ASAYİŞ - 13 Kasım 2025 Perşembe 16:00

Sevgilisini 14. kattan atarak öldürdüğü iddia edilen sanık: "Ben bu işin çözülmesini istiyorum"

A
A
A
Sevgilisini 14. kattan atarak öldürdüğü iddia edilen sanık: "Ben bu işin çözülmesini istiyorum"

Ankara’da sevgilisi ile yaşadığı 14’üncü kattaki daireden düşerek hayatını kaybeden kadının ölümüne ilişkin görülen davada sanık, "Ben bu işin çözülmesini istiyorum. Bunu da çözecek olan mahkeme heyetidir" dedi.


Ankara 2. Batı Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya tutuklu sanık Hüseyin Uyucu, maktul Şeyma Gökçe’nin ailesi ve taraf avukatları katıldı. Mahkeme başkanı, yargılamanın başladığını ve bu celse tanık dinleneceğini belirtti. Dinlenen sanık Uyucu, "Olay günü sabahleyin kıskançlık sebebiyle çıkan bir tartışma oldu. Bunun üzerine Şeyma fazla sinirlenip evi dağıtmaya başladı. Yatak odasına gidip dolabın camını kırdı. Ondan sonra sakin olmasını söyledim. Sonra bardaklar fırlattı, banyoya gidip banyo camını indirdi. Tabii sonra protez ayağım olmadığı için sürekli protezimi vermesini söylüyordum. Sonra protezimi verdi, giydim. Yalnız bu sırada protezim yokken engellemeye çalışıyordum. Yani tutup sarılıp yapmamasını söylüyordum" dedi.



"Polisler gelince uyandım"


Maktul Gökçe’nin evi dağıttığını ancak kendisine vurmadığını iddia eden Uyucu, "Sadece engellemeye çalıştım. Bu sırada da benim elime cam battı. Şeyma’nın elinde cam vardı. Kendine zarar vermemesi için elinden almaya çalıştım. Evdeki kanlar da benim kanımdır. Yalnız bu sırada ben kendi ilaçlarımı, birer saat aralıklarla 6 tane alıyordum. Biraz da fazla yorulduğum için, ağrılarımı da geçirmediği için ’Yatıp dinlenelim, kalkınca konuşuruz’ dedik. Çünkü ilaçlardan dolayı ben ayakta duramıyorum. Yan etkileri; sakinleştiren, uyutan bir ilaç. Elimle Gökçe’nin ayağını temizledim, çünkü cam kırıkları batmıştı. Ondan sonra yattık. Aldığım ilaçlardan dolayı uyuyakaldım. Sonrasında polisler geldi, o şekilde uyandım. Bana Şeyma’nın nerede olduğunu sordular. Ben de bilmediğimi, beraber yattığımızı söyledim. Polisler bana olaya ilişkin hiçbir şey söylemediler. Aşağı indik. Ondan sonra arabaya binince ’Şeyma intihar etmiş Hüseyin, senlik bir şey var mı? Bir şey biliyorsan söyle’ dediler bana. Benim de bildiğim bu kadar. Şeyma’yı en son bıraktığım haline kadar her şeyi anlattım" dedi.



"Şeyma intihar edecek bir insan değildi"


Maktul Gökçe’nin babası Mithat Gökçe ise şikayetçi olduğunu ifade ederek, "2024 yılında eşimden boşandım. Şeyma annesiyle yaşıyordu. Ben sevgili olduklarını bilmiyordum. Hüseyin’in kızımı darbettiğini öğrendim. Bu tüm olayları kızım öldükten sonra öğrendim. Şeyma intihar edecek bir insan değildi. Ben, olay günü yanlarında başkalarının da olduğunu düşünüyorum. Kızımda cam kesiği olduğunu görmedim" diye konuştu.


