EĞİTİM - 14 Haziran 2024 Cuma 20:07

Bakan Tekin: "(Gebze’de mezuniyet töreninde yaşananlar) Bakanlık olarak incelemeleri yapacağız”

A
A
A
Bakan Tekin: "(Gebze’de mezuniyet töreninde yaşananlar) Bakanlık olarak incelemeleri yapacağız”

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Gebze’de bir lisedeki mezuniyet töreninde bazı öğrencilerin kıyafetlerinin uygun olmadığı gerekçesiyle alınmadığı iddiasına ilişkin, "Bakanlık olarak, incelemeleri yapacağız" dedi.


Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Etimesgut Şehit Yasin Kendircioğlu Ortaokulunda, karne dağıtım töreninin ardından "Yıllık Değerlendirme Basın Toplantısı"nda konuştu. Bir yıl boyunca sergilenen çabaların meyvelerinin alındığı ve herkes için heyecan verici bir gün olduğunu belirten Tekin, herkesin sağlıklı ve mutlu bir tatil geçirmesi temennisinde bulundu. Bakanlık olarak, bu süreci tatil olarak değil eğitim öğretim sürecinin bir alanı olarak tanımladıklarını ifade eden Tekin, çocukların okul dönemini daha verimli geçirebilmesi için okul dışı dönemde enerji topladıklarını ve bu nedenle bu süreci en az eğitim-öğretim dönemi kadar dolu dolu geçirilmesi gereken bir dönem olarak gördüklerini söyledi.



“Örnek olarak iyi bir ebeveyn profili çizebilirsiniz”


Velilere de seslenen Tekin, tüm ülkelerde ebeveynlerin de eğitim-öğretim sürecinin bir parçası olduklarını belirterek 12 yıllık zorunlu eğitimini tamamlayan bir öğrencinin ailesiyle okulda geçirdiği vakitten daha fazlasını geçirdiğine dikkati çekti. Ailelerin, çocuklarının eğitim sürecinde kendilerine destek olmaları gerektiğini ifade eden Tekin, şöyle devam etti:


"Tatile girerken velilerimizden isteğim şu, çocuklarımızın, gençlerimizin nasıl yetişmesini istiyorsanız, nasıl bir genç ve çocuk yetişsin istiyorsanız, tatil aylarında çocuklarınız yanınızdayken onlara en güzel şekilde örnek olarak iyi bir ebeveyn profili çizebilirsiniz. Ben velilerden bunu talep ediyorum. Çocuklarımıza ’Okuyun’ demek yerine gelin, beraber her gün yarım saat, bir saat kitap okuyalım. Çocuklara, ’Evladım cep telefonunla, bilgisayarınla, televizyonla çok vakit geçiriyorsun’ diyeceğimize kendimiz de aynı tür etkinliklerimizi azaltalım. Saatlerce televizyon seyreden bir anne ya da babanın çocuğuna ’televizyon seyretme’ demesi, hiç kitap okumayan, evinde kitap olmayan bir ailenin çocuklarına ’kitap okuyun’ demesi biraz tuhaf kaçıyor."



‘Gebze’de bazı öğrencilerin kıyafetlerinden dolayı mezuniyet törenine alınmadığı iddiası’


Tekin, açıklamasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Gebze’de bir lisedeki mezuniyet törenine bazı öğrencilerin kıyafetlerinin uygun olmadığı gerekçesiyle alınmadıkları yönünde çıkan haberlere ilişkin soru üzerine Tekin, bakanlık bünyesinde yaklaşık 76 bin okul, 1 milyon 100 bin öğretmen ve 100 binin üzerinde okul idarecisi bulunduğunu söyleyerek, şunları kaydetti:


"Ben şundan çok büyük üzüntü duyuyorum, bu kadar büyük bir ailenin emeklerinin takdir edildiği, onlara teşekkür edeceğimiz bir hafta içerisinde bir günün, bir haftanın bütün bu emeklerin üstünü örtüp, tartışmaları başka bir yere evirmesinden dolayı gerçekten huzursuzum ve mutsuzum. Medya, siyaset, sivil toplum örgütlerinden de bir şey rica ediyorum, bu kadar büyük bir ailenin içerisindeki bir tane olumsuzluğu bu kadar gündem yapacağınıza şuradaki öğretmen arkadaşlarımızın yıl boyunca yaptığı fedakarlıkları keşke aynı samimiyetle, gayretle medyatik hale getirseniz, onlara şükran borçlarımızı keşke bu şekilde ödesek."


Medyada bu tür olayların speküle edilerek servis edildiğini belirten Tekin, geçtiğimiz hafta İstanbul’da yine bir mezuniyet töreninde otizmli bir çocukla ilgili yaşanan olayı hatırlattı. Medyaya düşen olaylar üzerinden ilgili öğretmeni linç etmenin ve bütün öğretmenleri zan altında bırakmanın doğru olmadığını ifade eden Tekin, bu tür konularda herkesi daha sorumlu davranmaya davet etti.



