GENEL - 15 Temmuz 2019 Pazartesi 11:09

(Özel) Silahlı darbeci komutanı yumruklayarak engelleyen komutan konuştu

A
A
A
(Özel) Silahlı darbeci komutanı yumruklayarak engelleyen komutan konuştu

15 Temmuz hain darbe girişimini gerçekleştiren Fetullahçı Terör Örgütü tarafından sözde sıkı yönetim komutanı olarak atanan ve Bursa’daki askerlere darbe yapma emri veren FETÖ’cü komutanı yumruklayarak durduran dönemin Bölge Komutanı Emekli Tümgeneral Seyfullah Saldık o geceyi anlattı.

15 Temmuz hain darbe girişimini gerçekleştiren Fetullahçı Terör Örgütü tarafından sözde sıkı yönetim komutanı olarak atanan ve Bursa’daki askerlere darbe yapma emri veren FETÖ’cü komutanı yumruklayarak durduran dönemin Bölge Komutanı Emekli Tümgeneral Seyfullah Saldık o geceyi anlattı. İlk olarak Bursa’da darbecilerin üzerinden çıkan sözde sıkıyönetim komutanları listesi Türkiye genelinde darbecilerin deşifre edilmesini sağlamıştı.


15 Temmuz gecesi, Bursa’da darbenin seyrini değiştiren ve ilk gözaltı talebiyle sözde sıkıyönetim komutanının yakalanmasını sağlayan Seyfullah Saldık o gece ilk emri evinden çıkmadan ’Sakın nizamiyeye kimseyi almayın’ diye verdiğini daha sonra nizamiyeye gidince emrinin yerine getirilmediğini, emir komutayı eline almak için nizamiyede tek başına FETÖ’cü askerlerle mücadele ettiğini anlattı. Saldık, "Ben o gece bir darbe girişimi olduğunu telefondan öğrendim. Bana telefon eden erkan başkanı dönemin il jandarma komutanının sözde sıkıyönetim komutanı olarak atandığını söyledi. Bu sözün üzerine çok tedirgin oldum. Üniformamı giyip evden çıktım ama çıkmadan önce beni arayan erkan başkanını arayıp nizamiyede bekleyen JÖH timine emirlerimi iletmesini ve nizamiyeye hiç kimsenin alınmamasını emrettiğimi söyledim. Saat 23.00 gibi nizamiyeye gittim. Burada ne olup bittiğini bilmiyordum odama çıkacağım sırada bir başçavuş önümde durup sıkıyönetim ilan edildiğimi ve odamdan çıkmamam gerektiğini söyledi. O kadar sinirlendim ki söylediklerine başçavuşu yumruklayarak yere devirdim. Daha sonra yeniden bahçeye döndüm ama öncesinde silahlıkların kapatılması emrini verdim. O gece oradaki askerlerin hepsine defalarca ’Ben bu emri tanımıyorum. Buranın yasal komutanı benim ve ben de sadece Cumhurbaşkanımızdan emir alırım’ dedim. Benim emrin üzerine silahlıklar kapatıldı. Sonradan öğrendim ki bu emirle olası bir kanlı çatışmayı engellemişim. Nizamiyenin bahçesine indiğimde karşıdan sözde sıkıyönetim komutanı olarak atanan il jandarma komutanının bana doğru geldiğini gördüm. Bana ’Ben sıkıyönetim komutanıyım’ dedi. Ben üzerine gittim benden kaçtı. Yanımdakilere yakalayın dedim ama kimse oralı olmadı. Öyle olunca arkasından ben koştum ve onu yakalayıp ciddi bir mücadeleye giriştim. Yumruklayarak onu nizamiyenin dışarısına çıkardım" dedi.


