POLİTİKA - 01 Nisan 2023 Cumartesi 22:43

Bakan Çavuşoğlu: 'Türkiye'yi eski koalisyon günlerine götürmek Türkiye'ye kaos getirmek demektir'

A
A
A
Bakan Çavuşoğlu: 'Türkiye'yi eski koalisyon günlerine götürmek Türkiye'ye kaos getirmek demektir'

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “Cumhur İttifakı giderek güçleniyor. Yedili masalardan Türkiye'ye bir şey gelmez, hayır gelmez. Niyetleri diyelim ki tamamen iyi. Türkiye'yi eski koalisyon günlerine götürmek Türkiye'ye kaos getirmek demektir. Koalisyonlar ne kadar iyi niyetli olursa olsunlar bu sistem çalışmaz. Ama iyi niyetli olup olmadığını da sizler benden daha iyi biliyorsunuz. Nasıl oluyor da tüm terör örgütlerinin hepsi aynı anda bu yedili masayı destekliyor“ dedi.

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Sakarya’da katıldığı iftar programında hemşehri dernekleriyle bir araya geldi. Programda konuşan Çavuşoğlu, asrın felaketi olan depremde devletin tüm imkanlarının bölgede sefer olduğunu aktardı. 14 Mayıs’ta gerçekleşecek olan seçimle ilgili konuşan Çavuşoğlu, koalisyonun ülkeyi kaosa sürükleyeceğini söyledi.

“6 Şubat'ta meydana gelen deprem, tarihimizin en büyük felaketidir”

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “Maalesef buruk bir ramazanı geçiriyoruz. 6 Şubat'ta meydana gelen deprem, tarihimizin en büyük felaketidir. Sadece asrın değil insanlık tarihinin de karşı karşıya kaldığı en büyük doğal afetlerden bir tanesidir. Ben de deprem bölgesine gittiğim zaman 54 plakalı araçları çokça gördüm, adeta bir seferberlik var. Gerçekten de o bölgeyi en iyi anlayan sizlersiniz. 1999 depreminde ben de Sakarya'daydım şartlar başkaydı. Ama bugünkü şartları devletimiz, milletimizle beraber el ele vererek daha ilk saatlerinden itibaren şehirlerimizde depremzede kardeşlerimizle bir olduk. Ben sabah kalktığımda çok erkendi, telefona baktım deprem. Sonra televizyonu açtım başta İçişleri Bakanımız, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımız olmak üzere tüm bakanlarımız bölgedeydi. Hemen AFAD merkezine gittik, tüm kurumlarımız oradaydı el ele verdik gece gündüz çalıştık. Depremzede kardeşlerimizin yanında olduk. Ama şimdi hedefimiz var, daha iyisini yapmak daha sağlamını yapmak, daha çevreye duyarlı, daha güzel şehirler yapmak Cumhurbaşkanımızın vaadidir. Cumhurbaşkanımızın talimatıyla tüm arkadaşlarımız gece gündüz çalışıyor. İnşallah bir sene içinde şehirlerimizi ayağa kaldıracağız” dedi.

“Önümüzdeki seçim Türkiye için bir dönüm noktasıdır”

Seçimlere vurgu yapan Bakan Çavuşoğlu, “Evet önümüzde bir seçim var önemli bir seçim. Halkın iradesinin yansıması bakımından önemli bir seçim. Milletimiz devleti ve milleti kim yönetecek? Kim hizmet edecek onu belirliyor hür iradesiyle, yurt dışındaki vatandaşlarımız da artık Türkiye'deki, yönetime yani seçim yoluyla kimin yöneteceğine katkı sağlıyor. New York bölgesini, New Jersey bölgesinde dolaştım. Oradaki vatandaşlarımız bizden çok daha heyecanlı Türkiye'deki seçimle ilgili. Çünkü son 20 yıldır Türkiye'nin geldiği noktayı en iyi onlar kıyaslıyor. Biz bazen içinde yaşadığımız için göremiyoruz bunu ve bazen de görmek istemiyoruz. Daha doğrusu görmek istemeyenler var. Türkiye'nin itibarının nasıl arttığını o ülkede yaşayan vatandaşlarımız çok daha iyi görüyor. Önümüzdeki seçim Türkiye için bir dönüm noktasıdır. Türkiye son 20 yıldır kazanımlarıyla Atatürk'ün hedef gösterdiği muasır medeniyetler seviyesine ve üstüne çıkmak için önemli bir mesafe kat etmiştir” diye konuştu.

