YEREL HABERLER - 10 Mayıs 2016 Salı 10:12

"60. Yılında Teb Eczacı Odaları Ve Eczacı" Paneli

A
A
A
"60. Yılında Teb Eczacı Odaları Ve Eczacı" Paneli

Adana Eczacı Odası, Bilimsel Eczacılığın 177. Yılı Kutlama Etkinlikleri kapsamında "60. Yılında TEB, Eczacı Odaları ve Eczacı" paneli düzenledi.
Moderatörlüğünü 4. Bölge Adana Eczacı Odası Başkanı Ecz. Ersun Özkan’ın yaptığı panele, Türk Eczacılar Birliği (TEB) Merkez Heyeti Başkanı Ecz. Erdoğan Çolak, 1. Bölge İstanbul Eczacı Odası Başkanı Ecz. Cenap Sarıalioğlu, 2. Bölge Ankara Eczacı Odası Başkanı Ecz. Süleyman Güneş ve 3. Bölge İzmir Eczacı Odası Başkanı Ecz. Tuncay Sayılkan konuşmacı olarak katıldı.
Önlerindeki süreçte eczacıları daha zorlu bir dönem beklediğini vurgulayan Adana Eczacı Odası Başkanı Ecz. Ersun Özkan, “Meslek hakkı uygulamasıyla ilgili, ilaç fiyat kararnamesiyle ilgili, alternatif geri ödeme metoduyla ilgili, OTC, reçetesiz ilaç satışı, zincir eczane gibi önümüzdeki süreçte bizleri daha zorlu günler bekliyor. Ancak tüm bunların çözümü birlikte verilecek bir mücadeleyle mümkün. Bu gün örgütte bir sıkıntı var mıdır? Eczacıların odalarına yaklaşımı, odaların birbirine yaklaşımı, bunların TEB’e yaklaşımı, önümüzdeki süreçte karşılaştığımız sıkıntılarda bizleri başarıya nasıl götürür, sıkıntı nasıl çözülür? Örgüt yöneticilerimizle bunları paylaşacağız” diye konuştu.
"60 Yıllık Örgüt Geçmişi ve Örgütün Yeni Yol Haritası’ konusunda 3. Bölge İzmir Eczacı Odası Başkanı Ecz. Tuncay Sayılkan, "Mesleki Gelişimde Eczacılığın Durumu” konusunda 2. Bölge Ankara Eczacı Odası Başkanı Ecz. Süleyman Güneş, "Örgütte Her Zaman Bütünlük Olmalıdır’ konusunda 1. Bölge İstanbul Eczacı Odası Başkanı Ecz. Cenap Sarıalioğlu birer konuşma yaptı.
Türk Eczacılar Birliği (TEB) Merkez Heyeti Başkanı Ecz. Erdoğan Çolak ise yaptığı konuşmada nano teknolojik ilaçlar, bio teknolojik ilaçlar gibi formülasyonlar gün geçtikçe alana çıktığını söyledi.
Gelinen noktada bir uzmanlaşma sürecinin yanında farmastik bakım yapılacak bir sürece doğru yol aldıklarını belirten Çolak, “Bir değişim trendi içerisindeyiz. Değişimi doğru anlayamazsak ve bu değişimi yönetemezsek bu değişim bize rağmen değişecektir. Önümüzdeki süreç eczacılıkta uzmanlık alanının daha çok öne çıktığı bir süreç olacak. Klinik eczacılık ve fitofarmasi gibi 2 alan ortaya çıktı. Eczane eczacılığının vitrini olan ve bugün mezun olan meslektaşlarımızın yüzde 85’inin eczane açtığı bir alanda eczacıların hangi noktaya doğru sürküle olacaklar bunu iyi belirlememiz gerekiyor. İşte burada eczacıların halk sağlığı noktasında danışman rolünün hayata geçmesi gerekiyor. Tüm dünyada eczacıların ilaçtan para kazanma şansı yok demiştim. Biz artık bilgiyi satmak durumundayız. Bunun yanında reçete başına aldığımız bedeli kutu başına alabilir halede döndürmemiz arkasından da meslek hakkı kavramını hayata geçirmemiz lazım” diye konuştu.
Konuşmaların ardından Adana Eczacı Odası Başkanı Ecz. Ersun Özkan, TEB Başkanı Erdoğan Çolak’a, İzmir, Ankara ve İstanbul Eczacı Odası Başkanlarına teşekkür ederek plaket verdi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir İzmir, sokaklarında domuz sürüleri ile doğal yaşam parkına döndü İzmir’in Balçova, Narlıdere ve Bornova ilçelerinde sürü halinde yerleşim yerlerine inen yaban domuzları, dev cüsseleriyle cadde ve sokaklarda cirit atarak korku salıyor. Geceleri sokağa çıkmaya korkan vatandaşlar yetkilileri kalıcı önlem almaya çağırırken, bazı kişilerin ise alıştıkları domuzlardan kaçmak yerine onları cep telefonlarıyla görüntülemesi dikkat çekti. İzmir’de yaban hayatı ile kent yaşamı arasındaki sınırlar iyice belirsizleşmeye başladı. Özellikle Balçova, Narlıdere ve Bornova ilçelerinde gece saatlerinde ortaya çıkan domuz sürüleri, yerleşim yerlerinde özgürce dolaşırken görüntülendi. Kent sakinleri, gündüzleri