Makbul Gökçe’nin annesi Günnur Gökçe ise ifadesinde şunları söyledi:


"Hüseyin’le Şeyma 2024 yılında tanıştılar. Feydullah isimli kişiyle sürekli görüşüyorlardı. Şeyma 14 yaşında istismara uğradı ve bu mahkeme kayıtlarında sabit. Ben, Şeyma’nın intihar etmediğini biliyordum. Benim kızım hayatına bağlı bir insandı. ‘Ben ölünce cenazem güzel olsun’ diye sigara dahi içmezdi. Yuva kuracaklardı, benim kızım evinin koltuklarını kendisi götürdü. Benim kızım uyuşturucu kullanmıyordu, buna eminim."



"Ben ablamın katilini istiyorum"


Sanık Uyucu ile bir kez görüştüğünü ifade eden maktulün kardeşi Göktürk Gökçe, "Bu kişi adi bir cinayet zanlısıdır. Bu kişiler hakkında tekrardan bir araştırma yapılmasını istiyorum. Ben ablamın katilini istiyorum. Şikayetçiyim" dedi.


Olay günü olayın yaşandığı dairede bulunan tanık Feydullah E., "Beni olay günü Hüseyin aradı, ’Acil gelir misin?’ dedi. Yanına gittim, ev bayağı dağınıktı. Şeyma ile aralarında tartışma yaşandığı belliydi. Biraz evi toparladım, Hüseyin’e ’Şeyma’yı evine götürelim’ dedim. Hüseyin, ’Şeyma’yı bu şekilde evine yollamam’ dedi. Sonrasında ben eve gittim. O gün beni dinleselerdi şu an belki burada olmayacaktık" ifadelerini kullandı.


Beyanlara karşı söz verilen sanık Uyucu, "Hayatımı birleştireceğim kadın öldü. Her şey açıkça ortadadır. Şeyma ile ben hep iyiydik, kavga ettik ama yine iyiydik. Ben uyumasaydım belki engelleyebilirdim" dedi.


Maktulün anne ve babası, sanık hakkındaki şikayetlerinin devam ettiğini belirtti. Söz alan cumhuriyet savcısı, sanığın üzerine atılı suçun mevcut delil durumu sebebiyle tutukluluk halinin devamına karar verilmesini talep etti. Mütalaaya karşın söz alan sanık Uyucu, "Ben bu işin çözülmesini istiyorum. Bunu da çözecek olan mahkeme heyetidir" dedi.


