Son Dakika
|
ABD, Yeşil Kart programını süresiz askıya aldı
Trump: "Venezuela ile savaş ihtimalini dışlamıyorum"
MİT ve Emniyetin ortak operasyonunda Fetullah Gülen’in yeğeni yakaladı
51 yaşındaki Türkçe öğretmeni 3 gündür kayıp
ABD, Suriye'ye yaptırımları kaldırdı
Zehra Kınık 2 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı
Bakan Işıkhan: "İşçilerimizin taleplerini, dileklerini komisyona yansıtacağım"
Peskov, Türkiye'nin Rusya'ya S-400 sistemlerini iade edeceğini yalanladı
Berrak Tüzünataç ifade vermeye geldi
Pendik’te 2 gündür aranan şahıs mezarlıkta ölü bulundu
Abone
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Asayiş
Spor
Video
Yerel
Belgesel
Daha
Fotogaleri
Aktüel
Sağlık
Çevre
Magazin
Kültür Sanat
Eğitim
Teknoloji
Hava Durumu
Tüm Haberler
Tüm Manşetler
RSS
Abone
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Asayiş
Spor
Video
Yerel
Belgesel
Daha
Fotogaleri
Aktüel
Sağlık
Çevre
Magazin
Kültür Sanat
Eğitim
Teknoloji
Hava Durumu
Tüm Haberler
Tüm Manşetler
RSS
Whatsapp
İHA Kurumsal
EN
Pakistan’s Traditional Instrument ‘Rubab’ Reaches Beyond Borders
Üçüncü kattan ikinci katın balkonuna düşen çocuk ağır yaralandı
Macron: "ABD başarısız olursa Avrupa'nın Putin'le görüşmesi gerekebilir"
Uyuşturucu ticaretinden 11 yıl ceza yedi, tekerlekli sandalyeyle cezaevine gönderildi
Putin: "Batı, bize karşı saygılı olursa askeri operasyonlara gerek kalmaz"
İstanbul Cevizlibağ’da trafik yoğunluğu havadan görüntülendi
Tayvan'daki sis bombalı saldırıda 3 kişi hayatını kaybetti
ABD, Yeşil Kart programını süresiz askıya aldı
EKONOMİ
ARF Bio halka arz oluyor
20 Aralık 2025 Cumartesi - 10:51:23
Yeni nesil yeşil dönüşüm şirketi ARF Bio halka arz oluyor. 25-26 Aralık tarihleri arasında talep toplanacak. Hayvansal ve tarımsal organik atıklardan elektrik enerjisi ve gübre üretimi yapan yeni nesil yeşil dönüşüm şirketi ARF Bio’nun halka arzı Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) tarafından onaylandı. 25 ve 26 Aralık 2025 tarihlerinde talep toplama yöntemiyle yapılacak halka arzın büyüklüğü 916,5 milyon TL olacak. ARF Bio’nun çıkarılmış sermayesinin 147.337.401 TL’den 182.837.401 TL’ye yükseltilmesi nedeniyle artırılacak 35,5 milyon TL nominal değerli paylar ile mevcut ortaklardan RePie Portföy Yönetimi A.Ş. Arf Girişim Sermayesi Yatırım Fonu’nun sahip olduğu 11,5 milyon TL nominal değerli paylar olmak üzere toplam 47 milyon TL nominal değerli paylar halka arz edilecek. Şirketin halka açıklık oranı yüzde 25,71 olacak. İzmir Ödemiş’te yer alan modern ve entegre üretim modeliyle çalışan tesislerinde hayvansal ve tarımsal organik atıklardan yenilenebilir enerji ve organik/organomineral gübre üreten şirket, halka arzdan sağlayacağı gelirle mevcut entegre üretim tesisini biyokimya sanayi için çok değerli olan mikro alg üretimini de içerecek şekilde genişletmeyi, ilerleyen dönemlerde sera yatırımıyla daha da çeşitlendirmeyi hedefliyor. Şirket bu projelerle, hayvansal ve tarımsal organik atıklardan çok çeşitli ürünler elde etmeyi planlıyor. Şirket, üretim gerçekleştirirken doğaya zararlı atıkların oluşmasının önüne geçerek yeşil dönüşüme büyük katkı sağlayarak, elde ettiği karbon kredileriyle gelire dönüştürüyor. Önemi giderek kritikleşen yeşil dönüşüme dikkat çeken ARF Bio Yönetim Kurulu Başkan Vekili Melih Arslan, "İklim değişikliğinin getirdiği riskler, Paris İklim Anlaşması çerçevesinde belirlenen hedefler, yaygınlaşmaya devam eden zorunlu karbon vergileri ve uluslararası fonların yeşil yatırım arayışları başta olmak üzere, günümüzde uluslararası siyasi ve ekonomik düzlemde öne çıkan gündemlerden birisi yeşil dönüşümdür" tespitini yaptı. "Bizler bu konularda uzun süren araştırmalarımız sonucunda İzmir’in Ödemiş ilçesinde hayvansal ve tarımsal atıkların en verimli şekilde bertaraf edildiği, bu atıklardan yenilenebilir enerji, organik, organomineral gübre üretimi, negatif karbon süreçleriyle başta havayolu şirketleri, ulaştırma, ve madencilik gibi enerji yoğun çalışan sektörler olmak üzere birçok kuruluşun hem gönüllü hem zorunlu karbon kredisi ihtiyaçlarına cevap vermek üzere projemizi tamamladık ve yatırımımızı gerçekleştirdik" ifadelerini kullanan Arslan, "Yatırımlarımızı çok büyük ölçüde tamamlamış olduğumuz bu tesiste, hayvansal ve tarımsal atıkların fermantasyonu sonucu hem doğaya zararlı olan metan gazını bertaraf ediyoruz hem katı ve sıvı organik organomineral gübre üretiyoruz hem de doğayı temizlediğimiz için birçok enerji yoğun sektörün ihtiyaç duyduğu karbon kredilerini üretiyoruz" açıklamasını yaptı. Sera, mikroalg ve güneş enerjisi yatırımı Tesisin kendi üretiminden doğan kaynakların yeniden üretime kazandırıldığı tam döngüsel bir modeli hayata geçirdiklerinin altını çizen Arslan şunları söyledi: "Tesisimizi tasarlarken her bir organik çıktının geri kazanımı bizim temel hedefimizdi. Bu amaçla mevcut tesisimize biyokimya alanında çok kıymetli olan mikro alg yatırımımızı ve sera yatırımımızı da eklemeyi planlıyoruz. Çünkü mevcut üretimimiz bu ürünleri de çok düşük maliyetlerde elde etmemize imkân veriyor. Bu geliştirmelere uygun olarak tasarlanan tesisimizde mevcut biyogaz kapasitesinin büyüklüğüyle eş değer güneş enerjisi santrallerini de kurmayı hedefliyoruz. Tüm planlamamız tamamen yenilenebilir enerji ve yeşil dönüşümü tamamlayıcı şekilde olacak. Halka arzımızla birlikte öncelikle mevcut gübre üretim tesisinde üretim ve satış hacmimizin artırılması için işletme sermayesi ihtiyaçlarımızı karşılayacağız. Halka arzdan elde edilecek gelirin yüzde 55’i iş hacmimizin büyütülmesi için kullanılacak. Bunun yanında öncelikli yatırım olarak mikro alg tesisi kuracağız. Halka arz gelirimizin yüzde 15’ini bu yatırım için ayırdık." Sürdürülebilirlik temelli modelle stratejik üstünlük Sıfır atık belgeli olarak faaliyet gösteren şirket, her yıl yüz binlerce tonun üzerinde karbondioksit salımını engelleyerek önemli bir çevresel sorumluluk da üstleniyor. Şirketin sürdürülebilir kalkınmayı destekleyen modeline değinen Arslan, şirketin ESG (çevre, sosyal, yönetişim) yetkinliğini şu sözlerle vurguladı: "ARF Bio olarak, Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma hedeflerini esas alarak, BIST Sürdürülebilirlik Endeksi ve SPK Sürdürülebilirlik İlkeleri doğrultusunda ESG (Çevresel, Sosyal ve Yönetişim) yaklaşımını kurumsal stratejimize entegre ettik. Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri arasında yer alan toplumsal kapsayıcılık, temiz ve erişilebilir enerji, nitelikli istihdam ve ekonomik büyüme, yenilikçi ve dayanıklı sanayi yapıları, kaynak verimliği ve döngüsel üretim ile iklim değişikliğiyle mücadele alanlarında etkin sonuçlar elde eden bir modelle faaliyet gösteriyoruz. Bu sayede yatırımcılar açısından daha düşük risk profiline ve uluslararası fonlara erişimde daha yüksek cazibeye sahip olurken, regülasyonlara uyum ve marka itibarı noktasında önemli bir stratejik üstünlük elde ediyoruz." Karbon satışı ile gelirlerini çeşitlendiriyor Global karbon piyasaları, emisyon azaltımı karşılığında kazanılan karbon kredilerinin el değiştirmesini sağlayan önemli bir pazar haline dönüştü. ARF Bio’nun sahip olduğu sertifikalar sayesinde karbon kredisi satış hakkı bulunduğunun altını çizen Arslan, "Bu sertifikalar sayesinde ürettiğimiz yenilenebilir enerji ve engellediğimiz karbon salınımı oranında karbon kredisi satışı yapıyoruz. Bu da gelirlerimizin çeşitliliğini sağlarken, iklim değişikliğiyle mücadeleye de destek veriyoruz. Sadece elektrik veya gübre üreten değil, eksi karbon bir şirket olarak büyümeye devam edeceğiz" ifadelerini kullandı. "Yarının ve gelecek kuşakların yatırımlarını yapan şirket" Arslan, "Karbon kredisi satışlarımız ve organomineral gübre üretimimizle gelirlerimizde çeşitlilik elde ettik. Gerçekleştireceğimiz mikroalg ve sera yatırımları ile bu çeşitliliği artırmayı planlıyoruz. Bu yapımızın ülkemizin enerji, tarım ve iklim eylemleri açısından örnek nitelikte olduğuna inanıyoruz" açıklamasını yaptı. Arslan sözlerini şöyle tamamladı: "Son yıllarda yüksek enerji fiyatları, elektrik üretimimiz açısından bize avantaj sağlıyor. Öte yandan, sürdürülebilir tarım, gıda güvenliği ve iklim merkezli yaklaşımlar dünya genelinde giderek daha fazla önem kazanıyor. ARF Bio olarak biz de yalnızca bugünü değil, yarını da gözeten, gelecek kuşakları hesaba katan yatırımlarla sektördeki öncülüğümüzü sürdürmeye kararlıyız."
20 Aralık 2025 Cumartesi - 10:43
Savaşlardan ve kaostan beslenerek fiyatı yükselen altının 2026 yılında da yükselişini sürdürmesi bekleniyor
Hatay’da sarraflık yapan Ahmet Güney, son 5 yılın en çok kazandıran yatırım aracının altın olduğunu belirterek kaoslardan ve savaşlardan beslenen altının 2026 yılı sonu itibarıyla gram fiyatının 10 bin TL’yi bulabileceğini öngördüğünü söyledi. Türkiye’de birçok insanın en çok tercih ettiği yatırım aracı olan altın 2025 yılı sonu itibarıyla 6 bin TL’yi buldu. Verilere göre sürekli yükselişiyle vatandaşların vazgeçilmez tercihi olan altın hakkındaki söylentiler de zaman zaman vatandaşlarda kafa karışıklıklarına neden oluyor. Hatay’da sarraflık yapan Ahmet Güney, son yıllarda yaşanan İsrail - Filistin ve Rusya - Ukrayna savaşlarının altının fiyatında yükselişi etkilediğini belirterek son 5 yılın en çok kazandıran yatırım aracının altın olduğunu söyledi. ABD Başkanı Trump’ın savaş söylemlerinin altının fiyatını arttırmaya devam edeceğini söyleyen Güney, 2026 yılı sonu itibarıyla altının gram fiyatının 10 bin TL’yi bulabileceğini öngördüğünü ifade etti. "Son 5 yılın en iyi kazandıran yatırım argümanı altın olmuştur ve bu yatırım argümanını da ilk 4 yılda çok hızlı ve şiddetli geçirdik" Dünyada son 5 yılda kendini hissettiren savaşların altının ciddi yükselişini etkilediğini ifade eden sarraf Güney, "2025 yılına hızlı giriş yapan altın, yılsonuna doğru gelirken çok ciddi bir yükseliş gösterip Kasım ayında iniş ivmesi yakaladı. Temmuz ayında altın gramının 6 bin TL’yi bulacağı öngörümüz ekim ayında bir zirve yaparak 6 bin 200 TL yapıp tekrardan 5 bin 800 TL’ye kadar düşmüştü. 2025 yılının bitirmeye yakın bugünlerde gram altın 6 bin TL civarında giderken çeyrek altında 10 bin TL civarında ilerliyor. Yıl sonunu kapatırken yatay bir seyirle altın fiyatları devam ediyor. Son 5 yılın en iyi kazandıran yatırım argümanı altın olmuştur. Bu yatırım argümanını da ilk 4 yılda çok hızlı ve şiddetli geçirdik. Özellikle İsrail - Filistin savaşında devam eden süre içerisinde çok ciddi yükseliş gördük. Bu yükselişlerden sonra uluslararası arenada barışçıl sinyallerin gelmesi ve Ukrayna - Rusya savaşındaki tetikleyici hareketlilik altının sürekli yukarıya çekmiştir" dedi. "Altın kaosu sever, kaos da altını yükseltir" Altının kaostan beslenerek yükseldiğini ifade eden sarraf Güney, 2026 yılında altının yükselişini sürdüreceğini belirterek 2026 yılı fiyat öngörüsünün gram altında 10 bin TL olduğunu söyleyerek, "Altını her düştüğü yerden almanız gerekir. Bugün mesela altın 6 bin TL iken 5 bin 800 TL’ye düştü, korkmadan alın. Eninde sonunda 6 bin TL üzerine çıkacak. Bazı yorumcuların altın ile spekülatif sözleri oldu ama ben onlara katılmıyorum. Altın kaosu sever, kaos da altını yükseltir. Bugün uluslararası arenada Trump’ın beyanların kaynaklı bizim için önemli olan belirleyici unsur olan Trump’ın beyanlarında ve agresif hareketlerinde bir ülkeye savaş açtığını hissettirmesi halinde tetikleyici unsur olarak altın yukarıya doğru gider. Bu petrol fiyatlarındaki barışçıl olan huzurlu ortamlarda petrol fiyatlarını da inmesine neden oluyor iken altın fiyatlarını tetikliyor. Trump ve diğer uluslararası oyuncular eğer savaş çığırtkanlığı yaparlarsa altın yukarıya doğru ilerler. Görünen o ki bundan çok iyi beslenen Trump süregelen süreçte devam ettirmek isteyecektir. Ben tecrübelerimle beraber altın fiyatlarının yine önümüzdeki yılda yükselen bir trend olmaya devam edecek. Düşen faiz oranları karşısında altına yatırımın doğru bir yatırım argüman olduğunu ve bu yatırım argümanını hiçbir şekilde kaybetmeyeceğini düşünüyorum. 2026 yılında altın ne olur dersek gaybı bilen Allah’tır. Bunun için kesin bir bilgi vermek olmaz ama öngörülerde bulunabiliriz. Karmaşanın olduğu bir 2025 yılında bugün 6 bin TL olan 24 ayar gram altın, 2026 yılında sonunda 10 bin TL olacaktır. Dolayısıyla 10 bin TL olan çeyrek altın da, 15 bin TL’nin altında düşmeyeceği söyleminde bulunabiliriz. Faiz getirisinde de fazla altın getirisinin bizi memnun edeceğini dile getirebiliriz" ifadelerini kullandı.