"Öğrenciler listede yazdığının iki katı kadar misafirle gelince tartışma başlıyor"


Gebze’de yaşanan olayla ilgili konuşan Tekin, şu ifadeleri kullandı:


"Olayın başlangıç noktasında okul müdürü, öğrencilere mezuniyet töreninin yapılacağı alanın büyüklüğü kadar kontenjan veriyor. Burada formu da var, her öğrenciye 4 kontenjan veriyor ve ’Kiminle beraber geleceksin’ diye soruyor. Başlangıçta listede ismi olmayan öğrenci arkadaşlarımız, listede yazdığının iki katı kadar misafirle gelmek isteyince okul müdürü doğal olarak ’Biz bu listedeki isme göre bir organizasyon yaptık. Önce listedeki isimleri alalım. Yer kalırsa sizi de alırız’ dedi diye tartışma başlıyor ve arzu etmediğimiz bir boyuta ulaşıyor. Olay duyulur duyulmaz İlçe Milli Eğitim Müdürümüz 7-8 dakika içerisinde olay yerine intikal ediyor ve problemi çözüp çocuklarımızın mezuniyet törenine katılması sağlanıyor. Okul müdürümüzün olay artık yönetilemez boyuta geldikten sonra ’yönetmelik ifadesi’ diye söylediği şey normal okulumuzun eğitim öğretim kısmıyla ilgili yönetmelik. Yani madde, onunla ilgili madde. Mezuniyet törenlerini ya da benzeri etkinlikleri bu çerçevede değerlendirmek doğru değil. Nitekim İlçe Milli Eğitim Müdürümüz de geldikten sonra sorunu çözüyor."


Bakan Tekin, olayın detayı yeterince araştırılmadan öğretmen ve okul idarecilerinin toplum nezdinde linç edilmesinin kendisini üzdüğünü belirterek bunu yıl boyunca sergilenen emeğe, çabaya saygısızlık olarak gördüğünü ifade etti.



"Sınıf tekrarı konusunda çok marjinal bir tabloyla karşı karşıya değiliz"


9’uncu sınıflarda sınıf tekrarının geri getirilmesiyle birlikte kaç öğrencinin tekrara kaldığı ve bu yıl YKS’ye katılan ancak devamsızlık nedeniyle tekrar yapacak kaç öğrencinin olduğuna ilişkin sorular üzerine Tekin, karnelerin dağıtılmasının telafi niteliğindeki süreçlerin tamamlandığı anlamına gelmeyeceğini belirterek sınıf tekrarıyla ilgili işlemlerin henüz tamamlanmadığını ve bayram sonrası net rakamları göreceklerini söyledi. Tekin, genel olarak çok marjinal bir tabloyla karşı karşıya olmadıklarını belirterek şöyle devam etti:


"Bütün attığımız adımlar öğretmen arkadaşlarımızın bizlerden eğitim öğretim sürecinin daha ciddi şekilde yürümesi, öğretmenlerimizin emeklerinin karşılığının daha sağlıklı şekilde alınabilmesi, öğretmen arkadaşlarımızın itibarlarının korunması açısından alınması gereken tedbirlerdi. Öğrenciler açısından da başarısının arttırılması için aldığımız tedbirlerdi. 9’uncu sınıflar açısından da yönetilemeyecek bir süreç yok. Medyada speküle edildiği gibi, ’çok ciddi sayıda sınıf tekrarı olacağı için önümüzdeki yıl 9’uncu sınıflara kayıtlarda sıkıntı yaşanacak.’ şeyi doğru değil. Bunun hesabını zaten yapıyoruz."



“Devamsızlıkla ilgili herhangi bir af ya da benzeri düzenleme yapmayı düşünmüyoruz”


Devamla ilgili aldıkları kararı da çok önemsediklerini bildiren Tekin, şu ifadeleri kullandı:


"Özellikle 12’nci sınıflar açısından söyleyeyim, çocuklarımızın üniversite hazırlık anlamında en çok faydalanabilecekleri alanın okullarımız ve öğretmenlerimiz olduğuna inanıyoruz. Dolayısıyla çocuklarımız devamsızlık yapıp merdiven altı kurslarda, kaçak eğitim veren kurslarda ya da çok farklı yapıların organize ettiği kurslarda eğitim öğretim adı altında sınava hazırlık kursları almasını arzu etmiyoruz. Çocuklarımızın okullarda zaman geçirmesini istiyoruz. Öğretmenlerimizle birlikte bu süreci yürütmesini istiyoruz. Bunun için de daha önce defaten söyledik, ÖSYM ile çok sağlıklı bir süreç yürütüyoruz. ÖSYM, soru hazırlama havuzundaki kişilerin yarıya yakınını Milli Eğitim Bakanlığı bünyesindeki öğretmen arkadaşlarımızdan oluşturdu. Aynı şekilde ÖSYM Başkanımızla da konuştuk, üniversite sınavı için çıkan soruların tamamı kazanımlarımız, müfredatımız ve kitaplarımız odaklı. Hal böyle olunca çocuklarımızın dışarıda değil okulda bu süreci tamamlamalarını arzu ediyorduk. Bunu sağlamak için de başka tedbirler almıştık. Devamla ilgili aldığımız kararın önemli bir gerekçesi de buydu. Biz bu anlamda doğru bir iş yaptığımıza inanıyoruz. Devamsızlıkla ilgili herhangi bir af ya da benzeri düzenleme yapmayı düşünmüyoruz."



