POLİTİKA - 27 Eylül 2021 Pazartesi 19:28

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Park ve bahçelerde yatanların bir kısmının öğrencilikle alakası yok'

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Park ve bahçelerde yatanların bir kısmının öğrencilikle alakası yok'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Son zamanlarda bazı park, bahçe, buralardaki bankların üzerinde yatanlar, şunu açık ve net söylüyorum, bunların bir kısmının öğrencilikle alakası yok. Bunlar kendilerine göre güya sözde öğrenci, bunlar aynen Gezi Parkı olayı neyse bunun bir başka versiyonudur” dedi.

Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı sonrasında kameraların karşısına geçen Cumhurbaşkanı Erdoğan, yükseköğrenim öğrencilerinin yurt sorunu yaşadıklarına dair iddialara cevap verdi. Eğitim alanının en büyük yatırımı yaptıkları alan olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Özellikle salgın döneminde teknolojinin imkanlarından istifade ile uzaktan yürütülen eğitim öğretim faaliyetlerinin yüz yüze eğitim öğretimin yerini alamadığını gördük. Bunun için bu yıl her kademedeki eğitim kurumunun faaliyetini yüz yüze sürdürmesi konusunda kararlı bir tutum ortaya koyduk. Ülke genelindeki resmi ve özel 71 bin 320 okulda bir milyon 172 bin öğretmenle 17 milyon 436 bini aşkın öğrencimizle eğitim öğretim faaliyetleri devam ediyor. 1,5 yıllık aranın ardından elbette ufak tefek aksaklıklar olmuştur ama bunlar da ilgili kurumlarımız tarafından süratle giderilmiştir. Okullarımızda yüz yüze eğitimin sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi amacıyla bu dönem için 722 milyonluk bir ödeneği yerlerine ulaştırdık. Temizlik konusunda herhangi bir aksaklık yaşanmaması için mevcut 71 bin temizlik personelini 42 bin ilave ile 113 bine çıkarttık. Öğrencilerimizin neredeyse tamamının derslere katılması çocuklarımızın okulu özlediğini gösteriyor. Öğretmenlerimizin aşılama oranı artarken, velilerimizi ve aşı sırası gelen öğrencilerimizi de yüz yüze eğitimin kesintisiz şekilde devamı için aşı olmaya davet ediyoruz. Bugünden itibaren de pak çok üniversitemiz önceden ilan ettikleri akademik takvime uygun şekilde eğitim öğretim faaliyetlerini başlattı. İnşallah önümüzdeki hafta da Külliyemizde üniversitelerimizin tamamını kapsayan ortak bir akademik yıl açılış töreni gerçekleştireceğiz” diye konuştu.

“Öğrencilikle alakaları yok”

Üniversitelerin açılmasıyla öğrencilerin barınma ihtiyaçları konusunda 2 yılın birikimine bağlı yoğun bir talebin ortaya çıktığını belirten Erdoğan, “Her şeyden önce şu gerçeği milletimin dikkatine sunmak istiyorum, Türkiye, dünyanın en fazla sayıda kamu yükseköğrenim öğrenci yurduna ve yatağına sahip ülkesidir. Bunu altını çizerek özellikle vurgulamak istiyorum, son zamanlarda bazı park, bahçe, buralardaki bankların üzerinde yatanlar, şunu açık ve net söylüyorum, bunların bir kısmının öğrencilikle alakası yok, bunlar kendilerine göre güya sözde öğrenci, bunlar aynen Gezi Parkı olayı neyse bunun bir başka versiyonudur. Hükümete geldiğimizde ülkemizde 190 olan yurt sayısını 774’e, 182 bin olan yatak kapasitesini 719 bine biz çıkarttık. Ayrıca özel yurtlarımızın 300 binin üzerindeki kapasitesi de öğrencilerimizin hizmetindedir. Kamu ve özel olarak yurt sayıları İngiltere’de 550 bin, Fransa’da 365 bin, Almanya’da 290 bin, Hollanda’da 113 bin, İspanya’da 91 bin seviyesindedir. Ülkemiz bir milyonu aşkın yurt kapasitesiyle bu konuda açık ara birincidir. 81 ilimizin tamamında güzelim yurt binalarımız öğrencilerimizin hizmetindedir. 245 ilçemizde ve Kuzey Kıbrıs’ta yurtlarımız vardır. Bu yıl Yurt başvuruları kurum tarihinin en yüksek rakamı olan 624 bine yükselmiştir” diyerek yurt binaları ve odalarını salonda bulunan ekranlardan gösterdi.

