SPOR - 05 Aralık 2018 Çarşamba 11:56

Novak: "İki kulvarda şampiyonluk yaşamak en büyük beklentim"

A
A
A
Novak: "İki kulvarda şampiyonluk yaşamak en büyük beklentim"

Trabzonspor’un Çek oyuncusu Filip Novak, bordo-mavili takımın çıktığı her müsabakada galibiyet alması ve zirveye oynaması gerektiğini belirterek, "Biz de bunu yapmaya çalışıyoruz.

Trabzonspor’un Çek oyuncusu Filip Novak, bordo-mavili takımın çıktığı her müsabakada galibiyet alması ve zirveye oynaması gerektiğini belirterek, "Biz de bunu yapmaya çalışıyoruz. Benim beklentim iki kulvarda da şampiyonluk yaşayabilmek" dedi.


Trabzonspor’un sol bek oyuncusu Filip Novak, kulüp dergisine açıklamalarda bulundu. Önce santrfor, sonra sol açık, ardından orta saha ve son olarak da sol bek ve stoperde görev yaptığını belirten Novak, "Her çocuk gibi küçük yaştan itibaren arkadaşlarımla sokak aralarında futbol oynamayı çok seviyordum. Futbol hayatımdaki ilk adımları doğduğum şehrin takımı Prerov’da attım. 2007’de Zlin altyapısına geçerek burada profesyonel oldum. Zlin’e transfer olduktan altı ay kadar sonra A takıma alındım ve o sezon 2-3 maç oynadım. Sol bek veya stoper değildim. Bazen santrfor, bazen de sol açık olarak görev yapıyordum. Hatta orta sahada da forma giydim. İkinci ligde birçok maçta santrfor olarak oynayıp çok sayıda gol attım. Önce santrfor, sonra sol açık, ardından orta saha ve son olarak da sol bek ve stoperde görev aldım. Mevkii anlamında yaşadığım bu gerileme sonrası ilk başlarda çok mutlu değildim. Gol atmak isteyen, en kötü ihtimalle o aksiyon alanı içinde yer almayı arzulayan bir oyuncuydum. Bu değişim Jablonec takımında başladı. Takımda yaşanan sakatlıkların ardından sol bek pozisyonu için oyuncu arayışı başladı. Bu bölge için iki adaydan biri bendim. Teknik heyet son olarak bende karar kıldı. Mutsuz olsam da kötü oynamadım. Sonrasında sevmeye başladım” diye konuştu.



“Duran toplarda pozisyon alırken içimden gol atacağımı düşünüyorum"


Bu sezon skor anlamında üretken bir futbol ortaya koymasına rağmen tek düşüncesinin takımına katkı sağlamak olduğunu belirten Novak, “Tabii ki gol atmak çok güzel ama ben kendimi tam anlamıyla takım oyuncusu olarak nitelendiriyorum. Dolayısıyla takım kazanıyorsa mutlu oluyorum. Rekor kırmak gibi bir beklentim yok. Tek düşüncem maksimum düzeyde takımıma katkı sağlamak. Şans yanınızdaysa top gelir sizi bulur. Atağa çıkarken içimde her zaman gol atma ve takıma ekstradan gol katkısı sağlama isteği oluyor. Duran toplarda pozisyon alırken içimden gol atacağımı düşünüyorum. Bu konuda pozitif bir yapıya sahibim. Olumlu düşünmek gerekir” şeklinde konuştu.



“Trabzonspor’a transferimde karar vermem zor olmadı"


Novak, Trabzonspor’a transfer olma süreciyle ilgili olarak ise şunları söyledi:


“Midtjylland’da iyi oynuyordum. Yöneticiler takım arkadaşlarım yaz transfer döneminde İngiltere veya Almanya gibi ülkelere transfer olmamı bekliyordu. Ancak çeşitli sebeplerden dolayı transferim gerçekleşmedi. Bu duruma üzülmüş, kulübüme ve menajerime kızmıştım. Çünkü gerçekten iyi bir sezon geçirmiştim ve iyi bir takıma transfer olmayı bekliyordum. Kış transfer döneminde menajerim Trabzonspor’un teklifinden bahsetti. Bu haber sonrası hemen internete girip takımı ve şehri inceledim. İlk gördüğüm şeylerden biri çılgın taraftarlarımızdı. Gördüklerimden sonra benim için karar vermek hiç de zor olmadı."



