ASAYİŞ - 29 Aralık 2025 Pazartesi 08:54

Avcılar’da seyir halinde yanan minibüsün alevler içinde kaldığı görüntüler ortaya çıktı

A
A
A
Avcılar’da seyir halinde yanan minibüsün alevler içinde kaldığı görüntüler ortaya çıktı

Avcılar’da seyir halindeyken yangın çıkan minibüsün alev aldığı o anların güvenlik kamera görüntüleri ortaya çıktı. Alev topuna dönen araçtan can havliyle aşağı atlayıp yaralanan şoför Eşref Erva’nın yüzünde yanıklar oluştuğu ve kolunun kırıldığı öğrenildi.


Olay, dün akşam saatlerinde Avcılar ilçesi Yeşilkent Mahallesi G-717 sokakta yaşanmıştı. Eşref Erva kontrolündeki minibüste seyir halindeyken henüz bilinmeyen bir nedenle yangın çıkmıştı. Minibüsün alev topuna döndüğü o anlar çevredeki güvenlik kameraları tarafından saniye saniye görüntülendi. Görüntülerde, seyir halindeki minibüste çıkan yangının saniyeler içinde parladığı ve alevler içinde kaldığı anlar yer aldı. Yüzünde, ellerinde yanıklar oluşan şoför Eşref Erva’nın kolunun kırıldığı ve kaldırıldığı hastanede tedavisinin sürdüğü öğrenildi.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Trabzon Annesi için bekledi, üniversite hayalini 53 yaşında gerçekleştirdi Trabzon Ortahisar Halk Eğitim Merkezi’nde usta öğretici olarak görev yapan, kazaziye alanında kültür sanatçısı olan Emine Usta, gençlik yıllarında ertelemek zorunda kaldığı üniversite hayalini üniversite sınavıyla gerçeğe dönüştürdü. Trabzon Üniversitesi Turizm ve Otelcilik Bölümü’nü kazanan Emine Usta, aynı zamanda uzaktan eğitimle aşçılık bölümünde de eğitim görmeye başladı. İkinci sınıf öğrencisi olarak eğitimini sürdüren Emine Usta, hayalini 53 yaşında gerçekleştirdi. Trabzon Ortahisar Halk Eğitim Merkezi’nde usta öğretici olarak görev yapan ve kazaziye alanında kültür sanatçısı olarak tanınan Emine Usta, yıllar sonra üniversite hayalini gerçekleştirdi. Üniversite sınavını başarıyla tamamlayan 53 yaşındaki Emine Usta, Trabzon Üniversitesi Turizm ve Otelcilik Bölümü’nü kazandı. Aynı zamanda uzaktan eğitimle aşçılık bölümünü kazanan Usta, öğrenme isteğiyle iki üniversitede eğitimini sürdürüyor. Genç yaşlarda üniversite hayali kuran ancak hayatın onu farklı bir yola yönlendirdiği Emine Usta, o dönem ailesi için verdiği mücadeleler nedeniyle eğitim planlarını askıya aldı. Zaman ilerledikçe hayalini kaybetmek yerine büyüten Usta, yıllar sonra şimdi diyerek yeniden öğrenci oldu. Sınıf arkadaşlarının çoğundan yaşça büyük olmasına rağmen üniversite ortamına kısa sürede uyum sağlayan Usta, gençlerle kurduğu bağın kendisine güç verdiğini belirtti. Eğitim hayatında özellikle İngilizce öğrenmeyi hedefleyen Usta, emekli olduktan sonra kendi restoranını açmayı planlıyor. Emine Usta, üniversitede edindiği turizm ve mutfak bilgisini bu hayalinde buluşturmayı amaçlıyor. "Hem okul hem iş ikisini aynı anda götürüyorum" Bugün biri örgün, biri uzaktan olmak üzere iki üniversitede ikinci sınıf öğrencisi olarak eğitimini sürdüren Emine Usta, ailesi tarafından desteklendiğini belirterek, "Aslında üniversitede 35 yaş üstü kişilere ÖSYM‘nin verdiği bir kontenjan vardı. Hem bu kontenjandan yararlanmak için hem de okuyamadığım için bu hayatı da görmek, tatmak istedim. Bu yaştan sonra yeni tecrübeler edinmek adına böyle bir deneyim istedim. Bunu yaşıyorum çok keyifli. Trabzon Ortahisar Halk Eğitim Merkezi’nde aynı zamanda usta