Yapılan başvuruların yaklaşık yüzde 70’ine denk gelen 430 bin kişinin yurtlara yerleştirildiğinin altını çizen Erdoğan, “Yangın ve sel afetlerinin yaşandığı bölgelerden gelen ve belirlenen şartları taşıyan öğrencilerimize yurtlarda öncelik verilmiş, kredileri de bursa dönüştürülmüştür. Ailelerinin yanında kalmakta olan, burs ve kredi olarak, bunu da milletimle paylaşmak istiyorum, yaklaşık 1,5 milyon öğrencimize burs ve kredi veriyoruz. Bay Kemal bunlardan haberin var mı? Ev veya pansiyon türünde yerlerde kalmayı tercih eden öğrencilerimiz bulunmakta. Pek çok şehrimizde başvuran öğrencilerimizin tamamı Kredi ve Yurtlar Kurumumuzun yurtlarında kendine yer bulmuştur. Zaten kaydı olanlarla birlikte yurt kapasitelerinin tamamına yakını öğrencilerimizin hizmetine sunulmuştur. Yurtlarımızın kapasitesini artırmaya yönelik çalışmalarımızı da kesintisiz sürdürüyoruz. Halihazırda yapımı devam eden, proje ve ihale aşamasında olan yurtlarımızda 110 binin üzerinde yeni yatağı daha yükseköğrenim öğrencilerimizin hizmetine sunacağız. Eskiden CHP’nin dönemlerinde 30-40 kişilik koğuş tipi yerlerden oluşan ranza tipi yataklarda yatan, biz de oralardan geçtik, böyle yurtlarımız vardı. Şimdi ise 3-4 kişilik, banyolu, bazalı, çalışma masalı, internetli, dolaplı, otel standardında odalara dönüştürdük. Yurtlarda kalan öğrencilerimize biz geldiğimizde 45 liracık veriyorlardı. Bunu 650 liraya çıkarttık. Ayrıca aylık 570 lira beslenme yardımı yaparak sağlıklı ve dengeli gıda almalarını temin ediyoruz. Yılın 12 ayı boyunca yaklaşık 1,5 milyon öğrencimize lisans için 650 lira, yüksek lisans için bin 300 lira, doktora için bin 950 lira burs veya kredi veriyoruz. Biz hükümete geldiğimizde bu rakamın sadece 45 lira olduğunu da hatırlatmak isterim. Tüm bunlar evlatlarımızın eğitimine verdiğimiz önemin ifadesi olan eser ve hizmetlerimizin sadece bir kısmıdır. Bu ülkenin gençlerinin diledikleri seviyeye kadar eğitim görmelerini sağlayacak imkanı da alt yapıyı da biz kurduk. Varsın birileri sadece lafla, sadece yalan ve iftira ile kendilerini göstermeye çalışsınlar. Biz eser ve hizmet siyasetiyle milletimizin emrinde olmayı sürdüreceğiz” açıklamasında bulundu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Birleşmiş Milletler'i yapısal eksiklerine ve tüm zaaflarına rağmen hala insanlığın ortak sorunlarını çözecek en önemli platform olarak görüyoruz. Bunun için de Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi başta olmak üzere tüm organlarıyla daha adil, daha kapsayıcı, daha sürdürülebilir yapıya kavuşturmanın mücadelesini vermeyi sürdüreceğiz” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kabine Toplantısı'nın ardından açıklamalarda bulundu. BM Genel Kurul toplantısına değinen Erdoğan, “Bu vesileyle katıldığımız toplantı ve görüşmelerde ülkemizin temel yaklaşımlarını tüm dünya ile paylaşma imkanı bulduk. Küresel sistemin artık çözüm üretemeyen adaletsiz, hakkaniyetsiz yapısı, özellikle bu yapı bir süredir Covid-19 salgını ve iklim değişikliğinin yol açtığı sonuçlarıyla yüzleşen dünyamızda çok daha iyi görünmeye başlandı. Uzunca bir süredir ‘Dünya beşten büyüktür’ itirazı ile dile getirdiğimiz küresel yönetim sistemindeki değişiklik talebimizi ‘Daha adil bir dünya mümkün’ diyerek bir adım öteye taşıdık. Geçmişlerindeki sömürgecilik ve soykırım ayıplarının hesabını veremeyenler son asırda başlattıkları iki büyük dünya savaşının yol açtığı ağır kayıpların ve terör karşısında verdikleri kötü imtihanın samimi muhasebesini yapmaktan da kaçınıyorlar” dedi.

