- 02 Mart 2023 Perşembe 09:18

TDED Erzurum depremzedelere psiko-sosyal destek sunuyor

A
A
A
TDED Erzurum depremzedelere psiko-sosyal destek sunuyor

Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Erzurum Şubesi “Deprem Destek ve Yardımlaşma Komisyonu” çalışmalarına tüm hızıyla devam ediyor.

Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Erzurum Şubesi “Deprem Destek ve Yardımlaşma Komisyonu” çalışmalarına tüm hızıyla devam ediyor. Depremzedelere yapılan desteklerden biri de onların psiko-sosyal açıdan desteklenmesi. Bu doğrultuda Psikolojik Danışman Yavuz Aktepe başkanlığında oluşturulan psikolog ve psikolojik danışmanlardan oluşan heyet gerek deprem bölgesinde gerekse Erzurum’a gelen depremzedelerle görüşmeler yapıyor. Konuyla ilgili bir açıklama yapan Psikolojik Danışman Yavuz Aktepe, depremin açtığı yaraları sarmak için kısa sürede çok sayıda gönüllü uzmanla, sivil toplum kuruluşlarıyla, otel ve apart sahipleriyle, dernek ve vakıflarla iletişime geçtiklerini; bu süreçte Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Erzurum Şube Başkanı Murat Ertaş’tan ve dernekteki uzman arkadaşlarından büyük destek gördüklerini, oluşturdukları heyetteki psikolog ve psikolojik danışmanlardan oluşan uzman ekiplerle depremden etkilenen insanlara psikolojik ilk yardım sunduklarını söyledi. Psikolojik Danışman Yavuz Aktepe açıklamalarına şöyle devam etti:


“Depremzede” kelimesi ilimizdeki depremzedelere “ötekileştirilmişlik” hissettiriyor


“Bölgeye giden ekiplerimiz psiko-sosyal çalışmalarla gönüllere dokunmaya çalışıyor. Ayrıca deprem bölgesinden göç edip şehrimize gelmiş olan yaralı gönüllerin ihtiyaçlarını el birliğiyle karşılıyoruz. Bu kapsamda afete maruz kalıp Erzurum’a gelenlerin öncelikle beslenme, giyinme ve barınma gibi temel ihtiyaçlarının karşılanması için çalışmalar yürüttük. Ardından otellere, apartlara, üniversite yurtlarına, çeşitli devlet kurumlarının misafirhanelerine, evlere ve yakınlarının yanına yerleşen misafirlerimizle görüşmeler yaptık. Yapılan görüşmelerde bireylerde deprem sonrası şok olma, üzüntü, öfke, çaresizlik, ümitsizlik, panik ve aşırı korku hali gibi yoğun duygusal tepkilerle karşılaştık. Hatta ‘depremzede’ kelimesinden bile kendilerini ötekileştirilmiş hissettiklerini ve incindiklerini fark ettik.


Depremzede çocuklar ve gençler küçük sorumluluklarla hayata ortak edilmeli


Küçük misafirlerimizin altını ıslatma, parmak emme, anne ve babadan ayrılamama ve içe kapanma gibi tepkiler gösterdiklerini gözlemledik. Ebeveynler bu durumlarla karşılaştıklarında çocuklarına güven vermeye ve onları rahatlatmaya çalışmalıdırlar. Uyumadan önce çocuklarının yanlarına gidip başlarını okşayabilir, onlara sevgilerini göstererek minik kalplerini rahatlatabilirler. Okul çağındaki çocuklarımızın öğretmenleri oyun oynama, resim yapma, şiir ve yazı yazma etkinlikleriyle çocukların duygularını ifade etmelerine fırsat sunabilirler. Bu yavrularımızla iletişim halinde olan herkes sabırlı, ilgili ve esnek davranmalıdır. Meraklı çocuklarımızın merak ettikleri, yaşlarına uygun kısa ve net bir şekilde açıklamalıdır. Bu çocuklarımıza basit görevler vererek ufak sorumluluklar almalarına ve günlük hayat rutinlerine dönmelerine fırsat tanıyabiliriz. Gelecekleri hakkında olumsuz düşünceler geliştiren, çaresiz ve umutsuz hisseden gençlere hoşgörü ile yaklaşılmalı, bu gençlerimizin okul başarıları ile ilgili yüksek beklentilere girilmemeli, gündelik faaliyetlere katılmaları sağlanmalıdır.


Yetişkinlerin de depremin travmasını atlatması uzun süre alacak


Yetişkinlerde ise tekrar tekrar deprem anını yaşadıklarına, normal zamanda etkilenmeyecekleri kapının çarpma sesi gibi basit seslerden irkildiklerine, günlerce gözlerine uyku girmediğine şahit olduk. Her an deprem olacağını düşünen bazı misafirlerimizin sıcak odalarında üst üste montlar giydiklerini, yüksek katlarda kalmak istemediklerini, asansör kullanmaktan çekindiklerini ve bunlara benzer birçok kaçınma davranışlarında bulunduklarını gördük. Aslında felaketten tüm ülkece etkilendik. Depremi direkt yaşamamış olsa da büyüğüyle küçüğüyle her yaştan vatandaşımız depremden etkilendiğini gösteren benzer tepkiler vermektedirler. Açıkçası bu tepkiler olağanüstü zamanlarda geliştirdiğimiz olağan tepkilerdir. Bu tepkileri gösteren bireylerin büyük bir kısmının davranışlarının zaman içerisinde azalarak ortadan kalkacağını öngörmekteyiz. Ancak zaman içerisinde azalmak yerine yaşamı zorlaştıracak şekilde giderek artan bu tepkileri gösteren bireylerin uzman destek almaları gerekmektedir.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Denizli Çameli’nin titrek kavak ormanları bulutların arasında görsel şölen sunuyor Denizli’nin Çameli ilçesi, zengin florası ve yüksek endemik tür çeşitliliğiyle dikkat çekiyor. İlçenin önemli doğal alanlarından biri olan titrek kavak ormanları ise özellikle ziyaretçilerine görsel bir şölen sunuyor. Sarı, kızıl, turuncu ve yeşilin tonlarıyla oluşan renk cümbüşü havadan görüntülendi. Denizli’nin Çameli ilçesi, zengin florası ve yüksek endemik tür çeşitliliğiyle dikkat çekiyor. Yaklaşık 750 ile 2 bin 300 metre rakımda yer alan ilçe; vadileri, meraları ve yüksek dağlarıyla çok sayıda bitki türüne ev sahipliği yapıyor. Çameli florasında 200’a yakın endemik bitki türünün bulunması, bölgenin coğrafi yapısının sağladığı doğal zenginlikten kaynaklanıyor. İlçenin önemli doğal alanlarından biri olan titrek kavak ormanları ise özellikle sonbahar ve kış aylarında ziyaretçilerine görsel bir şölen sunuyor. Sarıdan kahverengiye uzanan tonların hâkim olduğu bölgede yüksek ağaçların oluşturduğu renk cümbüşü doğaseverler tarafından yoğun ilgi görüyor. Türkiye’de bu denli yoğunlukta görülen titrek kavak topluluklarına nadiren rastlandığını belirten uzmanlar, Çameli’nin bu açıdan önemli bir ekolojik değere sahip olduğuna dikkat çekiyor. Bölge hem biyolojik çeşitlilik hem de doğal güzellik açısından eşsiz bir zenginlik sunuyor. "Bu orman Çameli orman sınırları içerisindedir ve titizlikle korunmaktadır" Titrek kavak ağaçlarının titizlikle korunduğunu ifade eden Endemik Bitkiler Araştırmacısı Rıfat Özdemir, "Bu gördüğünüz titrek kavak ormanları sonbahar ve kış aylarında renk cümbüşü oluşturuyor. Bütün renkleri hemen hemen görürsünüz. Türkiye’deki dağılımı oldukça seyrektir. Bu saha, Çameli orman sınırları içerisindedir ve titizlikle korunmaktadır. Çameli ilçemiz flora açısından çok zengindir" dedi. "Yapılan çalışmalar sonucunda 200’ün üzerinde endemik tür bitki tespit edildi" Çameli’de 200’ün üzerinde endemik tür bitki tespit edildiğini ve çalışmaların devam edeceğini belirten Çameli Belediye Başkanı Cengiz Arslan ise, "Çameli ilçemiz endemik türler bakımından en zengin bölgelerden bir tanesi. Özellikle Gargın Yaylası bölge dediğimiz rakamı 2 binin üzerinde olan bir bölgemiz var. Bu bölgemizde şu anda Hasan Hocamızla beraber yapmış olduğumuz çalışmalarla 200’ün üzerinde endemik tür bitki tespitini yaptık. İnşallah yakın bir zamanda da bunların kitap basımını açıklamasını yapmış olacağız. Şu anda özellikle Fethiye-Çameli arasında Akta bölgesi dediğimiz bölgede bir Akkavak orman bölgemiz var. Gerçekten doğanın bir harikası, güzel bir şekilde orada yetişmiş çoğalmış bu ormanımız özellikle sonbahar ve kış aylarında trekking yapmak isteyen yürüyüş yapmak isteyen gruplar için çok güzel bir görsel şölen sunuyor" ifadelerini kullandı. "Vatandaşlarımızı bu güzel doğa harikasını görmeye Çameli’ye davet ediyoruz" Vatandaşları bu güzel doğa harikasını görmeye Çameli’ye davet eden Başkan Cengiz Arslan, "Orman İşletme ile beraber bu bölgenin korunması ile ilgili yerel yönetimler belirli olarak elimizden gelen çabayı sarf ediyoruz. İnşallah buranın doğa turizmine kazandırılması ile ilgili de güzel düşüncemiz projemiz var. Bu bölge bizim yürüyüş rotalarımız alanında en güzel rotalarımız bir tanesi. Bütün bizi izleyen vatandaşlarımızı bu güzel doğa harikasını görmeye Çameli’ye davet ediyoruz" dedi.
Düzce Fındıkta verim ve kalite artırılıyor DÜZCE(İHA) – Düzce’de Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından fındık budama eğitimleri, merkez ve ilçelerde devam ediyor. Düzce’de fındıkta verim ve kaliteyi artırmaya yönelik çalışmalar aralıksız devam ediyor. Düzce İl Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından yürütülen Fındık Budama Eğitimleri, merkez ve 7 ilçede, 90 köy ve mahallede toplam bin 200 üreticiye ulaşması hedefleniyor. Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Düzce İl Tarım ve Orman Müdürü Esra Uzun, fındığın Düzce için stratejik bir ürün olduğunu vurgulayarak şu ifadeleri kullandı: "İlimizde yaklaşık 75 bin hektar tarım arazisi bulunmakta olup, bunun yüzde 85’i, yani yaklaşık 63 bin hektarı fındık alanlarından oluşmaktadır. Fındık, Düzce’nin ana ürünüdür. Bu nedenle verim ve kaliteyi artırmaya yönelik eğitim çalışmalarımıza büyük önem veriyoruz. Merkez ve 7 ilçemizde yürüttüğümüz budama eğitimleriyle bir budama seferberliği başlattık ve bugüne kadar yaklaşık 1.000 üreticimize eğitim verdik. Amacımız, üreticilerimizin daha kaliteli ve daha yüksek verim elde etmesini sağlamak ve bu yolla gelirlerini artırmaktır." Fındığın dünya markası bir ürün olduğunu da belirten Uzun, Düzce’den yıllık yaklaşık 20 bin ton fındık ihracatı gerçekleştirildiğini ifade ederek, "Üreticilerimizin bol ve bereketli bir üretim sezonu geçirmesini istiyoruz. İl Müdürlüğü olarak teknik ekibimizle birlikte fındık verimini artırmaya yönelik çalışmalarımıza hız kesmeden devam ediyoruz" dedi. Eğitim programları kapsamında üreticilere doğru budama teknikleri uygulamalı olarak anlatılarak, fındık bahçelerinde verim ve kalite artışının sağlanması hedefleniyor.