“Türkiye sadece bölgesel bir güç değildir, küresel bir aktördür”

Türkiye’nin geldiği noktalara değinen Çavuşoğlu, “Bugün Türkiye sadece bölgesel bir güç değildir, küresel bir aktördür ve dünyanın neresinde nasıl bir mesele varsa mutlaka ve mutlaka Türkiye oradadır. İnsani yardımlarıyla bakın işte yaşadığımız depremde bir dayanışma diplomasisi 90 ülkeden 11 bin 320 arama kurtarma ekibi geldi Türkiye'ye. 3 gün sonra doğada en az gelişmiş ülkeler toplantısına katıldım. Dünyanın en zengin ülkeleri de en fakir ülkeleri de Türkiye'yle dayanışma için birbiriyle yarışıyorlar. Elbette depremin büyüklüğünün bunda etkisi var. Ama esas Türkiye'nin yıllardır nerede bir mazlum varsa, nerede bir afet olduysa onların yardımına koşan ilk ülke olmasıdır. İnsani yardımlarda milli gelire göre dünyada birinciyiz. Ama insani yardım yetmez. Kalkınma yardımlarında da milli gelire göre dünyada ilk üç ülke arasındayız. İşte bunun karşılığını görüyorsunuz. Türkiye nerede bir sorun varsa o sorunun çözüm için gece gündüz çalışıyor. Ukrayna Savaşı'nda barış için, gerçek anlamda çaba sarf eden ülke hangisi? Türkiye'den başka bir ülke var mı? Herkesin kendi ajandası var bugün Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'nin hayatımın en büyük başarısı dediğin olay nedir? İstanbul tahıl antlaşmasıdır. Genel Sekreter çok iyi bir insan, dostumuz, Birleşmiş Milletler dünyanın çatı kuruluşu. Birleşmiş Milletler ve Genel Sekreter Türkiye olmasaydı, Recep Tayyip Erdoğan olmasaydı bu anlaşmayı imzalayabilir miydi? Bunun sebebi ne peki? Niye bu kadar bizden daha güçlü ülkeler var yapamadı biz yapıyoruz. Bu bir güven meselesidir. İstikrar meselesidir, saygı meselesidir” şeklinde konuştu.

“Türkiye'nin ilk asrı başarılı bir şekilde tamamlandı ama bu yetmez”

Türkiye’nin hedefleri istikametinde ilerlediğini belirten Çavuşoğlu, “Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'nda ve de İslam İşbirliği Teşkilatında barış için ara buluculuk dostlar grubunun eş başkanlığını yapan tek ülke Türkiye bu tesadüf olabilir mi? Yine merkez bankasının yaptığı bir araştırmada diplomatik misyonlarımızın açıldığı yerlerde ihracatımız en az yüzde otuz artmış. Çünkü ekonomi diplomasisi. Bu kadar çaba sarf ediyoruz savaşlar var, krizler var doğru. Çatışmaların yüzde altmışı bizim etrafımızda. Krizlerin yüzde altmışı bizim etrafımızda Afganistan'ın da dahil edecek olursak. O yüzden biz girişimci ve insani dış politika istemek zorundayız. Bunları çözmek için çaba sarf etmek zorundayız ama bu krizlerle beraber ortaya çıkan fırsatlar var. Bu fırsatları da başta milletimizin çıkarı olmak üzere ülkemizin ve bölgemizin çıkarı için çok iyi kullanmamız lazım işte enerji krizi maalesef bir yansıma şimdi şu anda enerji kaynakları inşallah Sakarya havzasını şeyinden parselinden gelecek doğal gazla bağlanacak yakında sisteme girecek ama bu daha başlangıç ama halen ithal ediyoruz. Enerjimiz ihtiyaç duyduğu yüzde seksenin yüzde doksanını ithal eden bir ülke olarak nasıl oluyor da enerjide en önemli bir aktör oluyoruz? Son yirmi yılda yaptıklarımızla Türkiye'nin ilk asrı başarılı bir şekilde tamamlandı ama bu yetmez. Türkiye'nin ikinci yüzyılını ikinci asrını Türkiye yüz yılı, Türk yüzyılı, Türk dünyası yüzyılı yapmanız lazım” ifadelerini kullandı.

