KÜLTÜR SANAT - 22 Ocak 2020 Çarşamba 11:52

Elazığ’ın Kovancılar ilçesi Yazıbaşı köyünde 115 yıl önce yapılan Alibeyköy Konağı yok olmak üzere

A
A
A
Elazığ’ın Kovancılar ilçesi Yazıbaşı köyünde 115 yıl önce yapılan  Alibeyköy Konağı yok olmak üzere

ELAZIĞ (İHA) –Elazığ’ın Kovancılar ilçesindeki zamanla yok olan 115 yıllık ‘Alibeyköy Konağı’nın köylülerin gözetiminde bugüne kadar ayakta kalan kemerli giriş kapısı restore edilmeyi bekliyor.

ELAZIĞ (İHA) –Elazığ’ın Kovancılar ilçesindeki zamanla yok olan 115 yıllık ‘Alibeyköy Konağı’nın köylülerin gözetiminde bugüne kadar ayakta kalan kemerli giriş kapısı restore edilmeyi bekliyor. Tarihi yapının taşlarının düşmeye başladığını belirten yöre sakinleri, çocukların altından geçtiğini, üzerilerine devrilmesi halinde kurtulmalarının çok zor olduğunu söyledi.


Kovancılar ilçesine bağlı Yazıbaşı Köyü (Sekrat) sınırları içerisinde bulunan tarihi ‘Alibeyköy Konağı’ndan geriye kalan kapının kemerli surları zamana karşı direniyor. 2. Abdülhamid döneminde inşa edildiği bilinen ve kapı surundaki kilitli taşta 1905 yılında yapıldığı yazılı olan tarihi konak zamanla yok oldu. Geleneksel mimari tekniğinden ziyade kilit sistemiyle yapılan ve üzerinde Osmanlı dönemine ait rakamların olduğu tarihi kapı suru, şimdilerde mevsimsel yağışların da etkisiyle aşınmaya ve zaman zaman taşlar düşmeye başladı. Köyün içerisinde kalan yüzyılı aşkın tarihi ile sit alanı içerisinde yer alıp almadığı köy sakinleri tarafından bilinmiyor. Herhangi bir müdahalede bulunmayan ancak giriş çıkışta surların altından geçen köy sakinlerinden Zülfü Çelik, kapıdan düşen taşların çocukları için büyük tehlike arz ettiğini, restore edilerek sahip çıkılmasını istedi.


Öte yandan İsmet İnönü’nün hatıralarında, 1. Dünya Savaşı yıllarında Ali İhsan Paşa komutasındaki kolordunun o köyde konakladığı, ordu komutanın da Mustafa Kemal Atatürk’ün olduğunu ve Alibeyköy Konağı’nda misafir edildiğinin yer aldığı öğrenildi.



"Kapının altından korkarak geçiyoruz"


Tarihi kemer kapının zamana direndiğini ve zaman zaman düşen taş parçalarının tehlike arz ettiğini dile getiren yöre sakini Zülfü Çelik, “ Sorunumuz, köyümüz sınırları içerisinde bulunan tarihi Alibeyköy Konağı’nın giriş kemer kapısının yıkılmaya yüz tutması. Bugüne kadar hala ayakta duruyor. Ancak yağışlardan ve iklim şartlarından dolayı yıllar geçtikçe aşınmaya uğruyor. Bizim de burada çocuklarımız oynuyor, hayvanlarımız var. Bu kapının altından korkarak geçiyoruz. İnsandan daha değerli değil ama sonuçta tarihi bir eser ve değeri olduğu için biz de herhangi bir müdahalede bulunamıyoruz” dedi.



