ASAYİŞ - 12 Ekim 2025 Pazar 11:18

Ankara’da iki kişinin ezilerek ölmesine neden olan sürücünün daha önce de aynı olaya karıştığı ve 10 suç kaydı olduğu öğrenildi

A
A
A

Ankara’da, kardeş iki kadının hafriyat kamyonunun altında kalarak hayatını kaybetmesiyle ilgili tutuklu yargılanan araç sürücüsünün, geçmişte karıştığı benzer bir olayda otomobille üzerinden geçtiği üç kişiyi yaraladığı öğrenildi. Farklı konulardan toplam 10 suç kaydı bulunan şüphelinin, neden olduğu yaralama olayından dolayı da 25 yıl hapis cezasına çarptırıldığı fakat cezasının onanmadığı belirtildi. Mağdur tarafın avukatı ise sabıkalı olmasına rağmen serbest bırakılan sürücünün, neden olduğu ölümlü kazayı kasıtlı yaptığına dair şüphelerinin bulunduğunu söyledi. Meydana gelen kazaya ait ortaya çıkan yeni görüntülerde, karşı yola geçmeye çalışan kardeşlerin üzerinden hafriyat kamyonunun geçtiği görüldü.

Olay, 4 Ağustos günü Çankaya’nın Emek Mahallesi’nde meydana geldi. Alınan bilgilere göre, M.Ü. (38) idaresindeki 06 COV 136 plakalı hafriyat kamyonu, özel bir inşaat şirketine ait şantiye alanının önünde, karşı yola geçmeye çalışan Semra Çevik (75) ve kız kardeşi Anıl Gülçür’ün (67) üzerinden geçti. Kaza sonucu Anıl Gülçür olay yerinde, ağır yaralanan Semra Çevik ise tedavi gördüğü hastanede bir hafta sonra vefat etti. Gözaltına alınan M.Ü. ise hakkında verilen tutuklu yargılama kararına istinaden cezaevine gönderildi.

Sürücü M.Ü.’nün daha önce karıştığı benzer bir olayda otomobille üzerinden geçtiği aynı aileden 3 kişiyi yaraladığı ve çıkarıldığı mahkemece hakkında 25 yıl hapis cezası verildiği öğrenildi. Cezası onanmadığı için serbest bırakılan zanlının 10 farklı suç dosyasının bulunduğu ve ehliyetine de el konulmadığı aktarıldı. M.Ü.’nün neden olduğu ölümlü kazayla ilgili alınan ifadesinde, "Olay anında aynaya bakıyordum. Yayalar kör noktada olduğu için görmedim" dediği belirtildi. Şüphelinin kamyonu bilerek abla kardeşin üzerine sürdüğüne dair kuvvetli şüphelerinin olduğu söyleyen davanın avukatı Ömer Ulusoy ise hukuk mücadelelerini kararlılıkla sürdüreceklerini ifade etti.

"Kontrollü bir şekilde de karşı yola geçmişler"

Olayla ilgili konuşan mağdur tarafın avukatı Ömer Ulusoy, "O bölgede yaşayan insanların da şahit olduğu bir kazaydı. Müvekkilimin annesi ve teyzesi market alışverişinden dönüyormuş. Kontrollü bir şekilde de karşı yola geçmişler. O sırada hareket eden kamyonun altında kalmışlar. Müvekkilimin annesi olay yerinde, teyzesi ise 10 gün sonra hastanede hayatını kaybetti" dedi.

"Böyle ciddi bir suçtan ceza alan birisi tahliye edilmiş olmasaydı bu olay yaşanmayacaktı"

Şüphelinin daha önce karıştığı yaralama olayı nedeniyle cezaevinde tutulması gerektiğini dile getiren Ulusoy, "Kazaya neden olan sürücünün 10 suç kaydı var. Bu suç kayıtlarından bir tanesi ise, zanlının yine trafikte karışmış olduğu bir olay. Tartıştığı üç aile ferdinin üzerinden arabayla geçmiş ve ilk derece mahkemesinden yaraladığı her kişi için 8 yıl 4 aydan toplam 25 yıl hapis cezası almış. Dosyası istinafta ancak bu dosya üzerinden tahliye olduğu için araç kullanmaya devam etmiş. Böyle ciddi bir suçtan ceza alan birisi tahliye edilmiş olmasaydı bu bir olay yaşanmayacaktı. Vefat edenlerin kamyonun önünden geçtiği mesafeyi de dikkate aldığımız da sürücünün bu kişileri görmeme ihtimalini garip buluyoruz. Bu durum kasıt olabileceğine dair şüphelerimizi artırdı" ifadelerine yer verdi.

