede yapıldı. Bulgular tümör ihtimalini güçlendirince ameliyata karar verildi. Hastanın yaşadığı süreci kendi sözleriyle anlatması, ameliyatın bölgede neden bu kadar önemli olduğunu da ortaya koydu. Eser, "Hocam bana sende kitle var dediğinde çok şaşırdım. Beni sakinleştirdi, ‘Allah’ın izniyle hallederiz’ dedi. Normalde böyle ameliyatların başka illerde yapıldığını biliyordum ama hocam ‘Önce Allah’a sonra bana güvenin, burada yapacağız’ deyince içim rahatladı," dedi. Ameliyat sonrası çok hızlı toparlandığını belirten Eser, "İki gün hastanede kaldım, bir haftada tamamen iyileştim. Daha önce bu tür ameliyatlar için başka şehirlere gidip çok yoruluyorduk. Kendi şehrimde bu ameliyatı olmak beni çok mutlu etti," diye konuştu. Operasyonu gerçekleştiren Üroloji Uzmanı Op. Dr. Kayhan Tarım, böbrek tümörlerinin çoğunun belirti vermeden ortaya çıktığını söyleyerek, "Hastamızda da tomografi sonrası şüphe oluştu. Radyoloji ekibiyle birlikte tüm tetkikleri hızla tamamladık," dedi. Dr. Tarım, kapalı ameliyatın günlük hayatı daha az etkilediğini vurgulayarak, "Açık ameliyat daha ağrılı olur, iyileşme uzun sürer. Kapalı yöntemle yaptığımız ameliyatta hem ağrı azdır hem de hasta kısa sürede ayağa kalkar. Hastamız da ameliyattan sonra iki gün içinde taburcu oldu," ifadelerini kullandı. Patolojide tümörün tamamen temiz alındığının görülmesiyle hastanın ek bir tedaviye ihtiyaç duymadığını belirten Tarım, "Bu ameliyat, Ağrı’da kapalı cerrahi yöntemlerin gelişmesi açısından bir dönüm noktasıdır. Amacımız hastalarımızın başka illere gitmeden burada güvenle tedavi olabilmesi" dedi. Ağrı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde bu ameliyatın başarıyla yapılması, bölge halkına ileri cerrahi işlemlerin artık kendi şehirlerinde de uygulanabildiğini göstermesi bakımından önemli bir gelişme olarak değerlendiriliyor.
Rektör Savaş, diş hastanesi inşaatını yerinde inceledi
25 Kasım 2025 Salı - 14:55 Rektör Savaş, diş hastanesi inşaatını yerinde inceledi Uşak Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ekrem Savaş, inşaatı hızla devam eden Uşak Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Hastanesi binasında incelemelerde bulunarak çalışmalar hakkında yetkililerden bilgi aldı. Modern altyapısı ve yüksek kapasitesiyle dikkat çeken yeni hastanenin bölgenin önemli bir ihtiyacını karşılayacağını belirten Rektör Savaş, modern hastanenin kısa sürede hizmete başlayacağını ifade etti. Rektör Prof. Dr. Ekrem Savaş, hastanenin tamamlanma sürecine ilişkin yaptığı açıklamada, yeni binanın 2026 yılının sonlarına doğru hizmete açılmasının planlandığını belirtti. Yapım sürecinin titizlikle takip edildiğini ifade eden Rektör Prof. Dr. Savaş, "Üniversite olarak her alanda olduğu gibi sağlık yatırımlarında da örnek projeleri hayata geçiriyoruz. Bölgenin önemli bir ihtiyacını karşılayacak olan hastanemizde bölge halkına daha modern bir ortamda tedavi imkanı sunacağız." dedi. Prof. Dr. Savaş, yeni hastane binasının teknik kapasitesi ve sunacağı hizmetler hakkında şu bilgileri paylaştı; "Yeni hastanemiz en az 250 diş ünitesine sahip olacak şekilde inşa ediliyor. Bu sayede hem eğitim hem de sağlık hizmetlerinde önemli bir kapasite artışı sağlayacağız. Aylık