KÜLTÜR SANAT - 27 Aralık 2022 Salı 10:12

Ankara’da 1970’li yılları yansıtan "Zor Yıllar" sergisi açıldı

A
A
A
Ankara’da 1970’li yılları yansıtan "Zor Yıllar" sergisi açıldı

Ankara’da Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ve Ankara Kültür Sanat ve Medeniyet Derneği tarafından hazırlanan ve 1970’li yılları yansıtan "Zor Yıllar" sergisi açıldı.

Ankara’da Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ve Ankara Kültür Sanat ve Medeniyet Derneği tarafından hazırlanan ve 1970’li yılları yansıtan "Zor Yıllar" sergisi açıldı.


Ankara’da Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ve Ankara Kültür Sanat ve Medeniyet Derneği tarafından hazırlanan ve 1970’li yılları yansıtan "Zor Yıllar" sergisi açıldı. Sergi açılışına Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT) Genel Müdürü Mehmet Zahid Sobacı ve AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Çiğdem Karaaslan katıldı. Serginin açılışında konuşan İletişim Başkanı Altun, "Gerçekten bugünü anlamak, geleceği tasarlamak için tarihin önemi çok derece merkezidir. Özellikle söz konusu olan Türkiye siyaseti ise ve Türkiye’nin sosyopolitik gerçekliğini anlamaksa özellikle siyasal mühendislik çalışmalarından ari olan gündelik hayatın tarihi bir o kadar önemlidir. Burada Türkiye gündelik hayat tarihinin bir bölümünü ’Zor Yıllar’ı ele alıyoruz" dedi.



"Her şeyden önce 1970’li yıllar siyasal istikrarsızlık yıllarıdır"


1970’li yılları 5 ana başlıkta değerlendirdiğini ifade eden Altun, "Ben 1970’li yılları 5 ana başlıkta değerlendiriyorum. Her şeyden önce 1970’li yıllar siyasal istikrarsızlık yıllarıdır. Türkiye siyasi tarihinde kimi 1 aylık kimi 5 aylık kimi 8 aylık 12 hükümet görmüş yıllardır. Bir muhtıra ile açılmış bir darbe ile kapanmış yıllardır ve bu dönemde gerçekten demokrasinin kısıtlandığı ve siyaset kurumunun üstünde çok ciddi vesayetin olduğu dönemlerdir. Ne yazık ki siyasetinde toplumsal sorunları çözemediği, ekonomik sorunları çözemediği ve buna mukabil de itibarını kaybettiği dönemdir. Bugün Türkiye’de demokratik siyaset çok itibarlı bir kurumdur ve bu da 2002 sonrası Sayın Cumhurbaşkanımızın siyaseti yeniden bir çözüm merkezi haline getirmesi ile söz konusu olmuştur. İkincisi 1970’li yıllar toplumsal alanı rehin alan bir radikalizm dönemidir. Toplumsal barış ve huzurun bozulduğu yıllardır. Baktığımızda siyasal kutuplaşmanın toplumsal kutuplaşmaya döndüğü, ideolojik ayrışmaların ne yazık ki siyasi şiddete, silahlı çatışmalara döndüğü dönemdir. Resmi rakamlara göre 1974’le 1980 yılları arasında kamuoyunda sağ sol çatışması olarak ifade edilen şiddet eylemlerinde 5 bin 388 kişi hayatını kaybetmiştir. 1970 yıllarda bir başka husus gerçekten yönetilemeyen göç ve kentleşme hareketlerinin hüküm sürdüğü yıllar olmasıdır. 1950’lerde başlayan göç hareketlerinin çok yoğunlaştığı bir dönemdir. Bu aynı zamanda başarılı bir kentleşme politikasının üretilmesinin de önüne geçmiştir ve o dönemim çarpık kentleşmesi aslında uzun yıllar hala mücadele ettiğimiz sorunlu bir zemin oluşturmuştur" ifadelerini kullandı.