Sanık, tanık ve avukat beyanlarının ardından ara kararını açıklayan mahkeme, sanığın tutukluluk halinin devamına hükmederek, bir sonraki celseyi 23 Şubat 2026 tarihine erteledi.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Yalova Güllü’nün oğlu savcıya müşteki olarak ifade verdi: "Atacağım camdan, atlayacak mısın camdan kelimelerini ablam Tuğyan söylüyor" Yalova’daki evinin terasının penceresinden düşen Güllü’nün ölümüyle ilgili soruşturmada "tasarlayarak yakın akrabayı öldürmek" suçlamasıyla ablası Tuğyan Ülkem Gülter’in (27) kardeşi Tuğberk Yağız Gülter, olay günü ses kayıtarıyla ilgili, "’Atacağım camdan, atlayacak mısın camdan’ kelimelerini ablam Tuğyan söylüyor" dedi. 26 Eylül’de Yalova’nın Çınarcık ilçesi Harmanlar Mahallesi Vali Akı Caddesi üzerindeki apartmanın 5’inci katındaki kapalı terasta ünlü şarkıcı Güllü (52), kızı ve arkadaşıyla eğlendiği sırada pencereden düşerek hayatını kaybetmişti. Güllü’nün ölümüyle ilgili Yalova Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma çerçevesinde gözaltına alınan Güllü’nün kızı Tuğyan Ülkem Gülter "tasarlayarak yakın akrabayı öldürmek" suçundan tutuklanırken, Sultan Nur Ulu’ya ise ev hapsi verilmişti. Olayla ilgili Güllü’nün oğlu Tuğberk Yağız Gülter, Yalova Adliyesi’ne müşteki sıfatıyla ifade verdi. Gülter, Yalova’daki olayın yaşandığı gün kendisinin İstanbul’da olduğunu söyledi. Annesi ve ablası arasında sık sık tartışma çıktığını söyleyen Gülter, bunun hiç bir zaman fiziki şiddete dönmediğini söyledi. Ablası ile küçüklüğünden beri anlaşamadıklarını kaydeden Gülter, sık sık tartıştıklarını kaydetti. Olayın yaşandığı evi taziye evi olarak kullanmak istediklerini belirten Gülter, "Çınarcık’taki eve girmemiz lazımdı ama evin anahtarı bende yoktu. Ablam da hiçbir şey almadan evden çıkmış. O haliyle hastaneydi. Polisler de olay yeri incelemeden sonra kapıyı çekip gitmişler. Onlarda da anahtar yoktu. Hatta bu şifreli kapıyı yapan firmayı aradım ancak ulaşamayınca instagramdan mesaj attım. Sonuç itibariyle adamlara ulaşamadığım için ben de eve girebilmek adına komşumuz Seval teyzenin terasından girebileceğimi düşündüm. Çilingire de haber veremedim çünkü bu kapı normal bir kapı değildi, şifreli bir kapıydı, kapıyı komple çıkarmaları gerekiyordu sanırım" dedi. Camı kırarak eve girdiğini daha sonra dışarda bekleyenlere kapıyı açtığını kaydeden Gülter, annesinin kasasında para veya altın gibi şeylerin saklanmadığını söyledi. Gülter, kasadan yeşil sırt çantasına ananesinin kesilmiş saçı, annesinin banka hesap cüzdanları, annesinin yazdığı şarkı sözleri ve telif haklarına ilişkin evrakların olduğunu kaydetti. Olayın yaşandığı ana ilişkin ses kayıtlarına da değinen Gülter, şöyle konuştu: "Tuğyan’ın odasına girdikten sonraki ses kayıtlarını ben internet üzerinden dinledim. Orada ’Hadi görüşürüz’ sözcüğünü söyleyen kişinin annem olduğunu düşünüyorum ama çok da emin değilim. Çünkü ben bunu uzun süre önce bir kere dinlemiştim. Olayın olduğu ilk zamanlardı. Annem deyip geçtim. Son zamanlarda tekrar dinlemedim, uzun uzun muhakeme yapmadım. Herkes tamam mı? O ne lan? Valla şahane bak. Bak, manyaklara bak. Gel, gel. Kız gelsene buraya. Kız gel. Orospu’ şeklindeki sözler anneme aittir. Bazı sesleri tam olarak duyamasam da annemin söylediği kelimeler var ama müzik ve oynama sesinden net olarak duyamıyorum. Sizin ’Bırak beni’ olarak duyduğunuz ses de anneme ait. Sultan’ın ’Ben oynamayı bilmiyorum ki.’ sesi Sultan’a ait. Videoda dinlediğim ’Atacağım camdan, atlayacak mısın camdan’ kelimelerini de ablam Tuğyan söylüyor. Yine dinlediğim ses kaydında ’Gerek var mı?’ ya da ’Kelebek var mı?’ şeklinde duyduğum sözleri ablam söylüyor. ’Gel bakalım’ diye anladığım sözü de ablam söylüyor. Videonun sonundaki ’Hadi görüşürüz’ kelimelerini bir annemin sesine, bir Tuğyan sesine benzetiyorum. O konuda net bir şey söyleyemiyorum. Ben annemin bu ses kaydında dinleyip kesin olarak anneme ait olduğunu düşündüğüm sesleri söyledim. Ama en sondaki ’hadi görüşürüz’ cümlesinin net olarak kime ait olduğunu belirtemiyorum." "Hiçbir sebep yokken o dar açık camın olduğu yere geçmez" Gülter annesinin camlardan korktuğunu ve zorunlu olmadıkça uzak durduğunu anlattı. Annesinin o gün cam açık olmasına rağmen camın orada bulunmasının ancak 3 sebebi olabileceğini kaydeden Gülter, "Bunlardan birincisi açık olan camı kapatmak için olabilir. Çünkü dediğim gibi açık camdan korkardı, camı kapatmak istemiş olabilir. 2. sebep belki gerçekten söylediği gibi kelebek gibi bir küçük böcek tarzı bir şey vardı, onu öldürmemek için camdan alıp atmak istemiş olabilir. 3. sebep onu birinin cama bir şekilde götürmüş olmasıdır. Çünkü annem kesinlikle kendisi hiçbir sebep yokken o dar açık camın olduğu yere geçmez, oynamak isterse geniş alana geçmek ister. Benim ablam odada sürekli sigara içer. O yüzden cam sürekli açıktır. Annem sigara kokusunu sevmediği için genelde de ablama ’Yine sigara kokutmuşsun odayı, camı aç’ gibi şeyler söylerdi. Tuğyan’ın odasındaki Tuğyan’ın yatağı bir hafta önce aslında cama paralelmiş. Sonra yatağı cama dikey olarak koymuşlar. O olay anında olduğu gibi. Benim tahminim ablam deli yatar diye annem düşünüp yatağın o şekilde değiştirilmesini istemiştir. Annem yatağın o şekilde olmasına izin vermez" ifadesini kullandı. Anneni öldürebilir mi sorusuna yanıt: "Kervan için her şeyi yapabilir" Gülter, annesinin ablasının sevgilsi Kervan’dan nefret ettiğini belirterek, "Bir kaç sebebi vardır. İlk sebebi Tuğyan’dır. Tuğyan hayatındaki erkek için etrafını siler. Herkesi karşısına alır. Ben daha öncesinde tarihini tam hatırlamadığım dönem ablamın Kervan’dan ikiz çocuğa hamile olduğunu annemden duymuştum. Ablam çocukları düşürdü mü yoksa hastanede aldırdı mı bilmiyorum ama hamilelik sürecini annemden bu şekilde duymuştum. Ablam Kervan’ı seviyordu. Ablamın intihar etme olayında ablam cama çıkıp anneme ’Sen beni öldürdün, sen beni rezil ettin’ dedi. Ablam hayatındaki erkek için etrafını siler" dedi. Gülter, "Kervan için Ablan Tuğyan anneni öldürebilir mi?" sorusuna ise, "Vebal almak istemiyorum ama Kervan için öldürebilir. Çünkü ablam ilişki konusunda zayıf karakterli biridir. Kervan için her şeyi yapabilir. Daha önceki ilişkilerinde de böyleydi" diye konuştu. Ablasının olay günü yaşananlarla ilgili kendisine anlattıkları hakkında bilgi veren Gülter, şunları kaydetti: "Ben Tuğyan’a bu olaydan sonra kendisine annemi düşerken görüp görmediğini sorduğumda, bana annemin camdan düşerken ayağını ya da elbisesinin bir kısmını gördüğünü söylemişti. Bunu bana olayın olmasından sonra ilk haftalarda söylemişti. Ben annemi düşerken görüp görmediğini sordum. O da bana ’Yağız hatırlamıyorum. Ya elbisesini ya ayağını gördüm’ demişti. Ben Tuğyan’a olayın detaylarını sormadım. Annem camın oraya nasıl geçti, Sultan neredeydi, ya da Tuğyan nerede duruyordu, olay günü neler oldu gibi detaylar