"Beklentim iki kulvarda da şampiyonluk yaşayabilmek"


Trabzonspor’un zirveye oynaması gerektiğini vurgulayan Novak, "Takım olma adına iyi bir yolda olduğumuzu düşünüyorum. Çünkü hiçbir takım yüzde yüz takım olamaz. Biz kaliteli insan ve iyi oyunculardan oluşan bir takımız. Sürekli gelişiyoruz. Biz iyi bir takımız. Adım adım gitmemiz gerektiğini düşünüyorum. Kulübümüzün her kulvarda başarılı olması, her çıktığı müsabakada galibiyet alması ve zirveye oynaması gerekir. Biz de bunu yapmaya çalışıyoruz. Benim beklentim iki kulvarda da şampiyonluk yaşayabilmek. Bunun için büyük mücadele vermek gerekiyor. Bu yolda taraftarımızın da desteğine ihtiyacımız var. Onlardan destek görmek bizi ayrıca motive ediyor" şeklinde konuştu



"Trabzonspor taraftarı çok özel"


Teknik Direktör Ünal Karaman ve teknik heyetin yanı sıra taraftarlarla ilgili de yorum yapan Novak, "Hem teknik direktörümüzle hem de teknik heyetle çok iyi bir ilişkimiz var. Yeni bir yola çıktık. Onlar takıma yenilikler kattılar, biz de ihtiyaçlarımızı paylaştık. Sonuç olarak iyi bir ilişkimiz var. Çok özel taraftarlara sahibiz. Bize inanılmaz destek veriyorlar. Çok uzak deplasmanlara gittiğimizde bile kendilerine ayrılan alanı doldurup bizi çılgınca destekliyorlar. Bu her futbolcu için çok güzel bir duygudur. İşler ters gidince de doğal olarak bunun etkisini görüyoruz. Bunlar futbolun içinde olan durumlar. Daha önce oynadığım takımların taraftarları da iyiydi ancak Trabzonspor taraftarı çok özel. ‘Bize Her Yer Trabzon’ kavramının altını tamamen doldurabiliyorlar. Gerçekten her yerdeler. Özellikle İstanbul takımlarıyla oynadığımız maçlarda stadyumumuzda inanılmaz bir atmosfer oluşturuyorlar. Maçlardan sonra kulaklarımızda çınlama oluşuyor” ifadelerini kullandı.



"Kontratımı uzatıp şehirde kalmak istiyorum"


Trabzon’da kalmayı çok arzu ettiğini belirten Çek oyuncu, "Trabzon’da ister tek, ister ailemle nereye gidersem gideyim büyük bir ilgiyle karşılaşıyorum ve her gittiğim yerden mutlu bir şekilde ayrılıyorum. Bu nedenle Trabzon’dayken başka bir ülkeyi veya yaşadığımız başka yeri özlemiyoruz. Buradayken sadece ailemi özlüyorum, onun dışında her şey çok iyi. Bu şehir size her türlü ilgiyi ve sevgiyi vermeye çalışan insanlarla dolu. Çok mutluyum. Bu nedenle kontratımı uzatıp şehirde kalmak istiyorum” dedi.



"Kemençeye çok alıştım"


Novak, kemençeye çok alıştığını söyleyerek, “Kemençeyi ve özellikle bu bölgedeki önemini biliyorum. Trabzon ve Trabzonspor’la ilgili izlediğim birçok videoda kemençe sesi var. Kemençeye çok alıştım ve sesi de hoşuma gidiyor” diye konuştu.



