KÜLTÜR SANAT - 07 Eylül 2025 Pazar 10:33

Diyarbakır’da 9500 yıllık kamusal yapı tespit edildi

A
A
A
Diyarbakır’da 9500 yıllık kamusal yapı tespit edildi

İnsanlık tarihine ışık tutan Diyarbakır’ın Ergani ilçesindeki 12 bin yıllık Çayönü tepesindeki kazılarda 9500 yıllık kamusal yapı tespit edildi.


Çayönü tepesi, Güneydoğu Anadolu bölgesinde, Diyarbakır’ın Ergani ilçesinin 7 kilometre güneybatısında, Ergani ovası kuzeyinde yer alıyor. İnsanlık tarihinin yerleşik yaşama geçiş sürecini temsil eden Neolitik çağın ilk dönemlerinden itibaren, yaklaşık 12 bin yıl önce ilk defa iskan edildiği yer. Bu yerleşim yeri, sadece Anadolu değil, aynı zamanda Yakındoğu ve Levant coğrafyasında Neolitik dönem kültür tarihini en iyi yansıtan yerleşimlerden birisi olması nedeniyle dünya kültür tarihi için anahtar niteliğinde bir yerleşim yeri olarak biliniyor.


Kazı projesi, ilk olarak 1964 yılında İstanbul Üniversitesi Prehistorya (Tarih Öncesi Arkeolojisi) kurucularından Prof. Dr. Halet Çambel ve Chicago Üniversitesinden Prof. Dr. Robert John Braidwood ortak projesi olarak başlatıldı. Kazı başkanlığı daha sonra 1987-1992 yılları arasında Prof. Dr. Mehmet Özdoğan ve ardından 2015-2023 yılları arasında Prof. Dr. Aslı Erim-Özdoğan tarafından yürütüldü. Cumhurbaşkanlığı kararlı kazılar kapsamında Çayönü tepesi Kazı ve Araştırma Projesi, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Fakültesi Müzecilik Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Savaş Sarıaltun başkanlığında yürütülüyor.


’’Çayönü tepesi çok güçlü bir veriye sahip’’


Bu yılki kazıların 5’inci ayında, ilk belirlemeler ve bulgulardan yola çıkılarak 9500 yıllık kamusal yapı ortaya çıkartıldı. Sarıaltun, bu yıl kazı çalışmalarına 2 Mayısta başladıklarını ve 6’ncı aya kadar da devam edeceklerini ön gördüklerini söyledi. Çayönü, kuzey Mezopotamya’nın Anadolu ile kesiştiği dağlık alan içindeki ovalık alanda önemli bir yerleşme olduğunu belirten Sarıaltun, birçok ilki barındırdığını ifade etti. Sarıaltun, bunlardan biri yerleşik hayata geçiş, tarım, hayvancılığın başlangıçları, madencilik açısından dünyadaki başlangıç noktası olduğuna değinerek, "Onunla beraber taş işçiliği, mimarideki özelikle dikdörtgen yapıdaki evreye geçişle beraber çok önemli bir nokta. İki yıldır çalıştığımız alanda özelikle ilk Tunç çağ verileriyle de Çayönü tepesinin çok güçlü bir veriye sahip olduğunu görüyoruz. Özelikle kuzey alanda bu konuda çalışmalarımızı yapıyoruz. Yaklaşık 800 metrekarelik bir alanda bu çalışmalarımız devam ediyor" dedi.


’’9500 yıl öncesindeki insanların nasıl bir yaşamının olduğunu tanımlıyor’’


Bununla beraber bu sene ilk defa başladıkları doğu alanda da yaklaşık 900 metrekarelik alanda çalışmaları yeni kazılar olarak başlattıklarını kaydeden Sarıaltun, "Bu yapıyı daha önce kazmıştık. Özel bir nitelikte olduğunu fark etmiştik ama çok yüzeye yakın olduğu için çok detaylı çalışmalar yapamamıştık. Bu sene çalışmalara ağırlık verdik ve neticesini de aldık. Bu yapının şu an için iki evresi olduğunu tespit etik. Batı tarafındaki duvarlar daha orijinal ve eski, doğu taraftaki duvar sonradan eklenmiştir. Bizim için asıl önemli noktada bu yapının tabanın en az 3-4 defa sıvandığını ve boyandığını biliyoruz. Oldukça geniş alanda bu boya ve taban izlerini tespit ettik. Bu tabanda turuncu renginden, vişneçürüğü rengine kadar kırmızının bütün tonlarını görüyoruz. Şu anda önemli bir buluntunun eşiğindeyiz. Bu, aynı zamanda kronolojik açından da çok değerli. Çünkü Çayönü tepesinin kritik aşaması olan MÖ. 7600’ler, 7500’deki yılları arasındaki dönemde yaşam modelini anlatması açısından günümüzden 9500 yıl öncesindeki insanların nasıl bir yaşama ait olduğunu tanımlaması açısından da değerli bir bilgi alanı. Önünde bulunduğumuz bu kamusal-özel nitelikli yapının günümüzden önce 9500 yılına ait olduğunu şu anda öngörüyoruz" diye konuştu.


"Özelikle boya tabanıyla beraber bunun özel ve kamusal olması daha ön plana çıkıyor"


Yapının Çayönü tepesinin diğer konutlarından ve evlerinden farklı olarak kamuya ait bir yapı olduğuna dikkat çeken Sarıaltun, "Bu yapı, muhtemel topluluk için bir toplantı alanı, ya da ortak etkinliklerin yapıldığı bir alan olabileceği gibi başka özel amaçlar için, ritüeller için kullanılmış olabilir. Ancak şu an için buna dair bilgilerimiz sınırlı. Tek bildiğimiz nokta, bunun bir ev olmadığı, kamuya, 9500 yıl önce yaşayan topluluğa ait ortak bir kullanım alanı olduğunu söyleyebiliriz. Çayönü’nde her evde bu boya yok. Bu yapının açığa çıkarılmasına kadar Çayönü tepesi kazılarında boyalı bir taban bulunmuş değil. Yerleşmenin en önemli yapısı mozaikli taban Terrazo yapısı, şu anda bulunduğumuz yapı da hemen yanında yer alıyor. Evi veya haneyi gösteren bir verimiz yok. Özelikle boya tabanıyla beraber bunun özel ve kamusal olması daha ön plana çıkıyor" şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara AK Parti Grup Başkanvekili Gül: "Terörün sona ermesi için Suriye’de 10 Mart mutabakatına uyulması çok önemlidir" AK Parti Grup Başkanvekili Abdulhamit Gül, "Terörün sona ermesi için Suriye’de 10 Mart mutabakatına uyulması çok önemlidir" dedi. TBMM Genel Kurulu, 2026 yılı bütçe görüşmelerinin son gününde Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında toplandı. Kurtulmuş, birleşimi açtıktan sonra bütçenin tümü üzerindeki görüşmelere geçildi. Bütçe üzerine konuşan AK Parti Grup Başkanvekili Abdulhamit Gül, "Bu bütçe milletimizin AK Parti’ye vermiş olduğu 24’üncü bütçe. Her zaman çıkıp ‘Bu millet sizi gönderecek. İşte bu son bütçeniz, bir daha burada oturamayacaksınız’ diyenleri gördük. Ama milletimiz her şeyi çok iyi görüyor, her şey milletimizin hakemliğinde gidiyor ve milletimiz hamdolsun 24’üncü bütçeyi de AK Parti’ye verdi, Cumhur İttifakı’na verdi. İnanıyorum ki daha nice bütçeyi, 2026’ları, 27’leri, 28’leri ve daha nice bütçeleri Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde bu milletimiz güçlü desteğiyle inşallah verecek çünkü milletimiz bize güveniyor. Dünya demokrasi tarihinde benzeri az görülmüş bir siyasi süreklilik, siyasi istikrar ve büyük bir toplumsal güven ve mutabakat var. İşte biz de milletimize layık olmak için bütün yürütme olarak, gece gündüz çalışıyoruz ve hedefimiz Türkiye Yüzyılını kurmak" diye konuştu. Konuşmasının devamında milletin çizdiği istikametten yollarına devam edeceklerini dile getiren Gül, "Birçok şey yaptık değerli arkadaşlar; yollar, köprüler, birçok yapılar yaptık. Değerli arkadaşlar, bugün elde ettiğimiz bütün başarıların arkasında devlet ve millet arasındaki bir kaynaşması var. Gazi Meclisimiz, kurucu Meclis olması hasebiyle de dünya parlamentolarında çok önemli bir yere sahip ve Cumhuriyetimizi kurdu. Bu Cumhuriyetimiz ne zaman kök salsa kökü budanmaya çalışıldı, ne zaman demokrasi güçlense hep kesmeye; darbelerle, vesayetlerle, muhtıralarla bu milletin önü kesilmeye çalışıldı, darağacına gönderilen başbakanlar oldu ve bu ülke ne zaman kenetlense hep düşmanlar karşımıza çıkarıldı. Bu düşmanlar, bu ötekileştirilen kesimler kimi zaman dindarlar oldu, kimi zaman Aleviler oldu, kimi zaman Kürtler oldu ve bu kesimler dışlandı, hedef gösterildi. Rövanşist vesayetçi anlayışı, tepeden bakan bir anlayışı, milletin tepesinde boza pişiren zihniyetleri, dönemleri yaşadık" ifadelerini kullandı. "Terörün sona ermesi için Suriye’de 10 Mart mutabakatına uyulması çok önemlidir" Terörsüz Türkiye ve bölgede yaşanan gelişmeler hakkında değerlendirmede bulunan Gül, "İç cephemizi ne kadar güçlendirirsek dışarıdaki meydan okumalara karşı daha güçlü olacağız, daha güçlü bir meydan okumalara karşı ülkemizin gücünü daha da güçlendirmiş olacağız. Dolayısıyla terörün sona ermesi, varlığını sona erdirmesi ve Suriye’de 10 Mart mutabakatına uyulması bu anlamda çok önemlidir ve Suriye’nin Türkmen’iyle, Kürt’üyle, Arap’ıyla, Nusayri’siyle, hep birlikte, beraber kardeşçe yaşamasını, demokratik katılım ve istikrarını son derece önemli görüyoruz. Suriye’de, Irak’ta, İran’da yaşayan Kürt kardeşlerimizi kendimizden ayrı görmüyoruz. Cumhurbaşkanımız, Esad zamanında da oradaki Kürtlerin kimlik problemlerini bire bir sorun eden, onların tanınmasına yönelik her türlü politikalarda Kürt kardeşlerimizin yanında olmuştur. Şimdi de varlıkları ve güçlü temsilleri için her zaman bölgedeki tüm Kürtlerin yanında güçlü bir şekilde olacağız, o kardeşlerimiz her zaman bizleri yanlarında görecekler ve böylece hem ülkemizde hem bölgede huzurlu, kalıcı bir barışı temin ediyoruz" dedi.