O gece nizamiyeden kovduğu sözde sıkıyönetim komutanının, ilçelere de emir verdiğini ve Osmangazi İlçe Jandarma Komutanlığı’na giderek buradan emir vermeye devam edeceğini öğrendiğini kaydeden Saldık, il jandarma komutanıyla ilgili başsavcılıktan yakalama ve gözaltı kararı talep ettiğini hatırlatarak, "Ben o darbeci komutanı dışarı çıkarırken kapıda 200-300 kişinin toplandığını gördüm. Meğer bu adam ilçelere de emir vermiş. Herkese silahlarınızı alın demiş ama benim silahlıkları kapatın ve nizamiyeye kimseyi almayın emrim yüzünden toplananlar kapının önünde kalmış. Sözde sıkıyönetim komutanının Osmangazi İlçe Jandarma Komutanlığı’na gideceğini öğrenince güvendiğim adamları Osmangazi’ye gönderdim ve o sırada başsavcıdan da gözaltı kararı talep ettim. Talebim kabul edilince dönemin emniyet müdürlerinden birini arayarak bu şahsın Osmangazi’ye gittiğini hakkında gözaltı kararı aldığımı ve polislerin gitmesi durumunda benim adamlarımın bu kişiyi kendilerine teslim edeceğini söyledim. O gece odamda kriz masası kurdum ve Garnizon binasında herhangi bir darbe girişiminin olmaması için büyük çaba sarf ettim" ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara ÜNİPERSEN Başkanı Güzel: "Memurun geleceğini garanti altına alacak bir düzenleme maalesef gelmedi" Üniversite İdari Personel Sendikası (ÜNİPERSEN) Genel Başkanı İbrahim Güzel, "3 buçuk aydır 8. Toplu Sözleşmenin memurun alım gücünü korumadığını, geleceğini kararttığını, bu nedenle ek protokol olması gerektiğini söylüyoruz. Memurun geleceğini garanti altına alacak bir düzenleme maalesef gelmedi" dedi. ÜNİPERSEN, memur ve emeklilerin artan hayat pahalılığı karşısında yaşadığı geçim sıkıntısına dikkat çekmek amacıyla eylem süreci başlattığını açıkladı. Sendika tarafından yapılan açıklamada; açıklanan maaş artış oranlarının kira, gıda, ulaşım, enerji ve temel yaşam giderlerindeki artışın gerisinde kaldığı belirtildi. Her geçen gün kamu çalışanları ve emeklilerin hayat pahalılığı karşısında duramadıklarını vurgulayan ÜNİPERSEN, bu konuya dikkat çekmek amacıyla Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde bir eylem gerçekleştirdi. TÜİK tarafından açıklanan enflasyon verileri ile vatandaşın çarşıda ve pazarda karşılaştığı enflasyon arasında fark olduğunun altını çizen ÜNİPERSEN, bu tablo karşısında sessiz kalmayacaklarını belirterek adil bir maaş düzenlemesi olana kadar Ankara’da birtakım eylemler gerçekleştireceklerini açıkladı. Ayrıca ÜNİPERSEN, 9 Ocak 2026 tarihinde iş bırakma kararı alacaklarını duyurdu. "Her gün maaş hesabı yapmaktan yorulduk" Memur ve emeklilerin enflasyon karşısında mağdur olduğunu ve bu durumdan dolayı yetkililerden destek beklediklerini belirten ÜNİPERSEN Genel Başkanı İbrahim Güzel, "3 buçuk aydır 8. Toplu Sözleşmenin memurun alım gücünü korumadığını, geleceğini kararttığını, bu nedenle ek protokol olması gerektiğini veya Türkiye Büyük Millet Meclisinin (TBMM) inisiyatif alması gerektiğini söylüyoruz. Meclis 2 buçuk aydır çalışıyor. Memurun geleceğini garanti altına alacak bir düzenleme maalesef gelmedi. Çalışma hayatının öncüsü olan bakanlığa bakıyoruz. Bırakın ek protokolü, konuya konuya ilişkin bir açıklama dahi gelmedi. Yaklaşık 1 aydır 2026 bütçesi Mecliste görüşülüyor. Tüm bakanlıklar ve bağlı kuruluşların bütçeleri karara bağlanıyor. Bu bütçenin memura refah getirmesi için bir adım var mı? Maalesef o da yok. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileri üzerinden yapılan artışlar tüm kamu çalışanlarının ev kirasını bile ödeyemez hale getirmiş, 4 milyon memur, 2 milyon memur emeklisi maaşları yattığı gün bile yakınlarından borç ister hale gelmiştir. Bunu kabul etmemiz mümkün değildir" diye konuştu. "Memurun kira ve faturalardan sonra gıdaya ayırdığı bütçe her geçen gün azalıyor" Memur ve emeklilere yapılan zam teklifinin enflasyonla örtüşmediğinin altını çizen Güzel, sözlerini şöyle sürdürdü: "Memurun ne durumda olduğunu şu önümüzdeki koliler çok net bir şekilde ortaya koyuyor. Memurun kira ve faturalardan sonra gıdaya ayırdığı bütçe her geçen gün azalıyor. Devletin memuru, yardım kolisine muhtaç hale geldi. Biz memurlar olarak istiyoruz ki her gün kirayı nasıl ödeyeceğimizi düşünmeyelim. Kredi kartının asgarisini ödemek için bu ay kimden borç borç para isteyelim diye düşünmeyelim. Her gün maaş hesabı yapmaktan yorulduk. Tek isteğimiz insanca yaşanacak ücret. Şu an ilçelerde bile kiralar 20 bin liranın üzerine çıkmış durumda. Büyükşehirlerde maaşının yarısını kiraya veren bir memur nasıl geçim sağlayacak? 3600 ek gösterge sözü verildi ve kararı alındı. Bütçede onu da göremiyoruz. Kamuda mülakatlar her gün adaletsizlik oluşturuyor. Memurların tamamı ocak zammında refah payı bekliyor. TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranlarıyla geçim sağlamak mümkün değildir. Bu nedenle her hafta refah payı talebimiz için mücadelemize devam edeceğiz" şeklinde konuştu.
Samsun Dayısının reddettiği miras borcu nedeniyle maaşına ve evine haciz konuldu Samsun’da bir tekstil fabrikasında servis şoförü olarak çalışan iki çocuk babası Mithat Aydemir, vefat eden dayısının banka borcu nedeniyle maaşına ve evine haciz konulduğunu öne sürerek mağduriyetinin giderilmesi için yetkililerden yardım istedi. Samsun’un Canik ilçesi Gaziosmanpaşa Mahallesi’nde ikamet eden Mithat Aydemir (51), Muğla’nın Milas ilçesinde 8 Şubat 2024 tarihinde hayatını kaybeden dayısı Orhan Demir ile hiçbir bağının bulunmadığını, cenazesine dahi katılmadığını belirtti. Dayısının bankaya olan borçları nedeniyle hakkında icra takipleri başlatıldığını ifade eden Aydemir, bu süreçte maaşının dörtte birine haciz konulduğunu, ardından evine de haciz işlemi uygulandığını ileri sürdü. Aydemir, Muğla Sulh Hukuk Mahkemesi’nde açtığı dava sonucunda dayısının mirasını yasal süresi içerisinde reddettiğini ve bu durumun 2024/1461 Esas, 2024/1608 karar sayılı dosya ile 19 Temmuz 2024 tarihinde kesinleştiğini belirtti. Redd-i miras kararına rağmen ilgili banka vekili tarafından Bursa Banka Alacakları İcra Dairesi üzerinden farklı dosya numaralarıyla hakkında icra takiplerinin sürdürüldüğünü iddia eden Aydemir, her seferinde bu dosyalara itiraz etmek zorunda kaldığını söyledi. Sürecin kendisini ve ailesini psikolojik, maddi ve manevi olarak yıprattığını ifade eden Aydemir, icra takiplerinin kötü niyetli şekilde sürdürüldüğünü öne sürerek ilgili banka avukatı hakkında suç duyurusunda bulundu. Aydemir, hazırladığı dilekçeyi Samsun Adliyesi’ne sunarak Bursa Adliyesi’ne gönderilmesini talep etti. Şikayet dilekçesinde, reddedilen miras nedeniyle borçtan sorumlu tutulamayacağının açık olmasına rağmen yapılan icra işlemlerinin hukuka aykırı olduğunu savunan Aydemir, avukatlık görevini kötüye kullanma, görevi ihmal, resmi belgede sahtecilik ve kişiyi mağdur etme suçlarının işlendiğini iddia etti. Aydemir, yetkililerden yaşadığı mağduriyetin giderilmesini ve sorumlular hakkında gerekli yasal işlemlerin yapılmasını istedi.
Bitlis Bitlis’te karla mücadele toplantısı gerçekleştirildi Bitlis’te kış mevsiminin yaklaşmasıyla birlikte İl Özel İdaresi araç parkında, karla mücadele çalışmaları öncesinde kapsamlı bir değerlendirme toplantısı gerçekleştirildi. Toplantıda, il genelinde yürütülecek kar temizleme ve yol açma çalışmalarının planlaması ele alınırken, ekiplerin görev dağılımları, kullanılacak iş makineleri, araçların teknik durumları konuşuldu. Bitlis Valisi Ahmet Karakaya’nın da katıldığı karla mücadele toplantısında muhtemel yoğun kar yağışı ve buzlanma durumlarına karşı alınacak tedbirler de değerlendirildi. Özellikle kırsal bölgelerde ulaşımın aksamaması için ekiplerin 7/24 esasına göre görev yapılacağını belirten Bitlis Valisi Ahmet Karakaya, "Artık bilindiği üzere kış mevsiminin başlarındayız ve bütün ekiplerimiz karla mücadele için hazırlıklarını tamamladılar. İnşallah yaz aylarında yapılan hizmetlere benzer şekilde kışın da vatandaşımızın yollarının açık tutulması için elimizden gelen gayreti sarf etmeye devam edeceğiz. Tabii bunun için iyi bir hazırlık dönemi gerekiyor. Bu çerçevede bizim malumunuz merkez ile birlikte 7 ilçemiz var ve bu 7 ilçemizde 10 şantiyemizle bu hizmetleri yerine getireceğiz" dedi. 92 personel ve 70’in üzerinde iş makinasıyla 354 köyde karla mücadeleyi en iyi şekilde sürdüreceklerini ifade eden Vali Karakaya, "Karla mücadeleye İl Özel İdaremiz hazır durumda. Bildiğiniz üzere 354 köyümüz var ve 288 mezramız var. Şu an itibariyle yol ağımız yaklaşık 3 Bin 365 kilometredir" diye konuştu. Konuşmaların ardından Bitlis İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Adem Aydoğdu ve teknik personel kış aylarında karla mücadelede kullanılacak olan araç ve ekipmanları tanıttı.