"Bugünün Türkiye’si bu enerji krizini yönetmekte"


Türkiye’nin şu anda yaşanan enerji krizini yönettiğini söyleyen Altun, "Elbette ekonomik kriz, yoksulluk ve yoksunluk yıllarıdır. Sadece Türkiye ile ilgili değil 1970’li yıllar dünyada çok ağır enerji ve petrol krizinin yaşandığı dönemlerdir. Bu krizler yaşanırken Türkiye çok yoğun bir şekilde etkilenmiştir. Bugünle karşılaştırmak gerekirse bugün de dünyada çok ciddi bir enerji krizi var fakat bugünün Türkiye’si bu enerji krizini yönetmekte ve Türkiye’yi bir enerji merkezine dönüştürmek için çok hayati adımlar atmaktadır. Fakat o dönemde ne yazık ki ihracatı dışlayan ve ithalatı özendiren politikalarla, ne yazık ki petrol ve enerji noktasında bir tasarrufu değil, ne yazık ki Batıdan gelen yönlendirmelerde Batının pazarı olma rolü ve atılan yanlış adımlarla ekonomik krizler derinleşmiş, işsizlik artmış, enflasyon inanılmaz derecede artmıştır. Bütün bunlara bakıldığında temel hizmet ve ihtiyaçların karşılanmadığı, uzun kuyrukların olduğu tedarik zincirinin sorunları ve krizleri olduğu bir dönemdir. Sonuçta dışa bağımlı bir ekonominin hüküm sürdüğü yıllardır ve bu dışa bağımlılık esas itibariyle topluma çok ciddi sıkıntılar vermiştir" şeklinde konuştu.



"Tabii bu 4 alanda yaşanan sorunlar 5. sorundan kaynaklanmaktadır"


1970’li yılların en büyük sorununun Türkiye’nin kendi ad ve hesabına hareket etmemesi olduğunu vurgulayan Altun, "Ve tabii bu 4 alanda yaşanan sorunlar 5. sorundan kaynaklanmaktadır bence. Bu anlamda 1970’li yıllar uluslararası alanda kendi ad ve hesabına hareket edemeyen, varlık gösteremeyen bir Türkiye nedeniyle yaşanmıştır. 1970’li yıllarda soğuk savaş döneminin kutuplaşmış dünya siyasetinde sıkışmış, zayıf bir Türkiye tablosu ile karşı karşıya kalıyoruz. O döneme baktığımızda birçok sorunun yaşandığını uluslararası alanda görüyoruz. Fakat Türkiye’de bu sorunlarla karşılaşabilecek bir güçlü siyasal liderlik ve siyasal istikrar ortamı yoktu. Bu olmadığı içinde Kıbrıs Barış Harekatı gibi doğru bir adım atılmasına rağmen sonraki dönemlerde ne yazık ki Amerikan ambargosu ve benzeri yaptırımlarla yıpratılmış ve bu özel politikayı sürdürememiştir. Bildiğiniz üzere Ermeni terör örgütlerinin saldırıları bu dönemde karşımıza çıkmıştır. Sonuç itibarıyla bütün bu yaşanan sıkıntıları çözmek için bir başka sorunlu yola başvurulmuştur. 12 Eylül Askeri Darbesi gerçekleştirilmiştir ve o da aslında sorunları derinleşmiştir. 2002 yılıyla birlikte Türkiye çok ciddi bir dönüşüm yaşayarak bu sorunları artık bizim eski Türkiye’deki sorunlar olarak bahsetmemiz mümkün kılacak bir hale getirmiştir. 2002 sonrasında Cumhurbaşkanımızın liderliği ile başarılı uygulamalarla her şeyden önce uluslararası uygulamalarla batıcı bağımlılık sistemini ve batının sömürgelik sistemini dışlayarak Türkiye’nin hem ekonomide hem de dış politikada özerk bir politika geliştirmesinde ve böylelikle günden güne kazanmasına, önce bölge gücü olmasına ve artık bir küresel oyuncu olmasına imkan tanımış olduk. Bu Türkiye bugün bizim bölgemizin ve küresel barışın teminatı konumundadır. Daha önce içine kapalı, istikrarsız bir Türkiye varken, bugün dünyada ki krizlere rağmen bir istikrar örneği ve bu kaos ortamında istikrarlaştırıcı bir Türkiye var" diye konuştu.