öğreticiyim. Kazaziyede kültür sanatçısıyım. Hem okul hem iş ikisini aynı anda götürüyorum. Kültür sanatçısı olduğum için hem de gastronomiye de olan ilgimden dolayı yenilikleri yapmak adına bu bölümü seçtim. Bu bölümü seçtikten sonra da uzaktan eğitimde de aşçılık bölümünü seçtim. Birbirine tamamlayan iki üniversitede okuyorum. İkisinde de ikinci sınıftayım. İngilizceyi de geliştirmek adına böyle bir yola çıktım. Ağabeyimin kızı hala okumaya doyamadın, sürekli üniversite sınavlarına giriyorsun diyor. Birkaç tanesini kazanıp dondurmuştum. Hala okuyor musun diyenler var. Ailem tarafından çok destekleniyorum. Gençler teknolojiye çok hakimler. Çok pratik düşünüyorlar. Ben yapana kadar onlar Emine abla biz yaptık sana da gösterelim diyorlar. Onlardan öğrenmek çok güzel. Onlarda bazı deneyimleri soruyorlar. Bizde elimizden geldiğince kendi adıma onlara yardımcı olmaya çalışıyorum. Ama ben onlardan daha çok yardım alıyorum" dedi. "Rahmetli annem tansiyon hastasıydı; onun için üniversiteye gidemedim" Ailesinin tek kızı olduğunu ve rahmetli annesinin tansiyon hastası olması sebebiyle üniversiteye gidemediğini kaydeden Usta, "Bütün Türkiye olarak dil konuşmakta hala çok çekiniyoruz ve utanıyoruz. Burada öğretilen bilgiler dünyalı literatüründe geçen terimler. Buradan mezun olduktan sonra dilini iyi bilen birisi hizmet sektöründe çok iyi yerlere gelebilir. Gençlerin bu bölümü çok seçmelerinin nedeni devlette bir karşılığı olmaması. Yani sınıf öğretmenliği ve akademiyi bitirenler devlet memuru olabilir ama turizm bölümünde öyle olmadığı için gençler tarafından seviliyor ama ne yapacağız diyenler var. Emekli olduktan sonra Allah nasip kısmet ederse bir restoran bölümünü açarsan buradaki bilgiler benim için çok önemli olacak. Mezun olduktan sonra bilgilerimi bu alanda değerlendireceğim. Rahmetli annem tansiyon hastasıydı. Onun için üniversiteye gidemedim. Alaylı olarak halk eğitimde öğretmenliğe başladım. Sonra da bütün sınavları kazanarak 18 yılımı tamamladım. Öğretmeyi seviyorum ama rahmetli annemden dolayı tek kızı olduğum için okuma fırsatım olmadı. Şimdi imkanı oldu ve deneyimliyorum. Üniversitemizin akademisyenlerinin hepsi birbirinden kaliteli. Çok destek veriyorlar. Ders sırasında örnek gösteriyorlar. İnşallah mezun olup kep atmayı istiyorum. Usta öğreticiliğinde verdiği bir öğretmenlik vasfından dolayı hizmet sektöründe en azından gençlere bir şeyler öğretmek istiyorum. Onları hayata hazırlamak çok isterim" şeklinde konuştu. "Emine abla annemiz gibi hissettiriyor" Emine Usta’nın sınıf arkadaşlarından Mete Avcı, iyi bir arkadaşlıklarının olduğunu vurgulayarak, "Emine abla ile aynı sınıftayız. İyi bir arkadaşlığımız var. Bilgili ve deneyimleri olduğu için kendisinden yararlanıyoruz. Çok mutluyuz. Sınıfta her zaman en ön sırada oturuyor. Kendisi sürekli not tutuyor hatta ondan not istediğimiz oluyor" diye konuştu. Sınıf arkadaşlarından İlayda Köse de, Emine Usta’yı ilk gördüklerinden garip hissettiklerini dile getirerek, "Emine abla bizim için abladan öte bir annemiz gibi hissettiriyor. Bize ayak uydurmakta bazen zorlansa da ona yardımcı olmaya çalışıyoruz. İlk gördüğümüzde garip gelmişti. Sonrasında birbirimize ısındık. Bize çok şey kattı. Sınıfta bir büyüğün olduğun fark ederek davranmaya başladık. Ders konusunda çok istikrarlı" ifadelerini kullandı.