20 Aralık 2025 Cumartesi - 09:51
Bursa Büyükşehirden yüzde 50 hibeli sulama borusu desteği
Bursa Büyükşehir Belediyesi, yüzde 50 hibeli damlamalı sulama borusu desteği için başvuruları almaya başladı. Çiftçileri desteklemeye yönelik çalışmalarını sürdüren Büyükşehir Belediyesi, iştiraki olan Tarım Peyzaj A.Ş. tarafından hayata geçirilen Tarım Plast Fabrikası’nda üretilen damlamalı sulama borularını üreticilerle buluşturmaya devam ediyor. Yüzde 100 geri dönüşüm ürünü olan ve çiftçilerin girdi maliyetlerini azaltmanın yanında tarımsal sulamada önemli su tasarrufuna da imkan sağlayan damlamalı sulama borularından yüzde 50 hibeli şekilde faydalanmak isteyen çiftçilerin başvuruları alınmaya başlandı. Eskisini getirene ek indirim sağlanacak Hurda damlamalı sulama borularını geri dönüşüm ve yeniden üretim süreçlerine kazandıran üreticilere, sunulan hibeye ek olarak, hak edişleri oranında indirim de sağlanacak. 19 Aralık’ta başlayan başvurular 23 Ocak’a kadar sürecek. Başvuru şartları şöyle: Çiftçi Kayıt Sistemi (ÇKS) 2026 yılına ait çiftçiler başvuru yapabilecek. Aynı haneden sadece 1 (bir) yetiştirici yapabilecek. Her üretici bir ürün için başvuru yapabilecek. Üreticilere yüzde 50 hibe oranında destek verilecek. Sadece damlama sulama boru desteğinde kullanılmak üzere kişilerin sanal cüzdanlarına maksimum 5000 lira yüklenecek. Belediye tarafından başvurular değerlendirilerek başvuru sahiplerine bilgilendirme yapılacak. Başvuru Tarihi: 19 Aralık – 23 Ocak 2026 olup başvuru sahibine ait telefon numarası ile bir kez başvuru yapılacak.
20 Aralık 2025 Cumartesi - 09:45
Metal üretiminde Türkiye’de önemli hamle
Türkiye metal sektöründe standartları yeniden belirleyen bir gelişme yaşandı. Sektörün yenilikçi oyuncusu MSU Metal Dünyası Genel Müdür Sonnur Gözütok liderliğinde, Türkiye’de önemli bir çalışmaya imza atarak Avrupa kalite standartlarında üretimini tescilledi ve ürünlerine 8 yıl garanti sunuyor. Kalitede Avrupa standartları, güvende Türkiye birinciliği ISO 9001 ve CE belgeleri ile üretim süreçlerini modernize eden MSU Metal Dünyası; yüksek üretim standartları ve titiz işçiliğiyle sektöre yeni bir soluk getiriyor. Şirket, metal çözümlerinde estetik ve fonksiyonelliği dayanıklılıkla birleştirerek bireysel kullanıcılardan dev mimari projelere kadar geniş bir yelpazede güvenilir çözüm ortaklığı sunuyor. Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Genel Müdür Sonnur Gözütok, 8 yıl garanti politikasının sadece bir vaat değil, bir özgüven göstergesi olduğunu belirterek "Bizim için kalite bir sonuç değil, bir başlangıçtır. CE ve ISO 9001 standartlarındaki üretim disiplinimize o kadar güveniyoruz ki, Türkiye’de önemli bir hamle gerçekleştirerek müşterilerimize 8 yıl garanti sunuyoruz. Bu adım, MSU Metal Dünyası’nın sürdürülebilir kaliteye ve müşteri memnuniyetine olan sarsılmaz bağlılığının bir kanıtıdır" dedi. Geniş ürün yelpazesi ve kişiselleştirilmiş çözümler MSU Metal Dünyası, metal kapı çeşitlerinden ofis bölme sistemlerine, merdiven korkuluklarından metal duşakabin ve şık mobilya tasarımlarına (dresuar, orta sehpa, yemek masası, kitaplık vb.) kadar oldukça geniş bir ürün gamına sahip. Firma, standart modellerin yanı sıra; aksesuar ve avize dışındaki tüm demir ve paslanmaz taleplerini, projeye özel ölçü ve model seçenekleriyle hayata geçirebiliyor. Firmanın ’www.msumetaldunyasi.com’ internet sitesinden ise geniş ürün yelpazesi ve kişiselleştirilmiş çözümlere ulaşmak mümkün. Teknolojik üstünlük ve uzun ömürlü kullanım 8 yıllık garanti süresinin temelinde, şirketin kullandığı ileri yüzey işlem teknolojileri yatıyor. Üretim süreçlerinde uygulanan demir üzeri elektrostatik boya, eskitme boya ve kaplama teknikleri, paslanmaz üzeri titanyum kaplama gibi yöntemler, ürünlerin korozyona karşı direncini artırırken estetik ömrünü de maksimuma çıkarıyor. İstanbul’dan dünyaya uzanan hizmet ağı Merkezi İstanbul’da bulunan MSU Metal Dünyası; mağaza, AVM, otel, villa ve hastane gibi büyük ölçekli mimari projeler için özel üretim yaparken, ürünlerini Türkiye’nin 81 iline ve dünyanın dört bir yanına ulaştırıyor. Şirket, satış sonrası profesyonel montaj desteğiyle de projenin her aşamasında müşterilerinin yanında yer alıyor. Hem toptan hem de perakende satış kanallarıyla hizmet veren MSU Metal Dünyası, kaliteyi ve güveni bir araya getiren vizyonuyla metal sektöründe kalıcı bir marka olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.
Çok Okunan Kategori Haberleri
1
18 Aralık 2025 Perşembe- 09:30
Bursa’nın otomotiv devi TOFAŞ’ta isyan
2
18 Aralık 2025 Perşembe- 17:51
TBB’den Kırıkkale Belediyesi’ne 8 milyon liralık ekskavatör hibesi
3
17 Aralık 2025 Çarşamba- 21:58
Bakan Işıkhan: "Asgari ücret miktarının çalışanlarımızın gelirlerini enflasyona ezdirmeyecek şekilde belirlenmesi için çalışmalarımızı sürdüreceğiz"
4
19 Ağustos 2025 Salı- 16:31
Iğdır’daki millet bahçesi kiraya verildi
5
17 Aralık 2025 Çarşamba- 12:54
MIP, Türkiye’nin akıllı liman dönüşümüne öncülük ediyor
18 Kasım 2025 Salı - 14:40
Karabük’te trafiğe kayıtlı araç sayısı 84 bin 711 oldu
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre Karabük’te Ekim ayı itibariyle motorlu kara taşıt sayısı 84 bin 711 oldu. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2025 yılı Ekim ayına ilişkin motorlu kara taşıtları istatistiklerini açıkladı. Buna göre, Eylül ayında Türkiye genelinde 178 bin 481 taşıtın trafiğe kaydı yapılırken, toplam kayıtlı taşıt sayısı 33 milyon 193 bin 636’ya ulaştı. Batı Karadeniz illerinden Karabük’te bu dönem sonu itibariyle trafiğe kayıtlı araç sayısı 84 bin 711 olarak kayıtlara geçti. TÜİK verilerine göre, Karabük’teki taşıtların 47 bin 664’ü otomobil, 10 bin 548’i kamyonet, 3 bin 412’si kamyon, 13 bin 701’i motosiklet, bin 620’si minibüs, 595’i otobüs, 6 bin 808’ini traktör ve 3630’nü ise özel amaçlı taşıtlar oluşturdu. Komşu illerden Zonguldak’ta trafiğe kayıtlı araç sayısı 205 bin 657, Bartın’da ise 68 bin 515 oldu.
