ASAYİŞ - 04 Temmuz 2019 Perşembe 21:13

Çiftlik Bank davasında tutuklu 2 sanık da tahliye edildi

A
A
A
Çiftlik Bank davasında tutuklu 2 sanık da tahliye edildi

Çiftlik Bank davasında mahkeme, tutuklu sanıklar sistemin yönetim kurulu başkanı Savaş Yıkılmaz ve yazılımcısı Cudi Cumhur Yurdakul’un tahliyesine karar verdi. Mehmet Aydın’ın aralarında bulunduğu 5 firari sanıklı davada, tutuklu yargılanan sanık kalmadı.

Binlerce kişinin kar vaadiyle dolandırılmasına ilişkin aralarında ‘tosuncuk’ lakabıyla tanınan firari sanık Mehmet Aydın’ın da bulunduğu 48 sanıklı Çiftlik Bank davasının 7. celsesi görüldü. Anadolu 6. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya 2 tutuklu sanık cezaevinden getirildi. Tutuksuz sanıklar Serdal Dostdoğru, Anıl Çiçek, Hamit Can, İzzettin Çelik ve Düzgün Genç ile sanık avukatları da salonda hazır bulundu. 

“Mehmet Aydın’la bire bir diyaloğum olmadı” 

Tutuksuz sanıklardan Anıl Çiçek emlakçılık yaptığını söyleyerek, “2017 yılı Ocak ayında sosyal medyada Çiftlik Bank olarak bilinen oluşumun reklam ve ilanları görünce ilgilendim ve 2017 Mayıs ayında Balıkesir bayisi olan Hakkı Cangül üzerinden sisteme toplamda 125 bin lira para yatırdım. Benim diyaloğumun olduğu kişiler Hakkı ve Faruk Cangül’dür. Mehmet Aydın ve diğerlerini Çiftlik Bank'ın açılışları ve tanıtımlarında karşılaştığımızda görüyordum. Birebir diyaloğum olmadı. Bu nedenle suç işlemek amacıyla kurulduğu iddia edilen örgüte üye olma suçlamalarını kabul etmiyorum” dedi.

Sanık: ‘Ben de mağdur oldum’ 

2017 yılı Mayıs ile Aralık ayları arasında uzman çavuş olarak görev yaptığını söyleyen sanık Hamit Can, “2017 yılı Ağustos ayında sosyal medya üzerinden Çiftlik Bank ile tanıştım. Başlangıçta 15 bin lira para yatırdım. Haziran ayında zaten istifa dilekçemi vermiştim. Eşimin işlettiği kafe vardı. Bunun üzerine eşim adına bir bilişim şirketi kurup ve Çiftlik Bank'ın çalışanı iç mimar olarak bildiğim İbrahim isimli kişiye 150 bin lira para vererek Çiftlik Bank'ın bayiliğini açtım. 2018 yılı Ocak ayına kadar bir sorun yoktu. Ocak ayında ödemeler durdurulunca Çiftlik Bank'a alacaklarımızın ödenmesi konusunda ihtarname gönderdik. Sonuçta yatırdığım paraları geri alamadım. Ben de mağdur oldum. Bu yüzden zabıta olarak çalışmaya başladım” diyerek suçlamaları kabul etmediğini söyledi.

Duruşmada 46 mağdur dinlendi 

Diğer sanıklar da söz alarak suçlamaları kabul etmediğini belirtti. Sanık savunmalarının ardından 46 mağdurun beyanı dinlendi. Mağdur Burak Aydar, özel bir şirkette muhasebeci olarak çalıştığını söyleyerek, “Sanıkların hiçbirini şahsen tanımam. Sosyal medya ve televizyonlarda gördüğüm ilan ve reklamlara inanarak Çiftlik Bank'a 2017 yılı Haziran ayında 60 bin lira para yatırdım, 40 bin lirasını geri alabildim. Kalan 20 bin lirasını alamadım. Sanıklardan şikayetçiyim” dedi.

Mağdur Erkan Türkyılmaz, özel halk otobüsü şoförü olduğunu söyleyerek, “Sanıkları şahsen tanımam. Sosyal medya ve televizyonda gördüğüm ilan ve reklamlara inanarak Çiftlik Bank'a 2017 yılı Ağustos ayında 50 bin lira para yatırdım. Ancak 8 bin lirasını geri alabildim. Sanıklardan şikayetçiyim” diye konuştu.

İşitme ve konuşma engelli mağdurlardan Adem Tuna yazılı olarak alınan beyanında, Ataşehir’de bir şirkette mutfak temizlik görevlisi olarak çalıştığını, sanıkları tanımadığını, sisteme 14 bin lira para yatırdığını, parasını geri alamadığını ve sanıklardan şikayetçi olduğunu söyledi.

