GÜNDEM - 15 Ağustos 2020 Cumartesi 10:31

Avcılar’da 17 Ağustos’un 21’inci yılında da yüzlerce riskli binada yaşam sürüyor

A
A
A
Avcılar’da 17 Ağustos’un 21’inci yılında da yüzlerce riskli binada yaşam sürüyor

17 Ağustos 1999 Gölcük Depremi’nde en çok can kaybı ve hasarın olduğu yerlerden Avcılar’da aradan geçen 21 yıla rağmen 17 Ağustos’ta orta riskli olarak gösteren 354 bina hasar durumunu ve olası depremde yıkılma ihtimalini koruyor.

Sokak aralarında bulunan riskli binaların dışarıdan görüntüsü korku yaşatırken geçtiğimiz yıl Silivri açıklarında meydana gelen 5.8’lik deprem gerçeği bir kez daha gözler önüne serdi. Son 1 yılda 3 bine yakın bina kentsel dönüşüm kapsamında yıkılırken, Avcılar Belediyesi tarafından yapılan dijital uygulama ile risk durumuna göre binalar farklı renklerde gösterilerek kentsel dönüşüme girme durumları da anlık görülüyor.

17 Ağustos 1999 yılında meydana gelen Gölcük Depremi sonrası 206 kişinin hayatını kaybettiği Avcılar’da, 27 yapının yerle bir olmuş, 86 adet yapı ise ağır hasar görmüştü. Binlerce evinde hasarlı olarak kaydedildiği ilçe 26 Eylül 2019’da Silivri açıklarında meydana gelen 5.8’lik deprem sonrası Hacı Ahmet Tükenmez Camisi'nin bir minaresinin yıkılmasıyla deprem gerçeğiyle bir kez daha karşı karşıya kalmıştı. Avcılar’da depremin ardından geçen 21 yıllık süreye rağmen birçok binanın hasar durumunun devam ettiği öğrenildi. Ara sokaklarda bulunan 30 yıla yakın ve aşkın ömrüyle binaların dış görüntüsü bile korkuya sebep olurken Avcılar Belediye Başkanı Avukat Turan Hançerli riskli yapıların son durumunu değerlendirdi. Başkan Hançerli’nin göreve geçtiği ilk dönemden bu yana yaklaşık 3 bin binanın kentsel dönüşüme girmesi ise dikkat çekti. Hançerli ayrıca riskli binaların haritasını gösteren ‘Avcılar Kentsel Dönüşüm Uygulaması’nı da anlattı. Uygulama üzerinde risk durumlarına göre binaların farklı renkte işaretlendiğini söyledi.

Avcılar’ın deprem nedeniyle riskli yapılarının olduğunu ve bununla ilgili çalışmaların hızlandığını da ifade eden Hançerli, eski binaların önemli bir kısmının durduğunu kaydederek, “Bizde 2013 yılında 2019 yılına kadar gerçekleşen konut yenileme sayısı 3 bin 500 civarın 2019’dan 2020’ye kadar gerçekleştirdiğimiz yenileme sayısı da yaklaşık 3 bin civarında. 6 yılda gerçekleşen ile 1 yılda gerçekleşen neredeyse eşdeğer. 26 Eylül Depremi’nden sonra biz 3 bini aşkın binaya girdik. Bu binaları gözlem yöntemi ile inceledik ve bin 400 binaya tebligat gönderdik. 26 Eylül’den hemen sonra yaptık bu işlemleri bu binaların teknik incelemesinin uzman ve bakanlık ile incelemesi gerektiği görüşümüzü ifade ettik” dedi.

17 Ağustos’un orta riskli 354 binasına yeni tebligat gönderildi

1999 yılından bu yana bulunan 354 adet hasarlı bina olduğunu ve bunlara yeni tebligat gönderildiğini ifade eden Hançerli, "Bunların önemli bir kısmında insanların oturumu devam ediyor. Bakanlıktan gelen talimat ile bunlara tebligatları yaptık. Korona virüs nedeniyle 3 ay daha ek bir süre verildi buralara. Bu binaların bir kısmı boşaldığı ve önümüzdeki 3 ay içinde buraların tamamının boşalması veya yasal usulüne uygun güçlendirme veya yapıldığına dair resmi belgeleri sunarlarsa yıkılmayacak. Ya da buraların güçlü dirençli olduğu ispat edilemezse yıkım işlemleri gerçekleşecek” diye konuştu.
İlçe genelinde binalarda hızlı tarama testlerinin sürdüğünü söyleyen Hançerli en riskli olduğu düşünülen mahallenin adını verdi. Hançerli, “En riskli olduğu değerlendirmesini yaptığımız öncelik olduğu değerlendirmesini yaptığımız mahallemizde Denizköşkler Mahalle’mizde en hızlı şekilde tarama devam ediyor. Bu tarama sonuçları da yine bize önemli bir veri verecek ve bunun üzerinden de yürüyeceğiz. 200’ye yakın binaya girildi çalışmalar devam ediyor” şeklinde konuştu.