18 Kasım 2025 Salı - 14:30
Growtech Antalya Tarım Fuarı rekor katılımla kapılarını açtı
Antalya’da bu yıl 24’üncüsü düzenlenen Growtech Antalya Tarım Fuarı, 36 ülkeden 725 firmanın katılımıyla açıldı. Fuar Direktörü Engin Er, "Bir ticaret platformu oluştu artık; dünya tarım sektörünün buluşma noktası Antalya" dedi. Dünyanın en büyük örtü altı tarım fuarı olarak gösterilen Growtech Antalya Tarım Fuarı’nın 24’üncüsü, Antalya’da sektör temsilcilerini bir araya getirdi. ANFAŞ Kongre ve Fuar Merkezi’nde düzenlenen fuar, 18-21 Kasım tarihlerinde ziyaretçilerini ağırlayacak. Açılış günü açıklamalarda bulunan Growtech Antalya Tarım Fuarı Direktörü Engin Er, bu yıl katılımcı ve metrekare büyüklüğü açısından rekor seviyelere ulaştıklarını söyledi. Er, "Bu yıla kadarki en yüksek rakamlara ulaştık. Hem katılımcı sayısı açısından hem metrekare büyüklüğü açısından. 135 ülkeden ziyaretçimiz geldi geçen sene. Bu sene de en az aynı miktarı bekliyoruz. 36 ülkeden katılımcımız var. 725 firmamız katılıyor. 725 firmanın 135 ülkeden gelen ziyaretçiyle buluşma noktası artık Growtech Antalya. Bir ticaret platformu oluştu artık. Dünya tarım sektörünün buluşma noktası Antalya" dedi. "Growtech, Antalya’dan doğan bir marka; fuarı dünyaya taşıyoruz" Growtech markasının Türkiye’den çıkıp dünyaya yayılan bir marka olduğunu vurgulayan Engin Er, yurt dışı organizasyon planlarına değindi. Er, "Growtech markası Antalya’dan, Türkiye’den doğan bir marka. Bu markayı yurtdışında dünya tarımının olduğu noktalara taşımak istiyoruz. Bunun ilk ayağı Endonezya’ydı. 2026’da Dubai’ye gidecek. Ondan sonraki yıllarda da yine dünyanın farklı noktalarına bu fuarı taşıyacağız. Antalya bir buluşma noktamız ama dünyanın farklı noktalarında da tarımı hem üreticilerle hem firmaların ürünleriyle buluşturmak istiyoruz" diye konuştu. Bu yıl birçok ülkeden yüksek talep aldıklarını ifade eden Er, ticaret hacmine de dikkat çekerek, şu ifadelere yer verdi: "Firmalar aslında bir yıl boyunca bu dört günü bekliyorlar. Çünkü bu buluşma noktasında ticari anlaşmalarını yapıyorlar, ön görüşmelerini yapıyorlar ve bir yıllık siparişleri neredeyse bu fuarda bağlamaya çalışıyorlar. Her yıl üstüne koya koya gittikleri için verim aldıklarını düşünüyoruz." "Fuar, turizmi de destekliyor" Growtech Direktörü Engin Er, fuarın Antalya turizmine sağladığı katkıya da işaret etti. Er, "Etrafımızda dolaşan insanlara baktığımızda herkes farklı dillerden konuşuyor, farklı renkte dolaşıyorlar. Bu da birçok ülkeden ziyaretçinin buraya gelip kendi yaptıkları işteki verimi nasıl artıracaklarını bulmak için geldiklerini gösteriyor. Antalya zaten bir turizm şehri. Geldiklerinde fuarın öncesinde ya da sonrasında ziyaretlerde bulunuyorlar, geziyorlar. Üç gün fuar dolaşıyorlar, iki gün tatil yapıyorlar. Dünyada bu kadar çok otelin ve ulaşım imkanının rahat olduğu çok az sayıda fuar şehri var" ifadelerini kullandı. Çin, 140 firma ile en büyük pavilyon katılımını yaptı Bu yıl 36 ülkeden katılımcının yer aldığı Growtech’te 6 ülke milli pavilyon oluşturdu. Engin Er, en geniş katılımın Çin’den olduğunu belirterek şöyle konuştu: "36 ülkeden gelen katılımcının 6 tanesi pavilyon şeklinde yani milli katılım şeklinde geliyor. Bunların en büyüğü Çin. 140 firma katılıyor Çin’den. Bu firmaların büyük bir kısmı gübre, ilaç ve tohum ağırlıklı firmalar. Ürünlerini dünyadan gelen tüm tarım profesyonellerine tanıtmak için geliyorlar. Hindistan çok hızlı ilerliyor yine tarım sektöründe. Onlar da 30’dan fazla firmayla katılıyorlar. Sri Lanka, Japonya, Kanada gibi ülkelerden de katılımcılarımız var." "Tarım artık milli güvenlik sektörü" Tarım sektörünün geleceğine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Engin Er, sektörün stratejik öneminin giderek arttığını söyledi. Er, "Türk tarımı gelişmek zorunda. Çünkü tarım sektörü dünyada insanlık var oldukça ölmeyecek bir sektör. Kimileri artık şöyle söylüyor, nasıl savunma sanayinde ilerlediyse tarım sektörü de artık milli güvenlik sektörü olarak görülüyor. Biz de aynı kanaatteyiz. O yüzden elimizden geldiği kadar sektöre destek olmaya çalışıyoruz. Tüm dünyada her ülke bir yapıyorsa bizim üç dört yapıyor olmamız lazım ki onlara yetişelim geçelim" dedi. Rusya, Körfez ülkeleri ve Kuzey Afrika’da pazar hareketliliği Growtech’in paydaşlarından Serkonder ile sık sık değerlendirme yaptıklarını söyleyen Er, küresel seracılık pazarlarındaki yönelimi de şöyle aktardı: "Bir ara çok fazla Rusya’ya sera kuruluyordu. Rusya’nın hedefi, belli bir zaman sonra Türkiye gibi ülkelerden domates almamak. Kendi seramı kurayım, kendim üreteyim. Ama ne yaparlarsa yapsınlar, Rusya’nın belli bir güneyinin haricinde seralarla çok fazla verim alamadıklarını söylüyor bizim seracılar. Azerbaycan, Özbekistan ilk etapta Türk firmalarının gittiği pazarlar. Şu anda biraz sıkışmış vaziyetteler. Körfez tarafına gitmeye çalışıyorlar. Suudi Arabistan çok büyük alanlarda çölde zeytin yetiştiriyor. Katar, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri bu işe yatırım yapıyor. Çünkü petrol bir gün bitecek. Kendi ihtiyaçlarını bir şekilde karşılamaları gerekiyor. Kuzey Afrika tarafında da yine bir hareket var seracılıkta. Hollanda’da ise durgunluk var."