"Celustka bana, ’mutlaka Trabzonspor’a gitmelisin’ dedi"


Daha önce Trabzonspor forması giyen ve şu anda Antalyaspor’da futbol yaşamını sürdüren Celustka’yı çok iyi tanıdığını ifade eden Novak, “Zlin takımında iki genç oyuncu olarak birlikte oynuyorduk. Sürekli görüştüğüm, iyi bir arkadaşım. Inter ile oynanan Şampiyonlar Ligi maçında attığı golü duymuş ve çok sevinmiştim. Üstelik yakın arkadaşımın Trabzonspor gibi büyük bir kulübün tarihine adını yazdırması da beni çok mutlu etti. Trabzonspor’a gelme aşamasında yine beni ilk arayan kişi de Celustka oldu. Bana, ‘Mutlaka Trabzonspor’a gitmelisin. Harika bir şehir ve harika taraftarlara sahip. Takım da çok iyi oyunculardan kurulu’ dedi. Kendisiyle yaptığım görüşme de kararımda büyük rol oynadı” açıklamasını yaptı.



"Milli takımda yer almak büyük bir gururdur"


Ülkesinin milli takımında görev almasının kendisi için gurur verici olduğunu belirten Novak, sözlerini şöyle tamamladı:


"Milli takıma gitmeyi bir rüyanın gerçeğe dönüşmesi olarak değerlendirebiliriz. Bir sporcu için ülkesinin milli takımında yer almak büyük bir gururdur. Liste açıklandığında ismimi görmek beni çok mutlu ediyor.Amacım sürekli milli takımda yer alacak seviyede olmak. Takımımın büyük turnuvalara katılmasına katkı vermek arzusundayım.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Van Urartuların mühendislik harikası 2 bin 800 yıllık Keşiş Gölü eski günlerine kavuşuyor Urartu Kralı tarafından 2 bin 800 yıl önce yaptırılan Keşiş Gölü, karların erimesi ve son yağışların etkisiyle tekrar canlanarak yaban kuşlarına ev sahipliği yapmaya başladı. Son 4 yıldır ülke genelinde yaşanan kuraklık, birçok göl ve barajlar kurumaya neden olurken, bu göllerden biri de milattan önce 685-645 yıllarında hüküm süren Urartu Kralı II. Rusa tarafından Erek Dağı’nın eteklerinde akarsu vadisinin önünü kapattırmasıyla oluşturulan Turna (Keşiş) Gölü idi. Geçtiğimin son yıldır yaz mevsimlerinin yağışsız ve kurak geçişi sebebiyle kurumaya yüz tutan Gürpınar ilçesi sınırları içerisinde bulunan ve Erek Dağı eteklerindeki 2 bin 500 rakımlı Keşiş Gölü, karların erimesi ve son yağışların etkisiyle tekrar canlanarak göçmen kuşların konaklama ve üreme alanı oldu. “Suları çok verimli kullanmamız lazım” Konuyla ilgili bilgi veren Van YYÜ Su Ürünleri Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Akkuş, “Van Gölü havzası son yılların en yağışlı dönemini geçiriyor. Bu yağışların neticesinde havzada yıllarca karada olan sulak alanların birçoğu artık suyla buluştu. Özellikle Karasu Sulak Alanı olsun, diğer sulak alanları olsun ve şu andaki bulunduğumuz Erek Dağı’nın doğusundaki keşiş Gölü olsun buraların hepsinin suyla dolduğunu görüyoruz. Bu çok çok sevindirici bir durum. Çünkü dünyadaki her şey su ile başladı, su varsa devam edecek. Bu suları bizim çok verimli kullanmamız lazım. Özellikle şehir merkezinden geçerek Van Gölü’ne dökülen Akköprü Deresi’nin yıllardır hiç olmadığı