SAĞLIK - 30 Kasım 2019 Cumartesi 09:34

Utandıran hastalık: ‘kabızlık’

A
A
A
Utandıran hastalık: ‘kabızlık’

Kabız olan hastaların, bu hastalıktan utanarak doktora başvurmadığını ifade eden Prof.

Kabız olan hastaların, bu hastalıktan utanarak doktora başvurmadığını ifade eden Prof. Dr. Serhat Bor, “Yıllarca, ‘ayakyolu’, ‘wc’, ‘hela’, ‘tuvalet’ gibi kelimeler kullanıldı. Güzel Türkçe’mizde bir düzine kelime varken, ‘lavabo’ diye bir kelime icat ettik. Lavaboya değil, tuvalete gidiyoruz. Bu kelimeden bile utanç duyar bir noktaya geldik” dedi.


Türk Gastroenteroloji Derneği’nin ev sahipliğinde düzenlenen, “36. UGH 2019 Mezuniyet Sonrası Eğitim" toplantısı, Belek’te bulunan bir otelde gerçekleştirildi. 7. Ulusal Gastroenteroloji Cerrahisi Kongresi ise ilk kez bu yıl 36. UGH 2019 bünyesinde yapıldı.


Kongre hakkında bilgi veren Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Türk Gastroenteroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Serhat Bor, düzenledikleri kongrenin, 36’ncı Ulusal Gastroenteroloji Haftası olduğuna değinen Bor, bu haftada Türkiye’deki gastroenterologların, iç hastalıkları ve aile hekimi uzmanlarının bir araya geldiğini söyledi. Bor, sindirim sistemini ilgilendiren tüm yenilikleri tartıştıklarını, bilimsel gelişmeleri ise paylaştıklarını kaydetti.


Kabızlık konusuna değinen Bor, kabızlığın bilimsel tanımının, haftada 3’den daha az sayıda dışkılamak olduğunu belirtti. Bor, bazı hastaların, ‘Her gün 3 defa tuvalete gidiyorum’ şikayetiyle hastaneye başvurduklarını da ifade etti.



“Tuvalet kelimesinden bile utanç duyar hale geldik”


Bor, “Yıllarca, ‘ayakyolu’, ‘wc’, ‘hela’, ‘tuvalet’ gibi kelimeler kullanıldı. Güzel Türkçe’mizde bir düzine kelime varken, ‘lavabo’ diye bir kelime icat ettik. Lavaboya değil, tuvalete gidiyoruz. Bu kelimeden bile utanç duyar bir noktaya geldik. Hal böyle olunca insanların kabızlık veya altına büyük abdesti kaçırmayla ilgili konularda büyük bir tabu nedeniyle hekime başvurmadığını görüyoruz. Örneğin kabız hastaların yaklaşık 3’te 1’i kabızlıklarını engelleyebilmek için parmakla boşaltıyorlar. Bu kadar ciddi vakalar var. Bunlar hiçbir zaman doktora gitmiyorlar. Kabızlık bir kader değildir. Kabız hastaya illa çok fazla sayıda tetkik yapmamıza da gerek yok” dedi.


Ağır kabızlık vakalarının mutlaka gastroenteroloji uzmanına başvurması gerektiğine işaret eden Bor, hafif kabızlık sıkıntısı yaşayan hastaların aile hekimleri ve iç hastalıkları uzmanına gitmesi gerektiğini belirtti.



“Hastalar kabızlıktan utanıyor”


Vatandaşların kabız olduklarında doktora gitmeye utandığını, gittiklerinde ise çoğu şikayetlerini gizlediklerini dile getiren Prof. Dr. Serhat Bor, “Bana kabızlık şikayetiyle gelen bir hastanın eşi odadan çıktığında, ‘size söyleyemedim ama ben altıma da kaçırıyorum. İyi ki eşim çıktı’ dediğini biliyorum. İşin ilginç tarafı eşi de bana altına kaçırma şikayetiyle gelmişti. İkisi de utanmaktan birbirlerine söyleyememişler. Bunu doktorunla paylaşması lazım. Bize bilgiyi tam vermeliler ki, bizde tam bir şekilde aktarmalıyız” diye konuştu.