"Çocuklarımızın örgün öğretimde eğitim almasını arzu ediyoruz"


Tekin, açık liseye geçişle ilgili soruya Milli Eğitim Temel Kanunu’nun, örgün öğretimi esas kabul ettiğini hatırlatarak, "Yani asli işimiz, çocuklarımızın örgün öğretime devam etmesini sağlamak. Açıköğretim aslında örgün öğretim çağının dışına çıkmış ya da insani sebeplerle örgün öğretim alamayacak olan çocukların yönlendirildiği bir mekanizma. Yani bir zorunluluk durumunda başvuracağımız bir şey. Dolayısıyla bu tür bir durum olmadığında çocukların açık öğretime yönlendirilmesi, Milli Eğitim Bakanlığının da kendisi açısından bir zaafiyeti teşkil eder. Çocuklarımızın örgün öğretime gelip, örgün öğretimde öğretmenlerimizden eğitim almasını arzu ediyoruz. Yaz aylarında yaptığımız düzenlemenin sebebi de buydu” yanıtını verdi.



Çocukların üniversiteye hazırlık dahil olmak üzere bütün eğitim-öğretim ihtiyaçlarını giderebilecek kadar büyük bir aile olduklarını ifade eden Tekin, çocukların varsa eksikliklerini, destekleme ve yetiştirme kurslarıyla giderebileceklerini bildirdi. Tekin, "Öbür taraftan baktığımızda, çocuklarımızın devam ettiğini iddia ettiği yapılar yani dershane dediğimiz şeyler, bizim zaten örgün öğretim çağındaki çocuklarımızın devam edeceği bir yapı yok. Yani bunlar demek ki illegal. Onların niteliğiyle ilgili bakanlık olarak kefil olmadığımız, denetlemediğimiz bir süreç var orada. Çocuklarımızın oralara gitmesini o yüzden istemiyoruz. Gitmemeleri için de elimizden gelen tedbirleri alacağız." diye konuştu.



“Yasal bir düzenlemeyi ben şahsen doğru bulmuyorum”


Özel sektör öğretmenlerine ilişkin soru üzerine Tekin, bu konunun da çok fazla speküle edildiğini söyledi. Özel okulların salgın döneminde öğrenci kaybından dolayı irtifa kaybettiklerini dile getiren Tekin, bu okullara artık salgın döneminin geride kaldığını ve artık normalleşmeleri gerektiğini kendileriyle paylaştıklarını belirtti. Özel okul yöneticilerinin "Pandemi koşullarında yaşadığımız sıkıntılar sebebiyle küçüldük. Bazı tedbirler almak durumunda kaldık. Bunu düzeltmeye biz de varız" dediklerini ve bunun üzerine kendileriyle masaya oturup konuştuklarını anlatan Tekin, şunları kaydetti:


"Nihayetinde şu noktaya gelmiştik. Bize dediler ki, doğrusu da bu zaten, ’Öğrenci kayıtlarını her takvim yılının başında yani ocak, şubat aylarında, mayıs, haziran aylarında da öğrenci kayıtlarına ve kontenjan doluluk oranlarımıza göre öğretmen sözleşmelerimizi yapıyoruz.’ Onların bazı taleplerini yerine getirdik. Dolayısıyla ocak, şubat aylarındaki kayıt sürecinde yaşadıkları sıkıntıları aşmış olduk. Bunun karşılığında da onlara, mayıs ve haziran aylarında öğretmen arkadaşlarımızla yaptıkları yıllık sözleşmelerde öğretmenlerinin hukukunu koruyacak mali tabloyu kendilerine sunmaları gerektiğini söylemiştik. Onlar da bize bu yıl için yani 2024-2025 eğitim öğretim yılı için bunu çözeceklerini deklare etmişlerdi. Mayıs ve haziran aylarında yeni sözleşmelerini yapıyorlar. Yasal bir düzenlemeyi ben şahsen doğru bulmuyorum. Bunun ikili görüşmeler üzerinden yürüyeceğine ve özel okul temsilcilerinin, sahiplerinin bu hukuka riayet edeceklerine inanıyorum. Anlaşmamız öyle kendileriyle. Buna riayet etmeyen özel okul varsa bu hem Türkiye’deki özel okulculuk faaliyetini sıkıntıya sokar hem de kamuoyundaki itibarlarını zora sokar. O yüzden öğretmen arkadaşlarımız gerekli başvuruları bize yaparlarsa biz de özel okul gruplarıyla bunları konuşup, herhangi bir mağduriyet yaşamamalarını, hak ettikleri özlük haklarını elde etmelerini sağlamak için ilgili okullarla gerekli görüşmeleri yaparız."


