POLİTİKA - 03 Eylül 2025 Çarşamba 11:52

Süreci tarihi fırsat olarak görüyoruz

A
A
A
Süreci tarihi fırsat olarak görüyoruz

21. Dönem Diyarbakır Milletvekili Abdulbaki Erdoğmuş, terörsüz Türkiye süreci ile ilgili yaptığı değerlendirmede, ‘’Türkiye’nin temel sorunlarına ilgili ve duyarlı bireyler olarak bu süreci silahlı çatışmaların sona erdirilmesi ve toplumsal barışın tesis edilmesi için tarihi bir fırsat olarak görüyoruz’’ dedi.


Erdoğmuş, terörsüz Türkiye süreci ile ilgili açıklamalarda bulundu. Yaklaşık 50 yıldır adı konulmamış çok yönlü bir çatışma yaşadıklarını aktaran Erdoğmuş, 80 bin insanın hayatını kaybettiğini, milyonlarcasının da mağdur olduğunu söyledi. Erdoğmuş, ‘’2 trilyon doları aşan bir harcamaya ve ülkenin maddi kaynaklarının tüketilmesine yol açmıştır. Konjonktürel, ulusal, bölgesel ve uluslararası gelişmelerin etkisi olsa da örgütü silah bırakma noktasına getiren asıl nedenin toplumun birlikte yaşama inancı ve kararlılığı olduğuna inanıyoruz. Bu durumu, devlet aklının ve toplumsal sağduyunun kesiştiği nokta olarak görüyoruz. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 20 Ekim 2024 tarihinde yaptığı tarihi çağrının Abdullah Öcalan tarafından olumlu karşılık bulması söz konusu çatışmaların sona erdirilmesi için yeni bir umut olmuştur. Özellikle örgütün kendini feshetmesi ve silahlı mücadeleye son vermesi, çatışmasızlık yolunda atılmış en önemli adım olduğunu düşünüyoruz. Çatışmaların, acıların, gözyaşlarının ve kayıpların hepimize ağır bedeller ödettiğini biliyoruz. Artık hiçbir annenin gözyaşı dökmesini, hiçbir gencin geleceğini kaybetmesini istemiyoruz. Bizim ortak irademiz, şiddetin ve çatışmaların sona erdiği, diyalog ve karşılıklı anlayışa dayalı kalıcı bir barışın tesis edilmesidir. Beklentimiz yüz yıllık cumhuriyetin artık demokratik değerlerle taçlandırılması ve halkımızın hak ettiği yüksek standartlı demokrasiye geçmesidir. Böylece insanlarımızın artık şiddet ve silah ihtiyacı duymadan sorunlarının demokratik yollardan çözülebileceğine inanmaları sağlanmış olacaktır. Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonunun kurularak sürecin TBMM’nin inisiyatifine bırakılması bu istikamette atılmış önemli adımlar olarak değerlendiriyoruz. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un öncülüğünde ve desteğinde yürütülen komisyon çalışmaları toplumun sürece ilişkin umutlarını arttırmıştır. Ancak komisyon çalışmalarını en kısa zamanda tamamlayarak önerilerini TBMM’ye sunmasında fayda vardır’’ dedi.



’’Sürecin uzaması provokasyona açık hale getirecektir’’


Meclis tarafından da önerilerin öncelikli gündeme alınmasını, sürecin akamete uğramaması için zorunlu gördüklerini aktaran Erdoğmuş, şöyle devam etti:


‘’Çalışmaların uzaması, süreci ulusal ve uluslararası güçlerin provokasyonuna açık hale getirecektir. Bu nedenle silahsızlanma ve toplumsal barışın kalıcı güvencesi olacak yasal ve anayasal düzenlemelerin bir an önce hayata geçirilerek sivil ve siyasal alanın normalleştirilmesini, şiddetten uzak, özgürlükçü ve çoğulcu bir siyasal ortamın inşa edilmesini ülkemiz için acil ve öncelikli görüyoruz. Halkımızın beklentisi açıktır, hukuk, demokrasi ve eşitlik temelinde kalıcı bir barışın tesis edilerek bölgeye de örnek olacak bir Türkiye. Kuşkusuz bu beklentiye kayıtsız kalınamaz. Bizler, Türkiye’nin temel sorunlarına ilgili ve duyarlı bireyler olarak bu süreci; silahlı çatışmaların sona erdirilmesi ve toplumsal barışın tesis edilmesi için ’tarihi bir fırsat’ olarak görüyoruz. Amacımız, silahsızlanma ve çözüm konusunda varılan mutabakatın hayata geçirilmesine destek vermektir. Çözüm aramak yalnızca siyasi aktörlerin değil, toplumun tamamının meselesidir. Bu bağlamda bizler bu sorumluluğu omuzlarımızda hissediyor, yeni sürecin yanında olduğumuzu ve her şartta barışı, demokrasiyi ve kardeşliği savunacağımızı ilan ediyoruz. Bu nedenle, her bireyi ve her kesimi sürece katkı sunmaya davet ediyoruz. Bizler, bu topraklarda yaşayan bütün yurttaşların ortak geleceğini hukuk güvencesinde, barış, demokrasi ve kardeşlik içinde birlikte yaşama iradesinde görüyoruz. Türk’üyle, Kürt’üyle, Alevi’si ve Sünni’si ile farklı inanç ve kimlikleriyle bu ülkenin bütün evlatları, çatışmaların ve çekişmelerin gölgesinde değil evrensel hukuk ve eşitlik temelinde özgürce bir arada yaşamalıdır. Artık yaraları sarmak, kayıpları onarmak ve gelecek nesillere umut dolu bir ülke bırakmak zamanı gelmiştir. Bu tarihi fırsatın heba edilmemesi için herkesi aklıselim, sorumluluk ve cesaretle hareket etmeye davet ediyoruz. Toplumsal barış ve adalet için biz varız, biz buradayız, biz birlikteyiz. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.’’


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul L’oréal Türkiye genç bilim kadınlarını ödüllendirmeye devam ediyor Tekno-güzellik şirketi L’Oréal Türkiye’nin UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğiyle yürüttüğü "Bilim Kadınları İçin" programı 23 yıldır devam ediyor. Program, bugüne kadar Türkiye’den 128 bilim kadınını destekledi. Bu yıl Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nden Doç. Dr. Banu İyisan, Üçlü Negatif Meme Kanseri için tamamen doğal biyomalzemelerle akıllı ve hedefli nanoilaç teknolojileri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle ödüllendirildi. Türkiye’nin önde gelen kurumsal sosyal sorumluluk programlarından biri olan "Bilim Kadınları İçin" programında, bu yıl ödül alan bilim kadınları L’Oréal Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen tören ile duyuruldu. Bu kapsamda Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü öğretim üyesi Doç. Dr. Banu İyisan, tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri (ÜNMK) tedavisinde hedefli ve akıllı nanoilaç sistemleri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle öne çıkıyor. Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanserinin agresif alt türlerinden Üçlü Negatif Meme Kanseri’ne yönelik bu çalışma, mevcut tedavilerin sınırlılıklarını aşmayı hedefleyen önemli bir yaklaşım sunuyor. Eğitim ve araştırma yolculuğu: Almanya’dan Türkiye’ye uzanan bilim kariyeri Programın uluslararası ayağı olan L’Oréal-UNESCO For Women in Science, 140’dan fazla ülkede 4 bin 700’den fazla bilim kadınını desteklemiş ve bu isimlerden 7’si daha sonra Nobel Ödülü’ne layık görülmüştü. Türkiye, bu programın en aktif yürütüldüğü ve en çok destek veren ilk beş ülkeden biri olarak öne çıkıyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünde lisans ve yüksek lisansını tamamlayan Doç. Dr. Banu İyisan 2012 yılında doktora eğitimi için Almanya’ya taşındı. Leibniz Polimer Enstitüsü’nde biyomedikal nanomalzemeler, kontrollü ilaç salım sistemleri, sentetik biyoloji ve biyosensör uygulamaları üzerine çalıştı; 2016’da Dresden Teknik Üniversitesi’nden doktora derecesini aldı. Doktora sürecinde International Helmholtz Research School for Nanoelectronic Networks (IHRS NANONET) programında nanoteknoloji ve malzeme bilimi üzerine eğitim alan araştırmacı, 2017-2020 yılları arasında Max Planck Polimer Araştırma Enstitüsü’nde yürütülen bir AB projesinde, meme kanseri teşhisi için nanofotonik sistemler geliştirmeye yönelik doktora sonrası çalışmalar yaptı. 2023 yılında Max Planck Partner Grup Lideri seçilerek, MPIP ile uluslararası iş birliğini güçlendirdi. Üçlü negatif meme kanserine yönelik yenilikçi tedavi yaklaşımı Yürüttüğü akıllı hibrit nanoilaç teknolojisi projesiyle, meme kanserinin en agresif alt türlerinden biri olan Üçlü Negatif Meme Kanseri’nin hedefli tedavilere yanıt vermemesi ve mevcut kemoterapi ilaçlarının ciddi yan etkilere yol açması nedeniyle ortaya çıkan ihtiyaca çözüm sunmayı amaçlayan İyisan, proje kapsamında tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri hücrelerini seçici biçimde hedefleyebilen ve pH gibi çevresel uyarılara duyarlı çalışan akıllı hibrit nanoilaç taşıyıcılarının tasarlanmasını hedefliyor. Bu yaklaşım, tedavi etkinliğinin artırılmasına ve yan etkilerin önemli ölçüde azaltılmasına katkı sağlamayı amaçlarken, sürdürülebilir teknolojilerle geliştirilen sistemin gelecekte farklı agresif kanser türlerinde de uygulanabilir olması hedefleniyor. 2020 yılından bu yana Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nde görev yapan Doç. Dr. Banu İyisan aldığı fonlarla Biyofonksiyonel Nanomalzeme Tasarım Laboratuvarı’nı kurarak araştırmalarını burada sürdürmeye devam ediyor.