Diğer mağdurlar da söz alarak, sisteme para yatırdıklarını ve belli bir miktarını çekebildiklerini söyleyerek, sanıklardan şikayetçi olduklarını belirtti. Bunun üzerine söz alan sanık avukatları da, müvekkilleri hakkında uygulanan adli kontrol kararının kaldırılmasını talep etti.

Tutuklu 2 sanığa da tahliye 

Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, tutuklu sanıklar Savaş Yıkılmaz ve Cudi Cumhur Yurdakul’un, dosya kapsamı ve tutuklu kaldıkları süreye göre, ayda bir gün en yakın karakola giderek imza atmaları ve beyanda bulunmaları şartıyla adli kontrol kararı ile tahliyelerine karar verdi.

5 sanık hakkındaki yakalama kararı sürüyor 

21 sanık hakkındaki adli kontrol kararının da kaldırılmasına hükmeden mahkeme, haklarında yakalama emri bulunan sanıklar Mehmet Aydın, Fatih Aydın, Cengiz Samur, Osman Naim Kaya ve Niyazi Karakoç hakkındaki yakalama emirlerinin devamına hükmetti. Duruşma eksikliklerin giderilmesi için 25 Eylül 2019 tarihine ertelendi.

İddianameden 

Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 26 Mart 2018 tarihinde hazırlanan iddianamede, 3762 kişi müşteki, 48 kişi ise şüpheli yer aldı. Şüphelilerin bu sistem aracılığıyla 132 bin 222 katılımcıdan, 1 milyar 139 milyon 972 bin 622 lira toplandığı, katılımcılara bu dönemde 687 milyon 838 bin 995 lira geri ödeme yapıldığı anlatıldı.

Sistem bünyesinde faaliyet gösteren tüm şirketlere kayyum atandığı, örgütün para alışverişini sağlamak üzere kullandığı tüm banka hesaplarında yer alan paralara el konulduğu ve örgüte ait olup ele geçirilen tüm dijital materyallerin bilirkişi eşliğinde incelendiği, gerekli kurumlardan raporların temin edildiği belirtildi. Firari sanıklar Mehmet Aydın, Fatih Aydın, Osman Naim Kaya ve Cengiz Samur'un Brezilya, Uruguay, KKTC ve ABD adli makamlarından iadesinin istendiğinin belirtildi.

İddianamede, firari sanık Mehmet Aydın’ın da aralarında bulunduğu 18 örgüt yöneticisinin, “suç işlemek amacıyla örgüt kurma/yönetme”, “bilişim sistemlerini araç olarak kullanma suretiyle nitelikli dolandırıcılık”, “ticari şirketlerin faaliyeti kapsamında nitelikli dolandırıcılık” ve “suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama” suçlarından 22 bin 580’er yıldan 75 bin 260’şar yıla kadar hapsi istendi.