poliklinik hasta sayısını 20 binin üzerine çıkararak, bölgenin ağız ve diş sağlığı alanındaki ihtiyaçlarına çok daha güçlü şekilde cevap vereceğiz. Yeni binamız mevcut binadan 5 kat büyüklükte ve hasta tedavi ortamı açısından 3 kat daha büyük olarak inşa edildi. Bu modern binada sınıflar, konferans salonları da olacak. Akademisyenlerimiz daha modern ofislerde çalışmalarını sürdürecek." dedi. Prof. Dr. Savaş, bu yatırımın Uşak’ın yanı sıra tüm Ege Bölgesi için stratejik bir değer taşıdığını belirterek, "Yeni hastanemiz Ege Bölgesi’nin en kapsamlı ve modern diş sağlığı merkezlerinden biri olacak. Eğitim, uygulama ve araştırma açısından Türkiye’ye örnek bir yapı oluşturuyoruz" ifadelerini kullandı. Yeni hastanede sadece muayene ve tedavi bölümlerinin değil, aynı zamanda ileri teknolojilerle donatılmış ameliyathanelerin de yer alacağını vurgulayan Rektör Savaş, "Ameliyathanelerimiz, sedasyon ve genel anestezi üniteleriyle birlikte uluslararası standartlarda hizmet verecek. Bu yapısıyla hastanemiz sadece bölgesel değil, ulusal ölçekte örnek bir sağlık merkezi haline gelecek" diye konuştu. Yeni Diş Hekimliği Fakültesi Hastanesi’nin devreye girmesiyle birlikte, Uşak Üniversitesi’nin sağlık alanındaki altyapısının önemli ölçüde güçleneceğini kaydeden Rektör Prof. Dr. Savaş, hem öğrencilere hem de topluma sunulan hizmetlerin nitelik ve kapsamının daha da artacağını söyledi.
Hasta kadının karnından 15 kilo tümör çıkarıldı
25 Kasım 2025 Salı - 14:25 Hasta kadının karnından 15 kilo tümör çıkarıldı Mardin’den, Şanlıurfa’ya gelerek karın ağrısı şikayeti üzerine hastaneye giden kadının karnından 15 kilo 800 gram ağırlığında tümör çıkarıldı. Tekerlekli sandalyeyle hastaneye giriş yapan kadın, yürüyerek taburcu oldu. Mardin’de yaşayan 45 yaşındaki Gülsüme Önal, karın bölgesinde giderek büyüyen kitlenin yaşamını olumsuz etkilemeye başlaması üzerine Harran Üniversitesi Hastanesi’ne başvurdu. Tekerlekli sandalyeyle hastaneye getirilen Önal’ın yapılan detaylı incelemelerinde, karın boşluğunu büyük ölçüde dolduran, hayati organlara ve ana damarlara ileri derecede yapışık 30x40 santimetre boyutlarında bir retroperitoneal tümör tespit edildi. Tümör, Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Organ Nakli Merkezi Sorumlusu Prof. Dr. Faik Tatlı ve ekibi tarafından gerçekleştirilen başarılı bir operasyonla çıkarıldı. Başarılı operasyon sonrası açıklamada bulunan Tatlı, tümörün kalın bağırsağın bir bölümünü ve büyük damarların çevresini sardığını belirterek, "Hayati yapılara zarar vermeden tüm kitleyi bütün halinde çıkardık. Tümörün ağırlığı 15 kilo 800 gram olarak ölçüldü. Hastamız, ameliyat öncesinde yürüyemez durumdaydı. Operasyon sonrası kendi başına yürüyebilir hale geldi ve sağlıklı şekilde taburcu edildi" dedi. Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Fırat Erkmen ise hastanın hayatına dokunabilmenin kendileri için büyük bir gurur olduğunu ifade etti. Sağlığına kavuşmanın mutluluğunu yaşayan Gülsüme Önal da kendisini yeniden doğmuş gibi hissettiğini belirterek, "Yıllardır büyüyen kitle beni hayattan koparmıştı. Artık nefesim rahat, yürüyebiliyorum ve eski kıyafetlerim bile büyük geliyor. Bu ekip benim hayatımı geri verdi" diye konuştu.