“Türkiye'yi eski koalisyon günlerine götürmek Türkiye'ye kaos getirmek demektir”

Koalisyonların ülkeyi kaosa sürüklediğini aktaran Bakan Çavuşoğlu, “Bağımsız bir devlet ve millet demek. Bunların hepsi bir vizyon bir inanmışlık bir adanmışlık ve gece gündüz çalışmayla Türkiye'yi ikinci asrının Türkiye'yi yüzyılı olabilmesi için çok çalışmamız lazım. O yüzden Cumhur İttifakı giderek güçleniyor. Yedili masalardan Türkiye'ye bir şey gelmez, hayır gelmez. Niyetleri diyelim ki tamamen iyi. Türkiye'yi eski koalisyon günlerine götürmek Türkiye'ye kaos getirmek demektir. Hepimizin geçmişte Ak Parti kurulmadan önce oy verdiği, çalıştığı, üye olduğu, partiler olduğu, hükümetler de kuruldu, iyisi vardır, kötüsü vardır. Ama sistemin kendisi yanlış. Bu arada cumhuriyetimizin yüzüncü yılını kutluyoruz ama hariciye teşkilatımızın temeller önüne atılmasının reisulküttaplığın kurulmasının 500. yılını kutluyoruz. Bugün Avrupa'da herkes diyor ki, 'Fransa beş yılda bir seçim diyor yarı başkanlık sistemi' bugün en iyi ülkelerde bile bu sistem çalışmıyor. Benim bakanlık dönemimde bugüne kadar çalıştığım İtalyan Dışişleri Bakanı ya sekizinci oldu ya dokuzuncu oldu yani ortalama bir yılın o insanlar da kötü insanlar değil. Koalisyonlar ne kadar iyi niyetli olursa olsunlar bu sistem çalışmaz. Ama iyi niyetli olup olmadığını da sizler benden daha iyi biliyorsunuz. Nasıl oluyor da tüm terör örgütlerinin hepsi aynı anda bu yedili masayı destekliyor. Bu da tesadüf olabilir mi? Bu yedili masaların başından beri yedili olduğunu da biliyorduk. Her toplantıdan sonra ortaya çıkardıkları metni bazı Büyükelçilerine gösterip okuttuklarını da biliyoruz. İçişleri Bakanımız da geçmişte açıkladı. Yani Türkiye'nin bu yedili masaya teslim edilmesi Türkiye'nin farklı güçlerin eline geçmesi demek. Ne demek FETÖ'cüleri hapisten çıkaracağız, işlerine geri döndüreceğiz? Meclisi bombalayan, külliyeyi bombalayan insanların üzerinden tankla geçen bu teröristleri tekrar onların eline mi vereceğiz? Ama bunların amacı bu kim yaptırıyor bunları? Yerel seçimler öncesinde de dedik HDP demek PKK” dedi.

“Seçimle ilgili bir korkumuz yok”