İzmir İzmir’den Türkiye’ye ‘iklim’ mesajı İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ), iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini azaltmak amacıyla yaptığı projeler ve uluslararası alana yayılan iş birlikleriyle Türkiye’de adını zirveye yazdırdı. Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) açıkladığı 2025 Üniversite İzleme ve Değerlendirme Genel Raporu’na göre İEÜ, ‘İklim Eylemi’ kategorisinde Türkiye’deki vakıf üniversiteleri arasında birinci, genel sıralamada ise 7’nci oldu. Raporda, İngiltere merkezli araştırma kuruluşu Times Higher Education (THE) verilerinin referans alındığını ve dünya genelinde de 200-300 aralığında konumlandıklarını söyleyen İEÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Efe Biresselioğlu, "Geleceği düşünen, doğayı koruyan ve insanlık adına sorumluluk alan bir anlayışla çalışmalarımızı sürdüreceğiz" diye konuştu. Küresel ısınmaya bağlı olarak enerji kaynaklarında yaşanan daralma, iklimdeki büyük değişimler ve yeşil dönüşüm projelerine duyulan ihtiyaç, İzmir Ekonomi Üniversitesi’ni harekete geçirdi. İklim konusunda geniş bir stratejik eylem planı oluşturan İEÜ, bu doğrultuda adımlarını kararlı bir şekilde attı. Küresel çaptaki sorunlara çözüm üretmeyi hedefleyen İEÜ, 2024 yılının Ekim ayında Sürdürülebilir Enerji ve İklim Politikaları Araştırma Merkezi’ni (SENLAB) kurdu. Dev projelerde yer aldı Merkezin direktörlüğüne, şimdiye dek 15 uluslararası projede yer alan, en prestijli dergilerde 40’ı aşkın yayın yapan ve başarılı çalışmalarıyla 2020 yılında TÜBİTAK Teşvik Ödülü’ne layık görülen Prof. Dr. Mehmet Efe Biresselioğlu getirildi. SENLAB, Horizon 2020 ve Horizon Europe programları kapsamında yürütülen, toplam bütçesi 20 milyon euroyu aşan çok sayıda uluslararası projede aktif rol almaya başladı. Çalışmaların sürdüğü bu projelerde; iklim-nötr gelecek, enerji verimliliği ve sürdürülebilir yaşam alanları konularına odaklanıldı. Üniversitenin karbon ayak izi ölçüldü İEÜ, aynı zamanda Ege Bölgesi’nde karbon ayak izini hesaplayan ilk üniversite oldu. İEÜ Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fehmi Görkem Üçtuğ’un yürütücülüğünde gerçekleşen çalışmada, kampüsteki enerji tüketiminden öğrencilerin okula geliş ve gidişlerinden kaynaklanan karbon salımlarına kadar birçok veri analiz edildi. Dünya genelinde kabul edilen kurumsal sera gazı envanteri hesaplama standartlarının kullanıldığı çalışma sonunda İEÜ, ISO 14064-1 Kurumsal Sera Gazı Envanteri Doğrulama Sertifikası’nı almaya hak kazandı. Derslere eklendi Birleşmiş Milletler’in açıkladığı Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (SKA) doğrultusunda belirlenen ‘Sağlık ve Kaliteli Yaşam’, ‘Temiz Su ve Sanitasyon’, ‘Erişilebilir ve Temiz Enerji’ gibi maddeler, İEÜ’nün ders içeriklerine eklendi. Öğrencilerin iklim değişikliğiyle mücadelede aktif rol almasını destekleyen bir eğitim yaklaşımı benimsendi. Yeni kampüs ‘çevre dostu’ olacak İzmir’e dünya çapında, son teknolojiye sahip bir eğitim üssü kazandırmak hedefiyle yapımına başlanan ve 2026 yılının Temmuz ayında ilk etabının bitmesi planlanan İEÜ Güzelbahçe Kampüsü de ‘çevre dostu’ özellikleriyle örnek olacak. Güzelbahçe’deki kampüste temiz enerji teknolojileri kullanılacak, enerji performansları optimize edilmiş binalar yer alacak. Yerleşke içi ulaşım da elektrikli araçlarla sağlanacak. Yeni kampüs, sürdürülebilir yaşam yaklaşımı ile İEÜ’nün iklim vizyonunu da net bir şekilde ortaya koyacak. "Gelecek kuşaklara sorumluluğumuz var" İEÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Efe Biresselioğlu, çevreye ve iklime duyarlı bir gelecek inşa etmenin ancak bilimsel üretim, uluslararası iş birlikleri ve toplumsal sorumluluk bilinci ile mümkün olduğunu söyledi. Karbon ayak izinin azaltılmasından sürdürülebilir kampüs uygulamalarına kadar çok geniş bir alanda hareket ettiklerini belirten Prof. Dr. Biresselioğlu, "Gelecek kuşaklara yaşanabilir, sağlıklı ve dengeli bir dünya bırakma sorumluluğumuz var. Bu konuda üniversiteler; toplumu dönüştüren, insanlara yol gösteren ve çözüm üreten merkezler olmalı" ifadelerini kullandı. "İklim değişikliği, çok yönlü bir kriz" İklim alanında yapılacak çalışmaların artık bir tercih değil, zorunluluk olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Biresselioğlu, "Bu doğrultuda attığımız her adımda, bilimin yol göstericiliğine ve ortak aklın dönüştürücü etkisine inanıyoruz. Üniversitelerin iklim eylemi alanındaki liderliği, adil ve yaşanabilir bir dünya için de oldukça önemli. Unutulmamalı ki iklim değişikliği; ekonomik, sosyal ve insani boyutları olan çok yönlü bir kriz. Üniversite olarak bilimsel araştırmalarımızı, eğitim faaliyetlerimizi ve uluslararası iş birliklerimizi, iklim eylemi odağında şekillendiriyoruz. YÖK tarafından açıklanan raporda elde ettiğimiz başarı, üniversitelerin toplum için ne denli kritik bir rol üstlendiğinin de somut bir göstergesi" diye konuştu.