kadar gürül gürül aktığını görüyoruz. Artık yağışların azaldığı ve daha çok güneşli havaların olduğu yaz mevsimine giriyoruz. Bu sebepten dolayı özellikle gölet ve barajlardaki suyu peyder pey çok yavaş bir şekilde kullanılması lazım. Van Gölü’ne giden her bir damla su kullanılabilir su olmaktan çıkıyor. Göletlerde, barajlarda ve sulak alanlarda biriken suların mümkün olduğunca bu alanlarda tutularak yavaş bir şekilde Van Gölü’ne bırakılması lazım. Ümit ediyoruz ki önümüzdeki yıllar yine böyle yağışlı geçer ve havzada yıllardır kuru olan sulak alanlar daha da bol su ile dolar” dedi. “Buradaki suyun varlığı havza için ümit veriyor” Şu andaki bulundukları alanın Erek Dağı’nın doğusundaki Keşiş Gölü olduğunu ifade eden Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Akkuş, “Geçen sene buralara geldiğimiz zaman gölünün kıyı çizgisinin çok daha gerilerde olduğunu ve içerisindeki adacıklar olduğunu görüyorduk. Şu anda su neredeyse yol kenarında kadar gelmiş durumda. Bu durum adeta Keşiş Gölü’nün etrafına da yansımış. Biyoçeşitliliği çok daha canlı, etraf kuş sesleriyle dolu. Buradaki suyun varlığı havza için ümit veriyor” diye konuştu.
Hatay Depremde ailesini kaybeden kadına 500 bin dolarlık borç senedi miras kaldı Hatay’da depremde vefat eden kardeşinden kalan mirasa sahip çıkan Hülya Çıtak, 500 bin dolarlık borç senediyle birlikte konuyu yargıya taşıdı. İddialara göre kardeşinden kalan 300 milyon TL’lik mirasa sahip çıkmak isteyen Çıtak, sahte olduğunu düşündüğü senedin iptal edilmesini istiyor. Asrın felaketinde yıkıma uğrayan Hatay’da yaklaşık 25 bin insan hayatını kaybetmişti. Depremin vurduğu Hatay’da her evde deprem acısı var. Tekirdağ’ın Hayrabolu ilçesinde yaşayan Hülya Çıtak, başka şehirde yaşamasına rağmen deprem acısını yaşayanlardan birisiydi. Çıtak’ın annesi ve 3 erkek kardeşi, Antakya ilçesi Ürgenpaşa Mahallesi’nde depreme yakalanarak hayatlarını kaybetti. Depremde ölen ve Çıtak’ın kardeşi olan Abdullah Bayır’ın 300 milyon TL’lik mirası olduğu öğrenildi. Müteahhit olan Bayır’ın 300 milyon TL’lik mirası, deprem sonrası hayatta kalan eşi ve kardeşlerine kaldı. Kardeşinin mirasına sahip çıkan Çıtak, depremin ardından kardeşi tarafından imzalandığı iddia edilen 500 bin dolarlık senet karşısında neye uğradığını şaşırdı. 500 bin dolarlık borç senedin icraya koyulmasıyla Çıtak’ın, bütün mal varlığına ve banka hesaplarına haciz koyuldu. Senetteki imzanın Bayır’a ait olmadığını ve senedin depremin ardından bilinçli olarak düzenlendiğini düşünen Çıtak, üvey kardeşinin çocukları hakkında mahkemeye suç duyurusunda bulunarak dava açtı. Davanın ilk duruşması 28 Mart’ta görülürken, 500 bin dolarlık borç senedindeki imzanın ölen Abdullah Bayır’a ait olmadığı anlaşıldı. 