GENEL - 03 Ağustos 2019 Cumartesi 12:29

Öğretmen suya atladı kurtardı, doktor hayata döndürdü

A
A
A
Öğretmen suya atladı kurtardı, doktor hayata döndürdü

Tokat’ta, sulama kanalına düşen çocuk suya atlayan öğretmen tarafından baygın durumda kurtarılırken, mahalle sakinlerinden doktorun kısa sürede müdahalesi ile hayata döndürüldü.

Tokat’ta, sulama kanalına düşen çocuk suya atlayan öğretmen tarafından baygın durumda kurtarılırken, mahalle sakinlerinden doktorun kısa sürede müdahalesi ile hayata döndürüldü.


Edinilen bilgiye göre, İl merkezi Topçam Mahallesi Mülk evlerinde ikamet eden Coşkun (33) ve Şengül Aras (27) çiftinin üç çocuğundan ortanca çocuğu Taner (7) kanal kenarında arkadaşları ile oynarken ayakkabısı suya düştü. Ayakkabısını almak isterken sulama kanalına düşerek çırpınmaya başlayan çocuğu gören komşusu Esma Akgün’ün bağırarak yardım istedi. O esnada parkta çocuğunu oynatan sınıf öğretmeni Ümit Ünyeli kanala atlayarak küçük çocuğu kurtardı. Akıntıda küçük çocuğu mahalle halkının yardımları ile kenara çıkarmayı başaran Ünyeli, kendisi de güçlükle sudan çıkabildi. Baygın durumdaki çocuğa ise ilk müdahaleyi ise mahalle sakinlerinden doktor İbrahim Taştan yaptı. Su yutarak nefes almakta zorlanan çocuk ambulans gelene kadar doktorun yerinde müdahalesi ile hayata döndürüldü. Ambulansla Tokat Devlet Hastanesine kaldırılan Taner, yoğun bakım servisinde tedavi altına alındı. Sağlık durumu iyi olduğu öğrenilen küçük çocuğun hastanede tedavisi devam ediyor.



Tereddüt etmeden suya atladı


O anları anlatan öğretmen Ünyeli, çocuğun suda hareketsiz bir şekilde sürüklendiğini sadece saçları ve ellerinin gözüktüğünü ifade ederek, “Akıntılı suya hiç girmemiştim, tedirginlik yaşadım. Ama yapacak bir şey yoktu suya girdim.Çocuğu yavaş yavaş kenara ittim, çocuğu mahalle sakinleri aldılar. Ben çıkmakta zorlandım, çünkü kanal kenarları çok kaygandı. Biraz sürüklendim ama bir ot parçasına tutunarak çıktım dışarıya” dedi.


Sudan çıkarılan çocuğa olay yerinde ilk müdahaleyi yapan Tokat Devlet Hastanesi Dahiliye Doktoru İbrahim Taştan, yaşadığı o anları anlatarak, “Sudan kurtarılan çocuğun solunumu yetersiz ve rengi de mora yakındı. Solunum ve kalp fonksiyonlarının yerinde olup olmadığını kontrol edip akciğer ve midesindeki suyun çıkarılması için ilk müdahaleyi yaptım. Sonra dakikaları içerisinde solunumun tekrar geldiğini gördüm. Ambulansla olay yerinden hastaneye ulaştırıldı. Üzücü bir hadise idi. Müdahalenin hızlı olması beyinde veya akciğerde olası hasarların önüne geçtiğini düşünüyorum. Burada ayrıca önemli bir diğer hususta çocukların oyun alanına yakın bir yerdeki sulama kanalının etrafında koruma olmaması. Eğer birkaç dakika içinde olay fark edilmemiş olsa idi daha üzücü sonuçlar olabilirdi” diye konuştu.