"Şüphelinin hak ettiği cezayı alması aileyi bir nebze de olsa rahatlatacak"

Mağdur ailenin psikolojik olarak zor günler geçirdiğine değinen Ulusoy, "Ailenin bu durumda çok sağlıklı olması beklenemez. Kaza anında olay yerine ilk giden onlarmış. Karşılaştıkları manzara ise korkunç. Bu durum da onlarda mutlaka kalıcı travmalar bırakacak. Şüphelinin hak ettiği cezayı alması aileyi bir nebze de olsa rahatlatacak. Şu an tek çabaları bu ve psikolojilerini düzeltmek" diye konuştu.

Ankara’da iki kişinin ezilerek ölmesine neden olan sürücünün daha önce de aynı olaya karıştığı ve 10 suç kaydı olduğu öğrenildi

"Şüphelinin olası kasıtla hareket ettiği şüphesindeyiz"

Davanın henüz görülmeye başlamadığını söyleyen Ulusoy, iddianame için bilirkişi raporunun beklendiğini ifade etti. Şüphelinin olayı kasıtlı işlediğine dair kuvvetli şüphelerinin bulunduğunu da dile getiren Ulusoy, şöyle konuştu:

"Dosya hala soruşturma aşamasında. Biz şüphelinin olası kasıtla hareket ettiği şüphesindeyiz. Bu yüzden diğer dosyada aldığı cezayı savcılığa sunacağız. Soruşturma aşamasında elimizden gelen bütün gayreti sarf ediyoruz ki, bu ihmalle ve kasıtlar yüzünden başkaları ölmesin. Sürecin sonuna kadar takipçisi olacağız."

"Kontrollü ve dikkatli kullanmış olsaydı bu kaza olmayacaktı"

Şüphelinin ifadesinin olayla örtüşmediğini belirten Ulusoy, "Şüpheli ifadesinde, kaza anında aynaya baktığını ve yayaların kör noktada olduğunu söylemiş. Bizim elde ettiğimiz görüntülerde ise böyle bir durumun olması söz konusu değil. Arada 4 metreye yakın fark var. Kör nokta olsa bile böyle büyük araçların üzerinde kazaların yaşanmasını engellemek amacıyla aynalar var. Kontrollü ve dikkatli kullanmış olsaydı bu kaza olmayacaktı" dedi.

"İnşaat etrafında hiçbir uyarı sistemi yokmuş"

M.Ü.’nün çalıştığı inşaat şirketinin de ihmali olduğunu ifade eden Ulusoy, "Kaza gerçekleşmeden önce mahalle halkı, inşaat etrafında yeterli güvenlik önlemi alınmaması nedeniyle şikayetçiymiş. Hiçbir uyarı sistemi yokmuş. Kaza gerçekleştikten sonra söz konusu firma gerekli levhaları yerleştirmiş. Öncesi de kamyon şoförlerinin yönlendirecek personel de bulunmuyormuş. Manevi tazminat boyutuna geçildiğinde de bu durumları mahkemede dile getireceğiz. Şirketin de büyük ihmali var" şeklinde konuştu.

Ankara’da iki kişinin ezilerek ölmesine neden olan sürücünün daha önce de aynı olaya karıştığı ve 10 suç kaydı olduğu öğrenildi

