TEKNOLOJİ
İlk Türk astronot Alper Gezeravcı öğrencilerle buluştu 08 Mayıs 2024 Çarşamba - 16:16:20 Türkiye’nin ilk astronotu Alper Gezeravcı, Malatya’da öğrencilerle buluştu. Gezeravcı, uzayda yaşadığı deneyimle ilgili bilgiler paylaştı. Türkiye’nin ilk astronotu Alper Gezeravcı, Malatya’da İl Milli Eğitim Müdürlüğünün organizasyonunda öğrencilerle buluştu. Gezeravcı, programda uzayda yaşadığı deneyimle ilgili bilgiler paylaştı. Malatya Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen programda İl Milli Eğitim Müdürü Behçet Bakır’ın konuşmasının ardından sahneye çıkan Gezeravcı, uzayda geçirdiği 14 günlük süreyi ve yaşadığı deneyimleri anlattı. Çok sayıda öğrencinin katılım sağladığı programda, astronot Gezeravcı, ilk uzay yolculuğu öncesinde sürece dair yapılan ön hazırlıklar hakkında kapsamlı bilgiler aktararak, projenin Türkiye açısından önemine vurgu yaptı. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin iradesiyle gerçekleştirilen görevin asıl özneleri öğrenciler olduğunu belirten Gezeravcı, uzay yatırımlarının önemine dikkat çekerek Türkiye’nin ilerleyen süreçte çok daha iyi bir noktaya geleceğine inandığını kaydetti. Türkiye’nin 100 yıllık tarihinde ilk defa yapmış olduğu bu uzay görevinde Birleşmiş Milletler (BM) bünyesinde bayrağını dalgalandıran 193 tane ülke olmasına rağmen kendi insanını uzaya gönderebilmiş ve uzayda bilimsel çalışmalar yapabilmiş 22’nci ülke olduğunun altını çizen Gezeravcı, Türkiye Cumhuriyeti’nin iradesiyle yapamayacakları iş olmadığını söyledi.
08 Mayıs 2024 Çarşamba - 15:18 Yeni Casper VIA M40 akıllı telefon satışa çıktı Casper VIA telefon ailesinin satışa sunulan en yeni üyesi Casper VIA M40; etkileyici dış görünüşü, yapay zeka destekli 50MP arka ve 13MP ön kamerası, uzun ömürlü 5 bin mAh batarya kapasitesi, 128GB depolama alanı ile kullanıcıların ihtiyaç duyduğu tüm özellikleri sunuyor. VIA ailesinin en yeni üyesi Casper VIA M40, 6GB RAM’e ek 6GB Sanal RAM’i ve etkileyici dış görünümü ile satışa çıktı. Tüketici trendleri dikkate alınarak geliştirilen İnci Beyazı, Safir Siyah ve Opal Mavi olmak üzere 3 farklı renk seçeneğiyle kullanıcıların beğenisine sunulan Casper VIA M40, kullanıcıların kişisel tarzlarına uygun seçenekler sunuyor. Arcsoft’un yapay zeka destekli 50MP arka ve 13MP ön kamerasıyla güçlendirilen Casper VIA M40, 128GB geniş depolama alanı 512 GB microSD kart desteği ile artırılabilir ve yüksek pil kapasitesinin sunduğu 5 bin mAh batarya gücü ile kullanıcıların ihtiyaç duyduğu gelişmiş özellikleri şık tasarımla sunuyor. 6GB RAM’e ek 6GB Sanal RAM kullanıyor Casper VIA M40, telefon performansının sürekliliğini sağlamak ve deşarj süresini optimize etmek için 6GB RAM’e ek 6GB Sanal RAM kullanıyor. Bu sayede yüksek pil kapasitesinin sunduğu 5000 mAh’lik batarya gücü, çok daha uzun süreler boyunca etkin bir şekilde kullanmayı mümkün kılıyor. Performansıyla olduğu kadar ekran deneyimiyle de kullanıcıların beklentilerini karşılayan Casper VIA M40, 1600x720 çözünürlüğe sahip 6.53” HD+ ekranı, 450 NIT ekran parlaklığı ve 90Hz yenileme hızına sahip yüksek ekran kalitesi ile en zorlu oyunlarda dahi rakiplere karşı üstünlük kazandırırken, seyir zevkini artırıyor. Derin ve odaklı fotoğraflara imkan tanıyor Dinamik ve canlı fotoğraflar için alanında lider Arcsoft firmasının lisanslı yapay zeka destekli ön ve arka kamerasıyla keyifli fotoğraf çekimlerine imkan tanıyan Casper VIA M40, güçlü kamera özelliği ile uyumlu bir tasarım sunuyor. Casper VIA M40, 50MP ana kameraya ek yer alan, 2MP bokeh açı kamerası ve 2MP makro kamerasıyla canlı, derin ve odaklı fotoğraflara imkan tanıyor. Farklı kamera modlarıyla güçlendirilen Casper VIA M40, 13MP çekim gücüne sahip ön kamerasıyla eğlenceli özçekimleri de mümkün kılıyor. Ön kamerasında, maksimum görüntü için ‘punch hole’ görünümlü kamera kullanan Casper VIA M40, arka kamerasında ise mat görünümlü, kameradan yayılan parıltılı bir efekte yer vererek etkileyici bir tasarım sunuyor.
