EĞİTİM - 31 Ocak 2025 Cuma 16:26

+KA171 bütçesi en yüksek ikinci üniversite SUBÜ

A
A
A
+KA171 bütçesi en yüksek ikinci üniversite SUBÜ

SUBÜ Erasmus Koordinatörlüğü’nün KA171 çerçevesinde hazırladığı proje ile Türkiye Ulusal Ajansı’ndan aldığı destek miktarı, sunulan ara raporun ardından 366 bin 210 Euro’ya yükseltildi. Böylelikle SUBÜ, 113 üniversite arasında en yüksek bütçeye sahip ikinci üniversite oldu.


Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ) Erasmus Koordinatörlüğü, öğrenciler ile akademik ve idari personellerin Erasmus+ program ülkesi olmayan üçüncü ülkelerdeki yükseköğretim kurumlarında eğitim-öğretim ortamını deneyimlemesi ve kazanımlarını artırması için KA171 çerçevesinde sunduğu proje ile Türkiye Ulusal Ajansı’ndan 201 bin 360 Euro destek sağlamıştı. Ara rapor değerlendirmesinin ardından bütçe 366 bin 210 Euro’ya yükseltildi. Böylelikle SUBÜ, projeleri olumlu sonuçlanan 113 üniversite arasında en yüksek bütçeye sahip ikinci üniversite oldu.


Türkiye Ulusal Ajansı, ara rapor incelemesi sonucunda SUBÜ’nün 2023 yılındaki proje başvurusunda taahhüt ettiği faaliyetleri fazlasıyla yerine getirdiğini belirledi. İlgililik kriteri doğrultusunda konsolide puanı yüksek olan kurumlara öncelik veren Ajans, başarıları nedeniyle SUBÜ’yü bütçe arttırımı ile ödüllendirdi. Son proje ile 12 gelen ve 28 giden yönlü hareketlilik gerçekleştiren SUBÜ’nün hareketlilik sayısı iki katına çıkarıldı. 50’den fazla ülkedeki 71 ortak üniversite ile değişim faaliyetleri daha geniş bir kapsama ulaştırıldı. SUBÜ, 150’ye yakın üniversite ortaklığıyla yürüttüğü projelerdeki tecrübelerini, Türkiye Ulusal Ajansı’nın davetiyle Eskişehir Teknik Üniversitesi ev sahipliğinde düzenlenen KA171 Bilgilendirme Toplantısı’nda Türkiye’deki tüm üniversitelerle paylaşmıştı. Toplantıda SUBÜ Erasmus Koordinatörü Doç. Dr. Engin Can, üniversitenin güçlü kadrosunun başarılardaki etkisini ve iyi uygulama örneklerini içeren bir sunum gerçekleştirmiş ve SUBÜ’nün uluslararasılaşma vizyonu ile birlikte akademisyen, idari personel ve öğrencilerin kapasite gelişimlerine bağlılığına vurgu yaparak Erasmus+ programları kapsamında etkin yönetim becerisine ulaştıklarını ifade etmişti.


Bütçenin artırılmasına yönelik düşüncelerini paylaşan SUBÜ Erasmus Koordinatörü Doç. Dr. Engin Can, “2019 yılında 9 bin Euro ile başladığımız yolculukta, şu an Erasmus+ projelerinin farklı kalemlerinde 1 milyon Euro’yu aşan bütçeye ulaştık. Bu nedenle desteklerini bizden esirgemeyen ve yolumuzu açan üniversitemiz üst yönetimine, büyük özveriyle 7/24 prensibiyle çalışan Erasmus Koordinatörlüğü ekibimize, üniversitemizin tüm birimlerine yaptığımız düzenli bilgilendirme ziyaretlerinin sonucunda bize destek olan ve özellikle KA171’in bu denli başarıya ulaşmasını sağlayan tüm akademisyenlerimize teşekkür ediyorum. İnşallah önümüzdeki dönemde Erasmus+’ın imkanları dahilinde yeni projelerle üniversitemizin uluslararası tanınırlığını, ortaklıklarını ve iş birliklerini daha da arttıracağız” diye konuştu.