“Denize doğru kayma iddiası gerçek dışı, doğru değil”

Avcılar zeminin kaygan bir zemin olduğu ile ilgili iddialara cevap veren Hançerli, "Denize doğru kayma iddiası vesaire bunlar gerçek dışı doğru değil. Avcılar zemini özelliklerini biliyoruz bir kaya zemin sert bir zemin değil bunları biliyoruz. Bu İstanbul’umuzun aslında çok önemli bir kısmı böyle çok az bir kısmının zemini kaya. Marmara Deniz kenarının tamamının toprağı böyle. Güngören formasyonu Bakırköy Formasyonu dedikleri bir toprak çeşidi. Dolayısıyla bu toprağın çok güvenli sert bir zemin olmadığını herkes biliyor. Bu zemine göre bina yapılamaz diyen de yok. Zemine özel önemleri dikkat alarak bina yapılması gerektiği uzmanlar tarafından ifade ediliyor" dedi.

"Desteklerin artması lazım"

Devletin kentsel dönüşümde 3’te 1 faiz indirimi desteği imkanı sağladığını ve bunun önemli bir adım olduğunu belirten Hançerli, Avcılar Belediyesinin de işin ekonomik destek boyutundaki çalışmalarını anlattı. Hançerli, "Bu desteklerin artması lazım. Aslında afet gerçekleştiğinde maliyet çok daha gerçek. Afet gerçekleştiğinde artacak maliyet bedelinin bugün 10’da 1’ini harcasak sorunu çözüyoruz. Bugün o afet gerçekleştiğinde harcamak zorunda kalacağımız 10’da 1’i harcamak yönünde bir irade olmadığını ifade etmek isterim. Biz harç almıyoruz. Binanın yenilenmesi için en önemli unsur binada yaşayanların uzlaşması biz binada yaşayan hemşehrilerimizi komşularımızı anlaşması için 24 saat esasi ile çalışıyoruz. Bir bankayla anlaşma ve protokol yapıldı. Banka çok farklı opsiyonlarda kredi kolaylığı sağlıyor. Yine müteahhit ile vatandaş arasında sağlıklı bir iletişim kurulması ise danışmanlık hizmeti veriyoruz” şeklinde konuştu.

Avcılar’da 17 Ağustos’un 21’inci yılında da yüzlerce riskli binada yaşam sürüyor

“17 Ağustos’un bize öğrettiği, hatırlattıklarının gereğini yapmak lazım”

Yeni deprem yönetmeliği öncesi yapılan 11 bin 893 kentsel dönüşüme girmesi gereken binadan 965’inin yenilendiğini ve hedeflerinde yüzde 8 buçuk civarında olduklarını kaydeden Hançerli, "Gideceğimiz limanı biliyoruz gitmemiz gereken limanı biliyoruz. Her türlü rüzgarı da arkamıza yanımıza almak için özel çaba sarf ediyoruz. Avcılarlı hemşehrilerim de bu konuda oldukça duyarlı ve yenilenme dirençli güçlü yapılar inşası için kollarını sıvamış durumdalar. Zorlukları var onların da o zorlukların beraber üstesinden gelmeye çalışan bir başkanları bir belediye yönetimi var. Biz Avcılar halkımızın muhtemel depremde en az hasar görmesi için koşarak çalışıyoruz. 17 Ağustos insanlığın önemli günlerinden ve unutmamız gereken günlerinden. Unutmamak beraberinde gereğini yapmamızı gerektirir. Kuru kuruya bir anlam ifade etmez. 17 Ağustos’un bize öğrettiği hatırlattıklarının gereğini yapmak lazım. Konuşmanın vakti çoktan geçti. Haydi işe koyulalım ve yapalım. Çünkü depremle ilgili yapacak çok şeyimiz var. Sadece Avcılar’da değil tüm İstanbul’da ve Türkiye’de. Haydi işe koyulalım ve yapalım” dedi.

