EKONOMİ - 09 Temmuz 2025 Çarşamba 13:32

Bakan Kacır: "Geçtiğimiz yıl 37 binden fazla denetim yaptık"

A
A
A
Bakan Kacır: "Geçtiğimiz yıl 37 binden fazla denetim yaptık"

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, "En fazla ürün grubundan sorumlu kurum olarak motorlu karayolu araçları, asansörler, elektrikli ekipmanlar ve makineler başta olmak üzere pek çok sanayi ürün grubunda geçtiğimiz yıl 37 binden fazla denetim yaptık" dedi.


Ticaret Bakanlığı Ürün Güvenliği ve Denetimi Genel Müdürlüğü’nce ‘ürün güvenliği’ konusunda bilincin arttırılması, farkındalık oluşturulması ve ürün güvenliği alanındaki güncel gelişmelerin değerlendirilmesi amacıyla ‘Ürün Güvenliği Haftası’ açılış konferansı düzenlendi. Ticaret Bakanlığı ev sahipliğinde gerçekleşen programa Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan ve Ticaret Bakanı Ömer Bolat katılım sağladı. Programda konuşan Bakan Kacır, programın ürün güvenliği denetimi yapan tüm kamu kurumları arasında işbirliği ve koordinasyonu güçlendirmesi, bu alandaki tecrübe paylaşımını arttırarak daha etkin bir denetim sistemi inşasına katkı sağlaması temennisinde bulunarak, "Girişimcilerimizin küresel pazarlardaki rekabet gücünü ve ülkemiz sınırları içinde adil ticareti güvence altına alan güçlü bir ürün güvenliği altyapısını da bu vizyonun temel taşlarından biri olarak konumlandırıyoruz" dedi.



"Geçtiğimiz yıl 37 binden fazla denetim yaptık"


Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak 81 ildeki teşkilat ve bin 200’e yakın denetçiyle birlikte vatandaşların ve müteşebbislerin kaliteli ve güvenli ürünlere erişimini güvence altına almaya katkı sağladıklarını kaydeden Kacır, "Piyasa gözetimi ve denetimi açısından en fazla ürün grubundan sorumlu kurum olarak motorlu karayolu araçları, asansörler, elektrikli ekipmanlar ve makineler başta olmak üzere pek çok sanayi ürün grubunda geçtiğimiz yıl 37 binden fazla denetim yaptık. Güvenlik açısından risk oluşturan ürünlerin piyasadan toplatılmasını, çekilmesini sağladık" açıklamasında bulundu.



"Bu yatırım TSE’yi küresel uygunluk değerlendirme pazarında çok daha etkin bir oyuncu haline getirecek"


Bakan Kacır, ulaşım, enerji, elektroteknik, yapı malzemeleri, kimya ve gıda gibi pek çok sektörün ihtiyaç duyduğu ileri düzey test altyapılarını bünyesinde barındıracak olan TSE Ankara Kalite Kampüsü’nü yakın zamanda hizmete alacakları bilgisini vererek, "Deney, test ve kalibrasyon altyapısıyla yalnızca Türkiye’nin değil, yakın coğrafyanın da ihtiyaçlarına cevap verecek bu yatırım, Türk Standartlar Enstitümüzü küresel uygunluk değerlendirme pazarında çok daha etkin bir oyuncu haline getirecek. Yerli üreticilerimizin rekabet gücüne katkı sağlayacak. Mevzuatımıza uygun olmayan ve düşük kaliteli ürünlerin ülkemize girişini engelleyecek denetimlerin daha etkin biçimde yürütülmesi için bu altyapı Türkiye’ye önemli yararlar sağlayacak" diye konuştu.



"Güvenilir bir e-ticaret ekosistemi oluşturmak için Ticaret Bakanlığı ile iş birliği içerisinde çalışıyoruz"


Küresel trendler, gelişen teknoloji ve piyasa koşulları doğrultusunda ürün güvenliği modellerini geleceğe hazırladıklarını belirten Kacır, sözlerini şöyle sürdürdü:


"Geçtiğimiz aylarda araçlarda akıllı hız destek sistemi, sürücü dalgınlık ve dikkat uyarı sistemi, olay veri kaydedicisi, alkol kilidi kurulum ön hazırlığı, gelişmiş sürücü dikkat dağınıklığı uyarı sistemi kullanımında uyulacak kuralları AB standartlarıyla uyumlu şekilde belirledik. Vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini korumak, sürdürülebilir ve güvenilir bir e-ticaret ekosistemi oluşturmak için Ticaret Bakanlığı ile iş birliği içerisinde çalışıyoruz. İnternet satış ilanları vasıtasıyla piyasaya arz edilen ürünlerin imalatçı ve ithalatçı bilgilerini, uygunluk işaretlerini takip etmemize imkan tanıyan Uzaktan İletişim Araçları Yoluyla Piyasaya Arz Edilen Ürünlerin Piyasa Gözetimi ve Denetimi Yönetmeliği yürürlüğe girdi. Böylelikle e-ticaret platformlarında kayıt dışı ve uygunsuz ürünlerin önüne geçerek, vatandaşlarımız için daha güvenli ve standartlara uygun bir alışveriş ortamı sağlayacağız."



"Piyasaya arz edilebilmesinde gerekli siber güvenlik standartlarının çerçevesini çizen bu düzenlemeyi ülkemiz mevzuatına kazandıracağız"


Siber güvenliğin ekonomik, sosyal, toplumsal ve milli güvenliği doğrudan etkilediğini belirten Bakan Kacır, "İhracatının yüzde 40’ından fazlasını Avrupa Birliği’ne yapan bir ülke olarak Avrupa Birliği’nin 2028 yılında tüm bileşenleri ile uygulamaya alacağı Siber Dayanıklılık Yasası’nı yakından takip ediyoruz. Vatandaşlarımızın ve kişisel verilerin güvenliğini sağlamak üzere beyaz eşya ve ev aletlerinin iletişimi ve güvenliğine dair yeni uygulamaları da hayata geçireceğiz. Yazılım ve donanım dâhil dijital ürünlerin tasarımı, geliştirilmesi, üretimi ve piyasaya arz edilebilmesinde gerekli siber güvenlik standartlarının çerçevesini çizen bu düzenlemeyi ülkemiz mevzuatına kazandıracağız" dedi.


Sürdürülebilir kalkınma yaklaşımlarıyla uyumlu olarak yeşil dönüşümü ürün güvenliği politikalarının merkezine aldıklarını kaydeden Kacır, bu çerçevede Enerji Etiketlemesi ve EkoTasarım Tebliği ile sanayinin enerji verimliliği odaklı üretim yetkinliğini artırdıklarını söyledi. Kacır, vatandaşların çevreye duyarlı tasarruflu ürünlere erişimini güvence altına aldıklarını da sözlerine ekledi.


