SAĞLIK - 28 Kasım 2019 Perşembe 11:10

Çocuklarda "masum üfürüme" dikkat

A
A
A
Çocuklarda "masum üfürüme" dikkat

Çocuk Kardiyoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Dr.

Çocuk Kardiyoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Alev Arslan, çocuklarda görülen masum üfürüme dikkat çekerek, “Bir üfürüm duyulduysa, kalp hastalıklarının belirtisi olabilecek bulgular gözleniyorsa kalp değerlendirilmesinin yapılması gerekir” dedi.


Başkent Üniversitesi Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve Araştırma Merkezi Çocuk Kardiyoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Alev Arslan, çocuklarda doğumsal kalp hastalıkları hakkında bilgi verdi. Dr. Öğr. Üyesi Alev Arslan, ‘’Yaklaşık yüz canlı doğumunda bir sıklıkta görülen doğumsal kalp hastalığı, kalbin anne karnında gelişimi sırasında oluşan yapısal bir bozukluktur. Doğumsal kalp hastalığı ile doğan bebeklerin üçte biri, özel bakım ya da müdahaleye ihtiyaç duyan önemli patolojilerdir, mutlaka yakın çocuk kardiyoloji takibi gerekir’’ diye konuştu.


Yılda 4 bin çocuğun doğuştan kalp hastası olarak dünyaya geldiğini ifade eden Dr. Arslan, "Yenidoğan bir bebekte belirtileri emmeme, emerken inleme veya yorulma, hızlı nefes alıp verme veya bebeğin dudaklarında, tırnaklarında morarma şeklinde olabilir. Gebeliğin 16. haftasından itibaren detaylı yapılacak anatomik tarama ve fetal ekokardiyografi ile bu önemli patolojilerin tanısı konulup, yakın gebelik takibi ve müdahale edilebilecek uygun merkezlerde doğum planlanması yapılması bebek ölümlerini azaltabilir. Bazı doğumsal defektler ise çocuğun genel durumunu çok etkilemediğinden herhangi bir bulgu oluşturmayabilir ve ilerleyen yaşlarda rutin muayene sırasında şüphe nedeniyle veya tesadüfen yapılan kalp değerlendirilmesinde tanı konabilir. Özellikle süt çocukluğu döneminde gelişme geriliği, alt solunum yolları enfeksiyonlarına yatkınlık gibi durumlarda doğumsal kalp hastalığından şüphelenilmelidir. Daha büyük çocuklarda efor sırasında çabuk yorulma, bayılma ve göğüs ağrısı da görülen yakınmalar arasında yer alır. Ailelerin bebeklerinde ya da çocuklarında bu bulguları gözlemlemesi durumda mutlaka bir doktora başvurmalıdır’’ şeklinde konuştu.



Çocuklarda görülen "masum üfürüm"e dikkat


Masum üfürüme dikkat edilmesi gerektiğini söyleyen Arslan, "Kanın kalpten ya da kalp kapaklarından geçerken çıkardığı ve doktorun kalbi dinlerken duyduğu sese üfürüm denir. Üfürüm nedeni masum veya patolojik olabilir. Özellikle çocuk doktorunuz tarafından daha önceden duyulmayan bir üfürüm duyulduysa, kalp hastalıklarının belirtisi olabilecek bulgular gözleniyorsa kalp değerlendirilmesinin yapılması gerekir. Ancak hemen hemen her çocukta büyüme döneminde masum üfürüm denilen, kalpte herhangi bir patoloji olmadan duyulabilen müzikal vasıflı bir üfürümünün duyulabileceği de akılda tutulmalıdır. Ateş, tiroit hastalıkları, kansızlık durumunda da kalpte bir patoloji olmadan fonksiyonel bir üfürüm duyulabilir, altta yatan durum düzeldiğinde üfürüm de kaybolur. Patolojik kalp üfürümleri ise kalp odaları arasındaki delikler, kalp kapaklarındaki darlık ve yetersizlikler nedeniyle veya kompleks kalp patolojileri nedeniyle oluşabilir. Üfürümü duyan doktor masum üfürüm olup olmadığını ayırt edemezse hastayı çocuk kalp doktoruna yönlendirmelidir’’ dedi.