sahipsiz köpeklerden, geceleri ise sayıları her geçen gün artan dev domuz sürülerinden dert yanıyor. Dün gece geç saatlerde Balçova sokaklarına inen yaban domuzları, devasa cüsseleriyle dikkat çekti. Çöp konteynerlerinin etrafında yiyecek arayan ve caddelerde sürü halinde ilerleyen domuzlar, trafikteki sürücülere ve yoldaki vatandaşlara aldırış etmeden dolaşmaya devam etti. Bazı İzmirlilerin artık bu duruma alıştığı ve kaçmak yerine cep telefonlarına sarılarak o anları kaydettiği görüldü. Kentin korkulu rüyası haline geldi Öte yandan, her gece sokaklarda karşılaştıkları bu tablodan büyük rahatsızlık duyan vatandaşlar ise yetkililere çağrıda bulundu. Geceleri yaya olarak dışarı çıkmaya korktuklarını belirten mahalle sakinleri, yetkililerin bu konuda artık kalıcı ve somut bir tedbir alması gerektiğini belirtti. Bazı vatandaşlar da şehir merkezinin domuzların doğal alanı haline gelmesinde, sokak hayvanları için özellikle kaldırımlara kedi-köpek maması koyulmasının da etkili olduğunu iddia etti. Sürü halinde geziyorlar Yaşan durumda bir dengesizlik olduğunu aktaran Balçova ilçesi sakini Osman İlhan, "Çünkü bu hayvanların buraya inmemesi gerekiyor. İnsanlar yemek veriyor, ekmek kırıntıları koyuyor; onlar da buna alışıp devamlı geliyorlar, bazen 10, 15, hatta 20 tane oluyorlar. Balçova Belediyesi bu konuda tabelalar asmış; bu hayvanlara ekmek ve kırıntı atılmaması, doğal yaşamlarına bırakılması gerektiğini söylüyor ama dinleyen var mı bilmiyorum, genelde dinlemiyorlar. İnsanlar ekmek ve yemek artıkları bırakıyor, bu yüzden domuzlar her akşam saat 10.30-11.00 gibi ormandan buraya iniyor. Sokağa çıktığımızda görüyoruz ve bu da bir korku oluşturuyor. Mesela ben gece saat 2’de evimin önünden geçerken korktum; gürültülü seslerle, yavrularıyla birlikte 15-20 kişilik sürüler halinde geçiyorlar. Sürü halinde ses çıkararak ilerliyorlar ve köpek olsa bir şekilde müdahale edersiniz ama onların huyunu suyunu bilmediğimiz için bir şey yapamıyoruz" dedi. "Domuz ailesi çıkabilir" Domuzlardan aslında şikayetçi değiliz diyen esnaf Devrim Çıntay, "Muhtemelen domuzlar bizden şikayetçidir çünkü buraya gelip onların yerini işgal etmiş durumdayız. Bu konuda hem domuzların hem de insanların yanlış davranışları var; özellikle insanların yem ve mama bırakması önemli bir etken çünkü domuzlar kedi mamasının kokusuna geliyorlar diye düşünüyorum. İlk başta insan korkar gibi oluyor ama sonra bakıyorsun ki onlar senden korkuyor ve zaten kaçıyorlar, bu yüzden aslında çok büyük bir tehlike arz ettiklerini düşünmüyorum; tabii küçük çocuklar konusu ayrı. Balçova Belediyesinin bu konuyla ilgili çok bir şey yaptığını sanmıyorum, çünkü hayvanlara burada farklı bakıldığı için toplama gibi uygulamalar da yapılamaz; muhtemelen belediye bir çalışma yapmıyor, yapsa görürdük diye düşünüyorum. Geçenlerde trafik kazası oldu, domuzlar büyük olduğu için arabalarda oluşan hasar da büyük oluyor ama herhalde domuzlarla birlikte yaşamayı öğrenmemiz gerekiyor. Bu nedenle ‘Dikkat hayvan çıkabilir’ tabelaları yerine ‘Dikkat domuz çıkabilir’ ya da ‘Domuz ailesi çıkabilir’ şeklinde tabelaların olması bana daha mantıklı geliyor" ifadelerini kullandı. Balçova ilçesinde emlakçılık yapan Vedat Küçükgökçe ise, "Burada çok aşırı sayıda domuz görüyoruz ve oldukça da büyükler. Bu durum ciddi anlamda tehlike arz ediyor çünkü bunlar vahşi hayvanlar. Bir gün mutlaka bir olay yaşanacak; yaşandıktan sonra önlem almak ise çok daha kötü sonuçlara yol açabilir, bu yüzden önlemlerin şimdiden alınması gerekiyor. Teller açık olduğu için domuzlar rahat rahat girip çıkıyorlar. Ayrıca burada onlara yemek veriliyor, ekmek atanlar var. Hem çevre kirliliği oluşmuş durumda hem de vahşi hayvanların insanların arasında olmaması gerektiğini düşünüyorum; bu açık bir tehlike oluşturuyor" diye ekledi.