“Taciz, kabızlık nedenidir”


Kabızlığın altında yatan nedenlerden birinin, ‘sosyo-psikolojik’ sorun olduğunun altını çizen Bor, “Örneğin taciz, bir kabızlık nedenidir. Psikiyatrik açıdan çok önemli bir konudur. Uzun yolculuklara giden hastaların birçoğu tuvalete gitmek istemiyorlar. Tuvalet seçmek, kabızlığın en önemli nedenlerinden bir tanesidir” ifadelerini kullandı.



Kabızlığın tedavi yöntemleri hakkında açıklamalarda bulunan Bor, sözlerine şöyle devam etti:


“İshal olana kahve verilir ya, işte güzel olan kahve ishal yapar. Bunu söylemek gerekiyor. İnsanlar sabah kahvaltısının ardından içtikleri kahveden sonra bir büyük bardak su içecek. 10 dakika kadar tuvalette oturacak. Nefes egzersizi yapacak. Bunu dışkılasın, dışkılamasın her gün yapmak ve beyine yazmak gerekiyor. Beyine bu kodlanmalı. Bunun ötesine ilaçlar başlıyor. Piyasada bir sürü ödenen ilaç var. Bunların içinde Laktiloz bir miktar etkili. Diğer ilaçlar ödenmiyor. Hastaya maliyeti aylık 200-300 lira. Hasta bu ilacı alamıyor. Polietilen Glikol, ödenmeye ilaç kategorisinde. Bu bizi çok üzüyor. Yurt dışında çıkmış çok güzel, yeni ilaçlar var. Bu ilaçların hiçbiri Türkiye’ye gelemiyor, çünkü pahalılar. Biz hastaya, ‘yurt dışından temin edin’ diyoruz. Kabızlık ciddi bir sorundur. Bu konu halkımız ve sağlık otoritesi tarafından hak ettiği değeri alamıyor. Her 11 yetişkinden 1’si kabızdır. Bu, çok yüksek bir oran. İlaçların hızlıca geri ödeme sistemine alınması ve Türkiye’ye henüz gelmemiş başarılı ilaçların hızlıca ülkeye getirilmesi gerekmektedir”