08 Mayıs 2024 Çarşamba - 11:35 İlk Türk astronot Alper Gezeravcı: ’’Bu bir yere varış hikayesi değildi’’ Türkiye’nin ilk astronotu Alper Gezeravcı, Elazığ’da ilkokul, ortaokul ve lise öğrencilerinin yer aldığı oturuma katıldı. Gezeravcı, burada yaptığı konuşmada uzayda gerçekleştirdiği ilk deney ve deneyimlerle de alakalı bilgi verdi. Türkiye’nin ilk astronotu olarak tarihe geçen Alper Gezeravcı, Elazığ’da Ahmet Tevfik Ozan Fuar ev Kongre Merkezinde düzenlenen bir etkinlikte öğrencilerle bir araya geldi. Gezeravcı, uzayda geçirdiği 14 günlük süreyi ve yaşadığı deneyimleri anlattı. Yüzlerce öğrencinin katılım sağladığı programda, astronot Gezeravcı, öğrencilerin merak ettikleri soruları da samimi bir şekilde cevapladı. İlk olarak Türkiye Milli Uzay Programı İnsanlık İlk Uzay Misyonu hakkında bilgi veren Gezeravcı, uzayda nasıl yemek yedikleri, uyudukları, spor yaptıklarını ve bilimsel çalışmalar yaptıkları ile ilgili merak edilenleri anlattı. Öğrenciler ise Gezeravcı’nın anlattıklarını büyük bir ilgi ve hayranlıkla dinledi. ’’Devletimizin iradesiyle yapamayacağımız iş yok’’ Sohbet havasında geçen oturumda konuşma gerçekleştiren Gezeravcı, ’’Uzaya gidişinin bu faaliyeti dediğim gibi devletimizin güçlü iradesiyle gerçekleştirdik. Bu sadece bir kereye mahsus bir görev değildi. Geçmişte, yüzyıllık tarihimizde belki yapmak için geç başladığımız ama bundan sonraki süreçte hak ettiğimiz payı sizlerin geleceğini temin altına alacak bir sürecin başlangıç yolculuğuydu. Bir yere varış hikayesi değildi. Devletimizin iradesiyle gerçekleştirilen bu görevi sizlerin ayaklarına kadar getirip sizlere anlatmak bizim tarafımızdan sunulmuş bir lütuf değil, bu boynumuzun borcu. Çünkü bu görevin hak sahibi, öznesi, merkezi sizlersiniz. Türkiye Cumhuriyeti 100 yıllık tarihinde ilk defa yapmış olduğu bu uzay görevinde birleşmiş milletlerin bünyesinde bayrağını dalgalandıran 193 tane ülke olmasına rağmen kendi insanını uzaya gönderebilmiş ve uzayda bilimsel çalışmalar yapabilmiş 22’nci ülke oldu. Türkiye Cumhuriyeti güçlü bir devlet, geçmişinden gücünü alan ve gelecekte, geleceğinin teminatı nesilleri için yolunu her daim açık tutan bir devlet. Devletimize güvenin. Devletimizin iradesiyle yapamayacağımız iş yok. Uzayda yaptığımız bu görevler esnasında da bizden önce 21 tane ülkenin yaptığının aynısını yaparak hiçbir farklılık arz etmeden aynı şeyler yaparak da bir şeyler öğrenebilirdik. Her halükarda bir şeyler öğrenecektik. Ancak biz bu ülkenin topraklarından çıkmış, parlak zekalarının ortaya koyduğu çalışmaları, deneyleri uzayda yaparak özgün çalışmalara imza atma imkanı bulduk" dedi. Oturum, soru cevap kısmı ile son buldu
“Yapay zekayla beraber metal yaka kavramı hayatımıza girecek”
07 Mayıs 2024 Salı - 10:28 “Yapay zekayla beraber metal yaka kavramı hayatımıza girecek” Fütürist Alphan Manas, yapay zekanın gelişmesi ve iş hayatında daha çok yer alması sonucu yaşanacak gelişmelerle ilgili tahminlerini paylaştı. Manas, “Yapay zekayla beraber metal yaka kavramı hayatımıza girecek” dedi. Yaşar Üniversitesi Lojistik Topluluğu ve İşletme Topluluğunun düzenlediği “Geleceğin Dili” adlı etkinliğe konuk olan Fütürist Alphan Manas, yapay zekanın gelecekte neden olacağı işsizlikle ve çalışma sistemlerinin değişmesiyle ilgili tahminlerini anlattı. Alphan Manas, “Dünya Ekonomik Forumunda 2020 yılında açıklanan bilgilere göre, 2025 yılında sahip olunması gereken yetkinlikler arasında; analitik düşünme ve inovatif olma, aktif öğrenme, karmaşık problem çözme, teknoloji kullanımı, izleme ve kontrol yer alıyor. Ne yazık ki çok büyük bir işsizliğe doğru gidiyoruz. 2040’ta dünyadaki baz işsizlik yüzde 20’ye yükselecek, Türkiye’de ise bu oran yüzde 30 olacak. Babam Prof. Dr. Oğuz Manas, 1984’te bir konferansta yapay zekayla ilgili bir seminer vermişti. Şimdi onları izliyoruz. Ben de 2005’te insanların evden çalışacağını öngörmüştüm ve öyle de oldu. 2022’te yazılımcı ihtiyacı kalmayacağını söylemiştim. ‘Mavi yakalı’ diye bir şey kalmayacak. Yapay zekayla birlikte ‘metal yaka’ kavramı hayatımıza girecek” dedi. Yaşar Üniversitesinde düzenlenen etkinlikte, yapay zekanın çalışma hayatına girmesiyle birlikte tercih edilen iş modellerinde yaşanacak farklılaşmadan bahseden Manas, “Oracle ve Future Workplace, 2019’da 10 ülkede 8 bin 370 çalışan, yönetici ve insan kaynakları lideri üzerinde yapay zeka üzerine bir araştırma yaptı. Buna göre, çalışanların yüzde 64’ü yapay zekaya yöneticilerinden daha fazla güveniyor. Çalışanların yüzde 82’si botların işleri yöneticilerinden daha iyi yapabileceğini düşünüyor. Teknoloji, uzaktan çalışma ve iş yeri kültüründeki gelişmeler, 2035 yılına kadar 1 milyar insanın; yani her 3 çalışandan birinin, dijital göçebe olarak yaşayabileceği ve çalışabileceği anlamına geliyor. Avrupa’da 2030 itibariyle büyük şehirlerde yaşayan işgücünün 27’si uzaktan çalışacak veya büyük şehirlerden göçecek. Avrupa’da 2030 itibariyle uzaktan çalışanların yüzde 50’si en az iki işte çalışacak ve zamanlarını bölüştürecek. Avrupa’daki 10 ülke, yerel ekonomileri canlandırmanın birincil yolu olarak önümüzdeki 10 yıl içinde uzaktan çalışanları çekmek için ekstra teşvikler sunacak” diye konuştu.
