ASAYİŞ - 16 Temmuz 2025 Çarşamba 11:21

Kızı ve 7 yaşındaki torununu sokak ortasında öldüren baba ilk kez hakim karşısında

A
A
A
Kızı ve 7 yaşındaki torununu sokak ortasında öldüren baba ilk kez hakim karşısında

Eskişehir’de geçen yıl haziran ayında kızı Merve Karabaş’ı ve 7 yaşındaki torunu Alp Ata Karabaş’ı sokak ortasında tabancayla vurarak öldüren Osman Nuri K. davası görülmeye başlandı. Osman Nuri K. mahkemedeki savunmasında, "Yanımda silah yoktu. Kızıma kaç kez ateş ettiğimi bilmiyorum, yanındaki torunumu görmedim, kesinlikle ona ateş etmedim, kaçarken çocuğa ateş etmedim, onu görmedim" dedi.


Eskişehir’de 13 Haziran 2024 tarihinde sabah saatlerinde Odunpazarı ilçesi Emek Mahallesi Yanartaş Sokak’ta meydana gelen olayda, Adana’dan Eskişehir’e gelen Osman Nuri K. 31 yaşındaki kızı Merve Karabaş’ı ve 7 yaşındaki torunu Alp Ata Karabaş’ı sokak ortasında tabancayla vurarak öldürmüş, Olayın, Osman Nuri K.’nın (60) eşiyle boşandığı dönemde kızıyla yaşadığı sorundan dolayı meydana geldiği öğrenilmişti. Dava, Eskişehir 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Eskişehir H Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu olarak bulunan sanık Osman Nuri K. Mahkeme salonunda cezaevi görevlilerince hazır edildi. Duruşmaya müştekiler, Gülhan Karabaş, Ahmet Karabaş, suçtan zarar gören Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü vekili Av. Şule Uçar katılırken, tanıklar Rafet Karabaş ve Derya Karaarslan’ın hazır olduğu görüldü.



Sanık Osman Nuri K.’nin avukatı vekillikten çekildi


Sanık Osman Nuri K.’nin müdafii Av. Pınar Sislituna’nın vekillikten çekilme dilekçesi sunduğu, vekillikten çekilme dilekçesinin sanığa tebliğ edilmesi için Eskişehir H Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna müzekkere yazıldığı, vekillikten çekilme dilekçesinin ceza evi kanalı ile sanığa tebliğ edildi. Eskişehir Barosu Başkanlığınca sanık müdafii olarak Av. Furkan Akdemir’in atandı.



"Ben yaklaşık 10 yıldır kızım ile görüşmem"


Sanık Osman Nuri K. Savunmasında, "Ben bu konuda soruşturma aşamasında savunma yaptım, o savunmalarımı aynen tekrar ediyorum, olaydan dolayı pişmanım, söyleyecek bir şeyim yoktur, Merve Karabaş’a yönelik herhangi bir tehditte bulunmadım, 16 Mayısta Eskişehir’e gelmiştim, müşteki Ahmet’e "Eğer beni Hatice ile görüştürmezseniz seni ve Merve’yi öldürürüm" demedim. Ben yaklaşık 10 yıldır kızım ile görüşmem, aramızda bir kırgınlık dargınlık oldu, devamlı yurtdışında çalıştığım için böyle bir dargınlık oldu, karım Hatice’yi evlatlarımla neden görüştürmüyorum bilmiyorum" dedi.



"Kızıma kaç kez ateş ettiğimi bilmiyorum"


Sanık Osman Nuri K. karakolda alınan ifadesine istinaden ise, "Doğrudur, aynen tekrar ederim. 16 Mayıs’ta hanımla görüşmek için Eskişehir’e geldim, yanımda silah yoktu, 12 Haziran’da konuşmak için yine Eskişehir’e geldim, yanımda neden silah getirdiğimi hatırlamıyorum. Kızıma kaç kez ateş ettiğimi bilmiyorum, yanındaki torunumu görmedim, kesinlikle ona ateş etmedim, kaçarken çocuğa ateş etmedim, onu görmedim" dedi.



"Karım Hatice ile ufak tefek tartışmalarımız oldu, 1-2 kez eşimi darp ettim"


Müşteki Ahmet Karabaş vekili talebi üzerine sanıktan sorulması üzerine Osman Nuri K. "Ben kızıma şiddet uygulamadım. Karım Hatice ile ufak tefek tartışmalarımız oldu, 1-2 kez eşimi darp ettim. Merve ile görüşmeme sebebimiz şiddete dayanmamaktadır, kızımın aracı ufak bir arabaydı, sanırım rengi beyazdı, modelini hatırlamıyorum, Merve’nin açık adresini zaten biliyordum, etrafta konuşuluyordu" ifadelerini kullandı.



"Gelinim Merve ile anne ve babası görüşmezdi"


Ataalp’in babaannesi Gülhan Karabaş, "Bu konuda soruşturma aşamasında beyanda bulundum, aynen tekrar ediyorum, mütenevvi Ataalp benim torunum olur, ben olayı görmedim, sonradan duydum. Gelinim Merve ile anne ve babası görüşmezdi, annesi arada bir telefon ederse görüşüyorlardı. Bildiğim kadarıyla babası annesiyle görüştürmüyordu. Sanığın 16 Mayıs tarih itibariyle Eskişehir’e geldiğini oğlum Ahmet’ten duydum, kendisiyle görüşmedim, şikayetçiyim, davaya katılmak istiyorum" dedi.



"Eşim sanığı görünce "Eyvah şerefsiz geldi" dedi"


Eşini ve çocuğunu kaybeden Ahmet Karabaş , "Bu konuda soruşturma aşamasında beyanda bulundum, aynen tekrar ediyorum. Ataalp benim oğlum, Merve ise benim resmi nikâhlı eşim olur, 16 Mayıs tarihi itibariyle sabah saatlerinde araca binmek için aşağı indik, birlikte araca bindik, eşim sanığı görünce "Eyvah şerefsiz geldi" dedi, ben zaten sanığı tanımıyordum, kim o diye sorduğumda "Babam" dedi, ben araçtan indim, Merve’ye "Sen aracı al yürü git" dedim, eşim Atalap’i de alıp araçla ayrıldı, ben sanığın yanına gittim, "Buraya niye geldin" dedim, sanığın derdi Hatice Hanım’dı, onunla görüşmek istiyordu, ben evimizin duvarını göstererek "Buradan içeri giremezsin, girersen işin rengi değişir" dedim, Hatice Hanım’la görüşmek istediğini yineleyince ben "Hatice Hanımla görüşüp sana döneceğim dedim", eve gittim, Hatice Hanımla görüştüm, sanıkla görüşmek istemediğini söyledi. Aşağı indim, sanık evin önünden ayrılmamıştı, sanığa Hatice Hanım’ın görüşmek istemediğini söyledim, bu esnada sanık canına kıyacağını, Hatice Hanım’ı öldüreceğine dair sözler söylüyordu. Eğer Hatice’yle beni görüştürmezseniz seni ve Merve’yi öldürürüm şeklinde yüzüme bir söz söylemedi. Ancak bunu şu şekilde duyduk. Adana’dan sürekli haber geliyordu, olaydan 2-3 gün kadar önce Alaattin denen kişi Hatice Hanımla görüşmüş, sanığın Merve ve Ahmet’i öldüreceğini söylediğini bize söyledi, ben bunu bu şekilde duydum. Adana’daki haberleri Hatice K. bize söylüyordu, Eskişehir’e gelince biz kendisine yeni hat almıştık, eski hattı da açıktı, kimlerle görüştüğünü bilmiyorum. Evimin bu kadar kolay bulunması benim kafamda şüphe uyandırdı, şikâyetçiyim, davaya katılmak istiyorum" diye konuştu.



"Babasının devamlı onlara eziyet ettiklerini biliyorum"


"’Ahmet’i ve Merve’yi öldürüp Ataalp’i yurt dışına kaçıracağım’ şeklinde sözler söylediğini beyan etmişler"


Olayın tanığı Derya Karaarslan, "Ben bu konuda soruşturma aşamasında beyanda bulundum, aynen tekrar ediyorum. Ben Merve’nin 11 yıllık arkadaşıyım, komşum olur, olay günü seslere uyandım. Bağırış çağrış vardı, evimizin etrafında çok fazla roman bulunduğundan ilk etapta pencereyi açamadım. Daha sonra baktığımda müteveffaların yerde yattıklarını gördüm. Merve ile yakın arkadaştık, bildiğim kadarıyla Merve babasıyla uzun süredir görüşmüyordu. Babasının devamlı onlara eziyet ettiklerini, okuduktan sonra meslek sahibi olmalarına karşı çıktıklarını, yine vefatından bir hafta kadar önce babasının Merve’yi tehdit ettiğini de biliyorum. Sanırım annesinin komşuları aramış, bu komşular sanığın etrafta "Ahmet’i ve Merve’yi öldürüp Ataalp’i yurt dışına kaçıracağım" şeklinde sözler söylediğini beyan etmişler, benim olaya ilişkim bundan ibarettir. Hatice Teyze Merve’nin evine geldikten sonra bildiğim kadarıyla Merve ile iyi geçiniyorlardı. Hatice Teyze arada bir benimle pazara gidip, evde Merve’nin yemeğini yapıyorlardı, bildiğim kadarıyla iyi geçiniyorlardı. Merve’ye sanığın evlerini nasıl bulduğunu sordum, Merve de bu durumu annesine sorduğunda sanığın Merve’nin annesi Hatice Hanım’a "ben senin gibi cahil miyim? İnternete yazdığımda her şeyi buluyorum" şeklinde anlatmıştı" dedi.