Oğlunu boğulmaktan kurtaran doktor ve öğretmene teşekkür eden Coşkun Aras, yaşadıkları şokun ardından yaşadıkları sevinci dile getirdi. Oğlunun sulama kanalı kenarında ayağını yıkarken düşen ayakkabısını almak için suya girmiş olduğunu ifade eden Aras, “Rabbim komşularımızdan razı olsun. Oğlumu kurtardılar, durumu iyi çok şükür” ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Konya Nakipoğlu Mahallesi’ndeki evlerin restorasyonu tamamlanıyor Konya’nın merkez Karatay ilçesinin geçmişini yansıtan ve ilçenin çeşitli noktalarında bulunan 100 yılı aşkın tarihe sahip yapılar, Karatay Belediyesi’nin çalışmalarıyla bir bir yeniden ayağa kaldırılıyor. Söz konusu yapıların korunup geleceğe taşınması amacıyla Nakipoğlu Mahallesi’nde devam eden restore çalışmalarını yerinde inceleyen Karatay Belediye Başkanı Hasan Kılca; “Tarihimizi korumaya ve yaşatmaya devam ediyoruz” dedi. Konya’ya özgü mimari özellikleri yansıtan; kerpiç, ahşap ve taş kullanılarak inşa edilen tarihi yapılar, Karatay Belediyesi’nin yürüttüğü restorasyon çalışmalarıyla eski günlerine yeniden döndürülüyor. Bu çerçevede Nakipoğlu Mahallesi’nde 125 yıllık geçmişe sahip iki tarihi ev, Karatay Belediyesi ekipleri tarafından restore ediliyor. Söz konusu yapıların restorasyon çalışmalarında artık sona gelinirken; Karatay Belediye Başkanı Hasan Kılca, çalışmaları yerinde inceledi. “Konya’mızın tarihi değerlerine sahip çıkıyoruz” Konya ve Karatay’ın yüzlerce yıllık geçmişini yansıtan tarihi evleri gelecek kuşaklara aktarmak için yürüttükleri restorasyon çalışmalarının başarılı bir şekilde sürdüğünü söyleyen Başkan Kılca, “Konya’mızın tarihi mimari özelliklerini taşıyan ve zaman içinde tahribata uğrayan evlerimizi tek tek tespit ederek önce korumaya alıyoruz. Konya’mızın tarihi değerlerine sahip çıkıyoruz. Şu anda tarihi bir Konya evindeyiz. Bu tür evlerimizi kamulaştırarak, restore ediyoruz. Nakipoğlu Mahallemizde tarihi bir evimizin restoresini tamamlamak üzereyiz. Burada eski yüklüklerimiz, aynalıklarımız ve sahanlıklarımız var. Ahşaptan ve hepsi el emeği ürünler. Bunları gelecek nesillerimize taşımış oluyoruz. Eski evlerimizde kerpiç ve ahşap malzemeler ve hasır tavanlardan oluşan bu yapıyı gelecek kuşaklara aktarmamız önemli. Bu tür yapılara sahip çıkacağız. Evde detaylar çok etkileyici. 125 yıl öncesine ait bir aynalığımız var ve bunu koruma kurulunun da görüşünü alarak eski haline uygun restore ediyoruz. Karatay Belediyesi olarak bu tür projelerimize sahip çıkarak Konya’mızın ve Karatay’ımızın kadim geçmişini yüzyıllar ötesine aktarmaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
Diyarbakır Uzmanlar, yaz ayalarının gelmesiyle göz sağlığını tehdit eden güneş gözlüğüne dikkat çekti Diyarbakır’da uzmanlar, yaz ayalarının gelmesiyle gözlük tercihi ve kullanımında dikkat edilmediğinde göz sağlığını tehdit eden sağlık sorunlarına dikkat çekti. Güneş gözlüğü, genellikle havaların ısınmasıyla birlikte yaz aylarında ağırlıklı olarak kullanımı tercih ediliyor. Uzmanlar ise, güneş gözlüğünün her mevsim göz sağlığı için önemli olduğuna dikkat çekerken, gözlük tercihinde standartlara uyulmadığı taktirde göz sağlığında ciddi sağlık sorunları ile karşılaşacağını vurguluyor. Diyarbakır’da Memorial Hastanesi’nde Op. Dr. Belgin Ekmekçiler, güneş gözlüklerinin çoğunlukla aksesuar amaçlı düşünüldüğünü ve bunun tam tam tersi bir şey olduğunu söyledi. Güneş gözlüklerini koruyucu bir tedavi olarak uyguladıklarını belirten Dr. Ekmekçiler, çünkü güneş ışınlarında göze zarar ultraviyole dedikleri gözle