48 saat uykusuz maraton
07 Mayıs 2024 Salı - 10:13 48 saat uykusuz maraton Düzce Üniversitesi ve Düzce Teknopark iş birliğiyle düzenlenen ve 3 gün süresince zorlu bir iş fikri yarışmasına sahne olan Girişimcilik Maratonu 2024, gerçekleştirilen ödül töreni ile sona erdi. Cumhuriyet Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen programa; Düzce Üniversitesi Rektörü ve Düzce Teknopark Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Nedim Sözbir, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ali Öztürk, Düzce Teknopark Genel Müdürü Prof. Dr. Resul Kara, sanayiciler, davetli konuklar ile Düzce Üniversitesi öğretim üyeleri, mentörler ve öğrenciler katıldı. Programın açılış konuşmasını gerçekleştiren Düzce Teknopark Genel Müdürü Prof. Dr. Resul Kara, bilim ve teknolojinin geldiği son noktada, eski düşünce tarzlarının değiştiğini ve evrildiğini, gençlerin günümüz teknolojisinin ihtiyaçları ve düşüncelerine yön verir hale geldiğini ifade etti. Disiplinler arası çalışmanın önemi üzerinde duran, farklı bilim alanlarından kişilerin bir araya gelerek, farklı disiplinlerdeki bilgileri bir araya getirerek sistemler kurduğunda, katma değeri yüksek ürünlerin ortaya konulabildiğini dile getiren Prof. Dr. Kara, Girişimcilik Maratonu ile genç girişimcileri bir takım halinde birlikte üretmelerine aracılık ettiklerini sözlerine ekledi. Rektör Prof. Dr. Nedim Sözbir, Girişimcilik Maratonu’ndaki deneyim ve atmosfer sayesinde tüm adayların kazandığına ve geleceğe hazırlanma noktasında donanımlı hale geldiğine dikkat çekti. Girişimci gençlerin; iş fikirlerinin geliştirilmesi, projeye ve ürüne dönüştürülmesi aşamalarını yakından görmelerinin de çok önemli olduğunu vurgulayan Rektör Sözbir, Türkiye Yüzyılı’nda ve teknoloji üretiminde bu tür organizasyonların değerli olduğunu belirterek sponsorlara ve destek sunanlara teşekkür etti. Açılış konuşmalarının ardından, Düzce Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nedim Sözbir tarafından etkinliğe sponsor ve destek olan kurumlara, eğitmenlere ve kişilere plaket ve teşekkür belgeleri takdim edildi. Plaket takdimi sonrasında finale kalan 15 takımın sunumlarına geçildi. 48 saatlik uykusuz maraton sürecinde, eğitmenlerce verilen eğitimler ve mentorlerin destekleriyle yenilikçi iş fikirlerini bir iş modeline çeviren ve olgunlaştıran öğrenciler, jüri önünde ödülleri kazanabilmek için birbirleriyle rekabete girdi. Jüri değerlendirmesi sonucunda; Mülaim fikri birinci olarak 75.000 TL ödülün sahibi oldu. Jamrone fikri 50.000 TL ile ikincilik ödülü kazanırken, Ayas fikri ise 3. lük derecesiyle 25.000 TL ödüle layık görüldü. Ödül kazanan takımlar, geleceğin başarılı girişimcileri olarak; iş fikirlerini hayalden öteye taşıyarak hayata geçirme, fikirden şirkete uzanan bir deneyim yaşama olanağı elde etti.
OMÜ’de "I. Uluslararası Teknoloji Transferi Sempozyumu"
06 Mayıs 2024 Pazartesi - 14:47 OMÜ’de "I. Uluslararası Teknoloji Transferi Sempozyumu" Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) ev sahipliğinde; 39 ulusal, 6 uluslararası kurum desteği ile gerçekleştirilen ‘I. Uluslararası Teknoloji Transferi Sempozyumu’nda konuşan OMÜ Rektörü Prof. Dr. Yavuz Ünal, "Teknoloji transferi, farkındalık gerektiren ve gelişmekte olan ifadesiyle tanımlanan ülkeler olarak bizim açımızdan zorunlu bir eylemdir. Zira bu transfer, dayanışma ve tatlı rekabet halinde olan millet ve medeniyetlerde yarışı sürdürmenin, dolayısıyla var oluşun ve etkinliği sağlamanın aracıdır" dedi. Temel bilimlerden mühendisliğe, sağlık bilimlerinden sosyal bilimlere kadar tüm alanlardaki teknolojik yeniliklerin dünya çapında sunulmasını, hatta ticarileşme süreçlerinin kolaylaştırılmasının hedeflendiği 45 paydaş üniversitenin destekleriyle düzenlenen ‘I. Uluslararası Teknoloji Transferi Sempozyumu’nun açılışı OMÜ Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde yapıldı. Törende ilk olarak konuşan OMÜ Rektörü Prof. Dr. Yavuz Ünal, "Medeniyetler, mekân, zaman ve etkinlik açısından ya birbirlerini besleyen ve güçlendiren ya da çatışan dolayısıyla imha eden bir ilişki ağına sahiptir. İhya ya da imha eyleminde etkinlik, bilgi, teknik ve üretilen teknoloji ile mümkün olabilmektedir. Bu sahnede ya dayanışma, ya da savaş görülebilmektedir. Bu ağda, bilgi esastır ve evrenseldir; ancak teknik ve teknoloji bilgi ile özelleştirilen; dolayısıyla ait olduğu zaman ve mekânda medeniyeti farklılaştıran güçlü araçlardır" diye konuştu. "Teknoloji, devletler arasındaki casusluk faaliyetlerinde öncelikli alan olarak değerlendirilmektedir" Teknoloji transferinin, gelişmekte olan ülkeler için zorunlu bir eylem olduğunu dile getiren Rektör Prof. Dr. Yavuz Ünal, “Bugün sempozyumun konusu olan teknoloji transferi, farkındalık gerektiren ve gelişmekte olan ifadesiyle tanımlanan ülkeler olarak bizim açımızdan zorunlu bir eylemdir. Zira bu transfer, dayanışma ve tatlı rekabet halinde olan millet ve medeniyetlerde yarışı sürdürmenin, dolayısıyla var oluşun ve etkinliği sağlamanın aracıdır. Çatışma halinde olan medeniyetlerde ise, zaman ve mekânda güvenin teminatı, etkin olabilmenin de vaz geçilmez şartıdır. Zira satın alabiliyor hatta almış olmak, kısıtlı bir gücü ifade etmektedir. Teknoloji beraberine getirdiği değer, dil ve kavramlarla, her geçen gün kültür içinde, eklemlenen ama kendi üretmediği için başkalaşan alanı büyütmektedir. Bu