"Tarihi Ali Bey Konağı şu anda yok"


Konağın sadece kapısının ayakta olduğuna ve korumaları altında olduğuna dikkat çeken Çelik, “Yetkililerin bu duruma el atmaları ve durumumuzla ilgilenmeleri en büyük ricamız. Büyüklerimiz mümkünse bizlere, yardımcı olsunlar. Konağın kapısının ayakta durması, bizim gözetimimizde olmasından dolayıdır. Bizlerin gözetimi altında olmasaydı belki şu anda kapı ayakta olmayabilirdi. Tarihi Alibeyköy Konağı mevcut değil. Fakat kapı bizim kontrolümüz altında” şeklinde konuştu.



"Kapının taşları düştü düşecek "


En büyük korkularının düşecek taşların çocuklara zarar vermesi olduğunu dile getiren Çelik,"Kapının taşları düştü düşecek diye korkudan altından geçemiyoruz. Bizi geçtik, bir şekilde kendimizi koruyabiliriz ama çocuklardan dolayı büyük korkumuz var. Taşlar düşüyor. Altından geçerken taşlar düşmüş olsa kurtulmamız çok zor" ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Denizli Denizlili Lösemi tedavisi gören çocukların yeni yıl hayalleri gerçeğe dönüşüyor LÖSEV, lösemi ve kanser tedavisi gören çocukların yeni yıl dileklerini gerçeğe dönüştürmek amacıyla "Dilek Topla Benim İçin" kampanyasını hayata geçiriyor. Türkiye genelinde eş zamanlı olarak yürütülen kampanya için ve bu yıl Denizli’de açılan ofisin de kutlamasını kapsayan anlamlı bir etkinlik gerçekleştirildi. LÖSEV, Aralık ayı boyunca tedavisi devam eden lösemili çocukları onlar için özel olarak hazırlanmış hediyeler ile buluşturmaya devam ediyor. Lösemili çocukların yeni yıla umutla girebilmesi için hazırlanan projede, çocuklar hayallerini süsleyen oyuncak dileklerini paylaşıyor. "Dilek Topla Benim İçin" çağrısıyla gönüllüler, bu dilekleri oyuncak bağışlarıyla gerçeğe dönüştürüyor. Kampanya, zorlu bir mücadele veren çocukların yüzlerinde tebessüm oluşturmayı ve onlara moral desteği sağlamayı amaçlıyor. Etkinlikte bir araya gelen gönüllüler, lösemili çocukların mutluluğunu artırmak ve tedavi süreçlerine bir nebze destek olmak amacıyla toplanan hediyeleri titizlikle paketledi. Her bir hediye, yalnızca bir yılbaşı armağanı olmanın ötesinde tedavi sürecindeki lösemili çocuklara moral kaynağı oluşturdu. LÖSEV’ in desteğiyle çocukların yeni yıl dileklerini gerçeğe dönüştüren gönüllüler, yüzlerinde oluşacak tebessümün en büyük motivasyonları olduğunu söyleyerek hazırladıkları paketlerin kendileri için de çok anlamlı bir iyilik hareketi olduğunu belirtti. "Herkesi bu iyilik yolculuğuna davet ediyoruz" LÖSEV İzmir İl Koordinatörü Ebru Alkan, etkinliğe ilişkin yaptığı açıklamada, "LÖSEV olarak en büyük hedefimiz, 9 milyon gönüllümüz ve on binlerce bağışçımızla lösemili çocuklarımızın ve ailelerinin bu zorlu yolculukta kendilerini asla yalnız hissetmemesini sağlamak. Bugün bu etkinlikte de gönüllülerimizin sevgiyle hazırladığı ve çocuklarımızın hayallerini taşıyan bu hediyelerin onlara umut ve moral olmasını istedik. Bu iyilik yolculuğunda herkesi LÖSEV’ le birlikte çocuklarımızın yanında olmaya davet ediyoruz" dedi. Çocukların motivasyonu tedavilerinde etkili Lösemili Çocuklar Sağlık ve Eğitim Vakfı - LÖSEV, Türkiye genelinde sayıları 110 bini aşan kayıtlı hasta ve ailelerine 27 yıldır olduğu gibi tamamen ücretsiz tedavi ve eğitim hizmetleriyle birlikte maddi ve manevi desteklerini Denizli’ de açılan yeni ofis ile beraber bölgedeki hastalarına da sunmaya devam ediyor. Vakıf, "Dilek Topla Benim İçin" projesiyle de çocukların hayallerini gerçeğe dönüştürerek onlara moral, güç ve umut vermeyi Aralık ayı boyunca sürdürmeye devam edecek.
İstanbul İstanbul, Tekirdağ ve Antalya’da ele geçirilen tonlarca sahte alkol emniyette sergilendi İstanbul, Tekirdağ ve Antalya’da düzenlenen sahte ve kaçak içki operasyonlarında ele geçirilen 45 bin 347 litre alkollü içki yapımından kullanılan etil/metil alkol emniyette sergilendi. Farklı zamanlarda düzenlenen operasyonlarda yakalanan 29 şüpheliden 10’u dosyaları ikmalen gönderilmek üzere emniyetten serbest bırakılırken, 9 kişi hakkında adli kontrol hükümleri uygulanmış, 5 şüphelinin tutuklandığı soruşturmada, gözaltında bulunan 5 zanlının ise polisteki işlemlerinin devam ettiği aktarılmıştı. Edinilen bilgiye göre, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık Suçlarıyla Mücadele Şube Müdürlüğü’nce, Cumhuriyet Başsavcılıkları tarafından yürütülen soruşturmalar kapsamında, sahte alkol üreten, depolayan ve piyasaya sürerek haksız kazanç sağlayan kişilere yönelik çalışma yapılmıştı. Yaklaşık olarak son iki aylık süre içerisinde, İstanbul’da Başakşehir, Çatalca, Silivri, Beylikdüzü ve Küçükçekmece ilçelerinde bulunan 3 depo, 3 iş yeri ile 1 araçta ve Tekirdağ ili Çorlu ilçesi ile Antalya’da bir 1 fabrikada gerçekleştirilen 8 ayrı operasyonda 29 şüpheli yakalanmış, sahte alkollü içki yapımında kullanılan etil/metil olduğu değerlendirilen alkollü sıvılar ile alkollü içki imalatında kullanılan makine ve diğer malzemeler ele geçirilmişti. Zincirleme operasyonlarda 45 bin 347 litre alkollü içki yapımından kullanılan etil/metil alkol, 2 bin 572 sahte alkol yapımında kullanılan şişe ve bidon, 3 bin 400 sahte etiket, dolum, filtreleme ve paketlemeden oluşan alkollü içki imalatında kullanılan 14 makine ve bin 250 kilogram karbon kömürü ele geçirildi. Tonlarca sahte ve kaçak alkollü içki yapımından kullanılan etil/metil alkoller emniyette sergilendi. Yakalanan 29 şüphelinin 10’u dosyaları ikmalen gönderilmek üzere adli makamlarca emniyetten salıverilmiş, 9 zanlı hakkında adli kontrol hükümleri uygulanırken, 5 şüpheli tutuklanmıştı. Geri kalan 5 kişinin polisteki sorgusu devam ediyor.