Avcılar’da 17 Ağustos’un 21’inci yılında da yüzlerce riskli binada yaşam sürüyor

Murat Delice
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Muhtarın zor anları: "Benim hiçbir şeyden haberim yok" Bolu’nun Mudurnu ilçesinde Avdullar Köyü Muhtarı Ahmet Temel, köyündeki su kaynaklarının ihaleye çıkarılmasını basından öğrendiğini belirterek duruma tepki gösterdi. Köylünün kendisine "Sattığın suları git durdur" diyerek tepki gösterdiğini söyleyen muhtar, "Benim hiçbir şeyden haberim yok. Ben bu konuyu dün medyadan öğrendim. Köylüm bana ’Köyümüzün sularını sattın’ diyor" ifadelerini kullandı. Mudurnu Belediyesi Düğün Salonu’nda, Mudurnu Muhtarlar Derneği Başkanlığı Genel Kurul Toplantısı gerçekleştirildi. Tek liste ile gidilen seçimde mevcut başkan Birol Taşkın güven tazeleyerek yeniden başkan seçildi. Toplantı sırasında eline mikrofonu alan Avdullar Köyü Muhtarı Ahmet Temel, köyündeki doğal mineralli ve jeotermal su kaynaklarının ihaleye çıkarılması sürecini değerlendirdi. İhaleye ilişkin kararı yerel medyadan öğrendiğini dile getiren Temel, bu durumun köy halkı arasında huzursuzluğa neden olduğunu ifade etti. "Böyle mi muhtarlık yapacağız?" Vatandaşların kendisini sorumlu tuttuğunu belirten Temel, kendisine söylenen ’Sattığın suları git durdur’ sözüne tepki göstererek, "Biz muhtarlar olarak neden her şeyden sorumluyuz? Maden ocağı konusunda mücadele verdik, 1,5 yıldır. Onun için Allah’a şükür bir şeyler yaptık ama şimdi de su olayı çıktı başımıza. Bunun için köylüyle akşam toplandık, karar aldık. Kararımızda itirazımızı beyan ettik. Biz sesimizi kime duyuracağız? Benim hiçbir şeyden haberim yok. Biz muhtarlar masada alınan kararları neden medyadan öğreniyoruz? Ben bu konuyu dün medyadan öğrendim. Köylüm bana ’Köyümüzün sularını sattın’ diyor. Böyle mi öğreneceğiz, böyle mi muhtarlık yapacağız?" dedi. Öte yandan, Resmi Gazete’de yayımlanan ilana göre, İl Encümeninin Mudurnu ve Mengen ilçelerindeki 4 farklı noktada jeotermal ve doğal mineralli su arama ruhsatı için ihaleye çıkacağı öğrenildi.
Trabzon Trabzon Film Festivalinde Altın Taka ödülleri sahiplerini buldu Trabzon Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen Trabzon Film Festivali’nin ödül töreni, sinema dünyasının önemli isimlerini bir araya getirdi. Farklı kategorilerde dereceye giren yapımlar ve sanatçılar, Altın Taka Ödülleri ile onurlandırıldı. Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç, uzun metrajlı filmleri de dahil ederek festivali geleneksel hale getireceklerini açıkladı. Trabzon Büyükşehir Belediyesi’nin öncülüğünde, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Trabzon Valiliği ve Sinema Genel Müdürlüğü’nün destekleriyle bu yıl ilki düzenlenen Trabzon Film Festivali’nin ödül töreni yoğun katılımla gerçekleşti. Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç’in ev sahipliği yaptığı törene, Trabzon Valisi Aziz Yıldırım, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Batuhan Mumcu, sanatçılar ile sanatseverler katıldı. "Trabzon sinemayla yeni tanışmış bir şehir değildir" Konuşmasında "Trabzon sinemayla yeni tanışmış bir şehir değildir" diyen Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç "1900’lü yılların başından itibaren sinema salonları, seyircisi ve sanatçılarıyla güçlü bir sinema kültürüne sahiptir. Belediyemizin arşivlerinde yer alan 1930’lu yıllara ait sinema ve tiyatro düzenlemeleri, bu kültürel birikimin somut göstergesidir. Merhum Erol Günaydın’dan Tanju Gürsu’ya, Ertem Eğilmez’den bugün aramızda bulunan çok kıymetli sanatçılarımıza kadar Trabzon, Türk sinemasına iz bırakan pek çok değer kazandırmıştır. Bu kadim mirası sinema yoluyla geleceğe taşımayı bir vefa ve miras sorumluluğu olarak görüyoruz. Altın Taka ödülümüz, 101 yıl önce Karadeniz’den cepheye cephane taşıyan isimsiz kahramanların hatırasına adanmıştır. Bu yıl İlkini gerçekleştirdiğimiz Trabzon Film Festivali’ni her yıl daha da büyüterek sürdürme sorumluluğunu taşıdığımızı huzurlarınızda bir kez daha ifade ediyorum" dedi. Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Dr. Batuhan Mumcu ise "Bu festivalin Karadeniz’e ve özellikle Trabzon’a çok yakıştığını açıkça ifade etmek isterim. Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak, Türkiye Yüzyılı vizyonu doğrultusunda sanatı ve sanatçıyı merkeze alıyor, Trabzon’un doğası ve kültürüyle sinema için çok güçlü bir plato olduğunu görüyoruz. Bu kıymetli festivali hayata geçiren tüm ekibe, sanatçılarımıza ve emeği geçen herkese bakanlığımız adına teşekkür ediyor, bu tür projeleri desteklemeye devam edeceğimizi özellikle vurguluyorum" şeklinde konuştu. Hülya Koçyiğit ve Hüseyin Avni Danyal’a onur ödülü Onur Ödülü’ne layık görülen Hüseyin Avni Danyal da duygularını şu sözlerle dile getirdi: "Doğup büyüdüğüm topraklarda bir film festivalinin düzenleniyor olması beni inanın hepinizden daha çok heyecanlandırıyor. Geç kalınmış ama çok değerli bir adım olduğunu düşünüyorum. Bundan büyük bir onur ve gurur duyuyorum. Trabzonlu bir sanatçı olarak bu festivalin büyümesi ve uluslararası bir nitelik kazanması için üzerime düşen her türlü katkıyı vermeye hazırım." Onur Ödülü’ne layık görülen Türk sinemasının duayen isimlerinden Hülya Koçyiğit ise konuşmasında şunları söyledi: "Trabzon Film Festivali’nin ilk kez düzenlenmiş olmasına rağmen, bundan sonra geleneksel hale gelerek güçleneceğine ve yalnızca Trabzon’un değil tüm Karadeniz’in kültür ve sanat hayatında söz sahibi olacağına yürekten inanıyorum. Biraz geç kalınmış olsa da atılan bu cesur adımın arkasında durulacağına ve tüm Trabzon’un bu festivali sahipleneceğine inanıyor, emeği geçen herkese şükranlarımı sunuyor, başarılar diliyorum." Ödüller sahiplerini buldu Konuşmaların ardından, Trabzon Film Festivali’nde başarılı bulunan yapıtların sahiplerine ödülleri takdim edildi. Öğrenci Kısa Film Yarışması Jüri Ödülü, ’Çalınan Yük’ filmine verilirken, Öğrenci Kısa Film Yarışması En İyi Film Ödülü’nün sahibi ’Gülümse’ oldu. Ulusal Kısa Film Yarışması’nda belgesel kategorisinde Erol Günaydın Jüri Özel Ödülü, ’İyi Ölüm’ filmine layık görüldü. Altın Taka Deneysel En İyi Film Ödülü’nü ’Kim’ filmi kazandı. Belgesel dalında verilen ödül ’Pirlerin Düğünü’ filmine giderken, Ulusal Belgesel Film Yarışması’nda Jüri Özel Ödülü ’Muzaffer’ filmine, En İyi Film Ödülü de ’Berona’ filmine verildi.
Kütahya Kütahya’da "Dilek Arabası" ilgi odağı oldu Kütahya’da bir işletmenin öncülüğünde hayata geçirilen "Dilek Arabası" uygulaması, kısa sürede vatandaşların yoğun ilgisini çekti. Atatürk Bulvarı’nda faaliyet gösteren döner işletmesinin sahibi Kıymet Akgün, başlangıçta reklam amacıyla başlatılan çalışmanın beklenenden çok daha büyük bir etki oluşturduğunu söyledi. Uygulamanın ortaya çıkış sürecini anlatan Akgün, "Asıl amacımız reklamdı. Oğlumun hibrit arabası vardı, bir değişiklik olsun istedik. ‘Bu arabaya dileklerinizi yazın’ dedik. İlk başta bu kadar ilgi göreceğini düşünmemiştik ama çok güzel geri dönüşler aldık" dedi. Vatandaşların sadece dışarıdaki kağıtları kullanmakla kalmadığını belirten Akgün, "Kağıt kalmayınca içeriden kağıt isteyip dilek yazmak isteyenler oluyor. Her gün yüzlerce kağıt gidiyor, bazen rüzgarda uçanlar bile oluyor" ifadelerini kullandı. Uygulamanın sosyal medyada da etkili olduğunu vurgulayan Akgün, Instagram’da Levent Önerişleri hesabından yapılan paylaşımların büyük katkı sağladığını belirterek, "Bir akım başlattık. Dileklerini yazıp paylaşanlara yüzde 10 indirim yaptık. İlgi çok güzel oldu, memnun kaldık" diye konuştu. Dilek kağıtlarında her yaştan insanın hayallerinin yer aldığını söyleyen Akgün, "Öğrenciler sınavlarında başarılı olmak istiyor, KPSS yazanlar var. Kimi araba, kimi motor, kimi ev dilemiş. Asgari ücretle ilgili beklentiler var. Çocuklar aileleriyle gelip birlikte yazıyor. Çok samimi ve komik notlar da çıkıyor" dedi. Araca "Dilek Arabası" adını verdiklerini belirten Akgün, uygulamanın hem işletmeye hem de insanlara moral kaynağı olduğunu sözlerine ekledi.