GÜNDEM - 09 Temmuz 2025 Çarşamba 13:44

Tarım ve Orman Bakanlığı ‘hayvan pazarlarının bilinçli kapatıldığı’ iddialarını yalanladı

A
A
A
Tarım ve Orman Bakanlığı ‘hayvan pazarlarının bilinçli kapatıldığı’ iddialarını yalanladı

Tarım ve Orman Bakanlığı, yapay et üretiminin önünü açmak için hayvan pazarlarının ’bilinçli kapatıldığı’ iddialarının asılsız olduğunu açıkladı.


Tarım ve Orman Bakanlığı, son zamanlarda sosyal medyada yer alan ‘hayvan pazarlarının bilinçli kapatıldığı’ iddialarına ilişkin yazılı açıklama yaptı. İddiaların asılsız olduğu belirtilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:


"Son günlerde sosyal medya mecralarında Tarım ve Orman Bakanlığımızın hayvan pazarlarını bilinçli şekilde kapattığı, bu uygulamanın ‘yapay et üretiminin önünü açmak’ amacı taşıdığı ve şap hastalığının bu doğrultuda ‘bahane edildiği’ yönünde asılsız ve kamuoyunu yanıltıcı iddialar dolaşıma sokulmuştur. Bu tür iddialar gerçeği yansıtmamakta, kamuoyunda yanlış algı oluşturarak hayvancılık sektöründe emek veren tüm kesimlerin çabalarını gölgelemektedir. Bu nedenle hususların kamuoyuyla paylaşılması zaruri hale gelmiştir. Hayvan pazarlarının geçici olarak kapatılması, bulaşıcı hayvan hastalıklarının yayılmasını önlemek amacıyla uygulanan rutin ve teknik bir salgın yönetimi tedbiridir. Bu uygulama sadece Türkiye’de değil, birçok ülkede uluslararası hayvan sağlığı normları doğrultusunda düzenli olarak uygulanmaktadır. Bu uygulama ilk kez yapılmamaktadır. Örneğin 2023 yılında SAT-2 tipi şap virüsünün tespit edilmesinin ardından ülke genelinde tüm hayvan hareketleri geçici olarak durdurulmuş ve hayvan pazarları topluca kapatılmıştır. Bu uygulama, hastalığın yayılımını önlemek için alınmış ulusal ölçekteki en güçlü önlemlerden biri olmuştur. Ayrıca daha önceki yıllarda farklı şap virüs tiplerinin görülmesi üzerine bölgesel olarak hayvan hareketlerine kısıtlamalar getirilmiş ve hayvan pazarlarının geçici olarak kapatılması yoluna gidilmiştir. Bu uygulamalar, ilgili valiliklerin İl Hayvan Sağlık Zabıtası Komisyonu kararları doğrultusunda yapılmıştır."



"Yapay et üretiminin önünü açacak iddiası tamamen hayal ürünüdür"


Açıklamada pazarların kapatılmasını yapay etle ilişkilendirmenin gerçek dışı olduğu belirtilerek, "Bakanlığımız tarafından yapılan bu uygulamanın Paris İklim Anlaşması veya İklim Kanunu ile uzaktan yakından hiçbir ilgisi olmadığı gibi, yapay et üretiminin önünü açacak iddiası da tamamen hayal ürünüdür. Yapay et üretimi, ülkemizde ruhsatlandırılmış, ticarileşmiş veya desteklenen bir faaliyet değildir. Bakanlığımız tarafından bu alanda herhangi bir mevzuat düzenlemesi, izin, altyapı hazırlığı ya da teşvik söz konusu değildir. Hayvancılık sektörüne ve üreticilerimize zarar verecek herhangi bir politika ya da uygulama Bakanlığımız gündeminde yer almamaktadır. Aksine hedefimiz yerli üretimin desteklenmesi, hayvansal üretim güvenliğinin artırılması ve halkımızın sağlıklı gıdaya erişiminin teminat altına alınmasıdır" ifadeleri kullanıldı.