nedenle teknoloji, devletler arasındaki casusluk faaliyetlerinde öncelikli alan olarak değerlendirilmektedir" şeklinde konuştu. "Birlikte isen güçlüsün, güçlü isen hak ve hukukun var" Gazze’de yaşanan savaştan, insan haklarından ve uluslararası hukuktan bahseden Prof. Dr. Yavuz Ünal şunları söyledi: "Bugün Gazze’de yaşananları, bu gözle yeniden okumak gerekmektedir. İnsan hakları, uluslararası hukuk, mahkeme, yargı, değer ve daha ne ürettiyse batı medeniyeti, hepsini yok etme pahasına, İsrail terör devletince sürdürülen soykırım ve ahlaksız savaşın içinde ve arkasında yerini aldı, hakikati artık gözümüzün içine sokuyorlar. Birlikte isen güçlüsün, güçlü isen hak ve hukukun var; aksi takdirde varlığının hiçbir anlamı yok. Irak, Libya, Suriye, Bosna, Arakan, Doğu Türkistan ve sıradakiler Türk milleti açısında Kuvâ-i Milliye ne ise, Filistin halkı açısından aynı değer ve misyona sahip şanlı direnişi, imanın sağladığı güçle bütün imkânsızlıklara rağmen kardeşlerimiz tarafından sürdürülen savaşı, zaferle taçlandırması için Rabbime dua ediyorum" “Üniversiteler arası iş birliğinin önemine inanıyoruz” Rektör Ünal konuşmasını şöyle sürdürdü: “Coğrafyalarımız farklı olsa bile, aynı medeniyetin çocukları olarak, milletlerimizin istiklal, kültür ve medeniyetimizin de güven ve beka sorunu yaşadığı bir dünyada, öncelikle birbirimize, birbirimizin imkân ve istidadına muhtacız. Mevcut bilginin transferi, teknik ve teknolojide becerinin paylaşımı; daha da önemlisi bilgi üretim süreçlerinin sağlıklı işleyebilmesi açısından imkânlarımızın paylaşılması, insan kaynaklarımızın verimli kullanılması, dolayısıyla bilgi üretiminin sağlanması ve maliyetinin düşürülmesi hayati önem taşımaktadır. Bu nedenle biz, üniversitelerimiz arasında ortak çalışma zeminini güçlendirme arayışı içindeyiz. Bu arayışın bir sonucu olarak ortaya çıkan, Üniversite-TTO ortaklığında ürettiğimiz ve marketlerde yerini alan ’JopSocial’ adlı mobil uygulamada, yapay zekâ yardımıyla, alanda uzmanlara erişimi kolaylaştıran ve hızlandıran; projelerde ortaklık, staj, iş ve çalışan bulma açısından da uygunluğu ölçümleyebilmekteyiz. Zira Teknolojik gelişme ve ürünler, onu geliştirebilecek beyinlerin, uygun yerlerde ve zamanlarda istihdamıyla mümkün olduğu her birimizin malumudur. Beyin göçü, bu nedenle risklidir.” "Bilgiyi değer zincirinde etkiye dönüştürmek için birlikte çalışmaya daha fazla ihtiyaç var" TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal ise, "Türkiye artık araştırma yapmayı gerçekten öğrendi. Özellikle özel sektör çok kuvvetli ilerliyor. Özel sektör bu programda, Avrupa’nın desteklerinde üniversitelere göre çok daha hızlı ilerliyor. Yeni bir program açacağız. TÜBİTAK ile akademisyen hocalarımızın tamamladığı birçok proje var. Diğer tarafta da sanayinin projeleri var. Teknoloji transfer patentleme desteği var. Patent öncesinde birçok bilgi esasında sanayi ile çalışarak geliştirilebilecek durumdadır. Ama o tamamlanmış akademisyen projelerinin çoğunluğu rafta kalıyor. Sanayi de kendine yenilikçi konular bulmaya çalışıyor. O yüzden bu destek programı TÜBİTAK’ın AR -GE desteklerine, tamamlanmış olan projelere sanayi ile birlikte devam edilmek isteniyorsa özel bir destek programıdır. Baktığımızda patent lisanslamada çok başarılı değiliz. Sebeplerinden de bahsettim. Kültür, ihtiyaç analizi diyelim. Konunun kritikliğini konuşuyoruz. İnşallah gelecek yıllarda bunun 2’ncisi veya devamı geldiğinde bugünkü konuşmalarımızın üzerine sadece teknoloji üretmek değil, bunu patentleme değil, onu ticarileştirme noktasında etkisi oluşturma noktasında olur. Çünkü kendimize, insanlığı fayda ve rektör hocamızın dediği gibi Gazze’deki zulmü sonlandırmak için çok daha kuvvetli olmak zorundayız. Daha güçlü olmak zorundayız. Bizim de en iyi yaptığımız iş bilgi üretmek. Bu bilgiyi değer zincirinde etkiye dönüştürmek için birlikte çalışmaya daha fazla ihtiyaç var. Bugünkü toplantımızda teknolojiden değer üretmeye ve etki oluşturmaya odaklanmış durumdayız. Uzun bir süredir üzerinde tartıştığımız teknoloji transferi süreci, hepimizin yeni öğrendiği bir konu oldu ve bu toplantıda daha fazla sonuç üretmek için kararlıyız. Çünkü başarı için ilk adım, sonuç üretimine odaklanmaktır. Teknolojiden değer üretme konusundaki bilgilerimiz, teknolojiden etki oluşturmaya doğru olan bir dönüşümün temelini oluşturuyor. Ancak, bu dönüşümü gerçekleştirmek için ne yapmak istediğimizden çok, nasıl yapmak istediğimiz daha da önemli hale geliyor. İş birliği üzerine konuşuyor olabiliriz, ancak asıl ihtiyacımız olan birlikte iş yapma ve iş birliğiyle daha fazla sonuç üretme kültürünü benimsemektir. Teknoloji üretmek için iş birliği yeterli olabilir, ancak etki oluşturmak için birlikte hareket etme ve iş birliği yapmak oldukça önemlidir, daha önce birçok kez üzerinde konuştuğumuz gibi. Bu nedenle, bugün burada daha fazla sonuç üretmek için çabalıyoruz. Hepimizin katkılarıyla, teknolojiyi etki oluşturmaya dönüştürme yolunda adımlar atmaya hazırız" ifadelerini kullandı. "Teknoparkta’ki yatırım yapan firmaların yüzde 90’ı sanayi üretimi üzerine çalışmalarını yürütmektedir" Organize Sanayi Bölgeleri yerine, ‘Organize Teknoloji Bölgeleri’ denilmesi gerektiğini söyleyen Samsun Valisi Orhan Tavlı, “Teknoloji transferi noktasındaki çalışmalarda özellikle OMÜ, Samsun Üniversitesi (SAMÜ), Samsun Teknopark, Samsun