18 Kasım 2025 Salı - 14:29
Martı, New York Borsası’ndan pozitif not aldı
New York Borsası’na kote olan teknoloji şirketi Martı Technologies için uluslararası araştırma kuruluşları, "AL" tavsiyesini yineledi. Oak Ridge Financial Research’ün raporunda, "Yerel köklere sahip bir süper uygulama" olarak tanımlanan Martı için 5 dolar hedef fiyat belirlendi. ABD merkezli uluslararası araştırma kuruluşu Oak Ridge Financial Research, Türkiye’nin New York Borsası’na doğrudan kote teknoloji şirketi Martı Technologies (NYSE: MRT) için yayımladığı analiz raporunda, "AL" tavsiyesini yineleyerek, 5 dolar hedef fiyat belirledi. Bu değerlendirme, kısa süre önce Benchmark Equity Research’ün aynı yöndeki raporunun ardından geldi. İki bağımsız uluslararası araştırma kuruluşunun "AL" tavsiyesi, Türkiye’nin önde gelen mobilite uygulamalarından Martı’nın büyüme potansiyelini, operasyonel performansını ve uzun vadeli stratejik konumuna dair olumlu beklentiyi teyit etti. Şirketten konuyla ilgili şu açıklama yapıldı: Güçlü operasyonel performans ve TAG büyümesi Oak Ridge raporu, şirketin 2025’in ilk yarısında 14,3 milyon dolar gelir elde ederek yüzde 70 yıllık büyüme kaydettiğini ortaya koydu. Raporda, şirketin yılı 34 milyon dolar gelir ile tamamlamasının beklendiğini ve 5 dolar hedef fiyatın korunduğu vurgulandı. Analistler, Martı’nın TAG markası altında sunduğu yenilikçi ulaşım hizmetiyle Türkiye’nin hızla büyüyen ulaşım pazarında liderliğini pekiştirdiğini kaydetti. Raporda ayrıca, şirketin teknoloji tabanlı operasyon modeli ve verimlilik odaklı büyüme stratejisinin kârlılığı desteklediği ifade edildi. Türkiye’nin mobilite dönüşümünde liderlerinden ve küresel oyuncu Oak Ridge raporunda; Türkiye’nin genç ve dinamik nüfusu sayesinde modern ulaşım çözümleri için büyük bir potansiyel sunduğu belirtilirken, 85 milyonluk nüfusun yüzde 70’inden fazlasının 50 yaş altı olmasının ve şehirleşme oranının hızla artmasının, Martı gibi yenilikçi platformlar için geniş bir büyüme alanı oluşturduğu ifade edildi. İstanbul, Ankara, İzmir ve Antalya başta olmak üzere 10 şehirde 128 milyonun üzerinde yolculuk ve 6,4 milyon tekil kullanıcıya ulaşarak, Türkiye’nin en büyük mobilite platformlarından biri olan şirket için Oak Ridge analistleri; şirketin TAG markasıyla artık yalnızca mikromobilite değil, çok modlu ulaşım hizmetleri sunan Türkiye’nin ilk "Mobility Super App"i haline geldiğini kaydetti. Analistler, Martı’yı "Türkiye’nin ulaşım sorununa teknolojik bir çözüm getiren, yerel köklere sahip bir süper uygulama" olarak tanımladı. Raporda, şirketin Türkiye’de araç çağırma sektöründe pazara ilk giren şirket (‘first mover’) olmanın sağladığı avantajı yakaladığı belirtildi. Analistler, şirketin bu avantajı kullanarak pazar payını istikrarlı biçimde artıracağını ve sektörün kurumsallaşmasında öncü rol oynamaya devam edeceğini öngördü. Martı Kurucusu Oğuz Alper Öktem açıklamasında şunları söyledi: "Türkiye’nin New York Borsası’na doğrudan kote ilk ve tek teknoloji şirketi olarak, uluslararası analistlerin Martı’ya olan ilgisinin artması bizim için önemli bir gösterge. Oak Ridge ve Benchmark gibi kuruluşların aynı yönde değerlendirme yapması, Martı’nın hem Türkiye’de hem bölgede mobilite dönüşümünü temsil eden bir marka haline geldiğini gösteriyor. Amacımız, Türkiye’nin inovasyon gücünü dünya sahnesinde daha da görünür kılmak ve sürdürülebilir büyüme yolculuğumuzu kararlılıkla sürdürmektir."
18 Kasım 2025 Salı - 14:27
MTSO Başkanı Çakır: "Güçlü KOBİ, güçlü ekonomi demektir"
KOBİ’lerin finansmana erişimini kolaylaştırmak amacıyla başlatılan ’TOBB Nefes Kredisi’nin ikinci paketinde kredi hacmi 25 milyar TL’den 50 milyar TL’ye yükseltildi. Kararı değerlendiren Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Başkanı Hakan Sefa Çakır, kredi artışının KOBİ’ler için hayati önemde olduğunu belirterek, "TOBB Nefes Kredisinin hacminin artırılması KOBİ’lerimize gerçekten nefes olacaktır. Üreten KOBİ’leri korumak milli bir meseledir" dedi. TOBB, KGF ve bankalar işbirliğinde sağlanacak kredi kapsamında 24 ay vadeye kadar yüzde 33, 24 ay üzeri vadelerde ise yüzde 32 faiz uygulanacak. Kredi 6 ay anapara ödemesiz, azami 36 ay vadeli olacak. Firmalar en fazla 1,5 milyon TL kredi kullanabilecek. TOBB’a bağlı tüm oda ve borsa üyesi işletmeler programa başvurabilecek. "KOBİ’lerin ihtiyacı uygun finansmana erişimdir" MTSO Başkanı Çakır, yaptığı değerlendirmede şunları kaydetti: "Ekonomide hem küresel hem ulusal anlamda zorlu süreçlerden geçiyoruz. Böyle dönemlerde işletmelerin en büyük ihtiyacı uygun şartlarda finansmana erişimdir. Özellikle ekonomisi KOBİ’lere dayanan bir ülkeyseniz, üreten ve ihraç eden bir ülkeyseniz, öncelikle küresel rekabet için, daha sonra KOBİ’leri yeni çağa adapte edebilmek için finansman en önemli ihtiyaç haline geliyor. Bu ihtiyaçları karşılamak bir KOBİ için kolay değil. Bu anlamda işletmelerimize bir nefes olan TOBB Nefes Kredisinin, ikinci bir paketle kredi hacminin yükseltilmesi KOBİ’lerimize gerçekten nefes olacaktır. " İlave kredi paketinin önemine dikkat çeken Çakır, "Oda ve borsalar olarak bu ihtiyacı TOBB’a iletmiştik. Konuyu yakından takip eden ve ikinci paketle KOBİ’lere rahat nefes aldıran üst kuruluşumuz TOBB’a, KGF’ye ve ilgili bankalara teşekkür ediyoruz. Güçlü KOBİ güçlü ekonomi demektir, istihdam ve ihracat demektir. Üreten KOBİ’leri korumak milli bir meseledir" ifadelerini kullandı.
