POLİTİKA - 04 Kasım 2025 Salı 12:19

Bakan Uraloğlu: "Şehirlerimizin ulaşım planlarının hazırlanmasına çok önem veriyoruz"

A
A
A
Bakan Uraloğlu: "Şehirlerimizin ulaşım planlarının hazırlanmasına çok önem veriyoruz"

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre Türkiye’de 2007 yılında nüfusun yüzde 70’inin il ve ilçelerde yaşarken bugün yaklaşık 86 milyon olan nüfusun yüzde 93,4’ünün il ve ilçelerde yaşadığını söyledi.


Uraloğlu, "İl ve ilçe merkezlerinde yaşanan bu nüfus artışına paralel olarak şehirlerimiz de yeni konut projeleriyle büyük bir değişim içine girmiş durumda. Ancak tabi ki sadece konut yapmayla iş bitmiyor. Bu değişim yanında ulaşım hizmetleri, sağlık hizmetleri, eğitim hizmetleri ve benzeri tüm konularda yeni ihtiyaçları ortaya çıkarıyor" dedi.


Trabzon Sürdürülebilir Kentsel Ulaşım Planı kapsamında Trabzon Uluslararası Sürdürülebilir Kentsel Ulaşım konferansı başladı. Trabzon’da bir otelde 4-5 Kasım tarihleri arasında düzenlenecek olan konferansın açılışına Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Trabzon Valisi Aziz Yıldırım, Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç ve ilçe belediye başkanları katıldı. Konferansta bir konuşma yapan Bakan Uraloğlu, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı olarak büyük ve güçlü Türkiye vizyonu doğrultusunda son 23 yılda ulaştırma ve haberleşme alanında dünya ölçeğinde projelere imza attıklarını belirterek, "Ulaşım, haberleşme ve şehircilik alanında gerçekleştirilen yatırımlarla büyüyen Türkiye’mizin gelecek vizyonunu dünyanın nabzını tutarak, teknolojik gelişmeleri yakından takip ederek ve daima entegrasyonu merkeze koyarak şekillendiriyoruz. Türkiye Yüzyılı’nda, insan ve çevre odaklı, akıllı ve güvenli entegre ulaştırma sistemleri ve hızlı iletişim ağlarıyla, dünyada öncü olmak vizyonuyla çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu kapsamda ülkemizin ve Avrupa Birliği’nin ortak çalışmasıyla yürütülen bu projemiz ulaştırma vizyonumuzu yerel ölçekte somutlaştıran önemli bir örnek niteliğindedir. Amacımız, kentimizi sürdürülebilir, erişilebilir, güvenli ve çevreye duyarlı bir ulaşım anlayışıyla geleceğe taşımak Trabzon’u yeşilin, mavinin ve hareketliliğin harmonisinde bir dünya markası yapmaktır. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı olarak büyük ve güçlü Türkiye vizyonu doğrultusunda son 23 yılda ulaştırma ve haberleşme alanında dünya ölçeğinde projelere imza attık. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın anlayışıyla yürüttüğümüz çalışmalarla, milletimizin hayatına değer katan, şehirlerimizi birbirine yaklaştıran, üretimi, ticareti ve istihdamı destekleyen dev yatırımları hayata geçirdik" ifadelerini kullandı.



"Türkiye’yi erişilebilir, entegre ve rekabetçi bir ulaşım ağına kavuşturduk"


