POLİTİKA - 25 Kasım 2025 Salı 16:54

TBMM Başkanı Kurtulmuş: "Türkiye, Türkiye’den ibaret değildir"

A
A
A
TBMM Başkanı Kurtulmuş: "Türkiye, Türkiye’den ibaret değildir"

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, "Türkiye, Türkiye’den ibaret değildir" dedi.


TBMM’de "Küresel ve Bölgesel Değişimlerin Işığında Türkiye’de Millî Güvenlik Mimarisinin Yeniden Düşünülmesi" Programı düzenlendi. Meclis Tören Salonu’nda gerçekleşen programa konuşan TBMM Başkanı Kurtulmuş, "Ekonomiden siyasete, tarımdan sosyal hayata kadar, her alanda çok köklü değişimlerin yaşandığı bir sürecin içerisindeyiz. Her gün hemen hemen insan hayatını her yönleriyle ilgilendiren konularda büyük değişimleri, büyük alt üst oluşları yaşıyoruz. Gıda güvenliğinden enerji güvenliğine kadar, küresel göç dalgalarından iklim değişikliklerine kadar bütün karşılaştığımız bu durumların hepsinin çok katmanlı ve çok yönlü süreçler olduğunu farkındayız. Bu değişimler sadece bir ülkeyi, sadece bir bölgeyi, sadece bir coğrafyayı etkilemiyor. Dünyanın hemen hemen her yerini etkiliyor ve hiçbir bir ülkenin elindeki güç, potansiyel ne olursa olsun bu değişimlerden kendisini uzakta tutabilmesi, mümkün değil. Öncelikle bizim güvenlik mimariyle ilgili değişim süreçlerinde anlamamız için bu çok yönlü, çok katmanlı süreçlerin farkına varmak ve buna göre tedbirler değiştirmemiz gerektiği ortadadır" ifadelerini kullandı.


"Türkiye’nin sahip olduğu bölgesel barış, küresel adalet perspektifidir"


Türkiye’nin demokratik olgunluğu, devlet tecrübesi ve bölgesel gelişmelere karşı ortaya koyduğu proaktif yaklaşımlarla hareket eden bir ülke olduğunu ifade eden Kurtulmuş, "Bu değişimlerin içerisinde göz ardı etmemiz gereken bir başka husus ise; Türkiye’nin sahip olduğu bölgesel barış, küresel adalet perspektifidir. Türkiye, bölgedeki bütün çatışmaların durdurulabileceği ya da en azından tehir edilebileceğine inanmaktadır ve bunun için de aktörlerin tamamıyla irtibatını sürdürerek yoluna devam etmektedir. Örneğin hala bir uzlaşma ihtimali bulunan Rusya ve Ukrayna arasındaki krizde Türkiye’nin takındığı tavırdır" dedi.



"Türkiye, Türkiye’den ibaret değildir"


Türkiye’nin Filistin davasına her zaman destek verdiğinin altını çizen Kurtulmuş, "Türkiye’nin çabaları sayesinde Filistin davasının uluslararası platformalarda konuşulduğunu ve sonuç alındığını dile getirdi. Kurtulmuş, milli güvenlik meselesinin yalnızca silahlı kuvvetlere bırakılamayacağını vurgulayarak, "Türkiye kültürel gücünü özellikle kültürel diplomasi araçları vasıtasıyla yumuşak gücünü dünyanın dört bir tarafında hayata geçirmek için yükümlü hissetmektedir. Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz; bugün Türkiye’nin, ’Sadece Türkiye’den ibaret olmadığını söylemek’ ütopik bir hayal değildir. Sudan’dan, Libya’dan, Mısır’dan, Filistin’den, Moro, Hindistan, Pakistan, Asya, Balkanlar, Kafkaslar, Afrika’da insanlar; ortak kültürün, ortak medeniyetin, ortak geçmişin çizgisini takip ederek ufukta Türkiye’nin sözünü ve görüntüsünü beklemektedir. Bunun bize ne kadar büyük bir tarihi sorumluluk yüklediğinin de farkındayız. İnşallah bütün bunları kullanarak hem diplomasi alanında hareket edeceğiz hem de diplomasi kurumlarımız vasıtasıyla Asya, Afrika ve Uzak Doğu’daki insanların gönlüne dokunabilecek bir başarıyla Türkiye’yi daha seçkin bir konuma taşıyacağız" şeklinde konuştu.