18 Kasım 2025 Salı - 14:21
Growtech Antalya Tarım Fuarı rekor katılımla kapılarını açtı
Antalya’da bu yıl 24’üncüsü düzenlenen Growtech Antalya Tarım Fuarı, 36 ülkeden 725 firmanın katılımıyla açıldı. Fuar Direktörü Engin Er, "Bir ticaret platformu oluştu artık; dünya tarım sektörünün buluşma noktası Antalya" dedi. Dünyanın en büyük örtü altı tarım fuarı olarak gösterilen Growtech Antalya Tarım Fuarı’nın 24’üncüsü, Antalya’da sektör temsilcilerini bir araya getirdi. ANFAŞ Kongre ve Fuar Merkezi’nde düzenlenen fuar, 18-21 Kasım tarihlerinde ziyaretçilerini ağırlayacak. Açılış günü açıklamalarda bulunan Growtech Antalya Tarım Fuarı Direktörü Engin Er, bu yıl katılımcı ve metrekare büyüklüğü açısından rekor seviyelere ulaştıklarını söyledi. Er, "Bu yıla kadarki en yüksek rakamlara ulaştık. Hem katılımcı sayısı açısından hem metrekare büyüklüğü açısından. 135 ülkeden ziyaretçimiz geldi geçen sene. Bu sene de en az aynı miktarı bekliyoruz. 36 ülkeden katılımcımız var. 725 firmamız katılıyor. 725 firmanın 135 ülkeden gelen ziyaretçiyle buluşması artık Growtech Antalya. Bir ticaret platformu oluştu artık. Dünya tarım sektörünün buluşma noktası Antalya" dedi. "Growtech, Antalya’dan doğan bir marka; fuarı dünyaya taşıyoruz" Growtech markasının Türkiye’den çıkıp dünyaya yayılan bir marka olduğunu vurgulayan Engin Er, yurt dışı organizasyon planlarına değindi. Er, "Growtech markası Antalya’dan, Türkiye’den doğan bir marka. Bu markayı yurtdışında dünya tarımının olduğu noktalara taşımak istiyoruz. Bunun ilk ayağı Endonezya’ydı. 2026’da Dubai’ye gidecek. Ondan sonraki yıllarda da yine dünyanın farklı noktalarına bu fuarı taşıyacağız. Antalya bir buluşma noktamız ama dünyanın farklı noktalarında da tarımı hem üreticilerle hem firmaların ürünleriyle buluşturmak istiyoruz" diye konuştu. Bu yıl birçok ülkeden yüksek talep aldıklarını ifade eden Er, ticaret hacmine de dikkat çekerek, şu ifadelere yer verdi: "Firmalar aslında bir yıl boyunca bu dört günü bekliyorlar. Çünkü bu buluşma noktasında ticari anlaşmalarını yapıyorlar, ön görüşmelerini yapıyorlar ve bir yıllık siparişleri neredeyse bu fuarda bağlamaya çalışıyorlar. Her yıl üstüne koya koya gittikleri için verim aldıklarını düşünüyoruz." "Fuar, turizmi de destekliyor" Growtech Direktörü Engin Er, fuarın Antalya turizmine sağladığı katkıya da işaret etti. Er, "Etrafımızda dolaşan insanlara baktığımızda herkes farklı dillerden konuşuyor, farklı renkte dolaşıyorlar. Bu da birçok ülkeden ziyaretçinin buraya gelip kendi yaptıkları işteki verimi nasıl artıracaklarını bulmak için geldiklerini gösteriyor. Antalya zaten bir turizm şehri. Geldiklerinde fuarın öncesinde ya da sonrasında ziyaretlerde bulunuyorlar, geziyorlar. Üç gün fuar dolaşıyorlar, iki gün tatil yapıyorlar. Dünyada bu kadar çok otelin ve ulaşım imkanının rahat olduğu çok az sayıda fuar şehri var" ifadelerini kullandı. Çin, 140 firma ile en büyük pavilyon katılımını yaptı Bu yıl 36 ülkeden katılımcının yer aldığı Growtech’te 6 ülke milli pavilyon oluşturdu. Engin Er, en geniş katılımın Çin’den olduğunu belirterek şöyle konuştu: "36 ülkeden gelen katılımcının 6 tanesi pavilyon şeklinde yani milli katılım şeklinde geliyor. Bunların en büyüğü Çin. 140 firma katılıyor Çin’den. Bu firmaların büyük bir kısmı gübre, ilaç ve tohum ağırlıklı firmalar. Ürünlerini dünyadan gelen tüm tarım profesyonellerine tanıtmak için geliyorlar. Hindistan çok hızlı ilerliyor yine tarım sektöründe. Onlar da 30’dan fazla firmayla katılıyorlar. Sri Lanka, Japonya, Kanada gibi ülkelerden de katılımcılarımız var." "Tarım artık milli güvenlik sektörü" Tarım sektörünün geleceğine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Engin Er, sektörün stratejik öneminin giderek arttığını söyledi. Er, "Türk tarımı gelişmek zorunda. Çünkü tarım sektörü dünyada insanlık var oldukça ölmeyecek bir sektör. Kimileri artık şöyle söylüyor, nasıl savunma sanayinde ilerlediyse tarım sektörü de artık milli güvenlik sektörü olarak görülüyor. Biz de aynı kanaatteyiz. O yüzden elimizden geldiği kadar sektöre destek olmaya çalışıyoruz. Tüm dünyada her ülke bir yapıyorsa bizim üç dört yapıyor olmamız lazım ki onlara yetişelim geçelim" dedi. Rusya, Körfez ülkeleri ve Kuzey Afrika’da pazar hareketliliği Growtech’in paydaşlarından Serkonder ile sık sık değerlendirme yaptıklarını söyleyen Er, küresel seracılık pazarlarındaki yönelimi de şöyle aktardı: "Bir ara çok fazla Rusya’ya sera kuruluyordu. Rusya’nın hedefi, belli bir zaman sonra Türkiye gibi ülkelerden domates almamak. Kendi seramı kurayım, kendim üreteyim. Ama ne yaparlarsa yapsınlar, Rusya’nın belli bir güneyinin haricinde seralarla çok fazla verim alamadıklarını söylüyor bizim seracılar. Azerbaycan, Özbekistan ilk etapta Türk firmalarının gittiği pazarlar. Şu anda biraz sıkışmış vaziyetteler. Körfez tarafına gitmeye çalışıyorlar. Suudi Arabistan çok büyük alanlarda çölde zeytin yetiştiriyor. Katar, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri bu işe yatırım yapıyor. Çünkü petrol bir gün bitecek. Kendi ihtiyaçlarını bir şekilde karşılamaları gerekiyor. Kuzey Afrika tarafında da yine bir hareket var seracılıkta. Hollanda’da ise durgunluk var."
18 Kasım 2025 Salı - 14:15
Artvin’in Hopa ilçesinde kilosu 20 liradan satılan 3 ton hamsi 2 saatte tükendi
Artvin’in Hopa ilçesinde balıkçı esnafının kilosu 20 liradan satışa sunduğu hamsi büyük ilgi gördü. Yaklaşık 3 ton hamsi 2 saat içinde tükendi. Artvin’in Hopa ilçesinde 8 yıldır geleneksel hale gelen kampanya kapsamında balıkçı Serkan Aksoy, Karadeniz açıklarında avlanan hamsiyi bu yıl da uygun fiyatla tezgâha çıkardı. Kampanyayı duyan vatandaşlar sabahın erken saatlerinde balıkçı dükkânının önünde uzun kuyruklar oluşturdu. Hopalılar uygun fiyatlı hamsi alabilmek için dakikalarca sırada bekledi. 15 yıldır balıkçılıkla uğraşan Serkan Aksoy, kampanyayı her yıl düzenli olarak yaptıklarını belirterek "Artvin il ve ilçelerinde 5 şubemiz var. Her yıl hamsi ve diğer balık çeşitlerinde kampanya yapıyoruz. Bu sene hamsiyi 20 liradan satışa sunduk. Talep çok yüksek. Hamsinin iriliği ve tazeliği çok iyi. Vatandaşlarımızdan büyük ilgi var. Her sofraya ulaşması için 3 ya da 5 kilo şeklinde veriyoruz. Amacımız ekonomiye katkı sunmak ve vatandaşın sofrasına uygun fiyatla balık ulaştırmak" ifadelerini kullandı.
