EĞİTİM - 25 Nisan 2024 Perşembe 10:22

GİBTÜ ile Gaziantep İl Müftülüğü arasında iş birliği protokolü imzalandı

A
A
A
GİBTÜ ile Gaziantep İl Müftülüğü arasında iş birliği protokolü imzalandı

Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi ile İl Müftülüğü arasında Türkiye’de bir ilk olan iş birliği protokolü imzalandı.


Gaziantep Valiliği koordinasyonunda Valilik Fuaye Salonu’nda Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi ile Gaziantep İl Müftülüğü arasında iş birliği protokolü imzalandı. Protokole Gaziantep Valisi Kemal Çeber, Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şehmus Demir ve İl Müftüsü Dr. Hüseyin Hazırlar katıldı.


Protokol kapsamında, Gaziantep’teki din görevlileri eğitime tabi tutulacak, dini ilimlerin yanı sıra sağlık, psikoloji ve iletişim alanlarında dersler verilecek. GİBTÜ Rektörü Prof. Dr. Şehmus Demir, imzalanan protokolün Türkiye’de bir ilk olacağını belirtti. Demir, “Proje ile din görevlilerinin hangi yaşta olursa olsun hizmet içi eğitime tabi tutulmasını hedefliyoruz. Biz burada dini ilimlerin yanı sıra sağlık, psikoloji ve iletişim alanlarında da dersler veriyoruz. Ülkemize model olabilme hedefi ile başlattığımız projenin toplumumuza katkı sağlamasını temenni ediyoruz” dedi.



“Temennimiz tüm ülkeye örnek olması”


Protokolde konuşan Gaziantep Valisi Kemal Çeber, protokolün tüm Türkiye’de örnek olmasını temenni ederek, “Aslında en çok olması gereken ve bir yandan da olan bir durumu resmiyetle hem hukuki bir düzene oturtuyoruz hem de bir sistematiğe dönüştürüyoruz. İl Müftülüğümüz ile ülkemizin en kıymetli üniversitelerinden biri olan ve başında İslam kelimesi olan Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi, bulundukları yerde bir iş birliğine imza atıyorlar. Bu protokol ile fiili olarak devam eden iş birliğini resmiyete döküyorlar. Bahsettiğimiz gibi bu iş birliğinin sonuçlarını alanda çok güzel neticeler olarak göreceğiz. Temennimiz tüm ülkeye örnek olması. Bizim gerçekten hem İslam dinini hem de İslami bilimleri çok iyi kavramış, fiili hayatta da hem bunu izah edebilecek hem de uygulama noktasında kendisine görev düştüğü zaman en doğrusunu uygulayabilecek personele ihtiyacımız var. Bu olmadığı zaman memleketin ne sorunlarla karşı karşıya kaldığını hep beraber gördük. Bu proje, bu ihtiyacı karşılayacak. Böylece hem güçlenecek hem de üniversitelerimizin gerekliliğini ve önemini anlamış olacağız. İnşallah proje ile ülkemize örnek olur ve çok güzel neticeler alırız” ifadelerini kullandı.



“Türkiye’de model olabilecek bir proje”


Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şehmus Demir, imzalanan protokolün Türkiye’de bir ilk olduğunu belirterek, “Üniversitemiz ve İl Müftülüğü iş birliğiyle gerçekleştirilen Din Görevlileri Mesleki Eğitim ve Gelişim Seminerleri, alanda öncü bir girişim. Dört hafta sürecek olan bu seminerler, alanında uzman 32 akademisyeni bir araya getiriyor. 22 Nisan-20 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşecek birinci etapta, toplam 110 İmam Hatip bu programda yer alacak. Bu seminerler, akademik yeterlilik, diksiyon, kişisel gelişim, temel sağlık bilgileri, mesleki formasyon, sosyal iletişim ve manevi rehberlik gibi çok çeşitli konuları kapsamakta. Seminerlerin içeriğini, katılımcılarımızın ihtiyaçlarına uygun şekilde düzenleyen değerli akademisyenlerimize, bu projeye büyük destek veren Valimiz Kemal Çeber’e ve İl Müftümüz Dr. Hüseyin Hazırlar başta olmak üzere Gaziantep Müftülüğüne teşekkür ederim. Bu önemli eğitim serisinin hayırlara vesile olmasını temenni ederim" ifadelerine yer verdi.



Protokolün önemli bir işlevi olacak


İl Müftüsü Hüseyin Hazırlar ise konuşmasında, “Ülkemizde sahih dini bilginin üretildiği en önemli, en stratejik kurum İlahiyat Fakülteleridir. Dolayısıyla toplumun sağlıklı, nitelikli ve sahih dini bilgi ile buluşması noktasında referans kurumdur. Diyanet İşleri Başkanlığı ve yereldeki bütünlüklerle üretilen bu bilgiyi hizmete dönüştüren, topluma sunan bu aracı kurumlardır. Bu iki kurumun birbiri ile iş birliği, koordinasyonu, dayanışması topluma daha doğru, daha sağlıklı bilgi ve din hizmeti sağlama noktasında önemli bir işlevi olacak. Artık topluma sunulan din hizmetlerinde hem çeşitlenme var hem de ihtiyaç farklılıkları var. Toplumun her kesimine din hizmeti sunarken akademinin, bilimin öncülüğünde bu hizmeti sunmamız önemli. İlahiyat Fakültesinde okuyan öğrencilerimizin mesleğe hazırlanırken staj imkânı verebilecekleri gerek camilerde gerek Kur’an kurslarında bir alan oluşturmuş olacağız. Biz bu protokol ile çalışmalarımızın hukuki altyapısını oluşturmuş oluyoruz. Protokolün hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum” diye konuştu.


Konuşmaların ardından protokol imzalandı ve fotoğraflar çekildi.



Projede neler var?


İmzalanan protokol ile örgün ve yaygın eğitim kapsamındaki din eğitimi ve gençlik hizmetleri faaliyetlerinde iş birliğini sağlamak, üniversite bünyesindeki Diyanet Genç Ofis gibi mekanları gençlerin istifadesine sunarak manevi danışmanlık hizmetlerini gerçekleştirmek, fakülte öğrencilerine cami ve Kur’an kurslarında staj imkânı sağlayarak mesleki eğitimlerine katkıda bulunmak ve din görevlilerinin mesleki formasyonlarını geliştirerek topluma sunulan din hizmetlerinin kalitesini yükseltmek hedefleniyor.



GİBTÜ ile Gaziantep İl Müftülüğü arasında iş birliği protokolü imzalandı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Keneden korunmak için günlük vücut kontrolü yapmalı Ankara Üniversitesi’nden Doç. Dr. Ömer Orkun, “Günlük vücut kontrolleri ile kene görüldüğünde derhal çıkartılması esastır. Eğer siz keneyi bir an önce vücuttan uzaklaştırırsanız kene enfekte dahi olsa mikropları vermeden siz çok kolaylıkla kurtulabilirsiniz” dedi. Ateş, cilt içi ve diğer alanlarda kanama gibi bulgulara neden olan kene kaynaklı Kırım-Kongo kanamalı ateşi (KKKA) vakaları, Nisan ve Mayıs ayında artış gösterdi. Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Parazitoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi, Keneler ve Kene Kaynaklı Hastalıklar Araştırma Laboratuvarı Sorumlusu Doç. Dr. Ömer Orkun, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, Kırım-Kongo kanamalı ateşe neden olan kenelerden korunma yöntemlerini açıkladı. “Kene atlamaz, sıçramaz” Kenenin özelliklerini anlatan Doç. Dr. Orkun, “Bu avcı karakterli bir kene olup insanlara yerden yürüyerek geliyor. Bu kene atlamaz, zıplamaz ve sıçramaz. Bu kene otlara ve ağaçlara tırmanmaz. Ağaçlardan da düşmez. Bunun asıl geldiği yer, yerlerden yürüyerek geliyor” ifadesini kullandı. “Avına doğru yürüyerek gidiyor” Tarım yapan vatandaşları da uyaran Orkun, “Tarımsal faaliyetlerin olduğu tarım alanlarının etraflarında daha yoğun görüyoruz. Toprakta, taşın ve yaprağın altında saklanıyor. Hedef canlı grubu, bu insan, sığır, koyun ve keçi olabilir, oradan geçene kadar bekliyor. Oradan geçerken bir takım çok kompleks algaçlarıyla algılıyor. Tabiri caizse avına doğru yürüyerek gidiyor” diye konuştu. “İnsanları onlarca metre takip edebilir” Türkiye’de Kırım Kongo Kanamalı ateşin vektörü olan kene türünün çok hızlı hareket ettiğini ifade eden Orkun, “Hatta dünyada karşılaşabileceğimiz en hızlı ve en uzun yol kat edebilen, yürüyerek veya da koşarak yol kat eden bir türdür. İnsanları onlarca metre takip edebilir. Kene tutulmasının gördüğümüz yerlerde çok karşımıza çıkan bir durumdur. Yakalıyor ve ilk tercihen en çok girdiği yer paçanın içerisinden geliyor ve açık olursa deriye ulaşmaya çalışıyor” şeklinde konuştu. Doç. Dr. Orkun, Türkiye’de kenenin olmadığı hiçbir yerin olmadığı belirterek, tarım arazisinde vakit geçiren vatandaşların ciddi risk altında olduğunu da kaydetti. “Keneden korunmak için günlük vücut kontrolü yapmalı Birtakım alınacak önlemler ile vatandaşların keneden korunmasının mümkün olduğunu söyleyen Orkun, şöyle konuştu: “İlk 24 saatten 48-72 saate kadar ulaşan sürelere ihtiyaç var. Günlük vücut kontrolleri ve kene görüldüğünde derhal çıkartılması esastır. Eğer siz keneyi bir an önce vücuttan uzaklaştırırsanız kene enfekte dahi olsa henüz size ekolojik ajanı, yani iç organizmayı ve mikropları vermeden siz çok kolaylıkla kurtulabilirsiniz.” “Çivi söker gibi çıkarabilirsiniz” Kenenin vücuttan çıkarılmasının profesyonellik isteyen bir durum olmadığına dikkati çeken Orkun, şunları kaydetti: “Keneyi çok kolaylıkla bir cımbız yardımıyla veya onları bulamazsınız eldiven, yaprak ve naylon ile tutup çıkarabilirsiniz. Çivi söker gibi çok kolay. Patlatmamak burada esastır. Çünkü bazen patlattığınızda elinizdeki yarık ve çatlaklarda mikrobiyolojik ajanların girmesi de mümkün olabiliyor. Ama keneden bir an önce kurtulmanız sizin için esas.”