Örgüt üyeleri ve yardım edenlerin aralarında bulunduğu 30 sanık hakkında ise, “suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma”, “suç işlemek amacıyla kurulan örgüte yardım etme”, “suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama” suçlarından toplamda 5’er 13’er yıla kadar hapis cezası talep edildi.  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir İzmir, sokaklarında domuz sürüleri ile doğal yaşam parkına döndü İzmir’in Balçova, Narlıdere ve Bornova ilçelerinde sürü halinde yerleşim yerlerine inen yaban domuzları, dev cüsseleriyle cadde ve sokaklarda cirit atarak korku salıyor. Geceleri sokağa çıkmaya korkan vatandaşlar yetkilileri kalıcı önlem almaya çağırırken, bazı kişilerin ise alıştıkları domuzlardan kaçmak yerine onları cep telefonlarıyla görüntülemesi dikkat çekti. İzmir’de yaban hayatı ile kent yaşamı arasındaki sınırlar iyice belirsizleşmeye başladı. Özellikle Balçova, Narlıdere ve Bornova ilçelerinde gece saatlerinde ortaya çıkan domuz sürüleri, yerleşim yerlerinde özgürce dolaşırken görüntülendi. Kent sakinleri, gündüzleri sahipsiz köpeklerden, geceleri ise sayıları her geçen gün artan dev domuz sürülerinden dert yanıyor. Dün gece geç saatlerde Balçova sokaklarına inen yaban domuzları, devasa cüsseleriyle dikkat çekti. Çöp konteynerlerinin etrafında yiyecek arayan ve caddelerde sürü halinde ilerleyen domuzlar, trafikteki sürücülere ve yoldaki vatandaşlara aldırış etmeden dolaşmaya devam etti. Bazı İzmirlilerin artık bu duruma alıştığı ve kaçmak yerine cep telefonlarına sarılarak o anları kaydettiği görüldü. Kentin korkulu rüyası haline geldi Öte yandan, her gece sokaklarda karşılaştıkları bu tablodan büyük rahatsızlık duyan vatandaşlar ise yetkililere çağrıda bulundu. Geceleri yaya olarak dışarı çıkmaya korktuklarını belirten mahalle sakinleri, yetkililerin bu konuda artık kalıcı ve somut bir tedbir alması gerektiğini belirtti. Bazı vatandaşlar da şehir merkezinin domuzların doğal alanı haline gelmesinde, sokak hayvanları için özellikle kaldırımlara kedi-köpek maması koyulmasının da etkili olduğunu iddia etti. Sürü halinde geziyorlar Yaşan durumda bir dengesizlik olduğunu aktaran Balçova ilçesi sakini Osman İlhan, "Çünkü bu hayvanların buraya inmemesi gerekiyor. İnsanlar yemek veriyor, ekmek kırıntıları koyuyor; onlar da buna alışıp devamlı geliyorlar, bazen 10, 15, hatta 20 tane oluyorlar. Balçova Belediyesi bu konuda tabelalar asmış; bu hayvanlara ekmek ve kırıntı atılmaması, doğal yaşamlarına bırakılması gerektiğini söylüyor ama dinleyen var mı bilmiyorum, genelde dinlemiyorlar. İnsanlar ekmek ve yemek artıkları bırakıyor, bu yüzden domuzlar her akşam saat 10.30-11.00 gibi ormandan buraya iniyor. Sokağa çıktığımızda görüyoruz ve bu da bir korku oluşturuyor. Mesela ben gece saat 2’de evimin önünden geçerken korktum; gürültülü seslerle, yavrularıyla birlikte 15-20 kişilik sürüler halinde geçiyorlar. Sürü halinde ses çıkararak ilerliyorlar ve köpek olsa bir şekilde müdahale edersiniz ama onların huyunu suyunu bilmediğimiz için bir şey yapamıyoruz" dedi. "Domuz ailesi çıkabilir" Domuzlardan aslında şikayetçi değiliz diyen esnaf Devrim Çıntay, "Muhtemelen domuzlar bizden şikayetçidir çünkü buraya gelip onların yerini işgal etmiş durumdayız. Bu konuda hem domuzların hem de insanların yanlış davranışları var; özellikle insanların yem ve mama bırakması önemli bir etken çünkü domuzlar kedi mamasının kokusuna geliyorlar diye düşünüyorum. İlk başta insan korkar gibi oluyor ama sonra bakıyorsun ki onlar senden korkuyor ve zaten kaçıyorlar, bu yüzden aslında çok büyük bir tehlike arz ettiklerini düşünmüyorum; tabii küçük çocuklar konusu ayrı. Balçova Belediyesinin bu konuyla ilgili çok bir şey yaptığını sanmıyorum, çünkü hayvanlara burada farklı bakıldığı için toplama gibi uygulamalar da yapılamaz; muhtemelen belediye bir çalışma yapmıyor, yapsa görürdük diye düşünüyorum. Geçenlerde trafik kazası oldu, domuzlar büyük olduğu için arabalarda oluşan hasar da büyük oluyor ama herhalde domuzlarla birlikte yaşamayı öğrenmemiz gerekiyor. Bu nedenle ‘Dikkat hayvan çıkabilir’ tabelaları yerine ‘Dikkat domuz çıkabilir’ ya da ‘Domuz ailesi çıkabilir’ şeklinde tabelaların olması bana daha mantıklı geliyor" ifadelerini kullandı. Balçova ilçesinde emlakçılık yapan Vedat Küçükgökçe ise, "Burada çok aşırı sayıda domuz görüyoruz ve oldukça da büyükler. Bu durum ciddi anlamda tehlike arz ediyor çünkü bunlar vahşi hayvanlar. Bir gün mutlaka bir olay yaşanacak; yaşandıktan sonra önlem almak ise çok daha kötü sonuçlara yol açabilir, bu yüzden önlemlerin şimdiden alınması gerekiyor. Teller açık olduğu için domuzlar rahat rahat girip çıkıyorlar. Ayrıca burada onlara yemek veriliyor, ekmek atanlar var. Hem çevre kirliliği oluşmuş durumda hem de vahşi hayvanların insanların arasında olmaması gerektiğini düşünüyorum; bu açık bir tehlike oluşturuyor" diye ekledi.