18 Kasım 2025 Salı - 13:39
Balıkesir’de araç sayısı 683 bine yükseldi
Türkiye’de ekim ayında 178 bin 481 taşıtın trafiğe kaydı yapılırken, Balıkesir’de ekim ayında trafiğe kayıtlı araç sayısı 683 bin 541’e ulaştı. Türkiye İstatistik Kurumu’ndan (TÜİK) yapılan açıklamada, Balıkesir’de trafiğe kayıtlı taşıt sayısı ekim ayı sonu itibarıyla 683 bin 541 oldu. Türkiye’de Ekim ayında trafiğe kaydı yapılan taşıtların yüzde 49,1’ini otomobil, yüzde 34,5’ini motosiklet, yüzde 11,4’ünü kamyonet, yüzde 2,1’ini traktör, yüzde 1,8’ini kamyon, yüzde 0,7’sini minibüs, yüzde 0,3’ünü otobüs ve yüzde 0,1’ini özel amaçlı taşıtlar oluşturdu. Trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı bir önceki aya göre yüzde 9,1 azaldı Ekim ayında trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı bir önceki aya göre kamyonette yüzde 18,3, otomobilde yüzde 9, kamyonda yüzde 7,1, traktörde yüzde 3,9 artarken minibüste yüzde 44,2, motosiklette yüzde 30,8, otobüste yüzde 19,0 ve özel amaçlı taşıtta yüzde 12,0 azaldığı açıklandı.
18 Kasım 2025 Salı - 13:28
Yüksek kredi kartı komisyonlarına karşı esnaf çözümü bu yolla buldu
Eskişehirli esnaf yüksek kredi kartı komisyonlarına karşı çözümü nakit alışverişte fiyatları düşük tutmakta buldu. Kredi kartlarıyla yapılan alışveriş sırasında alınan yüksek komisyon bedelleri esnafı yeni çözümler bulmaya yöneltti. Nakit para ile yapılan alışverişlerde fiyatı daha uygun tutan esnaf, vatandaşların nakit alışveriş yapmasına sebep oluyor. "Banka kazanacağına vatandaşın cebinde kalsın istiyoruz" Konuyla ilgili bir değerlendirme yapan 15 yıldır esnaflık yapan Ercan Aktaş ise, bu komisyon ücretini bankalar kazanacağına vatandaş kazanmasını istediklerini belirtti. Aktaş, "Banka komisyonları çok yüksek, böyle olduğu için nakitte fiyatları daha uygun tutmaya çalışıyoruz. Biz bu fiyatları etiketlerde belirtiyoruz, ama belirtmeyenler ise dükkan içine girince vatandaşa söylüyor. Bankalar kart ile peşin alışverişte yüzde 3-3,5 komisyon alıyor, bu oran farklı bankalarda yüzde 4’e yükseliyor. Taksitli alırsa komisyon oranı yüzde 11-12’lere kadar çıkıyor. Biz bu paraları banka kazanacağına vatandaşın cebinde kalsın istiyoruz. Bunun için nakit alışverişte daha düşük fiyat sunuyoruz" dedi.
18 Kasım 2025 Salı - 12:59
İspanyol ICO ve Garanti BBVA iş birliğiyle Türkiye’deki şirketlere yeni finansman imkânı
Garanti BBVA ile İspanya’nın ulusal kalkınma bankası ICO (Instituto de Crédito Oficial), arasında imzalanan anlaşma, İspanyol şirketlerin Türkiye’deki faaliyetlerini desteklemek üzere ilk etapta 100 milyon dolara kadar finansman sağlamayı hedefliyor. İki kurum arasındaki iş birliği, sürdürülebilirlik ve dijital dönüşüm odaklı projelere yeni bir ivme kazandırarak İspanya ile Türkiye arasındaki ekonomik ilişkileri güçlendirecek. Garanti BBVA ve İspanya’nın ulusal kalkınma bankası ICO (Instituto de Crédito Oficial), İspanyol menşeili şirketlerin Türkiye’deki faaliyetlerini desteklemeyi amaçlayan ve ilk etapta 100 milyon dolara kadar finansman sağlayacak yeni bir anlaşmaya imza attı. Bu anlaşma, ICO’nun International Channel Facility (Uluslararası Kanal Programı) kapsamında Türkiye’deki ilk finansman faaliyeti olma özelliğine de sahip. Program, Avrupa ve Asya’yı birbirine bağlayan stratejik konumu sayesinde Türkiye üzerinden Avrasya bölgesinde İspanyol menşeili projeleri desteklemeyi hedefliyor. Yeni anlaşmayı iş dünyasına duyurmak için Garanti BBVA Genel Müdürlüğü’nde düzenlenen etkinlikte, açılış konuşmalarını İspanya’nın Türkiye Büyükelçisi Cristina Latorre, Garanti BBVA Genel Müdür Yardımcısı Sinem Edige ve ICO Uluslararası Kurumsal Finansman, Aracılık ve Devlet Fonları Genel Direktörü Fernando Salazar yaptı. Etkinliğe ICO Uluslararası Kanal Programı hakkında bilgi almak için çok sayıda şirket de katıldı. ICEX iş birliğiyle organize edilen etkinlikte, "İspanya ve Türkiye Arasındaki Ekonomik İş Birliğinin Güçlendirilmesi: Finansman, İş Birliği ve İspanyol Yatırımcılar İçin Pazar Erişimi" başlıklı bir panel oturumu da gerçekleştirildi. Oturumda, bölgedeki yatırım fırsatları ele alındı. Müşterilerimizin büyüme yolculuğuna uluslararası kaynak Açılışta konuşan Garanti BBVA Genel Müdür Yardımcısı Sinem Edige, ICO ile kurdukları iş birliğinin, uluslararası bağlantıları güçlü olan şirketlere daha uygun koşullarda finansman sağlama hedefi açısından çok kıymetli olduğunu belirterek, "Bu anlaşmayla birlikte, Türkiye’de İspanya ile ticari ya da yatırım ilişkisi bulunan firmalarımıza ICO kaynaklı fonlama imkânı sunacağız. Böylece hem iki ülke arasındaki ekonomik iş birliğini güçlendiriyor hem de müşterilerimizin büyüme yolculuğuna uluslararası bir kaynakla katkı sağlamış oluyoruz. Biz bu ortaklığı, BBVA Grubu’nun küresel gücünü Türkiye ekonomisine daha fazla değer katacak şekilde kullanma fırsatı olarak görüyoruz ve ülkemize yatırım yapan yabancı şirketler için güvenilir bir finansal çözüm ortağı olmaktan ötürü mutluyuz" dedi. ICO Uluslararası Kurumsal Finansman Genel Direktörü Fernando Salazar ise yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı: "ICO olarak, banka ile ICO Uluslararası Kanal Programı aracılığıyla iş birliğine başlamaktan büyük memnuniyet duyuyoruz. Bu adımla, İspanyol işletmelerin uluslararası genişlemelerini desteklemeye devam ediyor ve Latin Amerika, Karayipler, ABD ve Kuzey Afrika gibi bölgelerde halihazırda yerleşik olan pazarların ötesinde yeni pazarlarda varlığımızı güçlendiriyoruz." ICO’nun program kapsamında dünyadaki dokuzuncu anlaşması Yapılan açıklamaya göre, banka ile yapılan anlaşma, ICO’nun BBVA Grubu ile Uluslararası Kanal Programı çerçevesinde imzaladığı 9’uncu anlaşma oldu. Söz konusu program, İspanyol şirketlerin finansman ve likidite ihtiyaçlarına kapsamlı destek sağlamayı amaçlıyor. Bugüne kadar ICO, BBVA Kolombiya ile iki, BBVA Peru ile üç ve BBVA Meksika ile üç olmak üzere toplam sekiz finansman anlaşması imzalamıştı. ICO ile Türkiye’de yapılan son anlaşma, BBVA’nın kurumsal müşterilerini destekleme konusundaki kararlılığını yansıtıyor. Bu iş birliği, ekonomik kalkınma, sürdürülebilirlik ve İspanyol şirketlerinin uluslararası büyümesini teşvik eden projelerin geliştirilmesini hedefliyor.