"Türkiye olarak bu fotoğraf içinde kendimizle birlikte tüm insanlığın ortak hissiyatını ifade eden bir duruş sergiliyoruz"

Dünyanın adalet çağrısına cevap vermeye niyeti olmayanların sağlık ve iklim krizleri konusunda farklı yaklaşım sergilemelerini beklemenin zor olacağını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu krizde diğerlerinden farklı olarak herkesi etkiliyor. Nitekim salgından gelişmiş ülkeler çok daha fazla zarar görmüştür. İklim değişikliğinin sebep olduğu afetler çok daha ağır kayıplara yol açıyor. Türkiye olarak bu fotoğraf içinde kendimizle birlikte tüm insanlığın ortak hissiyatını ifade eden bir duruş sergiliyoruz. Bölgemize ve dünyaya dair yaptığımız tespitlerin isabeti, önemi, vizyonu yaşanan her hadise ile birlikte çok daha iyi anlaşılıyor. Dün bizim küresel sistemdeki çarpıklıklara ilişkin itirazlarımıza kayıtsız kalanlar bugün aynı yaklaşımları kendileri de dillendirmeye başladı. Terör ve göç meselesi başta olmak üzere ülkemizin doğrudan yüzleştiği tespit ve tekliflerimizin de çok yakında benzer şekilde makes bulacağına inanıyoruz. Birleşmiş Milletler'i yapısal eksiklerine ve tüm zaaflarına rağmen hala insanlığın ortak sorunlarını çözecek en önemli platform olarak görüyoruz. Bunun için de Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi başta olmak üzere tüm organlarıyla daha adil, daha kapsayıcı, daha sürdürülebilir yapıya kavuşturmanın mücadelesini vermeyi sürdüreceğiz” dedi.

"Hepimiz için çok geç olmadan, dünyamız dönülmez bir yola girip onulmaz yaralar almadan bu sürecin tamamlanmasını diliyoruz"

Türkiye'nin sorumluluk almaktan kaçınmadığını sözlerine ekleyen Erdoğan, şöyle konuştu:
"Suriye’den Afganistan’a, Libya’dan Karabağ’a, Filistin’den Kıbrıs’a, Afrika'nın pek çok yerinden Balkanlara kadar dünyanın kanayan yarası mahiyetindeki kriz alanlarında sergilediğimiz ilkeli duruşu bu sürece verdiğimiz katkılar olarak değerlendiriyoruz. Kendilerini insan haklarında, hukukta, ekonomide, diplomaside gelişmiş ülkeler olarak görenlerin sadece seyrettikleri, hatta adeta üzerine benzin döktükleri sorun alanlarında sorumluluk üstlenmekten kaçınmadık, kaçınmayacağız. Güvenliği ve refahı kendi vatandaşlarımızla birlikte en yakınımızdan başlayarak tüm kardeşlerimiz, dostlarımız, tüm dünya için istemek bize medeniyetimizin ve tarihimizin emridir. İşte bu anlayışla BM‘nin hızla gerçekleştirilecek yapısal dönüşümüyle geleceğin dünyasında tüm insanlığın ortak çatısı haline gelmesi için gayret gösteriyoruz. Bu yaklaşımımızı içeride ve dışarıda her platformda tekrar tekrar anlatmayı sürdüreceğiz. İnşallah hepimiz için çok geç olmadan, dünyamız dönülmez bir yola girip onulmaz yaralar almadan bu sürecin tamamlanmasını diliyoruz."
New York ziyareti vesilesi ile yeni Türkevi binasının açılışının gerçekleştiğini hatırlatan Erdoğan, "Türkevi'mizi BM binasının tam karşısındaki alan üzerinde inşa ettik. Temelini 4 yıl önce attığımız 36 kat yüksekliğe, 171 metre uzunluğa, 20 bin metrekare kapalı alana sahip yeni Türkevi binamız Osmanlı ve Selçuklu mimarisinden esintiler taşıyan lale şekilli görkemli yapısıyla şimdiden şehrin sembollerinden biri haline geldi. Hem kendi vatandaşlarımıza hem de tüm dost ve kardeşlerimize en güzel hizmetleri vereceğimiz bu muhteşem eserin ülkemize tekrar hayırlı olmasını temenni ediyorum" dedi.

BM Genel Kurulu’ndaki hitabında Türkiye için çok önemli bir milat olduğuna inandığı müjdeyi paylaştığını aktaran Erdoğan, "Türkiye 2053 vizyonumuzun ilk ve en kritik hedeflerinden biri olduğuna inandığım yeşil kalkınma devriminin tabi bir sonucu olan iklim değişikliği konusunda yeni ve tarihi bir adım atıyor. Bilindiği gibi ülkemiz 2015 yılında Paris İklim Anlaşması’na muvafakat veren devletler arasında yer alıyordu. Ancak yükümlülüklerle ilgili kısımdaki adaletsizliklere olan itirazımız sebebiyle anlaşmanın onay sürecini başlatmamıştık. Son dönemde yaşanan gelişmeler, ülkemize verilen taahhütler ve ulusal katkı beyanımız çerçevesinde önümüzdeki ay Meclisin yeni yasama yılının başlamasıyla bu anlaşmayı onaylama kararı aldık" ifadelerini kullandı.