SKUp Türkiye’nin hem şehirlerin yaşam kalitesini yükselten hem de ülkenin 2053 net sıfır emisyon hedeflerine katkı sağlayan stratejik bir ulusal dönüşüm aracı haline geldiğini söyleyen Bakan Uraloğlu, "Cumhurbaşkanımız liderliğinde ülkemizin ulaşım ve haberleşme altyapısına yaklaşık 300 milyar dolar yatırım gerçekleştirdik. Karayollarımızdan demiryollarımıza, limanlarımızdan havaalanlarımıza kadar her alanda yaptığımız yatırımlarla Türkiye’yi erişilebilir, entegre ve rekabetçi bir ulaşım ağına kavuşturduk. Küresel ölçekte ulaştırmanın geleceğinin artık yeşil enerji, dijital teknolojiler ve entegre hareketlilik çözümleri ile şekillendiğinin bilinciyle de yatırımlarımızı yalnızca ekonomik büyüme değil, çevresel sürdürülebilirlik ilkeleriyle hayata geçiriyoruz. Avrupa Yeşil Mutabakatı, Paris İklim Anlaşması ve net sıfır emisyon hedeflerimiz doğrultusunda, ulaştırma politikalarımızı bu küresel dönüşümle uyumlu hale getiriyoruz. Cumhurbaşkanımızın sıkça vurguladığı insanı merkeze alan, çevreye duyarlı, planlı ve yaşanabilir şehirler hedefimiz kapsamında, temel amaçları sürdürülebilir ulaşım, erişilebilirlik ve yaşam kalitesinin artırılması olan Sürdürülebilir Kentsel Ulaşım Planı (SKUp) Türkiye Programı’nı yürütmekteyiz. Program sayesinde, kentlerde trafik sıkışıklığının azaltılması, karbon salımının düşürülmesi, bisiklet ve yaya yollarının yaygınlaştırılması gibi somut adımlar atıyoruz. Bakanlık olarak toplu taşımaya öncelik veren, enerji verimliliği yüksek ve kapsayıcı bir ulaşım anlayışının vücut bulması için gayret göstermeye devam ediyoruz. Bu gayretimiz ile, SKUp Türkiye hem şehirlerin yaşam kalitesini yükselten hem de ülkenin 2053 net sıfır emisyon hedeflerine katkı sağlayan stratejik bir ulusal dönüşüm aracı haline gelmiştir" dedi.



"Sadece konut yapmayla iş bitmiyor"


Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, Türkiye’de 2007 yılında nüfusun yüzde 70’inin il ve ilçelerde yaşarken bugün yaklaşık 86 milyon olan nüfusun yüzde 93,4’ünün il ve ilçelerde yaşadığını kaydeden Bakan Uraloğlu, "İl ve ilçe merkezlerinde yaşanan bu nüfus artışına paralel olarak şehirlerimiz de yeni konut projeleriyle büyük bir değişim içine girmiş durumda. Ancak tabi ki sadece konut yapmayla iş bitmiyor. Bu değişim yanında ulaşım hizmetleri, sağlık hizmetleri, eğitim hizmetleri ve benzeri tüm konularda yeni ihtiyaçları ortaya çıkarıyor. Artan şehir nüfus oranları da artık geleneksel yaklaşımların dışında, sürdürülebilir politika ve projelerle, ileri teknolojileri içeren çözüm arayışlarını zorunlu kılıyor. Bugün, hem ülkemizde hem dünyada birçok şehrin dijital dönüşüm sürecinden geçtiğini ve bu değişime adapte olmaya çalıştığını görüyoruz; Bakanlık olarak da uluslararası ve ulusal ulaşım yatırımlarımızın yanı sıra kent içi ulaşım sistemlerinin inşa edilmesi ve geliştirilmesi amacıyla şehirlerimize kapsamlı destek sağlıyoruz. Bu kapsamda İstanbul, Ankara, İzmir, Kocaeli, Düzce ve Trabzon başta olmak üzere birçok şehrimizde Sürdürülebilir Kentsel Ulaşım Planlarını hazırlamaya ve ulusal ulaşım sistemimizle entegre etmeye başladık. Şehirlerimizin ulaşım planlarının hazırlanmasına çok önem veriyoruz. Program dahilinde olmayan şehirlerimizi de içine alacak yeni projeleri hayata geçirmek için Avrupa Birliği ile çalışmalar yürütüyoruz. Ulaştırma alanında AB müktesebatıyla uyumlu en yüksek standart ve kuralları uygulama çalışmalarını kararlılıkla sürdürüyoruz. 2002 yılından bu yana devam eden Türkiye-Avrupa Birliği Mali İşbirliği de bu çalışmaları ulaştırmanın her sektöründe desteklemekte ve hızlandırmaktadır" şeklinde konuştu.