500 bin dolarlık borç senedinin sahte olduğu anlaşılırken karar duruşması 30 Mayıs’ta görülecek. "500 bin dolarlık borç senedinin sahte olduğuna inandığımız için hukuki işlemlere başladık" 500 bin dolarlık borç senedinin sahte olduğunu ve bu senet nedeniyle mal varlığına haciz koyulduğunu ifade eden Hülya Çıtak, “3 kardeşimin vefat etti ve 9 yeğenim göçük altında kaldılar. Kardeşim Abdullah Bayır müteahhitlik yapıyordu. Kardeşim 4 evladıyla birlikte vefat etti. Kalan 300 milyon TL’lik mirasın farkında değildik. Kardeşimin mal varlığını bilmiyordum. Kardeşimin durumu iyiydi ama mirasını bilmiyordum. Üvey kardeşimin çocukları miras olayını biliyorlardı. Üvey kardeşimin çocukları, diğer kardeşlerimi korkutarak reddi mirasa zorladılar. Öyle olunca bizde neden böyle yapılıyor dedik. Biz acımızı ve üzüntümüzü yaşamadan kapımıza 500 bin dolarlık borç senedi geldi. Eşimle birlikte borç senedini gördüğümüzde sahte olduğunu anladık. Kardeşlerim senedi gördüklerinde inanıp reddi miras yaptılar. Avukatımıza gidip senedin sahte olduğunu anladıktan sonra hukuki işlemlere başladık. Acımızı yaşamadan ve hazmedemeden miras derdine düştüler. Bankadaki hesaplarıma ne var ne yok haciz koydular. Ben 13 can kaybettim, her şey para değil, biraz vicdan gerekiyor” dedi. “Uzman raporunda 500 bin dolarlık borç senetteki imzanın sahte olduğu tespit edildi” Bir sonraki duruşmanın 30 Mayıs’a ertelendiğini söyleyen Avukat Mustafa Demir, “Bizim mahkeme dosyamızda celp edilmiş uzman raporu var. Uzman raporunda takibi olan 500 bin dolarlık borç senetteki imzanın Abdullah Bayır’a ait olmadığı tespit edilmişti. Raporlardaki değerlendirme ve incelemelerdeki eksiklikler gözeterek mahkeme dosyanın Adli Tıp Kurumuna gönderilmesine karar verdi” ifadelerini kullandı.
Tokat Tokatlı girişimci İtalyanların 1 milyon liralık kalıbını boşa çıkarttı Tokatlı girişimci Fatih Yenilmez, 24 yıl Bursa’da çeşitli firmalarda çalıştıktan sonra geri döndüğü köyünde açtığı iş yerinde taleplere yetişemiyor. Bursa’da çalıştığı dönemde İtalyanların arabada kullandıkları sac tamponu 1 milyon liralık kalıba gerek kalmadan bükme makinesinde üreten Yenilmez, “Yurt dışından da talepler var ama şu an bu ihtiyacı karşılayamıyoruz. Kadromuzu oluşturmaya çalışıyoruz. Kemik kadromuz oluştuktan sonra da başlamayı düşünüyoruz” dedi. Tokat’ın merkeze bağlı Tahtoba köyünde yaşayan 50 yaşındaki Fatih Yenilmez, 1999 yılında Bursa’ya taşındı. 24 yıl burada çeşitli firmalarda çalıştıktan sonra kendi iş yerini açarak çalışmaya devam eden Yenilmez, İtalyanların bir araba modelinde kullandıkları sac tamponu 1 milyon TL’lik kalıba gerek kalmadan kendi yöntemiyle bükme makinesinde uç ezerek üretti. 2023 yılında emekli olan Yenilmez, doğduğu köyüne geri döndü. Köyünde açtığı iş yerinde 5 kişiye istihdam sağlayan Yenilmez, çevre köylerden gelen vatandaşların da eskiyen tarım aletlerini tamir ederek yeniliyor. Yenilmez, ihtiyaca göre römorktan konteynıra, bungalov evden birçok tarım aletine kadar farklı ürünler üretiyor. “İtalyanların 1 milyonluk tampon kalıbını boşa çıkarttım” Emekli olduktan sonra vatandaşların taleplerini karşılamak için köyüne döndüğünü anlatan Fatih Yenilmez, “Tokat’ın merkeze bağlı Tahtoba köyünde yaşıyorum. 