BM Genel Kurulu’nda duyurulan bu kararın Türkiye’ye ve dünyaya hayırlı olması temennisinde bulunan Erdoğan, ”İnşallah kasım ayında Glasgow'da yapılacak iklim değişikliği zirvesine kadar onay sürecini tamamlamış olacağız. Bu karar, belirlediğimiz takvim çerçevesinde yatırımdan üretime, ihracattan istihdama kadar geniş bir alanda kapsamlı değişikliklere gideceğimiz manasına geliyor. Esasen Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı'na uyum için gereken eylem planını hazırlayıp devreye alarak bu konuda zaten önemli bir adım atmıştık. Şimdi bunu Paris İklim Anlaşması ile 2053’e kadar uzanan bir perspektifte orta ve uzun vadeli hedef haline getiriyoruz. Girdiğimiz bu yeni yol Türkiye'nin Cumhuriyet dönemindeki kalkınma hamlelerinde yaptığı en keskin tercihlerden birini ifade ediyor. Her ne kadar birileri sırf bunun altında bizim, hükümetimizin, Cumhur İttifakı'nın rızası var diye yapılan işi değersiz hale getirmeye, önemsizleştirmeye, hatta tam tersi göstermeye çalışsa da gerçekten tarihi bir karar aldık" diye konuştu.

"Elbette Türkiye böyle hayati bir meselede öncü rol üstelenecektir"

"Her şeyden önce anlaşmalara taraf olduğu halde hiçbir yükümlülüklerini yerine getirmeyenler artık Türkiye’yi bu sebeple eleştiremeyecek" diyen Erdoğan şöyle devam etti:

"Tam tersine artık her platformda biz onları yükümlülükleri yerine getirmeye zorlayacağız. AB başta olmak üzere ekonomik ve sosyal kalkınmamıza destek talep edeceğimiz çevrelerin karşısına artık daha güçlü bir şekilde çıkacağız. Orta ve uzun vadeli tüm kalkınma programlarımızı, planlarımızı, uygulamalarımızı, yeşil kalkınma devriminin gerektirdiği yapısal dönüşümün rehberliğinde hazırlayacak ve yürüteceğiz. Bu tercih bizim için bir lüks, bir kayıp, bir taviz değil tam tersine bugünden geleceğe hazırlanmanın yol haritası olacak. Zaten bir süredir yenilebilir enerji , atık yönetimi orman alanlarının özellikle artırılması gibi hususlardaki gayretlerimizde bu konuda belirli bir mesafe kat etmiştik. Ülkemizin ilk yerli otomobilini elektrikli olarak tasarlamamız, nükleer güç santrali kurmakta ısrarımız ve akıllı binalar ve şehirler konusundaki tespitlerimiz bu doğrultudaki tercihlerimizin birer örneğidir. Madem iklim değişikliği bir gerçektir ve insanlığın geleceğini tehdit etmektedir elbette Türkiye böyle hayati bir meselede öncü rol üstelenecektir. Yaşadıkları yerler su altında kalarak yol olacak, veya çölleşecek milyonlarca inşa her geçen yıl bu hakikatle çok daha acı şekilde yüzleşmek zorunda kalacaktır. Dünya iklim değişikliğine bağlı büyük göçlerin arifesindeyken bizim şu veya bu mülahazayla böyle bir sürecin dışında kalmamız düşünülemez."

Türkiye'nin her konuda olduğu gibi iklim değişikliği hususunda da safının yine mazlumların, mağdurların yanı olacağına dikkat çeken Erdoğan, "Nasıl her türlü ayrımcılığa karşı tüm gücümüzle mücadele ediyorsak iklim değişikliğinin yol açacağı değişiklikler konusunda adaletsizliğin, haksızlığın karşısında dimdik duracağız. İlgili kurumlarımız şimdiden ülkemizin 2053 taahhüttü olan net sıfır emisyon hedefi doğrultusunda eylem planlarını hazırlamaya başlamıştır. Enerji, sanayi, ulaştırma, bina, tarım, atık, orman ve su alanlarında başta olmak üzere hayatımızın her boyutunu kuşatan bu eylem planlarımızı meclisimizin onayının ardından yürürlüğe koyacağız. Elbette bu öyle kolay bir süreç olmayacaktır. Ama başaracağımızdan hiç şüphemiz yoktur. Sessiz devrimleri hayata geçiren Türkiye’de yeşil kalkınma devrimini de inşallah milletimize biz kazandıracağız. En başından bugüne kadar bu hususta emeği, katkısı, mesaisi olan bakanlıklarımıza, kurumlarımıza, baş müzakerecimize ve diğer herkese şahsım ve ülkem adına teşekkür ediyorum" dedi.

Geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdiği programlara ilişkin detayları aktaran Erdoğan, "Türkiye ekonomisi, salgın şartlarını ve daha önce yaşadığı sıkıntıları hızla geride bırakarak hak ettiği yere doğru hızla yol alıyor. İş dünyamızın yatırım iştahı, üretim gücü, ihracat kabiliyeti, istihdam kapasitesi hızla artıyor. Uluslararası yatırımcıların ülkemize olan ilgisi de giderek güçleniyor. Bu gelişmelerin gerisinde Türkiye’yi küresel siyasi ve ekonomik sistemin gerisine itmeye, eski Türkiye hastalıklarını yeniden hortlatmaya çalışanların heveslerini kursaklarında bırakmak için verdiğimiz mücadelede elde ettiğimiz başarı vardır. Hatırlarsanız salgın döneminde tüm dünyada adeta kepenkler indirilirken biz üretim ve istihdamı sürdürmek için devletimizin imkanını seferber ettik. Çoğu art niyetli olan, kimi de iyi niyetli ama sığ bakış açısının ürünü eleştirilere rağmen sanayi de çarkların durmaması, ticaretin kesintiye uğramaması için her türlü gayreti gösterdik. Kamu yatırımlarını salgın tedbirlerine riayet ederek kararlılıkla sürdürdük. Yaptığımız açılışlarla tamamlanan projeleri hizmete sunduk. Salgının kontrol altına alınmasıyla birlikte başladığımız şehir ziyaretlerinin hemen hepsinde çok sayıda alt yapı ve üst yapı yatırımının resmi açılışlarını gerçekleştirdik. Hamdolsun bu emeklerimizin karşılığını almaya başladık" dedi.

Türkiye’nin yıllık ihracatının tarihin en yüksek seviyesine ulaşarak 210 milyar doları geride bıraktığını kaydeden Erdoğan, "İstihdamımız düzenli olarak artıyor. Ülkemizde bu yılın ikinci çeyreğinde 15 yaş üstü nüfusun iş gücüne katılma oranı yüzde 51. İstihdam oranı da yüzde 45 olarak gerçekleşirken işsizlik oranı yüzde 12’ye geriledi. Geçtiğimiz günlerde aldığımız güzel bir haber de ülkemizin 132 ülkenin yer aldığı küresel inovasyon endeksinde 10 basamak birden sıçrayarak tarihinin en yüksek konumuna ulaşmasıdır. Bu başarıyla orta üst gelir gurubunda dördüncü sırada yer alan Türkiye inşallah önümüzdeki yıllarda çok daha iyi yerlere gelecektir" diye konuştu.

Erdoğan, "Cumhurbaşkanı Yardımcımızın takibini yaptığı Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu’nun hazırladığı eylem planı çerçevesinde yakaladığımız bu başarıda emeği geçen herkesi tebrik ediyorum. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız da bu başarıların kalıcı olması ve daha ileriye taşınması için kısa adı STAR Bursu olan TÜBİTAK Stajyer Araştırmacı Programı'nı başlattı. Bu yıl uygulamaya geçirilen bu program kapsamında bin 500 lisans öğrencimiz kamu destekli ARGE projelerinde bizzat yer aldı. Şimdi STAR Burs programını bin 500 öğrencimiz için daha yeniden açıyoruz. TÜBİTAK tarafından Nobel ödüllü bilim insanımız Aziz Sancar adına ocak ayında doktora sonrası araştırma bursu programı başlatıyoruz. Bu programda yer alacak öğrencileri Aziz hocamız bizzat seçecek, kendi laboratuvarında onlarla çalışacak. Aziz Sancar Burs programının da araştırmacılarımıza hayırlı olmasını diliyorum. Görüldüğü gibi gençlerimiz başta olmak üzere ülkemizin tüm imkanlarını hedeflerimize ulaştırmak için harekete geçirmenin gayreti içindeyiz. Türkiye’nin ekonomideki gerçek potansiyelini, gücünü , fotoğrafını yansıtmayan haberlere beyanlara kimsenin itibar etmediğini zaten biliyoruz. Büyüyen, gelişen, kalkınan, güçlenen Türkiye’den rahatsız olanlar, içerideki tellallarını kullanarak iş dünyasının ve halkımızın moralini bozmaya çalışıyor. Ülkenin ve milletin felaketinden kendine siyasi ikbal devşirme peşinde olanları içinde bulundukları yalan ve iftira bataklığına mahkum ediyoruz. Biz bakanlıklarımızla, kurumlarımızla, Meclisimizle, Cumhur İttifakı ile büyük ve güçlü Türkiye’nin inşası yolunda durmadan, duraksamadan, dinlenmeden mücadele etmeyi sürdürüyoruz. İnşallah 2023 hedeflerimize de ulaşarak ülkemizi küresel rekabet liginin en üstüne çıkartmış, artık gençlerimize 2053 vizyonlarını hayata geçirebilecekleri bir Türkiye emanet edebilir hale geleceğiz. Gelişen ve büyüyen Türkiye gerçeğini görmek için durup etrafa bir bakmak, dünyada olup bitenleri takip etmek, oradaki insanların hangi sıkıntılarla yaşadıklarını görmek dahi yeterlidir" dedi.