"Sürdürülebilir projelerin öneminin bilincindeyiz"


"Trabzon’u daha yeşil, daha çevreci, daha erişilebilir bir şehir haline getirecek ve kentimizin trafik güvenliğini arttıracak çok önemli bir adım atıyoruz" diyen Bakan Uraloğlu, "Bu çerçevede Halkalı-Kapıkule Demiryolu Hattı, Ankara-İstanbul Hızlı Tren Hattı Köseköy-Gebze Kesimi, Irmak-Karabük-Zonguldak ve Samsun-Kalın Demiryolu Hatları Projelerinde olduğu gibi kamu kaynaklarına AB hibelerini ekliyoruz. Bu büyüklükteki projelerin yanında milletimizin yaşam kalitesini yükselten, güvenli, ekonomik, konforlu, hızlı, çevreye duyarlı, akılcı hizmetlerin sunulduğu, sürdürülebilir projelerin öneminin bilincindeyiz. Avrupa Birliği’nin Sürdürülebilir ve Akıllı Hareketlilik Stratejisine paralel olarak, Bakanlığımız IPA Fonları aracılığıyla sürdürülebilir kentsel ulaşım planlarının hazırlanması için de belediyelere destek oluyoruz. Trabzon Sürdürülebilir Kentsel Ulaşım Planı da işte bu gayretin ürünüdür. Bu planla, Trabzon Büyükşehir Belediyemizle birlikte Trabzon’u daha yeşil, daha çevreci, daha erişilebilir bir şehir haline getirecek ve kentimizin trafik güvenliğini arttıracak çok önemli bir adım atıyoruz. Hazırlanan planlarımız, Trabzonlu hemşerilerimize ve misafirlerimize daha iyi bir yaşam kalitesi sağlamak amacıyla kent sakinlerinin ve ilgili ticari organizasyonların hareketlilik ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik toplu taşıma ağlarını güçlendirerek, yaya ve bisiklet yollarını yaygınlaştırarak, trafik akışını optimize ederek ve dijital akıllı ulaşım sistemlerini entegre ederek tasarlanmıştır. Kentimizin ulaşım ihtiyaçlarını ele almanın yanı sıra yerel ve üst ölçekteki çevresel, sosyal ve ekonomik hedeflere ulaşabilmeyi de sağlayacaktır" diye konuştu.



"3 milyon metrekarelik dolgu alanı üzerine yıllık 10 milyon yolcu kapasiteli yeni havalimanı inşa edeceğiz"


Trabzon’da 3 milyon metrekarelik dolgu alanı üzerine yıllık 10 milyon yolcu kapasiteli yeni havalimanı kazandıracaklarını belirten Bakan Uraloğlu, "Trabzon Büyükşehir Belediyemizle omuz omuza çalışarak Akçaabat’tan Yomra Merkeze uzanan, Şehir Hastanesi, Akyazı Stadyumu, Meydan, Üniversite, Otogar ve Havalimanı gibi 31 istasyon içeren yaklaşık 32 kilometrelik kent içi raylı sistemimizi de kazandıracağız. Yatırım programına dahil ederek, toplu taşımayı merkeze alan bu hatla karbon ayak izini minimize edeceğiz. Bu demiryolu ağları, düşük emisyonlu taşımacılığı teşvik ederek 2053 net sıfır hedeflerimize güçlü destek verecek. Hatırlayacağınız üzere Sayın Cumhurbaşkanımız kentimize son gelişinde deniz üzerine inşa edilecek üçüncü havalimanımızın Trabzon’da olacağını müjdeledi. Mevcut 2 bin 640 metrelik pist yetersiz kaldığı için, biraz kuzeye 3 milyon metrekarelik dolgu alanı üzerine yıllık 10 milyon yolcu kapasiteli yeni havalimanı inşa edeceğiz. Bu yeni havalimanı, şehrimiz ve bölgemiz açısından turizm, ticaret ve kültürel etkileşimde yeni ufuklar açacak; hem yerel ekonomimizi canlandıracak hem de şehrimizin yeşil ve mavi harmonisini gökyüzüyle buluşturarak, Trabzon’u dünyanın nabzını tutan bir havacılık merkezi olarak konumlandıracaktır" ifadelerini kullandı.