Bu hastalar risk altında


Bazı hastaların risk altında olduğunu söyleyen Bor, “45-50 yaşından sonra kabızlık ani başlamışsa, makattan kanaması varsa, açıklanamayan kilo kaybı, ateşi, 1’nci derece akrabasında bağırsak kanseri ya da polip alınmışsa, iltihabi bağırsak hastalığı dediğimiz durumlar varsa, bu kişiler mutlaka en yakın gastroenteroloji grubuna başvurması gerekir. Altta kalın bağırsak kanseri olabilir. Kalın bağırsak kanseri tıpta korunulabilir tek kanserdir. Kalın bağırsak kanserini bir polipken alırız, aldığımız zamanda o kişinin bir ömür boyu kanser olma riskini sıfırlarız” sözlerine ekledi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara ÜNİPERSEN Başkanı Güzel: "Memurun geleceğini garanti altına alacak bir düzenleme maalesef gelmedi" Üniversite İdari Personel Sendikası (ÜNİPERSEN) Genel Başkanı İbrahim Güzel, "3 buçuk aydır 8. Toplu Sözleşmenin memurun alım gücünü korumadığını, geleceğini kararttığını, bu nedenle ek protokol olması gerektiğini söylüyoruz. Memurun geleceğini garanti altına alacak bir düzenleme maalesef gelmedi" dedi. ÜNİPERSEN, memur ve emeklilerin artan hayat pahalılığı karşısında yaşadığı geçim sıkıntısına dikkat çekmek amacıyla eylem süreci başlattığını açıkladı. Sendika tarafından yapılan açıklamada; açıklanan maaş artış oranlarının kira, gıda, ulaşım, enerji ve temel yaşam giderlerindeki artışın gerisinde kaldığı belirtildi. Her geçen gün kamu çalışanları ve emeklilerin hayat pahalılığı karşısında duramadıklarını vurgulayan ÜNİPERSEN, bu konuya dikkat çekmek amacıyla Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde bir eylem gerçekleştirdi. TÜİK tarafından açıklanan enflasyon verileri ile vatandaşın çarşıda ve pazarda karşılaştığı enflasyon arasında fark olduğunun altını çizen ÜNİPERSEN, bu tablo karşısında sessiz kalmayacaklarını belirterek adil bir maaş düzenlemesi olana kadar Ankara’da birtakım eylemler gerçekleştireceklerini açıkladı. Ayrıca ÜNİPERSEN, 9 Ocak 2026 tarihinde iş bırakma kararı alacaklarını duyurdu. "Her gün maaş hesabı yapmaktan yorulduk" Memur ve emeklilerin enflasyon karşısında mağdur olduğunu ve bu durumdan dolayı yetkililerden destek beklediklerini belirten ÜNİPERSEN Genel Başkanı İbrahim Güzel, "3 buçuk aydır 8. Toplu Sözleşmenin memurun alım gücünü korumadığını, geleceğini kararttığını, bu nedenle ek protokol olması gerektiğini veya Türkiye Büyük Millet Meclisinin (TBMM) inisiyatif alması gerektiğini söylüyoruz. Meclis 2 buçuk aydır çalışıyor. Memurun geleceğini garanti altına alacak bir düzenleme maalesef gelmedi. Çalışma hayatının öncüsü olan bakanlığa bakıyoruz. Bırakın ek protokolü, konuya konuya ilişkin bir açıklama dahi gelmedi. Yaklaşık 1 aydır 2026 bütçesi Mecliste görüşülüyor. Tüm bakanlıklar ve bağlı kuruluşların bütçeleri karara bağlanıyor. Bu bütçenin memura refah getirmesi için bir adım var mı? Maalesef o da yok. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileri üzerinden yapılan artışlar tüm kamu çalışanlarının ev kirasını bile ödeyemez hale getirmiş, 4 milyon memur, 2 milyon memur emeklisi maaşları yattığı gün bile yakınlarından borç ister hale gelmiştir. Bunu kabul etmemiz mümkün değildir" diye konuştu. "Memurun kira ve faturalardan sonra gıdaya ayırdığı bütçe her geçen gün azalıyor" Memur ve emeklilere yapılan zam teklifinin enflasyonla örtüşmediğinin altını çizen Güzel, sözlerini şöyle sürdürdü: "Memurun ne durumda olduğunu şu önümüzdeki koliler çok net bir şekilde ortaya koyuyor. Memurun kira ve faturalardan sonra gıdaya ayırdığı bütçe her geçen gün azalıyor. Devletin memuru, yardım kolisine muhtaç hale geldi. Biz memurlar olarak istiyoruz ki her gün kirayı nasıl ödeyeceğimizi düşünmeyelim. Kredi kartının asgarisini ödemek için bu ay kimden borç borç para isteyelim diye düşünmeyelim. Her gün maaş hesabı yapmaktan yorulduk. Tek isteğimiz insanca yaşanacak ücret. Şu an ilçelerde bile kiralar 20 bin liranın üzerine çıkmış durumda. Büyükşehirlerde maaşının yarısını kiraya veren bir memur nasıl geçim sağlayacak? 3600 ek gösterge sözü verildi ve kararı alındı. Bütçede onu da göremiyoruz. Kamuda mülakatlar her gün adaletsizlik oluşturuyor. Memurların tamamı ocak zammında refah payı bekliyor. TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranlarıyla geçim sağlamak mümkün değildir. Bu nedenle her hafta refah payı talebimiz için mücadelemize devam edeceğiz" şeklinde konuştu.