Derya Yetim - Hülya Keklik

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kahramanmaraş Kahramanmaraş’ın yeni spor vadisi, sosyal merkez olarak planlandı Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi ve Spor Toto Teşkilat Başkanlığı iş birliğiyle 15 Temmuz Millet Bahçesi’nde başlatılan kapsamlı dönüşüm çalışmasında sona gelindi. Büyükşehir Belediye Başkanı Fırat Görgel, "Burayı yalnızca bir spor alanı olarak değil ailelerin huzurla vakit geçirebileceği, gençlerimizin enerjilerini doğru alanlara yönlendirebileceği, doğayla iç içe bir sosyal merkez olarak planladık" dedi. Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi, Başkan Fırat Görgel öncülüğünde şehri sporla bütünleştiren vizyon projelerini bir bir hayata geçirmeye devam ettiği bildirildi. "Spor Şehri Kahramanmaraş" hedefi doğrultusunda yatırımlarını artırarak sürdüren büyükşehir belediyesinin, Spor Toto Teşkilat Başkanlığı iş birliğiyle 15 Temmuz Millet Bahçesi’nde başlattığı kapsamlı dönüşümde sona yaklaştığı ifade edildi. 30 bin metrekarelik alan üzerinde hayata geçirilen projeyle, şehre modern standartlarda donatılmış yeni bir spor vadisi kazandırıldığına dikkat çekildi. Dönüşüm kapsamında alanda; 4 tenis kortu, 3 basketbol sahası, 2 açık fitness alanı, kaykay pisti, satranç üniteleri, masa tenisi alanları ve bocce sahaları yer alıyor. Spor Vadisi’nde spor alanları ve çocuk oyun gruplarının imalatı büyük ölçüde tamamlanırken, ekipler eş zamanlı olarak çevre düzenleme ve peyzaj uygulamalarını sürdürüyor. Yeşil alan düzenlemeleri, yürüyüş yolları ve dinlenme alanlarıyla birlikte proje, çok yönlü bir yaşam merkezi olarak planlandı. Son hazırlıkların da tamamlanmasının ardından 15 Temmuz Spor Vadisi, Kahramanmaraşlıların hizmetine sunulacak. Tesisin yalnızca spor tutkunlarının değil, doğayla iç içe vakit geçirmek isteyen ailelerin, gençlerin ve çocukların da yeni buluşma noktası olması bekleniyor. Her yaştan vatandaşa hitap eden yapısıyla spor kültürünü güçlendirmeyi, gençlerin spora erişimini artırmayı ve güvenli, nitelikli sosyal alanlar oluşturmayı amaçlayan projenin, Kahramanmaraş’ın spor altyapısına uzun yıllar katkı sağlaması hedefleniyor. "Bir sosyal merkez olarak planladık" Büyükşehir Belediye Başkanı Fırat Görgel, "Kahramanmaraş’ı sporla büyüyen, sporla güçlenen bir şehir haline getirme hedefiyle çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürüyoruz. Spor Toto Teşkilat Başkanlığımızın destekleriyle hayata geçirdiğimiz 15 Temmuz Spor Vadisi, bu vizyonun en somut örneklerinden biri. 30 bin metrekarelik bu alanda tenis kortlarından basketbol sahalarına, kaykay pistinden açık fitness alanlarına kadar her yaştan vatandaşımıza hitap eden, modern ve nitelikli bir spor yaşam alanı oluşturduk. Burayı yalnızca bir spor alanı olarak değil ailelerin huzurla vakit geçirebileceği, gençlerimizin enerjilerini doğru alanlara yönlendirebileceği, doğayla iç içe bir sosyal merkez olarak planladık. İnşallah son hazırlıkların tamamlanmasıyla birlikte Spor Vadimizi hemşehrilerimizin hizmetine sunacağız" ifadelerini kullandı.