"Merve ile babası geçinemiyordu"


Ataalap Karabaş’ın dedesi tanık Rafet Karabaş, "Ben bu konuda soruşturma aşamasında beyanda bulundum, aynen tekrar ediyorum. Ben olayı görmedim, müteveffa Ataalp benim torunum olun, olay anını görmedim. Eşim olay günü beni aradı. Bir kaza olduğunu, oğlum Ahmet’in evine gelmem gerektiğini söyledi. Ahmet’in evine gittim, gittiğimde gelinimle torunumun vefat ettiğini öğrendim, bildiğim kadarıyla gelinim Merve ile babası geçinemiyordu. Annesi ile bir sıkıntısı olduğunu bilmiyorum, annesi ile iyi anlaşıyorlardı" dedi.


Mahkemece sanık Osman Nuri K.’in tutukluluk halinin devamına, 3 kez ertelendikten sonra duruşmanın 22 Ekim 2025 tarihi saat 13:30’da görülmesine karar verildi.



Kızı ve 7 yaşındaki torununu sokak ortasında öldüren baba ilk kez hakim karşısında

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aydın Ada Kıyafet Evi Kuşadası’nda dayanışmanın örneği oluyor Kuşadası Belediyesi tarafından ihtiyaç sahibi ailelerin çocuklarına ücretsiz yeni giysiler sağlamak amacıyla açılan Ada Kıyafet Evi, kentte dayanışma kültürünün sergilendiği en güzel örneklerinden biri oldu. Ada Kıyafet Evi’ne katkıda bulunan bağışçılara teşekkür eden Kuşadası Belediye Başkan Yardımcısı Ayşegül Dağlı, "Çocuklarımızın sıcacık yeni kıyafetlere kavuşması ve yüzlerindeki gülümseme bizi çok mutlu ediyor" dedi. Kuşadası Belediyesi, ihtiyaç sahibi ailelerin 3-12 yaş arasındaki çocuklarına ücretsiz yeni kıyafetler sağlamak amacıyla geçen 25 Kasım’da ’Ada Kıyafet Evi’ni açtı. Sosyal Belediyecilik alanında dikkat çeken proje, kentte gösterilen dayanışma ruhu ve kültürünün de en güzel örneklerinden biri olurken, Ada Kıyafet Evi’nde çocuklar, tıpkı bir mağazada olduğu gibi kendi beğendikleri 3 parça kıyafeti seçebiliyor. Ada Kıyafet Evi’nin sunduğu hizmetten yararlanmak isteyen ihtiyaç sahibi aileler, başvurularını AdaMobil veya belediyenin internet sitesi üzerinden yapabiliyor. Ada Kıyafet Evi’nde yer alan hiç kullanılmamış giysiler ise bağışçıların destekleriyle temin ediliyor. Ada Kıyafet Evi’ne katkıda bulunan bağışçılara teşekkür eden Kuşadası Belediye Başkan Yardımcısı Ayşegül Dağlı, "Öncelikle Belediye Başkanımız Ömer Günel öncülüğünde çok doğru ve değerli bir projeyi hayata geçirdiğimiz için gurur duyuyoruz. Kuşadası halkı da bağışlarıyla projemize sahip çıkıyor. Türkiye’deki ekonomik şartların her geçen gün zorlaştığını düşündüğümüzde çocuklarımızın sıcacık yeni kıyafetlere kavuşması, yüzlerindeki gülümseme bizi çok mutlu ediyor. Sosyal belediyecilikten asla taviz vermeyeceğiz" dedi.
Samsun Türk dünyası Samsun’da buluştu: 9 ülkeden kültür şöleni "Dünya Türk Dili Ailesi Günü", Samsun’da uluslararası nitelikte düzenlenen renkli bir kültür programıyla kutlandı. Samsun Büyükşehir Belediyesi ile Ondokuz Mayıs Üniversitesi’nin(OMÜ) katkılarıyla gerçekleştirilen etkinlikte, Türk dili ailesine mensup 9 ülkeden gelen katılımcılar kültürlerini Samsunlularla buluşturdu. SBB Çok Amaçlı Salon’da düzenlenen programda Azerbaycan, Kazakistan, Güney Türkistan gibi birçok Türk dünyası ülkesinin kültürel değerleri tanıtıldı. Halk oyunları gösterileri, geleneksel müzik dinletileri ve yöresel lezzetlerin sunulduğu etkinlik izleyicilerden büyük ilgi gördü. Türk dünyasının ortak dili, kültürü ve tarihine dikkat çekilen programda, sahnelenen gösteriler salondakilere görsel bir şölen yaşattı. Farklı coğrafyalardan gelen sanatçılar, sergiledikleri performanslarla kültürel bağların gücünü bir kez daha ortaya koydu. Program, Türk dünyasının zengin kültürel mirasının gelecek nesillere aktarılması açısından önemli bir organizasyon olarak değerlendirildi. "Kimliksizleştirme çağrısına kollarımızı makas gibi açıyoruz" Programda protokol konuşmaları da yapıldı. Organizasyonun tertip komitesi adına konuşan Emre Başoğlu, "Maalesef kimliksizleşen, köksüzleşen, mazisini ve tarihini unutan bu anlamda küresel güçler tarafından propaganda yapılan bir çağda yaşıyoruz. Biz bu programı bu yüzden çok önemsiyoruz. Diyoruz ki küresel sistemin köksüzleştirme ve kimliksizleştirme çağrısına kollarımızı makas gibi açıyoruz" ifadelerini kullandı. "Bundan yarım asır önce böyle bir manzarayı nesiller belki de hayal edemezdi" OMÜ Türkçe Öğretimi Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Serkan Şen, "Türklük artık dünyanın yükselen yıldızı olarak söylenen değil, söyleyen olma hürriyetine doğru hızla ilerliyor. Samsun ilk adımın şehridir. Samsun başlangıçların şehridir. Bu şehirde böylesinde anlamlı bir günü kutlamanın, dünyanın dört bir tarafından gelen öğrencilerle buluşmanın hazzını yaşıyoruz. Bundan yarım asır önce böyle bir manzarayı nesiller belki de hayal edemezdi" dedi. "Bunun sonuçlarını çok güzel yaşayacağız ve hissedeceğiz" Samsun Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Necmi Çamaş, "Belki 1940 yıllarda Türklük kelimesini ifade ettiğimiz zaman, Türk dünyasını ifade ettiğimiz zaman zindanlara atılan büyüklerimizden, bugün salonları dolduran gençlerimize selam olsun. 300 milyonluk bir nüfus. Hangisine giderseniz gidin kendinizi yabancı hissetmeyeceğiniz ülkeler. Bunların bir araya geldiği, diri olduğu, iri olduğu zaman dilimi çok yakın. Bu zaman dilimi müjdesini karşımda görüyorum. Bunun sonuçlarını çok güzel yaşayacağız ve hissedeceğiz" şeklinde konuştu. "Düşmanın ülkesi viran olacak, Türkiye büyüyecek, Turan olacak" AK Parti İl Başkanı Mehmet Köse ise konuşmasında şu ifadeleri kullandı: "Ziya Gökalp, ‘Düşmanın ülkesi viran olacak, Türkiye büyüyecek, Turan olacak’ demişti. Hasret ve vuslat duyguları vardır; biz bütün hasreti vuslat için yaşarız. Bugün burada görüyorum ki, çok büyük bir hasret artık vuslata ermiş durumda. Ancak buna rağmen hasret duygusu hâlâ canlılığını koruyor." Programa katılan öğrencilere verilen teşekkür belgesi ile organizasyon sona erdi.
Aydın ADÜ’den sürdürülebilirlik odaklı örnek proje Aydın Adnan Menderes Üniversitesi tarafından hazırlanan ve Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından desteklenen proje ile üniversite ve lise öğrencileri sürdürülebilirlik ve geri dönüşüm odağında bir araya gelecek. Gençlik ve Spor Bakanlığı Eğitim, Araştırma ve Koordinasyon Genel Müdürlüğü tarafından desteklenen "Gençlerle Sürdürülebilir Yaşayan Bir Ekosistem İçin El Ele" başlıklı proje, Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Buharkent Meslek Yüksekokulu tarafından hazırlanarak onaylandı ve uygulama sürecine alındı. "G-1092 Gençlerle Sürdürülebilir Yaşayan Bir Ekosistem İçin El Ele" adlı proje, ADÜ Buharkent Meslek Yüksekokulu Malzeme ve Malzeme İşleme Teknolojisi Bölümü Öğretim Görevlisi Tuba Top yürütücülüğünde hayata geçirilecek. Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın "Gönüllüyüz Biz" Proje Destek Programı kapsamında kabul edilen proje, üniversite ve ortaöğretim öğrencilerini sürdürülebilirlik ve çevresel farkındalık odağında bir araya getirmeyi amaçlıyor. Buharkent Meslek Yüksekokulu Müdürü Doç. Dr. Mehmet Kaya’nın destekleriyle yürütülecek projede, Dr. Öğr. Üyesi Ramiz Boy teknik danışman, Öğr. Gör. Dr. Gözde Çetin ise atık yönetimi danışmanı olarak görev alıyor. Proje kapsamında, atıkların çevreye zarar vermeden önce kaynağında ayrıştırılması ve etkin biçimde yönetilmesi yaklaşımı esas alınıyor. Buharkent İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün de katkılarıyla, Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı arasında imzalanan protokol çerçevesinde yürütülecek faaliyetlerde, Buharkent MYO bünyesinde oluşturulan "Buharkent Gönüllüleri" ekibi ile Buharkent Anadolu Lisesi öğrencileri ortak çalışmalara katılacak. İl Gençlik ve Spor Müdürlüğünün onayıyla gerçekleştirilecek uygulama sürecinde, lise öğrencilerine üniversite öğrencileri tarafından atık yönetimi ve geri dönüşüm konularında teorik ve uygulamalı eğitimler verilecek. Eğitimlerin ardından sahaya çıkan öğrenciler tarafından toplanan plastik atıklar, Buharkent MYO Polimer Teknolojisi Laboratuvarı’nda enjeksiyonla kalıplama yöntemi kullanılarak işlenecek. Geri dönüşüm sürecinin sonunda elde edilen plastik malzemeler, anahtarlık ve bardak altlığı gibi günlük kullanım ürünlerine dönüştürülerek geri dönüşüm uygulamalarının somut ve işlevsel çıktıları ortaya konacak. Proje ile gençlerin çevresel sorumluluk bilincinin artırılması, sürdürülebilir üretim anlayışının yaygınlaştırılması ve üniversite-toplum iş birliğinin güçlendirilmesi hedefleniyor.
Amasya Ferhat diyarı Amasya’da pekmez için dağı deldiler, gören şaştı kaldı Ferhat’ın Şirin uğruna dağları deldiği aşk efsanesinin yaşandığı Amasya’da bu kez pekmez için açılan mağaralar gündem oldu. Yol kenarındaki kayalık alanda kazmayla açılan oyuklar, görenleri şaşkına çevirirken işin aslı sonradan ortaya çıktı. Şeyhcui Mahallesi’nde orman yolu olarak bilinen mevkide üstü ağaçlık kayalık alanda kazılan mağaralar her geçen yıl genişledi. İçerisine birden çok insanın rahatlıkla sığabileceği hale dönüştü. Bölgeden geçenler durumu araştırdı. Mağaraların üzüm pekmezi yapımında kullanılan killi toprağın temini için kazıldığı anlaşıldı. Son 3 yıldır daha da genişledi Zaman zaman insanların buradan toprak götürdüklerini gördüklerini belirten mahalle sakinlerinden Sevgi Taşağıl, "İlk başta toprak kayması gibi düşündüm. Sonra pekmez için kazıldığını öğrendik" dedi. Esra Başkol da, kazılan alanın son 3 yıldır daha da genişlediğini söyledi. "Buraları Ferhat gibi kazmışlar" Üzüm pekmezi yapımında bu tür toprağın kullanıldığını anlatan Ercan Eftelioğlu, "Buraları Ferhat gibi kazmışlar. Ama pekmez toprağı için kazmışlar. Bu toprak kullanılmazsa pekmezin kıvamı istenildiği gibi tutmuyor. Üzüm pekmezinde kullanılıyor. Pekmez aşkı böyle böyle şey" diye konuştu. Yoldan geçerken karşılaştığı bu durumun tehlike oluşturduğuna işaret eden Cem Yeni ise, "Ağaçların kökleri dışarı çıkmış. Eğer biraz daha kazarlarsa ağaçlar yolun kıyısındaki elektrik tellerinin üstüne devrilebilir. Yetkililerin önlem alması gerektiğini düşünüyorum" şeklinde konuştu.