1999 yılında çalışmak için Bursa’ya gitmiştim. 2018 yılında da makine üzerine firmamı açtım. 2023 yılına kadar da orada faaliyet gösterdikten sonra emekli oldum. Burada da böyle bir talebin olduğunu biliyorduk. O yüzden köyümde faaliyet göstermeye başladık. Bursa’da bir firmada çalışırken İtalyanların MCV projesi olan bir arabanın plastik tamponu içerisinde olan sac tampon var. Bunların uçlarını İtalyanlar ezmek için ayrı bir kalıp kullanıyorlardı, bükme makinesine giriyordu. Ben bunu bükme makinesinde yapacağımı söyledim. İtalyanlar da ’O iş zaten olsa biz yapardık, bu kalıbı boş yere yapmazdık’ dediler. Daha sonra da bana ’Nasıl yapılacaksa yap’ dediler. Yaptım ve başardım. Bükme makinesinde aynı zamanda o uç ezmeyi de yaptım. Adamların 1 milyonluk kalıpları boşa çıktı. Bana da kendilerinin İtalya’dan buraya geliş ve gidiş uçak masrafını ödediler” dedi. “Mevcut tarım aletlerini revize ediyoruz” Her türlü tarım eşyasını revize ettiklerini söyleyen Yenilmez, “Daha önce deneyimimiz vardı. Ustamızın da çok sayıda römork yapmışlığı vardı. O yüzden herhangi bir devrilme yaşanmıyor. Yaptığımız römorklardan bir şikâyet almıyoruz. Aynı zamanda eski römorkları da revizyon yaparak yeni hale getiriyoruz. Traktörlerin arkasına sepet yapıyoruz. Bungalov ev, çoban evi yapıyoruz. Traktöre takıp götürüp istediği yere bırakıyor, istediği yerde konaklıyor. Mevcut tarım aletlerini de ihtiyaca göre revizyon yapıyoruz” diye konuştu. İhtiyacı karşılayamadıklarına değinen Yenilmez, “Yurt dışından da talepler var ama şu an bu ihtiyacı karşılayamıyoruz. Kadromuzu oluşturmaya çalışıyoruz. Kemik kadromuz oluştuktan sonra da başlamayı düşünüyoruz” dedi.
Bilecik Yabancı öğrenciler Osmanlı’yı yerinde hissetti Bilecik’e Sudan, Mısır, Kırgızistan, Özbekistan, Fil Dişi Sahilleri, Senegal, Suriye, Karabağ, Gabon gibi birçok ülkeden gelerek Şeyh Edebali Üniversitesinde öğrenim gören öğrenciler ’Kayı’ kostüm giyip Kayı Alpı oldu. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Turizm Haftası kutlamaları çerçevesinde; Sudan, Mısır, Kırgızistan, Özbekistan, Fil Dişi Sahilleri, Senegal, Suriye, Karabağ, Gabon gibi birçok ülkeden gelerek Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesinde öğrenim gören öğrenciler Bilecik geleninde tarihi ve turistik yerleri gezdiler. İlk olarak Yaşayan Şehir Müzesi, Belediye Binası (Tarihi Rüştiye Mektebi), Tarihi Saat Kulesi, Edebali Türbesi, Osmanlı Padişahları Tarih Şeridi, 3D Sinevizyon Gösterisi, Orhan Gazi Camii, Belekoma Kalesi’ni, Söğüt’te; Ertuğrul Gazi Türbesi, Alp Nöbet Değişimi, Hamidiye Külliyesi, Kaymakam Çeşmesi, Çelebi Mehmet Cami, Kuyulu Mescit, Alp Kostümü Tasarım Atölyesi, Pazaryeri’nde; Küçük Elmalı Tabiat Parkı, Kınık Çömlek Atölyesini gezdiler. Gezi esnasında Osmanlı Devletinin kurulduğu topraklar Söğüt’te kaymakamlığı tarafından Geleneksel Söğüt