İstanbul Reel Kesim Güven Endeksi Aralık ayında 0,5 puan arttı Aralık ayında mevsimsellikten arındırılmış Reel Kesim Güven Endeksi (RKGE-MA), bir önceki aya göre 0,5 puan artarak 103,7 seviyesinde gerçekleşti. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Aralık ayı İktisadi Yönelim İstatistikleri ve Reel Kesim Güven Endeksi (RKGE) verilerini paylaştı. Aralık ayında İktisadi Yönelim Anketi sonuçları, imalat sanayinde faaliyet gösteren 1799 iş yerinin yanıtlarının ağırlıklandırılıp toplulaştırılmasıyla elde edildi. 2025 yılı Aralık ayında mevsimsellikten arındırılmış Reel Kesim Güven Endeksi (RKGE-MA), bir önceki aya göre 0,5 puan artarak 103,7 seviyesinde gerçekleşti. Endeksi oluşturan anket sorularına ait yayılma endeksleri incelendiğinde, gelecek üç aydaki üretim hacmi, mevcut mamul mal stoku, genel gidişat ve gelecek üç aydaki toplam istihdama ilişkin değerlendirmeler endeksi artış yönünde etkilerken, mevcut toplam sipariş miktarı, gelecek üç aydaki ihracat sipariş miktarı, sabit sermaye yatırım harcaması ve son üç aydaki toplam sipariş miktarına ilişkin değerlendirmeler endeksi azalış yönünde etkiledi. Mevsimsellikten arındırılmamış Reel Kesim Güven Endeksi (RKGE) bir önceki aya göre değişmeyerek 100,8 seviyesinde gerçekleşti. Son üç aya yönelik değerlendirmelerde, üretim hacminde artış bildirenler lehine olan seyrin bir önceki aya göre zayıfladığı, ihracat sipariş miktarında ve iç piyasa sipariş miktarında artış bildirenler lehine olan seyrin ise azalış bildirenler lehine döndüğü görüldü. Mevcut toplam siparişlerin mevsim normallerinin altında olduğu yönündeki değerlendirmelerin bir önceki aya göre güçlendiği, mevcut mamul mal stokları seviyesinin mevsim normallerinin üstünde olduğunu bildirenler lehine olan seyrin ise zayıfladığı gözlendi. Gelecek üç aya yönelik değerlendirmelerde, üretim hacmi ve iç piyasa sipariş miktarında artış bekleyenler lehine olan seyrin bir önceki aya göre güçlendiği, ihracat sipariş miktarında artış bekleyenler lehine olan seyrin ise zayıfladığı görüldü. Gelecek üç aydaki istihdama ilişkin azalış yönlü beklentilerin artış bekleyenler lehine döndüğü, gelecek on iki aydaki sabit sermaye yatırım harcamasına ilişkin artış yönlü beklentilerin ise bir önceki aya göre zayıfladığı gözlendi. Ortalama birim maliyetlerde, gelecek üç ayda artış olacağını bekleyenler ile son üç ayda artış olduğunu bildirenler lehine olan seyrin zayıfladığı görüldü. Gelecek üç aydaki satış fiyatına ilişkin artış yönlü beklentilerin ise güçlendiği gözlenmektedir. Gelecek on iki aylık dönem sonu itibarıyla yıllık ÜFE beklentisi bir önceki aya göre 0,5 puan azalarak yüzde 33,0 seviyesinde gerçekleşti. İçinde bulunduğu sanayi dalındaki genel gidişat konusunda, bir önceki aya kıyasla daha kötümser olduğunu belirtenler lehine olan seyrin zayıfladığı görüldü.
Adana Halk korosu ilk konserini verdi Adana’nın Kozan ilçesinde oluşturulan halk korosu, ilk konserini verdi. Kozan Belediyesi Ebulfez Elçibey Kültür ve Sanat Merkezi bünyesinde bir araya gelen sanatseverlerden halk korosu oluşturuldu. Koro, ilk halk konserini verdi. Ömürlük şarkılar konserinde nostalji rüzgarı esti. Yerel halktan oluşan halk korusu izleyicilerden tam not aldı. Kozan Belediye sinemasında düzenlenen konserde Türk sanat müziği, Türk halk müziği ve 90’lı yılların pop müzikleri sahnede seslendirildi. Konserde halktan oluşan halk korusu birbirinden güzel eserleri izleyicilere seslendirirken izleyiciler konsere tam not verdi. Kozan Belediye Başkanı Mustafa Atlı, ilçede bu kez siyasetin sustuğu ve sanatın konuşulduğunu ifade etti. Başkan Atlı," Kozan tarihimizde Dadaloğlu, Karacaoğlan’ın izinde ilerleyen Adana’da sanatın kültürün izlerini geleceğe taşıyan