14 Mayıs’ta gerçekleşecek seçim hakkında konuşan Çavuşoğlu, “Önümüzdeki seçim her bakımdan Türkiye için bir dönüm noktası olacak. Yani biz bunları söylüyoruz. Seçimle ilgili bir korkumuz yok. Ama milletimizin de şeffaf bir şekilde kimin ne niyetle ne yapacağını bilmesi lazım biz ortaya vizyon koyuyoruz Cumhur İttifakı olarak. Peki bu yedili masanın ortaya bir vizyon koyduğunu gördünüz mü? Eski siyasetçiler gibi, “Söz veriyorum” bizim çocukluğumuzda öyle dedi. Ben yirmi yıldır siyaset yapıyorum. Yani bir defa, iki defa çok önemli bir noktada böyle olmuştur ama hiç böyle söz veriyorum siyaseti yapmıyorsun. Neye söz veriyorsun? Ne politikan var, ne vizyonun var. Ülke için ne yapacaksın? Hep, 'Hesap soracağız, yıkacağız, yakacağız, durduracağız, satacağız' başka bir şey duydunuz mu siz? Kimden hesap soruyorsun? Ülkede yargı var, hukuk var. Herkes hukuk önünde eşittir. Hesap vermesi gereken kim varsa hesabını da verir. Sen kime güvenerek tehdit ediyorsun bizi? Ağa babalarına mı güvenerek tehdit ediyorsun? Senin ağa babalarına karşı bu millet 15 Temmuz'da ne yaptığını gördü. Sonuçta bunların bu memlekete bir faydası olmaz. Nefret üzerine, kin üzerine kurulmuş hiçbir ittifak, hiçbir inisiyatif, hiçbir adım neticeye götürmez. Kendilerini de götürmez, milletimizi de götürmez. Ama bizim vizyonumuz ortada. Ülkemiz için milletimiz için çalışacağız” diye konuştu.

“Dünyanın en büyük sorunlarından birisi İslam düşmanlığı”

İslam düşmanlığına dikkat çeken Bakan Çavuşoğlu, “Bugün dünyanın en büyük sorunlarından birisi İslam düşmanlığı, ırkçılık. Buna karşı da mücadeleyi yapan biziz. Neden Danimarka'da diğer yerlerde bu sapkın insanlar Kur'an-ı Kerim'e, kutsal kitabınıza hakaret ederken, bunu Türk büyükelçiliğinin önünde yapıyorlar. Neden? Çünkü onlar da biliyor bu gerçeği. Hem Kur'an-ı Kerim'i hem de şanlı bayrağımızı aynı anda. Bunun bir sebebi var. 14 Mayıs'ta inşallah bu iş bitecek. İlk turda Cumhurbaşkanımız sizlerin güçlü oylarıyla tekrar cumhurbaşkanı olarak seçilecek. Cumhur İttifakı olarak biz ülkemizi, milletimizi kalkındırmak için var gücümüzle, daha çalışacağız, daha çok çalışacağız ve Türk'ün Türk dünyasının şahlanış dönemi inşallah gerçek anlamda başlamış olacak” şeklinde konuştu.