Yapılan açıklamada sosyal medya başta olmak üzere bazı mecralarda yayılan bu tür asılsız, spekülatif ve bilim dışı iddialara itibar edilmemesinin büyük önem taşıdığı belirtildi. Resmi bilgi ve açıklamaların yalnızca Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarının kanallarından yapıldığı, kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi adına bu kaynakların esas alınmasının önem arz ettiği vurgulanırken, Tarım ve Orman Bakanlığınca tüm uygulamalarda bilimsel veriler, saha analizleri ve kamu yararı gözetilmekte olup, üreticinin, sektör paydaşlarının ve tüketicilerin haklarının korunduğu bildirildi.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Van Van’da "Mide Kanseri Farkındalık Semineri" düzenlendi Van İl Sağlık Müdürlüğü tarafından mide kanserine dikkat çekmek amacıyla düzenlenen "Mide Kanseri Farkındalık Semineri" gerçekleştirildi. İpekyolu İlçe Kütüphanesi’nde düzenlenen seminerde, mide kanserinin risk faktörleri, erken tanının önemi ve korunma yolları ele alındı. Program kapsamında halka yönelik bilgilendirici sunumlar yapıldı. Programda endoskopi taramaları hakkında bilgilendirme yapılırken, seminere katılan muhtarlar ve vatandaşlar da merak ettikleri konular hakkında uzman hekimlerden bilgi alma imkânı buldu. Seminerde konuşan Van İl Sağlık Müdürü Op. Dr. Muhammed Tosun, halkla bire bir temas halinde olan muhtarların toplumun doğru şekilde bilgilendirilmesinde çok önemli bir role sahip olduğunu belirtti. İl Müdürü Op. Dr. Tosun, "Bu nedenle öncelikle muhtarlarımızı bilgilendirerek, onların halkla temasını artırmayı; vatandaşlarımızın bu kanser türüne yakalanmadan önce neler yapması gerektiğini ve hastalığa yakalanmış bireylerin nasıl takip edilmesi gerektiğini anlatmayı amaçlıyoruz. Bugün bu konuları, kıymetli hocalarımız bizlere aktaracak. Sizlerle birlikte bizler de bu eğitimden faydalanacağız. Van özelinde halk sağlığını doğrudan etkileyen bu ve benzeri önemli konularda, paydaşlarımızla birlikte eğitim ve bilgilendirme çalışmalarımıza devam edeceğiz" dedi. "Sıcak çay masum çıktı" Bölgeye özgü mide kanseri risk faktörlerinden bahseden Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi Genel Cerrah Prof. Dr. Sabahattin Çelik ise "Mide kanseri için araştırdığımız birkaç faktör vardı. Bunlardan ilki otlu peynir, tuzlu balık, sıcak çay ve tandır maruziyetiydi. Bu çalışmada sıcak çay masum çıktı; bu faktörle ilgili herhangi bir olumsuzluk tespit edilmedi. Ancak otlu peynirin günlük 150 gramdan fazla tüketilmesinin kanser riskini iki kat artırdığı belirlendi. Bu çalışma, birçok dergide yayımlandı" diye konuştu. Genel Cerrah Dr. Ezgi Sönmez’in sunumuyla devam eden seminer, Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Remzi Kızıltan, Dr. M. Salim Demirci ve Radyasyon Onkolojisi Uzman Dr. İlyas Anıl Kılınç’ın yöneltilen soruları yanıtlamasıyla sona erdi. Seminere İl Sağlık Müdürü Op. Dr. Muhammed Tosun, Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Remzi Sarıkaya, akademisyenler, uzman hekimler, sağlık personeli ve muhtarlar katıldı.
Muğla Menteşe’de çocuklar İngilizceyi eğlenerek öğreniyor Muğla Menteşe’de faaliyet gösteren Uluslararası Gençlik Merkezi, çocukların dil gelişimine ve akademik başarılarına katkı sağlamak amacıyla düzenlediği İngilizce Konuşma Kulübü ve Akademik Destek programını başarıyla tamamladı. Menteşe Gençlik ve Spor İlçe Müdürlüğü bünyesindeki Uluslararası Gençlik Merkezi, çocuklara yönelik örnek bir eğitim çalışmasına imza attı. Program iki temel sütun üzerine inşa edildi: Pratik iletişim becerileri ve okul müfredatına uyumlu akademik destek. Konuşma kulübü etkinliklerinde çocuklar; oyunlar, grup çalışmaları ve günlük hayat senaryolarıyla İngilizceyi teoriden pratiğe döktü. Bu etkinliklerle öğrencilerin Kelime dağarcıklarının zenginleştirilmesi, Doğru telaffuz alışkanlığı kazanmaları, Yabancı dilde özgüvenli iletişim kurmaları sağlandı. Programın