bir öncü ilçe olsun istiyoruz. ilçede ilimle bilimle gençlerimizi Nihat Atlı Eğitim Tesisleri’nde geleceğe hazırlarken, kültür sanat merkezinde bale, resim, gitar, saz ve ritim, değerler eğitimi kursu ile gençlerimizin önünü açıyoruz. Koza sokaklarında sadece tarih, siyaset değil sanat konuşulsun istiyoruz. Merkezimin oluşturduğu halk korosu ile unutulmaz bir konser izledik. emeği geçenleri kutluyoruz" dedi. Kozan Belediye Başkan Yardımcısı Alev Ataş’ta 645 kursiyere sanat merkezinde eğitim verildiğini kaydetti. Ataş, ayrıca sanat, eğitim ve kültür alanında ön plana çıktığı bir Kozan inşa etmek için çalışmaların hızla sürdüğünü sözlerine ekledi.
Adana Tarımda ’B-Reçete’ aşırı ilaç kullanımını önleyecek Tarımsal üretimde zirai ilaç kullanımının kaçınılmaz olduğuna dikkat çekerek, bilinçsiz ve aşırı kullanımın insan sağlığı ve çevre açısından ciddi riskler taşıdığını vurgulayan Adana İl Tarım ve Orman Müdürü Atilla Bayazıt, "B-Reçete Sistemi, bilinçsiz ve aşırı ilaç kullanımının önüne geçecek" dedi. Bitki koruma ürünlerinin doğru kullanımı ve izlenebilirliğinin sağlanması amacıyla Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından hayata geçirilecek B-Reçete Sistemi hakkında bilgilendirme toplantısı yapıldı. Sarıçam ilçesi Evliya Çelebi Uygulama Oteli Toplantı Salonu’nda gerçekleştirilen toplantıda konuşan İl Tarım ve Orman Müdürü Atilla Bayazıt, tarımsal üretimde zirai ilaç kullanımının kaçınılmaz olduğuna dikkat çekti. Bilinçsiz ve aşırı kullanımın insan sağlığı ve çevre açısından ciddi riskler taşıdığını vurgulayan Bayazıt, "Bakanlığımız tarafından uygulamaya alınacak B-Reçete Sistemi, bilinçsiz ve aşırı ilaç kullanımının önüne geçerek bitki koruma ürünlerinin doğru, kontrollü ve izlenebilir şekilde kullanılmasını sağlayacaktır" diye konuştu. "B-Reçete Sistemi Türkiye’de bir ilk" Toplantıda konuşan Tarım ve Orman Bakanlığı Gıda ve Kontrol Genel Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Yunus Bayram ise Türkiye’nin yıllık bitkisel üretiminin 130-135 milyon ton olduğunu, bunun yaklaşık 50-55 milyon tonunu yaş meyve ve sebze üretiminin oluşturduğunu belirtti. Avrupa Birliği’ne üye 27 ülkenin toplam yaş meyve sebze üretiminin 80-85 milyon ton civarında olduğunu ifade eden Bayram, "Türkiye tek başına AB’nin üretiminin yaklaşık yüzde 70’ini gerçekleştirmektedir. Bu veriler, yapılan çalışmanın ne kadar önemli olduğunu açıkça ortaya koymaktadır" ifadelerini kullandı. Türkiye’de 669 kayıtlı zararlı organizma ile mücadele edildiğini hatırlatan Bayram, bu mücadelenin doğru yönetilmemesi halinde hem ürün kayıplarının hem de insan ve hayvan sağlığına yönelik risklerin arttığını söyledi. B-Reçete Sisteminin Türkiye’de bir ilk olduğuna dikkat çeken Bayram, "Bu sistem bir milat, adeta bir devrimdir. Bayiden üreticiye, reçete yazandan müdürlüklere kadar herkes bu sistemin bir paydaşıdır. Sistem sayesinde hangi tarlada, hangi ürüne, ne kadar bitki koruma ürünü kullanıldığı il, ilçe ve parsel bazında izlenebilecektir" şeklinde konuştu. Sistemin hâlen geliştirme aşamasında olduğunu belirten Bayram, ÇKS ve TÜKAS gibi mevcut sistemlerle entegre şekilde çalışacağını, kullanıcıların katkı ve önerileriyle zaman içerisinde daha da güçleneceğini de kaydetti. Bayram, amaçlarının üreticiyi zorlamak değil, tarımsal üretimde ihtiyaç kadar, doğru dozda ve doğru zamanda ilaç kullanımını sağlamak olduğunu sözlerine ekledi.