Muhalefetin, Atatürk ile ilgili dersin seyreltildiğine dair eleştirileriyle ilgili sorusuna Tekin, "Bunları medyada tartışmak yerine nerede seyreltildiğine dair veya hangi hususların seyreltildiğine dair net raporları bizimle paylaşırlarsa biz de arkadaşlarımızla konuşuruz. Seyreltmekten kastettikleri şey, müfredatın dışına çıkartmaksa katılmıyorum" diye konuştu.


Eğitim öğretim sürecinin tepeden tırnağa gözden geçirilerek bazı kazanımların farklı sınıflara kaydırıldığı realitesinden hareket edildiğinde bu eleştirilerin çok doğru olmadığının görüleceğini ifade eden Tekin, "Bu konuda bir eleştirisi olan varsa televizyon ekranlarında konuşmak yerine bize hazırladıkları metinleri getirirler, biz de kendilerine gerekli cevapları veririz, eksiğimiz varsa düzeltiriz” ifadelerini kullandı.



"Hem LGS için hem de üniversiteye giriş sınavları için bizim kitaplarımız esas"


Bakan Tekin, yeni müfredat kapsamındaki ders kitaplarının basımına ilişkin soruya, okul öncesi, 1, 5 ve 9. sınıflarda yeni müfredata göre hazırlanmış kitapların okutulacağını söyledi. Bunun dışındaki sınıflarla ilgili kitap basım sürecinin devam ettiğini belirten Tekin, "Onun ihalesi yapıldı ve tamamlanmış olacak. Bizim iş yükümüz zaten dörtte bir oranında kalmış durumda yeni kitaplar, yeni müfredatlar için. Onunla ilgili de müfredatları hazırlayan ekipler yani özel sektörden bu konuda kitap almadığımız için sadece bakanlık tarafından hazırlanan ders kitapları, materyaller hazırlanmış durumda. Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığımızın onayına sunulacaklar ve sonra da biz onların basım sürecini yürüteceğiz. O sürecin 9 Eylül’e kadar yetişeceğini öngörüyoruz, bir sıkıntımız yok" dedi.



“Velilerden fahiş fiyatlarda ders kitabı için ücret talep eden özel okullarla ilgili biz gerekeni yapacağız”


Tekin, "Özel okullar için gelecek sene Bakanlık tarafından ücretsiz dağıtılacak ders kitaplarını okutma zorunluluğu getirildi. Ancak bazı özel okulların velilerden talep ettiğine ilişkin de bilgiler geliyor, bu konuda değerlendirmeniz ne olacak?" sorusuna Tekin, şöyle yanıt verdi:


"Özel okullardaki öğretmen arkadaşlarımızın özlük hakları örneğinde olduğu gibi özel okullarla ilgili biz karşılıklı bir paydaşlık ilişkisi yürütüyoruz. İyi bir ilişki yürüttüğümüze inanıyorum. Bu kararımızı alırken de özel okullarla konuşarak aldık. Şunun altını çizerek söyleyeyim, çocuklarını özel okula gönderen velilerimiz için söylüyorum, Bakanlığımızın ders kitaplarını okutmuyor ise eğer özel okullar, çocuklarınızın ciddi bir sıkıntı yaşayabileceğini uzun vadede görmeniz gerekiyor. Çünkü hem LGS için hem de üniversiteye giriş sınavları için bizim kitaplarımız esas kabul ediliyor. Bunun takibini biz ÖSYM üzerinden yapacağız. Velilerden fahiş fiyatlarda ders kitabı için ücret talep eden özel okullarla ilgili biz gerekeni yapacağız. Yani bize bu anlamda şikayetler ulaşırsa bu okullarla ilgili genel müdürlüğümüz ve Teftiş Kurulu Başkanlığımız tedbirlerini alacaktır."