Ali Nargüner

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Manisa Manisa FK - Vanspor FK maçının ardından Trendyol 1. Lig 16. haftasında Manisa FK Vanspor FK maçının ardından her iki takımın teknik direktörleri karşılaşmayı değerlendirdi. Trendyol 1. Lig 16. haftasında Manisa 19 Mayıs Stadyumu’nda Manisa FK Vanspor FK’yı 3-1 mağlup etti. Karşılaşmanın ardından düzenlenen basın toplantısında Manisa FK Teknik Direktörü Mustafa Dalcı ve Vanspor FK Teknik Direktörü Hakan Kutlu açıklamalarda bulundu. Mustafa Dalcı: "Bizim daha çok puanlara ihtiyacımız var" İyi bir oyun sonrası kazanmış olmanın mutluluğunu yaşadıklarını ifade eden Manisa FK Teknik Direktörü Mustafa Dalcı, "Öncelikle çok mutluyuz. Zor bir maçtı. İki taraf için de aslında zor bir maçtı. Uzun süredir kazanamıyorduk. Adana Demir maçını bir tarafa koyarsak uzun süredir maç atmosferi ya da kazanılması gereken maçı kazanamayan bir takım vardı. Dolayısıyla geriden gelip özellikle ikinci yarı çok ciddi bir oyun gücüyle maçı farka da götürebilirdik. Bu şekilde kazandığımız için gerçekten çok mutluyuz. Ama bizim daha çok puanlara ihtiyacımız var. Dolayısıyla bu bir başlangıç oldu. Umarım bundan sonra her hafta üstüne koyarak gideceğiz" dedi. Hakan Kutlu: "Hakem gerçekten oyuncuların kontrol mekanizmasını da yıprattı" Karşılaşmanın hakeminin kötü bir idare gösterdiğini belirten Vanspor FK Teknik Direktörü Hakan Kutlu ise, "Öncelikle tabii ki çok üzgünüz. Hani oyunun ilk 60 dakikasına 1-1’e kadar olan maçın genel gidişatına baktığımızda gerçekten istediklerimiz, istediğimiz her şeyi sahaya yansıtıyorduk. Pozisyona giren, topa sahip olan, rakibine pozisyon vermeyen bir takım görüntüsündeydik. Ama 1-1’den sonra da gerçekten çok kötü oynadık. Telaşlandık. Sakin kalamadık oyunun içinde. Ama tabii 1-1’e kadar gelen durumun içerisinde çok büyük bir hakem faktörü vardı. İnanılmaz kötü bir maç yönetti. Bize yapılan faul ön alanda, arka tarafta hiçbirine düdük çalmazken rakibimizin tek gol atabileceği duran toplar gözüküyordu, sağdan soldan çok basit hiç anlamsız yani şaşkınlık verici şekilde duran toplarla bizi yıprattı. Zaten ilk penaltı golü de hiç olmayan bir duran top sonrasından yemiştik. Rakibin hocası, sarı kartı olan oyuncusu ikinci sarıdan kırmızıyı görmesi gerekiyor. Atmıyor sonra rakibin hocası oyundan çıkartıyor oyuncuyu kırmızıyı hak ettiği için. Hakemin atması gereken pozisyonda atmıyor. Hocası oyundan çıkartıyor. İnanılmaz kötü bir maç yönetti. Hakem açısından çok çok kötü bir geceydi. Kritik pozisyonlara baktığınız zaman ha olabilir mi penaltılar çok basit ona göre ama hani verir, vermez. Onlara pek bir şey diyemiyorum ama maçın diğer 90 dakikalık bölümüne baktığınız zaman inanılmaz kötü bizi çok fazla ezdiren, anlamıyorum da niye böyle yapıyorlar. Son 3 haftadır gerçekten çok kötü hakem hatalarına, hakem yönetimlerine maruz kalıyoruz. Anlam veremiyorum niye bu kadar kötü yönettiklerine. Bugünkü hakem de artık diğer iki maçtakinden bir tık daha üzeri geçti. Bizi sahada ezdi diyebilirim. Ama 1-0’lık bölüme kadar dediğim gibi, 1-1’e kadar sahaya her şeyi yansıttık. Ama 1-1’den sonra biraz daha sakin kalabilirdik ama hakem gerçekten oyuncuların kontrol mekanizmasını da yıprattı. Manisaspor’u tebrik ediyorum" şeklinde konuştu.
Kütahya Kütahya Uluslararası Öğrenci Derneği Başkanı Ceyhun: "Birlik olmazsak sömürü devam eder" Kütahya Uluslararası Öğrenci Derneği Başkanı Sebahattin Ceyhun, Müslüman coğrafyalarında yaşanan insani krizlere dikkat çekerek birlik ve dayanışma çağrısında bulundu. Kütahya Uluslararası Öğrenci Derneği Başkanı Sebahattin Ceyhun, Dumlupınar Üniversitesi’nde okuyan Suriyeli öğrencilerin Esad rejiminin devrilişinin birinci yılı dolayısıyla düzenledikleri ’Zafer Programı’na katıldı. Programda konuşan Ceyhun, Müslüman dünyasında yaşanan savaşlar, zulümler ve ekonomik sıkıntıların derin izler bıraktığını