Orkun Kaya

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara ÜNİPERSEN Başkanı Güzel: "Memurun geleceğini garanti altına alacak bir düzenleme maalesef gelmedi" Üniversite İdari Personel Sendikası (ÜNİPERSEN) Genel Başkanı İbrahim Güzel, "3 buçuk aydır 8. Toplu Sözleşmenin memurun alım gücünü korumadığını, geleceğini kararttığını, bu nedenle ek protokol olması gerektiğini söylüyoruz. Memurun geleceğini garanti altına alacak bir düzenleme maalesef gelmedi" dedi. ÜNİPERSEN, memur ve emeklilerin artan hayat pahalılığı karşısında yaşadığı geçim sıkıntısına dikkat çekmek amacıyla eylem süreci başlattığını açıkladı. Sendika tarafından yapılan açıklamada; açıklanan maaş artış oranlarının kira, gıda, ulaşım, enerji ve temel yaşam giderlerindeki artışın gerisinde kaldığı belirtildi. Her geçen gün kamu çalışanları ve emeklilerin hayat pahalılığı karşısında duramadıklarını vurgulayan ÜNİPERSEN, bu konuya dikkat çekmek amacıyla Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde bir eylem gerçekleştirdi. TÜİK tarafından açıklanan enflasyon verileri ile vatandaşın çarşıda ve pazarda karşılaştığı enflasyon arasında fark olduğunun altını çizen ÜNİPERSEN, bu tablo karşısında sessiz kalmayacaklarını belirterek adil bir maaş düzenlemesi olana kadar Ankara’da birtakım eylemler gerçekleştireceklerini açıkladı. Ayrıca ÜNİPERSEN, 9 Ocak 2026 tarihinde iş bırakma kararı alacaklarını duyurdu. "Her gün maaş hesabı yapmaktan yorulduk" Memur ve emeklilerin enflasyon karşısında mağdur olduğunu ve bu durumdan dolayı yetkililerden destek beklediklerini belirten ÜNİPERSEN Genel Başkanı İbrahim Güzel, "3 buçuk aydır 8. Toplu Sözleşmenin memurun alım gücünü korumadığını, geleceğini kararttığını, bu nedenle ek protokol olması gerektiğini veya Türkiye Büyük Millet Meclisinin (TBMM) inisiyatif alması gerektiğini söylüyoruz. Meclis 2 buçuk aydır çalışıyor. Memurun geleceğini garanti altına alacak bir düzenleme maalesef gelmedi. Çalışma hayatının öncüsü olan bakanlığa bakıyoruz. Bırakın ek protokolü, konuya konuya ilişkin bir açıklama dahi gelmedi. Yaklaşık 1 aydır 2026 bütçesi Mecliste görüşülüyor. Tüm bakanlıklar ve bağlı kuruluşların bütçeleri karara bağlanıyor. Bu bütçenin memura refah getirmesi için bir adım var mı? Maalesef o da yok. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileri üzerinden yapılan artışlar tüm kamu çalışanlarının ev kirasını bile ödeyemez hale getirmiş, 4 milyon memur, 2 milyon memur emeklisi maaşları yattığı gün bile yakınlarından borç ister hale gelmiştir. Bunu kabul etmemiz mümkün değildir" diye konuştu. "Memurun kira ve faturalardan sonra gıdaya ayırdığı bütçe her geçen gün azalıyor" Memur ve emeklilere yapılan zam teklifinin enflasyonla örtüşmediğinin altını çizen Güzel, sözlerini şöyle sürdürdü: "Memurun ne durumda olduğunu şu önümüzdeki koliler çok net bir şekilde ortaya koyuyor. Memurun kira ve faturalardan sonra gıdaya ayırdığı bütçe her geçen gün azalıyor. Devletin memuru, yardım kolisine muhtaç hale geldi. Biz memurlar olarak istiyoruz ki her gün kirayı nasıl ödeyeceğimizi düşünmeyelim. Kredi kartının asgarisini ödemek için bu ay kimden borç borç para isteyelim diye düşünmeyelim. Her gün maaş hesabı yapmaktan yorulduk. Tek isteğimiz insanca yaşanacak ücret. Şu an ilçelerde bile kiralar 20 bin liranın üzerine çıkmış durumda. Büyükşehirlerde maaşının yarısını kiraya veren bir memur nasıl geçim sağlayacak? 3600 ek gösterge sözü verildi ve kararı alındı. Bütçede onu da göremiyoruz. Kamuda mülakatlar her gün adaletsizlik oluşturuyor. Memurların tamamı ocak zammında refah payı bekliyor. TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranlarıyla geçim sağlamak mümkün değildir. Bu nedenle her hafta refah payı talebimiz için mücadelemize devam edeceğiz" şeklinde konuştu.