Bakan Tekin: "(Gebze’de mezuniyet töreninde yaşananlar) Bakanlık olarak incelemeleri yapacağız”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Mersin Mersin’de son bir haftada aranan 894 şahıs yakalandı Mersin Valisi Atilla Toros başkanlığında Güvenlik ve Asayiş Değerlendirme Toplantısı gerçekleştirildi. Toplantıda, il genelinde suç ve suçlularla mücadele kapsamında yürütülen çalışmalar, alınan tedbirler ve güncel veriler ele alındı. Vali Toros, kentte huzur ve güven ortamının sağlanmasına yönelik emniyet, jandarma ve sahil güvenlik birimlerinin 7 gün 24 saat esasına göre görev yaptığını vurguladı. Toplantıda paylaşılan 7-13 Temmuz 2025 tarihleri arasındaki veriler dikkat çekti. Bu dönemde çeşitli suçlardan haklarında kesinleşmiş hapis cezası bulunan ve aranan toplam 894 şahsın yakalanarak adli makamlara teslim edildiği bildirildi. Trafik denetimleri sıklaştırıldı Güvenlik güçlerince aynı dönemde sürdürülen trafik uygulamalarında ise toplam 131 bin 904 araç kontrol edildi. Denetimler sonucunda bin 394 araç trafikten men edilirken, 628 ticari taksi de denetlendi. Kural ihlali tespit edilen 14 bin 996 araç ve sürücüye yasal işlem uygulandı. Düzensiz göçle mücadele sürüyor Düzensiz göçle mücadele kapsamında yapılan ’Huzur Uygulaması’ çerçevesinde 2 bin 627 kişinin kimlik sorgulaması gerçekleştirildi. Uygulama sonucunda, 4 yabancı uyruklu şahsın Düzensiz Göçmen Ön Kabul ve Sevk Merkezine teslim edildiği belirtildi. Valilikten yapılan açıklamada, Mersin’de huzur ve güvenliğin sağlanmasına yönelik çalışmaların kararlılıkla sürdürüleceği ifade edildi.
Gaziantep Yılmaz’dan Gaziantep FK taraftarlarına vefa dolu jest Şehitkamil Belediye Başkanı Umut Yılmaz, Gaziantep Futbol Kulübü’ne gönül vermiş taraftar gruplarının her daim yanında olduğunu bir kez daha gösterdi. Taraftarlara verdiği tatil sözünü yerine getiren Yılmaz, Gaziantep FK taraftar gruplarını Hatay’ın Erzin ilçesinde bulunan Burnaz Plajı’na götürerek günü taraftarlarla birlikte geçirdi. Göreve geldiği günden bu yana kentte spora ve sporcuya verdiği destekle dikkat çeken Şehitkamil Belediye Başkanı Umut Yılmaz, bu kez de taraftarlarla birlikte sosyal bir etkinliğe imza attı. Yılmaz, kırmızı siyahlı takıma gönül veren taraftarlarla birlikte günübirlik Erzin tatiline gitti. Plaj etkinliğine katılan yüzlerce taraftar Başkan Yılmaz’ı tezahüratlarla karşıladı, birlikte hatıra fotoğrafları çektirdi. "Biz büyük bir aileyiz" Gün boyunca taraftarlarla zaman geçiren Yılmaz, sohbet ederek görüş ve önerilerini dinledi. Sporun birleştirici gücüne dikkat çeken Yılmaz, "Taraftarlar bir şehrin ruhudur. Onlar sadece maç günü tribünde değil, her zaman bu kentin dinamik gücünü temsil ediyor. Biz de onların yanında olmaya, birlikte gülmeye, birlikte paylaşmaya devam edeceğiz. Daha önce bir söz vermiştik, bugün o sözümüzü tuttuk. Bu birlikteliği önemsiyoruz. Çünkü biz büyük bir aileyiz" dedi. "Umut Başkan hep yanımızda" Taraftar gruplarının temsilcileri ise, verilen sözlerin tutulmasından ve bu tür etkinliklerle hatırlanıp değer görmelerinden büyük memnuniyet duyduklarını ifade ederek, "Yıllardır böyle samimi bir yaklaşım görmemiştik. Sezon öncesi bize de moral oldu. Göreve geldiği günden beri desteğini esirgemeyen ve varlığını her daim hissettiren Başkanımıza çok teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandılar.
Erzincan Sulama kanallarında temizlik çalışması başlatıldı Erzincan’da önceki gün bazı tarlalarda su baskını yaşanarak ekili ürünlerin zarar görmesi üzerine DSİ tarafından sulama kanallarında temizlik çalışması başlatıldı. Konuya ilişkin DSİ 82. Şube Müdürü Ragıp Taner Yılmaz tarafından şu açıklama yapıldı: "Haberlere konu olan sulama kanalları ile arazilerin, Şube Müdürlüğümüz sorumluluk sahasında yer alan ve kurumumuz tarafından 1965 yılında tamamlanarak işletmeye açılan Erzincan Altınbaşak Sağ Sahil Cazibe Sulamaları kapsamında inşa edilen Y-11 sulama kanalının sulama sahasında yer alan araziler olduğu anlaşılmaktadır. Erzincan Altınbaşak Sağ Sahil Cazibe Sulamaları’nın işletme, bakım-onarım ve yönetim sorumluluğu 08.01.1998 tarihli Devir Sözleşmesi, 06.02.1998 tarihli Bakanlık Makam Olur’u ve 01.04.1998 tarihli Devir Protokolü ile Erzincan Sulama Birliği Başkanlığına devredilmiştir. Tesislerimizi devralan sulayıcı teşkilatların makine parkı imkânlarının yetersiz olduğu durumlarda şube müdürlüğümüz makine parkı imkanları dahilinde tüm sulayıcı teşkilatlara destek verilmeye çalışılmakta olup, haberlere konu olayın yaşandığı bilgisinin kurumumuza iletilmesi ile birlikte ivedi olarak makine sevk edilmiş, sevk edilen makine ile ilk etapta yaklaşık 4000 metrelik kısımda makineli temizlik çalışması yapılmış olup, makineli çalışmalar devam etmektedir. Ancak tesislerin hali hazır durumu dikkate alındığında her ne kadar makineli çalışma yapılsa da beton kanalların ekonomik ömürlerini tamamlamış olması bu ve benzeri sorunların devam edebileceğini ortaya koymaktadır. Bu nedenle kalıcı çözüm olabilmesi adına söz konusu tesislerde her yıl yapılan muayene raporları neticesinde bakım - onarım ve yenileme ihtiyacı öngörülen kısımlar belirlenerek tesisler hakkında ivedilikle çalışmalar yürütülerek yatırım programına teklif edilmektedir. Bu kapsamda Altınbaşak Sulaması Y-11 Sulama Kanalının da içerisinde yer aldığı, "2025/393932" İhale Kayıt Numaralı "Erzincan Mertekli Regülatörü Sağ Sahil Kanal Yenilenmesi" işi Bölge Müdürlüğümüzce 15.04.2025 tarihinde ihale edilmiş, sözleşmesi imzalanmış ve yükleniciye yer teslimi yapılmış olup, sulama sezonunun bitmesi ile birlikte çalışmalara başlanarak planlanan süresi içerisinde işin tamamlanması hedeflenmektedir."
Ankara Efkan Ala: "Cumhurbaşkanımızın dirayeti ve milletimizin ferasetiyle 15 Temmuz gecesi Türkiye uçurumun kenarından döndü" AK Parti Genel Başkanvekili Efkan Ala, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın "one minute" dediği yıldan itibaren, FETÖ’nün AK Parti ve hükümet aleyhine dosya açıp, delil üretmeye başladığını belirtti. Ala, "Cumhurbaşkanımızın dirayeti ve milletimizin ferasetiyle 15 Temmuz gecesi Türkiye uçurumun kenarından döndü" dedi. Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı, (SETA) tarafından düzenlenen Dokuzuncu Yılında 15 Temmuz Sempozyumu SETA Vakfı Genel Koordinatörü Nebi Miş, ve AK Parti Genel Başkanvekili Efkan Ala’nın gerçekleştirdiği açılış konuşlarının ardından başladı. SETA’nın çalışmalarını çok kıymetli bulduğunu belirten Efkan Ala," Bu entelektüel kuraklık döneminde SETA benim için bir vaha" dedi. -"Türkiye ve Malezya, Aday Ülkeler" İslam dünyasının büyük yeraltı zenginliklerine sahip olmasına rağmen gelişmiş ülkeler kategorisine girememiş olmasını değerlendiren Efkan Ala, İslam ülkeleri arasında kalkınmışlık kriterlerine yaklaşan iki ülke bulunduğunu, bu ülkelerin Türkiye ve Malezya olduğunu belirtti. Bu potansiyelin gerçekleşmesi için entelektüel analizlerin, toplum aydınlatmasının ve siyasal yön tayininin artması gerektiğine dikkat çeken Ala, aksi halde bu başarının sürdürülemeyeceğini kaydetti. "Türkiye’nin başarısı sadece Türkiye’yi ilgilendirmiyor" Türkiye’nin gelişmekte olan ülkelerden gelişmiş ülkeler seviyesine geçiş sürecinde olduğunu vurgulayan Ala, bu başarının sadece Türkiye’yi değil, gönül coğrafyasındaki ülkeleri de etkilediğini söyledi. "Türkiye’nin dışarıya taşan diplomatik etkisine bakın. Hârici artı etkisine bakalım. Hiçbir şey yapmasa bile gönül coğrafyamızda tarihi coğrafyamızda bizim başarımızdan esinlenerek özgüven kazanan toplumların devletlerin başardıklarına bakalım. Hele hele Türkiye biraz da katkıda bulundu mu bir işbirliği yaptı mı inanılmaz aritmetik adımların nasıl geometrik başarı geçirdiğine göz atalım. İşte buna nerede bakacağız? Suriye’de bakalım. Libya’da bakalım. Karabağ’da