Program, açılış konuşmalarının ardından basına kapalı olarak devam etti.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir İzmir, sokaklarında domuz sürüleri ile doğal yaşam parkına döndü İzmir’in Balçova, Narlıdere ve Bornova ilçelerinde sürü halinde yerleşim yerlerine inen yaban domuzları, dev cüsseleriyle cadde ve sokaklarda cirit atarak korku salıyor. Geceleri sokağa çıkmaya korkan vatandaşlar yetkilileri kalıcı önlem almaya çağırırken, bazı kişilerin ise alıştıkları domuzlardan kaçmak yerine onları cep telefonlarıyla görüntülemesi dikkat çekti. İzmir’de yaban hayatı ile kent yaşamı arasındaki sınırlar iyice belirsizleşmeye başladı. Özellikle Balçova, Narlıdere ve Bornova ilçelerinde gece saatlerinde ortaya çıkan domuz sürüleri, yerleşim yerlerinde özgürce dolaşırken görüntülendi. Kent sakinleri, gündüzleri sahipsiz köpeklerden, geceleri ise sayıları her geçen gün artan dev domuz sürülerinden dert yanıyor. Dün gece geç saatlerde Balçova sokaklarına inen yaban domuzları, devasa cüsseleriyle dikkat çekti. Çöp konteynerlerinin etrafında yiyecek arayan ve caddelerde sürü halinde ilerleyen domuzlar, trafikteki sürücülere ve yoldaki vatandaşlara aldırış etmeden dolaşmaya devam etti. Bazı İzmirlilerin artık bu duruma alıştığı ve kaçmak yerine cep telefonlarına sarılarak o anları kaydettiği görüldü. Kentin korkulu rüyası haline geldi Öte yandan, her gece sokaklarda karşılaştıkları bu tablodan büyük rahatsızlık duyan vatandaşlar ise yetkililere çağrıda bulundu. Geceleri yaya olarak dışarı çıkmaya korktuklarını belirten mahalle sakinleri, yetkililerin bu konuda artık kalıcı ve somut bir tedbir alması gerektiğini belirtti. Bazı vatandaşlar da şehir merkezinin domuzların doğal alanı haline gelmesinde, sokak hayvanları için özellikle kaldırımlara kedi-köpek maması koyulmasının da etkili olduğunu iddia etti. Sürü halinde geziyorlar Yaşan durumda bir dengesizlik olduğunu aktaran Balçova ilçesi sakini Osman İlhan, "Çünkü bu hayvanların buraya inmemesi gerekiyor. İnsanlar yemek veriyor, ekmek kırıntıları koyuyor; onlar da buna alışıp devamlı geliyorlar, bazen 10, 15, hatta 20 tane oluyorlar. Balçova Belediyesi bu konuda tabelalar asmış; bu hayvanlara ekmek ve kırıntı atılmaması, doğal yaşamlarına bırakılması gerektiğini söylüyor ama dinleyen var mı bilmiyorum, genelde dinlemiyorlar. İnsanlar ekmek ve yemek artıkları bırakıyor, bu yüzden domuzlar her akşam saat 10.30-11.00 gibi ormandan buraya iniyor. Sokağa çıktığımızda görüyoruz ve bu da bir korku oluşturuyor. Mesela ben gece saat 2’de evimin önünden geçerken korktum; gürültülü seslerle, yavrularıyla birlikte 15-20 kişilik sürüler halinde geçiyorlar. Sürü halinde ses çıkararak ilerliyorlar ve köpek olsa bir şekilde müdahale edersiniz ama onların huyunu suyunu bilmediğimiz için bir şey yapamıyoruz" dedi. "Domuz ailesi çıkabilir" Domuzlardan aslında şikayetçi değiliz diyen esnaf Devrim Çıntay, "Muhtemelen domuzlar bizden şikayetçidir çünkü buraya gelip onların yerini işgal etmiş durumdayız. Bu konuda hem domuzların hem de insanların yanlış davranışları var; özellikle insanların yem ve mama bırakması önemli bir etken çünkü domuzlar kedi mamasının kokusuna geliyorlar diye düşünüyorum. İlk başta insan korkar gibi oluyor ama sonra bakıyorsun ki onlar senden korkuyor ve zaten kaçıyorlar, bu yüzden aslında çok büyük bir tehlike arz ettiklerini düşünmüyorum; tabii küçük çocuklar konusu ayrı. Balçova Belediyesinin bu konuyla ilgili çok bir şey yaptığını sanmıyorum, çünkü hayvanlara burada farklı bakıldığı için toplama gibi uygulamalar da yapılamaz; muhtemelen belediye bir çalışma yapmıyor, yapsa görürdük diye düşünüyorum. Geçenlerde trafik kazası oldu, domuzlar büyük olduğu için arabalarda oluşan hasar da büyük oluyor ama herhalde domuzlarla birlikte yaşamayı öğrenmemiz gerekiyor. Bu nedenle ‘Dikkat hayvan çıkabilir’ tabelaları yerine ‘Dikkat domuz çıkabilir’ ya da ‘Domuz ailesi çıkabilir’ şeklinde tabelaların olması bana daha mantıklı geliyor" ifadelerini kullandı. Balçova ilçesinde emlakçılık yapan Vedat Küçükgökçe ise, "Burada çok aşırı sayıda domuz görüyoruz ve oldukça da büyükler. Bu durum ciddi anlamda tehlike arz ediyor çünkü bunlar vahşi hayvanlar. Bir gün mutlaka bir olay yaşanacak; yaşandıktan sonra önlem almak ise çok daha kötü sonuçlara yol açabilir, bu yüzden önlemlerin şimdiden alınması gerekiyor. Teller açık olduğu için domuzlar rahat rahat girip çıkıyorlar. Ayrıca burada onlara yemek veriliyor, ekmek atanlar var. Hem çevre kirliliği oluşmuş durumda hem de vahşi hayvanların insanların arasında olmaması gerektiğini düşünüyorum; bu açık bir tehlike oluşturuyor" diye ekledi.