Ebeveynlere tanı anından itibaren çocuk kalp doktoru tarafından düzenli olarak izlenmesi gerektiğinin altını çizen Arslan, ‘’Kalp ilaçları düzenli ve doktorunun önerdiği miktarlarda verilmelidir. Kalp hastası çocuklarda doğru beslenme oldukça önem taşır. Kilo alamayan bebeklere kaloriden yüksek mamalar önerilebilir. Sadece bazı kalp hastalıkları dışında kalp hastası çocuklarda efor kısıtlamaya gerek yoktur. Yaşına uygun tüm aşılar zamanında eksiksiz yapılmalıdır. Yapılacak ameliyat, invaziv girişimlerden önce kalp doktoruna bilgi verilmelidir. Bazı defektlerde işlem öncesinde infektif endokardit denilen enfeksiyonu önlemek için antibiyotik ile korunma gerekebilir’’ diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir İzmir, sokaklarında domuz sürüleri ile doğal yaşam parkına döndü İzmir’in Balçova, Narlıdere ve Bornova ilçelerinde sürü halinde yerleşim yerlerine inen yaban domuzları, dev cüsseleriyle cadde ve sokaklarda cirit atarak korku salıyor. Geceleri sokağa çıkmaya korkan vatandaşlar yetkilileri kalıcı önlem almaya çağırırken, bazı kişilerin ise alıştıkları domuzlardan kaçmak yerine onları cep telefonlarıyla görüntülemesi dikkat çekti. İzmir’de yaban hayatı ile kent yaşamı arasındaki sınırlar iyice belirsizleşmeye başladı. Özellikle Balçova, Narlıdere ve Bornova ilçelerinde gece saatlerinde ortaya çıkan domuz sürüleri, yerleşim yerlerinde özgürce dolaşırken görüntülendi. Kent sakinleri, gündüzleri sahipsiz köpeklerden, geceleri ise sayıları her geçen gün artan dev domuz sürülerinden dert yanıyor. Dün gece geç saatlerde Balçova sokaklarına inen yaban domuzları, devasa cüsseleriyle dikkat çekti. Çöp konteynerlerinin etrafında yiyecek arayan ve caddelerde sürü halinde ilerleyen domuzlar, trafikteki sürücülere ve yoldaki vatandaşlara aldırış etmeden dolaşmaya devam etti. Bazı İzmirlilerin artık bu duruma alıştığı ve kaçmak yerine cep telefonlarına sarılarak o anları kaydettiği görüldü. Kentin korkulu rüyası haline geldi Öte yandan, her gece sokaklarda karşılaştıkları bu tablodan büyük rahatsızlık duyan vatandaşlar ise yetkililere çağrıda bulundu. Geceleri yaya olarak dışarı çıkmaya korktuklarını belirten mahalle sakinleri, yetkililerin bu konuda artık kalıcı ve somut bir tedbir alması gerektiğini belirtti. Bazı vatandaşlar da şehir merkezinin domuzların doğal alanı haline gelmesinde, sokak hayvanları için özellikle kaldırımlara kedi-köpek maması koyulmasının da etkili olduğunu iddia etti. Sürü halinde geziyorlar Yaşan durumda bir dengesizlik olduğunu aktaran Balçova ilçesi sakini Osman İlhan, "Çünkü bu hayvanların buraya inmemesi gerekiyor. İnsanlar yemek veriyor, ekmek kırıntıları koyuyor; onlar da buna alışıp devamlı geliyorlar, bazen 10, 15, hatta 20 tane oluyorlar. Balçova Belediyesi bu konuda tabelalar asmış; bu hayvanlara ekmek ve kırıntı atılmaması, doğal yaşamlarına bırakılması gerektiğini söylüyor ama dinleyen var mı bilmiyorum, genelde dinlemiyorlar. İnsanlar ekmek ve yemek artıkları bırakıyor, bu yüzden domuzlar her akşam saat 10.30-11.00 gibi ormandan buraya iniyor. Sokağa çıktığımızda görüyoruz ve bu da bir korku oluşturuyor. Mesela ben gece saat 2’de evimin önünden geçerken korktum; gürültülü seslerle, yavrularıyla birlikte 15-20 kişilik sürüler halinde geçiyorlar. Sürü halinde ses çıkararak ilerliyorlar ve köpek olsa bir şekilde müdahale edersiniz ama onların huyunu suyunu bilmediğimiz için bir şey yapamıyoruz" dedi. "Domuz ailesi çıkabilir" Domuzlardan aslında şikayetçi değiliz diyen esnaf Devrim Çıntay, "Muhtemelen domuzlar bizden şikayetçidir çünkü buraya gelip onların yerini işgal etmiş durumdayız. Bu konuda hem domuzların hem de insanların yanlış davranışları var; özellikle insanların yem ve mama bırakması önemli bir etken çünkü domuzlar kedi mamasının kokusuna geliyorlar diye düşünüyorum. İlk başta insan korkar gibi oluyor ama sonra bakıyorsun ki onlar senden korkuyor ve zaten kaçıyorlar, bu yüzden aslında çok büyük bir tehlike arz ettiklerini düşünmüyorum; tabii küçük çocuklar konusu ayrı. Balçova Belediyesinin bu konuyla ilgili çok bir şey yaptığını sanmıyorum, çünkü hayvanlara burada farklı bakıldığı için toplama gibi uygulamalar da yapılamaz; muhtemelen belediye bir çalışma yapmıyor, yapsa görürdük diye düşünüyorum. Geçenlerde trafik kazası oldu, domuzlar büyük olduğu için arabalarda oluşan hasar da büyük oluyor ama herhalde domuzlarla birlikte yaşamayı öğrenmemiz gerekiyor. Bu nedenle ‘Dikkat hayvan çıkabilir’ tabelaları yerine ‘Dikkat domuz çıkabilir’ ya da ‘Domuz ailesi çıkabilir’ şeklinde tabelaların olması bana daha mantıklı geliyor" ifadelerini kullandı. Balçova ilçesinde emlakçılık yapan Vedat Küçükgökçe ise, "Burada çok aşırı sayıda domuz görüyoruz ve oldukça da büyükler. Bu durum ciddi anlamda tehlike arz ediyor çünkü bunlar vahşi hayvanlar. Bir gün mutlaka bir olay yaşanacak; yaşandıktan sonra önlem almak ise çok daha kötü sonuçlara yol açabilir, bu yüzden önlemlerin şimdiden alınması gerekiyor. Teller açık olduğu için domuzlar rahat rahat girip çıkıyorlar. Ayrıca burada onlara yemek veriliyor, ekmek atanlar var. Hem çevre kirliliği oluşmuş durumda hem de vahşi hayvanların insanların arasında olmaması gerektiğini düşünüyorum; bu açık bir tehlike oluşturuyor" diye ekledi.