Ticaret Odası oldukça iyi ilerlemeler kaydetti. Bu gelişmelerle birlikte Samsun’da faaliyet gösteren organize sanayi bölgelerinin sayısı da 14’e çıktı. Şehrimizin bütün dinamiklerini bir araya getirmeye çalışıyoruz. Şehirde bir üniversite kurulacaksa, bunun temeli topluma dayanmalı. Toplum her zaman işin içerisinde olmalı. Samsun, insan kaynağı açısından çok güçlü bir şehir. Bereketli topraklara sahip olan Samsun; Kızılırmak Deltası, Yeşilırmak, Vezirköprü ile birlikte tarım alanında oldukça verimli bir şehirdir. Tarımla birlikte ticaret ve sanayi de bu güce eşlik ediyor. Geldiğimiz noktada artık Organize Sanayi Bölgeleri yerine ‘Organize Teknoloji Bölgeleri’ demek gerekiyor. Ayrıca teknoloji üretim gündeminde Teknopark’taki yatırım yapan firmaların yüzde 90’ı sanayi üretimi üzerine çalışmalarını yürütmektedir. Organize sanayi bölgelerini, Samsun Teknopark ve OMÜ ile bir araya getirmeye çalışıyoruz. Şehrin bütün dinamikleri ile iş birliği yaparak Samsun’u geliştirmek istiyoruz. Aynı zamanda büyük şehirlerde işinin uzmanı olan Organize Sanayi Bölge müdürlerini buraya transfer ettik. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile birlikte yürüttüğümüz çalışmalarda kalkınma ajanslarımız ve kurumlarımız sahada etkinlik gösteriyorlar. Samsun’da düzenlenen teknoloji sempozyumunun Samsun’a, ülkemize ve özellikle de tüm insanlara hayırlı olmasını temenni ediyorum" açıklamasında bulundu. 2 gün sürecek olan sempozyumda Malezya Teknoloji Üniversitesi Rektörü Prof. Datuk Ts. Dr. Ahmad Fauzi Ismail, Endonezya IPB Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Arif Satrıa ve Özbekistan Alfraganus Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Makhmudov Muhammadismoil Mukhıtdınovıch davetli konuşmacı olarak katıldı. Samsun Valiliği, Samsun Büyükşehir Belediyesi, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı , Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu , Türk Patent ve Marka Kurumu, Ulusal Ajans, Üniversite Sanayi İşbirliği Merkezleri Platformu, Tıbbi Tanıtım ve Pazarlama katılımıyla hibrit olarak gerçekleştirilecek olan programda; 6 farklı ülkeden 23’ü yabancı bilim insanı olmak üzere toplamda 500 bilim insanı katılacak. Düzenlenen programa ayrıca Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Selim Eren, Prof. Dr. Sevim Alışır, Prof. Dr. Murat Terzi, Genel Sekreter Prof. Dr. İdris Varıcı, çok sayıda üniversite rektörü, kamu kurum ve kuruluşları yöneticileri, akademisyenler, sektör temsilcileri ve çok sayıda öğrenci katıldı.
OMÜ’de "I. Uluslararası Teknoloji Transferi Sempozyumu"
06 Mayıs 2024 Pazartesi - 14:41 OMÜ’de "I. Uluslararası Teknoloji Transferi Sempozyumu" Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) ev sahipliğinde; 39 ulusal, 6 uluslararası kurum desteği ile gerçekleştirilen ‘I. Uluslararası Teknoloji Transferi Sempozyumu’nda konuşan OMÜ Rektörü Prof. Dr. Yavuz Ünal, "Teknoloji transferi, farkındalık gerektiren ve gelişmekte olan ifadesiyle tanımlanan ülkeler olarak bizim açımızdan zorunlu bir eylemdir. Zira bu transfer, dayanışma ve tatlı rekabet halinde olan millet ve medeniyetlerde yarışı sürdürmenin, dolayısıyla var oluşun ve etkinliği sağlamanın aracıdır" dedi. Temel bilimlerden mühendisliğe, sağlık bilimlerinden sosyal bilimlere kadar tüm alanlardaki teknolojik yeniliklerin dünya çapında sunulmasını, hatta ticarileşme süreçlerinin kolaylaştırılmasının hedeflendiği 45 paydaş üniversitenin destekleriyle düzenlenen ‘I. Uluslararası Teknoloji Transferi Sempozyumu’nun açılışı OMÜ Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde yapıldı. Törende ilk olarak konuşan OMÜ Rektörü Prof. Dr. Yavuz Ünal, "Medeniyetler, mekân, zaman ve etkinlik açısından ya birbirlerini besleyen ve güçlendiren ya da çatışan dolayısıyla imha eden bir ilişki ağına sahiptir. İhya ya da imha eyleminde etkinlik, bilgi, teknik ve üretilen teknoloji ile mümkün olabilmektedir. Bu sahnede ya dayanışma, ya da savaş görülebilmektedir. Bu ağda, bilgi esastır ve evrenseldir; ancak teknik ve teknoloji bilgi ile özelleştirilen; dolayısıyla ait olduğu zaman ve mekânda medeniyeti farklılaştıran güçlü araçlardır" diye konuştu. "Teknoloji, devletler arasındaki casusluk faaliyetlerinde öncelikli alan olarak değerlendirilmektedir" Teknoloji transferinin, gelişmekte olan ülkeler için zorunlu bir eylem olduğunu dile getiren Rektör Prof. Dr. Yavuz Ünal, “Bugün sempozyumun konusu olan teknoloji transferi, farkındalık gerektiren ve gelişmekte olan ifadesiyle tanımlanan ülkeler olarak bizim açımızdan zorunlu bir eylemdir. Zira bu transfer, dayanışma ve tatlı rekabet halinde olan millet ve medeniyetlerde yarışı sürdürmenin, dolayısıyla var oluşun ve etkinliği sağlamanın aracıdır. Çatışma halinde olan medeniyetlerde ise, zaman ve mekânda güvenin teminatı, etkin olabilmenin de vaz geçilmez şartıdır. Zira satın alabiliyor hatta almış olmak, kısıtlı bir gücü ifade etmektedir. Teknoloji beraberine getirdiği değer, dil ve kavramlarla, her geçen gün kültür içinde, eklemlenen ama kendi üretmediği için başkalaşan alanı büyütmektedir. Bu nedenle teknoloji, devletler arasındaki casusluk faaliyetlerinde öncelikli alan olarak değerlendirilmektedir" şeklinde konuştu. "Birlikte isen güçlüsün, güçlü isen hak ve hukukun var" Gazze’de yaşanan savaştan, insan haklarından ve uluslararası hukuktan bahseden Prof. Dr. Yavuz Ünal şunları söyledi: "Bugün Gazze’de yaşananları, bu gözle yeniden okumak gerekmektedir. İnsan hakları, uluslararası hukuk, mahkeme, yargı, değer ve daha ne ürettiyse batı medeniyeti, hepsini yok etme pahasına, İsrail terör devletince sürdürülen soykırım ve ahlaksız savaşın içinde ve arkasında yerini aldı, hakikati artık gözümüzün içine sokuyorlar. Birlikte isen güçlüsün, güçlü isen hak ve hukukun var; aksi takdirde varlığının hiçbir anlamı yok. Irak, Libya, Suriye, Bosna, Arakan, Doğu Türkistan ve sıradakiler Türk milleti açısında Kuvâ-i Milliye ne ise, Filistin halkı açısından aynı değer ve misyona sahip şanlı direnişi, imanın sağladığı güçle bütün imkânsızlıklara rağmen kardeşlerimiz tarafından sürdürülen savaşı, zaferle taçlandırması için Rabbime dua ediyorum" “Üniversiteler arası iş birliğinin önemine inanıyoruz” Rektör Ünal konuşmasını şöyle sürdürdü: “Coğrafyalarımız farklı olsa bile, aynı medeniyetin çocukları olarak, milletlerimizin istiklal, kültür ve medeniyetimizin de güven ve beka sorunu yaşadığı bir dünyada, öncelikle birbirimize, birbirimizin imkân ve istidadına muhtacız. Mevcut bilginin transferi, teknik ve teknolojide becerinin paylaşımı; daha da önemlisi bilgi üretim süreçlerinin sağlıklı işleyebilmesi açısından imkânlarımızın paylaşılması, insan kaynaklarımızın verimli kullanılması, dolayısıyla bilgi üretiminin sağlanması ve maliyetinin düşürülmesi hayati önem taşımaktadır. Bu nedenle biz, üniversitelerimiz arasında ortak çalışma zeminini güçlendirme arayışı içindeyiz. Bu arayışın bir sonucu olarak ortaya çıkan, Üniversite-TTO ortaklığında ürettiğimiz ve marketlerde yerini alan ’JopSocial’ adlı mobil uygulamada, yapay zekâ yardımıyla, alanda uzmanlara erişimi kolaylaştıran ve hızlandıran; projelerde ortaklık, staj, iş ve çalışan bulma açısından da uygunluğu ölçümleyebilmekteyiz. Zira Teknolojik gelişme ve ürünler, onu geliştirebilecek beyinlerin, uygun yerlerde ve zamanlarda istihdamıyla mümkün olduğu her birimizin malumudur. Beyin göçü, bu nedenle risklidir.” "Bilgiyi değer zincirinde etkiye dönüştürmek için birlikte çalışmaya daha fazla ihtiyaç var" TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal ise, "Türkiye artık araştırma yapmayı gerçekten öğrendi. Özellikle özel sektör çok kuvvetli ilerliyor. Özel sektör bu programda, Avrupa’nın desteklerinde üniversitelere göre çok daha hızlı ilerliyor. Yeni bir program açacağız. TÜBİTAK ile akademisyen hocalarımızın tamamladığı birçok proje var. Diğer tarafta da sanayinin projeleri var. Teknoloji transfer patentleme desteği var. Patent öncesinde birçok bilgi esasında sanayi ile çalışarak geliştirilebilecek durumdadır. Ama o tamamlanmış akademisyen projelerinin çoğunluğu rafta kalıyor. Sanayi de kendine yenilikçi konular bulmaya çalışıyor. O yüzden bu destek programı TÜBİTAK’ın AR -GE desteklerine, tamamlanmış olan projelere sanayi ile birlikte devam edilmek isteniyorsa özel bir destek programıdır. Baktığımızda patent lisanslamada çok başarılı değiliz. Sebeplerinden de bahsettim. Kültür, ihtiyaç analizi diyelim. Konunun kritikliğini konuşuyoruz. İnşallah gelecek yıllarda bunun 2’ncisi veya devamı geldiğinde bugünkü konuşmalarımızın üzerine sadece teknoloji üretmek değil, bunu patentleme değil, onu ticarileştirme noktasında etkisi oluşturma noktasında olur. Çünkü kendimize, insanlığı fayda ve rektör hocamızın dediği gibi Gazze’deki zulmü sonlandırmak için çok daha kuvvetli olmak zorundayız. Daha güçlü olmak zorundayız. Bizim de en iyi yaptığımız iş bilgi üretmek. Bu bilgiyi değer zincirinde etkiye dönüştürmek için birlikte çalışmaya daha fazla ihtiyaç var. Bugünkü toplantımızda teknolojiden değer üretmeye ve etki oluşturmaya odaklanmış durumdayız. Uzun bir süredir üzerinde tartıştığımız teknoloji transferi süreci, hepimizin yeni öğrendiği bir konu oldu ve bu toplantıda daha fazla sonuç üretmek için kararlıyız. Çünkü başarı için ilk adım, sonuç üretimine odaklanmaktır. Teknolojiden değer üretme konusundaki bilgilerimiz, teknolojiden etki oluşturmaya doğru olan bir dönüşümün temelini oluşturuyor. Ancak, bu dönüşümü gerçekleştirmek için ne yapmak istediğimizden çok, nasıl yapmak istediğimiz daha da önemli hale geliyor. İş birliği üzerine konuşuyor olabiliriz, ancak asıl ihtiyacımız olan birlikte iş yapma ve iş birliğiyle daha fazla sonuç üretme kültürünü benimsemektir. Teknoloji üretmek için iş birliği yeterli olabilir, ancak etki oluşturmak için birlikte hareket etme ve iş birliği yapmak oldukça önemlidir, daha önce birçok kez üzerinde konuştuğumuz gibi. Bu nedenle, bugün burada daha fazla sonuç üretmek için çabalıyoruz. Hepimizin katkılarıyla, teknolojiyi etki oluşturmaya dönüştürme yolunda adımlar atmaya hazırız" ifadelerini kullandı. "Teknoparkta’ki yatırım yapan firmaların yüzde 90’ı sanayi üretimi üzerine çalışmalarını yürütmektedir" Organize Sanayi Bölgeleri yerine, ‘Organize Teknoloji Bölgeleri’ denilmesi gerektiğini söyleyen Samsun Valisi Orhan Tavlı, “Teknoloji transferi noktasındaki çalışmalarda özellikle OMÜ, Samsun Üniversitesi (SAMÜ), Samsun Teknopark, Samsun Ticaret Odası oldukça iyi ilerlemeler kaydetti. Bu gelişmelerle birlikte Samsun’da faaliyet gösteren organize sanayi bölgelerinin sayısı da 14’e çıktı. Şehrimizin bütün dinamiklerini bir araya getirmeye çalışıyoruz. Şehirde bir üniversite kurulacaksa, bunun temeli topluma dayanmalı. Toplum