Bakan Uraloğlu: "Şehirlerimizin ulaşım planlarının hazırlanmasına çok önem veriyoruz"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kocaeli 7 kişinin can verdiği olayda kan donduran kaçış planı Kocaeli’nin Dilovası ilçesinde 7 kişinin hayatını kaybettiği parfüm fabrikası yangınına ilişkin hazırlanan iddianamede, şüphelilerin kaçırılmasına yönelik planlara yer verildi. Şüpheli Ali Osman A.’nın firma sahiplerini saklayan kişiye, "Canlarını sıkmasınlar, rahat olsunlar. Onları çok sağlam şekilde karşıya geçireceğiz. Maddi imkanımız ve gücümüz var. En kötü ihtimalle avukatları devreye sokacağız, suçu babaları üstlenecek. Onlara bir şey olmayacak. Bu konuşmalarımı yeğenlerime ilet" dediği iddia edildi. Olay, 8 Kasım’da Dilovası Mimar Sinan Mahallesi’ndeki Ravive Kozmetik isimli iş yerinde meydana geldi. Patlamanın ardından çıkan yangında Hanım Gülek (65), Esma Dikan (65), Şengül Yılmaz (55), Tuncay Yıldız (48), Tuğba Taşdemir (18), Nisa Taşdemir (17) ve Cansu Esatoğlu (16) yaşamını yitirdi. Soruşturma kapsamında gözaltına alınan 11 şüpheliden şirket sahibi Kurtuluş Oransal, şirket yetkilileri İsmail Oransal, Altay Ali Oransal, Aleyna Oransal ve Gökberk Güngör, "Olası kastla öldürme" suçlamasıyla, Ali Osman A. ve Onay Y., "Suçluyu kayırma" suçlamasıyla tutuklandı. Şüphelilerden H.E., G.B., Ö.A. ve Güven Demirbaş, adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Soruşturma sürecinde tutuklanan firma sahibi Kurtuluş Oransal ise cezaevinde geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. Olayın ardından ihmali olduğu değerlendirilen SGK ve İŞKUR yetkilileri açığa alındı. Gebze Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan 91 sayfalık iddianamede, İsmail Oransal, Altay Ali Oransal, Aleyna Oransal ve Gökberk Güngör hakkında "Olası kastla öldürme" suçundan 7’şer kez müebbet, "Nitelikli mala zarar verme" suçundan ise 3’er kez 6 aydan 4 yıla kadar hapis cezası istendi. 8 sanığın "Bilinçli taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma" suçundan 22 yıl 6’şar aya kadar, 4 sanığın "Suçluyu kayırma" suçundan 5’er yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edilen iddianamede, ayrıca Ümit Ç., Ünal A., Muhammet D., Seyfullah Ç., Güven D., Caner Özgür Y., Özcan Y., Özkan Y. hakkında "Bilinçli taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma", Ali Osman A., Onay Y., Ömer A. ve Abdurrahman B’ın ise "Suçluyu kayırma" yönünden haklarında dava açılması istendi. "Sigortası olmayanları denetimde eve gönderdiler" İddianamede ifadesi yer alan işçilerden Keriman Miskin, 4 yıldır çalıştığı iş yerinde hiçbir eğitim almadığını ve koruyucu kıyafet verilmediğini belirterek, "İşletmede resmi bir sorumlu yoktu. Sigorta denetimine sadece bir kez gelindi. Bu denetimde de iş yeri sahibi Kurtuluş Oransal, yalnızca sigortası olanların kalmasını söyleyerek, benim gibi sigortası olmayan tüm çalışanları evine gönderdi. Maaşlarımız elden veriliyordu" dedi. Yaralı kurtulan işçi Ayten Aras, patlama anında ölen Nisa Taşdemir ve Esma Dikan’ın krem dolumu yaptıklarını söyledi. Aras, "Bize koruyucu elbise verilmedi, evden geldiğimiz kıyafetlerle çalışıyorduk. Kurtuluş Oransal 4 yıldır sigorta vaadinde bulundu ama yapmadı. Günlük 800 TL yevmiye ile çalışıyorduk" ifadelerini kullandı. Olay günü tesiste bulunan 16 yaşındaki Z.H. ise "Olay günü ikinci katta, iş yerinin ortasında bulunan tankerde parfüm karışımı yapılıyordu. Kimyevi maddeleri karıştıran bir alet vardı. Biz parfüm kutusu kapatırken bir anda patlama yaşandı" diye konuştu. Acılı aileler: "Cenazeleri DNA testiyle teşhis edebildik" Yangında çocuklarını ve eşlerini kaybeden ailelerin ifadeleri ise yürekleri dağladı. 