vurgulayarak, gençlerin bu süreçte bilinçli ve sorumluluk sahibi bireyler olarak yetişmesi gerektiğini ifade etti. Ceyhun konuşmasında, Suriye’den Filistin’e, Doğu Türkistan’dan Sudan’a kadar birçok bölgede yaşanan zulmün sürdüğünü belirterek şu ifadeleri kullandı: "Hakikaten yüreğinizin unutulmaması, acımaması imkânsız. Müslüman coğrafyasının her bölgesinde maalesef benzer acılar yaşanıyor. Gazze’de, Suriye’de, Doğu Türkistan’da insanlar her gün nesillerini kaybediyor." Gençlere seslenen Ceyhun, eğitimlerini en iyi şekilde tamamlayarak ülkelerine fayda sağlayacak bireyler olmalarının önemine değindi. Ceyhun, "Buradaki zamanınızı boş geçirmeyin. Bir kısmınız ekonomist, bir kısmınız mühendis, bir kısmınız bilim insanı olacak. Geri dönüp memleketlerinizi ayağa kaldıracak olan sizlersiniz" dedi. "Müslüman coğrafyasında acı dinmiyor" Başkan Ceyhun, Müslüman toplumların birlik olması gerektiğini vurgularken, geçmişte İslam medeniyetinden alınan ilmin Batı tarafından gelişmiş teknolojilere dönüştürüldüğünü söyledi. Ceyhun, "Bir zamanlar Müslümanların dünyaya kattığı ilmi aldılar, geliştirdiler. Biz ise özgüvensizlik nedeniyle geri kaldık. Birlik olmazsak bu sömürü devam edecek" ifadelerini kullandı. Türkiye’nin son yıllarda savunma sanayi ve uluslararası ilişkiler alanında bağımsızlık yolunda önemli adımlar attığını belirten Ceyhun, "Türkiye şu anda 1952’den sonra tüm dünyada temsil kabiliyeti kazanmak için önemli bir girişim içerisinde. Kendi savunma sanayisini ve fakültelerini güçlendiriyor" dedi. Sudanlı öğrencilere seslendiği örneği hatırlatan Ceyhun, gençlerin ülkelerinde sanayi, eğitim ve girişimcilik alanlarında sorumluluk almaları gerektiğini belirtti. Konuşmasının sonunda tüm öğrencilere seslenen Ceyhun, zulüm altındaki coğrafyaları unutmamalarını isteyerek şöyle konuştu: "Biz burada etkinlikler yaparken, dünyanın birçok yerinde insanlar zulüm altında. Onları unutmayın. Rabbim yardımcımız olsun. İnşallah memleketlerinize döndüğünüzde ülkenizi kalkındıran nesiller olursunuz."
İstanbul Ekrem İmamoğlu ‘sahte diploma’ davasında 3’üncü kez hakim karşısına çıkacak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevinden uzaklaştırılarak tutuklanan Ekrem İmamoğlu, lisans diplomasının sahte olduğu iddiasına ilişkin 8 yıl 9 aya kadar hapis talebiyle yargılandığı davada yarın 3’üncü kez hakim karşısına çıkacak. İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanlığı görevinden uzaklaştırılarak tutuklanan Ekrem İmamoğlu’nun lisans diplomasının sahte olduğu iddiasına ilişkin yürütülen soruşturma tamamlanmış, hazırlanan iddianamede İmamoğlu’nun zincirleme şekilde ‘resmi belgede sahtecilik’ suçundan 2 yıl 6 aydan 8 yıl 9 aya kadar hapis cezasına çarptırılması talep edilmişti. Hazırlanan iddianame kapsamında İmamoğlu, 12 Eylül’de ilk kez hakim karşısına çıkmıştı. İmamoğlu, yarın İstanbul 59. Asliye Ceza Mahkemesi’nce Marmara Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi’ndeki duruşma salonunda 3’üncü kez hakim karşısına çıkacak. İddianameden İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede, University College of Northern Cyprus’ın (UCNC) Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı tarafından tanınan üniversitelerden biri olmadığı, şüpheli Ekrem İmamoğlu’nun yatay geçiş yaptığı 1990 yılında University College of Northern Cyprus’ın yatay geçiş yapılabilecek üniversiteler arasında olmadığı anlatıldı. Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı tarafından KKTC’de faaliyet gösteren yükseköğretim kurumlarından sadece Doğu Akdeniz Üniversitesi’nin Yükseköğretim Kurulu tarafından tanındığının belirtildiği iddianamede, yatay geçiş kontenjanlarının usulsüz olarak arttırıldığı, bazı öğrencilerin listeden usulsüz olarak silinerek yine listeye yeni öğrencilerin eklendiği, 3 kişilik kontenjanı bulunan bölüme usulsüz olarak 54 kişinin alındığı aktarıldı. Gerek başvuru kabul edilecek yükseköğretim kurumlarıyla ilgili gerekse başvurusu değerlendirilecek öğrencilerle ilgili çok sayıda hileli işlem yapıldığının belirtildiği iddianamede, İngilizce İşletme programına yurt dışı yatay geçiş başvuruları kabul edilen öğrencilerin herhangi bir dil seviye tespit sınavı ya da yeterlilik sınavı yapılmadığı, yurt dışı yatay geçiş başvurusunda bulunan öğrencilerin ‘rektör, dekan, yönetim kurulu üyeleri, fakülte sekreteri, yatay geçiş komisyonu üyeleri’ gibi süreçte yer alan kişileri referans olarak gösterdikleri kaydedildi. İddianamede, İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde görevli babası Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Ersin Güredin’in KKTC’ye akademik izinle gittiği, dönüşünü yurt dışında sürekli dönüş gibi göstererek oğlu olan Eren Güredin’i yurt dışı nakil işleminden yararlandırdığı, Necati Eren Güredin isimli öğrencinin mezun olduğu kuruluş olan University College of Northern Cyprus’de (U.C.N.C.) yerine gerçeğe aykırı şekilde aynı şüpheli Ekrem İmamoğlu gibi öğrenci kütük defterine Doğu Akdeniz Üniversitesi öğrencisi olarak kaydedildiği, ayrıca Doğu Akdeniz Üniversitesi’nde öğrenci işleri müdürü olarak görev yapan bir şahsın ‘bilgi sahibi’ sıfatıyla alınan beyanında Ekrem İmamoğlu adına okulda herhangi bir kayıt bulunmadığını, dolayısıyla bu kişinin bu okula giriş yapmadığını söylediği kaydedildi. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde kurulu eğitim kurumlarından sadece Doğu Akdeniz Üniversitesi’nin Yükseköğretim Kurulu tarafından tanınmakta olduğu bilgisini İstanbul Üniversitesi’nin bilmesine rağmen İmamoğlu’nun İstanbul Üniversitesi’ne yatay geçişi sırasında gerçeğe aykırı şekilde öğrenci kütük defterine Doğu Akdeniz Üniversitesi öğrencisi olarak kaydedildiğinin tespit edildiği aktarılırken, yapılan bu işlemle hem İstanbul Üniversitesi yetkililerinin hem de şüpheli Ekrem İmamoğlu’nun, University College of Northern Cyprus adlı kurumun Yükseköğretim Kurulu nezdinde tanınırlığının bulunmadığını bildikleri halde şüphelinin denkliği olan bir kurumdan yatay geçiş yapmış gibi gösterildiği kaydedildi. Şüpheli Ekrem İmamoğlu tarafından yatay geçiş sürecinde üniversiteye sunulan belgelerin University College of Northern Cyprus’a ait bir tanıtım broşürü ve bir adet transkriptten ibaret olduğunun belirtildiği iddianamede, bu belgelerin Doğu Akdeniz Üniversitesi’ne ait olmadığının açıkça anlaşılması karşısında İstanbul Üniversitesi tarafından şüphelinin kaydının Doğu Akdeniz Üniversitesi öğrencisi olarak yapıldığı, gerçeğe aykırı resmi belgenin açık bir hile ile düzenlendiği, şeklen doğru ancak içerik bakımından sahte bir belge meydana getirildiği aktarıldı. İddianamede, Ekrem İmamoğlu’nun hayat hikayesinin hiçbir aşamasında Doğu Akdeniz Üniversitesi’nde eğitim gördüğüne ilişkin bir bilgi, bulgu bulunmadığı, buna rağmen İBB’nin resmi sitesinin de arasında bulunduğu pek çok yazılı ile görsel basın organlarında, şüphelinin Doğu Akdeniz Üniversitesi’nden yatay geçiş yaptığı yönünde bilgi ve beyanlara yer verildiği, bu durumun temel nedeninin, İstanbul Üniversitesi’ne yatay geçiş kaydı sırasında, şüphelinin Doğu Akdeniz Üniversitesi öğrencisiymiş gibi gösterilmiş olmasından kaynaklandığı kaydedildi. İmamoğlu’nun kamuoyunda farklı bir algı oluşturacak şekilde hareket ettiği ve tüm bu hususların ifade sırasında açık ve net bir şekilde sorulduğu ancak şüphelinin söz konusu soruları cevapsız bırakmak suretiyle açıklama yapmaktan kaçındığı kaydedilirken, ayrıca hileli bir şekilde aldığı evrakı yüksek lisans amacıyla İstanbul Üniversitesi’ne, askerlik hizmeti amacıyla Milli Savunma Bakanlığı’na ve Yüksek Seçim Kurulu’na sunarak kullandığı belirtildi. Hazırlanan iddianamede Ekrem İmamoğlu’nun zincirleme şekilde ‘resmi belgede sahtecilik’ suçundan 2 yıl 6 aydan 8 yıl 9 aya kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi.