ASAYİŞ - 28 Aralık 2024 Cumartesi 10:37

Polis Arama Kurtarma ekipleri afet ve acil durumlara karşı daima hazır

A
A
A
Polis Arama Kurtarma ekipleri afet ve acil durumlara karşı daima hazır

Acil durum ve afetlerle mücadele eden Polis Arama Kurtarma (PAK) ekipleri, icra ettikleri gerçekçi tatbikatlarla becerilerini canlı tutuyor. Aldıkları işaret dili eğitimi sayesinde bedensel engelli afetzedelere de yardım eli uzatan arama kurtarma polisleri, her an göreve hazır halde bulunuyor.


Ankara Emniyet Müdürlüğü Çevik Kuvvet Şubesi çatısı altında faaliyet gösteren Polis Arama Kurtarma (PAK) Birim Amirliği, yurtta meydana gelen doğal afet veya acil durumlar karşısında etkin rol üstlenerek olaylara müdahale ediyor. Başta deprem bölgeleri olmak üzere birçok alanda arama kurtarma çalışmalarını icra eden ekipler, afetlerdeki can ve mal kaybını en aza indirmek için yoğun mesai harcıyor. 80 kişilik ekipten oluşan PAK personelleri, aldıkları profesyonel eğitimin yanı sıra kullandıkları yeni nesil teknolojik ekipmanlarla da gücüne güç katıyor.


Her an göreve hazırlar


Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığın (AFAD) ile koordineli çalışan PAK ekiplerinin, afet alanlarındaki temel ihtiyaçları ise mobil istasyonlar aracılığıyla karşılanıyor. Ekipler gerçekçi senaryolarla icra ettikleri ulusal ve uluslararası tatbikatlarla da kabiliyet ve bilgilerini daima diri tutuyor. Olumsuz hava şartları ve her türlü zorlu duruma karşı tecrübeli olan arama kurtarma polisleri, görevlere her daim hazır bulunuyor.


İşaret dili ile engelli afetzedelere yardım eli


Konuşma ve işitme engelli afetzedelerin de olabileceğini hesaba katan PAK Amirliğinde, personellere işaret dili eğitimi de veriliyor. PAK ekipleri işaret dili sayesinde engelli afetzedelerle irtibat kurarak durumu hakkında bilgi alıyor ve en doğru müdahaleyi yapabiliyor.


Zorlu eğitimleri başarıyla tamamlayan adaylar PAK personeli olmaya hak kazanıyor


Gönüllülük esasına dayalı alım yapılan PAK Amirliğinde aday polisler 6 haftalık zorlu eğitimlere tabi tutuluyor. Farklı testlerden eğitimlerden geçen adaylardan fiziksel ve zihinsel yönden yeterli olabilenler arama kurtarma polisi olmaya hak kazanıyor. Yurt genelinde görev yapan bini aşkın PAK personelinin sayısı ise her geçen gün artıyor.


“Her alanda olduğu gibi arama kurtarma operasyonlarında da hizmet vermekteyiz”


Polis Arama Kurtarma Birim Amiri Komiser Celal Taha Kura, her durumda vatandaşların yanında olduklarını belirterek, “Ülkede gerçekleşebilecek afetlerde, AFAD koordinasyonunda, amirlerimizin emir ve talimatlarıyla, emniyet teşkilatı olarak vatandaşlarımıza her alanda olduğu gibi arama kurtarma operasyonlarında da hizmet vermek üzere görev ifa etmekteyiz” dedi.


“Personelimize Türk İşaret Dili eğitimi aldırılmaktadır”


Arama kurtarma polislerinin gerekli her donanıma sahip olduğuna değinen Kura, “Görevlere hazırlık aşaması, personelin yerleşkeden çıkışı, olay yerine intikali ve operasyonel gereklilikler düşünülerek planlanmaktadır. Bu anlamda, yerleşkemiz içerisindeki depoda personelin kullanacağı ekipmanlar muhafaza edilmektedir. Ekipmanların sürekli hazır olması için kontrolleri ve bakımları belirle periyotlarla yapılmaktadır. Muhtemel bir afet durumunda görev alacak personelin yaşam ve operasyonel ihtiyaçlarını karşılamak için mobil komuta koordinasyon ve planlama aracı, mobil tuvalet sistemi ve mobil mutfak sistemlerim oluşturulmuştur. Bunun yanı sıra personelimize ilk yardım eğitimi ve Türk İşaret Dili eğitimi aldırılmaktadır” ifadelerini kullandı.


“Her ekip 20 personelden oluşuyor”


Görev dağılımlarıyla ilgili konuşan Kura, “Ankara Emniyet Müdürlüğü Çevik Kuvvet Şubesi emrinde, arama kurtarma branşlı 80 personelimiz ve iki arama kurtarma aracımız bulunmaktadır. Her ekip 20 personelden oluşmaktadır. Ekip içerisinde görev dağılımı; tim amiri, amir yardımcısı, arama, kurtarma, ilk yardım, lojistik ve güvenlik birimleri şeklinde belirlenmiştir. Ekipler içerisinde elektrik, tesisat ve kurtarma operasyonlarında ihtiyacımızın olduğu diğer özelliklere sahip personelin bulunmasına özen göstermekteyiz” diye konuştu.


“Yıkılma şekillerinde göre giriş tekniklerimiz var”


İcra ettikleri teknik faaliyetler hakkında da bilgi veren Kura, “Arama kurtarma operasyonları 4 başlık altında topluyoruz. Bunlar; lojistik ve intikal, yaşam alanı kurulumu ve güvenlik. Güvenlik kısmında ise olay yeri, personel, kazazede ve ekipman güvenliğini sayabiliriz. Arama kısmı ise kaba, fiziki ve teknik arama olarak üçe ayrılmaktadır. Kurtarma operasyonları için de yıkılma şekillerinde göre giriş tekniklerimiz vardır” ifadelerini kullandı.


Sevk ve idarenin yapıldığı komuta aracından da bahseden Kura, “Afet bölgesinde görev yapan personelin sevk ve idaresi içerisinde bulunduğumuz araçtan yapılmaktadır. Aracın enerji ihtiyacı güneş enerjisi, araç aküsü ve jeneratör vasıtasıyla kesintisiz hizmet verecek şekilde karşılanmaktadır” şeklinde konuştu.


“Aranan ilk özellik gönüllülüktür”


Alım süreciyle ilgili konuşan Kura, “PAK biriminde görev almak için aranan ilk özellik gönüllülüktür. Bunun yanında kabiliyetli, genç, dinamik, psikolojik ve fiziki yeterliliği olan kişilerin başvuruları alınmakta. Başvurulara istinaden değerlendirmeler yapılmaktadır. AFAD ile koordineli gerçekleştirilen eğitimlerimiz ise 6 hafta sürmekte ve 6 farklı eğitim modülünden oluşmaktadır” dedi.


“Personeli her türlü şartta ve şartta görev yapacak şekilde hazırlamak için çalışıyoruz”


Zorlu tatbikat çalışmaları ile personelleri hazır hale getirdiklerini dile getiren Kura, “Eğitimini başarıyla tamamlayıp branş aktarımı gerçekleştirilen personeller için oluşturmuş olduğumuz eğitim alanındaki çalışmalarla birlikte, branşlı personellerimizin bilgi birikimlerini tazelemeleri, görevde karşılaşabilecekleri muhtemel zorluklara daha kolay çözüm üretebilmeleri amacıyla gerçeğe yakın, senaryolaştırılmış eğitim ve tatbikatlar gerçekleştirmekteyiz. İcra ettiğimiz tatbikatların farklı iklim şartlarında, gece ve gündüz olmak üzere personeli her türlü şartta görev yapacak şekilde hazırlamak için çalışıyoruz” diye konuştu.


Çalışmaları sırasında yaşanılan zorluklara da değinen Kura, “Sevdiklerine ulaşmaya çalışan afetzede yakınlarının bölgede yoğunluk oluşturmaları ve bölgede oluşan bilgi kirliliği nedeniyle kazazedenin yerinin tespit edilememesi, zamana karşı yarışımızda bizi en çok zorlayan durumlar arasında” ifadelerini kullandı.


“Vatandaşlarımıza daha fazla yardım da bulunabilmek için personellerimize işaret dili eğitimi aldırıldı”


İşaret dili eğitimi ile daha fazla vatandaşın yardımına koşabileceklerini belirten Kura, şunları dedi:


“6 Şubat depremlerindeki çalışmalarımızın ardından yapılan değerlendirmeler neticesinde işitme ve konuşma engelli vatandaşlarımızın da arama kurtarma operasyonlarında karşımıza çıkabileceği düşünüldü. Vatandaşlarımıza daha fazla yardım da bulunabilmek için personellerimize işaret dili eğitimi aldırıldı. Bizler hem toplumsal olay polisleri, hem de arama kurtarma operasyonları icra eden ekipler olarak bu projeyi çok önemsiyoruz. Toplumun her kesimine hitap edebilmek için tüm personellerimize bu eğitimi aldırmaya devam ediyoruz.”


“Hedefimiz toplam bin 500 personele eğitim vermek”


Yurt genelinde bin 500 personele ulaşmayı hedeflediklerini söyleyen Kura, “İlimizde ve ülkemizde deprem özelinde şu ana kadar görev yapan toplam bin 50 personelimize arama kurtarma eğitimi verildi. Ara vermeden devam ettiğimiz eğitimlerimizde hedefimiz toplam bin 500 personele eğitim vermek” diye konuştu.



Polis Arama Kurtarma ekipleri afet ve acil durumlara karşı daima hazır

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Uşak "Kadın Liderliği ve Anadolu’nun Geleceği" Uşak Üniversitesi’nde ele alındı Uşak Üniversitesi ev sahipliğinde düzenlenen "Kadın Liderliği ve Anadolu’nun Geleceği" paneli, akademi, kamu, özel sektör ve sivil toplumdan çok sayıda kadın lideri bir araya getirdi. Uşak Üniversitesi Tıp Fakültesi tarafından gerçekleştirilen etkinlikte gün boyunca kadın liderliğinin toplumsal, ekonomik, kültürel ve mekânsal boyutları çok disiplinli bir bakış açısıyla ele alındı. Program, kayıt ve karşılama kokteylinin ardından gerçekleştirilen protokol konuşmalarıyla başladı. Açılışta Uşak Üniversitesi Tıp Fakültesinden Doç. Dr. Ayşe Özdemir, Uşak Üniversitesi adına katılımcıları selamlarken, konuşmasında şu konulara değindi: "Kadın liderlik, en sade ve en güçlü hâliyle çoğu zaman bir annenin rehberliğinde, evin sessiz odalarında başlar. Empati, adalet ve sorumluluk duygusuyla şekillenen bu liderlik anlayışı yalnızca kadınların değil, toplumun tamamının güçlenmesini sağlar. Bu yaklaşım, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kadınları toplumsal dönüşümün asli ve öncü aktörleri olarak gören vizyonuyla da örtüşmektedir." Özdemir’in ardından Uşak Valisi Dr. Naci Aktaş’ın eşi Nagihan Aktaş bir konuşma yaptı. Aktaş konuşmasında, "Bugün, kadim Türk kültürünün binlerce yıllık birikiminden beslenen güçlü Türk kadınının liderlik mirasını konuşmak ve bu mirası günümüz dünyasının ihtiyaçları doğrultusunda yeniden değerlendirmek için bir araya geldik. Tarihimiz boyunca kadın; yalnızca ailenin değil, devlet aklının tamamlayıcısı ve toplumsal vicdanın sesi olmuştur. Kadını güçlendirmeden toplumu, ekonomiyi ve geleceğimizi güçlendirmenin mümkün olmadığına yürekten inanıyoruz." dedi. Prof. Dr. Sezer Komsuoğlu, "Dünyada Kadın Hareketleri" başlığıyla bir konuşma gerçekleştirdi. Prof. Dr. Komsuoğlu konuşmasında kadın hareketlerinin tarihsel gelişimini ve günümüz toplumlarındaki dönüştürücü etkisini değerlendirdi. Programın ilk oturumu olan "Kadın Liderliği ve Anadolu’nun Geleceği", Prof. Dr. Şerife Ebru Okuyucu başkanlığında gerçekleştirildi. Oturumda Gedik Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hülya Gedik, Türkiye’de çalışma hayatında kadınların güçlenmesinin ekonomik kalkınmaya olan katkılarını değerlendirdi. Girişimcilik alanındaki deneyimlerini paylaşan Mimar Elif Ülger Yalçın, kadın liderliğinin özel sektördeki yansımalarını aktarırken, Prof. Dr. Filiz Çolak; Cumhuriyet Dönemi’nden günümüze TBMM’de kadın temsiline ilişkin kapsamlı bir değerlendirme sundu. Günün ikinci oturumu olan "Geleceği Şekillendiren Kadınlar: Yenilik, Girişimcilik ve Dönüşüm", Doç. Dr. Ayşe Özdemir başkanlığında yapıldı. Bu oturumda Gedik Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Ayşin Şişman, yapay zekâ çağında kadın liderliğinin dönüşümünü ele alırken, Gülnur Uluğ liderlikte tutku, cesaret ve yenilik kavramlarını kendi mesleki deneyimleri üzerinden aktardı. Bilgi Üniversitesinden Dr. Öğr. Üyesi Çağla Gül Şenkardeş, yapay zekâ ve inovasyonun kadın girişimciler için sunduğu fırsatları değerlendirirken, Dr. Fizyoterapist Reyhan Özgöbek bakım ekonomisi bağlamında kadın liderliğinin Türkiye’nin demografik dönüşümündeki rolüne değindi. Oturumda ayrıca Necmettin Erbakan Üniversitesinden Doç. Dr. Ebru Özer Topaloğlu, kadın kooperatiflerinin yerel kalkınmadaki önemini vurguladı. Panelin üçüncü oturumunda "Kadın Vizyonuyla Güvenli ve Sürdürülebilir Kentler: Mimarlık, Afet ve Dayanıklılık" başlığı altında kentleşme ve afet yönetimi ele alındı. Bu oturumda Mimar Mine Kuzubaşıoğlu Özdemir, güvenli ve dayanıklı kentler için kadın bakış açısının önemini aktarırken, Mimar Tuba Gökçe kamusal alanda kadın mimarların rolünü değerlendirdi. Uşak İl AFAD Müdürü Yasemin Bebek, afet ve acil durum süreçlerinde kadınların sahadaki deneyimlerini paylaştı. İç Mimar Sena Özdemir ise mekân tasarımında kadın bakış açısını ele aldı. "Toplumsal Dönüşümün İki Temeli: Sağlıkta ve Hukukta Kadın Liderliği" başlıklı dördüncü oturum, Uşak Üniversitesinden Prof. Dr. Nesrin Ada başkanlığında gerçekleştirildi. Oturumda, Afyon Kocatepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekan Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi H. Sena Akkışla sağlıkta kadın liderliği ve hukuki süreçleri değerlendirdi. Dr. Alev Türe, Av. Gülçin Kıratlı, Uzm. Dr. Bahriye Kıldacı, Av. Hilal Sabancı ve Av. Tuğba Çekiç Başkurt ise sağlık ve hukuk alanlarında kadın liderlerin karşılaştığı yapısal sorunları farklı boyutlarıyla ele aldı. Eş zamanlı olarak gerçekleştirilen "Eğitimden Medyaya: Kadın Liderliğinin Toplumsal ve Kültürel İzleri" oturumunda Doç. Dr. Yasemin Kılınçarslan, Türk sinemasında kadın yönetmenler üzerinden kadın liderliğini değerlendirirken, Doç. Dr. Münteha Dinç tarihsel perspektiften kadın varlığına ışık tuttu. Doç. Dr. Ayşen Melda Çolak, tarımda kadın liderliğini ve sürdürülebilir kalkınmayı ele alırken, Dr. Öğr. Üyesi Ayşe Gültekin kültürel ve dini açıdan kadın liderliğinin üniversitelerdeki yansımalarını değerlendirdi. Ayrıca küratörlüğünü Doç. Dr. Nazan Düz’ün üstlendiği "Anadolu’nun Işığı: Kadın Liderlerin Sanatla Buluşması" adlı serginin açılışı gerçekleştirildi. Sergide, Uşak Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi öğretim elemanlarının eserleri sanatseverlerle buluşturuldu. Panel, "Toplumdan Kadın Liderlik Öyküleri" başlıklı kısa video gösterimi ve kapanış değerlendirmeleriyle sona erdi.
Tokat TOGÜ 2025’te araştırma, eğitim ve altyapıda güçlendi Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Yılmaz, üniversitenin 2025 yılı boyunca hayata geçirdiği eğitim, araştırma, üretim, altyapı ve sürdürülebilirlik odaklı yatırımlarla hem akademik kalitenin hem de toplumsal katkının istikrarlı şekilde artırıldığını açıkladı. Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi (TOGÜ) Rektörü Prof. Dr. Fatih Yılmaz; üniversitenin 2025 yılı boyunca hayata geçirdiği çalışmalar, yatırımlar ve yenilikleri kapsamlı bir sunumla değerlendirdi. Üniversitede gerçekleştirilen toplantıya Rektör Prof. Dr. Fatih Yılmaz’ın yanı sıra rektör yardımcıları, rektör danışmanları, Genel Sekreter ve basın mensupları katıldı. Araştırma ve projelerde istikrarlı yükseliş Sunumda konuşan Rektör Prof. Dr. Fatih Yılmaz; BAP ve 2209 öğrenci projelerinde son yıllarda dikkat çekici bir artış yaşandığını belirtti. Teknopark bünyesinde yürütülen Ar-Ge projelerinin üniversitenin üretim ve yenilik odaklı vizyonuna önemli katkı sunduğunu vurgulayan Yılmaz, BAP projeleriyle ilgili de ayrıntılı bilgiler paylaştı. Eğitimde kaliteyi artıran yenilikler Eğitim-öğretimde kaliteyi artırmaya yönelik uygulamalara değinen Rektör Yılmaz; kurumsal ve program akreditasyon çalışmaları, çift diploma programları, 60 yaş üstü vatandaşlar için Tazelenme Üniversitesi, yapay zekâ temelli yeni bölümler, ders dışı öğrenme transkripti ve uygulamalı eğitimlerin yaygınlaştırılması gibi birçok yeniliğin hayata geçirildiğini söyledi. Yılmaz, 31 programın akreditasyon sürecinin devam ettiğini, 10 programın ise akredite edildiğini ifade etti. Üretim ve uygulama odaklı yeni tesisler TOGÜ Mutfak Eğitim ve Üretim Tesisi, Hijyenlab Laboratuvarı, Siber Güvenlik ve Yazılım Geliştirme Laboratuvarları ile tarım ve hayvancılığa yönelik üretim tesislerinin üniversiteyi uygulamalı eğitimde öncü konuma taşıdığını kaydeden Yılmaz, Eczacılık Fakültesi için TOGÜ Şifa Laboratuvarı’nın da yakın zamanda kurulacağını açıkladı. Uluslararası sıralamalar ve sürdürülebilirlik Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi’nin QS, THE Impact, CWUR ve UI GreenMetric gibi uluslararası sıralamalarda elde ettiği derecelerle küresel görünürlüğünü artırdığını ifade eden Rektör Yılmaz, bilimsel yayın sayısı ve nitelikli akademik üretimde de önemli artış yaşandığını söyledi. Üniversite bünyesinde kurulması planlanan 2 megavatlık Güneş Enerjisi Santrali’nin, üniversitenin elektrik ihtiyacının karşılanmasına önemli katkı sağlayacağını da sözlerine ekledi. Fiziki altyapı ve sağlık yatırımları Yeni Rektörlük Binası’nın hizmete açıldığını, üniversite hastanesinde tıbbi cihaz yatırımlarının sürdüğünü aktaran Yılmaz; spor alanları ve devam eden fakülte inşaatlarıyla üniversitenin fiziki kapasitesinin güçlendiğini belirtti. Hastane acil servisi, yoğun bakım, otopark, Diş Hekimliği Fakültesi, anaokulu ve kütüphane projelerinin planlanan takvim doğrultusunda ilerlediği kaydedildi. Gelecek vizyonu Toplantının sonunda basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Rektör Prof. Dr. Fatih Yılmaz, üniversite bütçesinin etkin kullanıldığını, üretim yapan tesislerin uygulamalı eğitim açısından büyük önem taşıdığını ifade etti. Yılmaz, Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi’nin önümüzdeki dönemde de kalite, üretim, sürdürülebilir kalkınma ve toplumsal fayda odaklı çalışmalarını kararlılıkla sürdüreceğini belirtti.
Bursa Sabah yürüyüşünde yolun kaydığını farkeden yaşlı kadın 31 öğrencinin hayatını kurtardı Bursa’nın Nilüfer ilçesinde sabah yürüyüşe çıkan bir yaşlı kadının "kayıyor" diyerek ihbar ettiği istinat duvarı ve ona bağlı yürüyüş yolu 9 saat sonra mahalledeki cami ve aynı bahçede bitişik olan Kur’an kursunun üzerine yıkıldı. Taşıyıcı sütunları zarar gören cami ibadete kapanırken 36 öğrencinin eğitim gördüğü Kur’an kursu da tatil edildi. Yürüyüş yaparken durumu farkedip ihbarda bulunan yaşlı kadın sayesinde Kur’an kursundan tahliye edilen 16’sı dört ile 6 yaş arası çocuk 15’i orta yaşlı kadın olmak üzere toplam 31 öğrenci yara almadan kurtuldu. Edinilen bilgiye göre, olay merkez Nilüfer ilçesi Kültür Mahallesi Köşk Caddesinde meydana geldi. Mevlana Caminin kot farkı ile arka bahçesinin üzerinden geçen cadde ve ona bağlı yürüyüş yolu ile bahçeye yapılan istinat duvarında kayma olduğunu sabah yürüyüşündeyken farkeden duyarlı bir kadın vatandaş, Nilüfer ilçe müftülüğünü arayarak haber verdi. Harekete geçen müftülük çalışanları Mevlana Cami Dernek Başkanı Hamit Kara (69) ile Kur’an kursunun bayan yetkilisine ulaşıp haber verdi. Olay yerine gelen polis, itfaiye ve belediye ekiplerinin incelemelerinin ardından kayma olduğu bildirilen yol trafiğe kapatıldı. Bu sırada camiye bitişik olan Mevlana Cami Kuran Kursunda eğitim gören yarısı 16’sı çocuk 15’i kadın görevliler tarafından tahliye edildi. Öğle namazının ardından cami ibadete kapanırken Kur’an Kursuda tatil edilerek gerekli tüm tedbirler alındı. Yürüyüş yapan kadının ihbarından 9 saat sonra yol ve duvar çöktü Sabah saatlerinde yürüyüş yapan kadının bilgi vermesinin üzerinden 9 saat sonra istinat duvarı ve yürüyüş yolu caminin arka bahçesine ve Kur’an kursu üzerine büyük bir gürültü ile yıkıldı. Tedbirlerin alındığı şeridin çekildiği alanda yaşanan yıkımda can kaybı yaşanmadı. Duvarın ve yolun çökmesiyle birlikte bölgeye çok sayıda polis, itfaiye ve AFAD ekibi gönderildi. Yapılan incelemenin ardından çöküntü alanda canlı olmadığı bildirildi. Sabah yürüyüşündeyken durumu farkeden duyarlı kadın vatandaşın yapmış olduğu ihbar sayesinde Kur’an kursundaki çocuk ve kadınları dışarıya çıkardıklarını anlatan Cami Dernek Başkanı Hamit Kara "Vatandaşımız o bilgilendirmeyi yapmasa duvarın ne zaman yıkılacağından haberimiz olmayacaktı ve dolayısıyla bizde tedbir almayacaktık. Allah o ablamızdan razı olsun" dedi. 31 öğrencinin eğitim gördüğü Kuran kursunun duvarında delikler oluştuğunu caminin ise mihrap kısmındaki taşıyıcı kolonların 3 tanesinde zarar meydana geldiğini anlatan Kara, "Yapılan ihbarla duvarla yolun çökmesi arasında 9 saat 45 dakika var. Bu kadar çabuk yıkılacağını tahmin etmiyorduk. Çok şükür yaralı yada can kaybımız yok. Cami ve Kur’an kursundaki zararın en yakın zamanda giderileceğini umuyoruz" diye konuştu.
Karabük 40 yılda biriktirdiği Türk boy damgaları Safranbolu’da sergiledi Koleksiyoner emekli öğretmen Mustafa Gezici’nin 40 yılda topladığı Türk boyu damgalarının bazıları Safranbolu’nun UNESCO’ya kabul edilişinin 31. yılı etkinlikleri kapsamında açılan sergide ziyaretçilerle buluştu. Karabük’ün Safranbolu ilçesinin UNESCO Dünya Miras Listesi’ne kabul edilişinin 31. yılı, düzenlenen çeşitli etkinliklerle kutlanmaya başlandı. Kutlamalar kapsamında, Tarihi Safranbolu Sempozyumu ile başlayan programda günün anlam ve önemine ilişkin konuşmalar yapıldı. Etkinlikler çerçevesinde koleksiyoner ve emekli öğretmen Mustafa Gezici (61), 40 yılda topladığı 90 Türk boyu damgasından 39’unu katılımcılarla buluşturdu. "Türk Dilinin Sessiz Tanıkları: Türk Boy Damgaları" adıyla açılan sergide, Türk kültür ve tarihine ışık tutan damgalar ziyaretçilerin beğenisine sunuldu. Serginin, Safranbolu’nun kültürel miras kimliğine katkı sağlamasının yanı