diğer ayağında ise öğrencilerin okul derslerindeki performanslarını artırmaya yönelik çalışmalar yürütüldü. Dil bilgisi, okuma-anlama ve kelime pekiştirme seanslarıyla öğrencilerin okuldaki sınav başarılarına doğrudan katkı sunuldu. Bireysel ihtiyaçlara göre yapılan yönlendirmeler sayesinde çocuklar, zorlandıkları konuları uzmanlar eşliğinde aşma fırsatı buldu. Gençlik Merkezi yetkilileri, erken yaşta yabancı dil öğreniminin kişisel gelişimdeki kritik rolüne dikkat çekerek şunları kaydetti: "Çocuklarımızın yabancı dile karşı olumlu bir tutum geliştirmesi en büyük önceliğimiz. Eğlenceli ve etkileşimli yöntemlerle hem derslerine destek oluyor hem de dünya ile iletişim kurabilecekleri bir kapı aralıyoruz. Bu tür gelişim odaklı projelerimiz önümüzdeki dönemde de artarak devam edecek "ifadesi kullanıldı.
Samsun 800 milyonluk umut, depresyon riski taşıyor Yılbaşı ikramiyesi beklentisiyle kurulan hayallerin psikolojik zararlarına dikkat çeken Psikiyatri Uzmanı Dr. Akif Taşdemir, "İnsanlar bilet değil, umut satın alıyor. Umut satın almak, küçük gibi görünse de çok derin bir psikolojik etkiye sahiptir. Bazı insanlar bu durumdan dolayı derin depresyona sürüklenebilir" dedi. Yılbaşı özel çekilişinde büyük ikramiyenin 800 milyon TL olarak belirlenmesini ve bunun insanların psikolojisine etkisini değerlendiren Samsun Büyük Anadolu Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Akif Taşdemir, ikramiyenin çıkmaması durumunda bazı kişilerin ruh halinde ümitsizlik ve yoğun hayal kırıklığı yaşanabileceğini söyledi. "Hayal kurmak insana mutlu hissettiriyor" Dr. Taşdemir, "Piyango bileti satın almak, altında ekonomik, psikolojik, sosyal ve kültürel nedenleri olan bir davranış biçimidir. İnsanlar bilet değil, umut satın alıyor. İnsanlar istatistiksel olarak o paranın kendilerine çıkma ihtimalinin farkındadırlar. Umut satın almak küçük görünse bile çok derin bir psikolojik etkiye sahiptir. İnsanlar bu umudu ucuza satın aldıkları için bir hayal kuruyorlar. Hayal kurmak insana mutlu hissettiriyor. ’Bu bilet bana çıkarsa borçlarımı öderim, yeni bir iş kurabilirim, çevremdeki insanların hayatını değiştirebilirim’ gibi hayal kurmak insanları mutlu edebiliyor. İnsanlar, ’almayacağım bilete ikramiye çıkarsa’ diye kaçırma korkusuyla da yöneliyorlar. Bundan dolayı birçok insan hayal kırıklığına uğruyor" diye konuştu. "Yoğun bir hayal kırıklığı sonrasında depresyonu tetikleyebilir" İkramiyenin çıkmamasının herkeste aynı etkiyi oluşturmadığını belirten Taşdemir, "Aslında birçok insanda o ikramiyenin çıkmaması derin bir hayal kırıklığı oluşturmuyor. O biletin üstüne kurduğu hayaller boşa gittiğinde ilk başta derin bir iç çekiş ve hayal kırıklığı yaşayabilir. Birçok insan bunu mantıkla onarır. ’Zaten bana çıkma ihtimali çok düşüktü, hayırlısı böyleymiş’ diye düşünebilir. Bazı insanlar bu durumdan dolayı derin depresyona sürüklenebilir. Bardak dolmuştur ve taşmak için son bir damlayı bekliyordur. Yoğun bir hayal kırıklığı sonrasında depresyonu tetikleyebilir. Bu, insanların çok azında görülen bir durumdur" şeklinde konuştu. "Umut ile bağımlılık arasındaki çizgi çok ince" Yoksulluk süresi uzadıkça insanların risk algısının değişebildiğine dikkat çeken Psikiyatri Uzmanı Taşdemir, "Yoksul insanların yoksulluk süresi uzadıkça, maalesef başka bir çıkış yolu ümidi insanların zihninde kalmıyor. Birikim veya çalışma ile bu gidişatı değiştiremeyeceklerini düşünüyorlar. Kısa bir yoldan çıkış arayışına giriyorlar. Bu durum, insanların bu umuda sıkı sarılmasına sebep olabiliyor. Yoksul insanların yoksulluk süresi uzadıkça onların risk algıları da değişebiliyor. ’Battı balık yan gider’ misali ’son parayı da buna harcayayım’ diye düşünebilirler. İkramiye çıkmayınca diğer bilet tarihini bekleyerek, ’bu sefer olmadı ama bir dahaki sefere olabilir’ diyerek boş bir ümide tekrar kapılabilirler. Umutla bağımlılık arasındaki kısa çizgi budur" ifadelerini kullandı.