POLİTİKA - 15 Ağustos 2024 Perşembe 16:10

Filistin Devlet Başkanı Abbas: "Halkımız toprağına, vatanına, kutsallarına ve kutsal mekanına bağlıdır ve ne pahasına olursa olsun. Oradaki gaspçıları işgalcileri oradan defedecektir"

A
A
A
Filistin Devlet Başkanı Abbas: "Halkımız toprağına, vatanına, kutsallarına ve kutsal mekanına bağlıdır ve ne pahasına olursa olsun. Oradaki gaspçıları işgalcileri oradan defedecektir"

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas Ankara ziyaretinde TBMM Genel Kurulu’na hitap etti.


Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas Ankara ziyaretinde TBMM Genel Kurulu’na hitap etti. Abbas’ın konuşmasının öncesinde Genel Kurul, TBMM Başkanı Kurtulmuş tarafından açıldı. Genel Kurul’a Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Anayasa Mahkemesi Başkanı Kadir Özkaya, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi üyeleri, bazı ülkelerin büyükelçileri, Sayıştay Başkanı Metin Yener, MİT Başkanı İbrahim Kalın, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun katıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olağanüstü toplantıyı locadan izledi. Genel Kurul’da AK Parti Grup sıralarında İran’ın başkenti Tahran’da suikasta uğrayan Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye’nin fotoğrafı yer aldı. Başkanlık divanı ve milletvekillerinin oturduğu sıralara Filistin ve Türk bayraklarının yer aldığı atkılar bırakıldı.


Hitabına, Filistin halkından gelen mesajla ve İsrail’in saldırılarında şehit olanları anarak başlayan Abbas, “ Sizlere büyük acıyı yaşayan halkımın mesajıyla gelmiş bulunmaktayım.. Halkım uluslararası adaletten yoksun olarak, toprağına, vatanına, kutsallarına ve değişmez milli haklarına sarılarak işgalci İsrail’in suçlarına karşı büyük bir mücadele yürütmektedir. Allah’ın bir gün bu milli mücadelemizi zafer ve özgürlükle taçlandıracağına ve uzun zamandan beridir devam eden bu belanın sona ereceğine inanmaktadır.. İsrail’in saldırıları, cinayetleri ve soykırım suçu nedeniyle Gazze’de, Batı Şeria’da ve Kudüs’te şehit olanları anarak başlamak istiyorum. Ve bunların en sonuncusu da lider İsmail Heniyye’ye karşı suç olmuştur. Şimdi sizleri, çok değerli kardeşlerimi, İsmail Heniyye’nin ve Filistinli şehitlerin ruhuna El Fatiha okumaya davet ediyorum” dedi.


“Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde Türkiye’nin öncü rolünü takdirle karşılıyoruz”


Filistin halkının mücadelesine destek vermesi nedeniyle Türk milletine teşekkür eden Abbas, “Bu mecliste bununla ilgili tartışmalar yürütmektesiniz ve Filistin halkına karşı işlenen tarihi adaletsizliğe, katliamlara, savaş suçlarına, soykırıma karşı sizler Filistinlilerin yanında makbulsünüz. Zaten bunlar Uluslararası Mahkemeler ve platformlar da kınamış durumdadır. Allah aşkına soruyorum; her gün işgal devletinin Gazze’de bulunan özellikle de birkaç gün önce 100’den fazla şehidin verildiği El - Tabiin okulu katliamı dahil olmak üzere her gün sığınma kamplarına gerçekleştirdiği katliamlara, nasıl oluyor da uluslararası toplum sessiz kalıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde Türkiye’nin öncü rolünü takdirle karşılıyoruz. Filistin halkının özgürlük ve bağımsızlığa yönelik meşru haklarını savunan cesur ve ilkeli tutumundan dolayı kendisini kutluyoruz. İsrail’in halkımıza, topraklarımıza ve kutsal mekanımıza karşı işlediği iğrenç suçları reddeden Türkiye’nin tüm siyasi partilerini ve sivil toplum kuruluşlarını tutumlarından dolayı kutluyorum” şeklinde konuştu.


“Halkımız, toprağına, vatanına, kutsallarına ve kutsal mekanlarına bağlıdır”


İsrail’in Gazze’deki soykırım suçları karşısında Güney Afrika tarafından Uluslararası Adalet Divanın’nda açılan davaya müdahil olan Türkiye’ye teşekkür eden Abbas, “İsrail ile ticareti durdurması, 10 milyar dolarlık bir ticareti Türkiye, Filistin halkına destek için durdurdu. Bizler, Türkiye’deki kardeşlerimize, Kudüs ve Filistin davasını, ana meselesi haline getirdiğinden dolayı teşekkür ediyoruz. Çünkü Filistin davası Türkiye’de bir ana mesele haline gelmiştir. İşte bu Türk halkının ahlakının bir göstergesidir. İsrail’in, Gazze, Batı Şeria ve kudüs’te yürüttüğü soykırım asıl amacı vatan topraklarından Filistin’in varlığını söküp atmak ve Filistinlileri bir kere daha tehcir etmektir. 1948 ve 1967 yılında olduğu gibi aynı tehcir stratejisini tekrardan yaşatmak istiyorlar ama bu asla olmayacaktır. Ne yaparlarsa yapsınlar ve ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar bu asla gerçekleşmeyecektir. Zira halkımız, toprağına, vatanına, kutsallarına ve kutsal mekanlarına bağlıdır ve ne pahasına olursa olsun oradaki gaspçıları, işgalcileri oradan def edecektir” diye konuştu.


“Batı Şeria’da 10 bin şehit var ama bizler dik durmaya devam ederek topraklarımızdan ayrılmayacağız”


7 Ekim’den bugüne 40 bin Filistinli kadın ile çocuğun şehit edildiğini hatırlatan Abbas “10 bin kayıp, 80 bin yaralı var. Batı Şeria’da 10 bin şehit var ama bizler dik durmaya devam ederek topraklarımızdan ayrılmayacağız. Bu bağlamda Mısır ve Ürdün’ü, İsrail’in tehcir planlarını reddetmeleri sebebiyle takdirle karşılıyoruz. Bu tutumlar bizimle tamamen örtüşmektedir ve tüm platformlarda da destekliyoruz. İsrail’in uluslararası hukuka aykırı planlarına karşı çıkan uluslararası yaklaşımı da takdirle karşılıyoruz. Geçmişte, bugün ve yarın da söylemeye devam edeceğiz: Gazze, Filistin Devleti’nin ayrılmaz, asli bir parçasıdır. Gazze’de bir başka devlet kurulamaz ve Gazzesiz bir Filistin Devleti de olamaz. Halkımız kırılmayacak ve teslim olmayacaktır. Bizler Gazze’yi tekrar imarını gerçekleştireceğiz. Şu an yüzde 70’inden fazlası yıkılsa da yapacağız. Halkımızın desteğiyle, Arap ve İslam milletinin, dünyanın özgür insanlarının desteğiyle gelecekte başkenti Doğu Kudüs olan devletimizi ne pahasına olursa olsun kuracağız” ifadelerini kullandı.


Katliama sebep olanların hesaba çekileceğini söyleyen Abbas, “Katiller ve savaş suçlularına gelince, onlar işledikleri suçlardan kurtulamayacaklar. Bu işledikleri suçlar zaman aşımıyla düşmez, bunlar şüphesiz hesaba çekilecektir. Bizler Uluslararası kuruluşlarla çalışmaya devam edeceğiz. Uluslararası Adalet Divanı, Uluslararası Ceza Mahkemesi gibi özellikle Netanyahu’nun yargılanıyor. Bununla birlikte Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’yle çalışmaya devam edeceğiz. Bizler Filistin Devleti’ni layık olduğu uluslararası toplumdaki yerini alması için çalışmaya devam edeceğiz. Halkımız 100 yılı aşkın bir süredir devam eden destansı kararlılığı ve direnişiyle sadece anavatanı Filistin’i, ulusal, siyasi, dini ve tarihi kimlik ve haklarını savunmakla kalmıyor. Aynı zamanda tüm bölgeye egemen olmak isteyen yayılmacı ve sömürgeci aç gözlü Siyonist harekete karşı Arapları ve İslam ümmetini savunmak adına ön saflarda yer almaktadır. Onlara müsaade etmeyeceğiz” dedi.


İsrail hükümetinin 2 gün önce Mescid-i Aksa’ya girerek kutsal yerlerin tarihi yapısını değiştirmeye yönelik hareket ettiğini ifade eden Abbas, “Bu tür saldırılar, hakaretler hiçbir sonuç vermeyecektir. Orası bizim canımızdır ve oranın kiliseleri bizim kiliselerimizdir. Bugünlerde orada ve şurada savaş sonrası diye bir şeyden bahsediyorlar. Bizler diyoruz ki, çok açık ve net bir şekilde, Gazze Şeridi, Batı Şeria ve Doğu Kudüs, bağımsız Filistin Devleti’ni oluşturan tek bir meşru hükümet tarafından yönetilen coğrafi bütününün adıdır. Ve tek bir meşru hükümetin yönettiği Filistin topraklarıdır ve bu bölge eğer bu durum gerçekleşmezse istikrar, sukünet ve kalkınma olmaz. Ya bize hakkımızı verirsiniz ya da sizler özgürsünüz. Eğer bu yapılmazsa işte bu şiddet sarmalı devam edecektir ve barış ile güvenliğe giden yol Filistin de başlar ve biter. Bu bağlamda İsrail’in barbar saldırısına karşı mücadelemiz gerçekte tüm dünya kıtalarında adaletsizliğe karşı duran insanları da harekete geçirmiştir” şeklinde konuştu.


İnsanların yüksek sesle, İsrail’in işlediği soykırımı kınadığını vurgulayan Abbas, Amerika’daki Yahudiler yüzde 40’ı’nın İsrail’i suçlu gördüğünü belirtti. İnsanlığın ırkçı düşmanlığa karşı dik duruş gösterdiğini söyleyen Abbas, İsrail’in yapmakta olduğu işkencelere karşı ve orada işledikleri aç bırakma politikalarına karşı uluslararası kuruluşların sessiz kalamayacağını dile getirdi.


Türkiye’ye sunduğu insani yardımlardan dolayı teşekkür eden Abbas, “Türkiye Gazze Şeridi’ne on binlerce ton insani yardım gönderdi. Türkiye hastanelerinde yaralıları kabul etti ve sokaklarında dayanışma gösterilerinde bulundu. Türk kardeşlerimiz her alanda siyasi, diplomatik, parlamento ve hukuki alanlarda varlık göstererek bizim yanımızda yer aldılar. Filistin halkının haklarını savundular ve hikayemizi anlatarak dezenformasyona karşı durdular. Her türlü tahrifata karşı mücadele ettiler ve özellikle Netanyahu’nun ABD kongresinde yaptığı yalanlar ne ilk olmuştur ne de son olmuştur” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Diyarbakır Narin Güran cinayetinde ’bir kısım şahısların hedef saptırma maksatlı suni ihbarları’ mahkeme kararında yer aldı Diyarbakır’da 21 Ağustos’ta kaybolan, 8 Eylül’de cansız bedeni bulunan 8 yaşındaki Narin Güran’ı arama kurtarma çalışmalarının, “Bir kısım şahısların hedef saptırma maksatlı suni ihbarlarıyla ve dikkat dağıtıcı eylemleriyle akamete uğratılmaya çalışıldığı, bunun bir kısmı Güran ailesinin bazı fertleri tarafından yapıldığı” sulh ceza hakimliğinin tutuklama gerekçesinde yer aldı. Merkez Bağlar ilçesinin Tavşantepe Mahallesi’nde 21 Ağustos’ta kaybolan ve 8 Eylül’de Eğertutmaz Deresi’nde cansız bedeni bulunan Narin Güran’ın öldürülmesine ilişkin Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma sürüyor. Soruşturma kapsamında tutuklama talebiyle nöbetçi sulh ceza hakimliğine sevk edilen ve adli kontrol şartıyla serbest bırakıldıktan sonra savcılığın talebi üzerine yeniden gözaltına alınan R.A. (15), çıkarıldığı nöbetçi sulh ceza hakimliğince tutuklandı. Narin Güran’ın tutuklu amcası Salim Güran’ın işçisi R.A, savcılıktaki ifadesinde, olay günü sabah 05.00-06.00 gibi uyandığını, o gün sondajın başında uyuduğunu, aşağı tarlanın ardından yukarı tarlanın da suyunu değiştirdiklerini, Salim Güran’ın yukarı tarlaya geldiğini ifade etti. Sondajın başında kahvaltı yaptıklarını, Salim Güran’ın 1 buçuk-2 saat yanlarında kaldığını, Güran’ın saat kaçta yanlarından ayrıldığını hatırlamadığını öne süren R.A, şunları söyledi: "Babam 13.00 sıralarında diğer tarlalarda çalışan işçileri almaya gitti. Sonra saat 14.00-15.00 sıralarında muhtar (Salim Güran) tekrar yanıma geldi ve babamın nerede olduğunu sordu. Ben de ’İşçileri almaya gitti’ dedim. Yanımda babamı arayıp ’Neredesin?’ diye sordu. Saat kaçta aradığını hatırlamıyorum. Babam da, ’İşçileri dağıtıyordum’ dedi. Bu görüşmeden sonra muhtar yanımda oturdu. Birkaç dakika sonra muhtar tekrardan babamı aradı ve yine ’Neredesin?’ diye sordu. Babam da ’Köyde yemek yiyorum’ dedi. Bu sırada muhtarla çay içiyorduk. 16.00-16.30 sıralarında babam da geldi, bizimle çay içmeye başladı. Babam aşağı tarlaya 16.00-16.30 sıralarında gitti. Ben muhtar ile yukarı tarlada kaldım. Ben bulaşıkları yıkıyordum. 5-10 dakika muhtar burada oturduktan sonra bana ’Ben eve gidip üstümü değiştirip geleceğim.’ dedi. Muhtar yanımdan ayrılmasından sonra ben de suyu değiştirmeye gittim. Muhtar saatini hatırlamadığım zaman diliminde yanımdan ayrılmıştı. 5-10 dakika içinde ben suyu değiştirene kadar muhtar tekrardan sondajın başına gelmişti. Bir süre sonra babam da aşağı tarla suyunu değiştirip geldi. Akşam yemeğini hazırlayıp yedik. Muhtar hiç yanımızdan gitmedi, hep beraber oturduk. Sadece 5-10 dakikalığına muhtar üzerini değiştirip gelmişti. Muhtar akşam yemeğinden sonra bizimle otururken telefonu çaldı. Telefon görüşmesinde muhtara Narin Güran’ın kaybolduğu bildirildi. Bu şekilde Narin’in kaybolduğunu öğrendik. Salim Güran üstünü değiştirmek dışında saat 14.00’ten sonra yanımdan ayrılmadı. Tarladan da ayrılmadık." Savcılıkta, tutuklu amca Salim Güran’ın olay günü öğleden sonraya ilişkin "R.A ile kanal bölgesine geldik. Kayınbabama ait çiftliğe gittik, bu çiftlikte pislikler kanala akıtılıyor, bu sebeple fıskiyeler tıkanıyor, M. de oradaydı, çiftlikte bize kazma kürek getirdiler, saati hatırlamıyorum, M. ile birlikte kazdık, hanımı bize çay getirdi, epey burada kaldık, kazma kürek ile hat açtık, çayımızı içtikten sonra R.A. ile tekrardan tarlaya döndük." beyanı hatırlatılarak, "Salim Güran ile sizin ifadeniz arasındaki çelişkiye ilişkin beyanınız nedir?" sorulması üzeri R.A, "Bu çelişkiye ilişkin söyleyecek bir şeyim yoktur" ifadesini kullandı. Salim Güran ile 21 Ağustos’ta saat 08.33, 15.52, 18.37, 18.51, 18.52, ve 18.54’te yaptığı görüşmelerin içeriğinin sorulması üzerine R.A, hiçbir konuşmayı hatırlamadığını savundu. Tutuklu amcanın eşinin ifadesinde "Salim ile 14.30’da eve geldiklerini, evde beraber yemek yediklerini, Salim’in bir süre evde dinlendiğini, bir süre sonra evden ayrıldığını" söylediği, Salim Güran’ın da "evden sonra H.G’nin evine gittiğini, sonra sondajın oradaki tarlaya geçtiğini" anlattığı hatırlatılan R.A, "Bu çelişkilere diyecek bir şeyim yoktur" dedi. R.A’ya savcılıkta, "Cep telefonlarında yapılan imaj çalışmasında Salim ile aralarında yapılan görüşmede Salim’in ’O sondaki köşede bir şeyin düşmüş ha, sana ait bir şey sondaki yamaçta, yamacın köşesi taş’ şeklinde mesajına karşılık sizin ise ’eeee’ diye cevap verdiğiniz, Salim’in de, ’Biri yerde’ şeklinde cevap verdiği, sizin de tekrar, ’tamam henüz bende değil/tamam daha ölmemiş’ diye cevap verdiğiniz bu konuşmaya ilişkin diyecekleriniz nelerdir?" sorusu da yöneltildi. R.A, soruya "Valla ben böyle bir şey hatırlamıyorum" cevabını verdi. Salim Güran’ın pamuk tarlasındaki kurtlanmayla ilgili M.Ş.G. ile görüştüğünü, tarlaya gittiğini beyan ettiğinin anımsatılması, kendisinin ise tarladan ayrılmadıklarını söylemesiyle ortaya çıkan çelişkinin sorulması üzerine R.A, "Hatırladığım pamuk kurtlanması olayı olay günü gerçekleşmemişti" dedi. Salim Güran’ın, "R.A’nın kız kardeşlerini tarladan köylerine götürdüğü" yönündeki ifadesine ilişkin soruya karşılık da R.A, "21 Ağustos 2024 tarihinden 1 veya 2 gün önce kız kardeşlerim tarlaya gelmişlerdi. Onları Salim arabası ile köye götürmüştü ancak olay günü kardeşlerim tarlaya gelmemiştir" ifadesini kullandı. R.A, savcılıktaki sorgusunda, soruşturma kapsamında tutuklu olan Nevzat Bahtiyar’ı tanımadığını, o köyde sadece muhtarı tanıdığını söyledi. Nevzat Bahtiyar’ın ifadeleri de sorulan R.A, "Bu hususta diyecek hiçbir şeyim yoktur. Konu ile ilgili bilgim yoktur" cevabını verdi. "Tüm bu çelişkiler ışığında neden Salim Güran isimli kişiyi korumaya çalıştığına ilişkin soru yöneltilmesi üzerine de R.A, "Ben Salim’i korumuyorum, Salim saat 14.00’ten sonra kıyafet değiştirmek için gitmesi dışında yanımdan ayrılmadı. Beyanım bundan ibarettir. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum, suçsuzum" savunmasında bulundu. R.A. sevk edildiği nöbetçi sulh ceza hakimliğindeki ifadesinde de savcılıktaki beyanlarını tekrar etti. Salim Güran’ın olay günü tarlada olduğu saatlerle alakalı beyanlarının dosyadaki hiçbir delille tam olarak örtüşmediği konusunun hatırlatılması üzerine R.A, "Salim Güran belirttiğim saatlerde tarlada benim yanımdaydı, hatırladığım kadarıyla sabah 08.00’den itibaren 1-1 buçuk saat yanımızdaydı, daha sonra yanımızdan ayrıldı, 14.00-14.30 arası geldi, ondan sonra yanımızda Narin’in kaybolduğu haberini alana kadar kaldı, bu sürede bir defa üstünü değiştirmek için yanımızdan ayrıldı" dedi. "Kimse ifadelerimi ne şekilde vereceğim hususunda bana baskı yapmadı" Tutuklulardan Birsen Güran’ın 12 Eylül 2024 tarihli beyanlarının hatırlatılması üzerine R.A, "Kimse ifadelerimi ne şekilde vereceğim hususunda bana baskı yapmadı. Beni kimse