Sergi ve 1970’li yıllar hakkında bilgi veren Eyüp Gökhan Özekin, "Türkiye’nin belki de en zorlu 10 yılı 1970’ler. Adeta muhtıra ile başlayan ve darbe ile biten bir 10 yıllık süreç gerçekten Türkiye için çok zorlu yıllar. Biz 1970’li yılları anlatan bu sergimizle eski Türkiye’yi sorgulamak ve odaklanmak istedik. Biz bu fikrimizi İletişim Başkanlığımıza ilettiğimizde bunu hemen hayata geçirmemiz gerektiğini söylediler. Burada biz dizi bölümlerimiz var. Enerji sorunları ile ilgili bölümüz var, yoksulluk ve yokluk ile ilgili bölümüz var. Kanlı 1 Mayıs ile ilgili bir bölümüz var. Kültür-sanat ve radyo televizyon bölümümüz var. Bütün bu bölümlerde Türkiye’nin sorunlarını incelerken ve irdelerken bu sorunların en temeli olan koalisyonlar bölümümüz var. Bütün bu sorunların kaynağının siyasal istikrarsızlık olduğunu gördük" açıklamasında bulundu.


Konuşmaların ardından kurdele kesimi ile açılış gerçekleştirildi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara TBMM’de Leyla Zana gündem oldu TBMM Genel Kurulu’nda Leyla Zana gündem oldu. TBMM genel Kurulu’nda 2026 Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi görüşmeleri devam ediyor. DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Cengiz Çandar, sürecin dilinin oluşturulması gerektiğini söyleyerek, "Bu sürecin başarısı için olmazsa olmaz şart olan toplumsal rıza ve toplumsal desteği de oluşturamayız. Bu konuda üzülerek söylemeliyim, siz sayın iktidar partisi mensupları gereken özen ve çabayı göstermiyorsunuz, göstermediniz. Örneğin, bu Parlamentonun bedel ödemiş eski bir üyesi, bir kadın, bir anne, bir torun sahibi anneanne, başta ülkemizin Kürt halkının, Kürt kadınlarının çok sevdiği, çok saydığı, onuru olan Leyla Zana için iktidar temsilcilerinden bir tepki gelmesini beklerdik. Bursa’da bir grup kendini bilmez ırkçının hakaretlerine karşı en başta öncelikle siz kadın milletvekillerinin bu kürsüden çıkıp iki çift laf etmesini beklerdik, etmeliydiniz, hâlâ da etmelisiniz. Ben Bursa’daki aile kökeni yedi yüz yıl geriye giden bir insan, nüfus kütüğü Bursa’da olan bir insan olarak Leyla Zana’dan tüm Bursa namına özür diliyorum" ifadelerini kullandı. Bunun üzerine TBMM Başkanvekili Pervin Buldan, tek kelimeyle cevap vereceğini söyleyerek, "Leyla Zana onurumuzdur; nokta" şeklinde konuştu. AK Parti Artvin Milletvekili Faruk Çelik söz aldı. Çelik, "Salı günü Soma’da gerçekleştirilen Somaspor-Bursaspor maçında, maçın bitimine üç-dört dakika kala maalesef hiç istenmeyen, hiç arzulanmayan ve bugüne kadar da, yaklaşık iki yıldır kulübün başında bulunan oğlum dolayısıyla yakinen izlediğim Bursaspor’un, takip ettiğim Bursaspor’un hiçbir maçında bu ve benzeri hiçbir olayı yaşamadığımız bir sahneyle karşı karşıya kaldık. Şimdi, sosyal medyada da ifade ettim, Bursaspor 3-0 galip ve maç bitiyor, bitmek üzere; bunu bir soru işareti olarak huzurlarınıza koyuyorum, bir. İkincisi, şunu da açıkça ifade ettim, dedim ki: ’Bu yanlıştır, bir. Kabul edilemez, iki. Doğru değildir, üç. Ve müsamaha gösterilemez’ diye 4 madde altında bunları ifade ettim, çok net bir şekilde. Cengiz Çandar ’İfade edilmedi, konu geçiştirildi’ anlamında söylediği için bunları söylüyorum. Ben inanıyorum ki şu eylem karşısında bu 4 ifade bütün Meclisin ittifak ettiği, hiçbir milletvekilinin ’hayır’ demeyeceği 4 madde diye düşünüyorum. Yani bu hoş görülecek veya tasvip edilecek veya ’Ne iyi olmuş’ denilecek bir olay değil; aksine kınanacak, aksine bunun müsamaha gösterilme gibi olay olmadığını da ifade etmek istiyorum. Evvela bu konuda hemfikir durum var. Fakat esas mesele şu: Biz siyasetçiyiz, mümkün mertebe de vitrinden uzak durmaya çalışıyoruz. Ya sorumlu bir siyasetçi olacağız ya da sorumlu bir siyasetimiz olacak. Bu konuda sorumlu siyasetçi olarak davranmak mecburiyetindeyiz. Burada ifade ettiğimiz herhangi bir kelimenin topluma, stadyumlara, seyirciye, tribünlere nasıl yansıdığını mutlak surette değerlendirmek durumundayız" şeklinde konuştu. DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli, şunları kaydetti: "Şimdi konuyu bu kadar teferruatta boğmaya gerek yok, zaten böyle bir usul yok ama biz kendisini dinlerken bir özrü bekledik her şeyden önce çünkü bu ülkenin en onurlu siyasetçilerinden birine inanılmaz bir hakaret, saldırı ve küfür söz konusu olmuştur. Tabii ki biz tüm Bursa’yı ya da tüm Bursa taraftarını suçlamadık, bir grubun bu suçu işlediğini söyledik. Mesele bir, özürdür; iki, bu suçu işleyenler hakkında gerekli soruşturmanın açılmasıdır. Ben bir kez daha buradan ’Leyla Zana onurumuzdur’ diyorum ve bu konuda da İçişleri Bakanlığını göreve davet ediyorum."
İstanbul Esenyurt’ta öğrencilere ücretsiz içme suyu desteği Esenyurt Belediyesi, öğrencilerin temiz ve sağlıklı içme suyuna ücretsiz erişimini sağlamak amacıyla okullara su sebili yerleştirme uygulamasını başlattı. Belediye Başkan Vekili Can Aksoy’un öncülüğünde hayata geçirilen proje, ilk etapta üç okulda uygulamaya alındı. Uygulama kapsamında Esenyurt Sezai Karakoç Lisesi, Esenyurt Ali Fuat Üstün İlkokulu ve Esenyurt Merkez Ortaokulu’na modern su sebilleri kuruldu. Projenin kısa sürede ilçedeki tüm okullara yaygınlaştırılması hedefleniyor. Recep Tayyip Erdoğan Parkı’nda da başlatılan bu uygulamanın tüm parklar ve ilerleyen süreçte diğer kamusal alanlarda da hayata geçirilmesi planlanıyor. Çevre dostu bir uygulama Konuyla ilgili açıklama yapan Can Aksoy, "Çocuklarımızın temiz ve güvenilir içme suyuna kolayca ulaşmalarını sağlamak için okullarımıza modern su sebilleri kuruyoruz. Bu uygulamayla öğrencilerimiz ücretsiz içme suyuna ulaşırken, plastik şişe ve tek kullanımlık ambalaj kullanımını azaltarak çevreye duyarlı bir adım da atmış oluyoruz" dedi. "Eğitim yatırımlarımız hız kesmeden sürüyor" Eğitim alanındaki çalışmalara da değinen Aksoy, göreve geldikleri günden bu yana Esenyurt’taki eğitim sorunlarını öncelikli gündem maddeleri arasında ele aldıklarını belirtti. İlçede öğrenci sayısının fazla, derslik sayısının ise yetersiz olduğuna dikkat çeken Aksoy, bu