her zaman işin içerisinde olmalı. Samsun, insan kaynağı açısından çok güçlü bir şehir. Bereketli topraklara sahip olan Samsun; Kızılırmak Deltası, Yeşilırmak, Vezirköprü ile birlikte tarım alanında oldukça verimli bir şehirdir. Tarımla birlikte ticaret ve sanayi de bu güce eşlik ediyor. Geldiğimiz noktada artık Organize Sanayi Bölgeleri yerine ‘Organize Teknoloji Bölgeleri’ demek gerekiyor. Ayrıca teknoloji üretim gündeminde Teknopark’taki yatırım yapan firmaların yüzde 90’ı sanayi üretimi üzerine çalışmalarını yürütmektedir. Organize sanayi bölgelerini, Samsun Teknopark ve OMÜ ile bir araya getirmeye çalışıyoruz. Şehrin bütün dinamikleri ile iş birliği yaparak Samsun’u geliştirmek istiyoruz. Aynı zamanda büyük şehirlerde işinin uzmanı olan Organize Sanayi Bölge müdürlerini buraya transfer ettik. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile birlikte yürüttüğümüz çalışmalarda kalkınma ajanslarımız ve kurumlarımız sahada etkinlik gösteriyorlar. Samsun’da düzenlenen teknoloji sempozyumunun Samsun’a, ülkemize ve özellikle de tüm insanlara hayırlı olmasını temenni ediyorum" açıklamasında bulundu. 2 gün sürecek olan sempozyumda Malezya Teknoloji Üniversitesi Rektörü Prof. Datuk Ts. Dr. Ahmad Fauzi Ismail, Endonezya IPB Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Arif Satrıa ve Özbekistan Alfraganus Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Makhmudov Muhammadismoil Mukhıtdınovıch davetli konuşmacı olarak katıldı. Samsun Valiliği, Samsun Büyükşehir Belediyesi, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı , Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu , Türk Patent ve Marka Kurumu, Ulusal Ajans, Üniversite Sanayi İşbirliği Merkezleri Platformu, Tıbbi Tanıtım ve Pazarlama katılımıyla hibrit olarak gerçekleştirilecek olan programda; 6 farklı ülkeden 23’ü yabancı bilim insanı olmak üzere toplamda 500 bilim insanı katılacak. Düzenlenen programa ayrıca Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Selim Eren, Prof. Dr. Sevim Alışır, Prof. Dr. Murat Terzi, Genel Sekreter Prof. Dr. İdris Varıcı, çok sayıda üniversite rektörü, kamu kurum ve kuruluşları yöneticileri, akademisyenler, sektör temsilcileri ve çok sayıda öğrenci katıldı.
Vodafone Business, otomotiv sektöründeki çalışmalarına devam ediyor
06 Mayıs 2024 Pazartesi - 11:36 Vodafone Business, otomotiv sektöründeki çalışmalarına devam ediyor Otomobil sürücüleri ve yolcularına güvenlik ve çeşitli katma değerli hizmetler sunan Bağlantılı Araç çözümlerini başlatan Vodafone Business, şu anda 35’in üzerinde farklı otomobil markası için toplamda 1 milyondan fazla araca Acil Çağrı Sistemi servisi sağlıyor. Bunun yanında 300 binden fazla araca e-SIM ve 35 binden fazla araca da Bağlantılı Araç çözümleri hizmeti veren Vodafone Business, otomobil sürücüleri ve yolcularına teknoloji merkezli bir yolculuk deneyimi sunuyor. Dijitalleşme kavramı bugün dünya ekosistemi için en önemli gündem maddelerinden biri olurken; otomotiv, bu alanda rekabet avantajı sağlamak, müşteri deneyimini iyileştirmek ve iş süreçlerini verimli hale getirmek adına dijitalleşmeye yön veren sektörlerin başında bulunuyor. Teknolojinin hızla ilerlediği otomotiv sektörünün IoT teknolojisi ile etkileşimi gün geçtikçe artarken, bu sayede araçlar daha akıllı, daha verimli, daha güvenli ve daha eğlenceli bir hale geliyor. Türkiye de otomotiv sektöründeki bu IoT teknolojilerini son dönemde uygularken, bu teknolojinin kullanım durumu ve yaygınlığı, her yıl artmaya devam ediyor. Vodafone Business da otomotiv sektörünün dijital dönüşümüne destek olmayı sürdürürken, bugün 35’in üzerinde otomobil markasına sunduğu servislerle hem markalara hem de sürücülere yeni bir sürüş deneyimi sunuyor. Vodafone Business bugün Türkiye’de 1 milyondan fazla araçta Acil Çağrı Sistemi (e-Call) ve 300 binden fazla araçta da e-SIM hizmeti sağlarken, 35 binden fazla araçta ise sahip olduğu altyapısıyla Bağlantılı Araç (Connected Car) çözümünü aktif olarak sürücülerin kullanıma sunuyor. “37 farklı otomobil markasına bağlantı altyapısı sağlıyoruz” Bugün tüm sektörlerin odağında dijitalleşme ve IoT teknolojilerinin bulunduğunu ifade eden Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Özlem Kestioğlu, otomotivin bu alanda en fazla atılım yapan sektörlerin başında geldiğini hatırlattı. Kestioğlu, konuyla ilgili şu şekilde konuştu: “Dijitalleşme ve IoT devrimi neredeyse bütün sektörlerde tüm hızıyla devam ederken, bağlantılı araç kavramı da yoğun bir şekilde hayatımıza girmeye başladı. IoT, yapay zekâ, sensörler ve diğer iletişim protokollerini entegre ederek araçlar arası ve çevresel etkileşimi mümkün kılan teknolojilerden olan bağlantılı araçlar ise sürücü güvenliğini artırmak ve kullanıcı deneyimini geliştirerek kolaylaştırmanın yanında, araç içi verilerin anlık alınması, yazılım güncellemelerinin uzaktan yapılabilmesi de günümüzün en inovatif teknolojilerinin başında geliyor. Yani mobilite dediğimiz kavram, artık bir noktadan bir diğer noktaya ulaşımdan çok daha fazlasına evrilerek, bu yolculuk esnasında sürücü ve yolcuların hayatını kolaylaştıracak bir deneyime dönüşmüş durumda diyebiliriz. Bizler de Vodafone Business olarak tam da bu noktada şu anda 35’in üzerinde farklı otomobil markasına Türkiye’de toplamda 1 milyondan fazla araca Acil Çağrı Sistemi (e-Call) servisi sağlıyoruz. Bunun yanında 