Gümüşhane Gümüşhane’de kış masalı Gümüşhane’nin heybetli dağları, kar yağışının ardından kışın en sert ama en zarif yüzünü gösteriyor. Şehrin coğrafyasının yüzde 60’ını oluşturan dağlarını her mevsim adım adım dolaşan, kentin doğal güzelliklerini tanıtarak spor bilincini yaygınlaştıran Gümüşhaneli dağcılar, kış mevsiminin büyüleyici atmosferinde geleneksel hafta sonu yürüyüşlerine ara vermeden devam ediyor. Gümüşhane Valisi Aydın Baruş, Cumhuriyet Başsavcısı Ziya Burak Gürgah, Vali Yardımcısı Muhammed Deniz Kılınç, İl Jandarma Komutanı Kıdemli Albay Bilal Sarıdoğan ve Gümüşhane Dağcılık, Doğa Sporları ve Gençlik Derneği (GÜDAK) üyelerinden oluşan 30 kişilik ekip, sabahın ilk ışıklarıyla birlikte Çaltılı Köyü’nden hareket ederek karla kaplı parkuru yavaş ama emin adımlarla kat etmeye başladı. Karla kaplı çam ve göknar ormanları arasında unutulmaz bir gün geçiren sporcular yürüyüş boyunca yer yer 40 santimetreye ulaşan taze kar kütlesinin üzerinde yürüdü. Gangel mevkiinde rakım 2 bin metreye ulaşırken bu noktada vadilerin eşsiz manzarası katılımcıları mest etti. Orman içinden bin 304 metreye inişle tamamlanan parkur eşsiz manzaralar, unutulmaz anılar ve bol fotoğrafla ölümsüzleştirildi. "Manzaralara hayran kaldık" Etkinliğe katılan Gümüşhane Üniversitesi Öğretim Görevlisi Gökcem Duru, yaşadığı deneyimi "bir kış rüyası" olarak tanımladı. Duru, "Gümüşhane’nin keyfini çıkarmak için böyle bir etkinliğe katıldım. İlk kar deneyimim. Biraz korkuyordum açıkçası ama çok keyifli, çok yolunda gitti her şey. Böyle karla kaplı, ağaçlarla kaplı çok güzel bir yolda yürüdük. Manzara çok güzeldi. Çok eğlenceliydi. Ekip çok güzeldi bir kere. Manzaralara hayran kaldık. Bu kadar bilmiyordum gerçekten müthiş. Ağaçlar müthiş, kar manzaraları müthiş, yol müthiş, her şey çok güzeldi. Bu kadarını beklemiyordum ama çok keyifliydi. Katkılarından dolayı herkese teşekkür ederim" ifadeleriyle duygularını paylaştı. "Çok güzel manzaralarla karşılaştık" Faaliyetin sorumlusu Burak Soydaş ise Gümüşhane’nin doğa sporları için bir cevher olduğunu belirterek, "Çok güzel bir yürüyüş etkinliğiydi. Kar yağmasını fırsat bilip çam ve göknar ormanları arasında güzel bir yürüyüş etkinliğimiz oldu. Her hafta farklı farklı rotalara yürüyüş etkinliklerimiz oluyor. Bu haftaki yürüyüşümüz Çaltılı Köyü-Çamlıköy Köyü arasında gerçekleşti. Çok güzel manzaralarla karşılaştık. Kar ile oynadık, keyif aldık. Arkadaşlarımız umarım mutlu kalmışlardır. Faaliyet sonunda sucuk ekmek partisi verdik" dedi. Yürüyüşün finalinde bir bağ evinde çay içip sucuk ekmek yiyen sporcular 15 kilometrelik parkurun ardından stresten arınarak şehre döndü.