Yörük Pilavı, Pazaryeri İlçesinde ise Pazaryeri Belediye Başkanlığı tarafından Pazaryeri’nin meşhur; ballı badem, tahin dondurmaları ikram edildi. ’Kayı’ kostüm giyip Kayı Alpı ve Kayı Hatunu oldu Söğüt’te Han Sanat Kostüm Atölyesinde yabancı öğrenciler Diriliş Ertuğrul ve Kuruluş Osman dizilerinde kullanılan kostümleri giyme şansı buldular. Sudan, Mısır, Kırgızistan, Özbekistan, Fil Dişi Sahilleri, Senegal, Suriye, Karabağ, Gabon gibi birçok ülkeden gelen bay bayan öğrenciler bu kostümleri giyerek, Kayı Alpı ve Kayı Hatunu oldular. Ardından heyet Osmaneli ilçesinde; Tarihi Osmaneli Evleri, Aya Yorgi Kilisesi, Rüstem Paşa Camii, Osmaneli El Sanatları / Hediyelik Eşya Satış Alanlarını gezerek turu tamamladı. Mutlulukları gözlerinden okunan ve her anı yaşayarak tadarak gezerek görme imkanı bulan öğrenciler mutluluklarını bildirerek, emeği geçen herkese teşekkür ettiler.
İzmir Folkart, Türkiye’nin en iyi işverenleri listesinde Great Place To Work Sertifikası sahibi işverenlerin dahil olduğu Türkiye’nin En İyi İşverenleri Listesi açıklandı. Folkart, 250-499 Çalışan Sayısı Kategorisi’nde Türkiye’nin En İyi İşverenleri arasında yer aldı. Daha önce iki kez üst üstte Ege’nin En İyi İşverenleri Listesi’nde yer alan Folkart, Harika İşyeri Ünvanı’nı son başarısı ile taçlandırdı. Saya Grup İnsan Kaynakları Direktörü Kezban Sancak, ödül nedeniyle Folkart çalışanlarına teşekkür etti. Folkart İnsan Kaynakları Müdürü Adile Kutludağ ise iki yıl üst üste Ege’nin en iyileri arasında olduktan sonra, Türkiye’nin En İyi İşverenleri Listesi’ne girerek, başarılı serüvenlerini taçlandırdıklarını söyledi. Çalışan deneyimi İşyeri kültürü ve çalışan deneyimi konusunda global otorite kabul edilen Great Place To Work, 2024 senesinin Türkiye’nin En İyi İşverenleri Listesi’ni açıkladı. Bu yıl, globalde 20 binin üzerinde organizasyonun nabzını tutan Great Place To Work, Türkiye raporu için bilgi teknolojileri, üretim, finans, perakende, ilaç ve diğer sektörlerden 600’den fazla şirketi analiz etti. Yılın En İyi İşverenleri Listesi, bu 600’ün üzerindeki şirketteki iş yeri kültürü ve çalışan deneyimini ölçümleyen Trust Index anketine dahil olan 160 bin çalışanın yanıtlarına göre oluşturuldu. Çalışan deneyiminin, tüm çalışanlar için ortak pozitif bir deneyim yaşanması anlamına gelen “ForAll” kriterlerinde, en iyi performansı gösteren şirketler listede yer buldu. Başarı taçlandı The Grand Tarabya Otel’de düzenlenen ödül törenine Saya Grup İnsan Kaynakları Direktörü Kezban Sancak Elay ve Folkart İnsan Kaynakları Müdürü Adile Kutludağ ile şirket çalışanları katıldı. Bu yıl Türkiye’nin En İyi İşverenleri Listesi, şirketlerin çalışan sayısına göre altı kategori üzerinden açıkladı. Folkart, 250-499 Çalışan Sayısı Kategorisinde Türkiye’nin En İyi İşverenleri Listesi’nde yer aldı. Daha önce iki kez üst üstte Ege’nin En İyi İşverenleri Listesi’nde yer alan Folkart, Harika İşyeri Ünvanı’nı daha da ileriye taşıdı.