17 yaşındaki kızı Nisa’yı kaybeden baba Vedat Taşdemir, "Kızım paketleme personeli olarak girdi ancak imalat işinde de çalıştırıldığını öğrendim. İmalat yapıldığını bilseydim kızımı asla göndermezdim. Kızımın vefat ettiğini, oğlumdan alınan DNA örnekleri sonucu öğrenebildik" dedi. Eşini kaybeden Aytekin Gikan, yangın söndürüldükten sonra içeride cesetler olduğunu öğrendiğini, hastaneleri aradığını ancak eşini bulamadığını, vefat ettiğini sonradan anladığını belirtti. Hanım Gülek’in eşi Metin Gülek ve Cansu Esatoğlu’nun babası İbrahim Esatoğlu da yakınlarının cansız bedenlerini ancak İstanbul Adli Tıp Kurumu’nda yapılan DNA eşleşmeleri neticesinde teşhis edebildiklerini ifade etti. "İlkokul öğrencilerini bile çalıştırdıklarını biliyorduk" Tanık İ.A., mahalleli olarak iş yerinden yayılan kimyasal koku nedeniyle şikayetçi olduklarını belirterek, "Yaşı küçük çocukları, paraya ihtiyacı olan kadınları sigortasız çalıştırıyorlardı. İlkokul öğrencilerini bile çalıştırdıklarını biliyorduk. Gerekli kurumlara şikayet edilmesine rağmen nasıl üretim yaptıklarını anlamadık" şeklinde ifade verdi. "Kurtuluş Oransal bana, ’Yangından haberim var, yoldayım’ dedi" İş yeri çalışanı H.E. ise ifadesinde, olayın ardından Kurtuluş Oransal’ı arayıp yangını bildirdiğini, kendisinin nerede olduğunu sorduğunu ve acilen gelmesi gerektiğini söylediğini ifade etti. Bunun üzerine Oransal’ın "haberim var" dediğini, yolda olduğunu söylediğini, konuşma bittikten 5-10 dakika kadar sonra Kurtuluş Oransal’ın kendisini arayarak içeride kimsenin kalıp kalmadığını sorduğunu, tam sayıyı bilmediğini ancak içeride kalan en az üç kişi olduğunu söylediğini kaydetti. "2025 yılının ağustos ve eylül aylarında kuruma sadece 8 personelin çalıştığı bildirildi" Mali müşavir M.Ç. de, firmanın kuruluş ve işleyiş sürecine dair bilgiler verdi. M.Ç., Ravive Kozmetik’in resmi sahiplerinin İsmail ve Altan Ali Oransal olduğunu, baba Kurtuluş Oransal’ın ise kağıt üzerinde yetkisi bulunmadığını söyledi. Kurtuluş Oransal’ı 2010 yılında Düzce’de çalıştığı fabrikadan "usta makinacı" olarak tanıdığını belirten M.Ç., Dilovası’ndaki tesiste çalışan işçilerin sigorta işlemlerinin gayriresmi yöntemlerle iletildiğini anlattı. Tanık M.Ç., "İşçilerin kimlik numaralarını İsmail Oransal WhatsApp veya mail yoluyla gönderiyordu. Sigorta girişlerini bu bilgilere göre yapıyordum. 2025 yılının ağustos ve eylül aylarında kuruma sadece 8 personelin çalıştığı bildirildi" dedi. Fabrikanın Dilovası’nda faaliyete geçtiği günden bu yana iş sağlığı ve güvenliği hizmeti almadığını belirten M.