sormadım. Sadece annemi düşerken görüp görmediğini sormuştum. Bir de en son çalan şarkı ’Annemin sahneden iniş şarkısı değil mi?’ diye sordum. O da ’Evet, malkata’ dedi. Malkata’yı nasıl çaldıklarını, kimin istediğini Tuğyan’a sormamıştım. Ancak 2-3 gün önce ben Çiğdem ablaya ’Ablam bu malkatayı başka günlerde dinler miydi, olay anında niye Malkata’yı açmışlar’" gibi kuşkumu giderecek sorular sormuştur. Çiğdem de bana ablamın da bu şarkıyı ara ara dinlediğini söyledi." "Ablam çok yalan söyleyen biridir, 10 lafından 9’u yalandır" Gülter, Sultan Nur Ulu’nun ise uyuşturucu içtiği için saç örneği vermekten korktuğunu kaydetti. Gülter, ablasının uyuşturucu içip içmediği sorusuna ise, "Şunu da söyleyeyim annemden de net olarak biliyorum Tuğyan geçmişinde uyuşturucu kullanmıştır. Annemin de uyuşturucuyu bıraktırmak için çok uğraştığını biliyorum. Tuğyan kendi beyanına göre bu uyuşturucuyu 5-7 sene önce bırakmış, ondan sonra içmediğini söylüyor. Ancak ben şunu da söylemek durumundayım. Ablam çok yalan söyleyen biridir, 10 lafından 9’u yalandır. Çok yalan söyleyen biridir" dedi. "İlişkisi için yapamayacağı şey yoktur" Olayın cinayet olabileceğiyle ilgili şüphelerinin oluştuğunu da anlatan Gülter, "Benim şüphelerim oluşup kayboluyordu. Ablamın ya da Sultan’ın böyle bir şey yapacağını düşünmedim. Çünkü videoları izlediğimde ablam çok bağırıyordu, ablam olaydan sonra çok üzgündü, sürekli çığlık atıyordu, onun o üzüntüsünü görünce aklıma böyle bir şey yapabileceği gelmedi. Ancak ablamın kişiliği yukarıda belirttiğim gibi yalancılık vardır, menfaati çok sever, ilişkisi için yapamayacağı şey yoktur." Ablasını annesiyle ara ara Kervan sebebiyle kavga ettiğini dile getirerek şöyle konuştu: "Sinirli, agresif ve kavgacı bir yapısı vardır. Şimdi tüm olayları, Sultan’ın verdiği itiraf ifadesini düşününce aklım almıyor, ablamın böyle bir şey yapacağına inanmak istiyorum. Bunların gerçek olmadığına inanmak istiyorum. Yapmışsa da şikayetçiyim. Eğer annem bir cinayet sebebiyle vefat etmişse, yapan, düşünen, olaya karışan herkesten şikayetçiyim. Böyle bir şey yoksa kendini inşallah kanıtlar. Böyle bir şey varsa ömürlerinin sonuna kadar yatsınlar. Her şeyden önce çıkarlarsa benimle karşılaşacaklar. Gerçeğin açığa çıkmasını istiyorum." "Böyle bir şey yapmamıştır diye ümit ediyorum" Tuğyan’ın daha önce kendisine annesini öldürmek istediği ile ilgili bir şey söylemediğini anlatan Gülter, olayın gerçeğiyle ilgili bir bilgisi olmadığının belirterek, "Tuğyan olaydan sonra bana annemi ittim diye bir şey söylemedi. Zaten böyle bir şey de konuşmadık. Hatta onu cezaevine perşembe günü gidersem böyle bir soruyu sorup sormayacağımı da bilmiyorum. Vereceğim cevaptan korkuyorum inşallah böyle bir şey yapmamıştır diye ümit ediyorum. Benim onların kaçma planları ile ilgili bir bilgim yoktur. Hatta kaçmayla ilgili ses kaydı medyaya düşünce ben de Whatsapp’tan Tuğyan’a ’Biraz önce öğrendim, bu Gürcistan, Fransa muhabbetleri ne, hayırdır, nereye kaçmayı planlıyorsun, niye?’ diye yazdım, o da bana bir şey yazmadı, sonra ben onu aradım, kızdım, o da bana böyle bir kaçma planının olmadığını, ses kayıtlarının kesilip biçildiğini öyle servis edildiğini söyledi, ben de aslı varsa sen ver dedim. Yine bu konuşmamızda Bircan’a attığı annemle ilgili mesajların hesabını bana vereceksin demiştim. O bana herhangi bir cevap vermedim" dedi. Gülter, telefonunun kendi rızasıyla incelemesi için savcılığa verdi.