bakalım. Manzara ortaya çıkıyor."değerlendirmesini yaptı. "Türkiye denklemin dışında bırakılamaz" Konuşmasında Türkiye’nin stratejik konumuna da dikkat çeken Efkan Ala, "Bugün Türkiye denklemin dışında bırakılarak Orta Doğu’da, Balkanlar’da, Kafkaslar’da bir düzen kurulması mümkün değildir. Bunu sadece biz değil, büyük güçlerin liderleri de söylüyor" ifadelerini kullandı. "Eğer bir toplumun zihni gerektiği gibi çalışmıyorsa, kalıcı başarı elde etmesi mümkün değildir. İnsan kaynağını verimli kullanamayan bir ülke, petrol ya da altın zengini olsa bile bu potansiyeli değerlendiremez" dedi. "İçeriden tuzak kuruyorlar" Türkiye’ye yönelik saldırıların artık doğrudan değil, içeriden kurulan tuzaklarla yapıldığını ifade eden Efkan Ala, sözlerini şöyle tamamladı: "Türkiye’nin gelişmesi başlar başlamaz, içeride birileri harekete geçiyor. AK Parti dönemine kadar bu girişimlerin çoğu başarılı oldu. "One Minute bir dönüm noktasıydı" Verilen her mücadelenin ardından reformların hızlandığını ve sistemin güçlendiğini belirten Efkan Ala, 2009 Davos Zirvesi’nde dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İsrail’e karşı verdiği "One minute" tepkisini bir kırılma anı olarak nitelendirdi. Ala," Cumhurbaşkanımız one minute dediği yıldan itibaren, o andan itibaren bu FETÖ ihanet şebekesi o yıl dosya açıyor AK Parti ve hükümet aleyhine. Sonraki araştırmalarımız, soruşturmalarımız bunu ortaya çıkardı ki ondan sonra dosya açıyor ve delil biriktirmeye başlıyor. Delil üretiyor. Sadece biriktirmiyor. Üretiyor, tuzak kuruyor, onları birleştiriyor, onları biriktiriyor. Ve AK Parti ve hükümet aleyhine, Cumhurbaşkanımız aleyhine, hepimiz aleyhine harekete geçiyor. O kadar tesadüf bir planla mümkündür. Öyle değil mi? Onun için Orta Doğu’da arkadaşlar tesadüfler de planlanıyor" diye konuştu. Meclise nüfuz edemedikleri için planlar bozuldu" FETÖ’nün sistemin kilit noktalarına sızan vesayet odaklarının, meclise ve AK Parti kadrolarına nüfuz edemediğini vurgulayan Ala 28 Şubat’ta Meclis dağıldığını 15 Temmuz’da ise Meclis, hükümet, partinin dimdik ayakta kaldığını kaydetti. Ala, "Çünkü o kadrolara sızamadılar. Başında Erdoğan vardı, işini bilen bir ekip vardı" dedi. "MHP Lideri Bahçeli ilk arayanlardan oldu" 15 Temmuz gecesi siyaset kurumunun duruşuna da değinen Efkan Ala, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin kendisini arayan ilk isimlerden biri olduğunu ifade ederek, "Bahçeli duruşunu açıkça ortaya koyduğunu. Darbe girişimine karşı olduğunu ilan ettiğini Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmek istediğini ve hemen bağlantı kurulduğunu aktardı. "15 Temmuz başarılı olsaydı Türkiye Suriye’ye dönerdi" 15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında yaşananları anlatan Ala, o gece Türk Hava Yolları’nın tarifeli seferiyle Erzurum’dan Ankara’ya yolculuk yaptığını belirterek, "Esenboğa’ya indiğimde darbe girişiminin başladığı bilgisini aldım. İlk talimatımız açıktı: Ne pahasına olursa olsun karşı durulacak, asla taviz verilmeyecekti" dedi. Konuşmasının sonunda 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin çarpıcı ifadeler kullanan Ala, "Bu bir vatana ihanet projesidir. Eğer başarılı olsaydı, Türkiye’yi Suriye’ye, Irak’a, Libya’ya çevireceklerdi. O gece Türkiye uçurumun kenarından döndü" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğine dikkat çeken Ala, "Yüzde 52,5 oyla seçilmiş bir Cumhurbaşkanı olarak halkın iradesine sahip çıktı. Milletimiz arkasında durdu. İstihbarat yoktu, çünkü her yere sızmışlardı ama milletin ferasetiyle bu girişim bertaraf edildi" Cumhurbaşkanımızın dirayetli duruşu milletimizin de ona güveni o FETÖ’nün en son hamlesini de yerle bir etti. Ondan sonra da her şey değişti. Bu sefer onlar tamamen psikolojik olarak çöktüler "dedi. Cumhurbaşkanımızın dirayetli duruşu milletimizin de ona güveni FETÖ’nün en son hamlesini de