tehdit etmiyor, Salim Güran’dan korkacağım herhangi bir durum yoktur" şeklinde konuştu. Hakimliğin, R.A’nın tutuklanma gerekçesinde şunlar yer aldı: "Suça sürüklenen çocuk R.A’nın üzerine atılı ’Çocuğu Kasten Öldürmek’ suçunu işlediğine dair, 21 Ağustos 2024 günü kaybolan maktul Narin Güran’ı bulmak için gerçekleştirilen arama kurtarma çalışmalarının bir kısım şahısların hedef saptırma maksatlı suni ihbarlarıyla ve dikkat dağıtıcı eylemleriyle akamete uğratılmaya çalışıldığı, buna göre dosyadaki JASAT tutanağına göre, ’Suriyelilerin kaldığı çadıra yakın bir konumda terlik bulunduğu’ iddia edilerek jandarma personelinin bu kısma yönlendirilmeye çalışıldığı, köyde yangın çıkarıldığı, arama kurtarma çalışmaları esnasında olağan dışı elektrik kesintilerinin yaşandığı, iki şahsın bir kız çocuğunu köyün üst tarafına götürdüğü şeklindeki ihbarda bulunulduğu, yanlış ifadelerle güvenlik birimlerinin yanlış yönlendirildiği, bu gibi eylemlerle jandarma personelinin Eğertutmaz Deresi’nden uzaklaştırılmaya çalışıldığı, bu eylemlerin bir kısmının Güran ailesinin bazı üyeleri tarafından yapıldığı, Diyarbakır 4. Sulh Ceza Hakimliği’nin 13 Eylül 2024 tarihli kararıyla bir kısım şüphelilerin tutuklanmasına karar verildiği, R.A’nın şüpheli Salim Güran’ın tarlada olduğu saatlerle alakalı beyanlarının dosyadaki HTS kayıtlarıyla, diğer şüpheli beyanlarıyla ve dahi şüpheli Salim Güran’ın kendi beyanlarıyla çeliştiği, soruşturmanın henüz tamamlanmadığı, taraflar üzerinde baskı kurulma ihtimalinin eldeki dosya bakımından somut olarak varlığı ve dosyadaki diğer tüm belgeler birlikte değerlendirildiğinde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 5. maddesinde öngörülen geçerli şüphe sebeplerinin, 1982 Anayasası’nın 19. maddesinde belirtilen kuvvetli belirtinin ve CMK’nın 100/1 maddesinde öngörülen kuvvetli suç şüphesini gösterir somut delillerin mevcut olduğu, müsnet suç için kanunda öngörülen cezanın alt ve üst sınırı, müsnet suçun CMK 100/3 maddesinde belirtilen katalog suçlardan oluşu, delilerin tamamen toplanmamış olması, verilmesi beklenen cezaya göre R.A’nın kaçma ihtimalinin kuvvetle muhtemel olduğuna dair kanaat ve tutuklama tedbirinin ölçülü olması, bu safhada adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağı anlaşıldığından R.A’nın CMK 100 ve devamı maddeleri gereğince tutuklanmasına karar verildi."
İstanbul Arda Güler 11’de başladı, Real Madrid 2-0 kazandı Milli futbolcu Arda Güler’in 11’de başladığı maçta Real Madrid, deplasmanda Real Sociedad’ı 2-0 mağlup etti. İspanya LaLiga’nın 5. haftasında Real Madrid, Real Sociedad’a konuk oldu. Milli futbolcu Arda Güler, sahaya 11’de çıkarken, Modric ve Valverde’nin önünde 10 numara pozisyonunda yer aldı. Karşılıklı ataklarla geçen ilk yarıda gol sesi çıkmazken, ev sahibinin iki topu direkten döndü. Sociedad, karşılaşmanın 2. yarısına da etkili başladı ve ilk dakikada girdiği pozisyon da yeniden direğe takıldı. Müsabakanın 56. dakikasında Arda Güler’in ceza yayı sağından yaptığı vuruşta savunmadan seken topta hakem elle oynama tespit ederek penaltı noktasını gösterdi. Penaltı atışında topun başına geçen Vinicius Junior, meşin yuvarlağı filelere gönderdi. Brezilyalı futbolcu ligdeki 2. golünü kaydetti. Vinicius, 73. dakikada ise bu kez penaltıyı kazandıran isim oldu. Sol kanattan ceza sahasına girerken, savunmanın müdahalesiyle yerde kaldı. VAR uyarısı sonrası hakem Munuera, pozisyonu izleyerek ikinci kez penaltı noktasını gösterdi. Kylian Mbappe, penaltıdan kaydettiği golle takımının 2. golüne imza attı. Arda Güler, müsabakanın 78. dakikasında yerini Lucas Vazquez’e bıraktı. Karşılaşmayı 2-0 kazanan Carlo Ancelotti’nin öğrencileri puanını 11’e yükseltti. Real Sociedad ise 3. yenilgisini aldı ve 4 puanda kaldı.