Ç., "Normal şartlarda işverenin anlaştığı İSG firmasına düzenli ödeme yapması gerekir ancak bana bu firmadan herhangi bir hizmet faturası gelmedi. Fabrikanın açıldığı ve üretime başladığı tarihten itibaren iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili herhangi bir bildiri veya fatura tarafıma ulaşmadı" ifadelerini kullandı. "Çocuklarım, babalarını kendilerini uzak tutmak için bu iş yerini açtı" Kurtuluş Oransal’ın eski eşi A.A. ise şirketin kuruluş amacına dair iddialarda bulundu. Kurtuluş Oransal’ın borçlu ve sorumsuz bir yapısı olduğunu öne süren A.A., çocuklarının babalarını kendilerinden uzak tutmak ve "sokakta kalmaması" için bu iş yerini açtıklarını anlattı. Çocukları İsmail ve Altay’ın bu şirketin işleri ile hiç uğraşmadıklarını ve takip etmediklerini aktardı. A.A., patlamanın meydana geldiği iş yerine alınacak personeli Kurtuluş Oransal’ın kendisinin seçtiğini, iş yerinde üretilen ürünler ile yine Kurtuluş Oransal’ın ilgilendiğini, Kurtuluş Oransal’ın daha önce kozmetik sektöründe çalıştığı için burada bir çevre edindiğini ve kendisine pazar oluşturduğunu, iş yerinin tamamen Kurtuluş Oransal’ın kontrolü altında iş yapıldığını beyan etti. "Laptobu bana getirir misin? Ben birkaç gün bu işlerle uğraşacağım, avukatlarla ilgileneceğim" İddianamede ifadesine yer verilen LYKKE Kozmetik ortaklarından şüpheli Gökberk Güngör de olay günü yaşananları ve İsmail Oransal’ın bilgisayarını aldırmasını anlattı. Aleyna Oransal’ın şirkette yüzde 50 ortaklığı bulunduğunu belirten Güngör, olay günü Aleyna’nın kendisini aradığını belirterek, gayet sakin bir ses tonuyla ’Fabrikada yangın çıkmış’ diyerek görüşmeyi sonlandırdığını söyledi. Bu görüşmeden yaklaşık yarım saat sonra İsmail Oransal’ın kendisini arayarak, "İş yerimdeki laptobu bana getirir misin? Ben birkaç gün bu işlerle uğraşacağım, avukatlarla ilgileneceğim. Sen benim odada, masanın üstünde bulunan laptobu alıp evime getir" dediğini aktardı. Güngör, bu talep üzerine laptobu alarak Oransal’a teslim ettiğini kaydetti. "Suçu babaları üstlenecek, onları yurt dışına kaçıracağız" İddianamenin en çarpıcı bölümlerinden birini ise şüphelilerin kaçış planına dair detaylar oluşturdu. Şüpheli Onay Y. ifadesinde, Ali Osman A’nın kendisini arayarak, "Olanları duydun mu? Benim yeğenler bir olaya karışmışlar" dediğini ve onları misafir edip edemeyeceğini sorduğunu belirtti. Bu görüşme üzerine Ömer A. isimli kişiyi arayarak 1 haftalık ev ayarlamasını istediğini anlatan Y., daha sonra Tekirdağ’da İsmail Oransal, Altay Ali Oransal ve Abdurrahman Bayat ile buluştuğunu söyledi. Eve girdikten sonra televizyonda "Kocaeli’de patlama" başlıklı haberleri gördüğünü ifade eden Y., bunun üzerine Ali Osman A’yı görüntülü aradığını kaydetti. Y., Ali Osman A’nın görüşme sırasında kendisine şunları söylediğini iddia etti: "Canlarını sıkmasınlar, rahat olsunlar. Onları çok sağlam bir şekilde karşıya geçireceğiz. Maddi imkanımız ve gücümüz var. En kötü ihtimalle biz avukatları devreye sokacağız, suçu babaları üstlenecek. Onlara bir şey olmayacak. Bu konuşmalarımı yeğenlerime ilet."
İstanbul 51Talk, gençleri Birleşmiş Milletler’in iklim sahnesine taşıyacağını duyurdu Çevrimiçi İngilizce öğrenme platformu 51Talk, Birleşmiş Milletler’e bağlı bir gençlik konuşma girişiminde yer aldığını duyurdu. Çocuklar için çevrimiçi bire bir İngilizce öğrenme platformu olan 51Talk, uluslararası topluluğundan genç öğrencilerin 15-21 Kasım 2025 tarihleri arasında Brezilya’nın Belém şehrinde düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı (COP30) sırasında BM’ye bağlı bir gençlik konuşma girişiminde yer aldığını duyurdu. Yapılan açıklamaya göre; 2023 yılında başlatılan ve üçüncü yılına giren girişim, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Türkiye, Tayland ve Vietnam’dan çocukların iklim ve çevrenin korunmasına ilişkin bakış açılarını İngilizce olarak paylaşmaları için fırsatlar oluşturuyor. Katılımcılar, BM düzeyinde uluslararası bir sahnede yapılan konuşmalarla yerel gözlemlerini küresel bir sohbete taşıyarak iklim sorunlarının dünyanın dört bir yanındaki genç nesiller tarafından nasıl deneyimlendiğini ve ele alındığını vurguladı. 