görülmeyen ışıkların olduğunu kaydetti. Bu ışıkların gözün birçok yapısına hasar verdiğinin altını çizen Dr. Ekmekçiler, şöyle konuştu: "Ciltten başlayıp retinaya kadar. Örneğin cildimizde kırışıklıkları artırıyor, et büyümesi yaparak görmemizi etkiliyor. Yine lensimiz dediğimiz gözümüzün merceğinde proteinleri de denature ederek katarak oluşmasını hızlandırıyor. Ve en önemlisi de gözümüzün arkasındaki fotoğraf filmi dediğimiz retinada sarı nokta oluşmasına sebep olarak da geri dönüşümü olmayan ciddi görme kayıplarına sebep oluyor. Biz de bu sebepten dolayı hastalarımızı ışıklardan korumak için güneş gözlükleri öneriyoruz." Güneş gözlüklerinin birçok yerde aksesuar olarak alınabildiğine dikkat çeken Dr. Ekmekçiler, “Ama güneş gözlüğünün asıl özelliği ultraviyole blokajının olması gerekiyor. Bu blokaj olmadan sadece renkli olmasında hiçbir anlamı olmuyor. Hatta siyah camlar göz bebeğimizi büyüterek gözümüze ultraviyole ışınlarının daha çok girmesine sebep olarak hasarı daha da katlayarak artırabiliyor. Bu sebepten güneş gözlüğü alacağımızda bunun aksesuardan çok koruyucu bir tedavi olduğunu bilmemiz gerekiyor. Ve aldığımızın camları hangi özellikte olduğunu, daha iyi bilmemizi gerektiriyor dedi. "Bizim açımızdan çerçeve önemli değil, camın üstünde olan ultraviyole blokajları" “Bizim açımızdan çerçeve önemli değil, camın üstünde olan ultraviyole blokajları” diyen Dr. Ekmekçiler, “Bunu da ancak nasıl anlayabiliriz? Gözle anlayabileceğimiz bir özellik değil. Ancak aldığımız gözlüklerin garanti belgelerinde ultraviyole yüzde 100 koruma şeklinde yazar. Ya da güneş gözlüklerinin CE belgesi dediğimiz denetlenmiş, kurumlar tarafından verilen özellikleri vardır. Bunun mutlaka olması gerektiğini kontrol etmemiz gerekiyor ki gözümüzü bu yüksek doz ultraviyoleden koruyabilelim” şeklinde konuştu. 21. Bölge Güneydoğu Optisyenler Gözlükçüler Odası Yönetim Kurulu Başkanı Abdurrahim Erdoğan ise, güneş gözlüğü mevsimsel olarak kullanılabilecek bir gözlük olmadığını, ultraviyole denilen olayın her ne kadar yaz aylarında özelikle bölge itibariyle güneş ışınlarının dik geldiği dönemlerde daha çok gözde ve ciltte hasara sebebiyet verse de, yılın geri kalan periyodlarında da ultraviyole yoğunluğu olduğu dönemler olduğunu söyledi. Güneş ışınların en dik geldiği baharın sonları ve yaz aylarının başlangıcına denk gelen mevsimde ultraviyole özellikli güneş gözlüğü takılması göz ve görme sağlığı adına ciddi bir önem arz ettiğini kaydeden Erdoğan, “Tüketicilerimizin dikkat etmesi gereken en önemli hususlardan biri her koyu renkli gözlük korucuyu bir güneş gözlüğü değildir. Bunu kesinlikle bilmemiz lazım. Hatta güneş gözlüğü camları ultraviyoleden değil de, boyadan elde edildiği takdirde daha koyu bir hal alır. Bu koyu cam rengi gözbebeğinin olağandan daha çok büyümesi, dolayısı ile ultraviyole dediğimiz sarı nokta görme alanlarına daha çok gelmesi, daha çok zarar vermesine sebebiyet verir. Bir güneş gözlüğü muhakkak suretle Sağlık Bakanlığının denetimi altında olan optisyenlik müesseselerinden temin edilmesi gerekir. Çünkü rutin olarak bakanlık ve sağlık müdürlüğü denetimi altında. Buna bağlı olarak ultraviyoleden elde edilen Avrupa standartlarına uyumlu güneş gözlükleri satışı mevcut” ifadelerine yer verdi. Müşterilerden Çağrı Eren, yaz aylarında genelde Diyarbakır çok sıcak olduğu için maalesef takmak zorunda olduklarını söyleyerek, “Gözlerimizi de güneş ışınlarından korumamız gerekiyor. O yüzden gözlüğümü tamire getirmiştim ve yenisini de almayı düşünüyorum” dedi.