+KA171 bütçesi en yüksek ikinci üniversite SUBÜ

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Palandöken: "Yılbaşında merdiven altı ürünlere dikkat" Yeni yıl öncesi merdiven altı üretimin yaygınlaştığına dikkati çeken Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, "Bu nedenle bildiğiniz, tanıdığınız, güvendiğiniz esnafa yönelmeniz sizin için en doğru tercih olacaktır" dedi. Yılbaşı alışverişlerinde merdiven altı ürünlere karşı vatandaşlara uyarıda bulunan Palandöken, "Bildiğiniz üzere zehirlenme olaylarının birçoğu maalesef bu gecelerde, bu özel günlerde yaşanıyor. Özellikle merdiven altı ürünlere, akşam karanlığında arabanın arkasında satılan kuru yemiş veya karışık kuru yemiş adı altında sunulan, nerede ve ne şekilde muhafaza edildiği bilinmeyen ürünlere karşı çok dikkatli olunmalı. O anda ısıtılmış, cazip gösterilen ve gerçek fiyatının çok altında sunulan bu ürünler ciddi risk taşıyor. Hele hele şarküteri ürünleri bu noktada çok daha önemli. Midye, ciğer, tavuk sote gibi ya da farklı malzemelerden yapılmış, içeriği belli olmayan ürünlere de özellikle dikkat etmek gerekiyor. Aksi halde hem kendinizin hem de misafirlerinizin, konuklarınızın sağlığını riske atmış olursunuz. Bunun için yapılması gereken tek şey; dikkatli olmak, kontrollü davranmak ve tanıdığınız, bildiğiniz, güvendiğiniz esnafa yönelmeniz sizin için en doğru tercih olacaktır. Bilindiği üzere pastırma, sucuk gibi şarküteri ürünleri; balık, ciğer gibi çabuk bozulabilen gıdalar ve sütlü ürünler çok hassas ürünlerdir. Bu ürünlerde ekstra dikkatli olunması gerekir. Fiyat olarak ekonomik gibi görünebilir ama sağlığınızdan olabilirsiniz" diye konuştu. "Yılbaşı gecesi taksici esnafımız 24 saat hizmet verecek" Öte yandan yeni yılda sevdiklerine ulaşmak için yola çıkacak vatandaşlara da uyarıda bulunan Palandöken, "O gece dikkat edilmesi gereken bir diğer önemli konu da trafiktir. İnsanlar alkol alabiliyor, alkollü sürücüler trafiğe çıkabiliyor. Yorgunluk ve yılbaşı gecesinin karmaşasıyla kaza riski de artıyor. Bu nedenle mümkünse toplu taşıma araçlarını kullanmak ya da 24 saat hizmet veren taksi duraklarımızdan faydalanmak en doğru tercih olacaktır. Aracınızı kullanmak yerine, güvenli bir şekilde bu hizmeti veren arkadaşlarımızla yolculuk yapabilirsiniz. Sizin sağlığınız, geleceğiniz ve ailenizle birlikte bulunduğunuz aracın içindeki huzurun bozulmasını kimse istemez. Ancak maalesef bu tür olumsuzluklarla sık sık karşılaşıyoruz. Bu nedenle yiyeceğimize, içeceğimize, alacağımız hediyelere ve bu hediyelerin niteliklerine dikkat etmemiz gerekiyor" şeklinde konuştu. "2026 yılının hayırlara vesile olmasını diliyorum" Herkese huzurlu ve sağlıklı bir yıl dileyen Palandöken şu ifadelere yer verdi: "Bu ürünlerin insan sağlığına zararlı olup olmadığını kısa sürede anlamak her zaman mümkün olmayabilir. Günler azaldıkça korsan satıcıların, insan sağlığını hiçe sayan bu tür kişilerin sayısı da maalesef artıyor. Birincisi, trafik kurallarına mutlaka riayet edilmeli; mümkünse o gece araç kullanılmamalı, toplu taşıma ya da 24 saat nöbetçi olan taksi durakları tercih edilmelidir. Şimdiden 2026 yılının hayırlara vesile olmasını diliyorum. Sağlıklı, huzurlu ve ailenizle birlikte arzu ettiğiniz şekilde bir yılbaşı geçirmenizi temenni ediyorum."
Tokat Orta Asya’dan Tokat’a uzanan üç etek geleneği sürdürülüyor Tokat’ın Zile ilçesinde yaşayan 64 yaşındaki Fındık Bebek, yaklaşık 40 yıldır Orta Asya’dan gelen ata mirası yöresel kıyafetleri dikerek gelenekleri sürdürüyor. Yaylakent köyünde dünyaya gelen Fındık Bebek, 20 yaşındayken evlenip iki çocuk sahibi olduktan sonra eşinden boşandı. Hayatının bu döneminde ne yapacağını bilemez haldeyken, ninelerinden miras kalan yöresel kıyafetlere ilgi duymaya başladı. Herhangi bir ustadan eğitim almadan, tamamen kendi merakı ve gözlemleriyle işe başlayan Fındık Bebek, yıllar içerisinde köyün ve çevre bölgelerin aranan isimlerinden biri oldu. Orta Asya’dan göç eden atalarından kalan kültürün en önemli simgelerinden biri olan ve yörede "3 etek" olarak bilinen kıyafetleri diken Fındık Bebek, bu geleneğin kendileri için kıymetli olduğunu ifade etti. Üç parçadan oluşan kıyafetin üst, fistan ve önlükten meydana geldiğini belirten Bebek, her gelinin sandığında mutlaka bu kıyafetin bulunması gerektiğini söyledi. "Kıyafetler bizim kutsalımızdır" Yöresel kıyafetlerin yaşa göre farklılık gösterdiğini dile getiren Fındık Bebek, yaşlıların daha sade ve düz modelleri tercih ettiğini, gençlerin ise süslü ve işlemeli kıyafetler giydiğini aktardı. Geleneklerin eğitim ya da makamla değişmediğini vurgulayan Bebek, "Bizde her gelin, okusa da okumasa da hatta başbakan bile olsa 3 eteğini giyer. Bu bizim töremiz, bizim kıymetlimizdir" dedi. Yıllardır el emeğiyle diktiği yöresel kıyafetlerle kültürel mirası gelecek nesillere aktarmaya çalışan Fındık Bebek, ata yadigârı geleneklerin yaşatılmasından duyduğu mutluluğu dile getirdi.