Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, beklenenden uzun süren G-20 Zirvesi sonrası Oxford Üniversitesi İslam Etüdleri Merkezi'nde öğrenci ve seçkin davetlilere bir konuşma yaptı.
Oxford'un Sheldonian Tiyatrosu'nu dolduran yüzlerce kişi, Başbakan Erdoğan'ı alkışlar eşliğinde karşılarken, üniversite dışında da en az 500 kişinin salona girmek için sıra bekleyip, güvenlik elemanları ile tartıştığı gözlendi. Büyük sevgi gösterileri eşliğinde içeri giren Başbakan Erdoğan, "Medeniyetler ittifakı ve Türkiye'nin rolü" konulu bir konuşma yaptı. Sık sık konuşması alkışlar ile kesilen Başbakan Erdoğan, İspanya Başbakanı Zapatero ile medeniyetler ittifakını nasıl oluşturduklarını uzun uzun anlatırken, bu inisiyatifi ilk kez Türkiye'nin ortaya attığının altını çizerek, 'Şunu gurur duyarak söyleyebilirim ki; şuan dünyada bu oluşturduğumuz dostluk grubuna 81 ülke ve 17 uluslararası kuruluş katılmıştır" dedi.
Başbakan Erdoğan, ''Ben Hz. Musa Aleyhisselama kendi peygamberim gibi iman ediyorum, saygı duyuyorum ve onu peygamber olarak görüyorum. Aynı şekilde Hz. İsa Aleyhisselama kendi peygamberim gibi iman ediyor ve onu bir peygamber olarak biliyor, ona aynı şekilde saygı duruyorum. Ama aynı anlayışı ben Musevi'den, Hıristiyan'dan da beklerim. Onlar da benim peygamberime aynı şekilde saygı duymak durumdadır'' dedi.
Farklı dinlere ve kültürlere mensup kişiler arasındaki diyalog eksikliğinin, ön yargılar ve husumetin en az güvenlik sorunları kadar dünyayı tehdit ettiğine dikkati çeken Başbakan Erdoğan, tarihte birçok üzücü olayın, bu tehlikeli potansiyelin günü geldiğinde en zararlı silahtan daha yıkıcı olabileceğinin örnekleri ile dolu olduğunu söyledi.
Başbakan Erdoğan konuşmasında Gazze'de yaşanan drama da dikkat çekerek, sınır kapılarının hala kapalı olmasını anlamakta zorluk çektiğini ifade ederek, Kızılay'ın yardımlarının gıda ve ilaçtan ibaret olduğunu ve alt yapı hizmeti götürmek istedikleri halde, halen buna imkan olmadığını ifade etti. G-20 Zirvesi'nde bu konuyu liderler ile konuştuğunu belirten Erdoğan, sınır kapılarının acilen açılması çağrısında bulundu.
Başbakan Erdoğan, Davos'taki çıkışı ile ilgili bir soruya verdiği cevapta, insani görevini yaptığını ve aynı tür tepkiyi Gürcistan'da yaşanan olaylarda da gösterdiğini belirtti. Erdoğan, "Barışa ve savunmasız insanlara saygısı olan, bu olaylara sessiz kalmaz. Başka liderler geçmişte sessiz kalmış, ancak bu bize yakışmaz. Sessiz kalamayız" şeklinde konuştu. İfade özgürlüğü, düşünce özgürlüğü gibi unsurlara sığınarak İslam dünyasını rencide edenler olduğunu belirten Erdoğan, demokratik özgürlüklerin din istismarı şeklinde kullanılmasının kabul edilemeyeceğini ifade etti. Katıldığı G-20 Zirvesi hakkında değerlendirmelerde de bulunan Başbakan Erdoğan, "Aslında küresel kriz 2008'de değil 2007'de başladı. Zirvede bu krizin altından nasıl kalkılacağını, yoksul ülkelerin nasıl kalkındırılacağını, yapılacak yardımların nasıl adil dağıtılacağını konuştuk. Konuşulanlar da zaten sonuç bildirgesine yansıdı" dedi.
Erdoğan, hükümetin AB'ye girme yönünde belirlediği bir tarihin olup olmadığı yönündeki bir soruya verdiği cevapta, "Bir defa bugüne kadar AB'ye girmek isteyen ülkelerin hiç belirledikleri tarihlerde AB'ye girememiştir. Çok ilginçtir; İngiltere 11 yıl AB'ye girmek için mücadele etmiştir ve hep direkten dönmüştür. İngiltere 11 yıl beklediğine göre herhalde bizim biraz daha beklememiz lazım. Bunun için bir takvim belirlemek zor. Sağolsun dışarıdakiler bu takvimi belirliyorlar. Bazıları '2015-2016' diyor. Fakat biz dersimizi çalışıyoruz. Şuandaki bütün fasıllar üzerinde yoğun bir şekilde çalışılıyor. Fakat benim üzüldüğüm bir şey var; adeta bu müzakere sürecini bir rutine bağladılar. Her dönemde iki fasıl açılıyor. Geçenlerde Sayın Barosso'ya söyledim; 'Bu bazen üç, bazen bir olamaz mıdır?' Yani niçin hep iki. O da gülmeye başladı. 'Bunun üzerinde de durmak gerekir' dedim. Dönem Başkanı Çek Cumhuriyeti, onlara da söyledim. İsveç'e de söyledim. Bunu bir değerlendirmek lazım. Öyle ya dersimizi çalışıyoruz, bir kere de üç olsun. Çünkü 'bu rutin gidiş değişsin' dedik. Hep hak veriyorlar ama ikiden de fazla yapmıyorlar. Tabii iki de olsa biz yolumuza aynı kararlılıkla devam edeceğiz. Kaldı ki süreci çalıştırıyoruz. Yani kurumları buna göre ülkemizde çalıştırıyoruz. Çalışmalarımız kararlılıkla devam ediyor. Bundan sonra da her alanda, siyasi, askeri, ekonomik, ticari alanlarda devam edecek'' ifadelerini kullandı.
Londra merkezinde ve hatta köylerinde bile şirketler kuran terör örgütü PKK'ya karşı nasıl bir tedbir alınması gerektiği yönündeki soruya ise Erdoğan, "Avrupa, PKK'yı terör örgütü olarak görüyor ancak maalesef örgütün mali kaynaklarına karşı harekete geçmiyor. Bazı Avrupalı liderlere bu konuyla ilgili mektuplar gönderdim. Örgütün liderleri önce yakalanıyor sonra serbest bırakılıyor. Sonra o kişi önce Erbil'e, oradan da dağa çıkıyor" karşılığını verdi.
Başbakan Erdoğan konuşma sonrasında büyük sevgi gösterileri ve İngilizce-Türkçe atılan övgü dolu sloganlar ile tiyatro binasından ayrılırken, korumaların, Başbakan Erdoğan ile fotoğraf çektirmek isteyen vatandaşlarla mücadelede yetersiz kaldığı ve yer yer kalabalık içinde başbakanın ezilme tehlikesi atlattığı gözlendi.
Erdoğan'ın İngiltere'nin en saygın düşünce kuruluşlarından biri olan Chatham House-Kraliyet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü'nde 'Küresel Ekonomik Kriz ve Türkiye' konulu bir konuşma yapması bekleniyor.
GÜRCAN SARISOY-LONDRA