yerle bir etti. "Yanlışı imkansız hale getirirsek, ihtimali de ortadan kaldırırız" "Bir yanlışın olabilme ihtimali varsa, bu ihtimalin ortadan kaldırılmasının yolu, onu mümkün kılan şartları ortadan kaldırmaktır" diyen Ala, 1982 Anayasası’nın artık değiştirilmesi gerektiğini vurguladı. "Her zaman karizmatik lider bulunmaz, sistem sağlam olmalı" Sadece lider karizmasına dayalı bir yönetimin sürdürülebilir olamayacağını vurgulayan Ala, "Her zaman Erdoğan gibi dirayetli bir lider gelmez. Bu yüzden sistemi sağlam kurmalıyız. Siyasetin istikrar üretmesi gerekir. Aksi takdirde ülke, kahramanlarla hainler arasında gidip gelir" değerlendirmesini yaptı. "İstikrar satılır; Londra’da 1.5 milyar pound’luk apartman bunun ispatı" İngiltere’de tanık olduğu bir örneği aktaran Ala, "Londra’da bir apartmana 1.5 milyar pound verilmişti. Nedeni istikrardı. Darbenin konusu bile olamayacağı bir ülke satın alındı. Demokrasi, hukuk ve öngörülebilirlik yatırımcının satın aldığı budur" ifadelerini kullandı. "Yeni anayasa şart, defolu demokrasiyle devam edemeyiz" Türkiye’nin geçmişten ders çıkararak yeni bir sivil anayasa yapması gerektiğini belirten Ala, "Sürekli bedel ödemek yerine, artık bedelsiz bir istikrar iklimi kurmalıyız. Garantili bir demokrasiyi bu ülkeye kazandırmalıyız. Türkiye garantili bir demokrasiye kavuşsun. Bu defolu demokrasiden kurtulsun ve garantili bir demokrasiye kavuşsun ki sürdürülebilir bir kalkınmayı ve gelişmeyi yakalasın. Bunun çabası içerisindeyiz. Yoksa kahramanlarla hainler arasında memleket gider gelir." dedi. Ala, konuşmasının sonunda SETA gibi düşünce kuruluşlarının önemine de vurgu yaptı. "SETA olarak FETÖ’nün ve darbecilerin gerçek yüzünün anlaşılması için yoğun bir çaba gösterdik ve göstermeye devam ediyoruz" SETA Genel Koordinatörü Nebi Miş, 15 Temmuz 2016’daki milli direnişin 9. yıl dönümünde önemli açıklamalarda bulundu. Konuşmasında, Türkiye Cumhuriyeti tarihine altın harflerle yazılan bu direnişin, milletin kararlı direnişiyle nasıl başarıya ulaştığını vurguladı. Miş, "15 Temmuz gecesi, Türkiye Cumhuriyeti tarihine altın harflerle yazılan bir kıyam ve dirilişin adıdır. Darbecileri meşru düzene ve hukuka meydan okuyan bir avuç haydut olarak gören milletimizin siyasi bilinci ve feraseti, "iç karışıklığa" ve "kaosa" fırsat vermemiştir" dedi. "15 Temmuz sadece bir darbe girişimi değildir. Aynı zamanda seçilmiş hükûmeti yıkmak, devleti ele geçirmek için, devletin içinde 40 yıldan fazla bir dönemde sapkın amaçlar için örgütlenen bir terör örgütü tarafından, terör yöntemleri kullanılarak icra edilen işgal girişimidir. diyen SETA Genel Koordinatörü Miş, darbenin ardından yaşanan direnişi ve bu direnişin halkın cesareti ve kararlılığıyla nasıl zaferle sonuçlandığını hatırlattı. 15 Temmuz’un Türkiye’nin uluslararası alanda yükselen profilinden rahatsızlık duyan güç odaklarının etkisiyle gerçekleştirildiğine de dikkat çeken SETA yetkilisi, "Bugün 15 Temmuz’u dünya çapında ’seçilmiş hükümetlere yönelik darbe girişimlerini nasıl engelleyebiliriz?’ sorusunun cevabı olarak bir model olarak gösteriyor," dedi. Konuşmasında, darbe girişiminin başarısız olmasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinin önemine vurgu yapan SETA Genel Koordinatörü Miş "Siyasi liderliğin etkisi, darbelerin toplum ve demokrasi üzerindeki yıkıcı etkilerini ortadan kaldırmada belirleyici oldu" ifadelerini kullandı. Miş, ayrıca, SETA olarak 15 Temmuz gecesinin ve FETÖ’nün gerçek yüzünün anlaşılması için yoğun bir çaba gösterdiklerini belirtti. Bu çabaların bir sonucu olarak, SETA’nın şimdiye kadar 15 Temmuz’a ilişkin birçok kitap, rapor, analiz ve sempozyum düzenlediğini belirtti. Son olarak, SETA’nın genç kuşaklara bu tarihi direnişi doğru şekilde aktararak, demokrasiyi savunmanın sadece bir hak değil, aynı zamanda bir sorumluluk olduğunu göstermek için çalışmalarına devam edeceğini söyledi.