sıra Türk boylarının tarihsel izlerinin tanıtılmasına da önemli katkı sağlıyor. Gezici, gazetecilere yaptığı açıklamada, "Anadolu’da artık son aşamada hayvanlara vurulan damgalardır bunlar. Hayvancılığın artık çiftliklere çevrilmesi, köy hayvancılığının da çok azalması nedeniyle bunlar son 50 yıldır kullanılmaz oldu. Ama tarihin sessiz tanıklarıdır bu hayvan damgaları, Türk boy damgalarıdır" dedi. Şu ana kadar yaklaşık 90 adet topladıklarını ifade eden Gezici, "Bunlar, Türklerin Anadolu’ya 1071’den daha önce geldiğine dair belgelerdir. Sessiz tanıklarıdır. Yılda yaklaşık 4 tane falan bulabiliyoruz. İşte 40 yıllık bir emektir bu yani. Kastamonu, Yozgat, Kayseri, Erzurum, Elazığ, Erzincan; bu bölgelerden topladık. Moğolistan’dan da gelen var. Bir arkadaş gönderdi; 3–4 tane de oradan var. Karşılaştırma açısından Moğolistan’dan geldi" diye konuştu. Gezici, "Büyükbaş hayvanların butlarına, küçükbaş hayvanların da kulaklarına vurulurdu. Yani Türkler ilk defa, şunu söyleyelim, hayvanlara kulak küpesinin ilk mucididir. Kime ait olduğu belli oluyor böylece. Ova ova, boy boy bellidir bunlar. Hatta iki kardeş boyun bile damgaları ayrıdır" ifadelerine yer verdi.
Hakkari Hakkâri’nin hafızası kütüphanede yaşıyor Hakkâri’nin ilk öğretmenlerinden ve matbaacılarından olan İbrahim Hatipoğlu’nun mirası gelecek nesillere emanet edildi. Hakkârili emekli öğretmen ve yazar Aziz Hatipoğlu, Hakkâri’nin eğitim ve kültür tarihine ışık tutan anlamlı bir bağışa imza attı. Hakkâri’nin ilk üç öğretmeninden biri ve aynı zamanda kentin ilk matbaa kurucularından olan merhum babası İbrahim Hatipoğlu’na ait kişisel kütüphanede bulunan kitaplar, Hakkâri Sosyal Bilimler Lisesi Emin Özatak Kütüphanesi’ne bağışlandı. Bağış kapsamında, İbrahim Hatipoğlu’nun Hakkâri’nin kurtuluşunun 30. yıl dönümü dolayısıyla 1947 yılında kutlama programında yaptığı konuşmanın orijinal metni de gün yüzüne çıktı. Tarihî belge niteliği taşıyan bu metin, dönemin ruhunu ve Hakkâri’nin kültürel birikimini yansıtması açısından büyük önem taşıyor. Rahmetli babası gibi kendisi de öğretmen ve yazar olan Aziz Hatipoğlu, 1931 doğumlu babasının hatıralarını paylaşırken duygulu anlar yaşadı. Hakkâri’nin geçmişten bugüne bir ilim ve kültür şehri olduğunu vurgulayan Hatipoğlu, bu kimliğin oluşmasında emeği geçen eğitimcileri ve aydınları saygıyla andı. Hakkâri İl Millî Eğitim Müdürü Nurettin Yılmaz’ı makamında ziyaret eden Hatipoğlu; bu anlamlı bağışın kütüphaneyle buluşmasına vesile olan İl Müdürü Yılmaz’a teşekkür ederek, gençlerin tarihî ve kültürel mirasla buluşmasının önemine dikkat çekti. İl Millî Eğitim Müdürü Nurettin Yılmaz, Hakkâri’nin eğitim tarihine yön veren isimlerin yaşatılmasının büyük önem taşıdığını vurgulayarak, "Şehrimizin ilk öğretmenlerinden ve eğitim öncülerinden merhum İbrahim Hatipoğlu’nun aziz hatırasını gelecek nesillere aktarmak adına, isminin bir okul kütüphanemize verilmesini kararlaştırdık. Bu anlamlı bağışla birlikte öğrencilerimizin hem kitaplarla hem de Hakkâri’nin köklü eğitim geçmişiyle buluşmasını son derece kıymetli buluyoruz. Eğitime gönül vermiş büyüklerimizi rahmet ve şükranla anıyor, bu değerli mirası bizlere ulaştıran emekli öğretmenimiz ve yazar Aziz Hatipoğlu’na teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı.