ÇEVRE - 23 Mart 2019 Cumartesi 14:33

Zigana Dağı’nda çığ tatbikatı

A
A
A
Zigana Dağı’nda çığ tatbikatı

Türkiye’nin dört bir yanından gelen arama kurtarma ekipleri Zigana Dağı’nda bir haftalık kış eğitim kampına alındı.

Türkiye’nin dört bir yanından gelen arama kurtarma ekipleri Zigana Dağı’nda bir haftalık kış eğitim kampına alındı. Kampın son gününde Gümüşhane Üniversitesi öğrencilerinin de katılımıyla yaklaşık 100 personelle çığ tatbikatı yapıldı.


Gümüşhane’nin Torul ilçesi sınırlarında bulunan ve 2009 yılında meydana gelen çığ faciası sonucu 10 dağcının yaşamını yitirdiği Zigana Dağı’nda son yıllarda artan eğitim faaliyetleri özellikle kış mevsiminde devam ediyor.


Çeşitli üniversitelerin ve dağcılık kulüplerinin gerçekleştirdiği eğitim faaliyetlerinin ardından son olarak Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığına bağlı 20 farklı ilden gelen 35 arama kurtarma teknisyeni Zigana Dağı’nın 2 bin 50 metre rakımlı bölgesinde kış eğitimine tabi tutuldu.


Bir haftadır devam eden eğitim faaliyetlerinde eğitmen eğitici adayları teorik bilgilerinin yanında uygulama da yaparak zorlu doğa şartlarında arama ve kurtarma faaliyetlerini nasıl yapacaklarını, olası çığ durumunda nasıl müdahale edeceğini öğrendi.


Kış eğitiminde başarılı olan kursiyerlerin yaz eğitiminden de geçerek eğitici olarak AFAD bünyesinde faaliyet göstereceği eğitime katılan eğitmen eğitici adayları bugüne kadar 4 yaz, 4 kış eğitiminden geçerek seçiliyor.


Az ve dik eğilimli arazide sedyeyle indirme ve çıkarma, havai hatlarla kurtarma, ip birliği yürüyüşü, çığda arama ve kurtarma ile karla ilgili tüm kurtarma faaliyetleri hakkında bilgiler alıp uygulamalar yapan kursiyerler son olarak sınava girecek.


Zigana Dağı’nda yapılan ve 2 kişinin çığ altında kaldığı senaryolu çığ tatbikatına Gümüşhane Üniversitesi Acil Yardım ve Afet Yönetimi Bölümü öğrenci, öğretim görevlisi ve doktora öğrencilerinden oluşan 60 kişilik grupta katıldı. Önce AFAD ekiplerini izleyen öğrenciler daha sonra kendilerine anlatılan bilgiler ışığında bu kez kendileri çığda arama ve kurtarma faaliyeti gerçekleştirdi. Bu tatbikat sırasında öğrencilere kazazede yakınlarının nasıl tepki verebileceği de uygulamalı olarak gösterildi.


Programla ilgili bilgi veren Gümüşhane İl Afet ve Acil Durum Müdürü Mesut Bayrak, 2019 kış eğitimi için AFAD ekiplerinin 2 bin 50 metre rakımlı Zigana Dağında bir haftadan beri eğitime tabi tutulduğunu, yaklaşık 20 ilden 35 arama kurtarma teknisyeni, 7 eğitmen ve 2 görevli olmak üzere toplam 42 kişiyle eğitimlerin devam ettiğini belirterek “Her yıl Zigana Dağı’nda İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı arama kurtarma ekiplerimizin kış eğitimleri yapılıyor. Doğada arama kurtarma, çığ tatbikatı gibi görevleri ifa ediyoruz. Bugün İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü olarak buraya geldik. Gümüşhane Üniversitemizin Afet Yönetim ve Acil Yardım Bölümüyle birlikte bizde bir tatbikat yapmak istedik. Tatbikatımızı arama kurtarma ekiplerimizin desteğiyle yaptık. Üniversitemizden toplam 60 öğrenci, 2 akademisyen olmak üzere 62 kişi ve doktora öğrencileri de var. Yaklaşık 100’ün üzerinde personelle burada hem eğitim hem tatbikat yapıyoruz” dedi.