"Türkiye, terör örgütleri vasıtasıyla büyük bedeller ödedi"


Türkiye’nin güvenlik önceliklerini yeniden belirlemek zorunda olduğunu ifade eden Kurtulmuş, konuşmasının sonunda Terörsüz Türkiye’ süreci ile ilgili değerlendirmelerde bulunarak şöyle devam etti:


"Türkiye, terör örgütleri vasıtasıyla büyük bedeller ödedi. 2013 yılında bir takım öğretim üyesi arkadaşlarımızla beraber bir çalışma yaptık. Terörün o güne kadar ki alternatif maliyeti 1,3 trilyon dolardı, bugün en azından iki katıdır. Böylesine ağır bir ekonomik maliyet, binlerce genç evladımızın şehit olması, on binlerce Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının hayattan koparılması, şehirlerin, mezraların, köylerin tekinsiz yerler haline getirilmesi ve maalesef bir takım dış güçlerin marifetiyle terör örgütünün aparat olarak kullanılmasıdır. Dedik ya, binlerce yıllık devlet aklına sahip olan bu ülke, artık ikinci yüzyılında bu terör belasıyla birlikte yaşayamaz. Bunun için ’Terörsüz Türkiye’ hedefiyle ortaya bir süreç konuldu"



Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul L’oréal Türkiye genç bilim kadınlarını ödüllendirmeye devam ediyor Tekno-güzellik şirketi L’Oréal Türkiye’nin UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğiyle yürüttüğü "Bilim Kadınları İçin" programı 23 yıldır devam ediyor. Program, bugüne kadar Türkiye’den 128 bilim kadınını destekledi. Bu yıl Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nden Doç. Dr. Banu İyisan, Üçlü Negatif Meme Kanseri için tamamen doğal biyomalzemelerle akıllı ve hedefli nanoilaç teknolojileri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle ödüllendirildi. Türkiye’nin önde gelen kurumsal sosyal sorumluluk programlarından biri olan "Bilim Kadınları İçin" programında, bu yıl ödül alan bilim kadınları L’Oréal Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen tören ile duyuruldu. Bu kapsamda Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü öğretim üyesi Doç. Dr. Banu İyisan, tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri (ÜNMK) tedavisinde hedefli ve akıllı nanoilaç sistemleri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle öne çıkıyor. Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanserinin agresif alt türlerinden Üçlü Negatif Meme Kanseri’ne yönelik bu çalışma, mevcut tedavilerin sınırlılıklarını aşmayı hedefleyen önemli bir yaklaşım sunuyor. Eğitim ve araştırma yolculuğu: Almanya’dan Türkiye’ye uzanan bilim kariyeri Programın uluslararası ayağı olan L’Oréal-UNESCO For Women in Science, 140’dan fazla ülkede 4 bin 700’den fazla bilim kadınını desteklemiş ve bu isimlerden 7’si daha sonra Nobel Ödülü’ne layık görülmüştü. Türkiye, bu programın en aktif yürütüldüğü ve en çok destek veren ilk beş ülkeden biri olarak öne çıkıyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünde lisans ve yüksek lisansını tamamlayan Doç. Dr. Banu İyisan 2012 yılında doktora eğitimi için Almanya’ya taşındı. Leibniz Polimer Enstitüsü’nde biyomedikal nanomalzemeler, kontrollü ilaç salım sistemleri, sentetik biyoloji ve biyosensör uygulamaları üzerine çalıştı; 2016’da Dresden Teknik Üniversitesi’nden doktora derecesini aldı. Doktora sürecinde International Helmholtz Research School for Nanoelectronic Networks (IHRS NANONET) programında nanoteknoloji ve malzeme bilimi üzerine eğitim alan araştırmacı, 2017-2020 yılları arasında Max Planck Polimer Araştırma Enstitüsü’nde yürütülen bir AB projesinde, meme kanseri teşhisi için nanofotonik sistemler geliştirmeye yönelik doktora sonrası çalışmalar yaptı. 2023 yılında Max Planck Partner Grup Lideri seçilerek, MPIP ile uluslararası iş birliğini güçlendirdi. Üçlü negatif meme kanserine yönelik yenilikçi tedavi yaklaşımı Yürüttüğü akıllı hibrit nanoilaç teknolojisi projesiyle, meme kanserinin en agresif alt türlerinden biri olan Üçlü Negatif Meme Kanseri’nin hedefli tedavilere yanıt vermemesi ve mevcut kemoterapi ilaçlarının ciddi yan etkilere yol açması nedeniyle ortaya çıkan ihtiyaca çözüm sunmayı amaçlayan İyisan, proje kapsamında tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri hücrelerini seçici biçimde hedefleyebilen ve pH gibi çevresel uyarılara duyarlı çalışan akıllı hibrit nanoilaç taşıyıcılarının tasarlanmasını hedefliyor. Bu yaklaşım, tedavi etkinliğinin artırılmasına ve yan etkilerin önemli ölçüde azaltılmasına katkı sağlamayı amaçlarken, sürdürülebilir teknolojilerle geliştirilen sistemin gelecekte farklı agresif kanser türlerinde de uygulanabilir olması hedefleniyor. 2020 yılından bu yana Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nde görev yapan Doç. Dr. Banu İyisan aldığı fonlarla Biyofonksiyonel Nanomalzeme Tasarım Laboratuvarı’nı kurarak araştırmalarını burada sürdürmeye devam ediyor.