Denizli Denizlili 3 firma bakanlığın ifşa listesine girdi Tarım ve Orman Bakanlığı’nın yayımladığı son denetim sonuçlarında Denizli’den 3 firma yer aldı. Yapılan kontrollerde, takviye edici gıdalarda ilaç etken maddesi ile piliç sucuk ürünlerinde mevzuata aykırı içerik kullanımı tespit edildi. Bakanlık tarafından gerçekleştirilen resmi denetimlerde, insan sağlığını tehlikeye düşürebilecek ürünler ile taklit ve tağşiş yapıldığı belirlenen gıdalar kamuoyuyla paylaşıldı. Açıklanan listede Denizli’de faaliyet gösteren 3 firmanın isimleri ve ürünleri ifşa edildi. Sağlığı riske atan ürünler ile gıdanın gerçek niteliğini bozacak şekilde yapılan uygulamalar gündemdeki yerini korurken, Tarım ve Orman Bakanlığı bu tür ürünleri resmi internet sitesi üzerinden duyurmaya devam ediyor. Son yayımlanan listede Denizli’den 3 firmanın bulunması dikkat çekti. Takviye edici gıdada ilaç etken maddesi tespit edildi Bakanlığın "Sağlığı Tehlikeye Düşürecek Gıdalar" başlığı altında yaptığı açıklamada, Denizli’nin Merkezefendi ilçesinde faaliyet gösteren bir firma yer aldı. 11 Aralık 2025 tarihli kayıtta, Technoarge Enerji Kimya Teknoloji Ar-Ge Bitkisel Gıda Sanayi ve Dış Ticaret Limited Şirketi’nin ürettiği takviye edici gıdada "ilaç etken maddesi" tespit edildiği bildirildi. "Diwson" markasıyla piyasaya sunulan "Panax Ginseng Nitric Oxide" adlı üründe yapılan analizler sonucunda mevzuata aykırı içerik bulunduğu belirtildi. Piliç sucukta mevzuata aykırı et kullanımı Bakanlığın aynı tarihli listesinde, Cankurt Et ve Et Mamulleri Ticareti firmasına ait ısıl işlem görmüş piliç sucuk ürününde mekanik ayrılmış kanatlı eti kullanıldığı tespit edildi. Ayrıca Yakupağa Et ve Et Ürünleri Hayvancılık Tarım Ürünleri Gıda Pazarlama İthalat İhracat Ticaret ve Sanayi Ltd. Şti. tarafından üretilen piliç sucukta da benzer şekilde mekanik ayrılmış kanatlı eti bulunduğu kamuoyuna duyuruldu.
Antalya Yeni yılın görünmeyen yüzü: İçsel yorgunluk ve yıl dönümü depresyonu Memorial Antalya Hastanesi Psikiyatri Bölümü’nden Uzm. Dr. Fatma Arkaz yeni yılın kişilerde hissettirdiği duygular hakkında bilgi verdi. Her yılın sonunda yeni bir yıla girerken aynı sahneler, takvim yaprakları değişiyor, sokaklar ışıklanıyor ve geri sayımlar yapılıyor. Ama birçok insan için yeni yıl beklenen ferahlığı getirmiyor. Aksine içten içe bir sıkışma, tarif edilmesi zor bir huzursuzluk ve hatta hüzün hissi beliriyor. Bu durum ’yıl dönümü depresyonu’ olarak adlandırılıyor ve çoğu zaman dile getirilmiyor. Çünkü yeni yıl mutlu olunması gereken bir dönem olarak algılanıyor. ’Yeni yıl, yeni umutlar’ söylemi o kadar güçlü oluyor ki, bu dönemde iyi hissetmemek adeta bir kusur gibi algılanıyor. Oysa ruh sağlığı açısından bakıldığında yılbaşının herkes için aynı duygusal karşılığı olması beklenmiyor. Memorial Antalya Hastanesi Psikiyatri Bölümü’nden Uzm. Dr. Fatma Arkaz yeni yılın kişilerde hissettirdiği duygular hakkında bilgi verdi. Yeni yıl bazıları için bir muhasebe zamanı iken bazıları için yük olabilir Uzm. Dr. Fatma Arkaz, "Takvim değişimleri insan zihni için sembolik eşiklerdir ve yeni yıl ise belki de bunların en güçlüsüdür. Geçmiş yıl ister istemez gözden geçirilir. Yapılanlar, yapılamayanlar, ertelenen hayaller, bu içsel muhasebe bazı kişilerde motive edici olabilirken, bazıları için oldukça ağır bir yük haline gelir. ’Geçen yıl nerede olmalıydım, bu yaşta hala neden buradayım, zaman benden hızlı mı geçiyor?’ Bu sorular özellikle zor bir yıl geçirmiş bireylerde, kendini yetersiz hissetme ve başarısızlık duygusunu derinleştirir. Oysa hayat takvim yılına sığmayacak kadar karmaşık ve inişli çıkışlıdır" dedi. Mutluluk baskısı göründüğünden daha yorucudur Yeni yıl döneminde yaşanan ruhsal zorlanmanın önemli bir nedeni de görünmez ama güçlü bir baskı olduğunu belirten Uzm. Dr. Fatma Arkaz, "Sosyal çevrede, reklamlarda ve özellikle sosyal medyada sürekli olarak neşeli, üretken ve umut dolu bir ruh hali idealize edilir. Bu tabloya bakıp kendini öyle hissetmeyen kişi, bir de suçluluk yaşamaya başlar. ’Herkes mutlu, bir ben mi böyleyim?’ düşüncesi sessizce zihne yerleşir. Oysa psikolojide biliyoruz ki bastırılan her duygu, başka bir yerden daha güçlü geri döner" şeklinde konuştu. Sosyal medya: Kutlamanın gölgede kalan yüzü Yeni yıl döneminde sosyal medya karşılaştırma ihtiyacını zirveye taşabileceğini söyleyen Uzm. Dr. Arkaz, "Kalabalık sofralar, seyahatler, büyük hedefler ekranda görünen hayatlarla kendi yaşamını kıyaslamak çoğu zaman kişinin kendini eksik ve geride hissetmesine neden olur. Unutulan şey ise, sosyal medyada gördüğümüz şey hayatın tamamı değil, seçilmiş anların vitrini olduğudur. Ama duygular bu mantıksal bilgiyi her zaman dikkate almaz" diye konuştu. Yılbaşı sonrası sessiz kaygı oluşabilir Yılbaşı sonrasında da bir kaygının oluşabileceğini ifade eden Uzm. Dr. Arkaz, "Yılbaşı geçtikten sonra ortaya çıkan bir hal vardır, ’Sebepsiz huzursuzluk’. Kutlamalar biter, gündelik hayat geri döner, işler, borçlar, sorumluluklar, belirsizlikler. Tüm bunlar yeni yılın ilk günlerinde yoğun bir kaygı hissi oluşturabilir. Bu durum çoğu zaman abartı olarak görülür. Oysa bu zihnin tekrar gerçeklikle temas kurma sürecidir ve oldukça yaygındır. Bu dönem özellikle yalnız yaşayanlar, yakın zamanda kayıp yaşamış olanlar, ekonomik ya da mesleki belirsizlik içindeki bireyler için daha zorlayıcı olabilir. Daha önce depresyon ya da kaygı bozukluğu yaşamış kişilerde ise belirtiler yeniden alevlenebilir. Bu nedenle yeni yıl hüznü ya da kaygısı yaşayan kişilere ’takılma’ ya da ’pozitif ol’ demek, çoğu zaman yarardan çok zarar verir" ifadelerini kullandı. Belki de sorun yeni yıl değil, kendimize yüklediklerimizdir Uzm. Dr. Fatma Arkaz son olarak, yeni yıl her şeyin bir gecede değişmesi gereken bir sınav olmadığını belirterek, "Hayatı sıfırlamak zorunda değiliz. Bazen sadece durmak, yorgunluğu fark etmek ve kendimize biraz daha şefkatli davranmak yeterlidir. Eğer bu dönemde yaşanan hüzün ve kaygı uzun sürüyor, günlük yaşamı zorlaştırıyor ve umutsuzluk hissi derinleşiyorsa, profesyonel destek almak bir zayıflık değil, ruhsal sağlığın doğal bir parçasıdır. Takvim değişti diye her şey değişmek zorunda değildir. Yeni yıl büyük kararların değil kendini anlamanın ve acele etmeden ilerlemenin zamanı da olabilir. Çünkü bazen en büyük başlangıç kendine biraz daha anlayış gösterebilmektir" dedi.