Samsun Dayısının reddettiği miras borcu nedeniyle maaşına ve evine haciz konuldu Samsun’da bir tekstil fabrikasında servis şoförü olarak çalışan iki çocuk babası Mithat Aydemir, vefat eden dayısının banka borcu nedeniyle maaşına ve evine haciz konulduğunu öne sürerek mağduriyetinin giderilmesi için yetkililerden yardım istedi. Samsun’un Canik ilçesi Gaziosmanpaşa Mahallesi’nde ikamet eden Mithat Aydemir (51), Muğla’nın Milas ilçesinde 8 Şubat 2024 tarihinde hayatını kaybeden dayısı Orhan Demir ile hiçbir bağının bulunmadığını, cenazesine dahi katılmadığını belirtti. Dayısının bankaya olan borçları nedeniyle hakkında icra takipleri başlatıldığını ifade eden Aydemir, bu süreçte maaşının dörtte birine haciz konulduğunu, ardından evine de haciz işlemi uygulandığını ileri sürdü. Aydemir, Muğla Sulh Hukuk Mahkemesi’nde açtığı dava sonucunda dayısının mirasını yasal süresi içerisinde reddettiğini ve bu durumun 2024/1461 Esas, 2024/1608 karar sayılı dosya ile 19 Temmuz 2024 tarihinde kesinleştiğini belirtti. Redd-i miras kararına rağmen ilgili banka vekili tarafından Bursa Banka Alacakları İcra Dairesi üzerinden farklı dosya numaralarıyla hakkında icra takiplerinin sürdürüldüğünü iddia eden Aydemir, her seferinde bu dosyalara itiraz etmek zorunda kaldığını söyledi. Sürecin kendisini ve ailesini psikolojik, maddi ve manevi olarak yıprattığını ifade eden Aydemir, icra takiplerinin kötü niyetli şekilde sürdürüldüğünü öne sürerek ilgili banka avukatı hakkında suç duyurusunda bulundu. Aydemir, hazırladığı dilekçeyi Samsun Adliyesi’ne sunarak Bursa Adliyesi’ne gönderilmesini talep etti. Şikayet dilekçesinde, reddedilen miras nedeniyle borçtan sorumlu tutulamayacağının açık olmasına rağmen yapılan icra işlemlerinin hukuka aykırı olduğunu savunan Aydemir, avukatlık görevini kötüye kullanma, görevi ihmal, resmi belgede sahtecilik ve kişiyi mağdur etme suçlarının işlendiğini iddia etti. Aydemir, yetkililerden yaşadığı mağduriyetin giderilmesini ve sorumlular hakkında gerekli yasal işlemlerin yapılmasını istedi.
Bitlis Bitlis’te karla mücadele toplantısı gerçekleştirildi Bitlis’te kış mevsiminin yaklaşmasıyla birlikte İl Özel İdaresi araç parkında, karla mücadele çalışmaları öncesinde kapsamlı bir değerlendirme toplantısı gerçekleştirildi. Toplantıda, il genelinde yürütülecek kar temizleme ve yol açma çalışmalarının planlaması ele alınırken, ekiplerin görev dağılımları, kullanılacak iş makineleri, araçların teknik durumları konuşuldu. Bitlis Valisi Ahmet Karakaya’nın da katıldığı karla mücadele toplantısında muhtemel yoğun kar yağışı ve buzlanma durumlarına karşı alınacak tedbirler de değerlendirildi. Özellikle kırsal bölgelerde ulaşımın aksamaması için ekiplerin 7/24 esasına göre görev yapılacağını belirten Bitlis Valisi Ahmet Karakaya, "Artık bilindiği üzere kış mevsiminin başlarındayız ve bütün ekiplerimiz karla mücadele için hazırlıklarını tamamladılar. İnşallah yaz aylarında yapılan hizmetlere benzer şekilde kışın da vatandaşımızın yollarının açık tutulması için elimizden gelen gayreti sarf etmeye devam edeceğiz. Tabii bunun için iyi bir hazırlık dönemi gerekiyor. Bu çerçevede bizim malumunuz merkez ile birlikte 7 ilçemiz var ve bu 7 ilçemizde 10 şantiyemizle bu hizmetleri yerine getireceğiz" dedi. 92 personel ve 70’in üzerinde iş makinasıyla 354 köyde karla mücadeleyi en iyi şekilde sürdüreceklerini ifade eden Vali Karakaya, "Karla mücadeleye İl Özel İdaremiz hazır durumda. Bildiğiniz üzere 354 köyümüz var ve 288 mezramız var. Şu an itibariyle yol ağımız yaklaşık 3 Bin 365 kilometredir" diye konuştu. Konuşmaların ardından Bitlis İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Adem Aydoğdu ve teknik personel kış aylarında karla mücadelede kullanılacak olan araç ve ekipmanları tanıttı.