Samsun Dayısının reddettiği miras borcu nedeniyle maaşına ve evine haciz konuldu Samsun’da bir tekstil fabrikasında servis şoförü olarak çalışan iki çocuk babası Mithat Aydemir, vefat eden dayısının banka borcu nedeniyle maaşına ve evine haciz konulduğunu öne sürerek mağduriyetinin giderilmesi için yetkililerden yardım istedi. Samsun’un Canik ilçesi Gaziosmanpaşa Mahallesi’nde ikamet eden Mithat Aydemir (51), Muğla’nın Milas ilçesinde 8 Şubat 2024 tarihinde hayatını kaybeden dayısı Orhan Demir ile hiçbir bağının bulunmadığını, cenazesine dahi katılmadığını belirtti. Dayısının bankaya olan borçları nedeniyle hakkında icra takipleri başlatıldığını ifade eden Aydemir, bu süreçte maaşının dörtte birine haciz konulduğunu, ardından evine de haciz işlemi uygulandığını ileri sürdü. Aydemir, Muğla Sulh Hukuk Mahkemesi’nde açtığı dava sonucunda dayısının mirasını yasal süresi içerisinde reddettiğini ve bu durumun 2024/1461 Esas, 2024/1608 karar sayılı dosya ile 19 Temmuz 2024 tarihinde kesinleştiğini belirtti. Redd-i miras kararına rağmen ilgili banka vekili tarafından Bursa Banka Alacakları İcra Dairesi üzerinden farklı dosya numaralarıyla hakkında icra takiplerinin sürdürüldüğünü iddia eden Aydemir, her seferinde bu dosyalara itiraz etmek zorunda kaldığını söyledi. Sürecin kendisini ve ailesini psikolojik, maddi ve manevi olarak yıprattığını ifade eden Aydemir, icra takiplerinin kötü niyetli şekilde sürdürüldüğünü öne sürerek ilgili banka avukatı hakkında suç duyurusunda bulundu. Aydemir, hazırladığı dilekçeyi Samsun Adliyesi’ne sunarak Bursa Adliyesi’ne gönderilmesini talep etti. Şikayet dilekçesinde, reddedilen miras nedeniyle borçtan sorumlu tutulamayacağının açık olmasına rağmen yapılan icra işlemlerinin hukuka aykırı olduğunu savunan Aydemir, avukatlık görevini kötüye kullanma, görevi ihmal, resmi belgede sahtecilik ve kişiyi mağdur etme suçlarının işlendiğini iddia etti. Aydemir, yetkililerden yaşadığı mağduriyetin giderilmesini ve sorumlular hakkında gerekli yasal işlemlerin yapılmasını istedi.
Bitlis Bitlis’te karla mücadele toplantısı gerçekleştirildi Bitlis’te kış mevsiminin yaklaşmasıyla birlikte İl Özel İdaresi araç parkında, karla mücadele çalışmaları öncesinde kapsamlı bir değerlendirme toplantısı gerçekleştirildi. Toplantıda, il genelinde yürütülecek kar temizleme ve yol açma çalışmalarının planlaması ele alınırken, ekiplerin görev dağılımları, kullanılacak iş makineleri, araçların teknik durumları konuşuldu. Bitlis Valisi Ahmet Karakaya’nın da katıldığı karla mücadele toplantısında muhtemel yoğun kar yağışı ve buzlanma durumlarına karşı alınacak tedbirler de değerlendirildi. Özellikle kırsal bölgelerde ulaşımın aksamaması için ekiplerin 7/24 esasına göre görev yapılacağını belirten Bitlis Valisi Ahmet Karakaya, "Artık bilindiği üzere kış mevsiminin başlarındayız ve bütün ekiplerimiz karla mücadele için hazırlıklarını tamamladılar. İnşallah yaz aylarında yapılan hizmetlere benzer şekilde kışın da vatandaşımızın yollarının açık tutulması için elimizden gelen gayreti sarf etmeye devam edeceğiz. Tabii bunun için iyi bir hazırlık dönemi gerekiyor. Bu çerçevede bizim malumunuz merkez ile birlikte 7 ilçemiz var ve bu 7 ilçemizde 10 şantiyemizle bu hizmetleri yerine getireceğiz" dedi. 92 personel ve 70’in üzerinde iş makinasıyla 354 köyde karla mücadeleyi en iyi şekilde sürdüreceklerini ifade eden Vali Karakaya, "Karla mücadeleye İl Özel İdaremiz hazır durumda. Bildiğiniz üzere 354 köyümüz var ve 288 mezramız var. Şu an itibariyle yol ağımız yaklaşık 3 Bin 365 kilometredir" diye konuştu. Konuşmaların ardından Bitlis İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Adem Aydoğdu ve teknik personel kış aylarında karla mücadelede kullanılacak olan araç ve ekipmanları tanıttı.