18 Kasım 2025 Salı - 12:44
Edirne Valisi Sezer: "İpsala pirinci AB tesciliyle marka değerini artıracak"
Türkiye’de pirinç üretiminin yüzde 60’lık bölümünü karşılayan İpsala Ovası’nda yetişen İpsala pirincinin AB tarafından tescillenmesi, bölge için büyük bir kazanım oldu. Edirne Valisi Yunus Sezer, Avrupa Birliği’nden (AB) coğrafi işaret tescili alan İpsala pirincinin ulusal ve uluslararası ölçekte marka değerini artıracağını söyledi. Sezer, kentin en önemli tarımsal ürünlerinden biri olan İpsala pirincinin AB tescili almasından büyük memnuniyet duyduklarını ifade etti. "Türkiye’deki pirincin yarısı Edirne’de üretiliyor" Edirne’nin Türkiye’nin en büyük çeltik üretim merkezlerinden biri olduğunu vurgulayan Sezer, "Edirne, Türkiye’deki pirinç üretiminin yaklaşık yüzde 50’sini karşılıyor. Bu üretimin yüzde 25’i İpsala’da yapılıyor. Türkiye’de sofraya gelen her dört pilav tabağından birinin pirinci İpsala’da üretiliyor" dedi. "İpsala pirinci hak ettiği değeri buluyor" İpsala ve Edirne’de üretilen pirinçlerin lezzet ve kalite açısından öne çıktığını belirten Sezer, AB coğrafi işaretiyle birlikte tanıtım çalışmalarının daha da güçleneceğini kaydetti. Sezer, açıklamasında şunları söyledi: "Uluslararası alanda AB tarafından tescil edilmesi ilimiz adına çok değerli bir gelişme. İpsala pirinci hak ettiği değeri buluyor, daha da bulacak. Bu başarı ‘İpsala pirinci dünyada bir inci’ sloganına yakıştı. Üreticilerimizin emeğine de yakıştı. Dönümünde 1 tondan fazla ürün alınıyor. Edirne çeltik üretimini seviyor. Bu karar hak edilen bir karardır."
18 Kasım 2025 Salı - 12:34
Ordu kivisinde rekolte hedefi 6 bin 200 ton: Ekonomiye katkısı yaklaşık 500 milyon TL
Ordu’da, fındıktan sonra üreticilere önemli oranda gelir sağlayan tescilli Ordu kivisinde hasat devam ediyor. Bu yıl 6 bin 200 ton rekolte beklenen kivinin, il ekonomisine yaklaşık 500 milyon TL katkı sağlaması hedefleniyor. Türkiye’de Yalova’dan sonra en fazla kivi üretiminin gerçekleştirildiği Ordu’da hasat devam ediyor. Bu yıl yaklaşık 6 bin 200 ton kivi üretimi beklenen Ordu’da üreticiler, kivinin fındığın yanında önemli bir gelir kaynağı haline geldiğini belirtiyor. Kendisine has aroması ve lezzetinin yanı sıra, uzun süreli depo ömrü ile tercih edilen Ordu kivisinin 90 gram ve üzeri 80 liradan satılacak. "Rekolte düşük ancak ekonomiye katkısı 500 milyon TL" Tüm tarım ürünlerinde olduğu gibi kivide de rekoltenin düşük olduğunu söyleyen Ordu Kivi Üreticiler Birliği Başkanı Yusuf Uzunlar, "İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’nün tespitlerine göre 6 bin 200 ton civarında bir kivi tespiti yapıldı. Kivilerimiz hakikaten kaliteli, coğrafi işaret belgeli. Fındıktan sonra en fazla katma değer üreten kivinin bu seneki ilin ve ülkemizin ekonomisine katkısı tahminimize göre 500 milyon TL civarında, iyi bir kazanç. Birincisi sınıf kivi 80, ikincisi sınıf 40 ve üçüncüsü sınıf kivi ise 25 lira, bu yıl sözleşmeyi ona göre yaptık" dedi. "Uygun fiyata satılan İran kivisi üreticileri sıkıntıya sokabiliyor" "Önceki yıllarda biz kivi toplarken ve satarken kota yüksek tutuluyordu ve İran’dan kivi gelmiyordu ya da yüksek fiyatlı geliyordu" diyen Uzunlar, "Ama şuan alıcılar Mersin Limanı’ndan İran kivisini daha uygun fiyata alabiliyorlar. Bu konuda sıkıntımız var, bu konunun ele alınmasını rica ediyoruz" şeklinde konuştu. Sabah saatlerinde kivi bahçesine giren işçiler ise kivi hasadının fındığa göre daha kolay olduğunu belirttiler. İşçiler, Ordu kivisinin lezzet ve aromasının güzel olduğunu, hasadın güzel geçtiğini belirttiler.
18 Kasım 2025 Salı - 12:33
ATO Başkanı Baran, "(Nefes kredisi) Üyelerimizi bu önemli finansman desteğinden faydalanmaya davet ediyorum"
Ankara Ticaret Odası (ATO) Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran, "Üyelerimizi, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’miz öncülüğünde, Kredi Garanti Fonu güvencesi ve bankalar iş birliğiyle hayata geçirilen Nefes Kredisi desteğinden faydalanmaya davet ediyorum. KOBİ’lerimizin uygun şartlarda finansmana erişimi her zaman ilk önceliğimiz" dedi. ATO Başkanı Baran, yazılı bir açıklama yaparak, TOBB’un Kredi Garanti Fonu (KGF) güvencesiyle, bankalar iş birliğiyle 2 Ekim’de başlattığı Nefes Kredisi’nin 19 Kasım’da başlayacak ikinci paketinde kredi hacminin 25 milyar liradan 50 milyar liraya yükseltilmesine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Baran, KOBİ’lerin uygun şartlarda finansmana erişimi açısından önemli bir destek olduğunu belirterek, "Üyelerimizi, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’miz öncülüğünde, Kredi Garanti Fonu güvencesi ve bankalar iş birliğiyle hayata geçirilen Nefes Kredisi desteğinden faydalanmaya davet ediyorum. KOBİ’lerimizin uygun şartlarda finansmana erişimi her zaman ilk önceliğimiz" ifadelerine yer verdi. "Desteğin ekonomimizin büyümesine katkı sağlayacağına inanıyorum" Baran, TOBB Nefes Kredisi’nin KOBİ’lerin uygun şartlarda finansmana erişimi açısından önemli bir destek olduğunu belirterek, "Enflasyonla mücadele sürecinde üretimini, istihdamını ve ticaretini sürdürmeye çalışan KOBİ’lerimizin finansmana erişimini kolaylaştırmak amacıyla uygulamaya alınacak olan ve 6 ay ana para ödemesiz, azami 36 ay vadeli olmak üzere 1,5 milyon liraya kadar kredi imkanı sağlayacak olan bu kredi paketi için başvurular 19 Kasım’ da başlayacak. Ticaretin ve üretimin çarklarının daha güçlü dönmesi için hazırlanan bu finansman desteğinin, KOBİ’lerimizin ekonomik faaliyetlerini sürdürülebilirliğine ve ekonomimizin büyümesine katkı sağlayacağına inanıyorum" açıklamasında bulundu.
Daha Fazla Yükle
GERİ BİLDİRİM
Geliştirme sürecine katkıda bulunmak için lütfen sitede karşılaştığınız hataları bize bildirin.
Gönder