“Bizim burada her zaman hazır olmamız gerekiyor”


Amaçlarının bu tür olaylara hazırlıklı olmak, her an göreve hazır olmak için bu eğitim ve tatbikatları yaptıklarını kaydeden Bayrak, “Zigana dağı kış aylarında oldukça yoğun ve çok kar alan bir bölge. Zaman zaman çığ olaylarına bölgemizde rastlanıyor. 2009 yılındaki çığ kazasında 10 dağcımız hayatını kaybetmişti. O yüzden bizim burada her zaman hazır olmamız gerekiyor. Bu çalışmaları bu yüzden yapıyoruz ve yapmaya devam edeceğiz. Burada bulunan AFAD ekibi Bursa Arama Kurtarma Birlik Müdürlüğünün koordinesinde çalışmalarını ifa ediyor. Onlara da çok teşekkür ediyoruz Gümüşhane adına burayı tercih ettikleri için” diye konuştu.


Tatbikata 2 ve 4.sınıflardan 60 öğrencisiyle birlikte gelen Gümüşhane Üniversitesi Acil Yardım ve Afet Yönetimi Bölümü öğretim görevlisi Melikşah Turan da senaryo gereği arama kurtarma çalışması sırasında görevlilerin olay yerine gelen kazazede yakınlarını sakinleştirdiğini söyledi.


Bu duruma da öğrencilerini hazırlamak istediklerini ifade eden Turan, risk yönetimi aşamasında bu tip eğitimleri tatbik etmek için bu tür organizasyonların önemini vurguladı.


Tatbikata katılan Acil Yardım ve Afet Yönetimi Bölümü öğrencisi İrem Sezen ise tatbikat öncesinde okuldaki eğitimlerinin yanısıra AFAD ekipleri tarafından da gerekli eğitimleri gördüklerini belirterek, “Burada bir çığ anında öncelikle kendi güvenliğimizi göz önünde bulundurmamız gerekiyor. Bunun dışında arama kurtarma faaliyetlerinin nasıl yürütüldüğünü, sondalama tekniklerini ve burada nasıl koordine olmamız gerektiğini, nasıl çalışmamız gerektiğini tek tek önce teorik olarak sonra uygulamalı olarak öğrenmiş olduk” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Başkan Gürhan Akdoğan: "Bursa ovası da, sanayisi de sahipsiz değildir" Atatürkçü Düşünce Derneği Bursa Şube Başkanı Gürhan Akdoğan, 1977 yılında yapılan tarımsal arazilerin ve özellikle Bursa ovasının korunması hakkındaki protokolle 20 bin hektar alandan geriye, 9 bin hektarın kaldığını söyledi. ADD Bursa Şubesi, Bursa’da sanayileşme ve kentleşme çerçevesinde çevresel etkileri hiçe sayan, doğayı tahrip ederek kent ve toplum çıkarları yerine, bireysel çıkarları hedefleyen gündemdeki bazı projeler hakkın basın mensuplarıyla bir araya geldi. Nilüfer Karaman Dernekler Yerleşkesinde konuşan ADD Bursa Şube Başkanı Gürhan Akdoğan, "Yıllarca anlattık, olmadı. Her şeyi rant gören anlayışla vahşice çarpık kentleşme ve çarpık sanayileşme ile mücadele ettik. ’Bursa ovasını yok ediyorsunuz’, ’Sürdürülebilir kalkınma ilkesi doğrultusunda doğayı çevreyi koruyarak sanayileşmeyi, kentleşmeyi birlikte planlayalım’ dedik yine olmadı. Onlarca sanayileşme ve kentleşme sempozyumları düzenledik, raporlar hazırladık, kent yağmasına, ova talanına karşı davalar açtık ama bir türlü dinlemediler. 1977 yılında yapılan tarımsal arazilerin ve özellikle Bursa ovasının korunması hakkındaki protokolde korunacak ova koruma alanı 20 bin hektar olarak belirlenmiş olmasına rağmen ova korunamamış, meydana gelen sanayileşme ve yerleşim sebebiyle ova koruma alanı 11 bin 245 hektara kadar küçülmüştür. Bu duruma rağmen yapılan araştırmalar (2011 yılında belirlenen ova koruma alanı 9 bin 163 hektar) Bursa ovasının kan kaybetmeye devam ettiğini, günümüzde 9 bin hektarın da çok altına düştüğünü göstermektedir. Bursa ovasının elimizde 9 bin hektarı kalırken onu da sulayamıyoruz. Bursa 2020 yılı çevre düzeni planın da bugüne kadar yaklaşık 300 adet plan değişikliği yapılmıştır. Bu değişiklikleri yapan kurumlar sırasıyla Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Çevre Bakanlığı, Bursa İl Özel İdaresi ve Bursa Büyükşehir Belediyesi ile ilçe Belediyeleri ve meclisleridir" dedi. "Tarım arazileri her geçen gün küçülmektedir" Dünyada yaşayan insanların nüfusu 2000 yılında 6 milyar iken, şimdi 7,8 milyara ulaştığını belirten Akdoğan, "19. yüzyıl başlarında 1,5 milyar olan dünya nüfusunun, 2050 yılında 10 milyara çıkacağı tahmin edilmektedir. 1950 yılında 21 milyon olan nüfusumuz, 2023 yılında 4 kat artarak 85 milyona ulaşmıştır. Yaşadığımız uygarlık, doğal kaynakların yanlış kullanımı ve doğal yaşam alalarına verilen zarar sebebiyle tehlikeye girmiş durumdadır. Kapasitenin üzerinde kullanımının sonucunda dünya, aşın bir baskıyla karşı karşıyadır. Endüstri devriminden günümüze dek geçen süre içerisinde dünya nüfusu sekiz katına çıkmıştır. Son 100 yıl içinde, endüstriyel üretim 100 kat artmıştır. İnsan etkinliklerinin ve nüfusun bu inanılmaz artışı çevre üzerinde önemli ölçüde olumsuz etkiler oluşturmuştur. Bursa’da ise tarım arazisi 2016 yılında 417 bin 420 hektarla toplam arazinin yüzde 38,34’ünü oluştururken, 2022 yılında 369 bin 727,80 hektara düşerek yüzde 33,36’ ya gerilemiştir. Yani son 16 yılda 47 bin 692,20 hektar tarım arazisi, tarım dışına çıkarılmıştır. Tarım dışına çıkarılan bu arazilerin büyük bir kısmı da yerleşim yerlerine ve sanayi alanına dönüşmüştür. Bursa toplam tarım alanının yüzde 79’luk kısmı sulamaya uygun olmasına rağmen, yüzde 42’lik kısmı sulanabilmektedir. Sulamaya uygun alanın ise yüzde 53’ü sulanmaktadır. Tüm Türkiye’de olduğu gibi Bursa’da da hala tarımsal sulama suyunun yüzde 68’i açık sulama sistemleri ile, sadece yüzde 32’si kapalı basınçlı sistemlerle sulanacak arazilere ulaştırılmaktadır" dedi. Türkiye’de olduğu gibi Bursa’da da plansız ve ağırlıklı dışa bağımlı bir sanayileşme söz konusu olduğunu belirten Akdoğan, "Bugün Bursa’da, faaliyette ve alt yapı çalışmaları devam eden, 17 adet Organize Sanayi bölgesi (OSB), 3 adet Özel Endüstri Bölgesi (ÖEB), 8 adet Sanayi Bölgeleri (SB), 24 adet Küçük Sanayi Sitesi (KSS) toplam 52 adettir. Yaklaşık olarak toplam 5 bin 200 hektarlık bir alan kullanan Organize Sanayi Bölgelerinde, 153 bin civarında kişi istihdam edilmektedir. Bursa’da yeterince sanayi bölgesi oluşmuştur. Dağınık ve plansız sanayileşme, tarım arazilerinin yok edilmesi ve gecekondulaşma gibi kentsel sorunları da beraberinde getirmiştir. Artık, mevcut kapasite kullanımları da değerlendirildiğinde, yeni sanayi bölgelerinin açılmasına izin verilmemelidir. Sanayi Bölgeleri, Sanayi Siteleri dışında endüstriyel tesislerin kurulmasına ve çalışmasına izin verilmemelidir. Organize sanayi bölgelerinin büyük bir bölümünde, sonradan OSB olmasından kaynaklı olarak, alt ve üst yapı sorunları hala sürmektedir. Parsel bazında yüzde 30 boş kapasitesi olan Organize Sanayi Bölgelerinin, yüzde 62’sinde Arıtma tesisi yoktur. yüzde 85 inde itfaiye teşkilatı, yüzde 92’sinde Sağlık Merkezi, yüzde 70’inde PTT ve Okul gibi tesisler bulunmamaktadır. Sınırları içerisinde, sanayi bölge ve sitelerini yoğun şekilde barındıran Kestel, Nilüfer ve Osmangazi ilçelerinin durumu ise vahimdir. Bu ilçeler adeta SOS vermektedir" diye konuştu.
Eskişehir Vali Hüseyin Aksoy, Yunus Emre Kültür ve Sanat Haftası mesajı yayımladı Eskişehir Valisi Hüseyin Aksoy, Yunus Emre Kültür ve Sanat Haftası’yla alakalı bir mesaj yayımladı. Eskişehirlileri, Yunus’u okumaya, anlamaya ve anma etkinliklerine katılmaya davet ettiğini mesajında belirten Vali Hüseyin Aksoy, Yunus Emre’yi kardeşlik, hoşgörülük ve Türkçeyi duru kullanmasıyla örnek gösterdi. Vali Aksoy’un mesajının tamamı ise şöyle; "Yunus Emre’yi yüzyıllar öncesinden günümüze uzanan bir dil ve gönül köprüsü, kardeşlik ve hoşgörü abidesi olarak tanıyor ve seviyoruz. Bu yüzden onun düşüncelerinin, insan sevgisinin doğru biçimde bilinmesi ve gelecek nesillere aktarılması son derece önemlidir. Sevgi elçisi Yunus Emre tüm çağlara özgü bir çağrıda bulunmuştur: "Sevelim, sevilelim. Bu dünya kimseye kalmaz. Çağlar üstü çağrısıyla kimseye kalmayan dünyada kalıcı bir kelime olan sevgi ile insanlık trajedisinin kaynağını teşhis etmiştir. Hakikatin ve hikmetin yolcusu Yunus, sevgi ve sevinci Allah’ın armağanı olarak görmüştür. Duru Türkçesi ile her kelimesi, vicdan ve zihinlere Allah, evren ve insanın bütüncül zincirinin birer halkası olarak tefekküre ve sevgiye davet etmiştir. Yunus Emre’nin şiirleri sanat kaygısı taşımaksızın halkın ruhuna işleyen bir dille yazılmıştır. Yüzyıllardır büyük bir ilgiye mazhar olan Yunus Emre, kendi alanında aşılamamıştır. Sadece Anadolu insanının değil, Türkçe konuşan bütün halkların gönlünde yaşamaktadır. Herkesin Yunus’ta seveceği şiirler ve düşünceler bulması, onun büyüklüğünün bir delili olarak kabul edilmelidir. Yunus, söyledikleriyle insanları yok olmayacak, tükenmeyecek değerlere sevk etmeye çalışmıştır. Yüzyıllar geçtikçe kıymeti daha iyi anlaşılan, milli tarihimizin abide şahsiyeti Yunus Emre’nin çok büyük değer taşıyan düşüncelerinden barış, mutluluk, sevgi ve hoşgörüye susamış olan günümüz insanının alacağı çok şey vardır. Bulabildikleriyle, biriktirdikleriyle herkesin kendince algıladığı Yunus’un daveti dinmeyecek, çağlarca çağlayana dönüşecektir. Eskişehirlileri, Yunus’u okumaya, anlamaya ve anma etkinliklerimize katılmaya davet ediyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.”