300 binden fazla araçta e-SIM çözümü sunarken, 35 binden fazla araçta ise sahip olduğumuz altyapımız sayesinde Bağlantılı Araç (Connected Car) çözümümüzle sürücülerin ve yolcuların sürüş deneyimlerine yepyeni bir soluk getiriyoruz. Yolculuk paradigmasını yepyeni bir dünyaya dönüştüreceğini düşündüğümüz bağlantılı araçlar teknolojisinin önümüzdeki dönemde çok daha büyük potansiyellere sahip olduğunun farkındayız. Vodafone Business olarak işletmelerin dijitalleşmesine liderlik ederken, önümüzdeki dönemde özellikle bu alandaki yatırım payımızın daha da artacağını belirtebilirim.” Acil durumlarda otomatik olarak acil yardım çağrısı yapabilen bir sistem olan Acil Çağrı Sistemi (e-Call), otomobil kazası gibi acil bir olayda, araçtaki sensörler ve GPS yardımıyla aracın konumunu ve durumunu acil yardım çağrı merkezine iletebiliyor. Acil Çağrı Sistemi hizmeti için araç içerisine üretim sırasında Vodafone Türkiye SIM profilleri entegre ediliyor. Bu sayede herhangi bir kaza durumunda araç içerisinde sistemler, kaza anına dair verileri alarak otomatik olarak 112 Acil Yardım Çağrı Merkezi’ni arıyor. 112 çağrısı içerisinde aracın lokasyon bilgileri bulunurken, 112 arandıktan sonra ekipler aracı geri arayarak, gerçekleşen konuşmaya istinaden durumun aciliyetini netleştirebiliyor. Bu sayede insan müdahalesine gerek kalmadan acil çağrı merkezleri koordinasyonunda, ekiplerin olay yerine hızlı gelmesi ile trafik kazalarında gerçekleşebilecek olası can kayıplarının önüne geçilebiliyor. Ayrıca tüm bunlara ek olarak aracın otomatik araması dışında, acil durumlarda manuel olarak düğmeye basılarak da 112 Acil Yardım Çağrı Merkezi’ne ulaşım sağlanabiliyor. Araçlara internet bağlantısını sağlayan ve kullanıcıların farklı operatörler arasında geçiş yapmasını kolaylaştıran bir teknoloji olan e-SIM hizmeti ise Türkiye’de akıllı telefonlar ve diğer cihazlarla birlikte otomobillerde de kullanılmaya başlandı. Bu hizmet, otomobil sahiplerine daha dijital bir deneyim sunuyor. Geleneksel SIM kartların aksine plastik kullanımı söz konusu olmadığından, çevreci bir teknoloji olan e-SIM daha geç arızalanmasının yanında, uzaktan müdahale ile değişiklikler yapılmasına fırsat tanıyabiliyor. Böylelikle herhangi bir fiziksel müdahaleye de gerek kalmıyor. Bağlantılı Araç hizmetiyle navigasyon, eğlence ve uzaktan kontrol imkânı Otomobillerin internete bağlanabilme yeteneğini ifade eden Bağlantılı Araç (Connected Car) hizmetiyle de Türkiye’de birçok modeldeki otomobil markası kullanıcılarına, bağlantılı araç özellikleri sunuyor. Bağlantılı Araç teknolojisi otomobillerin uzaktan yazılım güncellemelerinin yapılabilmesi (OTA) bu sayede de en yeni ve güncel yazılımlarla otomobillerin kullanılabilmesine olanak sağlıyor. Telemetre verilerinin araç üreticilerine otomatik gitmesiyle önleyici bakım planlamasına imkân sunan Bağlantılı Araç teknolojisi, araç için internet ve eğlence sistemi ve navigasyon servisi kolaylığı da sunuyor. Sistem ayrıca aracın anlık takibi ve uygulama üzerinden kapı açma/kapama, klima açma/kapama, elektrikli araçların şarj durumunun görüntülenmesi vb. hizmetlerin uzaktan kontrol edilebilmesine de mümkün kılıyor.
Casper Nirvana X600 ve X700, Intel Series 1 işlemci ile yenilendi
06 Mayıs 2024 Pazartesi - 11:32 Casper Nirvana X600 ve X700, Intel Series 1 işlemci ile yenilendi Dünyadaki trend teknolojileri kullanıcılarıyla buluşturan Türkiye’nin teknoloji markası Casper, bir ilki daha gerçekleştirdi. Türkiye’de ilk defa Casper Nirvana X600 ve X700 dizüstü bilgisayarlarda yer alan Intel Series 1 işlemciler; gelişmiş donanım ve tasarım özellikleriyle profesyonellere olağanüstü pil ömrü, üst düzey performans ve verimlilik sağlıyor. Casper, dünyadaki son teknolojileri kullanıcılarıyla buluşturmaya devam ediyor. Intel’in Series 1 işlemcilerini Casper Nirvana dizüstü bilgisayarıyla buluşturan Casper bir ilke daha imza attı. Türkiye’de ilk kez Intel Series 1 işlemcileri Casper Nirvana X600 ve X700 dizüstü bilgisayarıyla buluşturan Casper, profesyonel hayatın karmaşık süreçlerini kolaylaştırıyor. Birinci sınıf ince ve güçlü dizüstü bilgisayarlar için optimize edilen Series 1 işlemciler, 15W yapısı ile bir önceki nesil işlemcilere göre hem yaklaşık yüzde 20 daha az güç tüketimi sağlarken, turbo frekansta 5Ghz’e çıkabilen ortalama yüzde 15 daha yüksek performans ile öne çıkıyor. Aynı zamanda daha az güç tüketimi sağlayan işlemciler, kullanıcılara hareket halindeyken oyun oynama, içerik oluşturma ve üretkenlik için performansından ödün vermeden çok daha uzun saatler boyunca işlemlerini gerçekleştirebilme kabiliyeti kazandırıyor. Masaüstü bilgisayar performansını dizüstü bilgisayarlarda deneyimleme imkanı Intel’in 2024 yılında lanse ettiği “U” serisi işlemcilerde en yüksek performansa sahip Series 1, Casper Nirvana X600 ve X700’ün performansını ve yüksek mobilite özelliğini kusursuz bir uyum içinde artırıyor. 3D performanslı hibrit mimarisiyle iki çekirdekli mikro mimariyi tek bir işlemci yongasında birleştiren Series 1, her bir çekirdek türü için belirli görevleri gerçekleştirebiliyor. Aynı zamanda Intel Core 5 120U ve Core 7 150U işlemci seçenekleriyle özelleştirilebilen Nirvana X600 ve X700, Microsoft Copilot’un gelişmiş yapay zeka özelliği sayesinde tüm profesyonellere masaüstü bilgisayar performansını dizüstü bilgisayarlarda deneyimleme imkanı sunuyor.