sorunun çözümü için Milli Eğitim Bakanlığı ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ile koordineli çalışmalar yürütüldüğünü ifade etti. Recep Tayyip Erdoğan Eğitim Külliyesi’nin 10 okuldan oluşan yapısıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla eğitime başladığını hatırlatan Aksoy, Ardıçlı Mahallesi’nde önceki yönetim tarafından yarım bırakılan Beşli Lise projesinin Milli Eğitim Bakanlığı’na devredildiğini ve çalışmaların hızla sürdüğünü aktardı. 3 yeni okulun proje çalışmaları sürüyor Ayrıca 24 derslikli Durmuş Döven İlkokulu’nun yapımının devam ettiğini belirten Aksoy, üç yeni ilkokul için de proje çalışmalarının tamamlandığını söyledi. Okulların fiziki şartlarının iyileştirilmesine önem verdiklerini vurgulayan Aksoy, eğitim-öğretim dönemi başında ve ara tatillerde boya, badana ve tadilat çalışmalarının yapıldığını, 26 bin öğrenciye ise kırtasiye desteği sağlandığını kaydetti.
Muğla Muğla Büyükşehir Zabıtasından hijyen ve gramaj denetimi Vatandaşların sağlıklı gıdaya ulaşması, ürünlerin hijyen kurallarına uygun hazırlanması ve satışa sunulmasını sağlamak için Büyükşehir Belediyesi Zabıta ekipleri il genelinde denetimlerine devam ediyor. İşletmelerde hijyen, gramaj denetimleri yapan Büyükşehir Belediyesi kurallara ve halk sağlığına uymayan bazı işletmelere idari işlem uygularken tarihi geçmiş ürünleri de satıştan men ediyor. Muğla Büyükşehir Belediyesi Zabıta Daire Başkanı Ahmet Şan halkın hijyenik ve kaliteli ürünlere ulaşması için il genelinde gıda üretimi yapan iş yerlerine rutin kontrollerinin devam ettiğini söyledi. Ahmet Şan; "Muğla Büyükşehir Belediyesi Zabıta Daire Başkanlığı olarak gıda üretimi ve satışı yapan yerlerde denetimlerimizi gerçekleştiriyoruz. Yapmış olduğumuz denetimlerde amacımız halkımıza hijyenik ve kaliteli ürünlerin sunulması ve halkımızın hijyenik ürünlere ulaşmasını sağlamak. Ben bu konuda kurallara uyarak Muğla halkının hijyenik ve sağlıklı ürün tüketmesini sağlayan esnaflarımıza teşekkür ediyorum. Vatandaşlarımıza da herhangi bir aksaklık gördüğünde bizlere ulaşmasını rica ediyorum. Muğla Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Ahmet Aras’ın halk sağlığına verdiği önem doğrultusunda denetimlerimize devam ediyoruz" dedi. Kıyı Ege Belediyeler Birliği ve Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras halkın sağlığını yakından ilgilendiren gıda üretimi yapan işletmelerle ilgili Zabıta ekiplerinin sürekli denetimde olduğunu, bu konuda çok titiz ve dikkatli olduklarını belirtti. Başkan Aras; Muğla’nın 13 ilçesinde Büyükşehir Belediyesi ekiplerimiz vatandaşların sağlığı için titiz bir çalışma yürüttüklerini belirtirken, sofraların baş tacı ekmeği üreten fırınların, vatandaşa yemek hizmeti veren lokantaların temizlik ve hijyen kurallarına uyması, zincir marketlerdeki ürünlerin son kullanma tarihlerine dikkat etmesi gibi birçok önemli konuda Büyükşehir ekiplerimiz sahada kontrollerini yaparak vatandaşların sağlığını korumak için çalıştıklarını açıkladı.