51Talk CEO’su Jack Huang, "Her çocuğun dünyayla konuşma fırsatını hak ettiğine inanıyoruz. Çocuklara doğru araçlar ve rehberlik sağlandığında, düşünceli fikirler ifade edebilir ve küresel meselelerle anlamlı bir şekilde ilgilenebilirler. Öğrencilerimizi Birleşmiş Milletler iklim sahnesinde konuşurken görmek, eğitimin neleri ortaya çıkarabileceğinin güçlü bir hatırlatıcısıdır" dedi. Türkiye’den, aile desteğiyle küçük yaşta İngilizce öğrenmeye başlayan on iki yaşındaki Osman Batu, COP30’a hazırlanırken özgüven ve akıcılık konusunda gözle görülür bir ilerleme kaydetti. Üç dakikalık bir video göndererek ve konuşma becerilerinin, dilbilgisinin, telaffuzunun ve özgüveninin değerlendirildiği İstanbul’daki ulusal bir yarışmada yarışarak çok aşamalı bir seçim sürecinden geçerek birinciliği ve Birleşmiş Milletler’de Türkiye’yi temsil etme fırsatını kazandı. Osman, COP30’da Türkiye’deki orman yangınlarından büyükannesinin bahçesindeki kelebeklerin yok olmasına kadar tanık olduğu iklim değişikliğinin etkilerinden bahsetti.
Gaziantep Nöroloji Uzmanı Uzm. Dr. Güneri, "Obstrüktif Uyku Apnesi hayatı sessizce tehdit ediyor" Medical Point Gaziantep Hastanesi Nöroloji Uzmanı Uzm. Dr. Şeyda Çevik Güneri, obstrüktif uyku apnesinin genellikle yüksek sesli horlama, gece boyunca nefesin durması, ani uyanmalar ve sabahları yorgun uyanma gibi belirtilerle kendini gösterdiğini belirtti. Medical Point Gaziantep Hastanesi Nöroloji Uzmanı Uzm. Dr. Şeyda Çevik Güneri, obstrüktif uyku apnesinin genellikle yüksek sesli horlama, gece boyunca nefesin durması, ani uyanmalar ve sabahları yorgun uyanma gibi belirtilerle kendini gösterdiğini belirtti. Gün içinde aşırı uyku hali, dikkat dağınıklığı ve baş ağrılarının da sık görülen şikâyetler arasında yer aldığını ifade etti. Uzm. Dr. Güneri, obstrüktif uyku apnesinin tedavi edilmediği takdirde hipertansiyon, kalp hastalıkları, inme, diyabet ve trafik kazaları riskini artırabileceğine dikkat çekti. Özellikle obezite, boyun çevresinin kalın olması, sigara ve alkol kullanımı ile genetik faktörlerin hastalık riskini yükselttiğini vurguladı. Tanının uyku testi (polisomnografi) ile konulduğunu belirten Güneri, tedavinin hastalığın şiddetine göre planlandığını söyledi. Hafif vakalarda yaşam tarzı değişiklikleri önerilirken, orta ve ileri dereceli olgularda CPAP cihazı, ağız içi aparatlar veya cerrahi yöntemlerin gündeme gelebileceğini ifade etti. Uzm. Dr. Şeyda Çevik Güneri, "Sürekli horlama, gece nefes durması veya gün içinde aşırı uyku hali yaşayan kişilerin mutlaka bir uzmana başvurması gerekir. Erken tanı ve doğru tedavi, hem yaşam kalitesini artırır hem de ciddi sağlık sorunlarının önüne geçer" diyerek vatandaşları uyardı. Medical Point Gaziantep Hastanesi, uyku bozukluklarının tanı ve tedavisinde multidisipliner yaklaşımıyla hastalarına hizmet vermeye devam ediyor.