GENEL - 26 Mart 2018 Pazartesi 10:54

Sanayiden, güzellik salonları işletmeciliğine

A
A
A
Sanayiden, güzellik salonları işletmeciliğine

Diyarbakır’da küçük yaşlarda ailesinin geçimine yardımcı olmak amacıyla çırak olarak çalıştığı sanayi sitesinden saça olan merakı nedeniyle ayrılan ve İstanbul’a giden Serkan Özbilek, bu merakını geliştirip kuaför olarak 30’un üzerinde personelin çalıştığı güzellik salonlarına sahip oldu.

Diyarbakır’da küçük yaşlarda ailesinin geçimine yardımcı olmak amacıyla çırak olarak çalıştığı sanayi sitesinden saça olan merakı nedeniyle ayrılan ve İstanbul’a giden Serkan Özbilek, bu merakını geliştirip kuaför olarak 30’un üzerinde personelin çalıştığı güzellik salonlarına sahip oldu.


Diyarbakırlı Serkan Özbilek (36), küçük yaşlarda ailesinin geçimine yardımcı olabilmek için sanayi sitesinde çırak olarak çalışmaya başladı. İş çıkışı, saça olan ilgisi nedeniyle arkadaşlarının saçını yapan Özbilek, çıraklıkta yapamayacağını anlayınca İstanbul’a gitti. Saça olan merakını İstanbul’da pekiştirip geliştiren Özbilek, ünlü kuaförlerle çalıştı. 6 yıl önce Diyarbakır’a dönen Özbilek, ilk önce 2 milyon liralık bir yatırım yaparak 3 katlı bir kuaför salonu açtı. Kadınların rağbet gösterdiği Özbilek, 1 buçuk milyon liralık bir yatırım daha yaparak bölgede olmayan cihazlarla donattığı ikinci şubesini açtı. 30’un üzerinde personel çalıştıran Özbilek, bölgeye yatırım yapma konusunda kimsenin korkmaması gerektiğini söyledi.



"Mahallede kızların saçını yapardım”


İş hayatına sanayi sitesinde çırak olarak başladığını ve saça olan merakı nedeniyle boş zamanlarında mahallede kız arkadaşlarının saçını yaptığını belirten Özbilek, "Bana ait olmayan bir yerde olduğumu hissediyordum. O yüzden hiç ilerleyemedim. Bir vidayı bile açamazdım. Eve gelip saç yapardım. Küçüklükten beri saça hep bir yatkınlığım vardı. Evde küçük çocukların saçını yapardım. Mahalledeki kızların saçını yapardım. Daha sonra İstanbul’a gittim. Saça olan merakımı pekiştirerek, meslek haline getirdim ve orada kuaförlüğe başladım. Çok iyi yerlerde çalıştım. Daha sonra Diyarbakır’a döndüm. Diyarbakır’a döndükten sonra Diclekent semtinde 3 katlı bir yer açtık. Kadınların da ilgi odağı olduktan sonra 75 metrelik yolun en güzel yerlerinden birine ikinci şubemizi açtık. Bu şubeyi bölgede bulunmayan cihazlarla donattık" dedi.



"3 buçuk milyon liralık yatırım"


İki salona yaklaşık 3 buçuk milyon liralık bir yatırım yaptığını dile getiren Özbilek, şunları söyledi:


"Diyarbakır için güzel bir yatırım. Karşılığını da alıyoruz. İnşallah daha güzel olacaktır. Her iki şubemizde 30’un üzerinde personelimiz çalışıyor. Sıfırdan başlayıp bu kadar personelle beraber çalışmak, insanların eve ekmek götürmesi için iş imkanı sunmak çok önemli. Bunu yapmak bana ayrı bir onur veriyor. Hep beraber bir pastadan bölüşüyoruz. İnşallah daha iyi olur. Topuz da Türkiye birinciliğim var. Yatırım konusunda kimsenin çekinmemesi lazım. Ben bölgenin kötü bir süreç geçirdiği dönemde korkmadan yatırım yaptım. Bence kimse de korkmamalı."


Öte yandan ikinci şubenin açılışı, ünlü şarkıcılar Bedri Ayseli ve Fulden Uras ile iş adamlarının katıldığı bir etkinlikle yapıldı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir İzmir, sokaklarında domuz sürüleri ile doğal yaşam parkına döndü İzmir’in Balçova, Narlıdere ve Bornova ilçelerinde sürü halinde yerleşim yerlerine inen yaban domuzları, dev cüsseleriyle cadde ve sokaklarda cirit atarak korku salıyor. Geceleri sokağa çıkmaya korkan vatandaşlar yetkilileri kalıcı önlem almaya çağırırken, bazı kişilerin ise alıştıkları domuzlardan kaçmak yerine onları cep telefonlarıyla görüntülemesi dikkat çekti. İzmir’de yaban hayatı ile kent yaşamı arasındaki sınırlar iyice belirsizleşmeye başladı. Özellikle Balçova, Narlıdere ve Bornova ilçelerinde gece saatlerinde ortaya çıkan domuz sürüleri, yerleşim yerlerinde özgürce dolaşırken görüntülendi. Kent sakinleri, gündüzleri sahipsiz köpeklerden, geceleri ise sayıları her geçen gün artan dev domuz sürülerinden dert yanıyor. Dün gece geç saatlerde Balçova sokaklarına inen yaban domuzları, devasa cüsseleriyle dikkat çekti. Çöp konteynerlerinin etrafında yiyecek arayan ve caddelerde sürü halinde ilerleyen domuzlar, trafikteki sürücülere ve yoldaki vatandaşlara aldırış etmeden dolaşmaya devam etti. Bazı İzmirlilerin artık bu duruma alıştığı ve kaçmak yerine cep telefonlarına sarılarak o anları kaydettiği görüldü. Kentin korkulu rüyası haline geldi Öte yandan, her gece sokaklarda karşılaştıkları bu tablodan büyük rahatsızlık duyan vatandaşlar ise yetkililere çağrıda bulundu. Geceleri yaya olarak dışarı çıkmaya korktuklarını belirten mahalle sakinleri, yetkililerin bu konuda artık kalıcı ve somut bir tedbir alması gerektiğini belirtti. Bazı vatandaşlar da şehir merkezinin domuzların doğal alanı haline gelmesinde, sokak hayvanları için özellikle kaldırımlara kedi-köpek maması koyulmasının da etkili olduğunu iddia etti. Sürü halinde geziyorlar Yaşan durumda bir dengesizlik olduğunu aktaran Balçova ilçesi sakini Osman İlhan, "Çünkü bu hayvanların buraya inmemesi gerekiyor. İnsanlar yemek veriyor, ekmek kırıntıları koyuyor; onlar da buna alışıp devamlı geliyorlar, bazen 10, 15, hatta 20 tane oluyorlar. Balçova Belediyesi bu konuda tabelalar asmış; bu hayvanlara ekmek ve kırıntı atılmaması, doğal yaşamlarına bırakılması gerektiğini söylüyor ama dinleyen var mı bilmiyorum, genelde dinlemiyorlar. İnsanlar ekmek ve yemek artıkları bırakıyor, bu yüzden domuzlar her akşam saat 10.30-11.00 gibi ormandan buraya iniyor. Sokağa çıktığımızda görüyoruz ve bu da bir korku oluşturuyor. Mesela ben gece saat 2’de evimin önünden geçerken korktum; gürültülü seslerle, yavrularıyla birlikte 15-20 kişilik sürüler halinde geçiyorlar. Sürü halinde ses çıkararak ilerliyorlar ve köpek olsa bir şekilde müdahale edersiniz ama onların huyunu suyunu bilmediğimiz için bir şey yapamıyoruz" dedi. "Domuz ailesi çıkabilir" Domuzlardan aslında şikayetçi değiliz diyen esnaf Devrim Çıntay, "Muhtemelen domuzlar bizden şikayetçidir çünkü buraya gelip onların yerini işgal etmiş durumdayız. Bu konuda hem domuzların hem de insanların yanlış davranışları var; özellikle insanların yem ve mama bırakması önemli bir etken çünkü domuzlar kedi mamasının kokusuna geliyorlar diye düşünüyorum. İlk başta insan korkar gibi oluyor ama sonra bakıyorsun ki onlar senden korkuyor ve zaten kaçıyorlar, bu yüzden aslında çok büyük bir tehlike arz ettiklerini düşünmüyorum; tabii küçük çocuklar konusu ayrı. Balçova Belediyesinin bu konuyla ilgili çok bir şey yaptığını sanmıyorum, çünkü hayvanlara burada farklı bakıldığı için toplama gibi uygulamalar da yapılamaz; muhtemelen belediye bir çalışma yapmıyor, yapsa görürdük diye düşünüyorum. Geçenlerde trafik kazası oldu, domuzlar büyük olduğu için arabalarda oluşan hasar da büyük oluyor ama herhalde domuzlarla birlikte yaşamayı öğrenmemiz gerekiyor. Bu nedenle ‘Dikkat hayvan çıkabilir’ tabelaları yerine ‘Dikkat domuz çıkabilir’ ya da ‘Domuz ailesi çıkabilir’ şeklinde tabelaların olması bana daha mantıklı geliyor" ifadelerini kullandı. Balçova ilçesinde emlakçılık yapan Vedat Küçükgökçe ise, "Burada çok aşırı sayıda domuz görüyoruz ve oldukça da büyükler. Bu durum ciddi anlamda tehlike arz ediyor çünkü bunlar vahşi hayvanlar. Bir gün mutlaka bir olay yaşanacak; yaşandıktan sonra önlem almak ise çok daha kötü sonuçlara yol açabilir, bu yüzden önlemlerin şimdiden alınması gerekiyor. Teller açık olduğu için domuzlar rahat rahat girip çıkıyorlar. Ayrıca burada onlara yemek veriliyor, ekmek atanlar var. Hem çevre kirliliği oluşmuş durumda hem de vahşi hayvanların insanların arasında olmaması gerektiğini düşünüyorum; bu açık bir tehlike oluşturuyor" diye ekledi.